insanın kavraması gereken ilk şey, kendilik bilincidir. bunu kazın. her insan kendisi için bir inceleme alanıdır.
-TRIPPING TO YOU-
Shared minutes to satisfy lust.
Shade hours to speak of dust.
Dust we get made of, lust we get pulled into.
Taken breaths saved our eyest, to gethered with
bleeding wounds, seeking souls, latching hooks, unread books...
Lines on lanes under lights, infinitive rhymes.
Drummings are heard from tires.
Minds sneaking, bands playing off and on to you.
Stones, trees,clouds, downing dusk are holding you,holding onto you...
I love you my dearest, I do love you.
Shared minutes to satisfy lust.
Shade hours to speak of dust.
Dust we get made of, lust we get pulled into.
Taken breaths saved our eyest, to gethered with
bleeding wounds, seeking souls, latching hooks, unread books...
Lines on lanes under lights, infinitive rhymes.
Drummings are heard from tires.
Minds sneaking, bands playing off and on to you.
Stones, trees,clouds, downing dusk are holding you,holding onto you...
I love you my dearest, I do love you.
bu konuda biraz yazacağım.
zira sözlük bir süredir, görmek isteyen, bunu kabul etmek isteyen için ölü. profilimde ar-ge yazıyor olması bu gerçekliği kabul etmeme engel değil, hatta kabul etmem için ilk şart. neyse.
dost acı söyler, dostsa şayet, pış-pışlamaz da gerçeği çarpar suratına, başta usulca, sonra çıplak haliyle. gerçeği görmesi istenen kişi, gösteren kişiyi dostu kabul ediyorsa, ilk iş olarak onu işaret parmağıyla gösterip suçlamaz, kendine yönelir, eksiğini kurcalar, düşünür.
her neyse.
şimdi ben dikkat ettim de, buradaki belli başlı yazarlar, harbiden de sözlüğü sahipleniyor, yönetimdeki insanlardan daha fazla hatta. bu, bir çok başlıkta veya girdide kendini belli ediyor ve, yazarların da sözlüğün gelişmesi açısından belirttiği fikirler, ancak bir yere kadar gidebiliyor, fikirlerin gittiği/durduğu, yerde yönetim sessiz. yönetim nerde?. yönetim, yönetim?!.
tüm yönetim artık ölü taklidi mi yapıyor, öldü de gazeteye ilanı mı gecikti bilmiyorum.
fikirler de aslında doğası gereği bir yere kadar gidebiliyor, çünkü gittiği, o durduğu son noktada yönetim ele almalı belirtilen fikri, işlemeli, üzerine düşünmeli. fiziksel eyleme dökmeli bu düşünsel eylemi. yoksa havada asılı kalan diğer işlerin arasına koyalım her yeni önermeyi.
mesela, sözlüğün coder'ı veya herhangi bir moderatörü en son aylar önce girmiş olmamalı sözlüğe, sorumluluğunu ona kimse hatırlatmak durumunda kalmamalı mesela. küçük sürprizler yapsın mesela, arada bir görünmeli, güven tesis etmeli. zengin sözlüğün sahipsiz, başıboş bir yer olmadığını söz ve eylemlerle ortaya koymalı, görevli kişi(ler)..
sözlüğün iyileşmesi, daha iyi hale gelmesi gibi -olması gereken- bir amaca sahipse yöneten(ler), önce bir sözlüğe girmeli kısaca. keza yoksa böyle bir amaç, beraberinde böyle bir amacı aslında varmış gibi yapması-sessizlik orucuna devam etmesi, sözlüğün varlık amacına ters düşer. şu an olduğu gibi.
zira sözlük bir süredir, görmek isteyen, bunu kabul etmek isteyen için ölü. profilimde ar-ge yazıyor olması bu gerçekliği kabul etmeme engel değil, hatta kabul etmem için ilk şart. neyse.
dost acı söyler, dostsa şayet, pış-pışlamaz da gerçeği çarpar suratına, başta usulca, sonra çıplak haliyle. gerçeği görmesi istenen kişi, gösteren kişiyi dostu kabul ediyorsa, ilk iş olarak onu işaret parmağıyla gösterip suçlamaz, kendine yönelir, eksiğini kurcalar, düşünür.
her neyse.
