bizimkiler dizisinde çaycı abbas karakterinin dilinden düşürmediği "afedersin müdürüm" sözleriyle birlikte sık kullandığı bir ifade. Zira abbas, cıvıklığı sevmiyordu fazla. Samimi ve özgün olan bu ifade Türk literatürüne geçen repliklerden biridir.
Aşırı yağış sonucunda oluşan su baskınları ile meydana gelen felakettir. Çoğunlukla yağışı bol olan bölgelerde buna dair alınabilecek tedbir, meskenlerin temelini sağlamlık ve yükseklik üzerine kurmak, gider sularının yeraltı sistemini verimli hale getirmek, ağaçlandırma alanları uygun yere konumlandırılarak sayısı arttırılmalıdır. Tabi son maddeler belediyeye ait bir çalışma. Seçim vaatlerinde ben şunu yapacam, bunu yapacam diyenlerin sel felaketlerinde evlerinden kovayla su boşaltan halkına iyi hizmette bulunmayan yöneticiler bunun hakkını nasıl ödeyecek?
İnternet denen icat öyle girdi ki hayatımıza, o bittiği an depresyon belirtileri gösteriyoruz. yemek tarifleri, adres, döküman, sanal ansiklopedi, sosyal medya her şey internete bağlı. Bittiği an; nabzımızda ritim bozukluğu, adımlarımızda aksama oluyor. Buna kendimi de dahil ediyorum. Bazen düşünüyorum, yahu küçükken köye giderdik günlerce kalır sıkılmazdık. İnterneti bırak TV bile yoktu. Şimdi? Güç kaynağı ile uzun yola çıkıyorum. Neyi kaçırıyorum gözümden? Zamanın kıymetini mi bilmiyorum yoksa kıymet verdiğimin zamanlaması mı yanlış?
Araba anahtarı, marlboro, iphone... (yazarken bile tuhaf oldum bak) Eğer bu şekilde profil fotosu olan varsa ya şimdi konuşsun, ya da ölene dek sussun! He he, şaka bir yana bir zamanlar bu çok yaygındı, neyse ki azaldı biraz. Tercih meselesi tabi de, profil fotoğrafı kişinin kendi seçimine bağlı bir durumdur. Mesela benim profil fotoğrafım, neyse boşver... (muzip emoji)
Uyanık dedim ama aslında saygısızdır bana göre. Acil bir durum olur, etrafı gözü görmez (özellikle sağlık kurumlarında) ona bir şey demem fakat sırf kurnazlıktan ileri geliyorsa bu davranışı ona kızarım işte. Ne mi yaparım? Sadece kızarım, ama içimden. Eğer bu durum otomatiğe bağlanırsa usulünce itiraz ederim. (sanki fazla suskunum gibi geldi bana, hatta biraz şapşiklik de olabilir)
Oldum olası bana garip gelir. Hoş, anlayış kavramı karşılığını beklemek için değildir fakat bu kadar hoşgörüsüzlüğe rağmen bir insan nasıl olur da 'beni hoş görün' diye mendil açar insanlık kapısında? Fakat diğer yandan "Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol" diyor mevlana. Öyleyse sus mızrap, kalbine tercümanlık ederken kalp kıracaksın bilmeden.
Aynı anda iki kişi de sevilir, üç de, beş de. Adı ana olur, baba, kardeş olur. Fakat cânân ya da cân vasfına sahip olan sevgili tektir, zarlar düşeş gelse bile gönülde yektir. Eğer kalbte birden fazla sevgili ağırlanıyorsa o kalp değil midedir. Bu hususta mideden bile af dilerim, sindirirken zorlanıyor olmalı...
Arapça kökenli bir kelime olup 'bolluk içinde yaşayan' demektir. Günümüzde ise 'zevkine düşkün, hovarda, sarhoş' anlamlarında kullanılmaktadır. Kelimeleri ne kadar özünden uzak kullanıyoruz, hayret ettim.
