confessions

hamlet

1. nesil Yazar - Girişimci

  1. toplam entry 287
  2. takipçi 10
  3. puan 6327

ekşi sözlük

hamlet
Yıllardır yazarıyım fakat hiçbir şey yazmıyorum. Çünkü ekşi sözlüğe yazılanları okumaya bile yetişemiyorum. Sırf bu yüzden okumayı da bıraktım.

Bilgi kirliliği ve safsata almış başını gitmiş bir ortam.

tarifi zor duygular

hamlet
Aslında bütün duygulardır. Çünkü duygular hissedene mahsustur.

Benzer duyguları yaşamış olanlar birbirlerini daha iyi anlarlar bu konuda. Aksi halde duyguları anlatma işi sanatın doğuşu gibi bir şey herhalde.

Tarifi imkansız bir duyguya kapıldığımı hissediyorum. Olay çok basit, on yıldan fazla zamandır görüşmediğim, arada bir konuştuğum eski sevgilim sevdiğinden ayrılmış. Daha doğrusu terk edilmiş gibi bir şey...

Bu durumda hissetmem gereken şeyin ne olduğunu bilmiyorum. Çünkü neredeyse on yıldır da başka biriyle birlikteyim. Ve şu an birlikte olduğum kadını gerçekten seviyorum.

Ama çok dertlendim lan. Nedenini bilmiyorum. Aklımdan hiçbir düşünce geçiremiyorum içimi kapkara bi keder kapladı sanki. Terk edilme, aldatılma vb. Olayların acısını biliyorum. Yani zamane ilişkilerinin sığ entrikalarından bahsetmiyorum. Bunu küçümsemek için de söylemiyorum. Samimiyetime inananınız çıkar diye söylüyorum.

Ne bileyim ya on yıldan daha eski bile olsa, o kadının o acıyı yaşaması beni mahvetti diyebilirim. Moralim bozuldu. Hüzünlendim. Kime ne diyeceksin bu durumda amk. Kimse anlamayacak da zaten. Sanane belki o bile bu kadar takmıyordur diyecekler falan... O yüzden buraya biraz yazıp rahatlamak istiyorum.

İçim parçalandı lan. Elimde olsa dünyayı siker kurtarırdım o kadını bu durumdan. Ama elden bir şey de gelmiyor. Yani bu sefer hakikatten gelmiyor ve hüzünlenip duruyorum sadece. Yanına gitmek istesem mesafe çok uzak. Yine de gideyim desem, niye gittiğimi kimse anlamaz...

Hayat bazen harbiden çok acımasız. Kilometrelerce uzaktaki birinin acısına ortak oluyorsun ama o acıyı dindirebilmek için elinden hiçbir şey gelmiyor. Tabi ki mesela afrika'da ölen çocuklar için de durum epey benzer ama bu biraz daha kişisel ve biraz daha yorucu.



allah

hamlet
Altı üstü beş kanallı bir alıcıyla elde edebildiğimiz verilere dayanarak varlık ve yokluk hakkında kesin yargılara varmamız bizim kendini beğenmişliğimizdendir.

Beş adet duyu organınızla algıladığınız birkaç sinyalden öteye geçmeyen evren algınızın gerçeğin ta kendisi olduğunu düşünmek asıl küstahlık.

İnsan her ne şekilde ortaya çıkmış olursa olsun, algıladıkları beş duyusunun algılayabildikleriyle sınırlıdır.
Hiçbir görüntüsü olmayan, hiçbir tadı, hiçbir kokusu, sesi veya dokusu olmayan herhangi bir şey için yoktur demek, kendini orijine koyup referans olarak kullanmaktan başka bir şey değildir.

Kusura bakmayın ama gerçek bundan biraz daha karmaşık olabilir.

insanları yaftalamak

hamlet
Bir kişinin, kendisi gibi olmayan insanları, onların sahip olduğu ya da olduğunu düşündüğü kötü bir özelliği ile ötekileştirmek.

Çoğu zaman yanlış bir tutumdur. Herhangi bir insan hakkında bir yargıya varırken, elinizde bulunan verilerin yeterliliğini araştırmaksızın kesin cümlelerle onu tanımlamaya kalktığınızda düşeceğiniz hatanın ta kendisi.

Örneğin; herhangi birini boş insan olarak nitelendirebilmek için, boş insan tanımının iyice yapılmış olmasının yanı sıra, bahsi geçen insan ile geçirilmiş hatırı sayılır bir vakit olması gerekir ki bu bile herhangi bir insanı nitelendirmek için pek yeterli değildir.
Ancak o şahıs ile ilgili yeterli veriye sahip olduktan sonra, kendi tanımınız gereği bir insanı kategorize edebilirsiniz. Ki bu da, o insanı göreli ve tamamen subjektif bir kategoriye dahil ettiğiniz anlamına gelir.

Kendi dünya görüşünün ufukları aştığına inanmak pek nadir görülen bir özellik olmadığından, diğer insanlara daha saygılı yaklaşmak gerektiğini düşünüyorum.

