" sen ne istersen öyle, nasıl söylüyorsan öyle"
sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
Neyi birazcık ciddiye almaya kalksam ya bir gülme geldi hep ya da ağlama.
Öyle öyle devirdim dante'nin altını özenle çizdiği yaşı.
-kitap alıntısı
Öyle öyle devirdim dante'nin altını özenle çizdiği yaşı.
-kitap alıntısı
hayatımdaki her şey net. kendi açımdan hayatın şifresini çözmüş gibiyim. ama bu durum insanı bir süreliğine ruhsuzlaştırıyor. ki bu bir süreç. kimyam bunu bir süre anlamlandırmaya çalıştı. sanırım şimdilerde sindirdi ki o ruhsuzluğumdan eser yok. bir de çişim var ama tutuyorum. ulaşınca keyfi kalmıyor asdf.
insanlar ne garip be kardeşim. insan ilişkileri adına gerçekleri dile getirsen tüm oyunu bozmuşsun gibi tepki alıyorsun sessizce. sevgiline ilişkinizin matematiğini açacak olsan bir anda soğuk duş etkisi yaratabiliyor karşındaki insanda bu. insanlar hayatı anlamlandırmaya çalışıyor ama sen onlara bunun mantığını kendi açından açtığın anda ise bütün oyun bozuldu be' gibi bir tepki ile karşılaşıyorsun. insanlar bu tarz şeyleri öğrenmek için çabalasa da hiç bir şeyden habersiz yaşamak onlara mutluluk veriyor. bir nevi hayatları bu şekilde heyecan dolu oluyor.
bir de insanlar hep bir "b" noktası peşinde. aşk da yalan ulan; bu durum aşk için bile geçerli.. ulaşabildiği her şey değersiz insan hayvanına göre. ulaştıktan sonra yine bir "b" noktası belirliyor kendine. bütün bunların ışığında vardığım nokta şu ki kapitalizm doğamızda var. hülasa bir şeyden şikayet edip de onu doğasında barındıran bir canlı olarak insan çok aptal bir varlık.
en iyisi anlatmamak. bildiklerimi anlatmak onlara uygulayacağım manipülasyonlar karşısında onları uyanık yapar. madem insanoğlu semer vurulmayı seviyor pekala. o toz pembe hayatınızda gerçeklerle hazırlıksız ve acı bir biçimde karşılaşmanızı izlemek, kobay farelerinin ne tepki vereceklerini bilmek kadar keyif verici.
insanlar ne garip be kardeşim. insan ilişkileri adına gerçekleri dile getirsen tüm oyunu bozmuşsun gibi tepki alıyorsun sessizce. sevgiline ilişkinizin matematiğini açacak olsan bir anda soğuk duş etkisi yaratabiliyor karşındaki insanda bu. insanlar hayatı anlamlandırmaya çalışıyor ama sen onlara bunun mantığını kendi açından açtığın anda ise bütün oyun bozuldu be' gibi bir tepki ile karşılaşıyorsun. insanlar bu tarz şeyleri öğrenmek için çabalasa da hiç bir şeyden habersiz yaşamak onlara mutluluk veriyor. bir nevi hayatları bu şekilde heyecan dolu oluyor.
bir de insanlar hep bir "b" noktası peşinde. aşk da yalan ulan; bu durum aşk için bile geçerli.. ulaşabildiği her şey değersiz insan hayvanına göre. ulaştıktan sonra yine bir "b" noktası belirliyor kendine. bütün bunların ışığında vardığım nokta şu ki kapitalizm doğamızda var. hülasa bir şeyden şikayet edip de onu doğasında barındıran bir canlı olarak insan çok aptal bir varlık.
en iyisi anlatmamak. bildiklerimi anlatmak onlara uygulayacağım manipülasyonlar karşısında onları uyanık yapar. madem insanoğlu semer vurulmayı seviyor pekala. o toz pembe hayatınızda gerçeklerle hazırlıksız ve acı bir biçimde karşılaşmanızı izlemek, kobay farelerinin ne tepki vereceklerini bilmek kadar keyif verici.
bugün bir tane 'tanrı parçacığı' gördüm. aman Allah'ım o nasıl bir güzellik, o nasıl bir zerafet, o nasıl bir asalet! Sanki Tanrının yeryüzündeki parçasıdır kendisi, o nasıl bir kusursuzluk, o nasıl bir saflık! O göz göze geldiğimiz beş saniye, bir asır gibiydi!