Sanırım a ya da u harfini tercihimize bırakmış olan yeni yazar. Hoş gelmiş, sefa gelmiş. Umarım hayat kendisine güzel bir gazel sunar. (iyi bağladım bence)
Yazılım durumlarında Türkçe karakterlerin ekarte edilmesi durumudur. Günlük hayatta ise karaktersizlik örneği sergileyen kişilerde vuku bulabilir. Ah pardon, onlar karaktersizliği sindirgemiş grubuna giriyordu, gözden kaçırmışım...
TRT 1'de birkaç sunucu değişikliğiyle uzun zaman ekranlarda olan, bir zamanlar Beyazıt Öztürk'ün de star tv'de sunduğu yarışma, verdiği ara ile tekrar ekranlarda olmaya hazırlanıyor. Yarışma soruları "100 kişiye sorduk" ile başlıyor ve sizden konu başlığıyla ilgili en popüler cevapları bulmanız isteniyor. Tabi işin en gizemli kısmı bu 100 kişi. Kim bunlar, nedir, ne iş yapar bilgi yok. (swh)
Milli eğitim bakanı ziya selçuk'un talimatıyla alınan karara göre artık müdür seçiminde akrabamdı, dostumdu, kuzenimdi devri bitecek. Bunun yerine, 2 yıl içerisinde belirlenen hedefleri gerçekleştiremeyen müdürler görevinden alacak. Ceo modeliyle yönetimin amacı okullar arasındaki nitelik farkını ortadan kaldırmak. Umarım bu müdür seçimleriyle üst müdürlerin bağlantısı olmaz da, her şey usulünce olur.
kaynak
kaynak
Demokrasi ve insan hakları konusunda verilen eleştiri raporunu ilk kez kabul eden nato'ya göre, Türkiye NATO üyesi olmasına rağmen özgür bir ülke değil. Buna en büyük sebep de 15 temmuz'daki darbe girişimi. Kabul edilen eleştiri raporunda şu ifadeler yer alıyor:
“Darbe girişiminin ardından iki yıl boyunca Türkiye'de olağanüstü hal devam etti. Hükümet, tehdidin ciddiyeti değerlendirildiğinde OHAL'in gerekli olduğu ve bu sürede orantılılık ve zorunluluk ilkelerine uyulduğunu belirtti. Fakat bu görüş ne Türkiye'de ne de Batı'da Erdoğan'ı eleştirenler tarafından paylaşılıyor.” ayrıca bazı yayın kuruluşların hükümet yanlısı olması ve birkaç konu daha ayrıntı olarak not düşüldü raporda. Ver mehteri! (kinaye)
kaynak
“Darbe girişiminin ardından iki yıl boyunca Türkiye'de olağanüstü hal devam etti. Hükümet, tehdidin ciddiyeti değerlendirildiğinde OHAL'in gerekli olduğu ve bu sürede orantılılık ve zorunluluk ilkelerine uyulduğunu belirtti. Fakat bu görüş ne Türkiye'de ne de Batı'da Erdoğan'ı eleştirenler tarafından paylaşılıyor.” ayrıca bazı yayın kuruluşların hükümet yanlısı olması ve birkaç konu daha ayrıntı olarak not düşüldü raporda. Ver mehteri! (kinaye)
kaynak
kazakistan'ın ulusal parasıdır. Bağımsızlık ilanının ardından ilk kez 15 Kasım 1993'te piyasaya sürülerek kullanılmaya başlanmıştı. İlk değişiklikte el Farabi dışındaki resimlerin kaldırılması (sonrasında el Farabi de kaldırıldı), üstüne üstlük yazılan kazak ifadede imla hatası yapılmasıyla banknotlar üzerinde yapılan değişiklikler tepki çekmişti. Hatta iki banknot üzerinde belirli bir oranında yapılan imla hatasından dolayı bankalar aracılığıyla zamanla el değiştirilerek sorunun ortadan kalkması için 1,5 yıllık verilen sürede 700 tengelik zarara uğramıştı. Şu sıralar "başlangıcından günümüze Türk medeniyeti" projesi kapsamında yeni bir değişikliğe uğrayan tenge, Rusça yerine kazak diliyle kökböri yazılması, bozkurt simgesinin basılmasıyla olumlu eleştiriler alıyor.
