Bir gün evlenirsem, düğün şarkım bu olacak.
yazarların sarhoşken yaptığı saçmalıkları gülerek hatırlamasıdır.
Kafam nasıl güzel taşşak gibi, bir bardayız arkadaşlarla wc'e gittim. Ama nasıl kafam güzelse 88 çiziyorum, hapcı müptezelin teki girdi wc'e halisünasyon mu gördü naptı, burada zikir mi çekilir lan semazen misin sen manyak diye tokat atmaya çalışmıştı.
Kafam nasıl güzel taşşak gibi, bir bardayız arkadaşlarla wc'e gittim. Ama nasıl kafam güzelse 88 çiziyorum, hapcı müptezelin teki girdi wc'e halisünasyon mu gördü naptı, burada zikir mi çekilir lan semazen misin sen manyak diye tokat atmaya çalışmıştı.
Bir arkadaş var, hastalığıma cinler musallat olmuş kanka dedi.
Aramızda ki muhabbet:
( Arkadaş )Cin aşık olmuş olabilir kanka
ben : Arkadaşım olarak görüyorum kanka.
A: Arkadaşı varsa ayarlasana kanka.
hahaha falan muhabbeti.
T : Tehlikeli bir eylemdir.
Aramızda ki muhabbet:
( Arkadaş )Cin aşık olmuş olabilir kanka
ben : Arkadaşım olarak görüyorum kanka.
A: Arkadaşı varsa ayarlasana kanka.
hahaha falan muhabbeti.
T : Tehlikeli bir eylemdir.
insanın yaparken mutlu olduğu işlerin tamamıdır.
Benim hobim biraz ipneliğe giriyor açıkçası, adres soruyorum. İlk sağdan dön diyor, ilk soldan dönüyorum. Bunu bilerek yapıyorum.
Benim hobim biraz ipneliğe giriyor açıkçası, adres soruyorum. İlk sağdan dön diyor, ilk soldan dönüyorum. Bunu bilerek yapıyorum.
bazı insanlar da, onaylanma ihtiyacı olur. Ama insanların beğenmesi değildir asıl sizi onaylayan, asıl onaylayan şey mükemmeliyetçiliktir. Uçurumdan düşme hissini veren de onaylanmayınca mükemmeliyetçiliktir.
aslında düşünceler hisleri şekillendirir. ama sizin düşüncenizle şekillendirdiğiniz hisler değil hayaller, bu da mutaber kaynaklara oturulmamış. o yüzden çoğu konu da kararsısız.
stefan zweig'in dediği gibi düşünceler bir dayanak noktasına gereksinim duyarlar, yani kurduğunuz gelecek hayalleriniz onun hissettikleri değil.
bu hayallerinizle insanların sizi kullanmasına izin vermeyin. yanlışında doğru arayarak sevdiğiniz insan haline getirmeyin. şayet olduğu insan size acı veriyorsa uzaklaşın ileri de büyük bir hatasıyla yüzleşmenizden ve ileri de büyük vicdan azapları duymaktan daha iyidir.
stefan zweig'in dediği gibi düşünceler bir dayanak noktasına gereksinim duyarlar, yani kurduğunuz gelecek hayalleriniz onun hissettikleri değil.
bu hayallerinizle insanların sizi kullanmasına izin vermeyin. yanlışında doğru arayarak sevdiğiniz insan haline getirmeyin. şayet olduğu insan size acı veriyorsa uzaklaşın ileri de büyük bir hatasıyla yüzleşmenizden ve ileri de büyük vicdan azapları duymaktan daha iyidir.
bakış açısı her ne kadar önemli olsa da olayları değerlendirirken bizim çıkarım yapmamızı sağlayan şey, anlayıştır.
anlayışımız da beklentimizdir, ki anlayış ve beklentiden çıkarım yapma eğiliminde olduğumuz için, bakış açısını değiştirmek kimi zaman pek işe yaramaz. sabit fikriniz anlayışınız olur çünkü, bakış açısı da yetersiz gelebilir.
