confessions

turuncu gemi

2. nesil Yazar - Eski sevgili hüznü

  1. toplam entry 1820
  2. takipçi 11
  3. puan 16945

çerkez ethem

turuncu gemi
kurtuluş savaşı kahramanlarındandır. ege'de düşman ordularına yaşattığı büyük mağlubiyetler kadar, atatürk'ün emirleriyle ulusal kurtuluş savaşı sürerken içeride de bir çok gerici ayaklanmayı bastırmıştır.
hain ilan edilmesinin sebebi dönemin egemenlerinin kendisini siyasi bir rakip olarak görmesidir. halkçı yönü sağlam bir halk önderidir.

çilem doğan

turuncu gemi
adana'da kendisini darp eden ve fuhuşa zorlayan kocasını meşru müdafaa hakkını kullanarak öldüren onurlu kadının adıdır. çilem doğan bu eylemi öncesinde karakola şikayette bulunmuştur. lakin eşinin polis memuru arkadaşı bu olayı kocasına söylemiştir. çilem hanım bu olay sonrasında daha fazla darp ve şiddete maruz kalmıştır.
bugün erkek devlet yasaları uyarınca 15 sene hapse mahkum edilmiştir.

maksadım şarkıcı sıla'nın uğradığı vahşi şideti hafife almak değildir. ama çilem magazin muhabirlerini toplayıp, burjuva avukatlarıyla karakola savcıya gidememiştir.
iki şidette kadın gerçekliğinin en dipteki vahşet boyutundaki halidir. bu vesileyle kadınlarımızı daha dolu cümlelerle bu duruma ses çıkartmaya davet ediyorum. yoksa bu magazinsel olay bile 4 gün sonra bütün ana haber bültenlerinden silinip gidecek ve her kadın kendi celladı ve öğrenilmiş çaresizliğiyle baş başa kalacaktır.

nevin yıldırım

turuncu gemi
ısparta'da tecavüzcüsünün kafasını kesip köy meydanına atan onurlu kadının adıdır. erkek devlet yasaları uyarınca müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır. yasalarda yıllardır kirli egemen erkekliği ödüllendirmek için kullanılan namus cinayeti indirimi bu genç kadına tanınmamıştır. yargıtay müebbet cezasını bile az bulup bozmuştur. erkek devlet yasalarında ve erkek dinlerinde kadının bir ruhu yoktur. ona karşı reva görülen en ağır fiziksel ve sözlü şiddete boyun eğmek zorundadır. kadınlar, paşa ve bey olarak büyütülen erkek çocukları büyüdükten sonra erk alanlarını istedikleri gibi kullansın diye var olan zevk metalarıdır.

kadınları her yerde bunun böyle olmadığına dair ses çıkartmaya davet ediyorum. bu biz erkeklerin de kirli zihinlerinin temizlenip yaşamın her alanında özgür olabilmemiz için tek yoldur.

kalu bela

turuncu gemi
evrim mekaniği doğada sadece biyolojik varlıklar için geçerli bir yasa değildir. bütün sosyal konular ve gelişmeler evrim mekaniği içinde yer alır.
semavi dinler de, pagan dinlerden evrim geçirerek günümüze ulaşmıştır. baş tanrı tek tanrıya, diğer tanrılarsa tek allahın yardımcıları olan meleklere evrilmiştir.
semavi dinlerde mitoslar karşımıza ayetler olarak çıkar.

kal-u bela olayı da bir mittir. bu mitte anlatılmak istenen yaradılışın başından itibaren yaşamın ana ekseninde var olan diyalektir

zengin itiraf

turuncu gemi
35 yaşımda olmama rağmen jelibon yemeye bayılıyorum. bundan bir sene önce okuduğum bir makale doğrultusunda, hiç bir kilo ve sağlık problemim olmamasına rağmen şekeri mümkün olduğunca hayatımdan çıkardım. bir sene boyunca hiç jelibon da yemedim ve garip ki hiç aramadım.

az önce çalıştığım kurumun kantininde gördüm eski dostlarımı. bir paket aldım yedim. hem de en sevdiğim olan solucanlılarından. sonra bir paket daha aldım yedim.
şimdi kalan bütün maaşımı çekip evimi jelibonlarla doldurmak istiyorum.
korkmayın tabii ki yapmayacağım. ama kendimi bunu düşünürken yakaladım.

eğitim sisteminin eksiklikleri

turuncu gemi
başlı başına iki yüzlü bir sistem olmasıdır. içinde zorlama yoktur denen dinin zorunlu dersi vardır. bu zorunlu sunni islam dersi ahimden dönmesin diye ismi "din kültürü ve ahlak bilgisi" konmuştur. oysa herkes biliyor ki bu derste ne din kültürü ne de ahlak bilgisi öğretilir. sunni islam anlayışı gencecik dimağlara dayatılır.

