şivan perwer tarafından da muhteşem şekilde yorumlanmış ağıttır;
tek bağlaması ve bağlama kadar güzel bir enstruman olan sesiyle yemen türküsünü muhteşem söyleyen müzikalite evrenimizdir;
bundan bir kaç ay önce yapılan chp temayül yoklamasında partililerin en çok aday olmasını istediği ilk ismin fikri sağlar diğeri ise aytuğ atıcı çıkan şehirdir. fakat sanırım chp yönetimi tarafından bu isimler çok solda bulunmuş ve kente vahap seçen diye kapitalist bir sömürücü aday gösterilmiştir.
normalde bu mesele chp'lilerin iç meselesidir, benim hayatımda chp kapısının önünden geçmişliğim bile yoktur. fakat hdp mersin'den aday göstermeyip, tarihinin en gerici siyasetsizliğini gösterince benim de meselem oldu. hayır asla ve katğa elim pusulada hiç bir sağ partiye ve kapitalist adaya gitmedi gitmeyecektir.
yazık ki bu vahap seçen denen kişi kürtlerin de desteğiyle seçilecektir. şimdiden bunu ilan ederim. ve bu başarının asla sol görünümlü nazilerin yönettiği chp'nin başarısı olmadığını da deklare etmek isterim.
normalde bu mesele chp'lilerin iç meselesidir, benim hayatımda chp kapısının önünden geçmişliğim bile yoktur. fakat hdp mersin'den aday göstermeyip, tarihinin en gerici siyasetsizliğini gösterince benim de meselem oldu. hayır asla ve katğa elim pusulada hiç bir sağ partiye ve kapitalist adaya gitmedi gitmeyecektir.
yazık ki bu vahap seçen denen kişi kürtlerin de desteğiyle seçilecektir. şimdiden bunu ilan ederim. ve bu başarının asla sol görünümlü nazilerin yönettiği chp'nin başarısı olmadığını da deklare etmek isterim.
kaç tane chp'li chp'yi seviyor ki solcuların chp'yi sevmesi beklensin? en çok eleştiri kaldırabilme kalibresiyle, yüzünün artık tükürülmekten tenekeye dönmesi arasında fark vardır. eleştireye açık olmakla, omurgasızlık arasında da fark vardır.
bir de, fatih terim'i bir futbol adamı olarak takdir edip beğenmekle, sevmek arasında da fark vardır. bir partiyi savunurken, fatih terim'i karıştırmak ne alakadır çözümsüzdür.
rica edeceğim, kimse kürt düşmanlığını afişe ederek chp'yi savunmasın. kimsenin chp'yi bile açıktan bu kadar rezil etmeye hakkı yoktur.
bir de, fatih terim'i bir futbol adamı olarak takdir edip beğenmekle, sevmek arasında da fark vardır. bir partiyi savunurken, fatih terim'i karıştırmak ne alakadır çözümsüzdür.
rica edeceğim, kimse kürt düşmanlığını afişe ederek chp'yi savunmasın. kimsenin chp'yi bile açıktan bu kadar rezil etmeye hakkı yoktur.
romancılığı ve öykücülüğü ne kadar iyi ise, şiirleri o kadar kötü olan alman edebiyatçı. nihayet fena olmayan bir şiirini okudum ve paylaşmak istedim;
sevgili yakınlığı
seni hatırlarım sulara günün
şavkı vurunca;
seni hatırlarım, dalgalara ay
renkler verince.
seni görür gözüm uzak yollarda
tozlar kalkarken;
derin gecelerde, dağ yollarında
yolcu titrerken.
seni işitirim, boğuk seslerle
su yükselince;
kırlarda sükûtu dinlerim gece
her şey susunca;
uzakta da olsan, ben yanındayım,
sen yanımdasın.
gün söner,yıldız ışır gökte, ah!
burda olsaydın.
sevgili yakınlığı
seni hatırlarım sulara günün
şavkı vurunca;
seni hatırlarım, dalgalara ay
renkler verince.
