730 ile 740 yılları arasında Northumbria'nın Deira bölgesinde doğan Alcuinus ailesi tarafından York Manastırı'na gönderilir ve burada öğretmen olarak yetişir. Alcuinus, en önemli şiiri olan ve buradaki hayata adadığı De sanctis Euboricensis ecclesiae şiirinde şehrin ve dini cemaatin hikâyesini kişisel bir bakış açısıyla anlatır. Böylece toplu kimlik içerisinde kişisel kimliğin gelişim seyrini konu alan kurumsal destan şeklinde yeni bir edebi tür ortaya çıkmış olur. Buradaki okulda, Alcuinus'ta kitaplara ve yazılı kelimelere karşı bir ilgi uyanır; bu ilgiyi Karolenj reformuna aktaran Alcuinus, bilgiyi yaymanın ve insanlar arasında insancıl ve ruhani bir bağ oluşturmanın yolunun yazıdan geçtiğini bıkıp usanmaksızın tekrarlar. Yazıya verilen değer, Karolenj döneminde ortaya çıkmış veya restore edilmiş sayısız manastır, piskoposluk, kilise bölgeleri, scriptorium ve sarayı birbirine bağlayan bir ağın oluşmasına ve sürekli bir kitap, armağan, bilgi ve sipariş alışverişinin gerçekleşmesine yardımcı olur. Bu ağın yoğunluğu, Avrupa'nın her yerindeki kilise ve manastırlar için hazırlanan 200 kadar manzum yazıttan ve Alcuinus'un 270'ten fazla kişiye yazdığı 300 kadar mektuptan anlaşılabilir; mektup yazımı için bir örnek oluşturan bu eserler, bize kısmen keşfedilmemiş olan bir çağın canlı bir tablosunu sunar.
Şarlman'ın döneminde Karolenj sarayı ve değişen merkezleri bir tür uluslararası akademi işlevi görür: Buraya yıllar boyunca davet edilen aydınlar “Karolenj Rönesansı” adı verilecek olan reform döneminin temellerini atarlar. İlk neslin lideri olan Alcuinus, en çok rağbet gören ilmi eserlerini Schola Palatina adı verilen okul için yazar ve daha sonra çeşitli manastır ve piskoposlukların başına geçecek olan en ünlü öğrencilerinden bazılarını bu okulda yetiştirir.
Alcuinus'un Şarlman'la olan dostluğu, Vita Alcuini eserine göre 781 yılında İtalya'ya yaptığı bir yolculuğa dayanır; Alcuinus burada Parma'da Frank kralı olup Longobard kralı ve Roma patricius'u ilan edilmiş olan ve Paulus Diaconus ile Petrus Pisanus gibi bazı saygın hocaları toplamaya başlamış olan Şarlman'la tanışır. İçinde “başkalarının ilerlemesine hizmet etme arzusu” taşıyan Alcuinus onunla çalışmayı kabul eder.
Şarlman'ın sarayında, Karolenj İmparatorluğu'nun ideal birleştirici temelini oluşturacak olan ve sonradan doğru veya yanlış Kutsal Roma İmparatorluğu idealine dönüşecek olan Hıristiyan imparatorluğu kavramını geliştiren Alcuinus'tur. Ancak Saksonlara Hıristiyanlığın zorla kabul ettirilmesi konusunda kralı eleştirme cesaretine sahip olan tek kişi de yine Alcuinus'tur. Her şeyden öte Alcuinus'un, önceki dönemlere ait en iyi deneyimleri yorumlayarak krallığın tamamına yayılacak iletişim standartları oluşturan ve ortak eğitim programları öne süren bir kültür politikasının gelişiminde de belirgin bir katkısı olur. Hümanistlerin eski çağlara ait olduğunu varsaydığı ve günümüzde baskı harfleri olarak kullanmaya devam ettiğimiz “Karolenj” yazısı bu şekilde olgunluğa ulaşır; Roma-Barbar döneminde her biri alıp başını giden ve yarı-yerel dillere dönüşen sayısız Latince versiyonu bu şekilde yasaların, talimatların, eğitim metinlerinin sunulması için gerekli olan resmi bir Latinceye dönüşür. Bu hareketi başlatan ve Alcuinus tarafından yazıldıklarına inanılan yol gösterici düzenlemeler arasında Frank Kilisesi'nin ve litürjisinin reformunu konu alan ünlü Admonitio generalis ve daha az varlıklı sınıflar ve kadınlar için de eğitim teşvik politikasıyla bağdaştırılan, sonuçların sık denetimler yoluyla doğrulanmasını da içeren ve bir edebiyata dönüş manifestosu olan Epistula de litteris condendis yer alır. Şarlman'ın bazı haleflerinin de devam ettireceği bu siyasal plan hem Alcuinus'un sonsuz program yapma kapasitesini hem de sık sık krallığın aydınlarına gramer ve teoloji konularında sorular soran ve Aquisgrana'da kaplıcadayken bile onlarla felsefi konuları tartışan kralın kendi görüşlerini ve merak ettiklerini yansıtır.
