unicef verilerine göre dünyanın en zengin ülkelerinde bile her dört çocuktan biri bu sınırın altında yaşıyor. ülkemizdeki giderek derinleşen durumun vehametini söylemeye bilmem gerek var mı? daha fakir ülkeleri ise düşünmeyin bile uykularınız kaçar, rüyalarınıza girer.
bunun sebebi gayet açık ve net. sözüm ona "liberal" ekonomik düzen ve orman kanunundan beter güçlüden yana olan devlet ve hukuk sistemleri. keşke doğal düzen olsa yoksul insanların adil paylaşım talepleri gücü elinde bulunduranlarca susturulamasa.
ekonomik bağlamda çalışmak istediği halde iş bulamayanların genel durumunu özetleyen kavram.
(bkz:tam istihdam)
(bkz:eksik istihdam)
(bkz:tam istihdam)
(bkz:eksik istihdam)
nasıl bir coğrafya arkadaş iran, ırak, lübnan hariç saldırıyı kınayan hatırı sayılır babayiğit müslüman ülke yok. ama canım baas rejimi de kimyasal silah kullanmasaymış diyerek saldırıyı haklı göstermek isteyenlere yarın birgün olmadık bahanelerle o namlunun size de çevrilebileceğini bir kenara not edin derim.
14 nisan 2018 abd'nin suriye saldırısı ile ortadoğu'da ortam alevlenince varil fiyatı yaklaşık 4 yıl aradan sonra yeniden 70 doların üzerine çıktı. petroldeki her bir dolarlık artışın ülkemize maliyetini ne siz sorun ne de ben söyleyeyim. hasılı eğer bu fiyatlarda kalıcı olursa durumun vehameti de malum. umarım ve dilerim ülkemizin selameti açısından tez zamanda suriye'de kalıcı bir barış ortamı sağlanır ve fiyatlar istikrara kavuşarak yeniden daha düşük fiyatlarda dengelenir
paylarının yüzde altmışın (% 60) üzerinde olduğu göz önüne alındığında döviz cinsinden işlem yapmasalar da yabancıların özellikle amerikan doları bazında değerlendirdikleri aşikar. bu bağlamda 2010 yılına göre hala zarardalar. hem de öyle böyle değil. 2010-2011 yıllarında amerikan doları bazında 50 binli seviyeleri zorlayan bist 100 endeksi halen 25 binli seviyelerde tutunmaya çalışıyor. yanisi türk lirası cinsinden en az 200 binli seviyelere gelmeli ki amerikan doları bazında 2010 yılında yatırdıklarını kurtarabilsinler. diğer bir ifade ile 2010 yılında 100 amerikan dolarını türk lirasına çevirip hisse senedi alan biri şimdi hisselerini satar amerikan dolarına çevirirse 60 amerikan doları eline geçer.
bazen zorunlu olan.
mesela ezbere yaşayan insanların ezberini bozamayınca zaruret arzedebiliyor. efendim bildiğiniz gibi ülkemizde işsizlik hemen her insanın bir şekilde ilgilendiren bir husus. keza yoksulluk da. tüik verilerine göre yani resmi verilere göre 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 5.000 tl'yi çoktan aşmış durumda. yine tüik verilerine göre çalışabilir nufusun yüzde on biri (% 11) işsiz. yani neredeyse iki aileden birinde bir işsiz var. akrabasıyla, yakın çevresiyle düşünüldüğünde yoksulluk ve işsizlik en büyük ortak sorunlarımızdan biri. bazı tuzu kurular der ki; "çalışana iş var ama insanlar iş beğenmiyor," bu koskoca bir yalan ama anlatmak istediğim bu değil. bazı işverenler de der ki; "kalifiye eleman sıkıntımız var, işe alıyoruz, yetiştiriyoruz kalifiye hale getiriyoruz ancak bu elemanları elimizde tutamıyoruz ve bu en büyük sorunlarımızdan biri" bakın bu doğru ama eksik sebebi de yetiştirdiği elemanları neden elinde tutamadığını açıklamıyor. işte benim anlatmaya çalıştığım yalan da bununla ilgili. yıllardır tanıdığım bir dostum bir iş teklif etti. kırmadım ücret vs. konuşmadan bir hafta denedim. bir haftanın sonunda çalışmamla ve işin devamıyla üstü kapalı teklif ettiklerini duyunca hayal kırıklığına uğradım. sanki ben işi kabul etmişim ve devam edecekmişim gibi yerime karar vermiş kendince. o şartlarda çalışmam demedim, diyemedim. çünkü vereceği ilk tepkinin "sana da iş beğendiremiyoruz" olacağını biliyorum. teklifini başka bir yere sözüm olduğunu ve kendisini kırmamak için bir hafta süreyle denediğimi söyleyerek reddettim. her ikisi de yalan. ne başka bir yere sözüm var ne de işi onu kırmamak için denedim. en azından orta ölçekte beklentilerim vardı açıkçası.