seni görür gözüm uzak yollarda
tozlar kalkarken;
derin gecelerde, dağ yollarında
yolcu titrerken.
seni işitirim, boğuk seslerle
su yükselince;
kırlarda sükûtu dinlerim gece
her şey susunca;
uzakta da olsan, ben yanındayım,
sen yanımdasın.
gün söner,yıldız ışır gökte, ah!
burda olsaydın.
dilimize tam olarak tercümesi sistemli bir şekilde sömürü olarak yapılabilir. sanırım emperyalizm meselesini dünyada en yanlış anlamış halklardan biriyizdir. bu meselenin çözümlemesini biz solcular bile tarihsel olarak yapamadık. geçen yüz yılda devrimin ıskalanmasının önemli nedenlerinden biri de bu çözümlemedeki güdüklüğümüz olabilir.
yıllarca meydanlarda ''kahrolsun amerikan emperyalizmi'' diye bağırdık durduk. peki rus emperyalizmi ne olsun? yaşasın dursun mu o? çin devletinin kendi halklarına uyguladığı emperyalizme bağıracak iki sözümüz yok mu? kendi egemenlerimizin halklarımıza karşı en yoğunundan uyguladığı emperyalizmi ne manada çözümlemeli? peki bölge devletlerinin kendi halklarına çektiği zulüm derecesinde emperyalizm?
sağın emperyalizm anlayışı ise tam bir faciadır. özellikle siyasal islamcıların abd donanmasına karşı kıldığı namaza rağmen hala halkımızdan gördüğü itibar paradoksal facialardan biridir. 1970'li yıllarda ülkü ocakları bünyesinde kurulan komünizmle mücadele dernekleri abd sermayesiyle kurulmuştur.
emperyalizm meselesi göründüğünden çok karmaşık bir meseledir. daha sonra çözümlemeye devam edeceğim.
yıllarca meydanlarda ''kahrolsun amerikan emperyalizmi'' diye bağırdık durduk. peki rus emperyalizmi ne olsun? yaşasın dursun mu o? çin devletinin kendi halklarına uyguladığı emperyalizme bağıracak iki sözümüz yok mu? kendi egemenlerimizin halklarımıza karşı en yoğunundan uyguladığı emperyalizmi ne manada çözümlemeli? peki bölge devletlerinin kendi halklarına çektiği zulüm derecesinde emperyalizm?
sağın emperyalizm anlayışı ise tam bir faciadır. özellikle siyasal islamcıların abd donanmasına karşı kıldığı namaza rağmen hala halkımızdan gördüğü itibar paradoksal facialardan biridir. 1970'li yıllarda ülkü ocakları bünyesinde kurulan komünizmle mücadele dernekleri abd sermayesiyle kurulmuştur.
emperyalizm meselesi göründüğünden çok karmaşık bir meseledir. daha sonra çözümlemeye devam edeceğim.
sözleri onno tunç'a ait geçen yüz yılda yapılmış en güzel şarkılardan biridir. ve aynı zamanda ölümün yakınlığını tende hissetmenin en güzel anlatımıdır. onno tunç bu şarkıyı yazdıktan bir kaç sene sonra vefat etti.
göksel yorumu da muhteşem bir yorumdur. üç harika enstruman sesi duyuluyor şarkıyı dinlerken. çello, piyano ve göksel'in insanın tenini kesen sesi.
ne olur baharlarımı bırakın bir süre daha,
tanıdık değil bana güz...
göksel yorumu da muhteşem bir yorumdur. üç harika enstruman sesi duyuluyor şarkıyı dinlerken. çello, piyano ve göksel'in insanın tenini kesen sesi.
ne olur baharlarımı bırakın bir süre daha,
tanıdık değil bana güz...
sözleri sezen aksu, bestesi onno tunç'a ait muhteşem bir eserdir. bir ayrılık değil de, tuhaf ve güzel bir kırılganlık şarkısıdır. her türlü ciğerlenize tuz basılmışta, keçiler, kuzular yalıyormuşçasına bir acı verir dinlerken.
