#sanat

mehmet rıfat ılgaz

esdemirei

zenginsozluk.com/foto
7 Mayıs 1911 tarihinde Kastamonu'nda dünyaya geldi. 1930 yılında yatılı olarak öğrenim gördüğü Muallim Mektebi'nden mezun oldu. 1936 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü'nün Edebiyat bölümünden mezun oldu. 6 yıl süreyle Gerede, Akçakoca, Gümüşova'da ilkokul öğretmenliği yaptı. Daha sonra İstanbul'a tayin oldu. Karagümrük Ortaokulu'nda ve Nişantaşı Lisesi'nde Türkçe öğretmeni olarak görev yaptı. 1940 yılında Çığır, Oluş, Ulus, Güneş, Yücel, Varlık, Hamle ve Yeni İnsanlık gibi eserleri birçok dergide yayımlandı. 1942 yılında Ömer Faruk Toprak'la Yürüyüş Dergisi'ni çıkardı. 1943 yılında ilk şiir kitabı Yarenlik'i edebiyatseverlerle buluştu. 1944 yılında Sınıf adlı şiir kitabından dolayı 6 ay hapis cezası aldı. 1947 yılında öğretmenlikten ayrılıp gazetecilik yapmaya başladı. 1952 yılında Adembaba Dergisi'nde yazmaya başladı. O dönemde popüler olan Dolmuş, Külah ve Taş gibi mizah dergilerinde yazıları yayımlandı. 1952-1960 yılları arasında Tan Gazetesi'nde düzeltmen, dizgici ve röportaj yazarı olarak çalıştı. 1953 yılında yazdığı Devam adlı kitabı da toplatıldı. Yaklaşık 5,5 yıl mahkûmiyet alsa da hem hastalığından dolayı hem af kapsamına girdiği için cezasının bir kısmını yattı. 1959 yılında Hababam Sınıfı adlı romanı yayımlandı. 1974 yılında emekli oldu ve doğum yeri Cide'ye yerleşti. 1975 yılında Ertem Eğilmez'in yönetmenliğinde Hababam Sınıfı romanı beyaz perdeye aktarıldı. 7 Temmuz 1993 tarihinde İstanbul'da vefat etti.

Eserlerinden bazıları şu şekildedir:
- Şiirleri: Yaşadıkça, Devam, Üsküdar'da Sabah Oldu, Soluk Soluğa, Karakılçık, Uzak Değil, Güvercinim Uyur Mu, Kulağımız Kirişte, Çocuk Bahçesi.
- Hikâyeleri: Radarın Anahtarı, Don Kişot İstanbul'da, Kesmeli Bunları, Al Atını, Palavra, Bunadı Be Adam, Tüh Sana, Çalış Osman Çiftlik Senin, Hababam Sınıfı Uyanıyor, Hababam Sınıfı Baskında, Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı.
- Romanları: Hababam Sınıfı, Bizim Koğuş, Karadeniz'in Kıyıcığında, Karartma Geceleri, Meşrutiyet Kırahathanesi, Apartman Çocukları, Hoca Nasrettin ve Çömezleri.
- Tiyatro Oyunları: Hababam Sınıfı, Hababam Sınıfı Baskında, Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı, Çatal Matal Kaç Çatal, Abbas Yola Giden.
- Hatıraları: Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra, [gbkz]Yokuş Yukarı, [gbkz]Biz De Yaşadık.
- Çocuk Edebi Eserleri: [gbkz]Bacaksız Kamyon Sürücüsü
, Bacaksız Okulda, Bacaksız Paralı Atlet, [gbkz]Öksüz Civciv, Küçükçekmece Okyanusu, Cankurtaran Yılmaz, Kumdan Betona. [Kaynak: Anadolu Ajansı'nın 6 Temmuz 2019 tarihli infografiği]

dönersen ıslık çal

esdemirei

zenginsozluk.com/foto
1992 yılında gösterime giren dram türündeki 85 dakikalık yerli bir film. Yönetmenliğini Orhan Oğuz, senaryoyu Nuray Oğuz ve yapımcılığını Memduh Ün üstlenirken Fikret Kuşkan, Derya Alabora, Menderes Samancılar, Memduh Ün, Orhan Elmas gibi isimler oyuncu kadrosunda yerini aldı.