çocuklara ilk önce özgürlüğün ne kadar güzel bir şey olduğu anlatılması gerekirken, sonda söylenmesi gereken özgürlüğün sınırları anlatılır.

vatandaşlık bilgisi diye bir ders vardır ama derste öğrendiğiniz gibi vatandaşlık haklarınızı ararsanız başınıza pek de iyi şeyler gelmez.

muasır medeniyetlerde, yaşamda kadını her türlü ötekileştirmenin "nefret suçu" olduğu öğretilir. biz de ise kadının en önemli görevinin temizlik işleri ve çocuk doğurmak olduğu anlatılır.

28 days later

turuncu gemi
zombilik hususunun felsefesini de güzel bir biçimde işleyen sağlam bir filmdir. christopher eccleston abimiz her rolde olduğu gibi bu filmdeki rolüyle de muhteşem bir performansa imza atmıştır.

bütün zombi filmlerinde, neden olduğunu bilmediğim ama çok sevdiğim bom boş bir süpermarket sahnesi bu filmde de vardır.

house md

turuncu gemi
ergenliğimden iyi bir sinema izleyicisiyimdir. normal insanlar bir filmi izledikten sonra yatar uyurlar yahut işlerine güçlerine bakarlar. benim ise en büyük hobilerimden biri o film hakkında yayınlanmış ne kadar külliyat varsa okumaktır. daha sonrasında kendimi filmin oyuncularının ve yönetmenin yedi sülalesini tanımış halde bulurum.

iyi bir sinema izleyicisi olarak dizi izleyenlere hep tepeden bakmıştım. taa ki house md'yi izleyene kadar.
hayata ve insana dair çok sağlam cümleleri olan bir dizidir. bunu kaba bir biçimde yapmaz. dramanın içinde güzel bir sanat yoğunluğuyla yedirir.
house başkan allahsızdır. din ve hakikat arasında çelişkiyi çok iyi çözmüştür. ama bunu sıradan insana anlatacak mecali yoktur. hayat felsefesinin ana temeli ''gerçek kutsal olmayanda saklıdır'' olmuştur.
yıllar evvel yaşar nuri öztürk'ün ''en büyük günah riyadır'' başlıklı bir makalesini okumuştum. hoca güzel anlatıyordu. kafasında bir duvarı aşamadan öldü gitti yazık. o da din duvarıydı.

hakikatin kutsal olmayanda saklı olduğu gerçeği hepimizi bütün yaşam riyakarlıklarından kurtacak tek felsefedir. bunu salt teolojik manada söylememekteyim. aşk ve insan ilişkilerimizi de pembe diziler saçmalığı gibi yaşamamızdan kurtaracak bir sırdır bu anlayış.

yayınlanan sekiz sezonu 3 defa baştan izledim bu dizinin. şimdi her hangi bir rektör'ün kapısına varıp bunu söylesem bana da bir tıp fakültesi diploması vereceğinden eminim. vermese de az israr ederim öyle verir.
depresyonuma da iyi gelmişti bu dizi.

amaaannn, sen yoksan house md dizisinin izlenecek sekiz sezonu var.

merhaba canım

turuncu gemi
muhteşem bir arkadaş zekai özger şiiridir;

ben az konuşan çok yorulan biriyim
şarabı helvayla içmeyi severim
hiç namaz kılmadım şimdiye kadar
annemi ve allahı da çok severim
annem de allahı çok sever
biz bütün aile zaten biraz
allahı da kedileri de çok severiz

hayat trajik bir homoseksüeldir
bence bütün homoseksüeller adonistir biraz
çünki bütün sarhoşluklar biraz
freüdün alkolsüz sayıklamalarıdır

siz inanmayın bir gün değişir elbet
güneşe ve penise tapan rüzgârın yönü
çünki ben okumuştum muydu neydi
biryerlerde tanrılara kadın satıldığını

ah canım aristophones
barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum
ölümü de bir giz gibi tutuyorum içimde
ölümü tanrıya saklıyorum

ve bir gün hiç anlamıyacaksınız
güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum
düşüvericek ellerinizden ellerinizden ve
bir gün elbette
zeki müreni seviceksiniz