şiirimizin usta ismi attila ilhan'ın şiir nasıl yazılmalı üzerine başlı başına ders niteliğinde eseridir. bence şiir steril bir neşterdir. ateşte ısıtılmıştır, yaraya vurdukça şair o neşteri kurşun çıkartır.
sen benim hiçbir şeyimsin
yazdıklarımdan çok daha az
hiç kimse misin bilmem ki nesin
lüzumundan fazla beyaz
sen benim hiçbir şeyimsin
varlığın yokluğun anlaşılmaz
galiba eski liman üzerindesin
nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
dudaklarınla cama çizdiğin
en fazla sonbahar otellerinde
üniversiteli bir kız uykusu bulmak
yalnızlığı öldüresiye çirkin
sabaha karşı öldüresiye korkak
kulağı çabucak telefon zillerinde
sen benim hiçbir şeyimsin
hiçbir sevişmek yaşamışlığım
henüz boş bir roman sahifesinde
hiç kimse misin bilmem ki nesin
ne çok çığlıkların silemediği
zaten yok bir tren penceresinde
sen benim hiçbir şeyimsin
yabancı bir şarkı gibi yarım
yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
hiç kimse misin bilmem ki nesin
uykumun arasında çağırdığım
çocukluk sesimle ağlayarak
sen benim hiçbir şeyimsin
sen benim hiçbir şeyimsin
yazdıklarımdan çok daha az
hiç kimse misin bilmem ki nesin
lüzumundan fazla beyaz
sen benim hiçbir şeyimsin
varlığın yokluğun anlaşılmaz
galiba eski liman üzerindesin
nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
dudaklarınla cama çizdiğin
en fazla sonbahar otellerinde
üniversiteli bir kız uykusu bulmak
yalnızlığı öldüresiye çirkin
sabaha karşı öldüresiye korkak
kulağı çabucak telefon zillerinde
sen benim hiçbir şeyimsin
hiçbir sevişmek yaşamışlığım
henüz boş bir roman sahifesinde
hiç kimse misin bilmem ki nesin
ne çok çığlıkların silemediği
zaten yok bir tren penceresinde
sen benim hiçbir şeyimsin
yabancı bir şarkı gibi yarım
yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
hiç kimse misin bilmem ki nesin
uykumun arasında çağırdığım
çocukluk sesimle ağlayarak
sen benim hiçbir şeyimsin
bir kaç gündür 8 saat çalışıp ortalama 14 saat uyuyorum. 2 seneye yakındır kendi denetimime alabildiğim bir depresyondaydım. kendimi bir gün tekrar bir şeylerin iyi olabileceği konusunda gazlayıp yaşıyordum. şaire göre yarısına geldiğim hayatımın bir çok döneminde mucize gibi iyi şeylerin parlayışına çok tanık olmuşumdur, artık olmuyor.
buna rağmen, tarancı'yla polemiğe girecek kadar iyimserdim. 35 yaş hiç yolun yarısı olur mu usta diyordum, ortalama yaşam süresi uzadı sen gittiğinden beri, 35 yaş gençliğin baharı artık.
bugün bir uyandım ki gazım bitmiş. bu gaz tanzim satış kuyruklarında satılmıyor, kdv'sini nakliyesini ödeyip alayım desen o da yok. 16 yıllık akp iktidarında bu da oldu.
depresyon olayı karmaşık bir maddedir. insan bazen depresyona tek bir sebepten girer ve sonrasında onlarca sebep görünür olmaya başlar. sonrasında bu sebepler birbirinin uydusu gibi döner durur. hatta çarpışmalarından sebepsel dna'ların iç içe girmesiyle çürümeler olur. bendeki böyle bir hal. çürüyorum.
buna rağmen, tarancı'yla polemiğe girecek kadar iyimserdim. 35 yaş hiç yolun yarısı olur mu usta diyordum, ortalama yaşam süresi uzadı sen gittiğinden beri, 35 yaş gençliğin baharı artık.