Filmin özeti şu şekildedir: “Beyoğlu'nun arka sokaklarında barmenlik yaparak yaşamını sürdüren bir cüceyle, fahişelik yapan bir travestinin dramatik öyküsü. Toplumun dışladığı bu iki marjinal tipin tanışması karanlık ve pis sokakların birinde gerçekleşir. Cüce (Mevlüt Demiryay), iş çıkışı evine dönerken, sokak serserilerinin saldırdığı ve gerçek bir kadın sandığı travestinin (Fikret Kuşkan) hayatını kurtarır. Gerçekte onu kurtaran, cücenin o tehlikeli sokaklarda ve gecenin karanlığında kendisini korumak için boynunda taşıdığı düdüktür. Düdük seslerini duyan serseriler kaçıştıktan sonra, travestiyi evine alır. Ne var ki, evinde misafir ettiği kadının aslında bir erkek olduğunu anlayınca büyük bir şaşkınlık geçirir. Ama yaşamını tek başına, yalnızlığını ise balkonundaki köpekleri ve boynundaki düdüğüyle paylaşarak sürdüren cüce ile başlangıçta iğrendiği, nefret ettiği travestinin arasında duygusal bir dostluk gelişecektir. Bu güzel dostluk ne acıdır ki, o çirkin dünyanın, sonunda onları birbirlerinden ayırana dek sürecektir.”

Filmde hoşuma giden replikler de şu şekildedir:
“Eskiden böyle değildi. Herkes birbirinin yardımına koşardı. Dostlukların, aşkların, arkadaşlıkların en iyisi yaşanırdı. Ak saçlı biri vardı, Adı Kirkor. Bitirim, ince, bakımlı. Sokağımızdan her geçişinde kapımıza gül kurusu bırakırdı. Vurgundu bana. Ben sokağa çıktığımda mahalle erkeklerinin yüreği hop hop ederdi. Şimdi bak şu sokaklara. Dinle sesleri. Asılıdır çamaşır ipliklerine, cam kenarlarına, sofalara. Lakin şimdi hiçbir şey samimi değildir. Benim oyun gibi her şey kurmaca, uydurmaca ve herkes de bunun farkında. Bilmemezlikten geliniyor. Hiçbir şey samimi değil. Saflık ölmüş, çocuklarda bile yaşamıyor. Bak duyuyor musun sesleri? dinle.”

“- Bu şehri özleyeceğim. şu ışıkları, seni, dostum.
+ Ne demek özleyeceğim? Ölecek gibi konuşuyorsun, iyileşeceksin. Birlikte gezeceğiz şehri, rakı içeceğiz, dans edeceğiz.
- Sahi mi? Küs değil misin bana?
+ O ne demek şimdi? Ben sana hiç küsmedim ki. Ben, ben sadece sinirlendim biraz. Dostlar arasında olur böyle şeyler, sen benim dostum değil misin? hı?
- Dostunum. sende benim en iyi dostumsun. En iyi. Biraz daha, biraz daha yaklaştır beni, lütfen. Anam anlatırdı, insan ölünce başka şekillerde yeryüzüne inermiş tekrar. At olurmuş, kuş olurmuş, ağaç, ağaç olurmuş.
+ Ya da ak bulut.
- Eğer, eğer bir gün tekrar dönersem beni tanır mısın? Küçük dostunu nasıl tanırsın, tanıyabilir misin?
+ Tanırım tabii. İnsan dostunu kokusundan, bakışından, sökülmesinden tanır. Hem sen dönersen ıslık çalarsın. işte o zaman tanırım seni.
- Islık mı? Düdük gibi mi?
+ Tabii. Senin ıslığını nerede olsam tanırım. Yerin yedi kat dibinde olsam bile tanırım. Çünkü iyi dostlar birbirini her zaman—”

