Ömür hanımla güz konuşmaları isimli şiiriyle çıtayı çok yüksekte tutan şair. Harikulade dizeler bağışlamıştır Türk şiirine. Ellerinden Öpüyorum.
Gasilhanelerde kullanılan, ölünün kefenine serpilen çiçek suyu. Gassalın yüzündeki donuk ifadeleri siler süpürür, gül bahçesi kokar meftâ ve gassal.
Ruh ağrısı bir memleket.
İstanbul sıkıntısı ve İstanbul özlemi diye ikiye ayrılır, tıpkı Anadolu ve Avrupa yakası gibi. Sıkıntısını ikametçileri yaşıyor, özlemini ondan gayrı kalanları. Bir de sayın jürinin dikkatini celp etmek istiyorum: İstanbul denilince akla zinhar esenyurt ve bağcılar gelmesin. Kadiköy ve Beşiktaş gelsin. İstirham ediyorum, lütfen...
İstanbul sıkıntısı ve İstanbul özlemi diye ikiye ayrılır, tıpkı Anadolu ve Avrupa yakası gibi. Sıkıntısını ikametçileri yaşıyor, özlemini ondan gayrı kalanları. Bir de sayın jürinin dikkatini celp etmek istiyorum: İstanbul denilince akla zinhar esenyurt ve bağcılar gelmesin. Kadiköy ve Beşiktaş gelsin. İstirham ediyorum, lütfen...
Eskilerin halis muhlis din tüccarı, şimdilerin teröristi, geleceğin virüsü. Gelecek bahsi şöyle ki: bu topraklarda egemen olan zihniyet fetö yetiştiriciliği konusunda çok verimli. Bir Fethullah gider, bir Feyzullah gelir. Mesele bataklık, sivrisinek vızıltısı değil. Siyasal İslam bataklığa fıskiye görevi taşımaktadır. Üzgünüm muttaki kardeş, üzgünüm ve hayalkırıklığını anlıyorum.
Arabesk müziğinin yapı taş(ı)larından... nur içinde olsun, üç neslin ruh bunalımı yaşamasına, sebepsiz yere kederlenmesine, kendi kendine âşık olmasına vesile olmuştur. Kenar mahalle edebiyatı cabası olup, mağduriyet edebiyatına notalar serpmişti.
Üç neslin ruh ırzına geçen müzik için: (bkz:arabesk)
Üç neslin ruh ırzına geçen müzik için: (bkz:arabesk)
Yaşayan efsane.
Türk sinema tarihinin en iyi oyuncularından olan şener, eşkiya filmi ile Türk sinemasına çığır açtırmıştır. Bununla birlikte züğürt ağa filmi başyapıt niteliği taşır.
Türk sinema tarihinin en iyi oyuncularından olan şener, eşkiya filmi ile Türk sinemasına çığır açtırmıştır. Bununla birlikte züğürt ağa filmi başyapıt niteliği taşır.
Ülkenin malum ekonomik politikasızlığı ve tarumar olmuş tarımsızlığı yüzünden tadına bakılamayan sebze. Domates yoksa mehter yesinler, yahut portakal. Bir de mısır'da bazı ulemalar için, domates nasıralı isa'ya tabii bir isevi. Bundan mütevelli dini mübin İslam diyarında yemesi kat'a haram ve bazı fırkalar patlıcan için, "mümin" diyorlar.
Ey akıl sahipleri domatesi seviniz.
Ey akıl sahipleri domatesi seviniz.
Aristokrat mahallelerde artistik duruş ve tonlama ile tiyatral havaya giren beden dili. Bir de bunun kenar mahallede olanı var ki, çölde bedevi olmayı diletir: o da ufuklara bakıp taziye haberi verircesine bir hüzün, bir kopukluk, bir arabesk, bir ezilmişlik. Geleneksel ve otantik bir insan olsam da teknolojik ilerlemeleri bu yüzden seviyorum. Avucumda harita, hem de dünya haritası.
Çocuk evin neşesidir önermesinin vücût bulmuş hali. Fizyolojik olarak insan yavrusu çocuk kalmayacağına Göre, dolayısıyla neşe hüzne evriliyor. Çocuk yapmak dünyanın laubalilik kaldırmayan en ciddi işi. Fakat eğlenceli bir ciddiyet. Hem ciddi hem eğlenceli. Ebeveyn olmadan bunu hissetmek olasılık dahilinde değildir. Ama bir ebeveynin göz bebeklerine bakıp meal edilebilir. Çocuk başlı başına umut ve hayata sarılmanın, mutluluğa öykünmenin, ondan bir şeyler öğrenmenin resmidir. Evet, çocuklar ebeveynlere öğretmekte mahirdirler. Çünkü fıtratları temiz, dünya kirlerinden uzak, hesapsız, pazarlıksız, içten ve samimidirler. Biz büyüklerin kötü tesiri altında neşeden hüzne evrim geçirirler. Bunları gözlem yahut edinilmiş tecrübelerden bildirmiyorum, bilâkis olayın içindeyim. Baba oğul bağı, kız babası olmak, anne ve kızı, oğullar ve kızlar, her birinin kendi içinde yaşama bir şeyler katmanın zenginliği taşır. Kariyer olmamış, yok efendim ebeveyn yıpranmış, kendine bir şeyler yapmamış, saçını süpürge etmiş de yememiş yedirmiş, giymemiş giydirmiş ve saire... her mutluluğun bir zekatı var efendiler. Öyle üç kuruşa beş köfte yok.