bugün bir uyandım ki gazım bitmiş. bu gaz tanzim satış kuyruklarında satılmıyor, kdv'sini nakliyesini ödeyip alayım desen o da yok. 16 yıllık akp iktidarında bu da oldu.
depresyon olayı karmaşık bir maddedir. insan bazen depresyona tek bir sebepten girer ve sonrasında onlarca sebep görünür olmaya başlar. sonrasında bu sebepler birbirinin uydusu gibi döner durur. hatta çarpışmalarından sebepsel dna'ların iç içe girmesiyle çürümeler olur. bendeki böyle bir hal. çürüyorum.
kendi oy verdiğim muhalefet partinin liderleri de dahil, bütün muhalefet parti liderleri için her gün çok fazla hissetiğim durumdur.
bir de, hayata ve insana cinsiyetçi bakan insanlar için kahırın kendisi olup iliklerime kadar hissediyorum bu duyguyu. sözlüğümüzde ve yaşamın her alanında artık tüm kirliliğiyle baş gösteren nefret suçlarını işleyenler ve buna sesiz çoğunlukta olan insanlar adına cehennem odunu olup yanıyorum.
bir de, hayata ve insana cinsiyetçi bakan insanlar için kahırın kendisi olup iliklerime kadar hissediyorum bu duyguyu. sözlüğümüzde ve yaşamın her alanında artık tüm kirliliğiyle baş gösteren nefret suçlarını işleyenler ve buna sesiz çoğunlukta olan insanlar adına cehennem odunu olup yanıyorum.
yıllarca hdp'ye solcu ve devrimci değil diyerek kara çalan ve hiç bir seçimde destek vermeyen partinin lideridir. gerçi ödp'li gençlerin kahir ekserisi parti dayılarını dinlemeyerek hdp'ye oy verirler sağolsunlar.
alper taş bey aynı zamanda mehmet fatih bucak'ın direk yoldaşı, idris naim şahin'in siper yoldaşı olmaktadır günümüz itibariyle. kendisine bu durumu yakıştıramasam da, hayırlı olsun diyim ne diyim.
alper taş bey aynı zamanda mehmet fatih bucak'ın direk yoldaşı, idris naim şahin'in siper yoldaşı olmaktadır günümüz itibariyle. kendisine bu durumu yakıştıramasam da, hayırlı olsun diyim ne diyim.
tarsus belediye başkanıyken başarılı bir 4 dönem geçirdi. fakat buna rağmen 2014 seçimlerinde büyükşehir'den aday olduğunda kazanabilmesi imkansızdı. dünya tarihinin en başarısız belediye başkanı olan chp'li belediye başkanı macit özcan'ın tekrar aday yapılması sayesinde seçilen mersin büyükşehir belediye başkanıdır.
daha aday listeleri ysk'ya yetiştirilmeme katakullisine kurban gitmeden önce çok güvendiğim bir anket araştırmacısı olan hakan bayrakçı, kocamaz'ın mersin'de partisiz bile girse yüzde 20 oyu olduğunu söyledi ki gerçeği yansıtmıyor. mersin'de ilk 2-3 yılını ben de başarılı buluyordum kocamaz'ın. fakat sonrasında yaptığı her işi kendi elleriyle bozdu ve yeniden yapmayı beceremedi. iyi partiyle bile seçimlere girseydi en fazla alacağı oy oranı yüzde 9-10'du.
bugün bütün haber kanallarında kendisinin adı geçiyordu. ulusal haber kanallarının kendi popolarından da, mersin'den de haberleri yok sanırım. hepsinde ''kazanmasına kesin gözüyle bakılan'' diye ibarelerle tanıtılıyordu kocamaz. ben kamuoyunu böyle bir saçmalık olmadığı üzerine aydınlatmak isterim.
