confessions

ontolojik sancilarimin merhemi

1. nesil Yazar - melek gibi

  1. toplam entry 1315
  2. takipçi 54
  3. puan 41035

kapı

ontolojik sancilarimin merhemi
Açmayı bilene önemli bir meziyettir kapı. ne istersek gerçekleştirmeye hazır bir okyanus içinde olduğumuz halde o engin derya her istediğimiz yaptığı halde neden her kapıya kilit takarız ki ? neden her isteğin önüne bir engel koyuyoruz ? Gerçekten, neden her kapıya bir kilit ? hırsızdan değerli eşyalarını sakınanlar da böyle yaparlar. belkide zorlu bir işe girişmek istemiyoruz. şimdi kim engelleri kaldıracak kilitli kapıları açacak ki..

yenilmişlik hissi

ontolojik sancilarimin merhemi
Yenilmek bazen insanı firavunlaştırmaktan alı koyar. insan hiçliğin içinde aczin içinde yaşadığını bu yolla fark edebilir. insanın her istediğini elde etmesi en önemli olan unsur mu ? ne pahasına olursa olsun take it diyor bazıları. ve bunun için uygun koşulları oluşturmaya çalışıyorlar. Bence yenilmişlik hissi içinde muhtaç olmak güzel. bazen kavuşursun bazen kavuşmazsın istediklerine. yol almaya devam edersin yatay düzlemde bir yayın üzerinde yürür gidersin. aynı döngünün içinde kaldığını bunun kısır olduğu düşünürsün. Fakat insan ilerler. dibe vurduğu anda bile ilerler. bu kaybetme hissi insana aynı zamanda yaşadığını hissettirir. yoksa bir android gibi yaşandığında yahut bir tanrı olmaya çalışıldığında bu his ıskalanıyor.

iz bırakan kitap cümleleri

ontolojik sancilarimin merhemi
''ölüye, ölecek olana bakan kişinin baş döndürücü üstünlüğünü, diri olmanın üstünlüğünü duyması. bu üstünlük, kişiliğin ötesindeki bir üstünlük, öleceğini bilen, ölmek istemeyen, bir şeylere tutunmak umuda, yakınlarının eline, gözüne, sözüne, yatak çarşafına, parmaklarını kanatan taşlara, tırnaklarını kıran asfalta tutunmak tutunmak dileyen insanı bir nesne, bir böcek bile değil, bir nesne haline getiri verir...''

düşünceler

ontolojik sancilarimin merhemi
düşünceler vesilesiyle toplumun içinde oluşan bütünleşmelerin getirdiği ayrışmaları da dikkate almak gerekli. oluşan kitleler kendi taraflarını oluşturduktan sonra açıkça görülebilecek etkileşimlere girmeye başlar. düşünceler zihin kaplarından çıkıp artık dev birer organizma olan kitleleri yönlendirmeye başladığında hiç de masum olarak kaldığından bahsedemiyoruz. bahsettiğiniz bireysel anlamda paylaşımın özelliklerinden olan düşüncelerini karşı tarafa kabul ettirme isteği artık alev alev yanan bir tutkuya dönüşmüş oluyor. insanın fikirsel boyuttan çabucak kişilik boyutuna yönelebilen zayıf karakteri sonucu ortaya koydukları davranışın etkileri toplumsal boyutta önyargılardan örülmüş bir ideoloji sayesinde yaşanır. olası sonuçları günümüzde rahatça görebiliyoruz.


düşüncelerin aslında ne kadar etkili ve tehlikeli olduğuna değindikten sonra düşüncenin oluştuğu an ile eylem arasındaki tampon bölge olan niyet kavramını da irdelemek gerekir. düşünceler oluştuktan sonra yargıya dönüştükleri gibi aynı zamanda niyete de dönüşürler. yargı duruşu belirler iken düşüncenin eyleme geçişinde aslen niyetin varlığından bahsetmek gerekir.

tutkular

ontolojik sancilarimin merhemi
tüm felsefi ekollere göre insan için ıstırabın, düzensizliğin, bilinçsizliğin başlıca sebebi tutkulardır. düzensiz arzular, abartılı korkular ve kaygının hakimiyeti, insanı gerçek yaşamdan alı koyar. bu yüzden felsefe en çok insanın tutkularıyla ilgilenir. kendini, kendi tutkularından arınmaya zorlar. zira filozoflar; insanı elde edebileceği iyiye ulaşabilmesi ve kaçınabileceği kötülükten kaçınabilmesi için eğitir. tam burada (bkz: stoacılar) demekte fayda var.

tabi burada stoacı yöntem ile epikuroscu yöntemleri birbirinden ayırmamız gerekmektedir. her neyse.. pisagorasçılar, insanın tutkularını parmak ucuyla tatmasına izin verirler. derler ki; insanın bir tutkusunu iyileştirmeye katkıda bulunmayan bir filozofun söylemi boştur. vazgeçilmez içsel dönüşümün yavaş yavaş oluşabilmesi için tutkuların eğitilmesi şarttır. yani yapmamız gereken; bilinçsizce sıkıştırdığımız, gölgelediğimiz, bizi içten içe kemiren tutkularımızı düzene sokmak. düzen şart! bu bizi daha iyi var eden, daha da ilerleme sağlatacak en önemli unsur.

varlık olma duygusunu yitirmek

ontolojik sancilarimin merhemi
son kırıntısına kadar kişinin, etinden, sütünden faydalanan, kişiyi iradeden yoksun bırakan, insan olma onurunu ayaklar altına alan, hatta onur tanımayan, bir dünyanın etkisi altın gelinen kaçınılmaz son. bu konuda türkiye elbette yine birinciliğe oynuyor. hepimiz kendine ait bir düşüncesi ya da iradesi olmayan, bir koyun sürüsü gibi bir yerden diğerine, bazen birlikte bazen de ayrı ayrı güdülüyoruz. bu durumda varlığımızı, hayvan yaşamının düzeyine inmiş birisi olarak hissetmek de gayet normal bir hale geliyor..

zihin

ontolojik sancilarimin merhemi
duvarlarının inceldiği özümsenmiş bir şeyin kalmadığı anları vardır. içindeki mavinin siyaha döndüğü zamanları. bazen de kül olup dökülür. geride bir şey bırakmaz. kuru, saman gibi anılarla sarılıp sarmalanmışsınız gibi..

william burroughs

ontolojik sancilarimin merhemi
1914 st louis doğumlu, abd'li roman ve deneme yazarı.. beat kuşağının da en renkli yazarlarından biridir. yazılarında, birçok kişinin "kafa karıştırıcı ve ukalaca" olarak nitelendirdiği kolaj (cut up) tekniğini kullanırdı.. ele aldığı konular çoğunlukla yer altı dünyası ve uyuşturucu alt kültürleriydi.. burroughs'un aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan naked lunch (çıplak şölen)adında bir kült film de mevcuttur..
39 /