confessions

kozmos

1. nesil Yazar - Pazar mahmuru

  1. toplam entry 3201
  2. takipçi 53
  3. puan 44827

rüya

kozmos
1981 yılında kurulan, son adıyla ''ünlü''olan efsane grubun enfes ötesi ve çok eski bir parçası. 84 ve hande yener coverını dinledikten sonra resmen kulağımı temizledim orjinaliyle. budur! dedirtiyor her defasında.

eğlence

kozmos
yeni türkiye olarak adlandırılan coğrafyada şehir dışında okuyan bir öğrenci için kağıt üstünde bir kelimedir sadece.

sevgilinizle, kız-erkek arkadaşınızla eğlenmek istediniz. akla gelen o 3 büyük şehirden birinde yaşadığınızı düşünelim.

sabah uyandınız ve ''bizim neyimiz eksik, bir kere de biz hoş bir kahvaltı edelim dışarıda'' dediniz ve çıktınız.

kahvaltınızı yaptınız ve siparişi mutfakla birlikte getirecekmişcesine sunum çılgınlığı diye tabir edilen şeye maruz kalıyorsunuz. kol kalınlığında peçeteler, garip garip çay bardakları, gereksiz bir şatafat...

mekandan kahvaltıya minimum 60 tl bayılarak çıkıyorsunuz. gidip güzel bir film var mı varsa izleyelim diyerek sinema salonunun yolunu tutuyorsunuz. hoş da bir film denk geliyor şansa. iki bilet toplam 40 tl.

filmi izlerken atıştırmak için mısır ve kola aldınız. bunlar da toplam 30 tl olsun.

film bitti çıktınız, eve döneceksiniz. markete uğrayıp birkaç tane bira ve bir paket kondom alacaksınız.

4'lü bira kampanyada! sadece 43 tl, alayım bari dediniz aldınız. kasanın oradaki kondomlardan da bir tane aldınız ve kondomla birlikte toplam 75 tl verdiniz diyelim.

kahvaltı.
sinema.
bira-kondom.

sadece bu üç etkinliğe toplamda 205 tl verdiniz.

aylık geliri toplam 600 tl olan bir öğrenci, sevdiği biriyle bir günlüğüne bile eğlenmek istese gelirinin %34,92'lik bir kısmını vermesi gerekiyor. üstelik kahvaltının kötü çıkma ihtimali, sinemada görüntü kalitesinin rezalet olma ihtimali, biranın zaten kazıklama aracı olması, kondomun gereksiz pahalılıkta olmasına rağmen bunları bu kadar ihtimal ve baştan belli olan zararı sırf eğlenebilmek, bir günlüğüne de olsa yaşayabilmek için yapan insanlar var.

eğlenme hakkını dahi kısaca bu kadar uzak, ulaşılamaz ve erişilemez kılan yönetimler ve devlet politikalarıdır.

türkiye'den siktir olup gitmek isteyen insanlara ''kapı orada'' demeden önce bir nedenlerini dinleyin yani, belki bir bilet de kendinize alırsınız.

prezervatif

kozmos
modern insanın savunma kalkanı. bir paketi 43 tl. oysa devlet eliyle veya ön ayak olmasıyla en az yarı fiyatına satılıyor olması gerekirdi. sağlık ocaklarındaki ücretsiz prezervatifleri ve spirali sadece evli çiftler edinebiliyor. bize gelince tu kaka tabi.

iz bırakan kitap cümleleri

kozmos
25 nisan 1970
selim gibi, günlük tutmaya başlayalım bakalım... sonumuz hayırlı değil herhalde, onun gibi. bu defteri bugün satın aldım. artık senin olmadığına göre ve başka kimseye de konuşmak istemediğime göre, bu defter kaydetsin beni.. dert ortağım olsun. kimseye söyleyemeden içimde kaldı, kayboldu, dediğim düşüncelerin, duyguların aynası olsun. kimse dinlemiyor ise beni, ya da istediğim gibi dinlemiyorsa, günlük tutmaktan başka çare kalmıyor. canım insanlar, sonunda, bana bunu da yaptınız.

29 ocak 1977
bu deftere herhalde hastanede düşündüklerimi, hissettiklerimi, gördüklerimi yazacaktım. 4 ocak'ta st. teresa'dan çıktım, 17 ocak'ta ışın tedavisi başladı. geçen hafta sonunda nezle, sonra öksürük. gene de soğuk kış günlerini ayakta geçirmeye çalışıyorum hafta sonları dışında her gün surrey'e tedavi için gidiyorum. bu arada çok mektup geldi istanbul'dan berber ilhami'ye engin ardıç'a kadar herkes yazdı. birçokları benim iyileştiğimi, 'eylembilim'e filan devam ettiğimi düşünüyor (bende bunları istiyorum doğrusu). herhalde hayat-ölüm-trajedi gibi karmaşık ilişkileri olan şeyler bekleniyor. oysa çoğu anlarda her şey -acıklı da olsa- çok sade ve basit geçiyor.

mesela ameliyat günü -24 aralık-sabah önce zenci bir berber geldi, bütün saçlarımı tıraş ettirdi bir de takke giydirdi. sonra genç bir hemşire -güzeldi- iğne yaptı. soyundum bu arada. bir garip gömlek gibi bir şey giydim. ameliyathanenin kapısında,'şimdi bir iğne daha yapacağız, hemen uyuyacaksın' dediler. pek inanmadım ama gene de düşündüm:şimdi, dedim uyusam ve ameliyatta ölsem, hiçbir şey duymayacağım. hepsi bu kadar... çok kötü hissetmedim...

(bkz:günlük)

seks

kozmos
gerekli değil minvalinde bir tanım getirilemeyecek kavramdır. fakat tabi, bu ''gereklilik'' kavramına atfedilen mana ile de alakalı bir şey.

örneğin yemek yemek gerekliliktir. ancak tokken yemek yemek lükstür. hatta yenilemez çünkü vücut ihtiyacı olanın fazlasını alamaz. eziyete döner o. bu noktadan sonrası gereksizdir işte.

seksin hayvani bir takım duygular barındırdığını artık bilmeyen yoktur sanıyorum. fakat bu, seksin kötü, pis, öwğk, tu kaka olduğu manasına gelmez ki? zira zaten insan denilen canlının %100 bir şekilde her duygusu ve hareketiyle insan gibi davranıp düşündüğünü kim söyleyebilir ki? sinirden kıp kırmızı olup kendimizden geçip bir şeyleri parçalama veya çığlık atma isteğiyle dolduğumuz anlarda kendinizi görebilme imkanımız olsaydı keşke. pek de iç açıcı, pek de insanca bir an, görüntü olmazdı göreceğimiz mesela.

ayağa düşürülmesi, tabulaştırılması, ötelenmesine alışmak şöyle dursun, bunları kanıksamak büyük cehalet.

insanoğlunun üreme mantalitesine haiz bir varlık olması zaten varlığının amacını ifade ediyor. bunun için var bir insan, bir kadın bir erkek. bağlanmış bir sebep veya bu isteği dolaylı yoldan bir şeylere bağlamak için ortaya çıktığını düşünmüyorum.

müzik dinlemek gibi gerekli, spor yapmak gibi gerekli, yemek yemek su içmek gibi gerekli bir kavramdır, eylemdir seks. tatmamış insanlar açısından yüksekten cümleler kurmak kolay ya da başka tür bir zevk barındırıyor olabilir, bunun sebebi seksi tatmamış olmalarından öte gelir.

seks güzellemesi değil bu, hatta olabildiğince kendimi soyutlayarak yAZMAYA ÇALIŞIYORUM. ANCAK durum gerçekten de bu.

affetmemek

kozmos
affetmeyecek olan kişi açısından kötü, affedilmeyecek olan kişi açısından iyi bir takım şeyler barındırabilecek kelime. affetmemek bir yüktür kin gibi. unuta(a)mamak manasına da gelir. unutmak isterken nefret etmek ise farkında olmadan yaşatmaktır sözde nefretiyle sevgisini.

seks

kozmos
insan ırkının devamlılığı için ihtiyaç duyulan bir olgudur seks. nüfus patlaması sorunlarına da gebedir. gerçi her daim bir şeylere gebedir...

müzik zevki

kozmos
zevk eşiği yüksek kişilerin sahip olduğudur esasen. seçkincilik de mevcut tabi bunda. bazan ikili ilişkilere etki edecek kadar önem arz edebilir. söz gelimi, ''shine on you crazy diamond da niymiş la, nirenin köyü?'' diyen biriyle pek anlaşamam ben.