ysk'ya zamanında adının gitmemesi hususunda bir komploya kurban gittiği sahihtir. fakat bu komplonun akp eliyle yapıldığına kimse beni inandıramaz. mersin'de ki iyi partiye oy veren yurttaşlarımız esas itibariyle chp'nin sağını ve mhp'nin sekülerlerini oluştururlar. iyi partinin seçime giremediği bir ortamda mutlak ki chp'ye oy vereceklerdir.
bugün haber bültenlerinde chp'nin adayı değişip burhanettin yapılabileceği de vurgulanmaktaydı. eğer iş böyle olursa, bu komplonun iyi parti ve chp genel merkezlerinde planlandığına emin olabiliriz.
daha aday listeleri ysk'ya yetiştirilmeme katakullisine kurban gitmeden önce çok güvendiğim bir anket araştırmacısı olan hakan bayrakçı, kocamaz'ın mersin'de partisiz bile girse yüzde 20 oyu olduğunu söyledi ki gerçeği yansıtmıyor. mersin'de ilk 2-3 yılını ben de başarılı buluyordum kocamaz'ın. fakat sonrasında yaptığı her işi kendi elleriyle bozdu ve yeniden yapmayı beceremedi. iyi partiyle bile seçimlere girseydi en fazla alacağı oy oranı yüzde 9-10'du.
bugün bütün haber kanallarında kendisinin adı geçiyordu. ulusal haber kanallarının kendi popolarından da, mersin'den de haberleri yok sanırım. hepsinde ''kazanmasına kesin gözüyle bakılan'' diye ibarelerle tanıtılıyordu kocamaz. ben kamuoyunu böyle bir saçmalık olmadığı üzerine aydınlatmak isterim.
ysk'ya zamanında adının gitmemesi hususunda bir komploya kurban gittiği sahihtir. fakat bu komplonun akp eliyle yapıldığına kimse beni inandıramaz. mersin'de ki iyi partiye oy veren yurttaşlarımız esas itibariyle chp'nin sağını ve mhp'nin sekülerlerini oluştururlar. iyi partinin seçime giremediği bir ortamda mutlak ki chp'ye oy vereceklerdir.
bugün haber bültenlerinde chp'nin adayı değişip burhanettin yapılabileceği de vurgulanmaktaydı. eğer iş böyle olursa, bu komplonun iyi parti ve chp genel merkezlerinde planlandığına emin olabiliriz.
atatürk'ün kurduğu partidir. fakat kesinlikle atatürk'ün partisi değildir. miadı çoktan dolmuş bir partidir. lakin sağdan soldan derin devlet kliklerinin kendisine ihtiyacı olduğundan hala yaşıyor taklidine zorlanmaktadır.
chp'yi yenmeden halkımız hiç bir zaman akp'den de kurtulamayacaktır.
chp'yi yenmeden halkımız hiç bir zaman akp'den de kurtulamayacaktır.
melih cevdet anday'a göre pencerede kopan alkıştır.
bu lanet çağda gözlerim tepeden tırnağa namustan ve vicdandan oluşan ayakabısı yırtık bir güvercinin çeteler koalisyonuyla katledilişini gördü. halkımızın ona yüz binler olup sahip çıkışını da gördüm. fakat o yaşlı güvercin hala aynı yerde uçamadan yatıyor.
bu lanet çağda gözlerim tepeden tırnağa namustan ve vicdandan oluşan ayakabısı yırtık bir güvercinin çeteler koalisyonuyla katledilişini gördü. halkımızın ona yüz binler olup sahip çıkışını da gördüm. fakat o yaşlı güvercin hala aynı yerde uçamadan yatıyor.
yeniden türkiye işçi partisi hareketi kadar gereksiz ve halka yararı olmayacak bir harekettir. böyle nostaljik önermelere halkımız itibar etmez. sağdan da soldan da birileri halktan teveccüh ve destek görmek istiyorsa ortaya yeni hakikatler ve yollar koymalıdır. mirasyediliğin kimseye bir faydası yok.