şimdi ben dikkat ettim de, buradaki belli başlı yazarlar, harbiden de sözlüğü sahipleniyor, yönetimdeki insanlardan daha fazla hatta. bu, bir çok başlıkta veya girdide kendini belli ediyor ve, yazarların da sözlüğün gelişmesi açısından belirttiği fikirler, ancak bir yere kadar gidebiliyor, fikirlerin gittiği/durduğu, yerde yönetim sessiz. yönetim nerde?. yönetim, yönetim?!.
tüm yönetim artık ölü taklidi mi yapıyor, öldü de gazeteye ilanı mı gecikti bilmiyorum.
fikirler de aslında doğası gereği bir yere kadar gidebiliyor, çünkü gittiği, o durduğu son noktada yönetim ele almalı belirtilen fikri, işlemeli, üzerine düşünmeli. fiziksel eyleme dökmeli bu düşünsel eylemi. yoksa havada asılı kalan diğer işlerin arasına koyalım her yeni önermeyi.
mesela, sözlüğün coder'ı veya herhangi bir moderatörü en son aylar önce girmiş olmamalı sözlüğe, sorumluluğunu ona kimse hatırlatmak durumunda kalmamalı mesela. küçük sürprizler yapsın mesela, arada bir görünmeli, güven tesis etmeli. zengin sözlüğün sahipsiz, başıboş bir yer olmadığını söz ve eylemlerle ortaya koymalı, görevli kişi(ler)..
sözlüğün iyileşmesi, daha iyi hale gelmesi gibi -olması gereken- bir amaca sahipse yöneten(ler), önce bir sözlüğe girmeli kısaca. keza yoksa böyle bir amaç, beraberinde böyle bir amacı aslında varmış gibi yapması-sessizlik orucuna devam etmesi, sözlüğün varlık amacına ters düşer. şu an olduğu gibi.
fikir hakkı ekşi'den kolombre'ye ait başlıktır.
*
ekşi'de takılırken görüp, ''bizde niye olmasın'' dediğim başlık.
güzel/faydalı yazmaya teşvik açısından önemli bir olay, nitelik sahibi girdilere ulaşmak için güzel bir alan. anket, mizah başlıklarını içermemeli, bu 2 konu başlığındaki başlık veya içerik faydalı olmadığı sürece.
*
giriş mahiyetinde bırakayım şunu:
(bkz:sigarayı bırakmak)
@siz hepiniz ben tek/sigarayı bırakmak
*
ekşi'de takılırken görüp, ''bizde niye olmasın'' dediğim başlık.
güzel/faydalı yazmaya teşvik açısından önemli bir olay, nitelik sahibi girdilere ulaşmak için güzel bir alan. anket, mizah başlıklarını içermemeli, bu 2 konu başlığındaki başlık veya içerik faydalı olmadığı sürece.
*
giriş mahiyetinde bırakayım şunu:
(bkz:sigarayı bırakmak)
@siz hepiniz ben tek/sigarayı bırakmak
kız değil de, nalburdan alpıçan duvar için malzeme almaya gelen hüseyin emmi canlandı gözümde.
şaka bir tarafa, koku konusu mühim. ne istediğinizle de alakalı bir şey bu aslında, karşıdaki kişiden ziyade, öz saygı kapsamında bir şey.
(bkz:öyle bir yazmak ki cümlenin iflahının kayması)
(bkz:ne idüğü belirsiz girdiler)
şaka bir tarafa, koku konusu mühim. ne istediğinizle de alakalı bir şey bu aslında, karşıdaki kişiden ziyade, öz saygı kapsamında bir şey.
(bkz:öyle bir yazmak ki cümlenin iflahının kayması)
(bkz:ne idüğü belirsiz girdiler)
kemik yapıları genellikle güçlü olan erkeklerdir, yarısından fazlasının genetiği iyidir. çimdik konusunda bi bilene danışın.
bir kere gelinen dünyayı dar edebilecek şeylerdir. bir kere geliyoruz diye uyuşturucu banyosu yapmaya gerek yok. basitçe yaşamak kafi.