horse chestnut tree in blossom

esdemirei

zenginsozluk.com/foto
Çiçek Açmış At Kestanesi Ağacı anlamına gelen, Hollandalı art izlenimci ressam Vincent van Gogh tarafından 1887 yılının Mayıs ayında tuval üzerine yağlı boya ile yaptığı tablo. Tablodaki at kestane ağacını boyamadan önce Gogh, tuval üzerinde kaba kara kalem taslağı çizdi. Resmi yeteri kadar yaklaştırırsanız ağacın köklerinin aşağısındaki bölgedekine benzeş fırça darbeleri arasındaki taslağın kara hatlarını görülebilmektedir. Araştırma bu resmin öncekinin üzerinde boyanıldığını, para tasarrufu yapan Gogh'un sıklıkla bu şekilde tuvalini yeniden kullandığını açığa çıkarmıştır. 30 Nisan 1874 yılında Londra'dayken kardeşi Theo'ya yazdığı mektupta Gogh bu manzarayla ilgili “Elimden geldiğince buraya geliyorum ama (şu aralar) çok meşgulüm. (şehirde olmasına rağmen) burası kesinlikle güzel bir yer. [...] Kestane ağaçları büyüleyiciler. Kişi, gerçekten doğayı severse; güzelliği her yerde bulur.” ifadelerini kullanmıştır.

Kaynaklar:
1- Vincent van Gogh: Horse Chestnut Tree in Blossom
2- Vincent van Gogh Letters: To Theo van Gogh. London, Thursday, 30 April 1874.

yavuz özkan

esdemirei

zenginsozluk.com/foto
1942 yılında Yozgat ilinde dünyaya gelmiş 22 Mayıs 2019 tarihinde İstanbul'da kaldırıldığı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde hayatını kaybeden yönetmen. Bugüne kadar Maden, Film Bitti, Yengeç Sepeti, Bir Kadının Anatomisi, Hayal Kurma Oyunları gibi eserlerin de aralarında olduğu 44 filmi yönetmesiyle biliniyordu.

1962-1965 yılları arasında Kütahya'daki bir madende işçi olarak çalıştıktan sonra 1966 yılında dergi yayıncılığına başladı. Yazdığı hikâyelerle Kocaeli Tiyatrosu'nun kurucuları arasında yer aldı. 1970 yılında kısa filmler çekerek yönetmenliğe başladı, 10 yıl boyunca Türk sineması adına önemli filmler ürettikten sonra 1980'de Paris'e gitti. Fransız Televizyonu için Sevgiliye Mektuplar ile Son Savaşçı adlı TV dizilerini senaryosunu yazıp ve yönetti ve Philippe Nuil'in yönettiği Suyun Altındaki Ağaç'ta oyuncu olarak kamera karşısına geçti. 1987 yılında Türkiye'ye döndükten sonra iki arkadaşıyla birlikte TÜRSAK kurdu. 1995 yılında Z-1 Film Atölyesi'ni kurduktan sonra sinemacılar, akademisyenler, felsefeciler, edebiyatçılar ve iletişimcilerden oluşan kadrosuyla parasız sinema eğitimi verdi. En son 2010'da senaryosunu da yazdığı İstanbul'da Aşk'ı yönetti.

Kaynaklar:
1- Sputnik Türkiye: “Yönetmen Yavuz Özkan hayatını kaybetti” (22 Mayıs 2019)

sanatçı sanatıyla konuşur dalkavukluk yapmaz

esdemirei

12 Mayıs 2019 tarihinde İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde katıldığı iftar programında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı konuşmada kullandığı ifade.
[İfade videoda 16:36/18:13 aralığında geçmektedir]


zenginsozluk.com/foto
Bu ifade üzerine CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu resmi Twitter hesabı üzerinden bir tweet atar. Tweet'te “Sanatçının görevi sadece sanatını icra etmek değildir. Gerçek sanatçı; güce bağlılık göstermez, baskılara boyun eğmez, saraya soytarılık yapmaz, haksızlığa karşı daima hakkını arayandan yana tavır alır. Demokrasi için mücadele etmekten ve konuşmaktan da asla vazgeçmez.” demiştir.

arles'daki yatak odası

esdemirei

zenginsozluk.com/foto
Felemenkçe'de Slaapkamer te Arles şeklinde geçen, Hollandalı art izlenimci ressam Vincent van Gogh'un tuval üzerine yağlı boya ile yaptığı tablo.