evet ona doğruyu söyleseydim kesinlikle tartışacak ve bu tartışma kırıcı sözlere kadar gidecekti. çünkü önünde sonunda teklifini kabul etmeye mecbur olduğumu düşünerek yerime karar vermesini falan gündeme getirmem gerekecekti.
neyse efendim yalan söyleyerek doğruyu yaptığımı savunmuyorum ve kendisini kırmamak adına yalan söylemek zorunda kaldığım için tanışlığımızın, dostluğumuzun örselenmediğini de. aksine tek taraflı olarak dostluğu bitirdim zaten ama en azından onu kırmadan, incitmeden bunu yaptığımı düşünüyorum. çünkü ne yaparsam yapayım onun iş yaşamı hakkındaki "iş beğendiremiyoruz", "iş olduğu ve fakat insanların iş beğenmediği" ezberini bozamayacağımın farkındayım. hatta direkt olarak bu dostluğu bitirdiğimi söylesem bile.
,
mesela ezbere yaşayan insanların ezberini bozamayınca zaruret arzedebiliyor. efendim bildiğiniz gibi ülkemizde işsizlik hemen her insanın bir şekilde ilgilendiren bir husus. keza yoksulluk da. tüik verilerine göre yani resmi verilere göre 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 5.000 tl'yi çoktan aşmış durumda. yine tüik verilerine göre çalışabilir nufusun yüzde on biri (% 11) işsiz. yani neredeyse iki aileden birinde bir işsiz var. akrabasıyla, yakın çevresiyle düşünüldüğünde yoksulluk ve işsizlik en büyük ortak sorunlarımızdan biri. bazı tuzu kurular der ki; "çalışana iş var ama insanlar iş beğenmiyor," bu koskoca bir yalan ama anlatmak istediğim bu değil. bazı işverenler de der ki; "kalifiye eleman sıkıntımız var, işe alıyoruz, yetiştiriyoruz kalifiye hale getiriyoruz ancak bu elemanları elimizde tutamıyoruz ve bu en büyük sorunlarımızdan biri" bakın bu doğru ama eksik sebebi de yetiştirdiği elemanları neden elinde tutamadığını açıklamıyor. işte benim anlatmaya çalıştığım yalan da bununla ilgili. yıllardır tanıdığım bir dostum bir iş teklif etti. kırmadım ücret vs. konuşmadan bir hafta denedim. bir haftanın sonunda çalışmamla ve işin devamıyla üstü kapalı teklif ettiklerini duyunca hayal kırıklığına uğradım. sanki ben işi kabul etmişim ve devam edecekmişim gibi yerime karar vermiş kendince. o şartlarda çalışmam demedim, diyemedim. çünkü vereceği ilk tepkinin "sana da iş beğendiremiyoruz" olacağını biliyorum. teklifini başka bir yere sözüm olduğunu ve kendisini kırmamak için bir hafta süreyle denediğimi söyleyerek reddettim. her ikisi de yalan. ne başka bir yere sözüm var ne de işi onu kırmamak için denedim. en azından orta ölçekte beklentilerim vardı açıkçası.
evet ona doğruyu söyleseydim kesinlikle tartışacak ve bu tartışma kırıcı sözlere kadar gidecekti. çünkü önünde sonunda teklifini kabul etmeye mecbur olduğumu düşünerek yerime karar vermesini falan gündeme getirmem gerekecekti.