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
Bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de
yırtılan ve parçalanan birşeyler olmalı mutlaka
hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler
Oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent
ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü
Gidenler nerde kaldılar, özledim gülüşlerini
bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki
onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan
kadınları güzelleştiren herhalde onlardı
'Tükürsem cinayet sayılır' diyordu birisi
tükürsek cinayet sayılıyor artık
ama nerde kaldılar, özledim gülüşlerini onların
Uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara
tek yaprak bile kımıldamıyor nedense
ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar
alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor
kanımın pıhtılarında güllerin serinliği
ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki
Dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
Yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum
okuduğum bütün kitaplar paramparça
çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma
bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent
bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum
sırnaşık aydınlar, arabesk hüzünler
bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma
Sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor
ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere
kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak
Hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık
biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri
ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
İçimde zaptedilmez bir kırma isteği
dizginlerini koparan bir at sanki bu
soluk soluğa kalıyorum her sonbahar
ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa
bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum
bütün gençliğim böylece geçip gitti işte
ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim
Hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa
birgün gelirsek hangi kent güzelleşmez
şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı
geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye
Devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür
sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün
her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
Bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de
yırtılan ve parçalanan birşeyler olmalı mutlaka
hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler
Oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent
ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü
Gidenler nerde kaldılar, özledim gülüşlerini
bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki
onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan
kadınları güzelleştiren herhalde onlardı
'Tükürsem cinayet sayılır' diyordu birisi
tükürsek cinayet sayılıyor artık
ama nerde kaldılar, özledim gülüşlerini onların
Uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara
tek yaprak bile kımıldamıyor nedense
ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar
alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor
kanımın pıhtılarında güllerin serinliği
ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki
Dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
Yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum
okuduğum bütün kitaplar paramparça
çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma
bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent
bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum
sırnaşık aydınlar, arabesk hüzünler
bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma
Sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor
ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere
kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak
Hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık
biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri
ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
İçimde zaptedilmez bir kırma isteği
dizginlerini koparan bir at sanki bu
soluk soluğa kalıyorum her sonbahar
ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa
bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum
bütün gençliğim böylece geçip gitti işte
ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim
Hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa
birgün gelirsek hangi kent güzelleşmez
şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı
geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye
Devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür
sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün
insanın ne hissetmesi gerektiğine dair karar veremediği, karardan öte, hislerinin durduğu yanı göremediği bir beste.
bugünkü kpss'de bir adet soru geldi bundan.
boş bıraktım.
fak.
boş bıraktım.
fak.
Artık iyiden iyiye rusya' Nın, Adana'nın ülke versiyonu olduğunu düşünmeye başlıyorum.
T: kara mizah tadında haber.
T: kara mizah tadında haber.
Sabah sınava giderken inci biraz hareketliydi, bir oraya bi buraya gidiyordu ben de “noluyor lan bu kediye, kıjııım, noldu kıjım?” Diye sorarken baktım pencereye cıktı, baktığı yerde bu vardı;
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
Kutuyu düzeltirken buldum bunu.
Kaybolan arkadaşım, bıdığım, ilk hayvan dostum...
zenginsozluk.com/foto
Kaybolan arkadaşım, bıdığım, ilk hayvan dostum...
zenginsozluk.com/foto
sanıyorum ki bunun şiddeti erkeklerde kadınlara oranla daha yüksek.
anlayan çıkacaktır, bir kuple;
zenginsozluk.com/foto
anlayan çıkacaktır, bir kuple;
zenginsozluk.com/foto
cennette şölen devam ediyor..
serkan ibnesi getir lan kitabımı geri.
Bebeğim bu ama yağmur yağdırabilirim
Sık sık, sık sık, kızım bunu, sık sık yaparım
Bu amın patlamasını, nasıl istersem öyle yaparım
Sık sık, sık sık, kızım bunu sık sık yaparım
Bu amın patlamasını, nasıl istersem öyle yaparım
Sık sık..
Sık sık, sık sık, kızım bunu, sık sık yaparım
Bu amın patlamasını, nasıl istersem öyle yaparım
Sık sık, sık sık, kızım bunu sık sık yaparım
Bu amın patlamasını, nasıl istersem öyle yaparım
Sık sık..
yeni bir zengin sözlük yazarı. hoş gelmiş, klavyesine kuvvet.