Gogh, Arles'taki evine taşındıktan sonra dönemin ressamlarından Paul Gauguin ile birlikte çalışmak ve ortak paylaşımlarda bulunmak için onu buraya davet eder. Ressam, misafirini beklerken uygun ortam hazırlamak ve kendi resim yeteneğini göstermek için odayı, yaptığı çalışmalarla süsler. Eserde duvarlarda görülen tablolar da bu süreçte yapılmıştır. Odadaki eşyalar temelde, bir yatak, iki sandalye ve bir masadan oluşuyor. Sağdaki duvarın yanında bir sandalye, üzerinde su bulunan küçük masa ve sokağa bakan bir pencere bulunur. Soldaki duvarın yanında ikinci bir sandalye ve diğer odanın kapısı bulunuyor. Odada hiç kimse yoktur. Yatağın yanındaki duvarda ressamın arkadaşları olan Eugene Boch ve Paul-Eugène Milliet'nin portresi asılmıştır. Yatağın arkasındaki resim ise Kayalıklar ve Meşe Ağacı'dır. Tablodaki çoğu nesneler çiftler halinde resmedilmiştir. Bu da Gogh'un Gauguin'i bekleyişinin yansımasıdır. Sandalyeler, yastıklar ve duvardaki tabloların çiftler halinde oluşu tabloya huzur, düzen ve barış duygusu vermek için yardımcı olur. Tema her ne olursa olsun Arles ve Saint-Rémy dönemleri boyunca Gogh'un en sevdiği ve sıklıkla kullandığı renk sarıydı. Bu tabloda da kullanılan esas renk sarıdır. Resmin en dikkat çekici ve çarpıcı yanı, ilginç bir perspektife sahip olmasıdır. Alışılmışın dışında orantısız boyutlarda yamuk şekilde betimlenen odanın ölçülerinde sıra dışı bir derinlik yanılgısı göze çarpıyor. Arka duvar sağa doğru yönelirken, yatağın sağındaki duvarda yatağa doğru eğilmiştir. Odanın sağındaki kapı odayı koridora, sol taraftaki kapı ise ressamın Gauguin için hazırladığı misafir odasına bağlıyor.


zenginsozluk.com/foto
Ressam, 16 Ekim 1888'de kardeşi Theo'ya yazdığı mektupta odanın özelliklerini ayrıntılı bir şekilde tarif ediyor: “Sevgili Theo, odayı gözlerinde canlandırabilmen için bir krokisini yolluyorum. Beni sorarsan, iyiyim. Gözlerimin yorgunluğu sürse de, yeni düşüncemi kafamda planlamaya ve sana anlatmama mani olamadı. 30 numara tuvale yapılmış bir tablo daha. Bu kez söz konusu sadece yatak odam, rengin her şey kabul edildiği, ve sadeliği kadar nesnelerin de tarzları bakımından yüceldiği bu resim insanda dinlenme ve daha da ötesi uyuma isteği doğuruyor. Tek sözcükle, resme baktığında beynin ve imgelemin dinlenecek. Duvarlar soluk mor. Zemin kiremit rengi. Yatağın ve iskemlelerin ahşabı taze tereyağı renginde. Yastıklar ve çarşaf yeşilimsi limon rengi. Battaniye cırtlak kırmızı. Küçük masa turuncu, üzerindeki leğen ise mavi. Kapılar leylak rengi. Hepsi bu, kepenkleri kapalı olan bu odada başka bir şey yok. Mobilyaların çizgileri de salt dinlenceyi vurgulamalı. Tablolardan iskemlelere kadar her birinin kendine özgü bir karakteri var. Örneğin yatağın sağlam yapısı dayanıklılığı ve huzuru yansıtmakta. Duvarda asılı portreler, ayna, havlu ve birkaç elbise. Çerçeveye gelince, resimde hiç beyaz olmadığına göre, beyaz olmalı. Yakalaması zor olan huzura meydan okumak uğruna bunları yapmalıydım. Konu üstüne daha da çalışacağım, ama konseptin ne denli basit olduğunu görüyorsun. Gölgeleri de yok ettim, resim adeta bir Japon estampına dönüştü.”


