confessions

turuncu gemi

2. nesil Yazar - Eski sevgili hüznü

  1. toplam entry 1820
  2. takipçi 11
  3. puan 16944

cezaevi sigortası

turuncu gemi
uzun boylu sevgi insanımızın meydanlarda ''bunları asmayıp da beslemek zoruma gidiyor'' demesinden sonra aklıma gelmiş muhteşem fikirdir. haberi gazetede okurken tuvaletteydim. fikri ihtişamımın temelleri burada aranabilir pek tabii.

bugün cezaevlerindeki mahkum sayımız neredeyse ab ülkelerinin toplum mahkum sayısına ulaştı. toplam 6.5 milyon civarı davalı insanımız var. yargıtay ve istinaf mahkemelerinde onaylanmayı bekleyen sayısız dosya bulunmakta. sevgili hukukçu kardeşlerim sanırım beni teyit ederler ki, bu kadar çok dosya hakkında sağlıklı hüküm vermek kolay iş değildir. hakim amcalar hepsi için, oo piti piti, karamela sepeti, oynayıp karar verseler bile adaletin zamanında gelmesini beklemek hayal olur. bu ahval ve şerait içinde, en düzgün inanımızın bile cezaeviyle tanışacak olması çok da marjinal bir kader sapması olmayacaktır. fakat yarın idam da yasalaşır, bu kadar düzgün işleyen yargımız, şalgam havucu kopartır gibi kelle uçurmaya başlarsa çok fena. tabii ki hakimlerimiz de bizim iyiliğimizi isteyecektir. avrupa birliğinden daha fazla sayıya ulaşmış mahkum nüfusunu asmayalım da besleyelim mi. sonra kriz miriz çıkar ekonomide mazallah. böyle bir şeyi hiç birimiz istemeyiz.

işte bunun için en makul çözüm hepimizin gelirinden bir miktar kesilebilecek cezaevi sigortası payıdır. hem bu sayede, devletimiz, dünayada 5 şirketi korkunç boyutlarda büyütmekten başka işe yaramayan inşaat yatırımlarını yapmaya devam edebilir. bu fonlar oraya aktarılır. aynı deprem fonlarının, işsizlik fonlarının vb. aktarıldığı gibi.

lamekandan içeri

turuncu gemi
değerli dersim'li sanatçımız, muhteşem ses özlem taner tarafından seslendirilmiş bir alevi nefesidir. alevi retoriğinde ''özünü dara çekmek'' vardır. belki bunu antik yunandaki sanat yoluyla arınmak anlamına gelen ''katharsise' de benzete biliriz.

24 mart 2019 akp yenikapı mitingi

turuncu gemi
tansu çiller'in temsili beyaz torosla katıldığı mitingtir. mehmet ağar'ın kabadayı kabadayı dolaştığı mitingtir. 2016'daki mitinge katılan kılıçdaroğlu bu defa gelmemiştir fakat ataleti oradadır.

buradan sayın cumhurbaşkanımıza seslenmek istiyorum. bakın biliyormusunuz ki, siz benim her şeye rağmen saygı duyduğum tek akp'lisiniz. yanlış anlaşılmasın, diğer akp'lilere saygısızlık falan da ettiğim yok. sadece annem de dahil en yakın akp'li akrabalarıma bile tahamül edemiyorum. toplumun bugün büyük bölümü bu halde. ve bu bir toplumsal faciadır. toplumu bu uçurumdan yine sadece sizin liderliğiniz çıkartabilir. fakat sayın cumhurbaşkanım 80'ler bu ülkede artık sönmüştür. 90'lar, hem siyaseten, hem zihniyeten yenilmiş iflas etmiştir. hatta bu kişileri barcelona'nın, real madrid'i 5-0 yendiği maçtaki gibi rezilce mağlup eden sizin şahsınızdır. şahsınıza ve ellerinize sağlıktır.
yıllarca chp, 1930'lar hayali yaratarak halka karşı kendini rezil ve mağlup etti. biz sosyalistler, 19. yüz yıl hülyları ve romantizmi içinde her şeyi ıskaladık. sizin de, 90'lara dönüşle kazanabileceğiniz hiç bir şey yoktur. halkı da bu yolla tekrar kurtuluşa taşıyamacağınızın sizin de farkında olduğunuzu düşünüyorum.
bir de, ibrahim kalın'ı kovun yerine beni alın. tazminatı çok tutuyorsa benim maaşımdan bir miktar kesebilirsiniz

periler aşka uçar

turuncu gemi
güzel bir haydar ergülen şiiridir;

ne güzel çarşaflar sererdin aşka
üstünde serin kanatların yelken açardı
bir gün kim bağırdıysa uyandık birbirimizden
-deniz bitti, boğuluyorum, camı açsana!

