anlamanı bilmeyenlerin ilgiyi yüksek tutmak için girişmiş oldukları iş. Felsefik yönden açıklamaya çalışırsak ; gizemcilik, doğaüstü güçlerin varbulunduğu ve bunlarla ilişki kurabileceği temeline dayanan dinsel dünya görüşüdür. Örneğin konfüsyüsçülük, taoculuk, rahmancılık, hermesçilik vs.. gizemsel dinlerdir. ve bu dinlerin sıradan insanların ulaşamayacakları varsayılarak gizlenmesi gerektiğine inanmışlardır. konuyla ilgili şeyh bedrettin şöyle der ; ''hak (gerçek) halka açıklanamaz. açıklanırsa ya yollarını sapıtırlar ya da o gerçeği söyleyeni suçlarlar.''
insan eti yiyerek çoğalmayı hedefleyen Tür. bazıları eklem romatizması olmuş gibi beş dakikada bir adım atabilirken, diğerleri koşabiliyor.. koşabilenleri aptal olurken koşamayanları daha zeki oluyor.. aslında bilmek istediğim şu; beyinler var mı yok mu? bir de kolunu kaldırmaktan aciz zombi insan etini nasıl parçalayabiliyor bu da bir soru.
Hoş geldinin samimiyete evrilmiş hali. Hoşgelmiş diye bir sözcük yok bu arada.
güçtür, doğaüstü bir güçtür. kişilik taşır. her türlü özelliklerden bağımsızdır. her varlıkta belirebilir ama hiçbirine özgü değildir. ''içine girdiği varlıklar göçüp gider. ama o hep kendisiyle aynı kalır..'' demek ki neymiş! güce, aşka, sevgiye vs.. değil de onlara kattığımız manalardan ötürü onları kutsal sayıyoruz, seviyoruz, sayıyoruz, tapınıyoruz..
"Neden yer veriyorsun " diyen kadının ağzına kürekle vurmak istedim. Yavrum benim, ben olsaydım kucağıma alır , huzurla uyumasını sağlardım. İçim acıdı. " Anası babası salmış, size ne oluyor " diyor aynı kadın, acımasız pislik.
insan insanı değerli kılar. güven denen şey bu değerin de ana noktası. güvenmek sevmektir, sevmek ise az da olsa anlatmaya değer görmektir. bir şey bilmeden birini seviyor olmak kötü bir his. ama düzen böyle değil mi? kelimelerin içini boşaltarak yansıtmak büyük modernlik. işte kırılma noktası da burada, ne yazık ki insanız.
bir merhaba, insanın sırtına yüktür bazen, bazı duyguları yaşarken..
küçük yaşta abd'ye göç etmiş lübnan asıllı şair filozof. batılıların kıymetini bildiği, eserlerinin bir çok dile çevrildiği, şairliği kadar ressamlığının da hayranlık uyandırdığı müthiş bir beyin.
''suların yükseldiği sırada nil kıyısında bir sırtlan ile
bir timsah karşılaştılar; durup selamladılar birbirlerini.
sırtlan konuştu ve dedi, "günleriniz nasıl geçiyor,
efendim?"
ve timsah cevapladı ve dedi "kötü geçiyor. gün oluyor
acılarım ve hüznüm içinde ağlıyorum, ve yaratıklar
diyorlar ki, 'bunlar yalnızca timsah gözyaşları.' ve bu
beni her sözün ötesinde yaralıyor."
ve sırtlan dedi, "acınız ve hüznünüzden söz ediyorsunuz;
ama bir an için beni düşünün. dünyanın güzelliğine,
harikalarına, mucizelerine bakıyorum ve salt bir sevinçle,
günün güldüğü gibi gülüyorum. ve ormanın
insanları diyorlar, "bu yalnızca bir sırtlan gülüşü."
''suların yükseldiği sırada nil kıyısında bir sırtlan ile
bir timsah karşılaştılar; durup selamladılar birbirlerini.
sırtlan konuştu ve dedi, "günleriniz nasıl geçiyor,
efendim?"
ve timsah cevapladı ve dedi "kötü geçiyor. gün oluyor
acılarım ve hüznüm içinde ağlıyorum, ve yaratıklar
diyorlar ki, 'bunlar yalnızca timsah gözyaşları.' ve bu
beni her sözün ötesinde yaralıyor."
ve sırtlan dedi, "acınız ve hüznünüzden söz ediyorsunuz;
ama bir an için beni düşünün. dünyanın güzelliğine,
harikalarına, mucizelerine bakıyorum ve salt bir sevinçle,
günün güldüğü gibi gülüyorum. ve ormanın
insanları diyorlar, "bu yalnızca bir sırtlan gülüşü."
dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan, birbirinden habersiz 8 kişinin farklı anne/babadan dünyaya gelmiş olsalar da, aslında aynı anneden geldikleri, ruhani anne tarafından yönlendirilen, tehlikelere karşı birbirlerini koruyan fantastik bilim kurgu dizisi. 1.sezonu izleyen biri olarak diyebilirim ki: izlemezseniz de olur. aykırı olacağım diye pervasızlığın dibine bu kadar vurulmaz.
aynı rüzgara karşı tükürmek gibi. ya gelir yanağına yapışır ya da yandan sıyırır. havai bir hal.
iki kulağın arasında o kibirli dil,
benliğini ispatlamaya çalışan,
ben demeden duramayan,
kılıktan kılığa girip acıtan.
benliğini ispatlamaya çalışan,
ben demeden duramayan,
kılıktan kılığa girip acıtan.