zenginsozluk.com/foto
Ertesi gün Gauguin'e yolladığı ve içinde tablonun bir eskizinin de olduğu mektupta ressam şöyle yazıyordu: “Bu çıplak iç mekan yaparken beni çok muazzam derecede eğlendirdi.”


zenginsozluk.com/foto
Gogh davetine icabet eden Gaugin ile yaklaşık iki ay birlikte yaşayıp çalışmalar yaptılar. Lakin bu ortak çalışmalar yaptıkları bir tartışma sonucu Gogh'un kulağını kesmesi ve Saint Rémy'de bir akıl hastanesine kaldırılmasıyla son buldu. Hastanedeyken tablonun su baskını yüzünden hasar gördüğünü öğrenen sanatçı 1889 yılının Eylül ayında eserin aynı boyutlarda ikinci bir versiyonunu yaptı. Bu versiyonda zeminin ile duvarın renk ve dokusu ilkinden farklıdır. Farklılık gösteren başka bir detay ise sehpanın üzerindeki eşyalardır. Bu versiyon 1926 yılından itibaren Şikago Sanat Enstitüsü'deki Helen Birch Bartlett Anıt Koleksiyonu'nda yer almaktadır.


zenginsozluk.com/foto
Ressam yine 1889 yılı Eylül ayında ailesine göndermek üzere tablonun üçüncü versiyonu yapar. 57.5x74 cm boyutlarındaki bu tablo daha küçüktür. Burada ressam arkadaşlarının portresinin yerine kendi otoportre ve kız kardeşi Wil'in portesini yerleştirmiştir. Bu versiyonda zemine uyguladığı gri renk ressamın ilerlemiş bunalımının göstergesi olarak kabul ediliyor. Önce ressamın kardeşi Wil, daha sonra ise Prens Matsukata tarafından satın alınan bu versiyon, Japon-Fransız barış anlaşması üzerine 1959 yılında kalıcı olarak Orsay Müzesi koleksiyonuna girdi.

Her üç tablo ilk kez 2016 yılında Şikago Sanat Enstitüsü'nde düzenlenen sergide ilk kez bir araya getirildi.

Kaynaklar:
1- Wikipedia: Arles'daki Yatak Odası

auschwitz

esdemirei

İkinci Dünya Savaşı sırasında, 1941 yılında bahsi geçen yerdeki toplama kampında kimliği belirsiz Yahudi kızın katledilmeden önce kesilen saçlarının dikildiği, 78 yıllık bez bebek Antalya'nın merkez Kepez Belediyesi'nce 2017 Ekim ayında Dokuma Park alanı içinde hizmete açılan Anadolu Oyuncak Müzesi'nde cam bölme içinde sergileniyor. Anadolu Oyuncak Müzesi Müdürü Emrah Ünlüsoy, 78 yıllık bebeği görmeye gelenler arasında ilginç isteklerde bulunanlar olduğunu belirterek, “Müzenin çok kıymetli bir eseri, aynı zamanda çok acıklı hikâyesi var. Nazi Almanyasında 'Auschwitz' toplama kampında günde ortalama 1000 Yahudi katlediliyordu. O tarihlerde kız çocukları katledilmeden önce saçları kesilip, o saçlarla zengin Alman çocuklarına bebek yapılırdı. Gerçek saçlı bebeklerin dramı o zaman ortaya çıkıyor" dedi. Yahudi yetkililerin bebekle ilgili ilginç istekte bulunduğunu da anlatan Ünlüsoy, “Yahudi cemaatine mensup bazı ziyaretçiler, kendi sivil toplum kuruluşlarına haber vermiş. Onlar da bizimle iletişime geçti. Gerçek saçlı bebeğimizden saç teli istediler. Ne yapacaklarını sorduğumuzda DNA testi ile aile bağlarına ulaşmak istediklerini ifade ettiler. Özel izinle onlara yardımcı olduk. Birkaç saç telinden, kızın aile bağlarına ulaşmak istiyorlar. Ağlayarak, koridorları gezen ziyaretçilerimiz var” diye konuştu.