çırpındıkça battığın bir şeyin içindeysen ya orayı parçalamak ya da uzanacak eli tutmak zorundasın. ısrar ettiğin yolun yanlışlığını anlamak için fazla zamanın yok, ölürsün ve yeniden var olman ancak başka biri olabilmene bağlı.
net olarak ne istediğini bilirsen,
her sabah heyecanla uyanırsın.
her sabah heyecanla uyanırsın.
Kendini çok ama çok kötü-zayıf hissettiğinde, sonradan pişman olacağını bildiğin şeyler yapmamak zormuş.
Zoru sevmem.
Zoru sevmem.
Sabit fikirli olmak, değişime pek açık olamamak, gereğinden fazla ağır kanlı olmak can sıkıcı olmaya başladı artık. Duygular ve mantık ortaklığını yitiriyor. Kendimle çatışmak istemiyorum ama beni kamçılayan kutuplarımın arasında ezilmekten de kaçamıyorum.
yıl olmuş 2018 hala video başlığına "full hd tek parça" yazan var. 4k videoların yaygınlaştığı çağda artık mümkünse bir zahmet full hd ve tek parça olsun. bu bir lüks değil. bir videonun tek parça olması önceden lükstü. (youtube'a maksimum 10 dakika uzunluğunda videolar yüklenebildiği zamanlar)
Bir roketatar alıp, bir benzin istasyonunu havaya uçurabilir, kapitalizme ufak bir darbe vurduğunu düşünebilirsin.
Ama roketatarı alırken yaptığın silah ticaretiyle, vurduğunun darbenin bilmem kaç katı fazlasıyla destek olursun. Kapitalizm, inandığın tek tanrılı inancın tanrısından bile daha büyük. Bunu kabullenmelisin.
Unutmadan, Bershka'da indirim hala devam ediyor.
Ama roketatarı alırken yaptığın silah ticaretiyle, vurduğunun darbenin bilmem kaç katı fazlasıyla destek olursun. Kapitalizm, inandığın tek tanrılı inancın tanrısından bile daha büyük. Bunu kabullenmelisin.
Unutmadan, Bershka'da indirim hala devam ediyor.
peşin edit: ay ben küfür sevmem' diyenler! entry fena halde nefret ve küfür içerir. yol yakınken geri dönün.
dünden beri deli gibiyim ulan! sebebi de bağzı mesleklerin insan sağlığına zarar vermesi ama bunun hiç önemsenmemesi!
ulan amına koduklarım sistemine çekiç soktuklarım!! alayınız amk ben. ulan adamı görüyorsun gözlerin kanlanmış yapma bu mesleği diyorsun " ekmek parası" diyor bana. sikerim lan öyle ekmek parasını.
ulan insan hayatı ve sağlığı bu kadar mı önemsiz! işe yeni başlayan da diyor 'ya gözlerim/ellerim vs şöyle böyle oluyor', "alışırsın ya, hem tabi ki olacak bize de oldu" gibi bir cevap alıyor.
nefret ediyorum lan bağzı mesleklerden. ben de zamanında birkaçını yaptım ve midem kalkıyor adını duyunca.
kaynak başka yöntemlerle yapılsın amk! o gözde oluşan kanamaların geri dönüşü yok:!
inşaatlar olmasın amk! prefabrik evler yapın lan şerefsizler! inşaattan düşüp ölen sakatlanan insanlar var. o toz toprağa sürekli maruz kalıp gözünden ve ciğerlerinden sıkıntı yaşayanlar var. demirin üzerine düşmesiyle gözünü, yüzünün meziyetini kaybedenler var!
kapalı alanlarda havalandırma bulundurmayan fabrikaların amına koyayım.