denizin üstünde uyku yasaklandığından beri
karadayım, boğulsam da kırpmıyorum gözlerimi
her zaman benim gözlerim değil uykusuz
görüyorum beni okşayan gözlerindeki geceyi

yakılacak öyle çok sır var ki bu ormanda
yine sen tutuştur, yine bir avuç suyun
uslandırsın deli çiçekleri ezen kötü sözleri
derim ki: - aşk varmış o perinin çırptığı her kanatta!

aşık veysel

turuncu gemi
lisede amatörce şiirler ve hadsiz tiyatro metinleri yazıyordum. hala en saygı duyduğum insanlardan biri olan edebiyat hocama okuttum. çok beğendiğini söyledi. fakat her hocanın öğrencisine böyle bir konuda vermesi gereken nasihatlerden birini verdi
''olum en az 500 tiyatro metni okumadan metin yazma. okuduktan sonra zaten sen kendi kalemine engel olamayacaksın. daha iyi şiirler yazabilmen için de, çok daha fazla şiir okuman lazım''

sanırım edebiyat icra etmek dünyanın en büyük entelektüel uğraşlarından biridir. çok büyük kültürel alt yapı gerektirir. sonsuz merak etme hırsı ve donanım çabası gerektirir. fakat sanki bizim güzel anadolumuz bundan müstesna. aşık veysel gibi muhteşem bir insan doğurmu bu güzel ana. ve pek tabii daha nicelerini. veysel, belki de bu dünyadan geçmiş en kıymeti bilinmesi gereken 2. şairdir. birincisi de yine benim kanaatimce anadolulu yunus emre'dir. 7 yaşında kör olmuş bir insan nasıl böyle eserler yazmış diye uzun uzun düşünürdüm. yanıt bir gün nazım'dan geldi.

topraktan öğrenip
kitapsız bilendir.
hoca nasreddin gibi ağlayan
bayburtlu zihni gibi gülendir.
ferhad'dır
kerem'dir
ve keloğlan'dır.
yol görünür onun garip serine,
analar, babalar umudu keser,
kahbe felek ona eder oyunu.
çarşambayı sel alır,
bir yâr sever
el alır,
kanadı kırılır
çöllerde kalır,
ölmeden mezara koyarlar onu.
o, «yûnusû biçâredir
baştan ayağa yâredir,»
ağu içer su yerine.
fakat bir kerre bir derd anlayan düşmeyegörsün önlerine
ve bir kerre vakterişip :
«—gayrık yeter!...»
demesinler.
ve bir kerre dediler mi :
«israfil surunu urur
mahlukat yerinden durur»,
toprağın nabzı başlar
onun nabızlarında atmağa.
ne kendi nefsini korur,
ne düşmanı kayırır,
«dağları yırtıp ayırır,
kayaları kesip yol eyler âbıhayat akıtmağa...»


geceye veysel'in en muhteşem yapıtlarından birini bırakıyorum;

dünyada tükenmez murat var imiş
ne alanı gördüm ne murat gördüm
meşakkatin adın murat koymuşlar
dünyada ne lezzet ne bir tat gördüm

ölüm var dünyada yok imiş murat
günbegün artıyor türlü meşakkat
kalmamış dünyada ehl-i kanaat
insanlar içinde çok fesat gördüm

var mıdır dünyaya gelip de kalan
gülüp baştanbaşa muradın alan
muradı maksudu hepisi yalan
ölümlü dünyada hakikat gördüm

nuşveran'ı adil nerede tahtı
süleyman mührünü kime bıraktı
resul-ü ekrem'in kanunu haktı
her ömrün sonunda bir feryat gördüm

dönüyor bir dolap çarkı belirsiz
çağlayan bir su var arkı belirsiz
veysel neler satar narhı belirsiz
ne müşteri gördüm ne hesap gördüm

ey zahit şaraba eyle ihtiram

turuncu gemi
rint'in, zahid'e anlayacağı dilden had bildirdiği eserlerden biridir. rint açıkça der ki sofuya ''bade haramsa sen içme o zaman ayı, bekle ki veresiye cennete içersin''

rint burada aslında şarabı överken kendisi de biliyordur aslında zararlarını. fakat artık canına tak etmiş ve övmeyeceği varken övmüştür. aslında en son taksim feminist eylemlerindeki pankartlarla çok benzetiyorum bu türkünün anlamını. bu nefeste de, kendisine günde 5 vakit iftiralar atan sofuya ''hee öyleyiz kardaş var mı ötesi'' denmektedir. ilgili 8 mart eylemindeki pankartlarda biraz böyleydi. ''osuspuysam paramı ver'' pankartındaki ironiden sadece cinsel mana çıkartan nesle aşina değiliz. fakat kör olanlar görmez bu hali.