Kendi kardeşini öldürüp tahta geçen padişahları salyaları akarak izleyen insanlar, aynısının benzeri bir olay adana'da ve günümüzde yaşandığında insanlık ayıbı olarak niteleyebiliyorlar en nihayetinde...

Kimin ne derece sığ ne derece derin düşündüğüne karar verecek merci olduğunuza inanmak inanışların en saçmasıdır bana göre.

Kainat güzelini sikindirik dünyamızdan seçen güruhtan hiçbir farkınız yok.

feminen

hamlet
Ön yargılı ve biraz küstah olduğunu düşündüğüm yazar.

Yine de karakterine saygı duyuyorum. En azından düşündüğünü doğrudan söylüyor.

Ancak bakış açısını biraz daha genişletmesi gerektiğine inanıyorum. Kendisi gibi düşünmeyenlere pek fazla saygı duymadığı ve tahammülü olmadığı hissine kapıldım.

Ve başkalarını yargılama konusunda çok kesin. Fakat insanın bazen kendisinin de yanılabileceğine ihtimal vermesi gerek. Bunu çoğu insandan bekleyemezsiniz, fakat düşüncelerinin bir kısmını bu kadar özgür bir biçimde ortaya koyan birinden biraz daha geniş bir görüş bekleyebilirsiniz.

Benim için hayal kırıklığı gibi bir şey oldu kendisi ile diyaloğum. Umuyorum biraz olsun özeleştiri ve empati yeteneği vardır.




allah

hamlet
Bütün diğer tanrılar gibi varlığı muamma olan.

Şimdi müslümanlar diyecekler ki, tanrı diye bir şey yok allah var. Neyse o konu uzun...

Allah var mı yok mu bilmiyorum, ama benim düşünce sistemime göre, bir tanrı olmak zorunda ve o tanrının allah olması için hiçbir engel yok. Yani müslümanlar bu konuda yanılmıyor olabilirler. Fakat yanıldıkları çok fazla şey var. Kuran'da yazan gibi bir allah'ın var olduğunu kabul ederek bile inandıkları bir sürü şeyin gerçek olmadığını açıklayabilirim. Çünkü hemen hemen her biri duyduğu ne varsa ona inanmayı tercih eden tembel insanlar. Kuran'ı bile okuyup anlamak yerine arapça tekrar etmeyi ibadet sayıyorlar ve aslında bunun kendi inandıkları allah'a karşı bir hakaret olduğunun farkına varamıyorlar.

Tanım: müslümanların inandığı, yaratıcı, sonsuz güç. Ama tanrı değil.

eski sevgilisinin mutlu olmasını isteyen insan

hamlet
Gerçekten seven insandır.

Her ne olursa olsun, mutsuz olmasını istemek, onu bencilce sevmiş olduğunuzu gösterir. Sırf canınızı yaktı diye duygularınızın değişmesi bencil duygular beslediğiniz anlamına gelir.

Yani birini sizin canınızı yakana kadar sevmek çok insani bir duygu, bunu eleştirmiyorum bile. Ama size ne yaparsa yapsın birinin mutlu olmasını istiyorsanız o kişiyi gerçekten sevmişsiniz demektir bana göre.

satranç

hamlet
Eskiye göre biraz daha az oynadığım fakat oynarken asla sıkılmadığım bir oyun. Son zamanlarda oynadığım tek oyun da diyebiliriz.

Bir kaç kez uzun uzun yazdım satranç hakkında. Ama kimsenin sikinde olmadı.

Yine de bir tavsiye vermek istiyorum.
Çocuklarınıza matematik ve fenden önce satranç öğretin. Hatta sevdirmeyi başarabilirseniz bir dahi yetiştirebilirsiniz. bence.

aşk acısı çekenlere tavsiyeler

hamlet
gidin ve sevdiğiniz kişiyle birlikte olun. Çok zor olabilir ama asla imkansız değil. Eğer sevdiğiniz kişi ölmemişse.

Bunu yaparken acılarınız belki katlanarak artacaktır. İnanılmaz şeylerle karşılaşacaksınızdır. Ama sonunda her türlü istediğinizi alacaksınızdır. Karşınızdaki fethedilmeyi bekleyen, taş duvarları olan dev bir kale değil. O bir insan. Sizin gibi!

yalnızlık

hamlet
Dünyanın en boktan şeyi.

Hayatımda altı ay yalnız kaldım. Kafayı yiyordum.
Hatta biri görse kesin yediğimi zannederdi.

Ancak kendinizi bir şeylere verirseniz yalnızlık inanılmaz faydalı da olabilir. Bilim ya da sanat gibi işlerle uğraşıyorsanız yalnızlık sizin için besin kaynağı gibidir.

Yine de Delirmiş bilim insanları ya da sanatçıların sebebi bana göre yalnızlıktır. İnsan dostluğu nesnelerde aramaya başlayınca kafayı yemesi çok uzun sürmez.

zarrab davası türkiye'ye karşı bir komplodur

hamlet
İnanabilirim.