neyse efendim yalan söyleyerek doğruyu yaptığımı savunmuyorum ve kendisini kırmamak adına yalan söylemek zorunda kaldığım için tanışlığımızın, dostluğumuzun örselenmediğini de. aksine tek taraflı olarak dostluğu bitirdim zaten ama en azından onu kırmadan, incitmeden bunu yaptığımı düşünüyorum. çünkü ne yaparsam yapayım onun iş yaşamı hakkındaki "iş beğendiremiyoruz", "iş olduğu ve fakat insanların iş beğenmediği" ezberini bozamayacağımın farkındayım. hatta direkt olarak bu dostluğu bitirdiğimi söylesem bile.
,
devleti yöneten iktidar olarak sen yaptığın ihalede amerikan dolar olarak teklif alır ve ihale sonucunu amerikan doları cinsinden belirlerken, yap, işlet, devret modeliyle yaptırdıklarını işletene hizmet ya da üretim bedelini amerikan doları olarak taahhüt ederken. köprü, otoyol geçişlerini amerikan dolarına endekslerken, devlet olarak borçlandoğında amerikan doları veya euro cinsinden borcunu ödemeyi taahhüt ederken; vatandaşın ya da kurumların avmlerde kiraları, konut fiyatlarını satarken amerikan doları veya euro cinsinden belirlemesine ses çıkarmaya da hakkın yoktur, amerikan doları veya diğer döviz fiyatları yükseldiğinde vay efendim bizi dolar fiyatı ile terbiye edemezsiniz demeye de. sen bunu söylediğinde en başta sana inananlara hakarettir bu. sana inananların masumiyetlerine karşı yaptığın en büyük ihanettir.
hasılı yükselmesinin ya da türk lirası karşısında aşırı değerlenmesinin asıl sebebi savaş falan değildir. iktidarın 15 yıldır uygulayageldiği yanlış ekonomi politikalarıdır. kısa vadede borcunuzu borçla kapatmaktan başka çareniz yok, satacak fazla bir bir şeyinizde kalmadı hala faizi düşüreceğim diye debeleniyorsunuz. kim size düşük faizle borç verecek? bu kadar mı izandan yoksunsunuz? bu basit bir ekonomi kuralını bilmeyecek kadar da olmamalı.
hasılı yükselmesinin ya da türk lirası karşısında aşırı değerlenmesinin asıl sebebi savaş falan değildir. iktidarın 15 yıldır uygulayageldiği yanlış ekonomi politikalarıdır. kısa vadede borcunuzu borçla kapatmaktan başka çareniz yok, satacak fazla bir bir şeyinizde kalmadı hala faizi düşüreceğim diye debeleniyorsunuz. kim size düşük faizle borç verecek? bu kadar mı izandan yoksunsunuz? bu basit bir ekonomi kuralını bilmeyecek kadar da olmamalı.
her ekonominin baş belası. makul olanı ya da istenilir düzeyde olanı aslında liberal ekonominin de motoru. zira talep olmazsa liberal bir ekonominin büyümesi ya da kalkınması zorlaşır. bu bağlamda toplumun israfçı oluşu ya da tam tersi tutumluluk bilinci devreye girer. tüketim çılgınlığına kendini kaptırmış bireylerin çoğunluğu oluşturduğu bir toplumun önünde sonunda uçurumun eşiğine gelmesi kaçınılmazken çoğunluğu tutumlu bireylerden oluşan bir toplumun giderek zenginleşeceği de aşikardır. her iki ülkeye de örnekler o kadar çok ki anlayan anladı.
israfta israr etmeyip tüketim çılgınlığından sıyrılabilen bireylerden oluşan ülkelerin giderek güçlendiğini gözlemlemek için kafamızı kumdan çıkarmamız gerek.
hasılı değil 7.4 74 büyüseniz de kendi her türlü kaynağınızın değerini bilerek verimli kullanmayıp israfta israr ederseniz önünde sonunda çıkmaza girer nihayetinde de batarsınız.
