confessions

turuncu gemi

2. nesil Yazar - Eski sevgili hüznü

  1. toplam entry 1820
  2. takipçi 11
  3. puan 16943

turna semahı

turuncu gemi
sözü ve müziği aşık daimi'ye ait muhteşem bir semahtır. en güzel örneği, büyük sanatçı ahmet kaya'nın resitaller albümünden dinlenebilir.

havayı hey deli gönül havayı
bir kız katarlamış da atı deveyi
ay doğmandan şavkı tuttu
yürüyelim, yürüyelim bundan sonra dost nenni
hey dost, hey dost

türk kahvesi içmeyi reddeden suudi prens

turuncu gemi
her sene hac ve umre ziyaretlerinde, bu canlı canlı insan yiyen suudi devletine milyar dolarla bırakan insanlarımıza vatan haini dersem elbette ki çok ayıp etmiş olacağımı biliyorum. bu kadar abartmaya gerek yok.
peki bu vahşi ve türkiye düşmanı devlete yapılan ve adına ibadet denilen ziyaretlerden, milyar dolarlar kazanıp bilmediğimiz işkembeleri doyuran diyanete ne demeli?

dersim katliamı

turuncu gemi
bir daha dünyada hiç bir halkın yaşamaması için bütün tedbirlerin alınması gereken, tarihteki katliamların en vahşilerindendir. ayıptır, zulümdür, cinayettir. lakin seyit rıza'nın dar ağacına giderken ki sözleri umut adına insanı ve devrimi güçle doldurmaktadır.

''ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim, bu bana dert oldu. ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim, bu da size dert olsun.''

bugün faşistlerin hileleriyle de baş eden herkese bin selam.

stoya

turuncu gemi
dün gece ekşi sözlükte başlığını gördüğüm durumdur. fakat stoya kim falan diye düşünürken, sanırım son dönem youtuber veya twitter fenomenidir diyerek uyuya kalmışım. öğlenden sonra çarşıya gitmek için belediye otobüsüne bindim. tesadüf kadın bir iş arkadaşım da otobüsteydi. tekrar bu başlığa rastladım. arkadaşıma ''stoya kim'' diye sorarken googledim ve telefonumdan ikimiz de şen kahkahalar eşliğinde öğrenmiş olduk stoya'nın kim olduğunu.

olayın siyasi boyutu bir yana, sanırım 35 yaşımda hayatımın aşkı olabilecek nitelik ve güzellikte hanım arkadaşımızdır. o gözler nedir yahu? başlarım seçimine de, bilmemne yenilenme kararına da, o gözler nedir arkadaşım?

dünyada bu kadar muhteşem varlıklar varken neden bizi malum kişi, abd'yi de trump falan yönetiyor diye derin bir siyasi sorgulamaya giriştim. neyse. beni türbülansa giren hiç bir seyahat ettiğim uçak bile müslüman yapamamışken, stoya'nın bakışı karşısında kelimei istavroz bile çıkartırım.
akp'ye oy ver desin veririm ki ben daha ne diyeyim?

her biji serok heval stoya bundan sonra.

yeryüzü sofraları

turuncu gemi
yüce devletimizin biz ateist ve komünistlere yıllardır ettiği bütün kötülükleri affedebilirim. fakat ihsan hoca gibi gerçekten mübarek bir insanı bizden korumayı düşündürecek kadar acayip bir zanna nasıl kapıldın diye sormak istiyorum devlete.

yıllardır israil devletine, bu ülkedeki her siyasi görüşten insan olarak, oruç açan müslümanlara saldırıyor diye etmediğimiz beddua kalmadı. son yıllarda türkiye'de saldırılan sofralardır.

yazıklar olsun.

laiklik

turuncu gemi
bir ulusun başına gelebilecek en güzel şeydir. fakat bizde topluma laiklik tepeden zerk edildi. bu yanlış bir durumdu iddiasında değilim. lakin avrupada laiklik toplumsal mücadeleler sonucu kazanılmış bir toplum hakkıdır. hatta sanırım temel bir insan hakkıdır da diyebiliriz.

türkiye toplumu da, ilk defa laiklik gibi bir kazanıp elinden gittiği zaman kitlelerin nasıl da kirli bir şekilde allah adıyla kandırıldığını gördü. ve bugün bunun ekonomik yıkımını hepimiz en acı şekillerde yaşıyoruz.

eminim ki 21 yy'de biz de laikliği tabandan kazanacağız ve bir daha asla bu muhteşem insanlık değerini kaybetmeyeceğiz.