Bir çocuğun gülüşünden tamir olacak,
Gönül ve dünya arızaları.
"Sizi özledim, canım oğlum limon çiçeği kızım."
Bir çocuğun gülüşünden tamir olacak,
Gönül ve dünya arızaları.
"Sizi özledim, canım oğlum limon çiçeği kızım."
Sebep sonuç ilişkisinden dolayı doğan teşekkür, şükranlık hâl bildirimi.
bakma teşekkür etmediğime,
Rica ederim diyeceksin.
'favori için şiir kadar teşekkür'
bakma teşekkür etmediğime,
Rica ederim diyeceksin.
'favori için şiir kadar teşekkür'
Filistinli Arap şair. Tarihe, İsrailoğullarının Yahudilerine, Kudüs'ün avlusuna, zeytin dağına, Süleyman tapınağına, ağlama duvarına, makam-ı davut'a, nasıralı isa'nın evinin damına, uzak yakın doğuya, kuzeyden güneye, batıdan eksen ve yön kayboluşlarına seccel-kaydet diyor.
"Seccel ene Arabi" diyor...
Mezarın Filistin koksun, portakal ve zeytin koksun.
"Seccel ene Arabi" diyor...
Mezarın Filistin koksun, portakal ve zeytin koksun.
Harap olmuş ülkenin mamûr şairi. Ve fakat en büyük özelliği ise yaşayan en büyük Arap şairlerinden biridir. Anadan babadan ismi ve cismi: Ali Ahmet Said Eşber. İnsan bu ya, sorar kendine: Adonis yeryüzünü terk etmeden şiir yazmak niçin?
Harap olmuş ülke; (bkz: Suriye )
Harap olmuş ülke; (bkz: Suriye )
Suyun ayak sesi şiiri ile bizlere pers diyarından seslenmiş şairi azam. Kelimelerden şiir kuleleri kurması bir yana, bir de renklere hâkimiyeti olan ressam. Bir de füruğ'a aşıktı ki, füruğ'un gözlerinin deseninde rabbine şahitlik ediyordu. Ama füruğ ne şahitlerdendi, ne de bu şahite, suya ayak sesi veren şahite meyletmedi.
İran sokaklarında kitapları yasaklı olan acem dilber-i şairesi. İranlı arkadaşımın anlattığına Göre, mezarını kim ziyaret ederse etsin istemsiz bir şekilde ağlıyormuş. Teyit etmek için pers yolu göründü bana. Bir gün teyit edersem editlerim. Bir de ismi, füruğ ve furuğ olarak geçer kaynaklarda... yani Google'den sorgulandığında her ikisi de çıkıyor. Lâkin ismin orijin hâli füruğ'dur. Hem ü harfini reva görün, iki u harfi ziyadesiyle sert ve haşin. Kadın kuş demiş, uçuş demiş a dostlar.
Füruğ canan'dır... bir can vardır, can için: (bkz: Sohrab sepehri)
Füruğ canan'dır... bir can vardır, can için: (bkz: Sohrab sepehri)
Şiirlerinde Mezopotamya vardır, bir dizesinde Havva ana daha dünkü kız çocuğu, çünkü o Anadolu'dur.
Ârif'tir, şiirine tarif gerekmez, şiir bilene ise zatı şahaneleri mâruf'tur.
Ârif'tir, şiirine tarif gerekmez, şiir bilene ise zatı şahaneleri mâruf'tur.
Değişik kafalar platformu.
2006 senesinin eylül ayında, teyzemin paylaştığı bir fotoğraf karesinin altında şunlar yazılıydı:
"Ah, ah bu eylül ayında çay da bir başka hüzün veriyor."
Oysa teyzemin doksan dokuz tespih çekmesi gerekiyordu. Enişteme ne demeli: nasılsın enişte diye sordum, 'hayat kısa kuşlar uçuyor' dedi. Oysa, hamdolsun, elhamdülillah demesi gerekirdi. İçimden bir vtr geçti, biraz sövdüm, sonra hesabı dondurdum. Almancı amcamın mevlit fotoğraflarını yayınlayıp 'beğensene yeğen, hadi len abimin oğlu ' demesini saymıyorum.
Bu sıla-i râhim çok bozdu çok!
2006 senesinin eylül ayında, teyzemin paylaştığı bir fotoğraf karesinin altında şunlar yazılıydı:
"Ah, ah bu eylül ayında çay da bir başka hüzün veriyor."