israfta israr etmeyip tüketim çılgınlığından sıyrılabilen bireylerden oluşan ülkelerin giderek güçlendiğini gözlemlemek için kafamızı kumdan çıkarmamız gerek.
hasılı değil 7.4 74 büyüseniz de kendi her türlü kaynağınızın değerini bilerek verimli kullanmayıp israfta israr ederseniz önünde sonunda çıkmaza girer nihayetinde de batarsınız.
fiyatları hakkında yaklaşık bir yıl önce yazdıklarım aynen geçerli. yani hala dünya ortalama fiyatlarının çok üzerinde bir fiyata sahip ülkemizde.
neden iktidar bu konuda bir şey yapamıyor? yoksa yapmıyor mu?
ucuz besmelesiz hayvan kesim ithalatına ve canlı hayvan ithalatına rağmen fiyatların düşmemesi ya iktidarın basiretsizliği yani iş bilmezliği ya da kasıtlı olarak birilerini zenginleştirmek adına düşmemesine göz yummasıdır... başka izahı yok.
neden iktidar bu konuda bir şey yapamıyor? yoksa yapmıyor mu?
ucuz besmelesiz hayvan kesim ithalatına ve canlı hayvan ithalatına rağmen fiyatların düşmemesi ya iktidarın basiretsizliği yani iş bilmezliği ya da kasıtlı olarak birilerini zenginleştirmek adına düşmemesine göz yummasıdır... başka izahı yok.
titanyum elementinin atom numarası.
1 NUMARALI ELEMENT HİDROJENİN ATOM NUMARASI.
öncelikle düzmece diplomaya sahip olmayan herhangi biri olabilir. ikinci bir önemli hususta iki de bir "ne istediniz de vermedik" ve "kandırıldık" deyip durmasın yeterli.
isimler gelip geçici devletler bakidir. temennim türkiye cumhuriyeti devletinin ilelebet bağımsız olarak kalmasıdır.
isimler gelip geçici devletler bakidir. temennim türkiye cumhuriyeti devletinin ilelebet bağımsız olarak kalmasıdır.
yaklaşık beş aydır hemen hemen tüm para birimleri karşısında değerini kaybetmeye devam eden para birimimiz. oysa hükümete göre 2017'de ekonomimiz 7.8 büyümüş. bi yerlerde bi yanlışlık var. kesin faiz lobisi falan bizi çekemiyor.
tl'nin uzun süreden beri değer kaybetmeyerek bugünlerin sinyalini verdiği para birimi. üstelik bize benzeyen ülkelerin para birimleri karşısında değer kaybediyorken; tl'ye ve rus rublesine ve bikaç para birimine karşı aşırı değer kazanıyor. dünya abd'den ibaret değil ve beşten büyük di mi???
"yılmak yok yola devam, atatürk'ü unutturana ve kurduğu türkiye'yi bölüp, bitirene kadar" demiş biri...
kim acaba???
bence "ne istediniz de vermedik" diyenlere sorun.
"yılmak yok yola devam, atatürk'ü unutturana ve kurduğu türkiye'yi bölüp, bitirene kadar" demiş biri...
kim acaba???
bence "ne istediniz de vermedik" diyenlere sorun.
ister basit bir sepet isterse araba bilerek ve isteyerek yaptığım. hoş büyük bir şey alacaksam ya da parça buçuk alacağım çoksa mecburen araba ya da sepet alsam da ihtiyacımı alır çıkarım. yok kampanya kumpanya imiş, yok ucuzlamıışmış itibar etmemek gerek. en doğrusu liste yapıp büyük marketlere gitmek.
en temel hakları sevilmek diyor şükrü erbaş.
Benim dünyayı sevmem için
Dünya beni sevmeli.
Çocuk düşlerimi ezen evler değil
Sevgiler olmalı oda oda
Mutluluğu gülüşlerle köpüren.
Baba utanmamalı benden
Annem ezik durmamalı
Ufacık bir isteğimle buruk.
Bir işim olmalı, bir güvencem
El ellerinde hoyrat/
Ev içlerinde
Kanayıp gitmemeli çocuk ömrüm.
Benim dünyayı sevmem için
Dünya beni sevmeli
Dünya beni sevmeli.