aslında söylemek istediğim şey, bakış açısının yanlış olduğunu bilip değiştiremeyenler için.
anlayışımız da beklentimizdir, ki anlayış ve beklentiden çıkarım yapma eğiliminde olduğumuz için, bakış açısını değiştirmek kimi zaman pek işe yaramaz. sabit fikriniz anlayışınız olur çünkü, bakış açısı da yetersiz gelebilir.
aslında söylemek istediğim şey, bakış açısının yanlış olduğunu bilip değiştiremeyenler için.
photoshop da matbaacılıkta ana renkleri belirleyen paletlerdir.
rgb'a göre renklerin dağılma olasılığı daha düşüktür.
rgb'a göre renklerin dağılma olasılığı daha düşüktür.
Şayet vites değiştirirken arkadan çarpmışlar gibi bir durum oluşuyorsa, bu şanzımandan kaynaklanır.
duygulara geniş yelpazeli bakmak terapi gibi1.
t : duygunun ne içinde ne dışındayken, bakış açısının bazen bir kurtarıcı, bazende bir zincir olması durumudur.
suçlama duygusu ve dış gözden bakmak:
birisini suçladığında sorumluluk hissetmediğin için içten içe güvende olursun, bu yerinde saymanın ilk adımıdır aslında. bir takım şeyler de sürekli birisini bir şeyleri suçlamak, sana güven duygusunu verir. bunun biraz daha derininde hata yapmaktan korkmak gibi gözükse de kendimizi sevmemiz var. içimizde ki boşlukları hayvani güdülerle kapatmak var.
aslında herkesi suçlamak yerine kendimizi suçlasak dianetik terapisi oluşur. dianetik terapisi nedir: manevi bir acıda ki bilinçsizlik anına gidilerek yapılır, sonra sıradan bir bilgi haline gelir. tedavinin sonuç kısmını beyin sınıflandırması kendisi yapar.
bir örnek vereyim...
aldatılmaktan korkuyorsun diyelim dış gözden baktığında içinde ki eleştirisel sesin dinen nefsinin seni kaygını kullanarak manipüle ettiğini görürsün, ve olaylar beyninde tekrar sınıflanır. suçlamaktan örnek verelim. bir sevgilin var diyelim ondan beklentilerin çok yüksek, yaptığı şeyin ne olduğunu görmene rağmen, kendi beklentinin kırılmasından bir çıkarım yapıyorsun ve onu suçluyorsun. kendini suçlamaya başladığında, beklentinin yüksek olduğunu görebilirsin objektif olduğunda işe yarayabilir.
t : duygunun ne içinde ne dışındayken, bakış açısının bazen bir kurtarıcı, bazende bir zincir olması durumudur.
suçlama duygusu ve dış gözden bakmak:
birisini suçladığında sorumluluk hissetmediğin için içten içe güvende olursun, bu yerinde saymanın ilk adımıdır aslında. bir takım şeyler de sürekli birisini bir şeyleri suçlamak, sana güven duygusunu verir. bunun biraz daha derininde hata yapmaktan korkmak gibi gözükse de kendimizi sevmemiz var. içimizde ki boşlukları hayvani güdülerle kapatmak var.
aslında herkesi suçlamak yerine kendimizi suçlasak dianetik terapisi oluşur. dianetik terapisi nedir: manevi bir acıda ki bilinçsizlik anına gidilerek yapılır, sonra sıradan bir bilgi haline gelir. tedavinin sonuç kısmını beyin sınıflandırması kendisi yapar.
bir örnek vereyim...
aldatılmaktan korkuyorsun diyelim dış gözden baktığında içinde ki eleştirisel sesin dinen nefsinin seni kaygını kullanarak manipüle ettiğini görürsün, ve olaylar beyninde tekrar sınıflanır. suçlamaktan örnek verelim. bir sevgilin var diyelim ondan beklentilerin çok yüksek, yaptığı şeyin ne olduğunu görmene rağmen, kendi beklentinin kırılmasından bir çıkarım yapıyorsun ve onu suçluyorsun. kendini suçlamaya başladığında, beklentinin yüksek olduğunu görebilirsin objektif olduğunda işe yarayabilir.