ilk insan toplulukları ilkel komünal bir düzlemde yaşamaktaydı. avcı toplayıcı biçimde yaşayan insan kümeleri ortada olan her şeyin pay edilmesi şeklinde hayat sürmekteydi. o zamanlardan itibaren din, insanın doğayı anlama çabası açından insanlığın yaşamına girmiştir. insan tanrıyı yaratmıştır da diyebiliriz.
tarım toplumuna geçilmesiyle birlikte insanların tükettiklerinden fazla üretmesi sorunu oluştu. bu ürünler depolanınca birilerinin olması gerekenden daha fazla ürünü oldu. bu da o insanların toplumda güçlü olması demekti. kabaca bir anlatımla bu erk devlet denen aygıtı oluşturdu.
bu aygıtın insanları yönetmesi için bir de meşruiyete ihtiyacı vardı. tabii ki o zamanlar bu meşruiyet demokrasiden devşirilmedi, göklerden devşirildi. dinin ve devletin insan yaşamına bir sömürü gücü olarak girmesinin en özet anlatımı böyledir.
ortaya çıkan ilk dinler doğanın gücünü esas almaktaydı. paganist de diyebileceğimiz bu din anlayışı doğaya saygı hükmederdi. bugün semavi din mensuplarının ''putperest'' diyerek her türden aşağılama faliyetine giriştiği dinleri de paganist kültürdeki dinlerin evrim geçirmiş formlarıdır.
dindar dostlarımdan bir kaç ricam olacak. bilsinler ki din dogmatiktir. göklerden gelen emir ve buyrukları sorgusuz sualsiz kabul etme üzerine temellendirilir. dini istediğiniz kadar manevi bir sığınak olarak kullanın fakat bunu bize bilimle örtüşüyor şeklinden satmaya çalışmayın. çok komik oluyorsunuz.
kutsal kitaplar büyük ahlaki şiirlerdir. allaha inananlara, kimseyi sömürmemelerini, baskılamamalarını, haklıdan yana olmaları konusunda emirler verir. allaha inanan dostlarım dini bunun tam tersini icra ederek yaşatma yoluna gitmesinler.
biz ateistlere allahın her günü kitapsız diye küfür etmektesiniz. bir ricam da inandığınız kitabı zahmet edip okumanızdır.
tarım toplumuna geçilmesiyle birlikte insanların tükettiklerinden fazla üretmesi sorunu oluştu. bu ürünler depolanınca birilerinin olması gerekenden daha fazla ürünü oldu. bu da o insanların toplumda güçlü olması demekti. kabaca bir anlatımla bu erk devlet denen aygıtı oluşturdu.
bu aygıtın insanları yönetmesi için bir de meşruiyete ihtiyacı vardı. tabii ki o zamanlar bu meşruiyet demokrasiden devşirilmedi, göklerden devşirildi. dinin ve devletin insan yaşamına bir sömürü gücü olarak girmesinin en özet anlatımı böyledir.
ortaya çıkan ilk dinler doğanın gücünü esas almaktaydı. paganist de diyebileceğimiz bu din anlayışı doğaya saygı hükmederdi. bugün semavi din mensuplarının ''putperest'' diyerek her türden aşağılama faliyetine giriştiği dinleri de paganist kültürdeki dinlerin evrim geçirmiş formlarıdır.
dindar dostlarımdan bir kaç ricam olacak. bilsinler ki din dogmatiktir. göklerden gelen emir ve buyrukları sorgusuz sualsiz kabul etme üzerine temellendirilir. dini istediğiniz kadar manevi bir sığınak olarak kullanın fakat bunu bize bilimle örtüşüyor şeklinden satmaya çalışmayın. çok komik oluyorsunuz.
kutsal kitaplar büyük ahlaki şiirlerdir. allaha inananlara, kimseyi sömürmemelerini, baskılamamalarını, haklıdan yana olmaları konusunda emirler verir. allaha inanan dostlarım dini bunun tam tersini icra ederek yaşatma yoluna gitmesinler.
