Postmodernizmin iddiası; kabaca gerçeklik kavranamaz dolayısıyla parçalandı ve siz de buna göre yaşayın. Şimdi bizi şuraya götürmesini beklerdim ben. Parçalanmış bir gerçekliğin içinde aslında daha birlikte yaşamayı içsellleştirmiş, daha birbirine düşman olmayan bir topluma ulaşacağız gibi idi. Fakat vardığımız yer tam tersi oldu. Neden kaynaklı olduğuna dair kişisel fikrim şudur:
Biz bilgimizi her daim bir dolayım aracılığı ile ediniyoruz. Gün içinde Türkiye'de ne olup bittiğini kent kent gezip göremiyorum ya da binaların içinde ne olup bittiğini bilemiyorum. bunları her zaman medya dolayımı aracılığıyla ediniyorum. Gazete kitap okuyorum, bir arkadaşımdan duyuyorum, tv izliyorum. internetin çıkışından itibaren çoğunluğunu sosyal medya aracılığıyla edinmeye başlıyorum. Bu da bize yeni araçlar oluşturdu. Filtre balonlarını özetlersek, sosyal medyada önemli olan şirketlerin reklam almasını sağlamak için içerik sağlamayan bu şirketlerin içerik sağlayan ve diğer içerikleri beğenen kişileri bir arada tutulabilmesi için bu kişilerin beğendiği içeriklerle karşılaştırılması sorunu. Buna göre yazılan algoritmalar bizi hep beğeneceğimiz ilgileneceğimiz ya da satın alabileceğimiz şeylerle karşılaştırmaya başladılar. Sadece olumlayacağımız şeyler. Ben artık hep beni olumlayacak şeylerle karşılaştığım için diğer tarafın savlarıyla karşılaşmıyorum. dışarıdan onaylamadığım görüş geldiğinde direkt gözardı ediyorum.
Bu sistem karşı tarafın görüşüyle ilgilenmeden reddetmeye itiyo. yani safsatalar için en uygun ortam. bunun sonuncunda virallik kaçınılmazdır. Gelen haber beni olumluyorsa yayıyorum. onaylamıyorsa dalga geçiyorum ve polarizasyonu arttırıyorum. bizi bir arada tutacağına kutuplaşmaya sebep oluyor.
ben de böyle işte hep kendim sorar kendim cevaplarım.
Çiftlik bank reklam sloganları: 'az zamanda çok büyük işler yaptık, muhtaç olduğun kudret şah damarından daha yakındır. ' 'derdin memleketse, duruşun elif gibi dimdik olmalı; lakin önüne engeller koyacaklar, ayağına çelme takacaklar' devam ediyoruz. bu çok iyi tosuncuk demiş ki 'şuan ülkemiz üzerinde oynanan bazı oyunlar var, yurtdışı kaynaklı bazı tehditler alıyoruz, özellikle Londra'dan. Avrupa'nın en büyük süt ve damızlık tesisini kuruyoruz. Bu bazı kesimleri rahatsız ettiği için, bu şekilde haberler çıkıyor.'
Tanımını yapalım: Millileştirmiş. Ülkenin çıkarlarıyla özdeşleştirmiş, ülkenin çıkarlarıyla avrupa'nın çıkarlarını ters yönlere koymuş, nefret edilen kuşak olarak Avrupa'yı betimlemiş sonra da Çiftlik banka karşı çıkan herkesi Türkiye'ye karşı çıkan Avrupalılar kategorisine dahil etmiş.
Hey gidi Tosuncuk....
Tanımını yapalım: Millileştirmiş. Ülkenin çıkarlarıyla özdeşleştirmiş, ülkenin çıkarlarıyla avrupa'nın çıkarlarını ters yönlere koymuş, nefret edilen kuşak olarak Avrupa'yı betimlemiş sonra da Çiftlik banka karşı çıkan herkesi Türkiye'ye karşı çıkan Avrupalılar kategorisine dahil etmiş.
Hey gidi Tosuncuk....
Fukoyel (Foucault) anlamda söyleti ile dedikodu arasında fark vardır ama ikiside direniş biçimidir. Bize sürülen bir dayatmayı karşılamaya yöneliktir ama bu sav karşı tarafı doğrudan karşılayamacak gücü olduğunu düşünen kişilerin başvurduğu yöntem. Otoriterlik karşısında kitlelerin sığındığı bir alan. Direniş bizim zannettiğimiz gibi her zaman silahlı olmak zorunda değildir. Meclis çatısı altında olmak zorunda değildir. Söylenti bir konudaki kamusal ummadır.Mesela emeklilik maaşlarına %100 zam gelicekmiş.Umudun dile getirilmesi. Dedikodu, grup bilincini artırmaya yönelik yöntem. ikiye ayırıyorum. asli amacımız kötülemek olmayabilir. ikincisi doğrudan rahatsız olunan kişi ya da kişiler için ona iftiralarla birlikte bir kamusal tanımlama ortaya koymaya çalışıyoruzdur. Hedef alınmış bir şekilde davranmak.