üniversite öğrenci işleri

kozmos
suratsız olduğu artık herkes kanıksanmış insanlar barındıran öğrenci iletişim ve bilgi birimidir.
normal şartlar altında maksimum yarım saat sürecek işin günler almasına ilk elden sebebiyet veren, bilindiği gibi suratsız, yavaş ve ne dediği pek anlaşılmayan çalışanlar bulunur. bir işiniz düşmediği sürece merak için bile olsa gidilmemesi gereken bir yerdir. artık nasıl içselleştirmişsem, üniversite yıllarımda defalarca kabuslarıma girmiş yerdi.

iş hayatının insana kazandırdıkları

kozmos
hobisizlik.

bu sayede ot gibi, renksiz, gri mi gri bir insan olursunuz. hobiler kısmını komple yok edersiniz iş sayesinde. bir de mobbing varsa orada bir yerde şölen vardır. böyle bir genelleme yapmamın sebebi, çalıştığınız işi sevme ihtimaliniz türkiye sınırları içerisinde %9.27 olmasıdır.

türkiye

kozmos
içinde bulunduğu sosyolojik çöküş ve yalnızlaşma sürecinin kritiğini ve çözüm önerilerimi sunacağım bir yazı yazacağım. biraz sürecek gibi, o yüzden rez.

iktisada giriş

kozmos
öncelikle demesem olmaz iktisat'a giriş vardır, çıkış yoktur. yani geçmiş olsun. yer alan bilgiler, teknik ve bilimsel bilgiler ile harmanlanmış yorumlara, aktarımlara dayanmaktadır. buraya iktisada girişin tamamı yazılamayacak olup, 10 kısımdan oluşan iktisada giriş dersinin ilk 2 kısmının 2. kısmının son 2 ana maddesi ile birlikte diğer bölümler yazılmamıştır. zira eldeki zaman, ve kaynaklar göz önünde bulundurulur ise, böyle bir talebi karşılamak bu koşullarda imkansızdır. ayrıca bazı ana başlıklar örneğin talep için bile binlerce sayfalık bilgi bulunmaktadır. yazılanlar, bilgi-yorum karışımı, özetin özetinin özetidir.

iktisada giriş, kabaca/genel olarak kaynaktan kaynağa değişir 10 kısımdan oluşur.

birinci bölüm
ekonomi ilminin niteliği ve önemi

1-kıtlık kanunu ve ekonomi ilmi
2-alternatif maliyet
3-ana kavramlar
4-iktisat biliminde teori ve kanunların önemi
5-her ekonominin ana sorunları
6-ana ekonomik sorunlar ve ekonomik düzen

ikinci bölüm
fiyat teorisine giriş

7-talep
8-arz
9-tam rekabet piysasında denge fiyatının oluşumu-kısmi denge
10- arzı ve talebi etkileyen o malın dışındaki faktörler
11- arz, talep ve esneklik analizleri ile ilgili uygulamalardan örnekler

üçüncü bölüm
tüketici teorisi

12- faydanın ölçülebilirlik problemi ve tercih sırasının saptanması
13-eş marjinal fayda listesi ve tüketici dengesi-kardinal yaklaşım
14- farksızlık analizi ve tüketici dengesi-ordinal yaklaşım

dördüncü bölüm
üretici teorisi

15-üretim fonksiyonu ve verim analizi
16-en düşük maliyetle üretim optimal faktör bileşimi seçimi
17-maliyet analizi

beşinci bölüm
fiyat teorisi

18-firma dengesi yada kar maksimizasyonu
19-tam rekabet piyasasında firma dengesi
20-aksak rekabet piyasasının ortaya çıkış nedenleri ve türleri
21-monopol
22-monopson ve çift monopol
23-monopolcü rekabet piyasası
24-oligopol
25-fiyat teorisine eleştiri ve firma kararlarında kar maksimizasyonu dışında hedefler

altıncı bölüm
bölüşüm: üretim faktörleri fiyat analizi

26-üretim faktörleri talebi:marjinal verimlilik teorisi
27-emek ve ücret
28-toprak ve rant
29-sermaye ve faiz
30-girişim ve kar
31-gelir dağılımı politikası
32-endüstrileşme, kentleşme ve çevre ekonomisi

yedinci bölüm
milli gelir

33-makro ekonomik akımın doğuşu ve makro modeller
34-milli gelir, milli gelir hesaplama yöntemleri ve milli gelir ile ilgili kavramlar
35-milli geliri etkileyen faktörler: tüketim, tasarruf ve yatırım fonksiyonları
36-denge milli gelirinin belirlenmesi
37-milli gelir ve fiyatlar genel düzeyi toplam talep ve arz-modern makro ekonomi

sekizinci bölüm
para

38-paranın özellikleri, para çeşitleri ve emisyon rejimleri
39-paranın makroekonomideki rolü
40-paranın değeri sorunu:para miktarı ile fiyatlar genel düzeyi arasındaki ilişki
41-merkez bankasının para arzını kontrolü:para politikası araçları

dokuzuncu bölüm
ekonomik hayattaki istikrarsızlıklar ve istikrar politikaları

42-enflasyon
43-istihdam ve işsizlik
44-ekonomik hayattaki konjonktürel dalgalanmalar
45-ekonomik istikrar politikaları :keynesyen maliye ve monetarist para politikaları
46-para ve maliye politikası: ıs-lm analizi

onuncu bölüm
uluslararası ekonomik ilişkiler, ekonomik büyüme ve kalkınma

47-dış ticaret teorisi
48-dış ticaret politikası
49-dış dönemler bilançocu ve döviz piyasası
50-uluslararası para sistemleri
51-gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler: ekonomik büyüme ve kalkınma

birinci bölüm.
ekonomi ilminin niteliği ve önemi.

1-kıtlık kanunu ve ekonomi ilmi

her insan, güzel elbise ve ayakkabılar giymeyi, son model arabalara binip, havuzlu villalarda yaşamayı, en lüks lokantalarda yemek yiyebilmeyi arzu eder. hayalgücünün alabildiği ölçüde ister, arzu eder insan. ancak bu arzu, istek ve gereksinmeleri karşılayacak nitelikteki mal ve hizmet miktarı daima kıttır. toplum genelinde düşününce, tüm insanların bu gereksinmeleri ile, söz konusu gereksinmeleri gidermeye yönelik malve hizmet miktarları arasında dengesizlik vardır.

eğer dünyada tüm insanların gereksinmelerini karşılayacak kadar bol mal ve hizmet bulunsaydı, çalışmaya gerek olmayacak, herkes her istediğine kolaylıkla sahip olabilecekti. ancak, eldeki kaynaklarla(emek,toprak,sermaye), toplumdaki tüm bireylerin gereksinmelerinin ancak bir kısmını karşılayacak kadar mal ve hizmet üretmek olasıdır. gereksinmeler ile gereksinmeleri karşılayacak mal ve hizmetler arasındaki bu dengesizlik, gelişmiş yada az gelişmiş, kapitalist ya da sosyalist, tüm toplumlar için söz konusu olduğundan, buna kıtlık kanunu ya da (bkz: nedret kanunu) denir.

toplumu oluşturan bireylerin tüm gereksinmelerini karşılayacak kadar mal ve hizmet miktarının bulunmamasının nedeni, bu mal ve hizmetlerin üretimi sağlayan kaynakların, üretim faktörlerinin sınırlı(kıt) olmasıdır. bu kaynaklar ise, emek(üretimde görev alan işgücü), doğal kaynaklar (yeraltı, yerüstü zenginlikleri) ve sermaye(insan tarafından üretilmiş üretim araçları) olmak üzere üç grup altında toplanır. işte, ekonomide mal ve hizmet üretiminin sınırlı kalmasına neden olan bu kaynaklara kıt kaynaklar denilmektedir. mantıken düşünülürse, kıt kaynaklar ile üretilen herhangi bir mal veya hizmet de kıt olacaktır. burada kullanılan kıt kelimesi, yokluğu, ya da fakirliği değil,toplumdaki tüm bireylerin gereksinmelerine karşılık vermede sınırlılık olması durumunu belirtmektedir.

''ekonomi bilimi, sınırlı kaynaklarla sınırsız gereksinmeleri karşılama sorunu ile karşı karşıya olan bir kişinin ya da toplumun tatmin düzeyini en yükseğe eriştirmenin yollarını arar.''

mevcut kaynaklarla tüm gereksinmelerin karşılanma olasılığının olmadığı bir toplumda, her birey, elindeki kaynaklarla en yüksek doyum düzeyine erişmek için bir takım kararlar alma sorunu ile karşı karşıyadır. bu kararlar, çeşitli alternatifler arasından birinin seçimi ile ilgilidir. işte bu seçim, bizi alternatif maliyet kavramına götürür..

2-alternatif maliyet

sınırlı kaynaklarla sınırsız gereksinmeleri giderebilmek için bazı gereksinmelerin ertelenmesi ve hatta bazılarının karşılanmasından vazgeçilmesi gerekir. hangi gereksinmelerin karşılanacağına karar vermek aynı zamanda hangilerinin karşılanmayacağına, vazgeçileceğine de karar vermektir. yani bu şekilde çeşitli seçeneklerden biri seçildiğinde, bu seçimin alternatif maliyeti söz konusudur. basit bir örnek verelim:

pazar tatilini evin dışında geçirmek isteyen bir aileyi düşünelim. bu aile için dışarda yapılabilecek çok şey vardır. yani çeşitli alternatiflerle karşı karşıyadır. çok sayıdaki alternatiflerden sadece ikisini düşünelim birinci alternatif, kırda piknik yapmak, ikinci alternatif ise denize gidip yüzmek olsun.
bu aile, aynı anda hem kırda, hem denizde olamayacağına göre, bu alternatiflerden birini seçmek durumundadır. aile kırda piknik yapmayı seçmiş olsun.