çay molası olmayan, aslında işçi motivasyonunun kendilerine iyi anlamda bir dönüşü olduğunu bilmeyen para babalarının amk!
işçinin özel hayatını, planlarını programını önemsemeyen ve zart diye mesai çakan işverenlerin amına koyayım!
amına koyayım amına koyayım ve son olarak yine amına koyayım.
dağılın lan zaten sinirliyim!
dünden beri deli gibiyim ulan! sebebi de bağzı mesleklerin insan sağlığına zarar vermesi ama bunun hiç önemsenmemesi!
ulan amına koduklarım sistemine çekiç soktuklarım!! alayınız amk ben. ulan adamı görüyorsun gözlerin kanlanmış yapma bu mesleği diyorsun " ekmek parası" diyor bana. sikerim lan öyle ekmek parasını.
ulan insan hayatı ve sağlığı bu kadar mı önemsiz! işe yeni başlayan da diyor 'ya gözlerim/ellerim vs şöyle böyle oluyor', "alışırsın ya, hem tabi ki olacak bize de oldu" gibi bir cevap alıyor.
nefret ediyorum lan bağzı mesleklerden. ben de zamanında birkaçını yaptım ve midem kalkıyor adını duyunca.
kaynak başka yöntemlerle yapılsın amk! o gözde oluşan kanamaların geri dönüşü yok:!
inşaatlar olmasın amk! prefabrik evler yapın lan şerefsizler! inşaattan düşüp ölen sakatlanan insanlar var. o toz toprağa sürekli maruz kalıp gözünden ve ciğerlerinden sıkıntı yaşayanlar var. demirin üzerine düşmesiyle gözünü, yüzünün meziyetini kaybedenler var!
kapalı alanlarda havalandırma bulundurmayan fabrikaların amına koyayım.
çay molası olmayan, aslında işçi motivasyonunun kendilerine iyi anlamda bir dönüşü olduğunu bilmeyen para babalarının amk!
işçinin özel hayatını, planlarını programını önemsemeyen ve zart diye mesai çakan işverenlerin amına koyayım!
amına koyayım amına koyayım ve son olarak yine amına koyayım.
dağılın lan zaten sinirliyim!
ormanla iç içe yaşamak beni gittikçe insanlardan soyutlamaya başladı. orman derinliklerine yerleşip adı anılmaması gereken kadim varlıklara tapınan paganlar gibi hissetmeye başladım, zaten kadim pagan adetleri ve ormanların ilahi yaşamla olan bağlantıları beni her zaman etkilemiştir.
Bugün sabah hastaneye gidip kan verdim. Çıktıktan sonra bir pastaneye gidip çayla bir şeyler atıştırmayı düşünüyordum. Daha önce gittiğim bir mekana girdim
Tezgahta daha önce hiç görmediğim bi kız duruyordu. Kızı görünce ne diyeceğimi şaşırıp , yaş pastalar sadece buradakiler mi ? Diye sordum. Çok saçma bir şekilde görevli kızla beraber bir pasta seçtik. Pastanın hazırlanmasını öğleden sonra gelip alacağımı söyledim. Şu an napıyorum diye düşünüp bildiğim lavabonun yerini Görevli kıza yeniden sordum. Lavaboya gidip yüzümü yıkadım ve kasaya gittim. Öğleden sonra tekrar hastaneye gideceğim için pastanın ücretini ödeyip çıktım.
Şu an bi binanın önünde neden böyle bir şey yaptığımı düşünerek bu giriyi giriyorum.