(bkz:mahşeri cümbüş )
anında görüntü show mahşer ve cümbüş adlı iki grubun doğaçlama yaparak ilerlettiği bir programdı. Benim için önemliler çünkü tiyatroyu tv'ye taşıyan çok güzel hareketler bunlar, güldür güldür show gibi programların atası olan programdır.
Ayhan taş, burak satıbol gibi oyuncular vardı.
anında görüntü show mahşer ve cümbüş adlı iki grubun doğaçlama yaparak ilerlettiği bir programdı. Benim için önemliler çünkü tiyatroyu tv'ye taşıyan çok güzel hareketler bunlar, güldür güldür show gibi programların atası olan programdır.
Ayhan taş, burak satıbol gibi oyuncular vardı.
İzlenimcilik veya empresyonizm, 19. yüzyılda Fransa'da ortaya çıkan ve bütün sanat dallarını, özellikle resmi etkileyen akım. Doğadaki unsurların kişinin içinde oluşturduğu izlenimleri, duygusal izleri yansıtmayı hedefler.
Türkiye de resim konusunda ibrahim çallı, öncülerinden sayılır.
Türkiye de resim konusunda ibrahim çallı, öncülerinden sayılır.
Ankara kızılay sakarya cad. bulunan, engellilerin çalıştığı bir cafedir.
Ahmet kaya ne güzel demiş; Bir kardeş selamında seni aramak var ya ( " kendine iyi bak şarkısı " ) dersiniz. Anlık kafa karışıklığı sonrası yürürsünüz.
Bunun ekmeğini bazı kızlarda yiyebiliyorsunuz.
Bunun ekmeğini bazı kızlarda yiyebiliyorsunuz.
katılmadığım önerme. Bir insanı kaybetmekten korkuyorsanız, ona verdiğiniz değeri egonuzdan üstün tutuyorsunuz demektir. Nasıl sigmund freud bu ego değer mantığını, özür dilemekte kullandıysa kaybetme korkusunda da kullanılabilir. değerin temelinde sevgi vardır.
küllerimiz gökyüzü, biz yandıkça doğuyor güneş.
(bkz:küllerinden doğmak )
aslında bir durumu algılayınca, zihnimizin girdiği arayış asıl benliğimiz. içimizde ki sıkıntılar ya da prangalar değil. kaçma eğilimi gösterdiğimiz ya da baş etme becerisi biziz, kaçma eğilimi gösterdiğimiz şey değil.
varoluşsal nihai kaygılardan olan anlamsızlık bile esasında, kaygının anlamını duruma yansıtmak oluyor. yani yüklediğimiz anlamlar olduğunun farkındalığı değil bence, esasında kaygının anlamını yansıtmak.
aşk acısı bence, varoluşsal kaygılardan anlamsızlığı kapsıyor. anlamsızlık ya, onsuzluk. asıl anlamsızlık; kaygıdan doğan arzulara ulaşamama farkındalığı.
(bkz:küllerinden doğmak )
aslında bir durumu algılayınca, zihnimizin girdiği arayış asıl benliğimiz. içimizde ki sıkıntılar ya da prangalar değil. kaçma eğilimi gösterdiğimiz ya da baş etme becerisi biziz, kaçma eğilimi gösterdiğimiz şey değil.
varoluşsal nihai kaygılardan olan anlamsızlık bile esasında, kaygının anlamını duruma yansıtmak oluyor. yani yüklediğimiz anlamlar olduğunun farkındalığı değil bence, esasında kaygının anlamını yansıtmak.
aşk acısı bence, varoluşsal kaygılardan anlamsızlığı kapsıyor. anlamsızlık ya, onsuzluk. asıl anlamsızlık; kaygıdan doğan arzulara ulaşamama farkındalığı.