Renovatio politikasının yeniden harekete geçirmeyi başardığı kapsamlı metin okuma, değiş tokuş ve kopyalama faaliyeti sayesinde 9.yüzyıldan geriye sadece en az 8000 elyazması eser kalmıştır, halbuki bu sayı MS ilk 800 yıl için 1800'dür. Bunun yanı sıra Alcuinus, Aquileia piskoposu Paulinus'la birlikte, İspanya'daki sapkınlıklarlamücadele etmeye yarayan teolojik düşüncenin temellerini hazırlar, Theodulphus ise Bizans ikonoklazmıyla mücadelede üstünlük kazanarak Batıdaki dini sanatın, Bizans ikonografisinin tersine coşku dolu bir özgürlüğe sahip olmasını sağlayacak olan savları geliştirir. Alcuinus'un De trinitate eseri 14. yüzyıla kadar Avrupa'daki en yaygın teoloji rehberlerinden biri olmaya devam eder. 9. yüzyıldan sonra kullanılan Kitabı Mukaddes metininin kısmen Şarlman'ın Alcuinus ile Theodulphus'a sipariş ettiği Vulgata'nın filolojik versiyonuna dayandığı sanılır, ancak bu mesele tartışma konusu olmaya devam etmektedir.
Bu hararetli yazı, tartışma, mektup alışverişi ve yasama faaliyeti 768 ile 888 arasında “Karolenj Rönesansı” olarak bilinen olguya yol açar; bu tanım ilk defa jean Jacques Ampere tarafından 1839 tarihli Histoire litteraire de la France avant le XII siecle eserinde verilmiştir.
“Karolenj Rönesansı” adı altında bilinen görkemli siyasal, kültürel, sanatsal ve hukuki reform faaliyetleri Avrupa tarihini kapsamlı bir şekilde ve birçok açıdan etkileyecektir. Şarlman'la beraber bu reform döneminin dinamiklerine ilham veren ve resmi belgelerin çoğunu yazan aydın, 804 yılında Tours'da ölen Yorklu Alcuinus'tur.
Şarlman'ın döneminde Karolenj sarayı ve değişen merkezleri bir tür uluslararası akademi işlevi görür: Buraya yıllar boyunca davet edilen aydınlar “Karolenj Rönesansı” adı verilecek olan reform döneminin temellerini atarlar. İlk neslin lideri olan Alcuinus, en çok rağbet gören ilmi eserlerini Schola Palatina adı verilen okul için yazar ve daha sonra çeşitli manastır ve piskoposlukların başına geçecek olan en ünlü öğrencilerinden bazılarını bu okulda yetiştirir.
Alcuinus'un Şarlman'la olan dostluğu, Vita Alcuini eserine göre 781 yılında İtalya'ya yaptığı bir yolculuğa dayanır; Alcuinus burada Parma'da Frank kralı olup Longobard kralı ve Roma patricius'u ilan edilmiş olan ve Paulus Diaconus ile Petrus Pisanus gibi bazı saygın hocaları toplamaya başlamış olan Şarlman'la tanışır. İçinde “başkalarının ilerlemesine hizmet etme arzusu” taşıyan Alcuinus onunla çalışmayı kabul eder.