Uzak durunuz. tehlikelidir.
Uzak durunuz. tehlikelidir.
bir sav ileri sürmenin Aristo'ya göre 5 farklı yöntemi vardır.
1*tanıtlama:ortaya çıkan sonuç kesindir. Socrates insandır. İnsan ölümlüdür, Socrates ölümlüdür. Doğru bilgiye ulaşma çabasıdır.
2* Diyalektik: Bu Marksist ya da Hegelci anlamda diyalektik değil. İki tane konuşmacının karşı karşıya geldiği ve birbirlerini yenmeye çalıştıkları konuşma. Amaç doğruya ulaşmak değildir. Karşı tarafı ezen kazanır.Savınızı yutturduysanız, kılıç dövüşünüzü kazanırsınız.
3*Retorik:Bir kişi bir kitleyi karşısına alır ve ikna etmeye çalışır. Siyasi konuşmalarda görürüz.liderin doğru olmayan verilerle bir amaca duygudaş yapması. Doğruluk hakgetire diyebiliriz. Neden? Taraflar arasında eşit güç yoktur. Söylediklerini kontrol etme mekanizması yok. Söylediği öncülleri kontrol edemiyoruz.
4*Şiir: Karşı tarafın duygularına yönelik. Necip Fazıl gibi. Chp öncesi bambaşka Chp sonrası bambaşka duygulu şiirleriyle karşımıza çıkar. En bozuk akıl yürütme şekli.
5*Safsata: En aşağılık sav ileri sürme biçimi. Kendisini tanıtlamaya benzeterek, en bozuk verilerle kitleyi buluşturur. Edilgendir. Yani iktidar pozisyonunda olan kişilerin kullandığıdır. Önce yapılı, yapılan şeyin savunmasıdır. Retorik yapacaklarınıza ikna etmektir. Mantıksal olarak fikir yürütmekte zorlananlara birebir kullanım aracıdır.
1*tanıtlama:ortaya çıkan sonuç kesindir. Socrates insandır. İnsan ölümlüdür, Socrates ölümlüdür. Doğru bilgiye ulaşma çabasıdır.
2* Diyalektik: Bu Marksist ya da Hegelci anlamda diyalektik değil. İki tane konuşmacının karşı karşıya geldiği ve birbirlerini yenmeye çalıştıkları konuşma. Amaç doğruya ulaşmak değildir. Karşı tarafı ezen kazanır.Savınızı yutturduysanız, kılıç dövüşünüzü kazanırsınız.
3*Retorik:Bir kişi bir kitleyi karşısına alır ve ikna etmeye çalışır. Siyasi konuşmalarda görürüz.liderin doğru olmayan verilerle bir amaca duygudaş yapması. Doğruluk hakgetire diyebiliriz. Neden? Taraflar arasında eşit güç yoktur. Söylediklerini kontrol etme mekanizması yok. Söylediği öncülleri kontrol edemiyoruz.
4*Şiir: Karşı tarafın duygularına yönelik. Necip Fazıl gibi. Chp öncesi bambaşka Chp sonrası bambaşka duygulu şiirleriyle karşımıza çıkar. En bozuk akıl yürütme şekli.
5*Safsata: En aşağılık sav ileri sürme biçimi. Kendisini tanıtlamaya benzeterek, en bozuk verilerle kitleyi buluşturur. Edilgendir. Yani iktidar pozisyonunda olan kişilerin kullandığıdır. Önce yapılı, yapılan şeyin savunmasıdır. Retorik yapacaklarınıza ikna etmektir. Mantıksal olarak fikir yürütmekte zorlananlara birebir kullanım aracıdır.
bunun diğer adı bostan korkuluğudur. başa çıkamayınca aşağılamaya yönelik durumu tekrar pazarlama. yani insanın içini boşaltıp korkuluğa çevirmektir. Çevirdim yetmedi bir de bu karikatüre saldırıyoruz.
patent alınmış bir sürü ürünün nasıl yapılacağını görerek bunu ben de yaparım diyebiliriz. Sherlock Holmes'a bakınız. O bir sürü şeyi açıklar,
Watson'dan cevap: çok basit açıkladın:) Açıklanınca her şey basit. Biz buna kısaca tren devrildikten sonra yol gösteren çok olur deriz.
