Umut ve umutsuzluk. Şaşırtıcı şekilde ikisi de benzer bir etkiyle ne vazgeçirir ne de beklentileri öldürür. Garip şekilde umutsuz insanlar beklentisiz değildir. Aksine beklentinin gizli ağırlığı ile umutsuzluk hissine kapılırlar. her ne kadar ilkinin yatıştırıcı bir etkisi olsa da hayatın sürprizlere açık olması umudun hanesine yazılan artı puanken, insanın yenilen pehlivan güreşe doymaz misali kendine yenilmekten usanmaması da umutsuzluğun hanesine yazılıyor.
Online olma süresi/giri sayısı sonsuza yakınsayan yazarlara sahip sözlük. Alışılmış bir soruna özgün bir ifade getirmiş oldum.
Sahip ya da ait olmadan atfedilmiş olan hayranlık, aşk, arzu hisleri etrafında uçuşup durma evresi. Aynı çiçeğin etrafında birbirine polen ikram eden iki arı gibidir çiftler. İtiraf ve kavuşma anına dek ateş yükselir. Sonrası, erik ağacına çıkmaya benzer. Dikenlerin acısı ve tedirginliği eriğin zevkini ( karşımızdaki ne kadar kütür kütürse o kadar uzun sürer) bastırmaya başlar.
" filozofların devlet başkanı veya devlet başkanlarının filozof olduğu ülke" ütopyası gerçek olmuyorsa sebebi siyasetin hareket kanununun oportünizme ve pragmatizme dayanmasıdır. İdeoloji ahlaki bir disiplin olarak algılanıyor olsa da ideoloji siyasileşir ve siyasileştikçe siyasetin bu iki ayağına yaslanmaya başlar. Halkın hisleri oldukça pratiktir.
Saçmalamak, boş konuşmak gibi bir anlamda kullanılır argoda. Soyut düşünmek istemeyen, maddi zevklere odaklı bir toplumda edebiyat parçalamakile birlikte çok popülerdir. Aynı toplum çok dindar olunca da böyle çarpık inanç anlayışları doğuyor.
Bazı insanları nedensiz yere seversiniz ya da sevmezsiniz. Sezgi mi önyargı mı bilemezsiniz. Sadece alıntıları ile bildiğim bir yazar ama sevmiyorum. Temel bir dayanağı yok, bir tür ilk intiba.
Cemil Meriç'in mağaradakiler kitabının temel yaklaşımı da aydınların çoğunu bu sembolizmdeki karakterlere benzetmesi üzerinedir.
Argoda zampara gibi bir anlama gelse bile bir edebiyat kahramanıdır, sinemaya da uyarlanmıştır.
Sadece çapkın değil, kadını centilmen bir çekicilikle sarıp bedeniyle yetinmeden kendine aşık etmeyi de başaran karakterdir. Bağlanamaz, aşık kalamaz. Mad men de don droper için söylenen " o sadece başlangıçları sever" sözü geçerlidir biraz da. Aşık ve yıkılmış bir kadın onun zaferidir.
(bkz:sokakta Martin Eden evde don juan)
Sadece çapkın değil, kadını centilmen bir çekicilikle sarıp bedeniyle yetinmeden kendine aşık etmeyi de başaran karakterdir. Bağlanamaz, aşık kalamaz. Mad men de don droper için söylenen " o sadece başlangıçları sever" sözü geçerlidir biraz da. Aşık ve yıkılmış bir kadın onun zaferidir.
(bkz:sokakta Martin Eden evde don juan)
halil cibran ile mektup aşkı yaşayan lübnanlı yazar.
demkrasi ile ayrılmaz ikili kavramlardan biri. demokrasiyi içselleştirmemiş toplumlarda demokrasiyi paravan olarak kullanan gruplar en fazla bunun arkasına saklanır. demokrasinin de baş düşmanıdırlar oysa. yaptıkları aptal taklidi, kullanışlı aptalların vicdanında yer bulur. savunulurlar. liberallikte marjinallik sınırında göz önünde bir tabaka tarafından fikirleri veya varlıkları himaye edilir. onları deolojik takıları, entelektüel duruşları ile nezih sokaklarda bohem mekanlarda görebiliriz. sözde halk özde sermaye olmayan ama seçkinliği başka türlü bir ayrışmada bulan dejenere kitle ile ten uyumunu çabuk sağlarlar ve onlarda çekicilik uyandırırlar sert ve yaban yanlarıyla. hepi topu yaptıkları demokrasi düşmanı ideolojilerinin yangınına taşıyacak odun bulmak, ya da taşınacak odunlara merkeplik etmenizi sağlamaktır. saf saf bir kitlenin malzumluğunu dert edinir yaşarken berfin'in boynunda poşuyla where is usa air force tweetlerini beğenirken bulursunuz kendinizi. üstelik berfin tetörü kınamakta ama şehir ayaklanması için silahlandırılmış milis kuvvetleri gençler ölüyor diye ajite etmektedir. geçmiş olsundur.