''bu aile kırda piknik yapmakla, denize gitmekten özveride bulunmuştur.'' şu halde bu aile için, ''kırda piknik yapmanın alternatif maliyeti, gidilebileceği halde gidilmekten vazgeçilen denizde yüzme alternatifidir.''

anlaşılması açısından, ikinci bir örnek verelim.

örneğin üniversite bölümü tercih edecek bir kişi düşünelim. alternatiflerden sadece ikisini ele alalım. bu kişinin önünde iktisat ve işletme alternatifleri olsun. eğer bu kişi, iktisat bölümüne kayıt yaptırırsa, dört yıllık iktisat eğitiminin kendisi için alternatif maliyeti, kayıt yaptırma şansı olmasına karşın, iktisat bölümünü seçmekle, vazgeçmek zorunda olduğu işletme bölümünde alacağı eğitimdir.

işte kıt kaynakların kullanımında, alınan her kararda, seçilen alternatifin maliyeti, seçiminden vazgeçilen alternatiftir.

yani karar verilen alternatifin maliyeti, söz konusu karar verilirken, vazgeçilmek zorunda kalınan alternatiftir.

tüketim kararlarında olduğu kadar, üretim kararlarında ve hatta devletin aldığı kararlarda(bütçe kalemlerinin oluşturulmasında) daima alternatif maliyet söz konusudur. şöyle ki:

-üretim kararlarında alternatif maliyet: her erkonomide, kıt olan üretim faktörleriyle çeşitli mal ve hizsmetler üretilimektedir. üretilmiş her malın üretiminde kullanılan faktörlerle daima başka malların da üretilmesi olasıdır. basit bir örnek vermek gerekirse, bugün teknik ilerlemenin uçak yapımına olanak verdiği bir ülkede, uçapın üretiminde kullanılan üretim faktörleriyle aynı zamanda, otomobil, bisiklet, gözlük..vs mallar üretilebilir.
ne kadar daha fazla uçak yapımı kararı alınırsa, uçak üretiminde kullanılan faktörlerle üretilebilecek mal ve hizmetlerin üretiminden o kadar çok özveride bulunulması gerekir. burada üretilmiş uçağın alternatif maliyeti, söz konusu uçağın üretimine katılan üretim faktörleriyle üretilmesi mümkün olduğu halde üretilememiş olan mal ve hizmetlerdir.

üretim kararlarında alternatif maliyeti, üretim olanakları eğrisiyardımıyla daha belirgin şekilde ortaya koymak olasıdır.

analizi basitleştirmek için bir toplumda tüm üretim faktörleriyle sadece iki mal, tank ve otomobil üretildiğini varsayalım. kaynakların tümünün üretime en etkin şekilde katıldığı varsayımı altında, bir yıl içinde her iki maldan üretilmesi olası mal bileşimleri

ekonomide tüm kaynaklar tank üretimine ayrıldığında 5 bin tank üretilmesine karşın hiç otomobil üretilmezken (f bileşimi), bunun tersi olarak, sadece otomobil üretildiği takdirte, 50 bin otomobil üretilmektedir (a bileşimi). her iki malın birlikte üretilmesi halinde ise b, c, d, e alternatifleri söz konusu olmaktadır.

a, b, c, d, e ve f üretim alternatiflerini dikay ekseninde otomobilin, yatay ekseninde ise tankın üretim miktarının yer aldığı bir diyagram üzerinde işaretleyelim. çeşitli üretim bileşenlerini veren bu noktaları birleştirdiğimizde bir eğri elde ederiz. toplumdaki mevcut üretim faktörleriyle üretilmesi olası mal ve hizmetlerin bileşimlerinin üst sınırlarını veren bu eğriye ''üretim olanakları'' eğrisi denilmektedir.

üretim olanakları eğrisi, ekonomideki tüm üretim faktörlerinin veri teknoloji ile üretime koşulması, hiçbirinin atıl kalmaması varsayımı altında, belli bir dönemde, üretilmesi mümkün olan mal bileşimlerini vermektedir. eğri dışındaki herhangi bir üretim bileşimine bugünkü teknoloji ve kaynaklarla ulaşılamayacağının bilinmesi gerekir. ''çünkü eğri, ulaşılabilecek mal ve hizmet miktarlarının üst sınırıdır.''

eğrinin altında bir nokta olursa, üretim faktörlerinin tümünün üretime koşulmadığı anlaşılır. yani atıl kalmıştır.

şekilden anlaşılacağı üzere, üretilen tank miktarı arttıkça, her ilave tank üretimi için özveride bulunulması gereken otomobil miktarının arttığını, başka bir deyişle, tankın otomobil cinsinden alternatif maliyetinin yükseldiğini göstermektedir. buna artan alternatif maliyet hali(artan fırsat maliyeti) denir.

üretimde artan alternatif maliyet olgusunun nedeni, her malın üretimi için gerekli faktörlerinin niteliklerinin farklı olmasıdır. eğer bir ülkede bir mal az miktarda üretiliyorsa, söz konusu malın üretiminde, o mal için en uygun nitelikteki üretim faktörleri kullanılır. ancak o malın üretimi arttıkça söz konusu malın üretimi için uygun olan üretim faktörleri azalacağından, bu defa o mal için daha az uygun olan üretim faktörlerinin kullanılması kaçınılmaz olur.

3-ana kavramlar

a- gereksinme (ihtiyaç)
karşılandığı zaman haz ve zevk veren, karşılanmadığı zaman acı ve üzüntü duyulan, hatta yaşamın devamını tehlikeye sokan duygulara gereksinme denir.

gereksinme çeşitleri
ekonomik olup olmama yönünden gereksinmeler

1- ekonomik gereksinmeler:
bu gereksinmeler, karşılanabilmesi için bir mal yada hizmetin mevcut olduğu duygulardır. yani bir mal ya da hizmetin satın alınarak karşılandığı duygulardır.

2-ekonomi dışı gereksinmeler.:
örnekle daha iyi anlaşılır : güzel ya da yakışıklı olmak, daha zeki olmak.. vb gibi gereksinmeler belirli bir mal ya da hizmet satın alınarak karşılanamaz.

gereksinmeler giderilmelerindeki zorunluluk derecesi yönünden farklılık gösterir

zorunlu gereksinmeler: örn. yeme, içme, barınma, ısınma...vb yani insan yaşamının devamı için karşılanması zorunlu gereksinmelerdir. ertelenmesi mümkün değildir.

kültürel ya da medeni denilebilen, zorunlu olmayan gereksinmeler: karşılanmadığı takdirde insan yaşamı tehlikeye girmez. giderildikçe haz, giderilmedikçe üzüntü kaynağı olur. bu grup gereksinmeler, bireyin içinde yaşadığı sosyal çevre ve ait olduğu kültür düzeyine göre farklılıklar gösterir.

fakat bazı ''zorunlu olmayan'' gereksinmeler tatmin edildikçe bağımlılık söz konusu olabilir. örn. sigara

gereksinmelerin özellikleri ayrı bir başlık altında toplanabilir ancak basit olduğu için kısaca şöyle sıralanabilir:
sonsuzdurlar, farklı şiddettedirler ve tatmin edildikçe şiddetleri azalır ve şiddeti sürekli değişmektedir, birbirinin yerine ikame edilebilirler örn. koyun eti yerine tavuk eti yenilebilir..

b- kaynaklar veya üretim faktörleri

emek, toprak, sermaye dir.
emek: bir ülkedeki mevcut emek miktarı, o ülkedeki tüm nüfustan çalışamayacak yaştaki ihtiyarların ve çocukların sayısının çıkarılmasıyla elde edilir. üretim faktörlerinin en önemlisi emektir. emek faktörü olmadan herhangi bir malın üretimi ya da bir hizmetin karşılanması düşünülemez. üretimde ne kadar makineleşmeye(otomasyona) gidilirse gidilsin, emek faktörünü ortadan kaldırmak, mümkün değildir.

doğal kaynaklar ya da toprak: kıtlıkla savaşta, gereksinmeleri gidermeye yarayan mal ve hizmetlerin üretiminde emeğin üzerine uygulandığı yer(tüm fabrika va işyerlerinin arsası), toprak, orman, yeraltı zenginlikleri, akarsular, göller, denizler, güneş enerjisi, doğal kaynakları oluşturmaktadır. insanın üretim esnasında doğada hazır bulduğu ya da doğanın üretim için kendisine sunduğu tüm yararlı unsurlardır.

sermaye ya da kapital : sermaye, fiziksel sermaye ve finansal sermaye diye ikiye ayrılır. ancak iktisatta üretim faktörü olarak sermayeden söz edildiğinde, daima fiziksel anlamda sermayeden söz edilir.

üretim faktörü olan sermaye (fiziksel sermaye), üretimde emeğin verimini arttıran, yol, barah, tesis, araç, gereç, aygıt, donatım.. vb gibi daha önce insanlar tarafından üretilmiş olan üretim araçlarıdır.