biz ateistlere allahın her günü kitapsız diye küfür etmektesiniz. bir ricam da inandığınız kitabı zahmet edip okumanızdır.
sevgili arkadaşım, sözlüğümüzün can içinde canı bonnie için gelsin;
hazreti ali'ye karşı, muaviye ordularının kullandığı alçakça bir algı taktiğidir. ali'nin ordularını yenemeyeceğini anlayan muaviye ordusunun mızraklarının ucuna ilmihal sayıfaları koydurtur. bu sayede ali ordularının o sayıfalara zarar vermemek için savaşmayacağına inanır. bu kaleşçe taktiği o zaman tutmamıştır. fakat muaviye'den sonra 1400 senede egemenler, özgürlük isteyen halklara karşı bu taktiğin onlarca ayrı versyonunu uygulayarak başarılı olmuşlardır.
mızraklı ilmihal'e, nazım'ın muhteşem bir şiirinde de atıf yapılır;
''vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, amerikan üsleri, amerikan bombası, amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim. ''
mızraklı ilmihal'e, nazım'ın muhteşem bir şiirinde de atıf yapılır;
''vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, amerikan üsleri, amerikan bombası, amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim. ''
sanırım bugüne kadar yapılmış en güzel şarkı olabilir;
kim derse ki kapitalizm doğaya ve insana aykırıdır, o kişi kapitalizm hakkında da doğa hakkında da hiç bir şey bilmiyordur. çok değil iki doğa belgeseli bile izleseniz kapitalizmin doğadaki rekabet ve hiyerarşi sisteminin günümüzdeki mükemmeleştirilmiş boyutunun bir mikro hali olduğunu görülebilir.
bebekler dünyaya hiç de masum yaratıklar olarak doğmazlar. insan doğduğu zaman çırılçıplak, vahşi, aç bir hayvandır. erdem, onur ve insan hakları kavramlarını sonradan öğrenir yahut öğrenemez.
insanın dört ayaktan iki ayak üzerine kalkışı doğaya karşı yapılmış en devrimsel eylemdir. insan olma süreci bu itaatsizlik başkaldırısıyla yaşam bulur. hatta dinler tarihinde bile dünyada yaşam adem ve havva'nın itaatsizliğiyle başlar.
yaşadığımız bu kapitalist çağ insanlık öncesi tarihin cenderesidir. insanlık onurunun evrimi başkasının derdini dert edinecek kadar muhteşem bir hal almıştır. bu hal doğada başka hiç bir canlıda yoktur. gücün karşısında her türlü işkence ve baskıyı da göze alarak haklının yanında yer almak yine insan evrimine özgüdür. bu hal mutlaka galip gelecek ve insanlık tarihi bizim göreceğimiz kadar yakın bir soluktan yazılmaya başlanacaktır.
bebekler dünyaya hiç de masum yaratıklar olarak doğmazlar. insan doğduğu zaman çırılçıplak, vahşi, aç bir hayvandır. erdem, onur ve insan hakları kavramlarını sonradan öğrenir yahut öğrenemez.
insanın dört ayaktan iki ayak üzerine kalkışı doğaya karşı yapılmış en devrimsel eylemdir. insan olma süreci bu itaatsizlik başkaldırısıyla yaşam bulur. hatta dinler tarihinde bile dünyada yaşam adem ve havva'nın itaatsizliğiyle başlar.
yaşadığımız bu kapitalist çağ insanlık öncesi tarihin cenderesidir. insanlık onurunun evrimi başkasının derdini dert edinecek kadar muhteşem bir hal almıştır. bu hal doğada başka hiç bir canlıda yoktur. gücün karşısında her türlü işkence ve baskıyı da göze alarak haklının yanında yer almak yine insan evrimine özgüdür. bu hal mutlaka galip gelecek ve insanlık tarihi bizim göreceğimiz kadar yakın bir soluktan yazılmaya başlanacaktır.