Oysa teyzemin doksan dokuz tespih çekmesi gerekiyordu. Enişteme ne demeli: nasılsın enişte diye sordum, 'hayat kısa kuşlar uçuyor' dedi. Oysa, hamdolsun, elhamdülillah demesi gerekirdi. İçimden bir vtr geçti, biraz sövdüm, sonra hesabı dondurdum. Almancı amcamın mevlit fotoğraflarını yayınlayıp 'beğensene yeğen, hadi len abimin oğlu ' demesini saymıyorum.
Bu sıla-i râhim çok bozdu çok!
Çiçek gibi hesabımın olduğu sözlük.
En son ne zaman girdiğimi hatırlamıyorum ve her girdiğimde yeni şifre almak zorunda kalıyorum. Anlayacağınız, mütemadiyen hesap kitliyorum kendisine. Çiçeğe gelince, ben onun ayrık otu olmasını istemiyorum.
Gereksiz bir abartı var ekşisine. Sebebini anlamıyorum.
En son ne zaman girdiğimi hatırlamıyorum ve her girdiğimde yeni şifre almak zorunda kalıyorum. Anlayacağınız, mütemadiyen hesap kitliyorum kendisine. Çiçeğe gelince, ben onun ayrık otu olmasını istemiyorum.
Gereksiz bir abartı var ekşisine. Sebebini anlamıyorum.
Ah'lar ağacına can suyu vermiş olan şaire.
En güzel 'bayım' hitabını o ederdi ve ondan gayrı kimseciğin diline bu hitap yakışmıyor. Her taklidi hitap göçmüş gitmiş hatibeyi çağrıştırıyor ve yaşatıyor.
En güzel 'bayım' hitabını o ederdi ve ondan gayrı kimseciğin diline bu hitap yakışmıyor. Her taklidi hitap göçmüş gitmiş hatibeyi çağrıştırıyor ve yaşatıyor.
Sarı kum deryası.
Rivayetlere Göre mecnun'un aşk hâlindeki son durağı imiş. Ama bazı ravilere Göre ise; bu durak ara bir duraktır, ki bu duraktan arşa, göklerin Rabbine uzan bir merdiven var imiş. Son durak berzah uzanış ve uyanışı. Valla hayat leyla'ya güzel, ne duraklar ne istasyonlar. Bir de leyla'yı geçme faslı var ki, bilmem ki kimin başına.
Çöl iyidir, acziyet bildirir.
Rivayetlere Göre mecnun'un aşk hâlindeki son durağı imiş. Ama bazı ravilere Göre ise; bu durak ara bir duraktır, ki bu duraktan arşa, göklerin Rabbine uzan bir merdiven var imiş. Son durak berzah uzanış ve uyanışı. Valla hayat leyla'ya güzel, ne duraklar ne istasyonlar. Bir de leyla'yı geçme faslı var ki, bilmem ki kimin başına.
Çöl iyidir, acziyet bildirir.
Sınırlı sayıda karakteri, sınırsız sayıda karaktersizi var olan platform. Bazan bir twete verilen cevapları okuyorum da, okuduğuma okuyacağıma pişman oluyorum. Meramını küfretmeden anlatamayan insan yarmaları ile dolu, özlü sözlerin bok çukuru. Sınırlı sayıda karakterden Word dosyasına sığınırım.
Mavi çarşaf üzerinde salınan tenekenin demirbaş adamı. Bu adamların en kıyağı, en kallavi abisi, başbakanı için:
(bkz:ne yapıcaz be kamil)
(bkz:ne yapıcaz be kamil)
Aidiyet yoksunluğu.
Mahallesiz kalmak sosyal bir araftır. Bir mahalleye göre 'mankurt', bir diğerine göre 'haymatlos' olursunuz. Çağımızın hastalığı olarak nükseden bir sendrom şeklindedir.
Mahallesiz kalmak sosyal bir araftır. Bir mahalleye göre 'mankurt', bir diğerine göre 'haymatlos' olursunuz. Çağımızın hastalığı olarak nükseden bir sendrom şeklindedir.
Eski ve tevhidi dil: ahed.
Rahman ve râhim, erhamürrahimin, Mâlik ve aziz, bâki ve bâri, musâvvir ve şeditûlikâb.
Tek ve yek.
Rahman ve râhim, erhamürrahimin, Mâlik ve aziz, bâki ve bâri, musâvvir ve şeditûlikâb.
Tek ve yek.
Piskoposlar, imamlar ve sultanlar, hahamlar, ruhbanlık ve uhrevi aristokrasinin çekiçleri altında inliyor insan hikayeleri. Çekiç politikacı domuzların elinde... hikaye sahiplerinde Şehadet ülküsü, şerbet kuyrukları, akletmez başlar kalabalığı. Bazen insan diyor ki, tüm her şey bir perde çekmeye baksa ne iyi olurdu. Ah insan, ah vuran ve vurulan, ölen ve öldüren. Bozuk bir hikayeyiz ne yazık.