Ben jedi ırkına mensubum. Dünya'nın adı eskiden coruscant'dı. Ve bizim de gezegenimizdi. Bir takım insanlar Bizi başka gezegene sürdüler kalanlarımızı da asimile ettiler. Milyonlarca ışık yılı uzaktan, sürüldüğüm tython'dan geldim ve dünya'yı istilacılardan geri almak istiyorum.
Buradan, diğer jedi kardeşlerime sesleniyorum: Artık saklanmak zorunda değilsiniz. Işın kılıcınızı kapın ve dağlara gelin. Dünya'yı geri alacağız. May the force be with you!
Hepinizin kadınlar gününü kutluyorum fıstıklar. İyi ki varsınız.
Sağlam bir darbe yemiş, daha sağlam bir şekilde ayağa kalkması an meselesi olan yazar.
Hayat bizim sandığımız gibi değil. Ne şirin'in peşinde divane olan ferhat'ın, ne de aslı için dağları delen kerem'in sandığı gibi hayat. Ben doğrusunu biliyorum demiyorum. Fakat doğrusu bu değil onu biliyorum.
Sen divane olursun, şair olursun, dağları delersin. Bunu yapacak gücü, iradeyi, amacı ve duyguları bulabilir hatta yaratabilirsin kendi benliğinde. Erkeksin çünkü ve bunlar senin için çocuk oyuncağı da olabilir. Çekmek zorunda hissettiğin acılarından kurtulmak, ya da vuslat hayalinin sıcaklığı için bile düşersin yollara... Okyanuslar dar gelir, çöllere düşersin, susuz kalır, açlıktan kıvranırsın, tasavvur sınırlarının ötesinde binbir zorluğa göğüs gerer, galip de gelirsin evelallah. Fakat yaşananların her birinin gerçeklikten çok uzak bir hayal uğuruna olduğunu görmek için kavuşman, kavuşman için o zorlukları bertaraf etmen gerek. Bu döngüden kafanı kaldırabilmek için yaralarını dağlamayı, duygularına kırbaç vurmayı, kendi kanını içerek hayatta kalmayı öğrenmen gerek.
Hayat bizim sandığımız gibi değil. Ne şirin'in peşinde divane olan ferhat'ın, ne de aslı için dağları delen kerem'in sandığı gibi hayat. Ben doğrusunu biliyorum demiyorum. Fakat doğrusu bu değil onu biliyorum.
Sen divane olursun, şair olursun, dağları delersin. Bunu yapacak gücü, iradeyi, amacı ve duyguları bulabilir hatta yaratabilirsin kendi benliğinde. Erkeksin çünkü ve bunlar senin için çocuk oyuncağı da olabilir. Çekmek zorunda hissettiğin acılarından kurtulmak, ya da vuslat hayalinin sıcaklığı için bile düşersin yollara... Okyanuslar dar gelir, çöllere düşersin, susuz kalır, açlıktan kıvranırsın, tasavvur sınırlarının ötesinde binbir zorluğa göğüs gerer, galip de gelirsin evelallah. Fakat yaşananların her birinin gerçeklikten çok uzak bir hayal uğuruna olduğunu görmek için kavuşman, kavuşman için o zorlukları bertaraf etmen gerek. Bu döngüden kafanı kaldırabilmek için yaralarını dağlamayı, duygularına kırbaç vurmayı, kendi kanını içerek hayatta kalmayı öğrenmen gerek.
İmkansızdır. Tüm kadınlar hamile kalabilme yetisine sahip değil.
Ayrıca öyle bile olsa menstrual döngülerinin aynı anda başlayıp aynı anda bitiyor olması gerekir ki, ortalama 29 günlük evre içerisinde hamile kalabilecekleri 3 gün birbirleriyle kesişsin.
Evet ne yazık ki kadınların yumurtalarının döllenmeyi beklediği süre ortalama 3 gün ile kısıtlı. Yani bir ay içerisinde Birbiriyle hiç kesişmeyen 10 farklı döllenme evresi olacaktır. Yani aslında gecikmeleri de hesaba katarsak, ve bütün kadınlarda doğurganlık özelliği olduğunu varsayarsak, yaklaşık bir buçuk aylık bir süreç bütün kadınların döllenmesi için yeterli zaman aralığı olabilir. Yani bugün başlasanız bir buçuk ay sonra anca döllenebilecek olan kadınlarla karşılaşırsınız.