Watson'dan cevap: çok basit açıkladın:) Açıklanınca her şey basit. Biz buna kısaca tren devrildikten sonra yol gösteren çok olur deriz.
'yapacak bir şey yok' desturu üzerine kuruludur. sanat müzelerinde bunun tersini duyarız: 'bunu ben de yaparım.'
tanim: ustume basip gecme yar:)
pavlovari motivasyon araci. bu oyuna gelmem. cimriyim ben.
Dil seceneginin kisitlandirildigi alan. Gideyim de baska klavyeye geceyim ya da gecmeyim.okurken gozleriniz kanasin. tembellik adimda var.
Mihaly Csikszentmihalyi bir filozof, flow teorisini ortaya atmıs, 90 larda yazmıs kitabi var flow dıye. Diyor ki; mutluluk bır akısa girmeyi gerektirir. Sen bir sey yaparken, kaybolursun. Icine girersin ve butun konsantrasyonun ordadır ve dusunce durur dyor. Bu hale de flow diyor. Devam ediyor, insanın tek mutlu oldugu an flow da oldugu andır, hep girmeye calıstıgı sey de o flow anıdır. Fakat soyle bır ayrım koyuyo, bizim icin biraz kotu ama, dizi film oyun internet flow gibi gorunuyor, ama onlar flow degil cunku sen orada tuketiyorsun.
Mutluluk sandigimiz seylere bi ara samimiyetle bakmak gerek. Belki de tam olarak ne oldugunu bilmiyoruzdur.
Mutluluk sandigimiz seylere bi ara samimiyetle bakmak gerek. Belki de tam olarak ne oldugunu bilmiyoruzdur.
Fantezi nedir? Doğası gereği fanteziler nasıl olmalıdır? İstenilen ''şey'' e gerçekten ihtiyaç mı duyuyoruz yoksa onun fantezisi mi bizi cezbediyor? Lacan'ın fanteziler argümanını
(Film: The Life of David Gale) ile anlamak mumkundur. Filmin tamamini izleseniz daha iyi.
(Film: The Life of David Gale) ile anlamak mumkundur. Filmin tamamini izleseniz daha iyi.
İnsanlar her türlü sebepten dolayı bilime ilgi duyabilirler. Tercihsel sebebi belki de en yaygın ve belirgin olarak, bazı indirgeyici ya da ontolojik naturalizm biçimlerinin felsefi sonuçlarından derin bir memnuniyetsizlik olarak tanımladığım durum üzerine odaklanmış gibi görünmektedir.
Gerçeklikle olan tek kavgamız nedensel açıklamalar ise, o zaman ajan olma duygumuzu, norm ve değerlere olan bağlılığımızı, hakikatin normatif kuvvetine olan inancımızı ve kendimizi olma şeklimizi nasıl hesaba katacağız? kavramları uygularken ve inançları gerekçelendirirken rasyonel davranmak? Bilim açıkça dünyayı açıklamak için inanılmaz güçlü bir araçtır. Ancak hiçbir insan girişimi, en azından dolaylı olarak, bir insan hayatını bundan daha etkili bir şekilde yönlendirmenin ne olduğu konusundaki algımızı sorgulamak için görünmemektedir.
Gerçeklikle olan tek kavgamız nedensel açıklamalar ise, o zaman ajan olma duygumuzu, norm ve değerlere olan bağlılığımızı, hakikatin normatif kuvvetine olan inancımızı ve kendimizi olma şeklimizi nasıl hesaba katacağız? kavramları uygularken ve inançları gerekçelendirirken rasyonel davranmak? Bilim açıkça dünyayı açıklamak için inanılmaz güçlü bir araçtır. Ancak hiçbir insan girişimi, en azından dolaylı olarak, bir insan hayatını bundan daha etkili bir şekilde yönlendirmenin ne olduğu konusundaki algımızı sorgulamak için görünmemektedir.
Banal milliyetçiliğinizden, her şeyi bayraklaştırıp içini boşaltmanızdan ve Atatürkçülük adı altına sakladığınız apolitikliğinizden gına geldi. :) lütfen üzerinize alınınız.
Sizin dünyaniz çocuğunuzun etrafında dönüyor olabilir ama diğer insanlarin dünyası sizin çocuğunuz etrafında dönmüyor. Bugünkü trafiğe dair söyleyeceğim bu.