ifade özgürlüğü demokrasiyi içselleştirmiş toplumlarda mümkündür. bu seviyeye ulaşmamış bir toplumda fikirlerinize katılmıyorum bayım ama onları savunmak için savaşabilrim demek kadar büyük bir kerizlik olamaz. lan sen savaşmasan da adam amacına ulaştığında seni kurşuna dizecek zaten. içinde demokrasi olmayan toplumlarda iktidar sahipleri için her ayrı fikir, çatlak, kendilerini yakabilecek bir yangına dönüşme ihtimali taşıyan bir kıvılcımdır. doğu toplumlarının hala toprak ve nüfuz sahiplerinin etkisi ve korkusu altında olması hatta onların otoritelerini gizliden gizliye arar olması sebebiyle demokrasi hala buralara birkaç beden büyüktür. var sanılır, oysa varıp varabildiği çoğunlukçu demokrasidir.
ifade özgürlüğü demokrasiyi içselleştirmiş toplumlarda mümkündür. bu seviyeye ulaşmamış bir toplumda fikirlerinize katılmıyorum bayım ama onları savunmak için savaşabilrim demek kadar büyük bir kerizlik olamaz. lan sen savaşmasan da adam amacına ulaştığında seni kurşuna dizecek zaten. içinde demokrasi olmayan toplumlarda iktidar sahipleri için her ayrı fikir, çatlak, kendilerini yakabilecek bir yangına dönüşme ihtimali taşıyan bir kıvılcımdır. doğu toplumlarının hala toprak ve nüfuz sahiplerinin etkisi ve korkusu altında olması hatta onların otoritelerini gizliden gizliye arar olması sebebiyle demokrasi hala buralara birkaç beden büyüktür. var sanılır, oysa varıp varabildiği çoğunlukçu demokrasidir.
edmondo de amicis kitabı. çocukluğumda okuduğum kitaplar arasında, içeriğini iyi hatırlayamasamda kapağını açtığımda yüzüme güzel duygular vuracağını anımsatan kitaplardan.
diziyi izlemedim ama ramiz karaeski nin hikayesini izlemiştim dizideki flashbacklerden oluşturulan. film olacak işmiş sadece bu kısmı bile.
İlber Ortaylı'dan çok daha bilgili olmasına rağmen ondan çok daha mütevazi olan tarihçi idi. Bu anlamda apayrı bir örnektir.
Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde sevgi ve değere dair basamaklarda takılmaya bağlı bir tür içe kapanma oladakt görüyorum ben bunu. Bir tür hastalık hali. Bu ruhsal halsizlik, duyu sinirlerimizi bilerek köreltir gibidir. Amaç bellidir : umudu azaltmak, soyut bir sitem ve tepki.
Bunun bir diğer hali daha var, kaygı. Varoluşsal bir kaygının içindeki insan o piramidin en tepesine de çıksa, var olma sorularını ötelediği sürece mutlu oluyor. Bunlarla baş başa kaldığında ise her şeye ve herkese rağmen hayattan lezzet alamıyor.
Bunun bir diğer hali daha var, kaygı. Varoluşsal bir kaygının içindeki insan o piramidin en tepesine de çıksa, var olma sorularını ötelediği sürece mutlu oluyor. Bunlarla baş başa kaldığında ise her şeye ve herkese rağmen hayattan lezzet alamıyor.
Çoğunlukla gözlerinden geçer. Kasıklarından geçen de var hayallerinden geçen de. Kiminin bir zamanlar yazdığı ama projeye dökemediği senaryosu vardır oraya uymanızdan geçer. kalp hırsızları içinse açıklarından.
Sökme anlamında İngilizce kelime. Söke Söke giderek bir sistemi anlamaya çalışma yollarından biridir. Mekaniği ve diğer aksamı hakkında bilgi verir. Bir nevi içinde ne varmış çalışmasıdır.
Tersine mühendislik diye çevrilen, mevcut bir tasarımın bütününden içindeki know-how'ı alabilmek adına yapılan çalışma. Sökme parçalamadan öte sistemin nasıl çalıştığını anlamaya yetecek kapasite de gerektirir. Türkiye'deki mühendislik çoğunlukla bu yolla yapılır ama en büyük teknoloji şirketleri için de olmazsa olmazdır.
dark shadows'un giriş sahnesinde çalar ki çok çok güzel bir sahnedir.
Sapıklıktan çok takıntı gibi, o anki acil bir işimi gerçekleştirmek için bir şart uyduruyorum. İşemem mi gerekiyor ? Yaptığım işi bitirmeden, şu sonucu da görmeden gitmeyeceğim.yürürken dinlenme mi gerekti? Şu yere varmadan durmayacağım, su mu içmem gerek ? Şunu şunu yapmadan içmeyeceğim. Küçük tatlı yapay işkenceler.