-bir de üretim faktörü vardır ki pek üretim faktörü içine sokulmaz bazı yerlerde
(bkz: girişim) yadamüteşebbis

emek, toprak, ve sermaye faktörlerinin bir araya getirilerek üretime koşulmasını sağlayan, işin riskini ve geleceğin belirsizliğini üstlenen. bu kişi ve ya şirket hatta kamu kuruluşu da olabilir.

c-mal,hizmet ve fayda

insan gereksinmelerini dolaylı ya da dolaysız olarak karşılamaya elverişli ve bu amaç için kullanılmaya hazır her şeye maldenir. mallar da, gereksinmeleri giderme amacıyla kullanılırken bir fayda elde edilir. dolayısıyla, malların arzu edilme nedeni faydalı olmalarıdır.

ayrıca, herhangi bir mal ya da hizmetin faydası, söz konusu mala istek duyulmasıyla başlar, isteğin ortadan kalkmasıyla kaybolur.

mal ve hizmetin farkı:

mal, üretildikten sonra muhafaza edilebilir, başka bir deyişle stok edilerek, dayanıklılığı oranında arzulandığı zaman tüketilir. bu arada, dokunmanın mümkün olduğu bu mallar el değiştirebilir, yani mülkiyeti başkasına devredilebilir.
hizmet ise, üretildiği anda tüketilir. dokunulamaz, stoklanamaz ve mülkiyeti el değiştiremez.
gerçekte mal ve hizmet arasında, gereksinmeleri giderme yönünden hiçbir fark yoktur. zira, bir gereksinme giderilirken kullanılan malın doğrudan doğruya kendisinden değil de, sağladığı hizmetten yararlanılmaktadır. örneğin, bir buzdolabının bizzat kendisinden değil de, onun sağladığı suyu soğutma, yemek ve ya meyveleri muhafaza etme hizmetlerinden yararlanılmaktadır.

mallar, karşıladıkları gereksinmeler yönünden; tüketim malları ve üretim malları olmak üzere ikiye ayrılır:
tüketim malları, dolaysız mallar olarak da anılır, doğrudan tüketilmesi amacıyla üretilmiş mallardır.
üretim malları, başka malların üretimine olanak sağlayan mallardır. dolaylı mallar ya da ara malları da denilen üretim malları birikimi, ülkenin fiziksel sermayesini oluşturur ve ekonomik kalkınmanın ana faktörüdür. bu grup mallara sanayide kullanılan tüm makine, alet ve gereçler vb.leri örnek gösterilebilir..

dayanıksız mallar, dayanıklı mallar, çoğaltılabilen, çoğaltılamayan mallar da vardır. adı neyse açıklaması da ona benzer birşeydir :)

mallar, ikame edilebilirlik ve tamamlayıcılık yönlerinden de ikiye ayrılır
ikame malları: aynı gereksinimleri karşılamada birbirlerinin yerine geçebilen mallardır. örn. tereyağı-margarin, şeker-pekmez..vb
tamamlayıcı mallar: araba-benzin, oje-aseton

birbirleriyle tamamlayıcılık ya da ikame ilişkisi olmayan mallar da bağımsız mallardır. örn. otomobil-gözlük..vb

d-üretim
e-iş bölümü,uzmanlaşma ve mübadele

brey yada ailenin bütün gereksinmelerini kendi faaliyetleri sonucu elde ettiği mallarla gidermesi olası değildir. ilkel toplumlardan itibaren, her birey kaabiliyetinin olanak sağladığı ölçüde farklı bir mal üretme ve ürettiği malın kendi gereksinmesinden fazla olan kısmını başka mallarla değiştirme yolunu seçmiştir. bu şekilde, toplumdaki bireyler arasında iş bölümü ortaya çıkmış ve işbölümüne göre belirli bir malın üretimi sağlayanlar zamanla uzmanlaşmışlardır.

günümüz ekonomilerinin en önemli özelliği, bireylerin aşırı ''işbölümü'' sonucu, kendilerinin hiç gereksinme duymadıkları ya da çok az gereksinme duydukları mal ya da hizmet üretmelidir.

iki tür iş bölümü vardır. birincisi mesleki iş bölümüdür. bu iş bölümünde, her fert, farklı bir meslekte uzmanlaşır . semercilik, kahvecilik, mobilyacılık..vb ikincisi, teknik iş bölümüdür. bu iş bölümünde ise, işletmeler bir malın üretiminin çeşitli teknik evrelerinde uzmanlaşır..

gerek teknik, gerek mesleki iş bölümünün bugün erişilen üretim düzeyinin ne kadar olumlu yönde etkilediğini belirtmek amacıyla basit bir örnek verelim.

-bir ailenin hazır giyim olarak satın aldığı elbiseyi - aynı kalitede olmak üzere - üretme kararı aldığını ve hiçbir mübadelenin olmadığını kabul edelim. söz konusu aile, yün imali için önce söz konusu yünü üretebilecek koyun yetiştiriciliği ile işe başlamalıdır. koyunların kırpılması, elde edilen yünün işlenmesi, boyanması, tezgahta işlenmesiyle kumaş elde edilmesi işlemlerini yapması gerekir. bu işlemler için çobanlık, kırpma aletii ypama bilgisi, kırpıcılık bilgisi, yünü işleme bilgisi vb. birçok konuyu öğrenmesi gerekir ki, bir ailenin ömrü bunları öğrenmeye yetmez. sadece kırpma aletini en basit bıçak ya da makas olarak düşünürsek, bunun için maden çıkarma, demiri işleyerek şekil verme bilgisi gerekir. söz konusu ailenin ömrü sadece koyun kırpma aletini yapmaya dahi yetmeyecektir. dolayısıyla, bugün kullandığımız mal ve hizmetlerin tümü aşırı işbölümü ve uzmanlaşma sonucu elde edilmektedir. şu halde günümüz ekonomilerinin bu denli güçlenmesinin en önemli nedeni işbölümü ve uzmanlaşmanın giderek artmasıdır.

f- bölüşüm

üretimin her aşamasında, üretime katılan üretim faktörlerinin sahipleri farklı kimseler olabilmektedir. bölüşüm, bu şekilde elde edilen üretimden, bu üretime katılan üretim faktörlerinin, başka bir deyişle, üretim faktörleri sahiplerinin ne kadar pay alacağını konu alır. ikiye ayrılır:

1-fonksiyonel bölüşüm : üretim faktörlerinin üretimden aldıkları payların ne kadar olduğunu ifade eder. şöyle ki, belirli bir malın üretimine katılan iş gücünün üretimden aldığı paya ücret, sermayenin payına faiz, doğal kaynakların payına, rant, girişimcinin payına kar denir.

burada, sermayenin üretimden aldığı pay olan faiz ile ilgili bir yanlış anlaşılmayı açıklayayım. eğer bir kimse üretim aracını, örneğin çimento karma makinesini, herhangi bir üretim araç ya da gerecini başkasına ödünç verirse, söz konusu sermaye mallarını başkasına kullandırması karşılığı aldığı para kiradır. ancak bir kişi, tasarruf ettiği parayı bir başkasına ödünç oalrak verirse-ki ödünç verilen para finansal sermayedir iş makinesi vs- ödünç karşılığında aldığı para faizdir. ayrıca unutulmamalıdır ki, ''üretim faktörü olan fiziki sermayenin arkasında finansal sermaye vardır. çünkü finansal sermayeyi ödünç alan girişimci(yatırımcı) bu para ile fiziksel sermaye malları satın alarak üretimde bulunacaktır. doalyısıyla, tasarruf sahininin parası kullandırması karşılığında aldığı faiz, dolaylı olarak o para ile satın alınan sermaye malının belirli bir süre kullanılmasının karşılığı olmasıdır. bu nedenle de sermayenin üretimden aldığı fiyatı faiz olarak nitelendirilir.

g- tüketim

ekonomik mal ve hizmetlerin faydalarından gereksinmelerin dolaysız tatmini için yararlanmaya tğketim(yoğaltım, istihlak) denir.

not:4 ve sonraki bölümler kısaltmalar şeklinde yazılmıştır.

4-iktisat biliminde teori ve kanunların önemive özellikleri.

1-bir sosyal bilim olan iktisatta kanunların özellikleri:

doğal bilimlerde kanunlar deney yaparak test edilerek bulunur. fakat iktisatta laboratuar, toplumdur. kanunların doğrulu belirli bir zaman kesiti içinde toplum gözlenerek ispatlanır. istatistik çalışmalarında “büyük sayılar kanunu” kullanılır.

-pozitif iktisat: değer yargılarına izin vermez
-normatif iktisatta değer yargıları vardır

teorilerin kuruluş aşamaları
-gözlem
-hipotez:gözlemden hipoteze geçmede tümevarım kullanılır
-hipotez testi:tümdengelim kullanılır
-teori:hipotez tüm ekonomik olaylarda doğrulanıyorsa teori olur

*ekonomik teoriler değişebilir karakterdedir. oysa doğal bilimlerde teoriler değişmez

5- her ekonominin ana sorunları

kıtlıkla savaş: ihtiyaçlarla kaynaklar arasındaki dengesizliği azaltarak refahı artırmayı amaçlar.

1-tam kullanım sorunu
tam istihdam: mevcut tüm üretim faktörlerinin üretime koşulmasıdır.

2-etkin kullanım sorunu: mevcut kaynakların toplum ihtiyaçlarını en iyi karşılayacak şekilde üretime koşulmasıdır. bunun için 3 soruya yanıt aranmalıdır.