(bkz:sebebi neydi ki )
Tezgahta daha önce hiç görmediğim bi kız duruyordu. Kızı görünce ne diyeceğimi şaşırıp , yaş pastalar sadece buradakiler mi ? Diye sordum. Çok saçma bir şekilde görevli kızla beraber bir pasta seçtik. Pastanın hazırlanmasını öğleden sonra gelip alacağımı söyledim. Şu an napıyorum diye düşünüp bildiğim lavabonun yerini Görevli kıza yeniden sordum. Lavaboya gidip yüzümü yıkadım ve kasaya gittim. Öğleden sonra tekrar hastaneye gideceğim için pastanın ücretini ödeyip çıktım.
Şu an bi binanın önünde neden böyle bir şey yaptığımı düşünerek bu giriyi giriyorum.
(bkz:sebebi neydi ki )
İnsanları, sınırlarını kendi belirlediğim bir mesafeden sevebiliyorum. Bir adım ilerisi alanıma girilmişlik, kısıtlanmışlık hissi yaratıyor.
İlişkileri devam ettirmekte pek iyi değilim. Galiba bu nedenle.
İlişkileri devam ettirmekte pek iyi değilim. Galiba bu nedenle.
yaşadıkça ölüyor, öldükçe yaşıyoruz. Bok gibiyiz.
empiezo iktisat cumartesiyi pazara bağlayan kırmızı yanından geçip gittim sadece kim bilir kimin nesiyim mor gece nasıl yaşanır yaptıklarımızın farkında mıyız saatler ileri alınıyor tarihinin sanayi devrimini anlatan filmler ortaya geberdim aşkım iyi geceler ve boklu böcekler portakal gibi sıkıp am gibi sikip suyunu çıkardım içimdeki vahşetin buram buram ter kokusu buram buram yanmış ceset buram ağrıyo buram ora değil öpte geçsin çıkışı kulak tıpası mavi adam smith sarı the scatman in meşhur milletlerin serveti love me in whatever way.
Alakasız
Alakasız
başıma gelen çoğu şeyle dalga geçebilen bir yapıya sahibim. Misal beyinsel bir hastalığım var. Efendi erkek gibi terk edemiyor da beynim, piç erkek gibi aldatıyor. kızların efendi erkek vs piç erkek tercihi gibi bir şey oldu, başka seçenekte yok, terk etse en azından salak olurum. Efendi beyin istiyoruz. tüm efendi beyinleri kapmışlar.
Neyse ki çok mutluyum çünkü;
zenginsozluk.com/foto
Neyse ki çok mutluyum çünkü;
zenginsozluk.com/foto
Çevremdeki insanlar benim ile çöp kutusu arasında bir seçim yapacak olsalar büyük ihtimalle çöp kutusunu seçerlerdi ve ben, kendim ile bir çöp kutusu arasında seçim yapacak olsam büyük ihtimalle çöp kutusunu seçerdim.
Hayatım o kadar kaotik ki küçük umut taneleriyle yaşıyorum.ufak böyle.hep hayal kırıklığı.şu kısacık yaşamım sadece normal olsun isterdim.ama olmuyor.asla babam gibi güçlü korkusuz başarılı biri olamadım.babam insanlara da hayata da yön veren birisi.ben kendimi bile yönetemiyorum.en ufak bir standart bir seviyeye bile yükselemiyorum.bu katlanılmaz yaşama tutunmaya çalışıyorum hayat sürekli bileğimi büküyor.kelimeler bile artık elime dilime gelmiyor eskisi gibi vaziyetimi anlatmak için bana cömert davranmıyorlar.
bazan suskunlaşırım, konuşasım gelmez. anlatmak isterim ama ne desem boş gelir. bir deniz kıyısında geçmişimi izlerken geleceği hayal ederim. sonra yıkılan hayallerim, kırılan umutlarım gelir gözümün önüme... gelecekten de vazgeçerim.