sanat sansürünü muz yiyerek protesto etmek

esdemirei
Polonya'nın başkenti Varşova'daki Varşova Ulusal Müzesi'nde geçen hafta Natalia LL isimli sanatçının eseri olan çıplak bir kadının muz yediği figürlü görseli ve videolu eserleri müze müdürü Jerzy Miziolek'in eserle ilgili Kültür Bakanlığından uyarı almasından ötürü müzeden kaldıracaklarını ve Polonyalı haber sitesi Onet.pl'e Miziolek'in söz konusu eserle ilgili ziyaretçilerden şikâyet aldığını ve 'hassas gençleri irite edebileceğini' duyurmasından dolayı sanatseverleri harekete geçirmiş. Karara karşı çıkan birçok kişi, hükûmetin 'sanat sansürü' uyguladığını belirterek sosyal medyada protesto başlattı. Kullanıcılar, muz yerken çektikleri fotoğraflarını #BananowyProtest (Muz Protestosu) ve #bananaselfie (Muz Selfiesi) etiketiyle paylaştı. Sosyal medyada başlayan protesto 30 Nisan 2019 tarihinde sokağa sıçramış, eylemciler müze önünde toplanmış yedikleri muzlarla “muz devrimi” ve “sanat özgürdür” sloganları atmış.

Kaynaklar:
1- Sputnik Türkiye: Polonyalılar hükümetin 'sanat sansürü'nü muz yiyerek protesto etti (30 Nisan 2019) - https://tr.sputniknews.com/avrupa/201904301038904612

mozartcultures

esdemirei

zenginsozluk.com/foto
15 Kasım 2017 tarihinde kurulan, başta Fransızca üzerine yayın yapacaklarken belli nedenlerden ötürü Türkçeye yönelen daha sonra Almanca, Portekizce, İtalyanca, İspanyolca, Fransızca ve Rusça dillerinde de içerik veren bir oluşum. Kurucusu Arda Şahin'dir. Oluşumun oluşmasında kurucunun Mozart'a hayranlığı, Mozart'ın vizyonunu, misyonunu ve dünya görüşü etkili olmuş. Oluşumun en büyük hedeflerinden birisi, hazırladıkları içeriklerle insanlığa "sanat-kültür-bilim-düşün" bilinci katabilmek.

Faal sitesi ve hesapları için:
Web Sitesi: http://mozartcultures.com/
Twitter: twitter.com/mozartcultureTr
İnstagram: instagram.com/mozartcultures/

Kaynaklar:
1- Mozartcultures: Biz Kimiz - http://mozartcultures.com/iletisim/
2- Görünüm Gazetesi: Sanal alemde sanat peşinde: Mozartcultures (27 Eylül 2018) - http://gorunumgazetesi.net/guncel/sanal-alemde-sanat-pesinde-mozartcultures

kar taneleri

zeitgeist
her farklı tanesinin hayranlık bıraktıran bir görseli barındırması ve birlikteliklerindeki muazzam düzen, her seferinde katlanarak artan yaratıcıya saygı sebebidir. eşsiz olmanın içindeki tek başınalık ve özgürlüğün tanınan kadarının zirvesi, kendi yolunda ilerlemenin lügat karşılığı..

sfumato etkisi

battaniyetanricasi
İtalyanca bir terim olan Sfumato, “fuma” (duman) sözcüğünden türetilmiş bir kelimedir ve 15. yüzyılda yağlıboyanın keşfiyle, neredeyse algılanamayacak ton ve renk geçişlerini adlandırmak için kullanılmıştır. Tonların birbiri içinde eritilmesiyle yumuşak etki yaratmayı amaçlayan bir boyama tekniği olan Sfumato, ilk kez Leonardo da Vinci tarafından uygulanmış ve 15. yüzyılın keskin dış çizgili biçimleri bu sayede belli bir yumuşaklık kazanmıştır.