Herkes Kürk Mantolu Madonnadaki gibi aşklara hayranlık duyuyor. Ama bir arkadaşınız 4 yıl boyunca birini platonik sevmeye devam ettiğinde o kişi saplantılı, hastalıklı, psikolojisi bozuk oluyor. Hasta değil be, aşık aşık! Hey allam...
arkadaşlık ve flört büyükbaş sitelerinden biri. bünyesinde muazzam bir big data da barındırdığı aşikar. alıcıları biz fakirler olmuyoruz elbette. kendilerinden toplumun hizmetine sunmasını istesek, yüzsüzlüğümüze karşılık eminim kullanıcı adımızı istemekle başlayacaklardır.
özet : kafamdaki kurguladığım tiplere stereotip diyorum.
Hatırlamayı Unutma!
Devlete teklifim şu;
İş fikri.
Ücretsiz hapishane
Cezaevi bakımı çok pahalı. Devlete, kuracağım şirketim sayesinde devletin yönettiği en ucuz hapishaneleri teklif ediyorum.
Bazı şeyler geleneksel hapishanelere benzer, bazıları farklı. Benzer şekilde, bu cezaevinde ücretsiz barınak ve yiyecek de vardır. Fakat fark şu ki oraya gitmeden önce herhangi bir suç işlemeniz gerekmiyor ve buraya tamamen özgürce gidebilirsiniz. Ve bu tür insanların sıkı bir gözetim altında tutulmasına gerek olmadığından, koruma, yüksek duvar, ağır demir, kafes, dikenli tel, güvenlik önlemleri vb. gerek yok. Mahkumlar istedikleri gibi girip çıkabilirler. Doğru; ısıtma ve yemek hala çok pahalıya mal olacak, ancak geleneksel cezaevleriyle karşılaştırıldığında, böyle bir kurumun bakımı birkaç kat daha ucuz. Ek olarak, ortak alanların bakımı - koridorlar, hapishane mahalleleri, vs. - mahpuslara bırakılabilir, daha sonra kendileri veya kiralık bir temizlikçi tarafından silinebilir. Kazan-kazan.
İş fikri.
Ücretsiz hapishane
Cezaevi bakımı çok pahalı. Devlete, kuracağım şirketim sayesinde devletin yönettiği en ucuz hapishaneleri teklif ediyorum.
Bazı şeyler geleneksel hapishanelere benzer, bazıları farklı. Benzer şekilde, bu cezaevinde ücretsiz barınak ve yiyecek de vardır. Fakat fark şu ki oraya gitmeden önce herhangi bir suç işlemeniz gerekmiyor ve buraya tamamen özgürce gidebilirsiniz. Ve bu tür insanların sıkı bir gözetim altında tutulmasına gerek olmadığından, koruma, yüksek duvar, ağır demir, kafes, dikenli tel, güvenlik önlemleri vb. gerek yok. Mahkumlar istedikleri gibi girip çıkabilirler. Doğru; ısıtma ve yemek hala çok pahalıya mal olacak, ancak geleneksel cezaevleriyle karşılaştırıldığında, böyle bir kurumun bakımı birkaç kat daha ucuz. Ek olarak, ortak alanların bakımı - koridorlar, hapishane mahalleleri, vs. - mahpuslara bırakılabilir, daha sonra kendileri veya kiralık bir temizlikçi tarafından silinebilir. Kazan-kazan.
öpücüklerimi göstermekten gurur duymuyorum.
sürekli gördüğüm, tanımını da- anlam olmadan acı çekmektir dediğim durum.
Bilim bizi gerçeğe götürebiliyor mu?
Nietzsche bilimin de sınırları olduğunu farkeden bir filozof. Şöyle ki, bilim dünyayoı açıkladığını söylüyordu, oysa Nietzsche'ye göre sadece tanımlıyordu. Örnek verelim; bilim ateşin nasıl yandığını açıklayabilir: yanıcı bir maddenin oksijen ile ekzotermik kombinasyonu. Bu nasılını açıklıyor ama nedenini göstermiyor. Neden ateş tam da olduğu gibi var? Bilim dünyayı en küçük parçasına kadar açıklasa bile bunun arkasındaki nedenler konusunda hala bilgisiziz. 'Tanrı öldü' sözüyle tanınan bir filozofun din lehine bilimi eleştirmeyeceği gayet açık. Ancak şu ikilemin farkına varmıştı:Din anlam sorusunun cevabına ulaşabiliyordu ama bilimin başarıları bu tür inançları şüpheye düşürüyordu. Bilim bu boşalan alanı doldurmaya çalışıyor ama başaramıyor. Nietzsche diyor ki: bilimin nihai gayelere uygun izanı yoktur. Ona göre sorun, birçok insanın bu sınırı farketmemesi ve bu sebeple bilimi tanrısız çağın objektif değeri olarak görüp tıpkı bir din gibi ona tapınmalarıdır.