Şarlman'ın sarayında, Karolenj İmparatorluğu'nun ideal birleştirici temelini oluşturacak olan ve sonradan doğru veya yanlış Kutsal Roma İmparatorluğu idealine dönüşecek olan Hıristiyan imparatorluğu kavramını geliştiren Alcuinus'tur. Ancak Saksonlara Hıristiyanlığın zorla kabul ettirilmesi konusunda kralı eleştirme cesaretine sahip olan tek kişi de yine Alcuinus'tur. Her şeyden öte Alcuinus'un, önceki dönemlere ait en iyi deneyimleri yorumlayarak krallığın tamamına yayılacak iletişim standartları oluşturan ve ortak eğitim programları öne süren bir kültür politikasının gelişiminde de belirgin bir katkısı olur. Hümanistlerin eski çağlara ait olduğunu varsaydığı ve günümüzde baskı harfleri olarak kullanmaya devam ettiğimiz “Karolenj” yazısı bu şekilde olgunluğa ulaşır; Roma-Barbar döneminde her biri alıp başını giden ve yarı-yerel dillere dönüşen sayısız Latince versiyonu bu şekilde yasaların, talimatların, eğitim metinlerinin sunulması için gerekli olan resmi bir Latinceye dönüşür. Bu hareketi başlatan ve Alcuinus tarafından yazıldıklarına inanılan yol gösterici düzenlemeler arasında Frank Kilisesi'nin ve litürjisinin reformunu konu alan ünlü Admonitio generalis ve daha az varlıklı sınıflar ve kadınlar için de eğitim teşvik politikasıyla bağdaştırılan, sonuçların sık denetimler yoluyla doğrulanmasını da içeren ve bir edebiyata dönüş manifestosu olan Epistula de litteris condendis yer alır. Şarlman'ın bazı haleflerinin de devam ettireceği bu siyasal plan hem Alcuinus'un sonsuz program yapma kapasitesini hem de sık sık krallığın aydınlarına gramer ve teoloji konularında sorular soran ve Aquisgrana'da kaplıcadayken bile onlarla felsefi konuları tartışan kralın kendi görüşlerini ve merak ettiklerini yansıtır.
Renovatio politikasının yeniden harekete geçirmeyi başardığı kapsamlı metin okuma, değiş tokuş ve kopyalama faaliyeti sayesinde 9.yüzyıldan geriye sadece en az 8000 elyazması eser kalmıştır, halbuki bu sayı MS ilk 800 yıl için 1800'dür. Bunun yanı sıra Alcuinus, Aquileia piskoposu Paulinus'la birlikte, İspanya'daki sapkınlıklarlamücadele etmeye yarayan teolojik düşüncenin temellerini hazırlar, Theodulphus ise Bizans ikonoklazmıyla mücadelede üstünlük kazanarak Batıdaki dini sanatın, Bizans ikonografisinin tersine coşku dolu bir özgürlüğe sahip olmasını sağlayacak olan savları geliştirir. Alcuinus'un De trinitate eseri 14. yüzyıla kadar Avrupa'daki en yaygın teoloji rehberlerinden biri olmaya devam eder. 9. yüzyıldan sonra kullanılan Kitabı Mukaddes metininin kısmen Şarlman'ın Alcuinus ile Theodulphus'a sipariş ettiği Vulgata'nın filolojik versiyonuna dayandığı sanılır, ancak bu mesele tartışma konusu olmaya devam etmektedir.
Bu hararetli yazı, tartışma, mektup alışverişi ve yasama faaliyeti 768 ile 888 arasında “Karolenj Rönesansı” olarak bilinen olguya yol açar; bu tanım ilk defa jean Jacques Ampere tarafından 1839 tarihli Histoire litteraire de la France avant le XII siecle eserinde verilmiştir.
“Karolenj Rönesansı” adı altında bilinen görkemli siyasal, kültürel, sanatsal ve hukuki reform faaliyetleri Avrupa tarihini kapsamlı bir şekilde ve birçok açıdan etkileyecektir. Şarlman'la beraber bu reform döneminin dinamiklerine ilham veren ve resmi belgelerin çoğunu yazan aydın, 804 yılında Tours'da ölen Yorklu Alcuinus'tur.
bugün o kadar kalabalıktı ki sokaklar sanırım uzun bir süre resmi tatillerde dışarı çıkmayacağım.