hans hoffman

cisi gelen sanat tarihcisi
1880'de bavyera'da, weissenburg'da doğdu, ilk sanat eğitimini mortz heymann'ın atolyesinde aldı ve burada jules cascin ile tanıştı. daha sonra wassily kandisky'nin öğretmeni anton azbe ile çalıştı, 1904'te henri matisse, pablo picasso, georges braque ve andre derain ile tanıştığı paris'e gitti. gelecekte eşi olacak "miz" maria wolfegg sayesinde sonia ve robert delaunay ile yakın iliskiler kurdu.
1915'te münih'te kendine ait ilk sanat okulunu, hans hofmann güzel sanatlar okulunu açtı. 1930'un yaz aylarında, berkeley'deki california üniversitesinde amerikadaki ilk hayli etkileyici derslerini vermeye başladı...

sonunda 1932'de, nazilerin sanatçılara ve aydınlara uyguladıgı baskı yüzünden amerikaya gitmek üzere almanyayı terk etti. new york'a yerleşti ve bir yıl sonra 1933'te madison avenue'de yeni güzel sanatlar okulunu açtı.

1950'de, avangart sanatın amerikan müzelerinde dışlanmasını protesto etmek amacıyla, kendisine "fevriler" diyen soyut dışavurumcu gruba katıldı. 1958'de ders vermeyi bıraktı ve 1966'da new yor'ta öldü.

edward ruscha

cisi gelen sanat tarihcisi
1937'de, omaha nebraska'da doğdu. 1956'da los angeles'a taşınmadan önce, on beş yıl oklohama city'de yaşadı. 1956'dan 1060'a kadar, couinard sanat enstitüsünde eğitim alan sanatçı, grafik tasarımcı olarak işe girdi.
1961'de resim, baskı resim yapmaya ve fotoğrafa ilgi duymaya başladı. kısa bir süre sonra sanatsal başarı kazandı. 1960'ların ortası itibarıyla robert irwin, edward moses, ken price ve edward keinholz gibi sanatçıların yanı sıra, o da saygın ferus gallery'de sergiler açıyordu. ruscha, başından beri, tasarım alanında öğrendiği retorik grafik ve tipografi bilgilerini resim diline yerleştirmenin peşindeydi. sorun olarak gördüğü şey olan soyut dışavurumculuğun yorgun resimsel alışkanlıklarını, ifade tarzına uygun şekilde konuşmak gerekirse, baştan aşağı çağdaş bir görsel dille değiştirmekti...