21 haziran 2017
vay be sözlük..
21 haziran 2017
vay be sözlük..
bu kadar yıl sonra bile hala yürüdüğüm o yolların hastasıyım, bir anı için bile pişman değilim, sokağın her haresi dizili elimde tek tek tek geçiyor defalarca, yaşıyorum dibine kadar hem de, hala sokaktayım, elimin tersiyle ittiklerime hastayım, sen bedel say onları, ben yok ettiklerim, kim ne sayarsa saysın yaşamadın sen! bir anını bile, zahir aynalarda oyalandın durdun, yalan oldun gülümse. sen kafanı gömecek bir kum ara hala, saklan, sutre varmış gibi saklan, kandır kendini oyala, hiç kimsenin en sevdiği olamayacaksın bir daha, unutulduğun da unutulduğunda un ufak kaldığında anladığın o cehennemde kal, çıkış yok sana, ben baban değildim sen ise annen olmayacaktın, bunca sene sonra doğrula, hatırla, hiçliğe adımla sonra. ne yakmışım dediğin kül yığınının kaç defa daha köz kaldığını göreceğini artık önemsemediğin o ana kadar yaşa, belki tek değil ama bir başına. her hesap bir gün görülür elbet, ben kaç kez infazımı yaktım senin konuşmaya hakkın yok, ben kaç kalem kırdım kendime cellat, senin acıya hakkın yok, o en sevdiğin hüzne hakkın yok.
yürüdüğüm o yollara hastayım, bir başına adımladığım her toprağa, rüzgarında salındığım o yükseğe.. ben bedelini ödedim her harenin, sen de kendi payına düşeni yaşa.
gitmek istemediğin şehirlerden geliyorum geceleri, benim onlar, sokağı, taşı, kedisi, köpeği, insanı benim onlar, sahi senin neyin var?
yolculuklara dönüyorum ben, yüksek kayaların uçlarına, zifir karanlık gecelere, her adımda bir ben bıraktığım o toprak parçasına, dibine kadar yaşıyorum ben, unutulduğun da unutuldu, artık serbestsin, hangi rüzgarda salınırsan salın bir başına. eyvallah...
yürüdüğüm o yollara hastayım, bir başına adımladığım her toprağa, rüzgarında salındığım o yükseğe.. ben bedelini ödedim her harenin, sen de kendi payına düşeni yaşa.
gitmek istemediğin şehirlerden geliyorum geceleri, benim onlar, sokağı, taşı, kedisi, köpeği, insanı benim onlar, sahi senin neyin var?
yolculuklara dönüyorum ben, yüksek kayaların uçlarına, zifir karanlık gecelere, her adımda bir ben bıraktığım o toprak parçasına, dibine kadar yaşıyorum ben, unutulduğun da unutuldu, artık serbestsin, hangi rüzgarda salınırsan salın bir başına. eyvallah...
bir insanın ne için yaşadığını ve ne istediğini bilmesi çok önemli.. ne istediğini bilmeyen ve cidden bir olayı olmayan bir insanla karşılaşırsanız ki bu sevgiliniz bile olabilir, siktir edin derhal.. uzaklaştırın hayatınızdan. size zarar verir.
son 2 yılımı çok boktan geçiyorum. en mükemmel zamanlarım hem de.. tam da kişilik olarak kendimce bir olgunluğa erişmişken.. acı çekiyorum. bitmiyor, bitmesini istiyor ama bitiremiyordum bir türlü. alışmış kudurmuştan beterdir derler. haklıymış dallamalar.
yıllar yılı hep bireysel yaşadım. birkaç dost ve ara sıra edindiğim 2-3 günlük önemsemediğim flörtler.. insan namına sadece buydu hayatım. daha önemlisi yoktu. olmamalıydı da. hedeflerim ve yaşam tarzıma hayrandım, mükemmeldim ulan. espritüel, şen şakrak ve zevki şahaneydim.
tam çıkışa geçiyorken her şey yolundayken hayatıma bir insanı ciddi anlamda aldım. biliyordum ki bu benim genimde yoktu, beni aşk bitirirdi, kendimi böyle de iyi tanırdım, öngörü konusunda ne derece mükemmel olduğumu bilen bilir, ne dediysem çıkardı. çıktı da.