-hangi mal, ne kadar üretilecek?
-üretim hangi yöntemle gerçekleşecek?
-üretim kimler için yapılacak?

*üretimde etkinlik kıt kaynakların kullanım alanlarını değiştirerek üretimin mümkün olmadığı durumda gerçekleşir.
*bölüşümde etkinlik, yeni bir düzenleme ile kimsenin daha zengin olmadığı durumdur.
*üretimde ve bölüşümde etkinlik sağlanırsa ekonomik etkinlik sağlanmış olur.

3-üretimi artırmak: üretim olanakları eğrisi teknoloji artarsa, üretim faktörleri artırılırsa sağa kayar ve üretim artar.

6- ana ekonomik sorunlar ve ekonomik düzen

temel sorunların çözümünün kimler tarafından ve nasıl gerçekleştirildiğini incelemek gerekir.

1-kapitalist düzen ve piyasa mekanizması: sınırsız mülkiyet hakkı ve serbest mukavele hakkı vardır. kendi yararını maksimize etmeye çalışan birey ve firma toplum refahını da maksimize eder.
üretici ve tüketici piyasada buluşur, fiyat aracılığı ile anlaşır.(fiyat mekanizması) piyasa mekanizması düzgün işlediği sürece ekonomide sorun olmaz. devlet müdahalesine gerek yoktur.

-piyasa başarısızlığı: görünmez el sayesinde her birey faydasını maksimize ederken toplumun sosyal refahını da maksimum yapacaktır. ekonomi etkin çalışacaktır. şu durumlarda etkinlik bozulur: dışsallıklar, aksak rekabet, eksik bilgilenme, gelir dağılımındaki adaletsizlik.

2-sosyalist düzen ve merkezi planlama: liberal kapitalist düzen ve uygulamalarına bir tepki olarak marx tarafından teori oluşturulmuştur. özel mülkiyet yoktur. üretim kararları merkezi otorite tarafından alınır. merkezi planlama ile tüm ekonomik sorunlar çözülecektir.

3-karma ekonomik düzen ve türkiye: bu düzende kalkınmayı hızlandırmak için özel sektör de göz önüne alınarak kamu sektörü ekonomiye yön verir. fiyat mekanizması yine işler fakat gerektiğinde devlet müdahale eder. türkiye 1933-39 arası devletçilik uyguladı. 1950-60 arası liberal politika uyguladı. 1960-80 arası planlı karma düzen uygulandı. 1933-39 arası planlamada sadece sanayileşme hedeflenmişti. 1963'ten bu yana ise tüm ülkenin kamu ve özel olarak gelişmesi hedeflendi. beş yıllık kalkınma planları kamu sektörü için emredici, özel sektör için yol gösterici oldu.

4-serbest piyasa ekonomisi ve türkiye: 1929 kriziyle piyasa mekanizmasını çalışmadığı görüldü. keynes, devletin ekonomiye müdahale etmesi gerektiğini savundu.. tüm dünyada ve türkiye'de 1970'e kadar bu uygulandı. 1970'te işsizlik ve enflasyon aynı anda yaşandı.(stagflasyon) bunun üzerine yeni liberal görüşler ortaya atıldı. türkiye'de de 1980'den itibaren yeni liberal politikalar uygulandı. buna göre devlet piyasaya müdahale etmeyecek, monopollerle mücadele edecek, küçülecek, sıkı para politikası izleyecektir. daha az devlet daha çok özel girişim olacaktır.

5-ekonominin teorik çerçevesi: mikroekonomi, ekonomik birimlerin kararlarını inceler. makroekonomi, ulusal üretim ve gelir gibi konuları inceler.

fiyat teorisi: hangi mal, ne kadar üretilecek
üretici teorisi: hangi yöntemle üretilecek
bölüşüm teorisi: üretim kimler için yapılacak
refah teorisi: kaynakların etkin kullanımı

ikinci bölüm
fiyat teorisine giriş

7-talep

fiyat, herhangi bir mal ya da hizmetin başka bir mal yada hizmetle değişim oranıdır. mal cinsinden ifade edilirse “nisbi fiyat”, para cinsinden ifade edilirse “mutlak fiyat” denir. bir malın fiyatı arz ve talebe bağlıdır.

talep(çizelge anlamında): öteki faktörler değişmemek kaydıyla çeşitli fiyatlardan tüketicilerin almak istedikleri miktarlardır.

belirli bir fiyattan talep: belirli bir fiyattan satın alınmak istenen mal miktarıdır.
*ekonomik anlamda, bir satın alma istediğinin talep sayılması için satınalma gücü ile desteklenmiş olması gerekir.

-talep fonksiyonu

mxt=f(fx, fr, ft , g, t)

fx:malın fiyatı
fr:rakip malların fiyatı
ft:tamamlayıcı malların fiyatı
(gbkz: g ):gelir
(gbkz: t ):zevk ve tercihler

bir malın fiyatı, rakip ve tamamlayıcı malların fiyatları, tüketici geliri, zevk ve tercihler talebi etkiler. fx dışındakileri sabit kabul edersek

mxt=f(fx) ceteris paribus

talep çizelgesi ve talep eğrisi

talep fonksiyonunun m=10-2f olduğunu varsayalım. f'ye çeşitli değerler verilir.ve mi'ler bulunur. bu sayılar eksene konup işaretlenirse talep eğrisi bulunur. talep eğrisi üzerindeki her nokta hangi fiyattan ne kadar mal ve hizmet satın alınmak istendiğini gösterir.

bireysel talep, piyasa talebi ve talep kanunu

bir tek tüketici yada ailenin belirli bir mala olan talebine bireysel(ferdi) talep denir. bir piyasadaki tüm bireylerin belirli bir mala olan taleplerinin toplamına piyasa talebi denir. piyasa talebi tüketicilerin bireysel taleplerinin yatay toplamından oluşur.

talep eğrisinin şekli talep kanunundan kaynaklanır. bir malın fiyatı düştükçe talep artar. bu yüzden talep eğrisi negatif eğimlidir.

5-ferdi ve piyasa talep fonksiyonu

mxt=f(fx, fr, ft , g, t) ferdi talep fonksiyonu
mxt=f(fx, fr, ft , g, t,n,gd, k) piyasa talep fonksiyonu

(gbkz: n ): nüfus
gd: gelir dağılımı
(gbkz: k ): kendi kullanım olanakları
*gerçek hayatta talep eğrisi doğrusal değildir. bazı durumlarda talep kanununa ters düşer: giffen malları ve snop gösteriş tüketiminde fiyat arttıkça talep artar, fiyat düştükçe talep düşer.

talep üzerinde hareket ve talep değişmesi

talep üzerinde hareket

talebi etkileyen fiyat dışındaki faktörler sabitken fiyat değiştiğinde satın alınan miktardaki değişmedir. statik bir değişmedir.

talep değişmesi

talep eğrisinin tümüyle yer değiştirmesidir. bu dinamik bir değişmedir. öteki malların fiyatı, tüketici geliri, zevk ve tercihlerin değişmesi sonucu talep değişir..

talebin fiyat esnekliği
fiyat değişmesi karşılığında talepteki değişmenin şiddetine talebin fiyat esnekliği (talep esnekliği) denir.

esneklik talep kanunu gereği daima negatif(-) işaret alır. ama bu göz önüne alınmaz.

(gbkz: yay(ark) esnekliği ): fiyattaki değişme oldukça büyükse hareket edilen 2 nokta arasında birden fazla esneklik katsayısı olacaktır. bunun için yayın 2 ucundan geçen doğrunun orta noktasının esnekliğini veren sayı hesaplanır.

nokta talep esnekliği: talep eğrisi üzerindeki bir noktanın esnekliğidir.

eğim ve esneklik: talep eğrisi doğrusal olsa bile üzerindeki her noktada esneklik farklıdır. fakat talep eğrisi doğru şeklindeyse eğim her noktada aynıdır.

üzerindeki her noktada esnekliğin aynı olduğu özel talep eğrileri
*doğrusal 2 talep eğrisine bakarak eğimi küçük olan daha esnektir denir.

-talebin fiyat esnekliğini etkileyen faktörler:

-zorunlu malların talebi esnek değildir.
-ikamesi mümkün olmayan malların talebi esnek değildir.
-mala ödenen para aile bütçesinde önemli bir yere sahip değilse talebi esnek değildir.

*talep eğrisi zamanla daha esnek hale gelir. çünkü tüketici davranışlarının eyleme yansıması zaman alır ayrıca piyasada haberleşme koşulları mükemmel değildir. fiyatı düşen bir mala olan talep zamanla daha da artar.

talebin fiyat esnekliği ve tüketici harcamaları
talebin fiyat esnekliği, fiyatın düşürülmesi yada yükseltilmesi halinde satıcıların toplam satış gelirlerinin ne olacağı konusunda bilgi verir.

birim esnek talepte, toplam harcama(gelir) değişmez
esnek talepte(e>1), fiyat düşerse hasılat artar; fiyat artarsa hasılat azalır
esnek olmayan talepte(e<1) fiyat düşerse hasılat azalır; fiyat artarsa hasılat artar.