Curtis ekonomisi, 8. ve 9. yüzyıllar arasında Karolenjlerin yönetimindeki Avrupa'nın büyük kısmında geçerli olan büyük arazilerin idare sistemidir. Curtis ekonomisi tarım malikânelerinin iki ayrı kısma bölünmesi üzerine kuruludur. Kaynaklarda genelde pars dominica veya dominicum olarak geçen bölüm doğrudan toprak sahibi tarafından yönetilirken pars massaricia, hür veya köle çiftçiler olan “massari”ye tahsis edilen kısımdır. Bu iki kısım yekpare birer birim olmayıp kırsal bölgelere ve köylere dağılmış, başka curtislere ait veya küçük ve bağımsız mülkiyetler oluşturan başka topraklarla bir arada yer alan farklı arsalardan oluşur. Massari kesiminin dönem dönem pars dominica'da yerine getirdiği zorunlu hizmet bu iki kısım arasındaki bağlantıyı oluşturuyordu.
Pars dominica, mülkiyetin tamamına yayılan üretimin toplandığı merkez olma özelliğiyle curtis malikânelerinde merkezi bir rol oynar. bu malikanelerdeki derebeyinin veya idarecinin konutunun yanı başında ambarlar, kumaş veya alet üretilen zanaat atölyeleri ve başta tarım olmak üzere, derebeyinin kısmı için gerekli olan çeşitli işleri yürüten serf kadrolarının büyük kulübeleri vardır. Bu serfler, geçimleri derebeyleri tarafından sağlandığı için “preabendarius” adını alır. Serfler yaptıkları işlere göre farklı yaşam koşullarına sahip olsalar da ortak bir yönleri vardır; “Ekonomik, hatta kişisel tercihlerinde hiçbir özerkliğe sahip değildirler yemekleri, kaldıkları yerler, giysileri ve çalışma aletleri tamamıyla derebeyleri tarafından sağlanır”
Dolayısıyla pars dominica kısmında çalışan praebendarius serfleriyle az sayıdaki hür insan, tamamıyla efendilerine tabiydi ve efendilerinin onların üzerindeki hakimiyet şekli ekonomik bağlamın da ötesinde olup günümüz tarihçileri tarafından “ev derebeyliği” olarak tarif edilir.
Pars dominica, mülkiyetin tamamına yayılan üretimin toplandığı merkez olma özelliğiyle curtis malikânelerinde merkezi bir rol oynar. bu malikanelerdeki derebeyinin veya idarecinin konutunun yanı başında ambarlar, kumaş veya alet üretilen zanaat atölyeleri ve başta tarım olmak üzere, derebeyinin kısmı için gerekli olan çeşitli işleri yürüten serf kadrolarının büyük kulübeleri vardır. Bu serfler, geçimleri derebeyleri tarafından sağlandığı için “preabendarius” adını alır. Serfler yaptıkları işlere göre farklı yaşam koşullarına sahip olsalar da ortak bir yönleri vardır; “Ekonomik, hatta kişisel tercihlerinde hiçbir özerkliğe sahip değildirler yemekleri, kaldıkları yerler, giysileri ve çalışma aletleri tamamıyla derebeyleri tarafından sağlanır”
Dolayısıyla pars dominica kısmında çalışan praebendarius serfleriyle az sayıdaki hür insan, tamamıyla efendilerine tabiydi ve efendilerinin onların üzerindeki hakimiyet şekli ekonomik bağlamın da ötesinde olup günümüz tarihçileri tarafından “ev derebeyliği” olarak tarif edilir.
kullanmadığım çünkü telegram <3
bir grup genç erkek ve kadın, almanya'nın o yaygın, miskin yığınlarına karşı akına çıkıp zafer kazanıyordu. yüzyıllar öncesinin kavimler göçündeki sarışın alman boyları gibi ortaya çıkıyorlardı. maceracı, zaferden emin, geleneklerine ve hayatlarına içtenlikle bağlı, eski çürümüş kültürü, gururlu bir tiksintiyle hiçe sayarak. roma imparatorluğu'nun o ince kültürünün, barbar fatihlerde her şeye rağmen uyandırdığı ürkek saygıyı bu romantikler, besbelli hiç duymuyorlardı. zayıf yanlarını iyiden iyiye bildikleri, meziyetlerinden pek etkilenmedikleri öz atalarına karşıydılar. hayranlıkları çok uzak geçmişeydi, boyların o öz halini en saf şekliyle gördüklerini sandıkları zamana.