2016 yılında hayatıma biri girdi. mükemmeldi benim için.. ama mantığım her sabah kalktığımda beni deliler gibi uyarıyordu, hep akşamdan kalma gibi uyanıyordum. defalarca bitirmek istedim. çünkü diyordum ya hep ya hiç. çünkü ya hiç olunca hayatımı ona göre düzenleyecektim. diğer yandan bitecekse vakit kaybından başka bir şey değil. hele bir de benim gibi prensipli biri için. olur da bir gün biterse ben de biterim. ya böyle devam edecek ben de devleşeceğim bu sevgiyle ya da bitecek ve ben de sürünmeye başlayacağım. koktuğum gerçek başıma geldi. gitti. deliler gibi sevdiğini söyleyen her dediğimi onaylayan ve ne yaparsam yapayım vazgeçmeyen kişi bir anda gitti. dünyam başıma yıkıldı. yıllarca bununla yaşamayan sadece kendi egomdan ve zevklerimden beslenen ben yıllarca ciddiye almadığım bir şey tarafından fena halde kazık yedim..
işte tam da bu boşluk anımda çivi çiviyi söker diyerek biri ile görüşmeye başladım. ilk zamanlar mükemmeldi. 2 sene önce olsa işim olmazdı ama ben buna alışmıştım ve ihtiyacım vardı. sonra bir gereklilik bir görev kabul ederek asla geri dönüş hakkı tanımadım bu işe. sevmeye çalıştım ama bir önceki gibi şefkat duygularım kabarmıyordu. çünkü bu şahıs öyle lanet bir şeydi ki 1000 yıla bedel bir sabır gösterebileceğimi de kendime kanıtlama fırsatı verdi.. halleri gelince deliriyor ve hakaret etmeye başlıyordu.. yahu bir kadın sinirlenince rahat bırakmak gerek, bırak sövsün saysın canı sağ olsun kafasındaydım hep. elimden geldiğince şefkat ile yaklaştım ses etmedim. olur da bu hallerinden dolayı kızıp telefonu kapatırsam suçlu bendim. eğer ki ben sinirlenip ufacık bir şey desem ya da ilgi göstermesem de yine suçlu bendim. kavgayı kendini çıkarır fakat ben kötü bir şey dersem düşman kesilir ve kötü davrandığımdan yakınırdı. her şeye rağmen hep sevdiğimden bahsettim. duygularımla körü körüne değil, mantığımla yaptım bunu bir de.. bu denli de güçlü sevdim.. ama yaranamadım.. hem seviyor hem de lanet tavırlar sergiliyor. şimdi biri çıkıp demesin sen anlayamamışsın diye. ulan kadınları yalayıp yutmuş biriyim ve iddialıyım bu konuda. hem benim gibi anlayışlı bir insan nasıl hata yapabilir ki. sen ne istersen onu yapalım demişim hiç kimseye yapmayacağım bir şekilde. ki bunu bile başına kakmamışım.
işte bugün bitirdim artık. görüşmeyeceğim. ama insanım sonuçta.. yine de onsuz yaşanmamalı diyorum fakat görüyorum ki bu iş beni bitiriyor. benim gibi birinin zihniyetini önemsemeyen insan da insan değildir bu denli de açık konuştum! bahsetmek istemediğim çok daha fazla iğrenç şeyler var dostlar, cidden bıktım.