8-arz

belirli bir fiyattan arz, belirli bir fiyattan arz edilen mal miktarıdır. çizelge anlamında arz, öteki faktörler değişmemek kaydıyla çeşitli fiyatlardan satıcıların satmaya razı oldukları miktarlardır. bir malın arzı o malın fiyatı, öteki malların fiyatı, üretim faktörlerinin fiyatı ve teknolojiye bağlıdır.

arz fonksiyonu- max= f(fx, fö, fü, t)
max= f(fx) ceteris paribus

arz çizelgesi ve arz eğrisi: arz fonksiyonu m=f-2 olsun. f'ye çeşitli değerler vererek m'ler bulunur. bunlar eksene yerleştirilirse arz eğrisi bulunur.
[herhangi bir x malı arz tablosu ve eğrisi]

firma arzı ve endüstri (piyasa ) arzı: aynı üretim alanında faaliyette bulunan firmalar topluluğuna endüstri, bu firmaların arzları toplamına da endüstri arzı(piyasa arzı) denir. gerçekte arz eğrisi doğrusal değildir.
arz kanunu: fiyat arttıkça arz artar bu yüzden arz eğrisi pozitif eğimlidir.

arz eğrisi üzerinde hareket ve arz değişmesi: arz eğrisi üzerinde hareket ve arz değişmesi farklı şeylerdir. arz eğrisi üzerinde harekette belirli bir fiyat miktar ilişkisinden başka bir fiyat miktar ilişkisine geçildiğini gösterir. arz değişmesinde ise o malın fiyatı dışındaki faktörlerden birinin değişmesi sonucu arz eğrisi tümüyle kayar.

arz esnekliği: fiyat değişiklikleri karşısında arz edilen miktarda ortaya çıkan değişikliğin şiddetini ölçer.

ea= 1 birim esnek ; ea>1 esnek ; ea<1 esnek değil

arz kanunu gereği esneklik katsayısı pozitiftir.
*doğrusal bir arz eğrisi orijinden geçiyorsa üzerindeki her noktada esneklik 1'e eşittir.
*doğrusal arz eğrisi fiyat eksenini kesiyorsa üzerindeki her noktada esneklik farklı ama 1'den büyüktür. eğer miktar eksenini kesiyorsa 1'den küçüktür.

üzerindeki her noktada esnekliğin aynı olduğu arz eğrileri

arz esnekliğini etkileyen faktörler: talep koşullarına göre üretim artırılabiliyorsa o malların arzı esnektir. stoklanma imkanı yüksek, stoklanma maliyeti düşükse o malın arzı esnektir. çok kısa dönemde (pazar-piyasa dönemi) arz esnekliği sıfırdır. kısa dönemde arz biraz esnektir. uzun dönemde arz esnektir.

9-tam rekabet piyasasında denge fiyatının oluşumu(kısmi denge)

1-piyasa kavramı: piyasa alıcı ve satıcıların oluşturduğu mübadele ağıdır.

2-tam rekabet piyasası: alıcı ve satıcıların belli koşullar altında hiçbir engel olmadan mübadele yaptıkları bir ortamı ifade eder. 4 koşulu vardır: alıcı ve satıcılar piyasa fiyatına etki edemeyecek kadar çok sayıdadır(atomisite), alış-verişe konu olan mallar birbirinin aynıdır(homojenlik), haberleşme tamdır(açıklık), alıcı, satıcı ve üretim faktörleri tam hareket serbestisine sahiptir(mobilite).

3-denge fiyatı (piyasa fiyatı): arz edilen miktarla, talep edilen miktarı birbirine eşit kılan fiyat piyasa(denge) fiyatıdır. arz ve talep eğrisinin kesiştiği yerde oluşur. bu denge kararlı dengedir. herhangi bir sapmada arz yada talep fazlası nedeniyle fiyat eski haline döner.

-kısmi denge analizi: kısmi denge analizinde bazı ekonomik olayların değişmediği varsayılarak amaliz dışı bırakılır. denge fiyatının oluşmasında da talebin ve arzın sadece fiyata bağlı olduğunu varsaydık ve arz ve talep eğrilerinin kesiştiği yerde denge fiyatı oluştu.

-tüketici rantı(artığı): tüketicilerin yüksek fiyattan satın almaya razı olacakları malı, daha düşük olan piyasa fiyatından alırken sağladıkları kazanca tüketici rantı denir.

-arz ve talep değişmelerinin piyasa fiyatına etkisi: bir malın arzı sabitken talebi arttığında piyasa fiyatı yükselir, talebi azaldığında piyasa fiyatı düşer. talep sabitken arz arttığında piyasa fiyatı düşer arz azalırsa fiyat yükselir. arz ve talep aynı anda değişirse fiyat değişebilir ya da aynı kalabilir.

-piyasa fiyatının oluşmaması hali: bazı durumlarda arz ve talep eğrisi kesişmeyebilir. bunlar serbest mallar ve üretimi mümkün olmayan aşırı lüks mallardır.

-analizde zaman faktörü
statik analiz: belirli bir andaki ilişkileri inceler
mukayeseli statik analiz: farklı zaman kesiti içinde yapılmış olan çeşitli denge durumlarının sonuçları karşılaştırılır.
dinamik analiz: olaylar zaman içinde incelenmekte ve bir dengeden diğerine geçişteki değişiklikler göz önüne alınır.

-piyasa dengesi ve zaman

a-çok kısa dönem ve muhafaza fiyatı: piyasa döneminde üretim yoktur, mal pazara gelmiştir. piyasa fiyatı talebe bağlıdır. satıcı bu fiyatı düşük bulursa kendi bir fiyat belirler buna “muhafaza fiyatı” denir. bu fiyattan satabileceğini satar, kalanını imha eder.

b-kısa dönem: bu dönemde üretim sınırlı olarak artabilir. piyasa fiyatının oluşmasında arz ve talep etkilidir.

c-uzun dönem: üretim istenildiği gibi artar. arz esnekliği çok fazladır. yeni fiyatın oluşmasında arzın rolü daha fazladır.

büdüt: bölümü bıraktım.
büdüttüt: tekrar okuyamam bunu, eksik gedik varsa mesaj atın.

kerimcan durmaz

kozmos
23 yaşında bir çocuk, bir dönemin (çok uzak olmayan bir dönem) birkaç medya patronu tarafından donatılıp ekrana sürdüğü bir yatırım. fazlası değil. bir üst versiyonu bahar candan çıktı sonra. arkasından aleyna tilki.

yakın çevredeki arkadaşlardan da soğuma sebebi. bu çocuğa ciddi ciddi gülenler var, bir de bu gülen insanlara değer veren, değer bekleyen diğer insanlar var.

bazen 5 yıl önceki dertlerimi, sinirlendiğim şeyleri düşünüyorum da, ne günah işledik de bunları görüyoruz diyorum istemsizce. zekadan, ışıktan zerre barındırmayan insanların sahip olabileceği sosyolojik ve politik gücü daha iyi görüyoruz esasen, ama korkmadan da edemiyorum.

5 yıl önce bu insanların hiçbiri yoktu hayatımızda. bir şeylerin acısını çıkartıyorlar ama henüz bulamadım.

black mirror

kozmos
üst not: girdide spoiler yağmuru bulunuyor. aman dikkat.
yılbaşı özel bölümü hariç olacak şekilde 3 sezon toplam 12 bölümün incelemesi yeni bitti. esasen black mirror'u sezon sezon incelemek pek mantıklı değil, zira her bölümde farklı oyuncular, farklı konular olduğu gibi yönetmen de değişiyor her bölümde. bu da bir bütün olarak yani sezon haliyle incelemeyi zor kılıyor. o sebeple bölüm bölüm incelemek en mantıklısı. bazı bölümlerin incelemesini nispeten eksiksiz yapabilmek için tekrar izledim. 'man against fire' ya da 'hated the nation' gibi.

başlayalım.

1. sezon.

1. Bölüm – The National Anthem:
Toplumun sağlıklı bir şekilde ayak uyduramayacağı bir hızda gerçekleşen teknolojik gelişmelerin sosyolojik geri dönüşleri The National Anthem isimli pilot bölümde bir komplo konu edinerek çok güzel şekilde anlatılıyor. Çok derin ve düşündürücü bir bölüm olan The National Anthem'de bilinçsiz ve hızlı teknolojik gelişmelerin bir toplumda yaratabileceği sosyolojik yıkım, sosyal medya araçlarının bir ülke liderini dahi ne denli zor duruma sokabileceğini günümüzdeki çarpık 'gelişme' leri ve bu gelişmelerin gelecekte alabileceği noktaya güzel bir eleştiri getirilmiş..

İngiltere başbakanının bir domuzla ilişkiye girmesini isteyecek, bunu zevk alarak izleyebilecek bir toplumun geçirdiği evrim, sosyal medya denilen dipsiz kuyunun olayları nasıl karmaşık ve içinden çıkılmaz hale getirebileceği, bu tür bir çıkmaz karşısında devlet yapılanmasının aldığı tavır, seçilen yollar, çok gerçekçi ve sarsıcı biçimde gözler önüne seriliyor. Diziye başlamak için bu bölümden daha güzel bir sebep olamaz diye tahmin ediyoruz.