(zeki müreni seviniz)

yazarların öpüştükleri ilk mekan

turuncu gemi
asansör. daha 17 yaşımdaydım. komşunun kızıyla birbirimize derin hisler içindeydik. öpüşme denen eylemselliği o günlere kadar televizyonda görmüştüm. hiç de dikkatli izlememişim, bir şey öğrenememişim. komşumuzun kızının öpüşme gibi eylemselliklerde ki pratiği sır değildi. bir keresinde asansörde beni öpmek istemişti ben anlamazcalığına gelip yanağımı falan uzatmıştım. allahtan 4. kata hemencecik gelmiştik.
sonrasında yine yolda bizden ileride giden bir komşu arkadaşa sormuştum ''kardaş öpüşme nasıl yapılır?'' diye.
bana ''allah belanı versin'' şeklinde cevap vermişti. sonrasında ''kız seni öpmeye başlayınca dilini dudağını şöyle böyle yap'' dedi. bir halt anlamamıştım ama nedense o fikir bana dahiyane gelmişti.

komşu kızıyla yine bir gün ekmek alıp eve dönüşün asansör yolculuğunda dudaklarımızı ve dillerimizi ''şöyle böyle'' yapmıştık. ve güzeldi.

bu da böyle bir anım ve hikayemdir.

benimle kal

turuncu gemi
çelik'in bir kaç güzel şarkısından birisidir. özellikle nakaratı genç sevgililer tarafından en az karşılık bir defa haykırılmalıdır. yahut erkek tarafı bir eşşeklik yaptığında bu şarkının nakaratıyla bir defa yanmalıdır ki, bir daha aynı hatayı tekrar etmesin.
evet ilginç, çelik'in bile güzel şarkıları vardrı. belki inanmayacaksınız ama ercan saatçi'nin bile güzel bir tane şarkısı var. e, sene o zaman doksanlardı ama. seksenler, doksanlar kalite dolu yıllardı.

sanırırım 2000'lerde biz büyüdük ve kirlendi dünya.

öpüşürken akıldan geçenler

turuncu gemi
lan ben bu kadar harika bir anı yaşamak için kime nasıl bir iyilik yapmış olabilirim? oysa ben hiç bir dilenciye sadaka bile vermem. allahım ne olur bu güzel günlerin bitmesine izin verme. söz bundan sonra sadaka da vereceğim.

evet nedense öpüşürken aklımdan dilencilere sadaka vermek geçiyor. ama sonrasında yine de bu eylemi gerçekleştirmiyorum. bu insanlığın yaratmış olduğu en muhteşem eylemselliği yaşamayalı 7 ay falan oldu. bu eylemselliği her gün yaşadığım günlerde de dilencilere sadaka vermiyordum şimdi de vermiyorum.

anlattıklarımdan çıkartılacak ders, olayın sadaka verip vermemekle alakası olmadığıdır. neyse, ben yine de yarın bir dilenci görürsem yardım edeyim. ne olur ne olmaz.

saygı erdeminin kaybolması

turuncu gemi
son dönem kapitalist modernite, sıradan insanın hayatını bir pembe dizi gibi yaşamasını dayatmaktadır. sürekli bir kaos, ulaşılmaz olanı isteme, bir gün bir mucize olacağına inanma, ulaşılmaz olana bile ulaşınca bundan gelen tatminsizlik duygusu, aptal bir kısır döngü, kalitesiz dramlar.