2 yılım çöp oldu. hem maddi hem manevi büyük tahribat yaşadım. kişiliğim çöp oldu.
lütfen arkadaşlar ya. n'olur.. kendinizden vazgeçmeyin, değmez. fanatik olun değerlerinize karşı. mesela rock müzik dinliyorsanız ortama uyum sağlayayım diye oyun havası dinlemeyin.. kendinizde değer olarak gördüğünüz ve kişiliğinizin bir parçası olan şeylerden hiç kimse ve hiç bir şey için taviz vermeyin.. yoksa içi boş, şeffaf bir adam olursunuz.. kimse de sizin bu özverinizi takdir etmez. kalırsınız öyle.
ne aptalım ben. ah ulan ne saf bir insanım ben!! prensiplerimden vazgeçince bunalrın olacağını bile bile büyük aptallıklar yaptım... salağım bazan.. salaklığıma dek gelmişse demek ki.
offfffff.
son 2 yılımı çok boktan geçiyorum. en mükemmel zamanlarım hem de.. tam da kişilik olarak kendimce bir olgunluğa erişmişken.. acı çekiyorum. bitmiyor, bitmesini istiyor ama bitiremiyordum bir türlü. alışmış kudurmuştan beterdir derler. haklıymış dallamalar.
yıllar yılı hep bireysel yaşadım. birkaç dost ve ara sıra edindiğim 2-3 günlük önemsemediğim flörtler.. insan namına sadece buydu hayatım. daha önemlisi yoktu. olmamalıydı da. hedeflerim ve yaşam tarzıma hayrandım, mükemmeldim ulan. espritüel, şen şakrak ve zevki şahaneydim.
tam çıkışa geçiyorken her şey yolundayken hayatıma bir insanı ciddi anlamda aldım. biliyordum ki bu benim genimde yoktu, beni aşk bitirirdi, kendimi böyle de iyi tanırdım, öngörü konusunda ne derece mükemmel olduğumu bilen bilir, ne dediysem çıkardı. çıktı da.
2016 yılında hayatıma biri girdi. mükemmeldi benim için.. ama mantığım her sabah kalktığımda beni deliler gibi uyarıyordu, hep akşamdan kalma gibi uyanıyordum. defalarca bitirmek istedim. çünkü diyordum ya hep ya hiç. çünkü ya hiç olunca hayatımı ona göre düzenleyecektim. diğer yandan bitecekse vakit kaybından başka bir şey değil. hele bir de benim gibi prensipli biri için. olur da bir gün biterse ben de biterim. ya böyle devam edecek ben de devleşeceğim bu sevgiyle ya da bitecek ve ben de sürünmeye başlayacağım. koktuğum gerçek başıma geldi. gitti. deliler gibi sevdiğini söyleyen her dediğimi onaylayan ve ne yaparsam yapayım vazgeçmeyen kişi bir anda gitti. dünyam başıma yıkıldı. yıllarca bununla yaşamayan sadece kendi egomdan ve zevklerimden beslenen ben yıllarca ciddiye almadığım bir şey tarafından fena halde kazık yedim..