2. Bölüm – Fifteen Million Merits:
Zamanın ve mekanın bilinmediği bir bölüm olan Fifteen Million Merits, gerçekliği sorgulatacak türden detaylar barındıran bir Black Mirror bölümü. Adeta bir bilgisayar oyunu ya da, bir tür yapay evren içerisinde yaşayan canlılar gibi düşünülen insanlar, sınırlı şeylere sahip olabiliyor, sınırlı şeyleri yiyebiliyor, sınırlı şekilde uyuyabiliyor. İstedikleri şeylere sahip olmaları, temel yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak içinse pedal çevirmeleri yani bisiklet kullanmaları gerekiyor. Pedal sayısına göre puan kazanıyorlar. 'ne kadar ekmek o kadar köfte' durumu biraz da. Ancak acı olan şeyse, bu tür bir yaşamdan kurtulmak o kadar kolay değil. Sadece bir yetenek yarışması bir umut kaynağı olabilir.

Yola birlikte çıkılan insanın, vaat edilen şeyleri görünce gözünü bir şeylerin bürümesi, kolay olanı seçmesi ve bu durumun getirdiği psikolojik yıkımı çok güzel aktaran bir bölümdü.

3.Bölüm – The Entire History Of You:
Sezonun en özel bölümünün bu bölüm olduğunu söyleyebiliriz. Zira bölüm, kendi içinde aşk, acı, ihtiras ve nefret kavramlarını doyasıya aktarıyor. Kulağın arkasına yerleştirilen 'grain' isimli bir teknolojik ürün sayesinde gözünüzde bir tür kamera olduğunu düşünün. Bu kameranın bakış açısı içerisinde kalan her şeyi kaydettiğini ve sonra, istediğiniz zaman açıp o anları tekrar gözlerinizde görüp ya da bir ortama aktarıp orada izleyebileceğinizi düşünün.

Bu bölümde de, eşinin kendisini aldattığını düşünen birinin geçmişe takılışını ve haklı çıkışını, geçirdiği psikolojik değişimi ve yaşadığı yıkımı görüyoruz. Sevdiğimiz kişinin hakkımızdaki düşüncelerini ya da, hayatımızdaki gerçek yerini, kısaca ”sevdiğimiz kişiye dair bazı çok önemli şeyleri gerçekten bilmeli miyiz?” Sorusuna cevap bir bölüm denilebilir.

2. sezon.

2013'ün Ocak ayında yayınlanan Black Mirror'un ikinci sezonu ilk sezonu gibi üç bölümden oluşuyor. Yine farklı karakterlerle farklı konuları, ancak ortak paydası olan ”hızlı ve sağlıksız teknolojik, sosyolojik gelişmelerin sonuçları” konusundan uzak kalmamak şartıyla işleyen dizi, yeni sezonun daha ilk bölümünden kendine tekrar bağlamayı başarıyor.

1.Bölüm – Be Right Back:
Başından sonuna kadar, özellikle bazı diyaloglarda ve sessiz anlarda her havası vermiş bir bölüm. Ölen eşinin arkasından tuttuğu yasla başa çıkma konusunda zorluklar çeken bir kadını konu ediniyor. durum olarak zorluğu bir yana, getirdikleriyle yüzleşmek de zor. Dizinin her bölümü, teknolojik bakımdan gelişmiş bir çağda hayal edildiği için, bunun için dahi bir çözüm yolu mevcut. Kocasını kaybeden kadın, bir tanıdığının yönlendirmesiyle kocasına ait her türlü anıyı, bilgiyi sanal bir ortama aktarıyor ve o ortam bu bilgileri işleyip, ölen kocayı taklit ediyor, yani bir nevi yerine geçiyor. Daha sonra bunu daha ileri boyuta taşıyıp, bir makine-insan karışımı robot satın alıyor, gene bu ortamdaki veriler ışığında. Bu robot da ölen kocasına benziyor. Hatta %70'e kadar neredeyse gerçek bir insan taklidi yapıp, kendisini insan yerine koydurtabiliyor. Kadının içsel buhranlarıyla, bu teknolojik gelişimin gerçeğin yerini tutamayacağını işaret eden de bir bölümdü aynı zamanda.Acının gerçekliğinin hiçbir zaman kaybolmayacağını, teknolojinin bazı şeyleri hiçbir zaman dolduramayacağını özetleyen çok hoş bir bölümdü

2. Bölüm – White Bear:
Enfes bir seyir tecrübesi yaşatan bu bölüm adalet kavramı farklı boyutlara taşınmış bir toplumda suç işlemek gibi bir gaflete düşen bir kadının, gerçekten nasıl adlandırılacağı konusunda fikir sahibi olmadığımız bir çileli ceza çekişini aktarıyor. Fakat bölüm, bunun tersi bir imaj verircesine başlıyor. Suçu işleyen kişi mağdur konumunda ve kimse ona yardım etmiyor, aksine acı çektiriyor.

Bölümde nişanlısı ile birlikte küçük bir kız çocuğunu öldürürken kameraya alan bir kadını, bu suçun ızdırabını sürekli şekilde çekmesini sağlayacak bir yöntem bulan bir topluluk görünüyor.

Bir gün kadın uyanıyor, elleri bağlı, yerde intihar etmek için kullandığı (öyle düşünmesi isenen) haplar, televizyon ve açık televizyondaki bir simge ve baş ağrısı ile uynaıyor. Evin içinde nişanlısı öldürürken kendisinin kameraya aldığı kıza dair fotoğraf var ve bu fotoğraftaki kızı kendi kızı sanıyor. Ben kimim? diyor, çünkü hiçbir şey hatırlamıyor ve sokağa atıyor kendini. İnsanlar kadını sürekli telefonla ya da kamerayla çekiyor ama asla konuşmuyorlar. Kadın daha kim olduğunu, nerede olduğunu ve insanların neden garip davrandığını anlayamadan bir adam kadını öldürmek için geliyor. Ona yardım etmek isteyen bir kız çıkıyor, kız ”White Bear”(beyaz ayı) parkına gidip vericiyi kapatırsak insanların bu sorununu çözeriz ve kurtuluruz.'' diyor oraya gidiyorlar.

Oraya gidip sokağa çıktığında kadını öldürmek isteyen adam ve kadın (kızı öldürülen karı koca) geliyor ve orada bitiyor, herkes alkışlıyor sahne açılıyor. Sonra bunu neden yaptıklarını kadına videoyla anlatıyorlar bu kadına; ''Sen katilin nişanlısısın, videoya çektin olanları. suçlusun sen.'' diyorlar. sonra yine ellerini ayaklarını bağlayıp bir eve götürüyorlar ve o gün olan her şeyi teknolojinin de yardımıyla unutturuyorlar. Ertesi gün aynısı tekrarlanıyor.

Suç ve Ceza arasında olması gereken ölçüyü istemsizce düşündüren, fakat bir anlığına da olsa bazı suçların bu tür bir cezayı hak ettiğini düşündüren, ”seyirci kalmak” kalıbını tekrar sorgulatan bir bölümdü.

3. Bölüm – The Waldo Moment:
Black Mirror'un bir nebze sönük bir bölümü olduğunu, hatta bu bölüme kadar geçen sürede bulunan en sönük bölüm olduğunu bile söyleyebiliriz. Zira bölüm, izleyiş bakımından yer yer ''bitse de gitsek'' moduna evrildi.

Kurgusal bir karakter olan ''Waldo'' nun toplumsal yapılanmada, hatta siyasi alanda zamanla nasıl yer edindiğini,hayali bir karakterin dahi insanlar tarafından sosyal medyadan sokağa kadar sempatik bir pazarlama tekniğiyle ne denli sevileceğini ne denli kolay benimsenebileceğini ve arkasında bile durulacağını göstermiş esasen malzeme bakımından çok şey içeriyor iken biraz ıskalamış bir bölüm.

3. sezon.

İlk bölümü 21 Ekim 2016'da yayınlanan Black Mirror'un 3. sezonu 6 bölümden oluşuyor. Yine Black Mirror tarzında her bölümün oyuncu kadrosu, konusu ve yönetmeni farklı. Hal böyle olunca sezon sezon incelemek yerine bölüm bölüm incelemek daha sağlıklı oluyor.

1.Bölüm – Nosedive:
Bir Black Mirror geleneği diyebileceğimiz bir şey olan ''şapkayı önüne alıp düşünme'' olayını bu bölümde de sonuna kadar yaşıyoruz. Instagram'da, Facebook'da veya bilumum sosyal medya araçlarında kişilerin birbirine verdiği 'statü puanı' denilebilecek bir puan sayesinde gündelik hayat içerisinde çeşitli ayrıcalıkları tattığınızı, hatta özgürlük gibi bazı temel ihtiyaçlarınızı bile karşılamanızın bu 'sanal puan'a bağlı olduğunu ve bu puanı başkalarının size verdiğini düşünün. Şüphesiz ki bu puanı alabilmek için bir tür ''maske'' takmanız gerekir. Zira herkesle anlaşabilmeniz çok zor. Ancak öyle ki, bir kişinin bile düşük puan vermesi puanınızı düşüreceğinden o çok istediğiniz arabayı almanız hayal olarak kalabilir.