'' o, hep bildiğin, tanıdığın; ama hiç karşılaşmadığın. karşılaşmayacağını sandığındır. şimdi bütün bilgi yörüngen değişecek. artık bambaşka yataklardan akacak, düşünce ırmağın.
oysa, hep ona göre ayarlamıştın kendini. ama, başka gezegenlerle, başka nehirlerle....
yepyeni bir gelecek haritası çizeceksin şimdi. bugüne dek yaşadıklarının ötesine geçen. ötelerden bir yerlerde yeni yerlere götüren yeni yollar belirleyen bir harita. kendine doğru artık yokoluş olarak dokunmayan. varoluş yerlerini de yeniden belirleyen bir harita...
evrenin ve dünyan. gökyüzün ve yeryüzün. değişecek artık, şimdi işte!''
oysa, hep ona göre ayarlamıştın kendini. ama, başka gezegenlerle, başka nehirlerle....
yepyeni bir gelecek haritası çizeceksin şimdi. bugüne dek yaşadıklarının ötesine geçen. ötelerden bir yerlerde yeni yerlere götüren yeni yollar belirleyen bir harita. kendine doğru artık yokoluş olarak dokunmayan. varoluş yerlerini de yeniden belirleyen bir harita...
evrenin ve dünyan. gökyüzün ve yeryüzün. değişecek artık, şimdi işte!''
yıkıma yönelmiş yaşamım bölük pörçük. olacak, olduracak, dolduracak hiçbir şey yok. tam ya da tamam olma duygusu yok. resimler de artık akla bir şey getirmiyor. dürtmüyor, işaret etmiyorlar. zor mu dersin artık ''yeniden güçlü, yapabilir olmak? bunun için nasıl da tersine çevirmen gerek yaşam yönelimlerini. sen tamamiyle boş vermeye karar vermişken geldi o. bütün yönelimini değiştirmek için. nasıl da zor bu! ama nasıl da güzel yeniden canlanmak, yaşamın toz tutmuş hayallerini silkeleyip bahar güneşine çıkarmak. kendine yeniden bir yıldız çizip gökyüzü haritanı yeniden çıkarmaya girişmek. çıkmak ve çıkarmak yeniden.'' mümkün mü?
''bugün günlerden hiç. benim adım yok.
kanatlanıyor içimden binlerce siyah kelebek.
savruluyor rüzgarda yaprak gibi kalbim, uzaklarda bir yerde. kalbim kayıp.''
kanatlanıyor içimden binlerce siyah kelebek.
savruluyor rüzgarda yaprak gibi kalbim, uzaklarda bir yerde. kalbim kayıp.''
''.. şimdi, uzak kalmış bir hayalin yankısıdır, yansısıdır, yanılmasıdır diye, aldatıcı saydığın mutluluk da bambaşka bir anlam kazanacak. kendi kendine uyumlu olma olanağı saymıştın onu. olmayınca da, olsa olsa, dinelme, dinleme, dinginlik...
şimdiyse, etkinlik isteyecek senden. yapman gereken bir şey artık amacını ve çabanı isteyen...
eylem olacak artık mutluluk senin için.
yabancı kalmıştın eyleme, yıllar yılı sürüklenmeyi yeğlemiştin. alışmıştın da buna. içinde sakladığın, sakındığın, sakladığın yumuşak içeriği koruyarak, sert, katı, dikenli yanını, dış kabuğunu koymuştun ortaya hep. ne fark ederdi ki, diye. her şey boş olanaksız zaten...
boşa çıkacaktı her şey. boşunaydı her şey, zaten, hiçliğe akarak. o, yok,hiç....
o,var şimdi işte
eylem de ne?
yola çıkıp zamanında bir yerde olmak
orada olmak, o da orada olacak diye
oradasın işte
o da, burada, buranda...''
şimdiyse, etkinlik isteyecek senden. yapman gereken bir şey artık amacını ve çabanı isteyen...
eylem olacak artık mutluluk senin için.
yabancı kalmıştın eyleme, yıllar yılı sürüklenmeyi yeğlemiştin. alışmıştın da buna. içinde sakladığın, sakındığın, sakladığın yumuşak içeriği koruyarak, sert, katı, dikenli yanını, dış kabuğunu koymuştun ortaya hep. ne fark ederdi ki, diye. her şey boş olanaksız zaten...
boşa çıkacaktı her şey. boşunaydı her şey, zaten, hiçliğe akarak. o, yok,hiç....
o,var şimdi işte
eylem de ne?
yola çıkıp zamanında bir yerde olmak
orada olmak, o da orada olacak diye
oradasın işte
o da, burada, buranda...''