Kazakistan'ın ulusal para birimi olan tenge'de yenilikler yapıldı. Kazakistan cumhurbaşkanı nursultan nazarbayev öncülüğünde başlatılan yenilik hareketlerinden tenge de nasibini aldı ve bozkurt temalı ulusal para basıldı. Ayrıca üzerine bozkurt anlamına gelen kökbörü de yazıldı.
kaynak
kaynak
Muğla'da köpeğini arabanın arkasına bağlayarak sürükleyen ramazan d. Adlı kişiye 2 yıl hapis cezası verilmiş, kendisinin ise “Tek hatam köpeğin ipini otomobilin çeki kancasına bağlamak oldu. İp uzun olduğundan bagaj kapanmadı. Yol çakıllı ve tozlu olduğu için köpeğin düştüğünü görmedim. Araç kornalarıyla köpeğin düştüğünü fark ettim.” yönünde savunması olmuştu. Köpeği dört sene önce sokaktan alarak sahiplenen ramazan d'nin hapis cezası, 6 ay boyunca bir barınakta çalışma şartıyla ertelendi. Ayrıca ehliyetine de el koyuldu ve kendisi 1 yıl boyunca motorlu taşıt kullanamayacak.
kaynak
kaynak
İnsan ile hayvan arasındaki ayırımın ters köşeye yattığı bir vaka. Hayvana hayvan, insana da insan demeye utanıyorum şu başlık altında. Ulan git şişme zımbırtıyla işini gör, işin gönüllüsüne bulaş, hayvandan ne istiyorsunuz haysiyet yoksunları?!
İyi geceler dilerim. En çok da ona...
cemal Süreya'ya ait olan dizede geçen ifadedir. Daima mutlu oluruz garantisi veremem sana, arada ağlarız, felekten bir gece çalar ya da nemli kaldırım taşında sabahlarız belki. Fakat hep birlikte oluruz demek istemiş aslında şair...
"kim istemez ki mutlu olmayı, ama mutsuzluğa da var mısın?"
"kim istemez ki mutlu olmayı, ama mutsuzluğa da var mısın?"
Türkçe dil bilgisinde, ünsüz sertleşmesi kuralına göre, bazı harflerden sonra gelen sessiz harfli eklerde, sertleşme olur. Kelimenin sonunda bulunup Ünsüz sertleşme'sine konu olan bu harfler fıstıkçı şahap kısaltmasıyla ifade edilir. Bahsolunan ifadedeki sessiz harfler, ilgili dil bilgisi kuralıyla ilişkili olan harflerdir.
çakallarla dans filminin devamı olan filmde köfte Necmi karakterinin kendinden geçtikten sonra yaşadığı ütopik sahnelerine konu olan ritimli replik. Yalnız üstüne basa basa "hassstasıyızz dedeee" şeklinde söylenir, burası mühim bak.
Küçükken buna alman kalesi derdik. Oyuncu az olunca tek kaleye karşı takımsız bir takımla mini futbol maçı gibi olurdu. Oysa karşılıklı dostane paslaşmalar daha eğlenceli olur zannımca. (inceden ah inceden...)
Borcu olan kişilerin daha güçlü olmak için gayret ettiği anlamına gelen atasözüdür. Bu sözü maddi anlamdan ziyade manevi anlamda, ahde vefa olarak değerlendirmek daha doğrudur.
Yanlış bir kelam ya da eylemde bulunan kişilerin dile getirdiği af beyanıdır. Yerinde kullanılmalı, kalp kırmamak için elinden gelen gayret gösterilmeli ve elinde olmadan sebeplerle kabahat işlendiğinde ifade edilip zırt pırt kullanılarak cılkı çıkarılmamalıdır.
Ya çok pimpirikli ya da eline bakan evlatlarını düşünen ebeveyndir. Öyle ya kendisi hasta olsa eve ekmek getiremeyecek, ailesine kol kanat geremeyecektir. Fakat bu noktada takılıp kalmamak gerekir, zira evham en sinsi hastalıktır. İçten içe tüketir insanı, ortada hiçbir şey yok iken.