Lacie isimli kahramanımız, hayalini kurduğu evi çevresinde yüksek puan sahibi insanlar olan eski ve sevmediği bir arkadaşı sayesinde alabilmek için arkadaşının düğününe katılma kararı alır. Bunu yapmak çok içinden geçmese de, o evi alabilmek için büyük bir fırsattır. Fakat evdeki hesabın çarşıya uymaması, yolda başına gelenler, gerçek arkadaş veya dost bildiği insanların esasen öyle olmadığını ve başkalarının kendisi hakkındaki fikirlerin ne kadar yanıltıcı olabileceğini, çok öneminin olmadığını fark etmesi, yakınlarından görmediği sıcaklığı tanımadığı ama puanı düşük olan bir başkasından görmesi ona gerçekten önemli olan şeyin puan ya da elektronik bir ekrandaki rakamların değil, samimiyetin önemli olduğunu gösterir. Ayrıca son sahnedeki diyalog da, bölümü sevdiren detaylardan.

2. Bölüm – Playtest:
Sezonun ikinci bölümünde başına buyruk ve marjinal takılan, özgür ruhlu bir karakter gibi görünen fakat aslında alzheimer hastası babasını kaybeden Cooper'ın annesinin de öyle olması ihtimalinden korkarak annesinden uzaklaşması, bir geziye çıkması, sonunda yolunun Londra'ya düşmesi ve bir ara parasız kalmasıyla, para sıkıntısını çözebileceği bir iş teklifini değerlendirmesini konu ediniyor.

Bu iş teklifi, biraz sıra dışı aslında. Çünkü işin kendisi bir denek olmak. Bir oyun şirketi için oyun içi oyuncu hislerini gözlemlemek ve buna göre hal almak amacıyla kendisine para teklif edilen Cooper, bunu değerlendirmek ister. Rüya içinde rüya içinde rüya içinde rüya minvalinde bir tür 'gerçeklik' yaratılır ve oyuncu, yani Cooper oyun içinde doğal tepkilerini verir. Ancak olayların alacağı boyutu sadece Cooper tahmin edemez. Bilinçaltı köhne bir bodrum katına benzeyen Cooper, korkularının esiri olduğunu çok geç fark eder…

3. Bölüm – Shut up and Dance:
Distopya denmeyecek düzeyde bir Black Mirror bölümü olan Shut up and Dance'de her dönem herkesin başına gelebilecek esasen kimseye o kadar da uzak olmayan bir durum işaret ediliyor.

Bu bölümde hayatının en güzel yıllarında olan Kenny isimli karakterimiz, evinde bilgisayar karşısında çocuk pornosu izlerken bilgisayarının kamerası aracılığıyla birileri tarafından kayda alınmıştır. Kaydı alanlar bu durumu Kenny'e karşı ''İstediğimizi yap yoksa internete düşersin.'' gibi bir tehditle kullanmaya başlar.

''Şu saatte şu yere git, şu kişiyle buluş paketi ver, fotoğrafını çek bize gönder.'' gibi komutlarla ona istediğini yaptırırlar. İşin kötü tarafı bu durumda olan sadece Kenny değil ve istedikleri şeyler de ''Şuraya git, şununla konuş'' gibi şeylerle sınırlı kalmaz. Banka soydurmaya kadar varıyor durum.

Hikayenin bir noktasında Hector ile yolu kesişen Kenny, evliliği tehlikede olan Hector ile birlikte son iş olan banka soygununa girişir.

Bölümde dikkat etmemiz istenen nokta, bilginin ne kadar değerli olduğunu ve yanlış ellerde ne kadar tehlikeli hale gelebileceği ve çok hızlı bir şekilde saniyeler içinde hayatın ne denli değişebileceğidir. Kişisel ve gizli bilgilerin sahibini ne denli zor duruma sokabileceği, sahibini adeta köle yerine koyabileceği kavramlar olduğunu anlatan ve ders niteliğinde mesajlarla dolu bir bölümdü.

4. Bölüm – San Junipero:
Birbiriyle bir barda tanışan Yorkie ve Kelly isminde orta yaşlarında iki güzel kadının hikayesinin anlatıldığı bu bölüm, diğer Black Mirror bölümlerinden farklı olarak güzel denilebilecek bir sonla bitti. Distopik olaylara, zamanlara ve sonlara alışmamızın aslında yanlış olduğunu da görebiliyoruz bir bakıma.

San Junipero, ölüm döşeğinde olan kişilere ve yaşlılara yapay bir ölümsüzlük, adeta bir cennet olağanı sunulan yerin adıdır. Ölmek üzere olan kişiler, günün belli saatleri arasında orada sanal bir gerçeklik içinde yaşar. Vefat ettikleri vakit ise, bilinçleriyle orada genç, sağlıklı bir şekilde sonsuza kadar yaşarlar burada.

Yorkie isimli karakterimiz, 20'li yaşlarının ortasında iken ailesinin lezbiyen olduğunu öğrendiğinde bir trafik kazası yapar ve o günden beri felçli bir şekilde yaşar. Diğer başkahraman olan Kelly, kızını ve eşini kaybetmiş ve uzun bir süredir huzur evinde kalmaktadır. San Junipero'da karşılaşan bu ikilinin hikayesi gerçeğe yansır, hatta evlenirler. San Junipero, Black Mirror'un sonu güzel biten belki tek bölümü diye düşündürürken, sonsuz huzuru vaat ederken, 'sonsuz sıkıcılığı da mı içeriyor' diye işkillendiren bir bölümdü.

5. Bölüm – Men Against Fire:
Bulunduğu zamana ve mekana dair bilgi vermeden başlayan bölümde, Devlet ve ordu tarafından böcek diye tanımlanan insanlığın geleceği için tehdit oluşturduğu düşünülen, canavarımsı varlıklarla olan mücadeleyi erkek bir askerin gözünden aktaran bu bölümde, böcek diye adlandırılan kişiler, esasen iq seviyesi olarak düşük veya istenmeyen bir seviyede olan, hastalık riski yüksek ve diğer bilumum potansiyel sorunlara sahip kişilerdir.

Ordu mensubu kişilere, askerlere verilen bir kask sayesinde 'arttırılmış gerçeklik' ile donanmış askerler, aslında normal insan olan ancak 'böcek' diye tabir edilen ve kasklarıyla onları bir tür canavarmış gibi gösteren sistemle yatıp sistemle kalkarlar. Gerçekten ne için kimle ve ne şartlarda savaştığını bilmeyen milyonlarca asker düşünün. Şimdi şu an, bütün Dünya' nın %30 veya %40' ına varan sayıda insanının geri kalan insanlar tarafından insan olarak değil de, bir tür virüs olarak görülmeye başlandığını ve yok edilmesi gerektiğini düşündüğünü düşünün.

Bölüm aslında Black Mirror'un en sağlam bölümlerinden biri. İzlenilebilirlik açısından da, hikayenin derinliği açısından da ahım şahım sıkıntılar bulunmuyor. Aksine hikayede işaret edilen bazı noktaların ne denli acıklı ve derin olduğu fark edilince, tekrar izleme isteği bile doğuyor.

6. Bölüm – Hated The Nation:
İnsanların oturduğu yerden hayatında hiç görmediği insanları ne kadar kolayca karalayabildiğini, onunla alay edip aşağılayabildiğini biliyoruz. Çeşitli sosyal medya araçlarında her gün birileri, birilerini karalıyor, küfürler ediyor, aşağılıyor. Ancak bir de her gün tanımadığı insanları aşağılayan bu insanların, öldürme gibi bir güce sahip olduğunu düşünün, hem de hiçbir şey yapmadan, oturdukları yerde. Çılgınca gelecektir kulağa, öyle çünkü. Ölmesini istenilen kişiyi ismiyle hashtag ile birlikte yazıp yayınlamanız yeterli. En çok oyu olan nefret sahibi kişi ölüyor. Bunların da bölümün içinde adeta küçük bir başka bölüm konusuymuş gibi aktaran arılar ile yapıldığını düşünün.

Arı nesli tükendiği için devlet yardımıyla bir teknoloji devi şirket tarafından milyonlarca yapay arı üretilmiştir. Eko-sistemde arıların önemini anlatmaya gerek yok zaten. Bu sebeple böyle bir işe giren devlet ve devasa şirket, bu durumun getirisi olacak potansiyel tehlikeleri göz ardı etmiştir ama.

Bu yapay arıların sahip olduğu potansiyel tehlikeyi lehine çevirmek isteyen bir kişi tarafından sistem ele geçirilir ve Twitter aracılığıyla da hızlı bir şekilde toplumsal bir sarsıntı yaratır.

Sezonun son bölümü kitlelerin ne denli kolay bir şekilde galeyana gelebileceği ve tehlikeli olabileceği konusundan gelişen teknolojiye hazır olmayan toplumlarda ciddi tehlike anlarında yaşanacak olası sonuçları Black Mirror tarzında sarsıcı bir üslupla ortaya koyuyor.

kaynaklar:
http://www.dedirten.com/black-mirror-1-sezon-inceleme/
http://www.dedirten.com/black-mirror-2-sezon-inceleme/
http://www.dedirten.com/black-mirror-3-sezon-inceleme/
115 /