bu sistem, modern insanın bütün gerçeklik algısını yıkmış, ruhunu emmiş, rasyonelitesini çalmıştır. yaşam içinde birey başta kendisine olmak üzere her şeye yabancılaşmıştır.
toplumumuzun çok büyük bir kesimi asgari ücretli emekçilerden oluşmaktadır. lakin insanlar yoksulluklarına yabancılaştıkları ölçüde sınıf bilincini de kaybetmektedirler. borç harç, akıl almaz banka faizlerini göze alıp gelirlerinin üç katı bir hayat yaşamaktadırlar. bu kendilerine ait olamayan bir yaşamdır.
toplumun bu kadar önemli bir bölümünün kendilerine ait olmayan hayat sürdüğü bir dünyada saygı gibi en yüksek yaşam erdemlerinden birinin çürümesi normaldir.
saygının kaybolmasından daha fecaat olan durum, saygının form değiştirip riyaya dönüşmesidir. daha sıklıkla da, güce tapmaya dönüşmesi.

the crown

turuncu gemi
ingiliz kraliyet ailesinin hayatını ve o dönemki bütün politik gelişmeleri muhteşem bir senaryo ustalığı, titiz bir kurgu, dikkat çekici bir ayrıntıyla anlatan dizidir.
dizinin bütün oyuncuları ustalığını sergilemekte birbirleriyle yarışır.
izlediğim yüzlerce görsel sanat yapımları içinde, sanat yönetmenliği bu kadar ince ve mükemmele yakın olan hiç bir yapım izlemedim.

dizinin 1. sezon 7. bölümünde kraliçe, başbakan winston churchill'e anayasa kitapçığı fırlatıyor. demek ki demokrasilerde temsili otoritenin bazen bunu yapması gerekiyor. ama bu olay üzerine britanya'da dolar iki katına fırlamıyor.

türkiye bunalımın kıyısında

turuncu gemi
bir devlet bahçeli beyanıdır. düne kadar kriz dış güçlerin oyunu diyen bahçeli'nin bile farkına varmış olduğu gerçektir. akp'liler bize diyor ki ''dolar 5.65 düştü neden sevinmiyorsunuz?''
enflasyon oranı tuik verilerinde yüzde yirmi beş. şu an içinde olduğumuz baskılanan reel enflasyon bile bunun çok çok üzerindedir. tüketici güven endeksi 16 yıl öncenin bile kat be kat gerisinde.
eee ne bekliyor bu akp'liler bizden? elimizi kıçımıza vurup sevincimizden ortada maymun dansı falan mı yapalım?

dur hele gönülleri olsun onların da, istedikleri gibi bir muhalefet cümlesiyle bitireyim girimi.

arkadaş bu ezan neden arapça? türkçe ezan istiyorum.

deizmin yükselme nedenleri

turuncu gemi
deizmin yükselme nedeni
ahir ömrümde, ateist olmamın sebeplerini, hangi inanç mensubundan olursa olsun, anlayabilecek insanlara dilim döndüğünce anlatmışımdır. hiç beklemeyeceğiniz insanların bile belli bir süre sonunda ''biliyor musun aslında haklısın, ama sana bunu söylediğim lütfen aramızda kalsın'' dedikleri çok oldu.

türkiye'de deist olan insan sayısında gözle görülür artış olduğu iddiası doğrudur. bu konu iktidar çevresini oldukça korkutsa da ciddi hiç bir önlem alamamaktadırlar. deizmin sadece sözlük tanımına bakanlar bile bilir ki, deizm ateizme bir geçiş evresidir. ve bu tehlike onlar için her geçen gün büyümekte.
işin ilginç tarafı, insanları ateist yahut deist yapmak için biz bu ''izm''e mensup insanlar, büyük medya ve iktidar gücümüzü kullanarak bir propaganda faliyeti etmedik. bunu kendileri iktidar ve medya güçlerini kullanarak yaptılar.

the crown

turuncu gemi
beni kraliçe 2. elizabeth'in gençliğine aşık eden dizidir. hüzünlü ve güzel kraliçem, sarayı, memleketi ve bunak hükümeti idare ediyor bu genç yaşında. hepsinin üzerine bir de şaşkaloz herifi de idare ediyor.

londra beni bulsun!!!