Ne gereksiz uzattım amk ya. öğle arası işte...
Ayrıca öyle bile olsa menstrual döngülerinin aynı anda başlayıp aynı anda bitiyor olması gerekir ki, ortalama 29 günlük evre içerisinde hamile kalabilecekleri 3 gün birbirleriyle kesişsin.
Evet ne yazık ki kadınların yumurtalarının döllenmeyi beklediği süre ortalama 3 gün ile kısıtlı. Yani bir ay içerisinde Birbiriyle hiç kesişmeyen 10 farklı döllenme evresi olacaktır. Yani aslında gecikmeleri de hesaba katarsak, ve bütün kadınlarda doğurganlık özelliği olduğunu varsayarsak, yaklaşık bir buçuk aylık bir süreç bütün kadınların döllenmesi için yeterli zaman aralığı olabilir. Yani bugün başlasanız bir buçuk ay sonra anca döllenebilecek olan kadınlarla karşılaşırsınız.
Ne gereksiz uzattım amk ya. öğle arası işte...
"Cami allah'ın evidir." İfadesine kesinlikle karşı çıkıyorum ve iddia ediyorum. Allah evde oturmaz.
Caminin kuran'da da bir yeri yoktur. Kimbilir hangi müslümanların uydurduğu yapılardır. İçerisinde ibadet edildiği sürece kutsaldır. İçerisinde ibadet edilmiyorsa cami falan değildir orası.
Aynı şekilde atatürk'ün mezarını taşıdıktan sonra anıtkabir de bir anlam ifade etmez. Fakat kendi saçma inançlarınızı (camilerin allah'ın evi olması gibi) savunacağım diye ölmüşlerin mezarlarına da saldırmayın.
Ne yani şimdi her yere bir cami yapılıyor diye hepsi allahın evi ve kutsal yapılar mı oluyor? İnşaat ustalarının ve mimarların yaptığı eserleri putlaştırmayınız. Camiler kutsal falan değillerdir. İçerisinde yapılan ibadet kutsaldır. Kendi dininizle çelişiyorsunuz. Senin Peygamberin kabe'nin içerisindeki putları yıkmış, kabe allah'ın evi, onun içerisindeki putları yıkamam demiş mi?
Tekrar söylüyorum. Allah'ın evi diye bir şey olamaz. Allah bir evde ikamet edemez. Bugün kabe için neler neler söyleniyor, eskaza bir depremde ya da afette yıkılsa, müslüman geçinen bir takım insanlar başıboş bir şekilde dağılacak etrafa.
Eğer müslümansanız ve allah'a inanıyorsanız allah'a ibadet ediniz. Camilere, putlara, hacılara hocalara değil.
Bambaşka bir boyut ise şu ki: ahır sana pis geliyor olabilir, içerisine hayvanlar pisliyor olabilir, hayvanları pis buluyor olabilirsin, fakat inandığın allah'ın yarattığı hayvanların yaşadığı, beslendiği ve sana fayda sağladığı yere, ahıra saygı duymuyorsan, cami asıl senin için beton yığınıdır. İçindeyken de dışındayken de.
Caminin kuran'da da bir yeri yoktur. Kimbilir hangi müslümanların uydurduğu yapılardır. İçerisinde ibadet edildiği sürece kutsaldır. İçerisinde ibadet edilmiyorsa cami falan değildir orası.
Aynı şekilde atatürk'ün mezarını taşıdıktan sonra anıtkabir de bir anlam ifade etmez. Fakat kendi saçma inançlarınızı (camilerin allah'ın evi olması gibi) savunacağım diye ölmüşlerin mezarlarına da saldırmayın.
Ne yani şimdi her yere bir cami yapılıyor diye hepsi allahın evi ve kutsal yapılar mı oluyor? İnşaat ustalarının ve mimarların yaptığı eserleri putlaştırmayınız. Camiler kutsal falan değillerdir. İçerisinde yapılan ibadet kutsaldır. Kendi dininizle çelişiyorsunuz. Senin Peygamberin kabe'nin içerisindeki putları yıkmış, kabe allah'ın evi, onun içerisindeki putları yıkamam demiş mi?
Tekrar söylüyorum. Allah'ın evi diye bir şey olamaz. Allah bir evde ikamet edemez. Bugün kabe için neler neler söyleniyor, eskaza bir depremde ya da afette yıkılsa, müslüman geçinen bir takım insanlar başıboş bir şekilde dağılacak etrafa.