genç gezgin muzafferlerin güneşli pırıltısı, o küçük korkusuz grubun üzerinde göz kamaştırırcasına ışımaktadır. ama en çok, kavimler göçünün, yurt edineceklerine inandıkları yaban ellerde erkenden eriyip yok olarak savaşlarının meyvesini arkadan gelenlere miras bırakan en parlak, en zeki boylarına benziyorlar. küçümsedikleri zayıf düşmanları karşısındaki kolay zaferler onları tasasız, çocukça bir gevşemeye soktu, kaynayan kanlarını gereksizce, sırf savaşma ve dövüşme tutkusuyla akıttılar, mülklerine sahip çıkmadılar ve çok yaşamadılar. zaferlerinin şen ihtişamı üzerinde gerçi şöhretten yoksun olmasa da öncelikle başarısız o erken sonun gölgesi vardır ve onları trajikleştirir.
wilhelm schlegel in dediği gibi ;
ben bu hayatı
sonsuz bir çabayla
ölümsüzlüğe yükseltmek isterdim.
genç gezgin muzafferlerin güneşli pırıltısı, o küçük korkusuz grubun üzerinde göz kamaştırırcasına ışımaktadır. ama en çok, kavimler göçünün, yurt edineceklerine inandıkları yaban ellerde erkenden eriyip yok olarak savaşlarının meyvesini arkadan gelenlere miras bırakan en parlak, en zeki boylarına benziyorlar. küçümsedikleri zayıf düşmanları karşısındaki kolay zaferler onları tasasız, çocukça bir gevşemeye soktu, kaynayan kanlarını gereksizce, sırf savaşma ve dövüşme tutkusuyla akıttılar, mülklerine sahip çıkmadılar ve çok yaşamadılar. zaferlerinin şen ihtişamı üzerinde gerçi şöhretten yoksun olmasa da öncelikle başarısız o erken sonun gölgesi vardır ve onları trajikleştirir.
wilhelm schlegel in dediği gibi ;
ben bu hayatı
sonsuz bir çabayla
ölümsüzlüğe yükseltmek isterdim.
2017 yılının en iyilerinden tamino parçası.
sofar performansı ;
sofar performansı ;
bir sözlük klasiğidir.
makedonya hanedanından Genç Basileios başlangıçta Konstantinopolis sarayına otoritesini kabul ettirmenin yanı sıra Anadolulu iki güçlü ailenin temsilcileri olan Bardas Skleros ile Bardas Phokas'ın isyanıyla başa çıkmak zorunda kalır, imparator, Phokas'ı yatıştırabilmek için kız kardeşi Anna'yı Kiev Prensi Vladimir'le evlendirmek zorunda kalır ve prens hem kayınbiraderine yardımcı olmayı hem de muhafızlarıyla birlikte vaftiz olmayı kabul eder. İç meseleler bu şekilde halledildikten sonra II. Basileios Bulgarlara karşı uzun bir savaş başlatır ve savaşın sonunda hem silah üstünlüğüyle hem de Bulgar yönetici kadrolarının bir kısmının Bizans devlet sistemine dahil edilmesiyle kazanılan nihai zafer sonucunda, Bizans sınırı yüzyıllar sonra yeniden Tuna'ya ulaşır. Bundan sonra imparator Kafkasya'da ve özellikle Ermenistan'da büyük başarılar elde eder; öte yandan 1022 yılında Anadolu'da yine Phokas ailesinden bir üyenin liderlik ettiği bir isyanı bastırmak zorunda kalır. Bu olaylardan kaynaklanan bir azimle Anadolu'nun dynatoilerine karşı hem yasa çıkarır hem de harekete geçer, büyük toprak sahipleri haline gelmelerini, allelengyon adı verilen bir vergi yoluyla engellemeye çalışır ve aristokrat aileler arasında evlilik bağlarının oluşmasını engeller. Geçmiş tarih yazımı tarafından Herakleios'tan sonraki en büyük Bizans imparatoru sayılan ve Boulgaroktonos adı verilen II. Basileios, günümüzde daha ılımlı bir şekilde değerlendirilmektedir. Balkanlar'da ve Kafkaslar'da gerçekleştirdiği büyük fetihler, imparatorluğu göçebe halklardan ayırmakta önemli bir tampon rolü oynayan küçük devletlerin de ortadan kalkmasını gerektirir ve Anadolu aristokrasisine uygulanan zulüm de Bizans toplumsal sistemi içerisinde bir dengesizliğe yol açar. Öte yandan imparatorluğun II. Basileios'un yönetiminde elde ettiği kudret sayesinde sınırlar neredeyse 40 yıl boyunca aynı kalır, hatta bir miktar daha genişleme görülür.