işte tam da bu boşluk anımda çivi çiviyi söker diyerek biri ile görüşmeye başladım. ilk zamanlar mükemmeldi. 2 sene önce olsa işim olmazdı ama ben buna alışmıştım ve ihtiyacım vardı. sonra bir gereklilik bir görev kabul ederek asla geri dönüş hakkı tanımadım bu işe. sevmeye çalıştım ama bir önceki gibi şefkat duygularım kabarmıyordu. çünkü bu şahıs öyle lanet bir şeydi ki 1000 yıla bedel bir sabır gösterebileceğimi de kendime kanıtlama fırsatı verdi.. halleri gelince deliriyor ve hakaret etmeye başlıyordu.. yahu bir kadın sinirlenince rahat bırakmak gerek, bırak sövsün saysın canı sağ olsun kafasındaydım hep. elimden geldiğince şefkat ile yaklaştım ses etmedim. olur da bu hallerinden dolayı kızıp telefonu kapatırsam suçlu bendim. eğer ki ben sinirlenip ufacık bir şey desem ya da ilgi göstermesem de yine suçlu bendim. kavgayı kendini çıkarır fakat ben kötü bir şey dersem düşman kesilir ve kötü davrandığımdan yakınırdı. her şeye rağmen hep sevdiğimden bahsettim. duygularımla körü körüne değil, mantığımla yaptım bunu bir de.. bu denli de güçlü sevdim.. ama yaranamadım.. hem seviyor hem de lanet tavırlar sergiliyor. şimdi biri çıkıp demesin sen anlayamamışsın diye. ulan kadınları yalayıp yutmuş biriyim ve iddialıyım bu konuda. hem benim gibi anlayışlı bir insan nasıl hata yapabilir ki. sen ne istersen onu yapalım demişim hiç kimseye yapmayacağım bir şekilde. ki bunu bile başına kakmamışım.
işte bugün bitirdim artık. görüşmeyeceğim. ama insanım sonuçta.. yine de onsuz yaşanmamalı diyorum fakat görüyorum ki bu iş beni bitiriyor. benim gibi birinin zihniyetini önemsemeyen insan da insan değildir bu denli de açık konuştum! bahsetmek istemediğim çok daha fazla iğrenç şeyler var dostlar, cidden bıktım.
2 yılım çöp oldu. hem maddi hem manevi büyük tahribat yaşadım. kişiliğim çöp oldu.
lütfen arkadaşlar ya. n'olur.. kendinizden vazgeçmeyin, değmez. fanatik olun değerlerinize karşı. mesela rock müzik dinliyorsanız ortama uyum sağlayayım diye oyun havası dinlemeyin.. kendinizde değer olarak gördüğünüz ve kişiliğinizin bir parçası olan şeylerden hiç kimse ve hiç bir şey için taviz vermeyin.. yoksa içi boş, şeffaf bir adam olursunuz.. kimse de sizin bu özverinizi takdir etmez. kalırsınız öyle.
ne aptalım ben. ah ulan ne saf bir insanım ben!! prensiplerimden vazgeçince bunalrın olacağını bile bile büyük aptallıklar yaptım... salağım bazan.. salaklığıma dek gelmişse demek ki.
offfffff.
zahir'in peşinden gittik bir vakit, zan'ımız kadar adımda öğrendik sonra yolda değilsek yürümek boşa, efsane bildik yanıldık, hayy'dan gelip hu'ya dönemedik tükendik. kimse bilmedi ahvalimizi, biz de bilmedik şerait'i yanıldık. bir adam, bin adım, tek nefes, katre-i ateş, zülfün teli, bad-ı saba dolandı ele sustuk.
vazgeçmekten vazgeçtik, ateşe koştuk, yandık da daha küle dönemedik..
eyvallah.
vazgeçmekten vazgeçtik, ateşe koştuk, yandık da daha küle dönemedik..
eyvallah.
boşanmak istiyorum ama çocuğum var ve ben oğluma tapıyorum. ilk söylediği kelime babaydı ve hala tek kelime takılıyor 15 aylık. bugün yolda annesiyle arkadan geliyorlardı ve benim aklımda sürekli boşanma fikri. o an baba diyerek koştu bana ve boşanma fikrinden yine vazgeçtim. karımdan nefret ediyorum ama oğluma tapıyorum. hayatta yaşadığım en çaresiz durum.
Bu gün o kadar çok kuru dolma yedim ki ancak bu kadar çok kuru dolma yenebilirdi. Normal şartlarda böylesine çok, ama yarın yokmuşçasına çok, aşırı çok kuru dolma yemenin akla yatkın bir hali yoktu gerçi. fakat kuru dolma söz konusu olduğunda rasyonel davranamıyorum sanırım.
Kuru dolma :(
Kuru dolma :(