vegan beslenme

turuncu gemi
beslenmek için canlı öldüren toplumun bir üyesi olarak dünya barışı, devrim, komünizm nutukları atarken 3 defa düşündüğümü itiraf ediyorum.
umarım bir gün hepimiz bu derin insani duyarlığı olan beslenme türüne haiz olabiliriz.

cemal süreya

turuncu gemi
çok az kişi bilir ama kendisi ülkesi için cesaretle ölmeyi göze alan büyük bir vatan şairidir.

cemal süreya, yeni yaprak dergisinin kasım 1989 sayısında öykücü muzaffer buyrukçu'yu da kışkırtarak dönemin “reis-i cumhur”u turgut özal'a şiirli bir öneride bulunur. şiir şöyledir:

''ülkemizi sizden,
sizi de kendi özel sıkıntılarınızdan
kurtarmak için
arkadaşım muzaffer buyrukçu'yla
bir önerimiz var:
intihar etmelisiniz!
ben ve buyrukçu bu konuda
dostça omuz veriyoruz size.
gelin, halkın önünde,
üçümüz birlikte intihar edelim.
yer: kadıköy eski iskelesinin önü,
günü ve saatini siz saptayın.
ülkemiz sizden kurtulsun,
biz de işe yaramış olalım.''

çok değil ben de on fava aynı fedakarlığı göstereceğim.

hatim

turuncu gemi
öldüğümü duyarsanız sakın böyle bir şey yapmamanızı rica ettiğim olaydır. kuran-ı kerim ölüler için değil diriler için inmiş bir kitaptır. ölen ölmüş gitmiş, artık onu hayırla yad etmekten başka yapabilecek hiç bir şey yoktur. eskiden sıkı bir müslümanken kuran-ı defalarca hatmetmiştim. ama o zamanlar bile hep beraber toplanarak ''hu partisi'' veriyormuşçasına yapmazdım bunu. inandığım allah muhattap almış bizi, peygamber bu kitabı yaymak için o kadar bedel ödemiş okuyup öğrenmemek ayıptır diye düşünürdüm.
şimdi kadim bir ateist olarak hala gerektikçe açar bilgilerinden faydalanırım. kuran-ı kerim içinde çok derin menkıbeler (mitoslar) barındıran bir kitaptır. güçlü şiirsel bir tonda infak etmeyi emreder. daha güçlü bir tonda barışı emreder. ''hu hu show'' larda anlışılabilecek emirler değildir bunlar.

ben ölünce vasiyetimdir. nefesi haram kokan hoca bana dua falan okumasın. cebine üç beş bir şey sıkıştırın tanju okan'dan bir şeyler okusun. her akşam vodka, rakı ve şarap şarkısı hiç fena olmaz mesela. zaten toprağın altında çürüyecek insan da değilim, organlarım bir çok başka bedende yaşayacak. bir şeyler kalırsa da üniversitede kadavra olarak kullanılacak.
allahın kitabında ayetlerin sadece kutsal kitaplarda olmadığı yazar. yer yüzü de bir ayettir. yapılan her hayır bir ayettir hatta. anlıyanlar için toprağın altında çürümektense, bari ölmüş bedenin bir işe yaramasında büyük mana vardır.

gerard depardieu

turuncu gemi
kanaatimce yaşayan en iyi fransız aktördür. hatta yaşayan en iyi aktörlerden biridir. ama elli yaşından sonra yandaş türkücü yavuz bingöl'ün bile tenezül etmeyeceği bir çok filmde sırf para için oynamıştır. zaten sonrasında para hırsından kafayı yediğini düşünüyorum. ben de pek rakı perver biri olarak söylemeliyim ki, alkol gerçekten insan beyninin hücrelerini çok tahrip eden bir içecektir. (benim içtiğim rakı has antakya incir'inden kendim yaptığım içinde hiç bir kimyasal alkol barındırmayan incir suyudur ki, rakı masumdur).

rivayete göre hz.nuh ile şeytan komşuymuş. ikisi de üzüm yetiştirmekteler. hz. nuh haliyle üzümlerini suyla yetiştirmekte. şeytan ise üzümlerini; bir gün aslan kanıyla, ikinci gün geyik kanıyla, üçüncü gün ise maymun kanıyla sularmış. o günden beri şaraptan bir bardak içen aslan gibi cesur, iki bardak içen geyik kadar mağrur, üçüncü kadehten sonra ise maymun gibi soytarı olurmuş. (bu denklem rakı için geçerli değildir)

gerard depardieu'nun, roman polanski ile oynadığı una pura formalità filmini ivedilikle öneririm.