ey zahit şaraba eyle ihtiram
insan ol cihanda bu dünya fani
ehline helaldir, na ehle haram
biz içeriz bize yoktur vebali

sevap almak için içeriz şarap
içmezsek oluruz düçar-ı azap
senin aklın ermez bu başka hesap
meyhanede bulduk biz bu kemali

kandil geceleri kandil oluruz
kandilin içinde fitil oluruz
hakkı göstermeye delil oluruz
fakat kör olanlar görmez bu hali

sen münkirsin sana haramdır bade
bekle ki içesin öbür dünyada
bahs açma harabi bundan ziyade
çünkü bilmez haram ile helali

zahid bizi tan eyleme

turuncu gemi
canına tak eden rint'in, zahid'e haddini en uygun üslupla bildirişlerinden biridir. zahid bu güzel, derin ve felsefik üslubu anlamayınca, ''ey zahid şaraba eyle ihtiram'' taşlamasıyla daha anlayacağı üslupla anlatılmıştır sofu'ya neyin ne olduğu. bu nefeste geçen; ''siz hay'iseniz biz de hay'ız, siz hu'iseniz biz de ''hu'yuz'' sözü her şeyin gayet özetidir. hay ve huy allahın isim ve sıfatlarındandır. hay'dan gelen, hu'ya gider.

erkan oğur ve ismail hakkı tarafından muhteşem seslendirilmiştir.

zahit bizi tan eyleme
hak ismin okur dilimiz,
sakın efsane söyleme
hazrete varır yolumuz.

sayılmayız parmak ile,
tükenmeyiz kırmak ile.
taşramızdan sormak ile,
kimse bilmez ahvalimiz.

erenlerin çoktur yolu,
cümlesine dedik beli.
gören bizi sanır deli,
usludan yeğdir delimiz.

muhy-i sana ola himmet,
aşık ise cana minnet.
cümle alemlere rahmet,
saçar şu yoksul elimiz.

sapan

turuncu gemi
güzel bir hidayet karakuş şiiridir;

bir sabah bir sapan verdi elime
kargaları kovalamak için tarladan
o tuttu köylere gitti iğne vurmaya
ben oturdum karınca saydım toprakta
kargalar özgür ben özgür

yalnız birinde sabunumu kaptı kuşlar
çardaktaki halının üstünden
dere kuru testim boştu su veremedim
bilmem ki nasıl yıkanacaklar

sen varsın diye

turuncu gemi
hüseyin atabaş şiiridir;

sen varsın diye kestim ağaran sakalımı,
dişimi fırçaladım, söküğümü diktim.
sen varsın diye aldım yaşamın tozunu,
sularım aydınlanıyor sen varsın diye!..

bir dağbaşı kasabasıydım eskiden,
gündüzü boran, geceleri zehir zıkkım.
sen alıp indirdin beni gerçekliğime,
sen varsın diye kendimle barışığım!..

ormanın uğultusundan sızan reçine,
mermerin çatlağından akan su oldum.
yeni bir dünya buldum eski gövdemde,
sen varsın diye işte bütün bunlar!..

yalan söylemiyorum artık kendime,
varsıllığın aşk olduğunu öğrendim.
şairler yerinsin istedikleri kadar
şiirim yerini buldu sen varsın diye.

yusuf hayaloğlu

turuncu gemi
ülkemizin müzikkalite evreni ahmet kaya ile yaptığı bütün eşsiz çalışmalar bir yana, yazmış olduğu o kadar güzel şiir bir yana, devrimci sanat onuru da bir yana, şu muhteşem dizeleri bir yanadır.

''suç üstü yakalandım,
bölüşürken kalbimi...''

''anne, ben diyar diyar umudun savaşçısı,
bir tutam sevgi için dağladım gözlerimi.
prometeus'tum, çiviyle çakılırken taşlara
ciğerimi kartallara yedirdim.''

gecenin şiiri

turuncu gemi
balkon

kuşları öldürmezdim pençelerim olsaydı bile
zaman zaman gelir sevincimizi artıran melek
bizi de ısıtır yoksulları ısıtan güneş

yüksek yaptılar evlerinin balkonlarını
birbirinden üstün olmak isteyen ahâli
güneşi yağmuru geçirmez kara şemsiyeleri

hüseyin avni cinozoğlu

selahattin demirtaş

turuncu gemi
son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, cezaevinde olmasına rağmen, dışarıdaki 3 rakibini de geçmiş siyasi liderdir.
ohalde hiç bir siyasetçinin, ''ne yapalım basına medyaya çıkamıyoruz ki yeterince. o zaman bu halka yapılanlar müstehak. biz de halkın belediyelerinden tırtıkladıklarımızla pahalı viskilerimizi yudumlayalım'' demeye hakkı yoktur.

ilk cumhurbaşkanlığı adaylığında halkın gönlünde, ağaya karşı ''kibar feyzo'' olarak yer etmiş siyasetçidir. son mülakatındaki üslübu da bu tatlı nitelendirmeyle uyumlu olmuş.