sergen yalçın

turuncu gemi
messi'den çok önce futbolumuzda yaşamış, messi'den bile iyi kumaşı olan futbolcudur. ''ben koşssam barcelona'da oynardım'' sözü çok doğru bir sözdür.
ben kendisini çok severim. ama bu kadar yüksek yeteneğine rağmen, disiplinsizliği ve tembelliğiyle hem kendi yeteneklerine, hem de türkiye futboluna ihanet ettiğini de söylemeden edemiyorum.
kaliteli geyik muhabbeti olan bir insandır. kaliteli geyik muhabbeti her zaman için iyi bir zeka karinesidir.
son on yıldır türkiye futboluna teknik adam olarak hizmet etmektedir. kanaatimce bu işi iyi de yapmaktadır.

hüzün kovan kuşu

turuncu gemi
türkiye müziğindeki iki kalite insanının söyleyip çaldığı muhteşem şarkıdır. bu ustalarımızın bir çok şarkısı kaotiktir. ruhumuzun en kaos dolu anlarında dinlemek faydalıdır. çünkü sanatlarındaki ustalık sizin ruhunuzdaki kaosu emecektir. aynı çayın harareti alması gibi.

lakin bu eserleri nadir mutlu gün şarkılarındandır. genelde içinizdeki uçan kelebekler de koroya katılır.

gecenin şiiri

turuncu gemi
çakıl
seni düşünürken
bir çakıl taşı ısınır içimde
bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
bir gelincik açılır ansızın
bir gelincik sinsi sinsi kanar

seni düşünürken
bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır
deliler gibi dönmeğe başlar
döndükçe yumak yumak çözülür
çözüldükçe ufalır küçülür
çekirdeği henüz süt bağlamış
masmavi bir erik kesilir ağzımda
dokundukça yanar dudaklarım

seni düşünürken
bir çakıl taşı ısınır içimde.


bedri rahmi eyuboğlu

üç dil

turuncu gemi
sonu hayli güzel ve ironik bir şiiridir;

en azından üç dil bileceksin
en azından üç dilde
ana avrat dümdüz gideceksin
en azından üç dil
çünkü sen ne tarih ne coğrafya
ne şu ne busun
oğlum mernus
sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun.

bedri rahmi eyuboğlu

ankara

turuncu gemi
en güzel yıllar, en güzel yaşlar tabii ki güzel bir aşkla dolu yaşanmış yıllardır. insana en güzel gelen kentler de, güzel bir aşkı sığdırdıkları kentlerdir. bu kentleri siz hür iradenizle seçmezsiniz. aşkta ayrılık vakti gelene kadar o kentin kıymetini bile bilmezsiniz. benim gibi duygu yüklü korkak bir insansanız o kent'ten arkanıza bakmadan kaçarsınız da ayrılık sonrasında. daha sonrasında aşkı ayrı, kenti ayrı özlersiniz. mutluluğu özlemezsiniz. ilk ayrılık günlerinde zaten tekrar barışıp mutlu olacağınızdan eminsinizdir. oysa gelir geçer kavgalarla, ayrılık ap ayrı bilimsel kavramlardır aşkta. bunu içten içe bilseniz de artık ayrılık protonu vurduğunuzda kellenize kabul etmek istmezsiniz. mutluluğu neden özleyesiniz ki, zaten yarın öbür gün barışacaksınızdır.
artık kabulleniş evresinde de, hala kenti ve aşkı özlüyorsunuzdur ama mutluluğu özlemiyorsunuzudur. aklınıza gelmiyordur ki mutluluk, aklınıza gelmeyen şeyi nasıl özleyeceksiniz?

aşkı, ve kent deyince aklıma ilk gelen yer olan ankara'yı çok özlüyorum. şükür ki artık mutluluğu da özleyecek bir evreye ulaşmış bulunuyorum. çok az kişi bilir, gazi paşa aynı zamanda çok iyi bir kent plancısıydı. cumhuriyet dönemi muhteşem ankara'sını kendisi planlamıştır. ortasına, yeni mahalle'den etimesgut'a uçssuz bucaksız bir orman miras bırakmıştır. o orman ki, ağaçlarını gazi paşa elleriyle kovayla kendisi sulamıştır. sonra o ağaçlar kesilip yerine tanesi 1000 avro'ya ağaçlar ithal edildi almanya'dan. bu marşta geçtiği gibi bize kötü günde doğru yolu gösterecek bir paşamız da yoktu. neyse, özlemden saçmalamıyım daha fazla. ruhi babanın da, kemal paşanın da ruhları şad olup gülsün.
64 /