(bkz:ben )
Soğuk ve kasvetli günlerde uzun saatler boyunca yatakta kalmak istemek çok yaygın ve doğal bir durum. Fakat Klinomani rahatsızlığı olan kişiler için özellikle yağmurlu ve karlı günlerde yataktan çıkmak tamamen bir işkence hissi yaratabilir. Bu kişiler günler boyunca yatakta kalabilirler. Klinomani, Yunanca da uyuma takıntısı anlamına geliyor. Bu kişiler yataklarına, yastıklarına ve yorganlarına aşırı bir sevgi besliyor.
Soğuk ve kasvetli günlerde uzun saatler boyunca yatakta kalmak istemek çok yaygın ve doğal bir durum. Fakat Klinomani rahatsızlığı olan kişiler için özellikle yağmurlu ve karlı günlerde yataktan çıkmak tamamen bir işkence hissi yaratabilir. Bu kişiler günler boyunca yatakta kalabilirler. Klinomani, Yunanca da uyuma takıntısı anlamına geliyor. Bu kişiler yataklarına, yastıklarına ve yorganlarına aşırı bir sevgi besliyor.
Bütün insanlar hediye almaktan ve başkalarını mutlu etmekten zevk alır. Fakat bazı kişiler için hediye verme isteği, karşı konulamaz ve anormal bir dürtü olarak ortaya çıkıyor. Bu takıntıya sahip kişilerde hediye verme isteği bir başkasını mutlu etme ya da iyilik yapma isteği olarak görülmüyor. Doromani, kişilerin finansal durumları yeterli olmasa bile hediye alma isteğine karşı koyamadığı için kredi çekmesine, borca girmesine hatta bazı durumlarda haciz tehlikesiyle karşılaşmasına sebep oluyor.
kardeş kavgasında havlu atan olmaz ama, mavi leğende büyük abi-abla, kırmızı leğende küçük kardeş olur, genel de büyük olan ağzını burnunu kırar.
taze ekmek alınmasa rağmen bayat ekmek yenilerek, diğer taze ekmeklerinde bayatlamasını sağlamak geldi benim aklıma.
Atası budabi tv olan oğuzhan uğur'un ve ekibinin kanalı. Mevzular da yeri geldiğinde kendinizle yüzleşiren, yeri geldiğinde bilgilendiren bir kanalken, olaylar da aşırı güldürüyordu. Ama konuşurken altında bir alt yapı var. Şimdi olaylar gitti, onedio da pinç programı çekmeye başladı. Yine alt yapı var konuşurken ve aşırı güldürüyor.
başıma gelen çoğu şeyle dalga geçebilen bir yapıya sahibim. Misal beyinsel bir hastalığım var. Efendi erkek gibi terk edemiyor da beynim, piç erkek gibi aldatıyor. kızların efendi erkek vs piç erkek tercihi gibi bir şey oldu, başka seçenekte yok, terk etse en azından salak olurum. Efendi beyin istiyoruz. tüm efendi beyinleri kapmışlar.
Neyse ki çok mutluyum çünkü;
zenginsozluk.com/foto
Neyse ki çok mutluyum çünkü;
zenginsozluk.com/foto
aslında bunun temelinde dianetik terapisi yatıyor.
dianetik terapisi; olayı saptıran bir güç beyin sınıflandırması denen mekanizmayı etkiliyor ve beyin de bir algısal örgütlenme oluyor, olayı saptıran güç bulunduktan sonra beyin sınıflandırması olayları tekrar sınıflandırıyor.