Eğer müslümansanız ve allah'a inanıyorsanız allah'a ibadet ediniz. Camilere, putlara, hacılara hocalara değil.
Bambaşka bir boyut ise şu ki: ahır sana pis geliyor olabilir, içerisine hayvanlar pisliyor olabilir, hayvanları pis buluyor olabilirsin, fakat inandığın allah'ın yarattığı hayvanların yaşadığı, beslendiği ve sana fayda sağladığı yere, ahıra saygı duymuyorsan, cami asıl senin için beton yığınıdır. İçindeyken de dışındayken de.
binbaşı kısaltması.
Duyumlarıma göre kurt cobain'in sürekli aldatan eşi courtney love için bestelediği şarkıymış.
"Rihanna tarzsa yıldız tilbe farzdır."
Bir kamyonun arkasında değil fakat bir servisin içinde, kapının üzerinde gördüm bu yazıyı. Hemen altında da;
"Ruh ikizi çok sıradan bana suç ortağı lazım." Yazıyordu.
Bu kafaları oldum olası anlamlandıramıyorum. Ne yaşadınız? Ne yaşıyorsunuz yahu?
Bir kamyonun arkasında değil fakat bir servisin içinde, kapının üzerinde gördüm bu yazıyı. Hemen altında da;
"Ruh ikizi çok sıradan bana suç ortağı lazım." Yazıyordu.
Bu kafaları oldum olası anlamlandıramıyorum. Ne yaşadınız? Ne yaşıyorsunuz yahu?
İstediğiniz kadar plan yapın, heyecan yapacaksınız ilk önce. Sonra saçma sapan davranışlar falan... O ilk saçmalıkları atlattıktan sonra yavaş yavaş normal olmaya başlarsınız belki.
On yıldır kimseyle ilk buluşmam olmadı. Fakat on yıl önceki ilk buluşmamda aklınıza hiç getirmeyeceğiniz bir şey yaptım. Moda sahilindeki çimenlere uzandım buluştuğum kadınla. Sonrası iyilik güzellik.
Daha O zamandan belliymiş nasıl bir sapık olacağım.
On yıldır kimseyle ilk buluşmam olmadı. Fakat on yıl önceki ilk buluşmamda aklınıza hiç getirmeyeceğiniz bir şey yaptım. Moda sahilindeki çimenlere uzandım buluştuğum kadınla. Sonrası iyilik güzellik.
Daha O zamandan belliymiş nasıl bir sapık olacağım.
Uğraşmayı en sevdiğim sanat dalı.
Kurşun kalem, kömür, vb. Silinebilir, renksiz malzemelerle kağıt üzerine iz bırakarak resim yapma işi.
Bu ara anatomi çalışıyorum.
"Sanat için soyunurum" diyeniniz varsa vücudunuzun istediğiniz yerlerini çizmeyi deneyebilirim. Fotoğraf atmanız yeterli. Kendime model arıyorum. Elbette kadın vücudunu daha estetik buluyorum fakat Erkek ya da kadın fark etmez.
Neden internetten bulup çizmiyorsun diye soracak olanlar için: aslında çiziyorum. Fakat onları sahiplerine gösterip yorumlatamıyorum. Bu da insanın sabrını ve azmini köreltiyor bir miktar.
Neyse pek umudum yok zaten. En temizi, birini habersizce çizip, çizimi kendisine hediye etmek suretiyle modelliğe ikna etmek gibi görünüyor.
Kurşun kalem, kömür, vb. Silinebilir, renksiz malzemelerle kağıt üzerine iz bırakarak resim yapma işi.
Bu ara anatomi çalışıyorum.
"Sanat için soyunurum" diyeniniz varsa vücudunuzun istediğiniz yerlerini çizmeyi deneyebilirim. Fotoğraf atmanız yeterli. Kendime model arıyorum. Elbette kadın vücudunu daha estetik buluyorum fakat Erkek ya da kadın fark etmez.
Neden internetten bulup çizmiyorsun diye soracak olanlar için: aslında çiziyorum. Fakat onları sahiplerine gösterip yorumlatamıyorum. Bu da insanın sabrını ve azmini köreltiyor bir miktar.
Neyse pek umudum yok zaten. En temizi, birini habersizce çizip, çizimi kendisine hediye etmek suretiyle modelliğe ikna etmek gibi görünüyor.