bu arada geçen gün kanallar arasında zap yaparken ismail türüt'ü gördüm. yemin ediyorum bir an için gerard para için türk televizyonlarında karadeniz türküleri söylemeye başladı sandım.

savcı sayan

turuncu gemi
bu adam nihat doğan'ın şarkı söylemeyen bir biçimidir.
sakallı ve göbekli olması gibi kaç farkı daha vardır tabii.

hani baykal istifa mektubunu okurken (solcu baykal'ın pensilvanya'yı nasıl bir korkuyla akladıģını hiç unutmayacağım) "bizi bırakma başkanım" diye öğürerek ağlayan bir ses geliyordu. çok kişi bilmez ama o börüldek savcı sayan'dır. mirgün cabbas tarafından ağzına tarihin kapağı monte edilmiştir.

erdal özyağcılar

turuncu gemi
ben tiyatro sahnesinde çok devler izledim. müşfik kenter, şükran güngör, haluk bilginer, genco erkal ve daha aklıma gelmeyen nice nice sanat devi. ne yazık ki büyük usta erdal özyağcılar'ı sahnede izlemek şerefine daha iki sene önce nail olabildim. odtü kemal kurdaş sahnesine berna laçin'le oynadıkları ''hoşgeldin boyacı'' oyunuyla gelmişlerdi. oyun berbattı. berna laçin tutuk ve vasattı. ama erdal özyağcılar'ı izlemek bambaşkaydı. dianisos beni affetsin onu izlemekten aldığım büyülü tadı müşfik kenter'i izlerken bile almamıştım.

aşk acısı çekenlere tavsiyeler

turuncu gemi
filmi de çekilen stephen king'in hayvan mezarlığı romanından bahsetmek isterim. ilgili mezara gömülenler geri döner, döner ama gelen kişi sizin bildiğiniz aradığınız kişi değildir artık. şair'in dediği gibi bir tel kopmuş ve bütün ahenk bozulmuştur aranızda. o çok özlediğiniz insanla tekrar birleşseniz bile aynı romandaki gibi birbirinize artık iki zombi'sinizdir. bu süreçte modern çağın torbacıları olan pstikaytrlar'a gitmek yerine kendinizi sevmeyi öneririm. ayrıldığınız kişi sizin anneniz değildi onun şefkatine muhtaç değilsiniz. yahut babanız da değildi ki onun otoritesi hayatınızda bir boşluğa yol açssın.

mutlaka bir yas süreci yaşanmalıdır. şair murathan mungan'ın da dediği gibi aşk acılarınıza yara bandı niyetine bedenler sararsanız mikrop kaparsınız. siz güzel hatıraların kıymetini kalbinde hisseden kocaman bir insansınız. geçecek bu günler.

hükümet

turuncu gemi
hükümet

bu hükümet
pir sultan'a pasaport vermiyor,
onu anladık.

yunus emre'ye de
bası kartı vermiyor,
onu da anladık.

ama bu hükümet
ferman çıkarmış
karacaoğlan'ı
otobüse bindirtmiyor.

cemal süreyya.

israil

turuncu gemi
yarım asırdan fazladır işgalci utanmazlığın zirvesinde olan emperyalist devlettir. israil'in bölgede bu kadar güçlü bir devlet olmasını arkasındaki abd desteğine bağlayan hayli fazladır ki, bir bakıma doğrudur. peki bölge'nin petrol ağaları devlet'lerin hepsinin emperyalist israil devletiyle masa altından al gülüm ver gülüm oynayıp da, halklarına utanmazca yalanlar söylemesine ne demeliyiz? işgalci israil'in zulmüne karşı birleşmiş halkarın karşısında hangi güç durabilir? bu güç, ortadoğu'da ki bütün etnik kökenlere ve dini mensubiyetlerin yer aldığı bir güç olacaktır. hatta bu gücün içinde eser miktarda musevi dinine mensup kardeşlerimiz de olacaktır.

mesele bütün halklara doğruyu söyleme meselesidir. ve eminim ki halklar bir gün bunu her ağızdan talep edecektir. gerisi gündelik hamasettir.