Televizyonu açın ve bilimin nasıl bir öğretiye dönüştüğünü görün. 'Bu bilimsel bir gerçek.' 'Bilim tarafından kanıtlanmıştır' Nietzsche bizi sadece eleştiren düşünceye değil; bir adım daha ileri gitmeye cesaretlendirmiştir. Bilginin kendisine karşı eleştirel düşünmeye. Dediği gibi ' insanoğlu bilgiye hizmet etmemelidir! Bilgi insanoğluna hizmet etmelidir.'
Nietzsche bilimin de sınırları olduğunu farkeden bir filozof. Şöyle ki, bilim dünyayoı açıkladığını söylüyordu, oysa Nietzsche'ye göre sadece tanımlıyordu. Örnek verelim; bilim ateşin nasıl yandığını açıklayabilir: yanıcı bir maddenin oksijen ile ekzotermik kombinasyonu. Bu nasılını açıklıyor ama nedenini göstermiyor. Neden ateş tam da olduğu gibi var? Bilim dünyayı en küçük parçasına kadar açıklasa bile bunun arkasındaki nedenler konusunda hala bilgisiziz. 'Tanrı öldü' sözüyle tanınan bir filozofun din lehine bilimi eleştirmeyeceği gayet açık. Ancak şu ikilemin farkına varmıştı:Din anlam sorusunun cevabına ulaşabiliyordu ama bilimin başarıları bu tür inançları şüpheye düşürüyordu. Bilim bu boşalan alanı doldurmaya çalışıyor ama başaramıyor. Nietzsche diyor ki: bilimin nihai gayelere uygun izanı yoktur. Ona göre sorun, birçok insanın bu sınırı farketmemesi ve bu sebeple bilimi tanrısız çağın objektif değeri olarak görüp tıpkı bir din gibi ona tapınmalarıdır.
Televizyonu açın ve bilimin nasıl bir öğretiye dönüştüğünü görün. 'Bu bilimsel bir gerçek.' 'Bilim tarafından kanıtlanmıştır' Nietzsche bizi sadece eleştiren düşünceye değil; bir adım daha ileri gitmeye cesaretlendirmiştir. Bilginin kendisine karşı eleştirel düşünmeye. Dediği gibi ' insanoğlu bilgiye hizmet etmemelidir! Bilgi insanoğluna hizmet etmelidir.'
ben mutlu uyanmaktan değil iyi uyanmaktan yanayım.
Spinoza'nın altını çizdiği gibi “olumsuz tarafından kemirilen bir dünyada, insanın öldürücü iştahını, iyilik ve kötülüğün, adalet ve adaletsizliğin kurallarını” sorgulayan, “olumsuz bütün hortlakları” ifşa etmekten, hayata ve hayatın gücüne inanmaktan vazgeçmeyenler olarak iyi uyananlar olmaya devam edeceğiz.
Spinoza'nın altını çizdiği gibi “olumsuz tarafından kemirilen bir dünyada, insanın öldürücü iştahını, iyilik ve kötülüğün, adalet ve adaletsizliğin kurallarını” sorgulayan, “olumsuz bütün hortlakları” ifşa etmekten, hayata ve hayatın gücüne inanmaktan vazgeçmeyenler olarak iyi uyananlar olmaya devam edeceğiz.
Binali Yıldırım: ' Seçim siyasi faaliyet değildir.'
haklıdır. türkiye'de seçim bir indire gandi faaliyetidir. bir 'ğ' faaliyetidir. yazamadığımız gibi okuyamayız da. seçim bir erdem bey'e saygı cemiyeti, onu över onunla yaşarız ritüelidir. "Tanrı'yı size emanet ettim" Tansu Çiller'i de anarak üç büyüklere veda ediyoruuuz.
haklıdır. türkiye'de seçim bir indire gandi faaliyetidir. bir 'ğ' faaliyetidir. yazamadığımız gibi okuyamayız da. seçim bir erdem bey'e saygı cemiyeti, onu över onunla yaşarız ritüelidir. "Tanrı'yı size emanet ettim" Tansu Çiller'i de anarak üç büyüklere veda ediyoruuuz.