orazio gentilleschi

cisi gelen sanat tarihcisi
orazio lomi gentileschi 1563 ile 1639 yılları arasında yaşamış italyan ressamdır. toskana'da doğan ressam, kariyerine roma'da, maniyerist tarzda resimler yaparak başlamıştır. eserlerinin çoğundaki figürler başka sanatçıların arka plan süslemeleri üzerine resmedilmiştir.* 1600 yılından sonra caravaggio'nun daha natüralist olan tarzından etkilenmiştir. marie de medici'nin paris'teki sarayına yerleşmeden önce fabriano ve cenova'da önemli işler almıştır.** ömrünün son zamanlarını ingiltere kralı birinci charles'ın sarayında geçirmiştir. ressam artemisia gentileschi'nin de babasıdır.
hayatı
toskana'da, kuyumcu olan giovanni battista lomi'nin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. 9 eylül 1563 günü pisa'da vaftiz edilmiş olup, 1576 ya da 1578 yıllarında roma'da yanına taşınmış olduğu amcasından gentileschi soyadını almıştır.
roma'daki ilk yılları
gentileschi'nin roma'daki ilk yıllarında yapmış olduğu çalışmalarının çoğu başka sanatçılarla işbirliği içerisinde yürütülmüştür. ne kadar bazı uzmanlar ikinci eserdeki çalışmanın giovanni lanfranco'ya ait olduğunu düşünüyor olsa da, agostino tassi'nin palazzo rospigliosi 'de ve yine büyük olasılıkla quirinal sarayı'ndaki büyük salonda bulunan manzara resimlerine figürleri o eklemiştir. santa maria maggiore, carcere'deki san nicola, santa maria della pace ve laterano'daki san giovanni kiliselerinde çalışmalar yapmıştır.
caravaggio'nun etkisi
1600 yılına doğru o zaman roma'da bulunan, kendisinden birkaç yaş küçük caravaggio ile tanışmasının etkisiyle tarzında bir değişim görülmüştür. 1603 yılının ağustosunun sonlarına doğru giovanni baglione; caravaggio, gentileschi, ottavio leoni, ve filipo trisegni'yi yaz boyunca roma sanat zümresi arasında yayılan nahoş bir şiir ile alakalı oldukları gerekçesi ile dava etmiştir. dava süreci boyunca işlenen mahkeme kayıtları caravaggio'nun sanat görüşü ve çağdaşları hakkındaki düşüncelerini gösteren nadir kaynaklardan biridir. caravaggio'nun roma'dan kaçışından sonra gentileschi, daha kişisel duran bir toskana lirisizmi*** geliştirmiştir. bu tarz kapsamında maniyerist zamanlarından kalan bir gelenekle daha açık renkler kullanmış ve detaya dikkat etmiştir.
cravaggio'nun etkisiyle doğrudan modeller üzerinden resim yapmıştır.
cenova
1621 yılında daha önce kardeşi aurelio lomi ile çalışmış olan giovanni antonio sauli'nin daveti üzerine cenova'ya taşındı. gentileschi'nin sauli için yaptığı çalışmalar arasında bir magdalene, bir danäe, ve lut ve kızları yer almaktadır. bu şehirde daha önce gazinosu için eski lahit'e atıfta bulunan freskolar yaptığı marcantonio doria'nın da aralarında bulunduğu başka müşterileri de olmuştur.
fransa ve ingiltere
1624 yılının yaz ya da sonbahar aylarında marie de medici'nin paris'teki sarayına taşınmak üzere cenova'yı terk etti. şu anda louvre koleksiyonunda bulunan public felicity figürü, gentileschi'nin paris'te yaşadığı zamanlardan kalma saptanabilmiş tek eserdir.
ingiltere'ye taşındıktan sonra kraliçe henrietta maria'nın en sevdiği sanatçı konumuna geçmiş ve kendisi için greenwich'te bulunan queen's house'un (kraliçe'nin evi) tavanını boyamıştır. ingiltere'de benimsemiş olduğu tarzı önceki çalışmalarına oranla daha zarif, üstünkörü ve kısıtlıdır. bu çalışmalar 1633 yılına ait the finding of moses'ın (musa'nın bulunuşu) iki versiyonunu kapsar.
gentileschi 1639 yılının şubat ayında londra'da hayatını kaybetmiştir.
*''arka plan süslemeleri'' kullanılabilecek doğru teknik terim midir bilemediğim için yorumu sizlere açık bıraktım.
**buradaki önemli işlerden kasıt para karşılığı yapılan işler. anlamı sağlayamadım ben sanırım.
*** tuscan lyricism

steinlens cat

tomakhontas
xix uncu yüzyıl kedi tasarımcıları ile ünlü bir yüzyıldı. tasarım posterler sokaklara asılır, posterlerde çizim mâlzemesi olarak bolca kedi kullanılırdı. olay örgüleri ise gizemli ve oryantalist bir çizgide ilerlerken, çizimlerde kedi kullanılmasının sebebi, henüz farklı ve ilgi çekici şeyler keşfedilmediğinden olabilir.

alexandra steinlen, kedi çizimleri ile bu dönemde ön plândaydı. zamanında birçok ünlü dergiye illüstrasyon yollamış, halk tarafından az çok tanınan birisiydi.

steinlen'in kedileri, genellikle hareketlidir; ya kavga ediyorlardır ya da birazdan başlarını belâya sokacaklardır. her an haylazlık yapacakmış gibi dururlar. özellikle çizgi roman gibi olan yapıtlarında bu durum sıklıkla görülür.

steinlen'in kült olmuş ve algılara yerleşmiş kedisi ise, paris'in avangart kabarelerinden le chat noir/kara kedi için yaptığı, aslınızı astarınızı biliyorum der gibi bakan kedisidir.

steinlen, toplumsal gidişattan rahatsızlığını yüksek sesle dile getiren biri olduğundan, yüzlerce çalışmasını takma isimle yayınlamıştır.

steinlen'in işleri için: http://www.steinlen.net/main.php
1 /