tears for fears'ın 85 tarihli Songs from the Big Chair albümünden bir parça.
Thukydides'e göre gerçekçi olmayan tarihçi.
walkmen in 2008 tarihli you and me albümünden bir parça ve sanırım benim en sevdiğim parça.
So take my hand
The players in the band
They can always find
Always find some number that we know
So take my hand
The players in the band
They can always find
Always find some number that we know
muhtaşem bir galaxie 500 parçası.
i was your light
to the ...
why do you cry today
just because the sky is grey?
cause it's okay if everyday
is not the same way
it's just another way
that everyday is not the same
how can you see the sky
when you close your eyes?
how can you run away
just because the sky is grey?
cause it's okay if everyday
is not the same way
it's just another way
that everyday is not the same
cause it's okay if everyday
is not the same way
it's just another way
that everyday is not the same
i was your light
to the ...
why do you cry today
just because the sky is grey?
cause it's okay if everyday
is not the same way
it's just another way
that everyday is not the same
how can you see the sky
when you close your eyes?
how can you run away
just because the sky is grey?
cause it's okay if everyday
is not the same way
it's just another way
that everyday is not the same
cause it's okay if everyday
is not the same way
it's just another way
that everyday is not the same
talat,
mithat,
levent,
rauf,
süreyya,
eski isimler gibisi yok.
mithat,
levent,
rauf,
süreyya,
eski isimler gibisi yok.
beach fossils'in 2013 tarihli clasth the truth albümünden bir parça.
Karolenj İmparatoru charlamagne, Doğu Roma imparatorlarında, Roma imparatorlarının kişiliğini ve temsilciliğini bulduğu için, kendi krallığının kabulünde Doğu Roma'nın onaylanmasını önemli görmüştür.Resim sanatında Bizans sanatçılarına nasıl yer vermişse, Bizans'ın yapı biçimini de imparatorluğunun resmi mimarisi olarak kabul etmişti. Bugün "Münster" adı verilen ve inşaatı 15 yıl süren Aachen kentindeki charlamagne'ın saray kilisesi, Bizans'ın merkezi yapılarına bağlanır. Bu yapı, aynı zamanda bir röprezantasyon ve mezar yapısıdır ve Ravenna'daki San Vitale Kilisesi'nin plan biçimine bağlanır.
Karolenj sanatı, insan tasvirini ve doğa formlarını benimsediği gibi, yapı malzemesi olarak da taşı ele almıştı. Öyle ki, Batı mimarlığı böylece Antikite kültüründen sonra yeniden canlanma olanağı buluyordu. Fakat gerek resim, gerekse heykel, mimariden tamamen başka anlayıştaydı. Yani mimarinin geçmişte bulduğu biçimler üzerine gelişmesi, resim ve heykel alanında yoktu. Bu iki sanat tamamen dinsel ihtiyaçlardan doğuyordu.
karolenj sanatının ortaya çıktığı döneme ayrıca karolenj rönesansı adı da verilmektedir.
Karolenj sanatı, insan tasvirini ve doğa formlarını benimsediği gibi, yapı malzemesi olarak da taşı ele almıştı. Öyle ki, Batı mimarlığı böylece Antikite kültüründen sonra yeniden canlanma olanağı buluyordu. Fakat gerek resim, gerekse heykel, mimariden tamamen başka anlayıştaydı. Yani mimarinin geçmişte bulduğu biçimler üzerine gelişmesi, resim ve heykel alanında yoktu. Bu iki sanat tamamen dinsel ihtiyaçlardan doğuyordu.
karolenj sanatının ortaya çıktığı döneme ayrıca karolenj rönesansı adı da verilmektedir.
bir holy ghost! parçası.