Şu şekilde, öncelikle kendi adamlarını türkiye'de hükümete sokarlar, daha sonra "zarrab ile ambargonun delinmesi" piyesini yazarlar ve kendi oyuncuları rollerini oynarlar... Milyonlarca tonluk (az bile söyledim) petrolün etiketinin değiştirilip satılması olayı tesadüfi bir şekilde, ortadoğuda idam mahkumu bir şahsın (sorumlu kişi/ne alakaysa) teslim olması ile ortaya çıkar. ve buna yardım ederek(!) komisyon alan hükümet sayesinde türkiye'ye de fatura kesilir.

Evet komploysa bu şekil bir komplo olabilir belki... Fakat türkiye'ye komplo kurulması demek türk hükümetine komplo kurulması demek olmadığından, ancak hükümet o komplunun bir piyonuysa gerçek olabilir. Bu noktada elon musk'ın türkiye ziyaretini denkleme yerleştirme işini sizlere bırakıyorum. Artık nasıl bir yorum yaparsınız bilmem fakat çok da alakaya maydonoz bir konu olmadığı fikrindeyim.

Adam anıtkabir'i ziyaret etti, atatürk'ün sözünü paylaştı falan diye bok kondurmama içgüdüsüne sahip olmak da pek normal değil gibi. Bende biraz duygu devşirmeye çalışılıyor gibi bir his bıraktı. Altında buzağı aramak lazım biraz...

erkek düşmanlığı

hamlet
Erkek düşmanlığı ve kadın hakları savunuculuğunun karıştırılmaması gerektiğinin tekrar altını çiziyorum.

Problemi çözebilmek için doğru tanımlamak gerekir. Problem bacakları açarak oturmak değil sizin alanınıza tecavüz ise her zaman yanınızdayım. Asla erkeklerin sizin alanınıza girmesini hoşgörün demedim. Rahatsız etmelerini anlayışla karşılayın demedim. Görürsem emin olun sizden önce tepki de gösteririm.

Ancak sorun erkeklerin bacaklarını açarak oturması derseniz bu konuda hoşgörülü davranmamı bekleyemezsiniz.

"Erkeklerin bacaklarını açarak oturması" her yerde geçerli olabilir ve bir çok yerde bir problem olmayabilir. Bunu kabul etmek zorundasınız.

Vay efendim şuna bak nasıl da bacaklarını açmış oturuyor diye 2+1 otobüste tekli koltukta oturan erkekten de şikayet ediyorsanız kusura bakmayın ama siz başkasının alanına tecavüz ediyorsunuzdur.

zengin itiraf

hamlet
Bacakları açık oturmak mevzusuna takmış durumdayım resmen bütün modum düştü. Rihanna bile toplayamaz şuan...
Nasıl anlaşamıyoruz hayret ediyorum gerçekten.

Sanki yanımızdakiler rahatsız olsunlar, testislerimizi ona buna sergileyelim, bacak aramız biraz hava alsın gibi sebeplerden ötürü bilerek açıyormuşuz gibi bir algı var.

Bir de gerizekalı erkekler bahane olarak testislerimiz sıkışıyor diyorlarmış. Ulan arkadaş testislerim kopsun önemli değil ama serbest halde bırakınca açılıyor işte kendiliğinden. Kapalı bırakayım kapalı kalsın gibi bir durum yok. siz kırk dakika dişlerinizi bile sıkamazsınız ki çene kasları güçlü kas gruplarındandır, Bacakları kapalı tutmaya yarayan sikindirik kas grubumuz o kadar güçlü de değil.

Bazen anlaşabilmek hakikatten zor olabiliyor.

erkek düşmanlığı

hamlet
Kesinlikle kadın haklarını savunmayla ya da kadınlara saygı duymayla karıştırılmamalıdır.

Kendimi kadınlara hemen hemen bütün kadınların olduğundan bile daha saygılı biri olarak görüyorum.

Fakat erkek düşmanlığı yapmanın hiçkimseye bir faydası olmayacağını düşünüyorum. Dilerseniz düşman olun tabi ki kimse sizi bunun için suçlayamaz. fakat size duyduğumuz saygıyı sırf kadın olduğunuz için düşüncelerinize de duymamızı beklemeyin.

Sizleri rahatsız eden insanlara karşı tepki göstermenizi anlayabilirim. Fakat sırf gözünüze hoş görünmüyor diye, size göre ayıp olduğu için, ya da türlü sebeplerden ötürü anatomik yapımızı değiştirmemiz gerektiğini söylerseniz kusura bakmayın ama buna saygı duymak dünyanın en saçma şeyi olurdu. Eğer sizin hoşunuza gitmiyor diye anatomimi değiştirmemi istiyorsanız sizler de benim istediğim şekillere girin o halde.

Ben otururken bacak kaslarımı serbest bıraktığımda iki bacağımın arasında bir açı oluşuyor. Bu aralığı kapamak için sürekli olarak bir kas grubumu çalıştırarak kasılı tutmak zorundayım. Zaman zaman sizin koltuğunuzun sınırlarına geçmemek için dizlerimi önümdeki koltuğa sıkıştırıyorum sırf rahatsız olmayın diye. Ama duruşumun hoşunuza gitmediğini ve değiştirmem gerektiğini söylüyorsanız gerçkekten size saygısızlık yapmak zorunda kalabilirim.
10 /