19 aralık 2000 yılında solun üzerinden greyder gibi geçen başbakandır. insanların cezaevlerinde diri diri yakılmasından sorumlu kişidir.
en faşist operasyon yöntemleriyle sol mücadeleyi ülkeden kazıdıktan sonra, emekçilerin kazanılmış emeklilik haklarına çökmüş devlet adamıdır.
fetö kadrolarını kamuda meşrulaştıran başbakandır. daha sayayım mı?
en faşist operasyon yöntemleriyle sol mücadeleyi ülkeden kazıdıktan sonra, emekçilerin kazanılmış emeklilik haklarına çökmüş devlet adamıdır.
fetö kadrolarını kamuda meşrulaştıran başbakandır. daha sayayım mı?
söyleyeceklerim asla hakaret kapsamında değerlendirilemez. maksadım felsefi bir soru sormaktır. dinine saygısı olan dostların da öyle değerlendirip yanıt vereceklerine eminim. linçci güruhtan da korkum falan yok.
islam sözcük manası itibarıyla teslim olmak demektir. müslüman da Allaha teslim olan insan demektir. hatta bu dine mensup olan insanlar bu kelime ihtivasından gayet övünürler.
21. yy insanına mistik bir boyutta olduğu söylenen ve varlığı hiç bir zaman ispatlanamayacak olan bir güce teslim olmak yakışır mı aklım almıyor.
bu çağın insanı gerçekten de peygamberlerin buyurduğu erdemlere sadık olsalar yine dert etmeyeceğim fakat gözlemlediğim kadarıyla bu da yok. bu ne yaman çelişkidir yahu?
islam sözcük manası itibarıyla teslim olmak demektir. müslüman da Allaha teslim olan insan demektir. hatta bu dine mensup olan insanlar bu kelime ihtivasından gayet övünürler.
21. yy insanına mistik bir boyutta olduğu söylenen ve varlığı hiç bir zaman ispatlanamayacak olan bir güce teslim olmak yakışır mı aklım almıyor.
bu çağın insanı gerçekten de peygamberlerin buyurduğu erdemlere sadık olsalar yine dert etmeyeceğim fakat gözlemlediğim kadarıyla bu da yok. bu ne yaman çelişkidir yahu?
cengiz özkan yorumu da muhteşem olan aşık özlemi eseridir;
''ecel oku değdi tenime benim...''
''ecel oku değdi tenime benim...''
chp'den aday gösterilmeyince akp'ye geçen milas belediye başkanıdır. twitter'da erdoğan'ı arayıp heycanla konuştuğu bir videosu dolanıyor günlerdir. ben olayı sulu bir skeç sanıyordum günlerdir. kötü komiklik yapmaya çalışan amatör bir oyuncu, erdoğan'ın sesini kopyala yapıştır yaparak falan bir takım kötü şakalardır falan sandım. az önce olayı sputnik haber sitesinde görünce gerçek olduğuna ayıktım. bir insan kendini nasıl böyle çirkin hallere düşürebilir diye her şeyden çok fazla umudumu kesmiş bulunuyorum. erdoğan'ı sevip sevmediğimi, çok demokratik bir ülkede yaşadığımız için cesaret edip söylemeyeceğim. fakat isteyen istediği kadar beni linç edebilir kendisine çok büyük saygım vardı ve daha da pekişti. ülkeyi, partisini, muhalefeti yönetme tarzı tasvip edilmese de, başarısını herkesin mutlaka takdir etmesi gerekiyor kanaatimce.
ve hatta baya şeyler öğrenmemiz de gerekiyor kendisinden.
hali hazırdaki chp yöneticilerinin de, erdoğan'ı aradıklarında böyle komik şekillerde sevgi gösterisinde bulunduklarından şüphem yok.
ve hatta baya şeyler öğrenmemiz de gerekiyor kendisinden.
hali hazırdaki chp yöneticilerinin de, erdoğan'ı aradıklarında böyle komik şekillerde sevgi gösterisinde bulunduklarından şüphem yok.