Benim dünyayı sevmem için
Dünya beni sevmeli.
Çocuk düşlerimi ezen evler değil
Sevgiler olmalı oda oda
Mutluluğu gülüşlerle köpüren.
Baba utanmamalı benden
Annem ezik durmamalı
Ufacık bir isteğimle buruk.
Bir işim olmalı, bir güvencem
El ellerinde hoyrat/
Ev içlerinde
Kanayıp gitmemeli çocuk ömrüm.
Benim dünyayı sevmem için
Dünya beni sevmeli
Dünya beni sevmeli.
bazen de bir şiir hatırlatıverir.
Nerden mi anlıyorum yaşlandığımı
Kadınlar gittikçe daha güzel
Güneş daha hızlı adımlıyor gökyüzünü
Sular daha soğuk, rüzgâr daha serin
Eskiden her konuda konuşurdum istekle
Bir geniş gülümsemeyle dinliyorum şimdi
Büyük yapılar ışıklı çarşılar bitti
Ara sokaklara, salaş kahvelere gidiyorum
Kurtulmak için çırpındığım çocukluğu
Yeniden öğreniyorum çocuklardan şaşarak
Bütün sesler çın çın bir yalnızlık oluyor
İçimden geçenleri söyledim sanıyorum
Birisi bir şarkı söylemesin kederle
Tenimde bir titreme kirpiklerimde buğu
Kısa söz, basit eşya, kedi sevgisi
Aktıkça ağaran bir suyum zamanın ırmağında
Nerden mi anlıyorum yaşlandığımı
Kadınlar daha güzel, kadınlar daha uzak…
şükrü erbaş
Nerden mi anlıyorum yaşlandığımı
Kadınlar gittikçe daha güzel
Güneş daha hızlı adımlıyor gökyüzünü
Sular daha soğuk, rüzgâr daha serin
Eskiden her konuda konuşurdum istekle
Bir geniş gülümsemeyle dinliyorum şimdi
Büyük yapılar ışıklı çarşılar bitti
Ara sokaklara, salaş kahvelere gidiyorum
Kurtulmak için çırpındığım çocukluğu
Yeniden öğreniyorum çocuklardan şaşarak
Bütün sesler çın çın bir yalnızlık oluyor
İçimden geçenleri söyledim sanıyorum
Birisi bir şarkı söylemesin kederle
Tenimde bir titreme kirpiklerimde buğu
Kısa söz, basit eşya, kedi sevgisi
Aktıkça ağaran bir suyum zamanın ırmağında
Nerden mi anlıyorum yaşlandığımı
Kadınlar daha güzel, kadınlar daha uzak…
şükrü erbaş
tapanları olduğu sürece memeler haklı. tapınanları karşısında ama. bu minvalde meme sakinlerini sukûnete davet etmek eşyanın tabiatı. zira gelip geçicidir. ergeç, önünde sonunda o memeler pörsüyecek. aslolan pörsüyünce de o memelerin kıymetini bileceklere bu duruşu sergilemek.
hasılı gençlik zor zenaat.
hasılı gençlik zor zenaat.
öncelikle nazarımda "geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer" denmeyi hak eden ve nezdimde nice anılara mazhar olmuş tunay bozyiğit çalışmalarıdır.
bugün bir vesileyle "ben yoruldum hayat" ismiyle popüler olmuş eser aklıma geldi. aklıma gelmesine sebep olan zatı muhterem de bin yaşasın. "ya hu" dedim kendi kendime; "ben bu tınıyı bir yerlerden anımsıyorum." internetten ararken tararken eserin aslının tunay bozyiğit'e ait olan seyduna türkülerinden biri olduğunu gördüm ve buna binaen hırsızlığın, arsızlığın dolayısıyla kolay para kazanmanın bazı insanların neden yaşam tarzı olduğunu yine yeniden sormadan edemedim. kendimce cevabım insanoğlu bencil oldu. doğrusu bu ya gen bencil. genlerimiz bencil.
yapacak bir şey yok mu?
nereden nereye? intihalle profesör, diplomasız ya da düzmece diploma ile cumhurbaşkanı olunuyor bu ülkede
daha ötesi var mı?