örneğin; içinizde ki eleştirisel ses dinen nefsiniz. sizi tip konusunda eleştiriyor diyelim, bu eleştiri yüzüm büyük, kulağım hayvan gibi ) algısal örgütlenme ile beyniniz tipinizi ona göre sınıflandırır. farklı bir his ile baktığınızda ya da dış gözden bilinçli bir şekilde nefsinize baktığınızda olaylar beyninizde tekrar sınıflanır.
aslında şapkalı ya da gözlüklüyken ya da ayna da uzun süre kendinize bakıp bir yerden sonra kendinizi beğendiğinizde, gerçek sizi algılıyorsunuz. onun öncesi bir algısal örgütlenme aslında...
isterseniz şöyle deneyin; aslında tip olarak beğenmediğiniz bir insanı, kızların ya da erkeklerin çok beğendiğini düşünün onu kıskandığınızda sizden daha yakışıklı olduğunu ya da daha güzel olduğunu düşünebilirsiniz.
dianetik terapisi; olayı saptıran bir güç beyin sınıflandırması denen mekanizmayı etkiliyor ve beyin de bir algısal örgütlenme oluyor, olayı saptıran güç bulunduktan sonra beyin sınıflandırması olayları tekrar sınıflandırıyor.
örneğin; içinizde ki eleştirisel ses dinen nefsiniz. sizi tip konusunda eleştiriyor diyelim, bu eleştiri yüzüm büyük, kulağım hayvan gibi ) algısal örgütlenme ile beyniniz tipinizi ona göre sınıflandırır. farklı bir his ile baktığınızda ya da dış gözden bilinçli bir şekilde nefsinize baktığınızda olaylar beyninizde tekrar sınıflanır.
aslında şapkalı ya da gözlüklüyken ya da ayna da uzun süre kendinize bakıp bir yerden sonra kendinizi beğendiğinizde, gerçek sizi algılıyorsunuz. onun öncesi bir algısal örgütlenme aslında...
isterseniz şöyle deneyin; aslında tip olarak beğenmediğiniz bir insanı, kızların ya da erkeklerin çok beğendiğini düşünün onu kıskandığınızda sizden daha yakışıklı olduğunu ya da daha güzel olduğunu düşünebilirsiniz.
aslında anlamsızlık kendi hayatına dış gözden bakmak gibi bir şeydir; ama irvin d. yalom'a göre; insanların hayatını önemli kılan, onu izleyen bir göz olmasıdır der. bu izleyen göz; bilinçdışı zekada ki istemsiz düşünceler olur. nasıl diyeyim, korktuğunuz olgular olur. insan benliğinden uzaklaşacağını sandığı için korkar esasında. korku gibi duygular olguyu benimsetme özelliğine sahip duygulardır. olgunun kendisi değil, duygu benimsetir. aslında anlamsızlık; bir şeyin anlamını yitirmesi demek değildir, kaygıdan doğan arzulara ulaşamama farkındalığıdır. ne bileyim, beğenilmeme kaygısı olur. aslında düşüncenin zeminini oturtmayan, anlamsızlığı yaratan, bizi izleyen gözün bizi onaylamamasıdır. motivasyonumuzu onaylayan şeyi sorgulamak gerekiyor. aslında farkındalık, ümitsizlik demek değildir, bir şeyin değişebileceğinin zamanını göstermektir. insan zihninin girdiği arayış asıl benliğidir, sıkıntıları değil. bazen farklı hisle bakmak dianetik terapisi gibidir, olaylar farklı şekilde beyninizde sınıflanır. bilincinizi, kaçtığınız düşünceler oluşturuyorsa, çabanız külleriniz oluyor, siz yanmadan doğmuyor güneş. asıl bilincinizde ki zihin katmanını, dış gözden sizi izleyen, gözünüzde büyültüp anlayış haline getirdiğiniz şey olmamalı.
irvin d. yaloma göre; yaşama sevincini veren şey, bizi izleyen bir göz olmasıdır der. aslında bizi izleyen gözü biz kaygı yapıyoruz. kaygılandığımız olguyu, bizi izleyen göz yapıyoruz. dış gözden kendimize bakmak terapi gibidir, bir çok olay tekrar sınıflanır beyin de.