Biraz Hüzünlü bir cümle girişi.
Okumayacağını bile bile yazmak yine de iyidir.
Benim tuzum kuru, bana konuşması çok kolay geliyor. Şimdiye dek hiç umurumda olmayacağını düşündüğüm, gerçekleşse dahi çok acıtmayacağını düşündüğüm felaket senaryolarım oldu. Hem de binlercesi. Çünkü ben boş kaldığım her an bir senaryo yazarım. Psikolojik bir hastalık. Yine de hayatta kalmama engel olmuyor. Bu işi uzun süre yapınca duygularını törpüleyebiliyorsun mesela. Ben yapabiliyorum bunu. Hayatta bana en çok acı vereceğini düşündüğüm olaylara kayıtsız kalabileceğim ruh halini tasarlayarak bir anda bürünebiliyorum o kimliğe. Daha önce de öyleydim. Ve bir anda ne olduysa sanki hiç o insan olmamışım, sanki daha önce bir hiç olmamışım gibi canımın yandığını hissettim.
Kolayca veya zorlanarak engel olamayacağımız ve fiziksel etkilerden kaynaklanan, hormonal bozukluk ya da benzeri rahatsızlıkların yol açtığı ağır bunalım hallerinde, duygusuz bir hiçlik benliğine erişebilmek adına çaba harcamadan önce, hayatımın şokunu yaşamıştım. Acı hissetmeyeceğime inandığım ve kemiğime saplanan bir demirden daha fazla acı veren bir zaman diliminden sonra. Artık daha fazlasını yaşamayacağıma dair kendime söz verdim. Canınızı yakan Ateşin daha da üzerine gittiğinizde sinirleriniz yanar, sinirleriniz yandıktan sonra ise acı hissetmezsiniz. Aslında bu hemen hemen fiziksel olduğu kadar duygusal bir duyarsızlaşmaya da örnek teşkil ediyor. Eğer kendinizi tahmin edebileceğiniz tüm acılarla sınarsanız hiç değilse kısa süreli şok geçirmediğiniz acılarınızı hafifletebilir ve önceden bildiğiniz duygulara evriltilmiş, başa çıkması nispeten kolay duygularla boğuşursunuz. Hatta boğuşmazsınız. Aslında her şey bir et parçası ve ardından da bir hiç olmayı kabullenmekte bitiyor. Size sizden başka kimse acı çektiremez. Kendinizi acı çekmemeye eğitin.
Okumayacağını bile bile yazmak yine de iyidir.
Benim tuzum kuru, bana konuşması çok kolay geliyor. Şimdiye dek hiç umurumda olmayacağını düşündüğüm, gerçekleşse dahi çok acıtmayacağını düşündüğüm felaket senaryolarım oldu. Hem de binlercesi. Çünkü ben boş kaldığım her an bir senaryo yazarım. Psikolojik bir hastalık. Yine de hayatta kalmama engel olmuyor. Bu işi uzun süre yapınca duygularını törpüleyebiliyorsun mesela. Ben yapabiliyorum bunu. Hayatta bana en çok acı vereceğini düşündüğüm olaylara kayıtsız kalabileceğim ruh halini tasarlayarak bir anda bürünebiliyorum o kimliğe. Daha önce de öyleydim. Ve bir anda ne olduysa sanki hiç o insan olmamışım, sanki daha önce bir hiç olmamışım gibi canımın yandığını hissettim.
Kolayca veya zorlanarak engel olamayacağımız ve fiziksel etkilerden kaynaklanan, hormonal bozukluk ya da benzeri rahatsızlıkların yol açtığı ağır bunalım hallerinde, duygusuz bir hiçlik benliğine erişebilmek adına çaba harcamadan önce, hayatımın şokunu yaşamıştım. Acı hissetmeyeceğime inandığım ve kemiğime saplanan bir demirden daha fazla acı veren bir zaman diliminden sonra. Artık daha fazlasını yaşamayacağıma dair kendime söz verdim. Canınızı yakan Ateşin daha da üzerine gittiğinizde sinirleriniz yanar, sinirleriniz yandıktan sonra ise acı hissetmezsiniz. Aslında bu hemen hemen fiziksel olduğu kadar duygusal bir duyarsızlaşmaya da örnek teşkil ediyor. Eğer kendinizi tahmin edebileceğiniz tüm acılarla sınarsanız hiç değilse kısa süreli şok geçirmediğiniz acılarınızı hafifletebilir ve önceden bildiğiniz duygulara evriltilmiş, başa çıkması nispeten kolay duygularla boğuşursunuz. Hatta boğuşmazsınız. Aslında her şey bir et parçası ve ardından da bir hiç olmayı kabullenmekte bitiyor. Size sizden başka kimse acı çektiremez. Kendinizi acı çekmemeye eğitin.