Yılların birikimi göstermiştir ki en ufak PKK eleştirisi getirmeden bu konularda yazan herkes ya PKK sevicisidir ya da gizli PKK sevicisidir. PKK sevicisi onun bunun çocuğudur, yazılarında PKK güzellemesi yapmadan ama şu ama bu diyerek gizli güzelleme yapan da onun bunun çocuğudur. IŞİD hakkında ama ezilen Iraklılar deyip IŞİD in yediği boktan bahsetmemekten farkı yok bunun. O yüzden bir yerde PKK ya laf edilmeden devlet şartlar ot bok eleştirisi yapılırsa PKK sevicisi haftasını vurun geçin, 12 den olmasa da 10 dan vurursunuz. kullanışlı aptallara duyurulur.
bu yapı zaten uzun zamandır suriye demokratik güçleri gibi bir isim kullanıyordu, arada kelime değişiyordu ama suriye demokratik.. diye başlayan, genelde pyd+ bazı küçük kürt gruplar, gayrimüslimler veya ypg nin yan örgütü gibi şeylerle varılan çatı ittifak gibi bir şeydi.
ypg gibi bir örgüt söz konusuyken ki bu örgütün türkiye içindeki terör faaliyetlerine katkısı açıktır, şuna şunu diyenler buna bunu diyenler gibi bir şey söz konusu olamaz. senin teröristin benim teröristimi geçtim, muhsin yazıcıoğlu bir sağ-sol kavgası figürüdür ve en nihayetinde siyaset çatısı altında siyaset yapmıştır. tabanını sokaklardan çekmiştir. siyaset yapmak yerine teröristine belediye aracıyla silah taşıyan partinin ve onun çeşitli yerlerdeki silahlı teröristlerinin semapatizanları en azından sonrası ile siyasetçi kimliği kazanmış bir adamı ağızlarına alırken önce bir destur desinler.
adamlar götüne bile demokrasi yazdı ama bulundukları bölgelerdeki bütün muhalif yapılara kan kusturuyorlar, siyasetçi kaçırıp öldürüyorlar nefes hakkı bile vermiyorlar. her otun her bokun başına ortasına bir demokrası kelimesi koyuyor, akp nin içinde adalet geçmesi kadar saçma sapan bir durum. emperyal götü yalamak için kuzu postu giyen kurt kadar sırıtıyorlar. suriye'nin ve kuzey ırak'ın demografisinin amına koyan kürt faşistlerinin kendini demokrat sanması kadar saçma bir şey olamaz herhalde. bu ülkenin asker-polis-sivil-öğretmenine kadar kanı elinde olan bir örgütün de onun yandaş yemişinin de savunulacak beklenilecek hiçbir yanı yoktur, fayda bekleyeninde bırak ülkeyi kendine bile faydası olamaz.
(bkz:yallah kürdistana)
ypg gibi bir örgüt söz konusuyken ki bu örgütün türkiye içindeki terör faaliyetlerine katkısı açıktır, şuna şunu diyenler buna bunu diyenler gibi bir şey söz konusu olamaz. senin teröristin benim teröristimi geçtim, muhsin yazıcıoğlu bir sağ-sol kavgası figürüdür ve en nihayetinde siyaset çatısı altında siyaset yapmıştır. tabanını sokaklardan çekmiştir. siyaset yapmak yerine teröristine belediye aracıyla silah taşıyan partinin ve onun çeşitli yerlerdeki silahlı teröristlerinin semapatizanları en azından sonrası ile siyasetçi kimliği kazanmış bir adamı ağızlarına alırken önce bir destur desinler.
adamlar götüne bile demokrasi yazdı ama bulundukları bölgelerdeki bütün muhalif yapılara kan kusturuyorlar, siyasetçi kaçırıp öldürüyorlar nefes hakkı bile vermiyorlar. her otun her bokun başına ortasına bir demokrası kelimesi koyuyor, akp nin içinde adalet geçmesi kadar saçma sapan bir durum. emperyal götü yalamak için kuzu postu giyen kurt kadar sırıtıyorlar. suriye'nin ve kuzey ırak'ın demografisinin amına koyan kürt faşistlerinin kendini demokrat sanması kadar saçma bir şey olamaz herhalde. bu ülkenin asker-polis-sivil-öğretmenine kadar kanı elinde olan bir örgütün de onun yandaş yemişinin de savunulacak beklenilecek hiçbir yanı yoktur, fayda bekleyeninde bırak ülkeyi kendine bile faydası olamaz.
(bkz:yallah kürdistana)
inanmanın kanmaya yakın bir anlamı vardı söz konusu o olunca. karanlığın göğsünde bir silüet yanıp söndü. bir posta kutusu ve bisiklet zili sesi.. şimdi, bana kimin ulaştığını umut etmeliydim, umuttan daha gerçek bir itiraf var mıydı ?
abiliğin/ablalığın verdiği yetkiye dayanarak yapılan uygulamalar. meyve tabağı hazırlatmak bunların en masumlarındandır.