''bütün halkımıza, tabanımıza çağrım ve varsa azıcık hatırım, ricam şudur ki, gerekirse bağrınıza taş basın, ama mutlaka sandığa gidip “faşizme hayır” anlamına gelecek oyunuzu kullanın. seçim sonuçları, demokrasi ve barışın gelişmesine fırsat sunabilir. oyunuz bu nedenle çok kıymetlidir. seçimi boykot etmeyi asla düşünmeyin. biz partililerimizden, aday çıkarmadığımız yerlerde chp veya iyi parti'ye severek veya gönülden oy vermelerini beklemiyoruz. bu gerçekçi de değildir. ama bazen bir tek oy, birçok mesaj içerir. işte sizin oyunuz “çok mesajlı bir güce” sahip, stratejik bir oydur.

metropollerde içi rahat olmayıp da kararsız kalan bütün arkadaşlarıma mesajım şudur: bütün sorumluluğu ben şahsen alıyorum, oyunuzu kullanmanız ricamı iletiyorum. buradan şu anlam çıkmasın; “acaba bizim bilmediğimiz gizli şeyler mi var da, bu kadar ısrar ediliyor?” hayır. gizli saklı hiçbir şey yok. açık bir faşizm ve ona karşı açık, yürekli, cesur bir direniş var. faşizmi geriletecek, sınırlayacak, zayıflatacak her imkan bize güç verecektir. komplovari, derin analizlere çok da gerek yok: sandığa gidin ve bu haysiyetsiz politikalara bir ders verin. bunlara ders vermek bile, sandığa gitmek için yeterli bir gerekçedir. bütün halkımıza selamlar, sevgiler ve başarılar. mutlaka kazanacağız!''

hatırlama

turuncu gemi
ahmet hamdi tanpınar'ın muhteşem dizeleridir;

sen akşamlar kadar büyülü, sıcak,
rüyalarım kadar sade, güzeldin,
başbaşa uzandık günlerce ıslak
çimenlerine yaz bahçelerinin.
ömrün gecesinde sükun, aydınlık
boşanan bir seldi avuçlarından,
bir masal meyvası gibi paylaştık
mehtabı kırılmış dal uçlarından.

ne içindeyim zamanın

turuncu gemi
güzel bir ahmet hamdi tampınar şiiridir;

ne içindeyim zamanın,
ne de büsbütün dışında;
yekpare, geniş bir anın
parçalanmaz akışında.

bir garip rüya rengiyle
uyuşmuş gibi her şekil,
rüzgarda uçan tüy bile
benim kadar hafif değil.

başım sükutu öğüten
uçsuz bucaksız değirmen;
içim muradına ermiş
abasız, postsuz bir derviş.

kökü bende bir sarmaşık
olmuş dünya sezmekteyim,
mavi, masmavi bir ışık
ortasında yüzmekteyim.

tears in heaven

turuncu gemi
büyük usta eric clapton'un bir kaza sonucu vefat eden çocuğuna yazdığı şarkıdır. insan kaybetmek ne demek bilirim. yazık ki hayat bununla da baş etmeyi öğretti. ustamız da acıyla baş etme yöntemini böyle bulmuş.

karanfil

turuncu gemi
türkiye pop müziğinde bu şarkıdan sonra, bu kadar güzel kaç şarkı yapıldı araştırmak gerekir. öyle bir şarkıdır ki, yürek yakmaz. yüreğinizi bir buza çevirip acı çektirir. mistik boyutlarda bir aşkın nur yengi şarkısıdır.

''sen ki özgürlük kadar güzelsin, sevgi kadar özgün...''

artvin

turuncu gemi
hiç gitmememe rağmen, ülkemin en çok sevdiğim kentlerindendir. bunda ''atabarı'' oyununa olan hastalığım olabilir. bir de, tv'de şükrüye tutkun'un artvin'i anlattığı bir programa denk gelmiştim. oradan da büyük hayranlık uyanmıştı içimde. bir gün mutlaka gidip her karış coğrafyasını gezeceğim.

artvin'le iligi kötü bir kelime espirisi yaratımım olduğunu düşünürdüm. taa ki, artvinli bir arkadaşım ''çok duydum bu boktan espiriyi yapma bir daha lutfen'' diyene kadar. art-win. yani sanat penceresi. neyse

''kurban olam şavşat'a da, içinde yar sesi var'' diyor ya kazım, alıyor beni oralara götürüyor durup durduk yere. kazım abimizin de bu vesileyle ruhu şad olsun.

41 /