confessions

avni

1. nesil Yazar - güven verici

  1. toplam entry 2211
  2. takipçi 35
  3. puan 56648

coca-cola

avni
global sermayenin göz bebeklerinden. kapitalizmin simgelerinden. bir ülkenin sınırlarından içeri girdiğinde o ülke emperyalist sömürü düzeninden kaçamaz. derler.
resmen yasak olduğu ülkelerde bile bir şekilde bulunabilmesi bağımlılık yaratan kapitalist sinsiliğinin bir göstergesi . çeşitli tarihlerde birçok ülkede yasaklanmasına sebep olan olumsuz yan etkilerini hatırdan çıkarmamak gerek.
müseccel sermayenin müseccel markası.

iz bırakan şarkı sözleri

avni
kişiden kişiye değişeceği muhakkak. kişinin yaşına, başına, bulunduğu mekana, haleti ruhiyesine değişmeyeceğinin de garantisi yok. işte bu ahvalden biri; ilkokul öğretmenimizin tayininin çıkıp bize veda ederken söylediği şarkının sözleridir efendim. bütün sınıf ağlamıştık.
"bekler bizi arkadaşlar yolculuk var"

bilgi

avni
"ve tanrı adama, her şeyden tat ama bu bilgi ağacının meyvesini yeme çünkü onu yersen cennetteki ebedi yaşamın sona erer" dedi.
inanışa göre insanın hayat ya da varoluş hikayesinin dönüm noktası bilgi. elmayı ya da meyveyi adem yememiş havva yemiş hikayenin gidişatı değişmiyor. insanlık olarak sürekli açlığını çektiğimiz için bu yeryüzü cehennemine mahkumuz demeye getiriyor kısaca.
ne diyelim? cehalet sonsuz mutlulukmuş mu diyelim...

şiddet

avni
"insan insan olalı ya da kendini canlılar aleminin en üstüne yerleştirip kendini diğerlerinden ayıralı beri mi var? yoksa insan olamadan önceki halinden kalan bir özellik mi?" diye merak ettiğim eylem. hakkaten merak ederim hayvan dediğimiz canlıların kendi türüne olan saldırganlıkları, kaba davranışları vs. şiddetten sayılır mı sayılmaz mı? eğer sayılmıyorsa insanın insana olan fiziksel ya da sözel orantısız güç kullanımları neden şiddetten sayılıyor. hayvan dediklerimizden farklı olarak düşünebildiğimizi sandığımız, idrak yeteneğimiz olduğuna inandığımız için mi? eğer öyleyse bu ironinin dik alası değil mi? hem kendini hayvan saydıklarından sırf düşünüyorum diye üstün göreceksin hem de hayvanlardan daha vahşi, daha saldırgan olacaksın. pehh.
neyse kısaca fıtratımızda var. erkekler fiziken güçlü olduklarından şiddet eğilimleri daha belirgin. değilse kadın erkek fark etmiyor. ne kadınlar var. otoriteyi eline geçirdiği vakit sulu dereye götürüp susuz getiren.

bence savunma sanayi adı altında savaşmak için kurulan devasa bütçeli kurumların esas varlık nedeni.

varoluşçuluk

avni
düşünüyorum öyleyse varım felsefesinin tersine "var olduğum için düşünüyorum" demek isteyen felsefi görüş kanımca. marx'ın hegel'in idealizmini ters yüz ederek materyalizme dönüştürmesi gibi düşünülebilir. her şeyin zıttı mümkün olduğunu savlayan düalizm ise ikisinin sentezi olabilir pekala.
realite veya yaşam ya da beşeriyetin zamanda yolculuğu tam da marx'ın "tez antitez sentez" mantığıyla devam etmiyor mu sizce de. aynı nehirde iki kere yüzmek ne kadar mümkünse beşeriyetin durağanlığı da o kadar mümkün.
hasılı yoktan var edilmek ne kadar abes ise var olanı yok etmek de o kadar absürt.

gelmek

avni
zıttı gitmek eylemine nazaran edebi olarak bile pek itibar edilmemesine hayret ederim bazen.
sanırım gelenin herkese benzeyip gideceği korkusuyla methiyeler düzülemiyor bu "cağnım" fiile. oysa candır canandır gelen, pamuklara hatta sigaranın dumanına sarıp saklanılasıdır.
neyse efenim.
gelenler hep ömürlük olsun cümlemize. giderlerse de canları sağolsun.

(bkz:hoş geldin)



gitmek

avni
terk-i diyarla özdeşleştirip olumsuz düşünmenin aksine aslen olumlu anlamı olan eylem. en azından masalların vaz geçilmezi "az gitti uz gitti dere tepe düz gitti" tekerlemesinden yola çıkarak ulaşabiliriz varacağımız yere.

*nereye gidiyorsun
-sevdiceğin şehrine
*nereden geliyorsun
-?????
yani demem o ki:
gidilelecek yerle alakalı eylemin aslı astarı.

(bkz:gelmek)

yaşanılan şehirden gitme isteği

avni
tetikleyenlerin biri de yaşanılan şehirde huzursuz olmaktır. eee "tedbili mekanda ferah vardır" diye boşuna dememiş eskiler. diğer taraftan göçebelik kanımızda var. at üstünde ulaşabildiğimiz her yerin altını üstüne getirmişiz vaktiyle. orta asyadan sonra huzursuz bir milletiz vesselam. değilse "Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim." diyerek ne işimiz olabilir yaban ellerde.

soyut

avni
niceliği şuurla idrak edilebilen.
varlığını ya da tam tersi yokluğunu altıncı his dediğimiz sezilerimizle kestirerek onayladığımız / onaylamadığımız. ezcümle beşeri tasavvurların tamamı ya da insani düşüncelerin hepsi.

(bkz:soyut matematik)

hiç yoktan

avni
yaradan diyor adam kibirle karışık gururla; "hiç yoktan yarattı beni."
kadın kaygılı; "beni senden yarattığına inanamıyorum."

sözüm ona yaratılmışla, var edilmişin hikayesi böyle başlar çoğu esatirde. ancak bu bağımlılığı bir türlü hazmedemez kendini bildi bileli.
bence hiç yoktan iyidir diyenler de haklı, hiç yoktan iyi değildir diyenler de. ne ki kime sorsam; "ölüm kaçınılmaz" her ne kadar ölümsüzlük ereği benliklerinin bir parçası olsa dahi.
74 /