Gerçek aşkı doğru yerde arayanların başına gelebilecek türden bir facia.
Facia diyorum çünkü, hamile kalmaktan daha büyük bir tek facia olabilir... o da o çocuğu doğurmak.
Hiç sevişmeyin demiyorum, korunun diyorum. Hayır tamam biraz biyoloji biliyorsan zamanlama sayesinde belki hamile kalmayı engellersin fakat Bir de hastalık boyutu var bu işin.
Facia diyorum çünkü, hamile kalmaktan daha büyük bir tek facia olabilir... o da o çocuğu doğurmak.
Hiç sevişmeyin demiyorum, korunun diyorum. Hayır tamam biraz biyoloji biliyorsan zamanlama sayesinde belki hamile kalmayı engellersin fakat Bir de hastalık boyutu var bu işin.
Elektrik ve mekanikte kullanılan bir terim. Farklı alanlarda farklı amaçlar için kullanılsa da genelde bir şeyi düzenlemeye, değişen değerler karşısında sabit kalmasını sağlamaya denir. Regülatör ile gerçekleştirilir.
Örneğin; bir otomobilde şarj dinamosunda üretilen alternatif akım, alternatörde doğru akıma çevrilir ve şarj geriliminin 15 voltu aşmaması regülatör ile sağlanır. Regülatör olmasaydı, motor devri arttıkça şarj dinamosunda daha fazla voltaj üretilecek ve şarj gerilimi 15 voltun üzerine çıkabilecekti. Yüksek ve dengesiz gerilim değerleri, araç içerisinde elektronik komponentleri yakabilir, ve bazı komut sinyallerinin dengesiz oluşmasına sebep olabilirdi.
Örneğin; bir otomobilde şarj dinamosunda üretilen alternatif akım, alternatörde doğru akıma çevrilir ve şarj geriliminin 15 voltu aşmaması regülatör ile sağlanır. Regülatör olmasaydı, motor devri arttıkça şarj dinamosunda daha fazla voltaj üretilecek ve şarj gerilimi 15 voltun üzerine çıkabilecekti. Yüksek ve dengesiz gerilim değerleri, araç içerisinde elektronik komponentleri yakabilir, ve bazı komut sinyallerinin dengesiz oluşmasına sebep olabilirdi.
Kalp hastalığı habercisi de olabilen bir belirti. Elbette çoğu zaman farklı sebepleri vardır. Uyku düzeni, beslenme, psikolojik durum vb. bir sürü etmene bağlı olabilir. Ya da düşük bir ihtimal de olsa kendinizi çok yoruyorsunuzdur belki de hakikatten.
Doğadaki en sevdiğim ve en huzur bulduğum ortam. Kendimi hiçbir yerde ormanda hissettiğimden daha iyi hissetmedim herhalde. Sanırım gerçekten hayvanım.
Vakti zamanında icloud hesapları hacklenen ünlülerden bir tanesi.
Hemen hemen Diğer bütün kadınlar gibi Yüzünde bir miktar spermle gayet çekici duruyordu. Gözüne doğru uzanan penis ise fotoğrafa oldukça renk katmış gibiydi. Ben çok samimi bulmuştum. Severek izliyoruz.
Hemen hemen Diğer bütün kadınlar gibi Yüzünde bir miktar spermle gayet çekici duruyordu. Gözüne doğru uzanan penis ise fotoğrafa oldukça renk katmış gibiydi. Ben çok samimi bulmuştum. Severek izliyoruz.
Bence lüzumsuzdu. Teklf ettiğim kadınca da lüzumsuzdu. Romantik bir akşam yemeğiyle kapadım mevzuyu. Hayırlısı olsun artık napalım. Aranızdan ayrılmak istemezdim Ama ben de gidiciyim fazla yaşamam artık.