arabesktir falan ama içerisinde yaşanmışlıkların bolca olduğu türkülerdir efendim.
bugün bir vesileyle "ben yoruldum hayat" ismiyle popüler olmuş eser aklıma geldi. aklıma gelmesine sebep olan zatı muhterem de bin yaşasın. "ya hu" dedim kendi kendime; "ben bu tınıyı bir yerlerden anımsıyorum." internetten ararken tararken eserin aslının tunay bozyiğit'e ait olan seyduna türkülerinden biri olduğunu gördüm ve buna binaen hırsızlığın, arsızlığın dolayısıyla kolay para kazanmanın bazı insanların neden yaşam tarzı olduğunu yine yeniden sormadan edemedim. kendimce cevabım insanoğlu bencil oldu. doğrusu bu ya gen bencil. genlerimiz bencil.
yapacak bir şey yok mu?
nereden nereye? intihalle profesör, diplomasız ya da düzmece diploma ile cumhurbaşkanı olunuyor bu ülkede
daha ötesi var mı?
arabesktir falan ama içerisinde yaşanmışlıkların bolca olduğu türkülerdir efendim.
tunay bozyiğit imzalı seyduna türkülerinin 4. albümü. sene 2008.
içeriği şöyle:
kurşun susuşun
türkülerle söyle sılaya dönsün
al beni
istanbul yanar
gül dünya
kabir azabı
sana geldim sona
şewe
xar
beter ol
hazeri
yüreğine selam söyle
yazgı
berduş
yüzün okunmuyor sesinde
içeriği şöyle:
kurşun susuşun
türkülerle söyle sılaya dönsün
al beni
istanbul yanar
gül dünya
kabir azabı
sana geldim sona
şewe
xar
beter ol
hazeri
yüreğine selam söyle
yazgı
berduş
yüzün okunmuyor sesinde
aziz nesinin de belirttiği gibi tadını çıkaramıyoruz yeterince. zira farkında bile olamıyoruz, sadece yaşıyoruz o anları. yanisi yaşanılan ama anlatılamayan. tam olarak anlatan resmi de çizilemiyor sanki.
"mutluymuşuz o zamanlar, ama mutlu olduğumuzun farkında değilmişiz tüm mutlular gibi.."
aziz nesin -- aşkım dinimdir
"mutluymuşuz o zamanlar, ama mutlu olduğumuzun farkında değilmişiz tüm mutlular gibi.."
aziz nesin -- aşkım dinimdir
bi de şöyle bir tarifi var:
"bir insanın, başka fırsatları olmasına rağmen onları reddedip sürekli aynı kişiyle sevişmek istemesine, bu mutluluk verici duyguya aşk denirdi."
orhan pamuk -- masumiyet müzesi
"bir insanın, başka fırsatları olmasına rağmen onları reddedip sürekli aynı kişiyle sevişmek istemesine, bu mutluluk verici duyguya aşk denirdi."
orhan pamuk -- masumiyet müzesi
mhp bbp gibi partileri iktidarla ittifaka zorladığına göre bazılarının çekince merkezi olması pek çok şeyi açıklıyor.
merkez sağı ya da yeni deyimiyle beyaz sağcıları tarafına çektiğine şüphe yok. zira halen yapılmakta olan hakkındaki en olumsuz anketlerde bile yüzde beş-altı (% 5-6) oy alacak potansiyele sahip.
merkez sağı ya da yeni deyimiyle beyaz sağcıları tarafına çektiğine şüphe yok. zira halen yapılmakta olan hakkındaki en olumsuz anketlerde bile yüzde beş-altı (% 5-6) oy alacak potansiyele sahip.
muhalefet açısından en tutarlı parti. güncel olması bağlamında tek başına şeker fabrikaları ve pancar üretimi konusundaki muhalefeti bile takdire şayan.
ekonomi hakkında dolaylı olarak da olsa doğruları söylediği için cumhurbaşkanı tarafından isim verilmeden eleştirilen ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı. iktisaden gerekli olanın yapılmasını söylerken iktisaden mümkün olmayanları yapmak zorunda kalmasa keşke.