Dün mod. Bildiğim yazar bugün mod. değil. Editör bildiğim yazar editör değil. Yazar bildiğim düz adam sami, mod. Neler oluyor ? Tek tek yazar profiline girip yetkili mi arayacağız. Değişiklik yapıldıysa güncellemelerden haberdar olmamız gerekmiyor mu ?
ahşap sehpamın dokusunu hissetmek için elimi şöyle bir gezdirdim üzerinde. eskiydi, eskiyi severken eskimeyecek olma iddiasında bulunmak çelişki miydi? hayır, seven kalp eskimezdi..
kafasının hemen üzerinde düşünce balonuyla uyanıyorsa neden olmasın. vardır elbette bir anlamı, dipsiz, duvarsız, karanlık bir uçuruma doğru..
Tanım: Vega şarkısı.
Tanım: Vega şarkısı.
"Birbirinin önünde yamulanlar varken
Beni dize bilmez sanma
Beni dize gelmez san!
Çaresizlik ki kırk kır ile sıvanmıştır hikayemize.
Bir balığın yaralı ağzıyla konuşuyor olmamız bundan.."
Beni dize bilmez sanma
Beni dize gelmez san!
Çaresizlik ki kırk kır ile sıvanmıştır hikayemize.
Bir balığın yaralı ağzıyla konuşuyor olmamız bundan.."
bir şeyin doğruluğunu kesin olarak gösterebilirseniz, ondan kuşku duyan herkesi reddedersiniz. bu yüzden kimi inançlarda ne kadar yanlış kanı ya da hata olduğunu derinlemesine incelemeyi sağlayan yararlı bir teknik, bu inançlardan kuşku duyan birini nasıl reddedebileceğinizi incelemektir.
kuşku duyan kişilere gereksiniminiz var. kuşku olmadan gelişim olmaz..
kuşku duyan kişilere gereksiniminiz var. kuşku olmadan gelişim olmaz..
Duygulanımlarım. Eskisi kadar uçarı, havai değiller. Gittikçe olgun ve mendebur olmaya kararlılar.
birçok hikayede, saçma şeyler yapan soytarılar bulunur. oysa don kişot, soytarı değildir. onun garip inançları, çok fazla ve çok ayrıntılı düşünmesinden kaynaklanmaktadır. her kanıtı kendisine uydurarak yeniden yorumlayabilir. düşüncesini şekillendiren bir takım inançların, şövalyelik ideallerinin esiri haline geldiği için böyle davranır. kitap ilerledikçe, mantıklı biri olan sancho, efendisinin saplantılarına kendini iyice kaptırır ve çoğu zaman sağduyusu, kendisini don kişot'un düşüncelerinin gücünden korumakta yetersiz kalır.
arıza manyetik bir yapım var. nerede arıza manyak var çekiyorum kendime, nokta atışı yapıyorum. maşallahım var bu konuda.
bir ayrılık tartışması sonrası çeşitli karakterlerin seçeceği yollardan iki tanesi üzerinde duralım kısaca. başlıkta anlaşıldığı üzere adamımız bir kumarbazın karakterine sahip ki daha gece gitmeden belki şansım döner diyerek önceden kazandırıp daha sonra kaybettiren masasını terk edip başka oyunlara yönelmiş. orada kaybedince gün doğmadan eski masasına gelmeye çalışıyor. ilerde yine kaybetsin tekrar başka oyunlarda başka masalarda şansını dener. hatta kaybetmesine bile gerek yok. sırf heyecan için bile dener. diğer bir davranış şekli ise dibe vuran bir müptezel olurdu ki kendini kaybedinceye kadar uyuşturup dağıtıp kendini ardından başka bir bedende acılarına tekrar uyanabilirdi ki bu müptezel bağlı olduğu kişiye kalben ve ruhen sadıktır. zaten çok kolay kolay da kendini dağıtmaz, dağıtsa da sonunda koşa koşa geri dönmekten kendini alamaz. ve dışarıya aklı yerinde iken yönelmez..
diyeceksiniz ki adam zaten ayrıldıktan sonra böyle bir şey yaptı. so sorry tartışmanın ertesi günü bunu yapabiliyorsa ya hiçbir şey hissetmiyordur ya da kendi duygularına bile ihanet eden bir adam var karşı da. elle tutulacak tarafı yok mevzunun olumlu düşünecek yan bulamıyorum denesem de..
diyeceksiniz ki adam zaten ayrıldıktan sonra böyle bir şey yaptı. so sorry tartışmanın ertesi günü bunu yapabiliyorsa ya hiçbir şey hissetmiyordur ya da kendi duygularına bile ihanet eden bir adam var karşı da. elle tutulacak tarafı yok mevzunun olumlu düşünecek yan bulamıyorum denesem de..
beyazlar giymiş bulutlara benzemek istiyorum, özlenmiş umutları haykırıp bir sevda masalının mor nüshasını o engin maviliğe bırakma zamanım geldi de geçiyor..