Nefret söylemleri yazacaktım ki zaten yazılmış. Yine de durmayacağım. Çok konuşan insandan hiç hoşlanmıyorum. Cinsiyeti mühim değil. Konuşma ne hakkında olursa olsun bi dur soluklan, su falan iç ızdırabını siktiğim. Açık konuşayım eğer yaklaşık on dakika boyunca hiç bir kelime konuşmadan birini dinliyorsam, sadece dışarıdan dinliyor görünüyorumdur.
Hatta çoğu zaman çok daha kısa sürede dinlemeyi bırakıp başka şeyler düşünmeye başlamış oluyorum. Ya insan gibi diyalog kuralım ya da bi siktir git.
Hatta çoğu zaman çok daha kısa sürede dinlemeyi bırakıp başka şeyler düşünmeye başlamış oluyorum. Ya insan gibi diyalog kuralım ya da bi siktir git.
İsmi 'unique horn' dan türemiştir. 'Unique horn' ingilizcede 'tek boynuz' anlamına gelir. melek yargıcı gibi tek yani.
Dolmuşta değil de otobüste, üç değil de bir kız yürüdü bana zamanında. Ulan hem de yürümek değil bildiğin koşmak. Lisedeydim o zamanlar. Lise gömleğimin bir köşesine minnacık bir orak çekiç çizmiştim. Özentilik işte şimdi onu eleştirmeyi bırakın konumuz başka. Neyse, hemen hemen her gün okul çıkışı denk geliyorduk esmer bir kızla gerçi neredeyse otuz kişi demirbaşıydık aynı otobüsün. Tabi ben pek bakmıyordum bu hanıma, hem sevgilim vardı hem de kız çok ilgimi çeken bir tipi yoktu. İkimiz de okul üniformalı tiplerdik.
Bir gün baktım ki eline, tam baş parmakla işaret parmağı arasında kalan şimdilerde dövme yaptırmanın meşhur olduğu yumuşak yere bir orak çekiç çizmiş. Arka kapının orada ayakta duruyorduk kız hemen dibimdeydi otobüs de kalabalıktı. Kız ineceği yere geldiğinde benimle arka kapının önündeki demirin arasında hafif sürtünerek geçti ve basamakların sonuncusuna geldiğinde bütün otobüsün duyacağı kadar yüksek bir sesle "orak çekicine kurban olurum be" diye bağırdı. Tam otobüsten inerken "gelsene sen de bizle" dedi. Bizle demesinin sebebi yanında bir dişi arkadaşının daha olması elbette. Tabi onun konuyla ne kadar alakası var hiç bilmiyorum. Bir daha da aramızda bir şey yaşanmadı hatta bir daha hiç görmemiş olabilirim o kızı. Çok ilginçti. Kafamı sikeyim. Akbilde para olsa inmez miydim amk? Bilmiyorum belki yine de inmezdim. Ucuz olmanın güzelliğini keşfedememiştim o zamanlar.
Bir gün baktım ki eline, tam baş parmakla işaret parmağı arasında kalan şimdilerde dövme yaptırmanın meşhur olduğu yumuşak yere bir orak çekiç çizmiş. Arka kapının orada ayakta duruyorduk kız hemen dibimdeydi otobüs de kalabalıktı. Kız ineceği yere geldiğinde benimle arka kapının önündeki demirin arasında hafif sürtünerek geçti ve basamakların sonuncusuna geldiğinde bütün otobüsün duyacağı kadar yüksek bir sesle "orak çekicine kurban olurum be" diye bağırdı. Tam otobüsten inerken "gelsene sen de bizle" dedi. Bizle demesinin sebebi yanında bir dişi arkadaşının daha olması elbette. Tabi onun konuyla ne kadar alakası var hiç bilmiyorum. Bir daha da aramızda bir şey yaşanmadı hatta bir daha hiç görmemiş olabilirim o kızı. Çok ilginçti. Kafamı sikeyim. Akbilde para olsa inmez miydim amk? Bilmiyorum belki yine de inmezdim. Ucuz olmanın güzelliğini keşfedememiştim o zamanlar.
Duşta diş fırçalarken salyalarımın akmasına izin vermek. Gerçekten keyif alıyorum bundan. Harbiden sapığım galiba.
Yalnızlığa çareler ararken girilen etkisiz ve aslında gülünç olması gereken durum. aksine inanmazsak yaşayamayacakmışızcasına Büyük bir kanıksama var her diyalogda.