yeni er

turuncu gemi
yeni er

savaş çıkmıştı
orduya aldılar onu
tüfek verdiler
mermi verdiler
süngü verdiler
bomba verdiler
gaz maskesi verdiler
tanımadığı adını bilmediği
bütün gereçleri verdiler
dağ başında gözcüydü o
aşağıda ırmak sanki bir gelin-
sanki bir kuş - yeryüzünde akan bir kuş
orman koyu yeşil - yeşil - açık yeşil
sanki bilgeler arası çağsal toplantı
ki mavi söylencelere benzemektedir
yarısı görünen göl
işte başaklar sallana sallana
sürezi yenilemekte evrensel bir devinim
hepsi bir severlik içinde sessiz
ötelere ulaşmaktadırlar kendi varlıklarından
baktı yeni er üstüne başına mırıldandı:
peki niye
bunca güzelliklere karşı
böylesine çirkin giyinmek

fazıl hüsnü dağlarca

gelecek

turuncu gemi
ben de sürekli her şeye rağmen herkese her yerde aynı şeyleri söylüyorum. ben de bertolt brecht'de deli değiliz.

gelecek

ormanlar daha gür olacak, daha gür.
tarlalar daha çok şey verecek, daha çok şey.
şehirler daha canlı olacak, daha canlı.
insan ömrü daha uzun olacak, daha uzun.

bertolt brecht

gelecek olan savaş

turuncu gemi
kısa ama güçlü vurgulara sahip bir bertolt brecht şiiridir.

ilk savaş değil. ondan önce
başka savaşlar da oldu.
en sonuncusu bittiğinde
kazananlarla yenilenler vardı.
yenilen yanda yoksul halk
açlıktan kırıldı. kazanan yanda
açlıktan kırıldı yine yoksul halk.

iyilik neye yarar

turuncu gemi
muhteşem bir bertolt brecht şiiridir;

iyilik neye yarar?

1.

iyilik neye yarar,
öldürülürse iyiler çarçabuk,
ya da iyilik görenler?

özgürlük neye yarar,
yaşarsa bir arada
özgürlerle tutsaklar?

akılsız olmak madem ekmek sağlar herkese,
akıl neye yarar?


2.

iyi insan olacağınıza,
öyle bir yere götürün ki dünyayı,
iyilik beklenmesin!

özgür insan olacağınıza,
öyle bir yere götürün ki dünyayı,
kavuşsun özgürlüğe herkes,
özgürlük sevgisi geçersiz olsun!

akıllı insan olacağınıza,
öyle bir yere götürün ki dünyayı,
akılsızlık zararlı olsun!

lenin

turuncu gemi
dünya halklarının, büyük lideri hakkında yazılmış en güzel metinlerden birisidir.

yok edilemeyen yazı

dünya savaşı sırasında,
san carlo'daki italyan hapishanesinde,
kaçaklar, dilenciler ve hırsızlarla dolu bir hücrede,
bir hüküm gibi kazıdı kurşun kalemiyle sosyalist
bir asker:
“yaşa lenin!”
çok yükseğe, neredeyse tavana yazılıydı bu,
alacakaranlık hücrede
duruyordu,
ve kelimeler zorla seçiliyordu.
ama gardiyan gördü bunları, ve hücreye
bir boyacı gönderdi.
boyacı, bir kireç fırçasıyla,
bunları silmek istedi.
bu tehlikeli yazının üzerinden geçti
kalın fırçası.
fakat duvarda, bu defa kurşun kalemle değil, kireç içinde mürekkeple,
bir kez daha
ortaya çıktı:
“yaşa lenin!”
başka bir boyacı geldi ve tüm duvarı beyaza boyadı.
yazı ortadan kayboldu, ancak güneşin doğmasına yakın,
kireç kuruduğunda, yüzeyde tekrar
göründü:
“yaşa lenin!”
o zaman gardiyan bir duvarcı getirtti,
harf harf kazıdı duvardan adam,
tam bir saat boyunca.
ancak tam işine son verdiği sırada
yazı, taşa yontulmuş olarak, bir kez daha göründü:
“yaşa lenin!”
ve asker seslendi-: şimdi
tüm duvarı sökün!

bertolt brecht – 1926

mide yıkamak

turuncu gemi
dün bir gıda zehirlenmesi sonucu yaşadığım elim hadisedir. acil servisin kapısında ''hiç bir türlü tedavi kabul etmiyorum, tedavi eden doktor olursa dava edeceğim'' diye bağırsam da doktor olan amca oğlumun sknde olmayarak hemşirelere tadbik ettirdiği boktan ötesi bir durumdur.

o iğrenç plastikten yapılan hortumu önce ağzımdan dayadılar olan bütün gücümle ısırdım. sonrasında, abartısız söylüyorum bir acil servis dolusu personel üzerime oturup kollarımı tutunca burnumdan sokma vasıtasıyla yaşamak zorunda kaldığım kaos içinde bir işkence yöntemidir.

bir kaç gün yeşilimsi siyah bir renkte sıçıyorsunuz. odin böyle bir işkence türüyle karşılaştırmasın.
amen inşallah.
29 /