bilinçte yinelenen. yani bilinçte bulunmuş olanın yine bilince gelmesini kapsar. bilinçte yansıyan herhangi bir nesne ya da olay belleğe geçip saklanmakla anı'laşır. bu yüzden güzel anılar biriktirmek lazım. zira silinmez, söküp atılamazlar..
jaspers felsefesinin kalbinde sevme mücadelesi kavramı vardır. bu kavramla ifade edilen: her bir insanın ya da existenz'in bir diğeriyle karşılaşma biçimidir. bu kavram jaspers'in hegel'in ölüm mücadelesi kavramına getirdiği yorumdur..
maalesef son derece içimize kapandığımız ve kendimizi korumaya altına aldığımız için ilişkilerimiz yapay, fiziksel zevkten ibaret. kendimizi derinden derine inceleme şansımız olsaydı bunu yapabilseydik, o zaman freud'un gözüyle değil de kendimizi olduğumuz gibi görürdük. her gün nasıl yalnızlaştığımızı, etrafımızı nasıl bir korku ve direnç duvarıyla çevrelediğimizi fark ederdik. insanoğlu kendini başkalarından ayırmak için çevresine duvarlar örüyor. her gün biraz daha, daha yükseğe çıkarıyor tüm bu setlerini. işte bu ayrışma ilişkinin önünde gerçek bir engel oluşturuyor. ah freud ah! hepsi senin suçun...
Favori dizim. Konu, görsellik, mekan, drama, komedi hepsi öyle güzel harmanlanmış ki, hiç bitmesin istiyorsunuz. Bitmesin derken oldu bittiye getirilmiş final sahnesine dolu gözlerle bakarken buluyorsunuz kendinizi.
bir elin parmaklarını geçmeyecek yazarları dışında diğer yazarlarının casper modunda takıldığı sözlüktür. gerçi öncelik moderatör, editör ve diğer görevli yazarların. madem sözlük kurdunuz, görev üstlendiniz. sol frameye biraz katkı sağlayamaz mısınız? işiniz sadece entry silmek, yazar uçurmak yahut uyarmak değil di mi? merak etmeyiniz asayiş her türlü sağlanır. biraz parmaklarınız çalışsın plz. iki işi bir arada yapabileceğinize inancım tam.
Gabriel Macht ve Patrick J. Adams'ın başrollerinde oynadığı 2011 yapımı tv dizisi. ortalamanın biraz üstünde bir amerikan dizisi dersem o şahane repliklere haksızlık etmiş olabilirim. ağızdan çıkan her bir cümle ayrı bir zeka ürünü. filmlerden alınan o efsane replikler ve doğru zamanda giren birbirinden güzel parçalar ilk etapta diziyi izlemek için yeterli bir sebep bence. ve devamında misler gibi amerika hukuk sistemi ile ilgili bilgi sahibi olabilirsiniz. tam burada abartılmış olmasını dilegetirmek gereksiz olur sanırım. kesinlikle abartı!
j j abrams'ın 2008 yapımı bilim kurgu drama dizisi.
konu sıkıntısı çekmekte hiç zorlanmayan dizilerin başında yer alıyor. sıçsalar olayı kuantuma bağlıyorlar. sol yarım beyin kürenizde çatlak oluşmasını istiyorsanız izleyiniz.
konu sıkıntısı çekmekte hiç zorlanmayan dizilerin başında yer alıyor. sıçsalar olayı kuantuma bağlıyorlar. sol yarım beyin kürenizde çatlak oluşmasını istiyorsanız izleyiniz.
ane brun şarkısı.
eskilerden bir Radiohead parçası.
The Civil Wars'ın rüzgara sesini bıraktığı yerden tebessüm ettiren şarkısı.
suyun üstünü kaplayan şeyler vardı.
suyun üstünü kaplayan şeyleri aralayıp
sudan alman gereken şeyi aldın.
kolaymış. çok kolaymış dedin.
opeth tabii..
suyun üstünü kaplayan şeyleri aralayıp
sudan alman gereken şeyi aldın.
kolaymış. çok kolaymış dedin.
opeth tabii..
opeth harikası. mikael insanın ruhuna nasıl dokunacağını biliyor.
anathema'nın benim için yazdığını düşündüğüm şarkı. aynı ben!
bir şeyin bir an bir araya geldiği, üçgen bir biçimi, ağırlığı, derinliğinin tamamlanmamış olduğu bir yanılsama içindeyim. işte bu karmaşa keyif veriyor bana. yükseklik kayıtsızlık ve öfke! tıpkı bu şarkıda ki gibi ''oluyormuş hissi..'' birden bire.. öylesine.. korkma!
bir şeyin bir an bir araya geldiği, üçgen bir biçimi, ağırlığı, derinliğinin tamamlanmamış olduğu bir yanılsama içindeyim. işte bu karmaşa keyif veriyor bana. yükseklik kayıtsızlık ve öfke! tıpkı bu şarkıda ki gibi ''oluyormuş hissi..'' birden bire.. öylesine.. korkma!
işini bilmeyen ustanın elindeki bıçak gibi. keskin tarafı körelmiş, ortası aşınmış..
derinliği anlamamıza olanak tanımayan bir olgu. hemen sonuç almak istiyoruz sorularımıza, hemen yanıt istiyor, onlardan kurtulmaya, harekete geçmeye kalkıyoruz. bu yüzden en geçerli yanıtı bulmakta ve almakta zorlanıyoruz. beklemek ve çokça düşünmek lazım. düşünceler olgunlaşmalı. gelişip, büyümeli..
'' ve bir unutuşa nasıl sığıyor her şey
benimse kalbim tökezliyor.. ''
benimse kalbim tökezliyor.. ''
(bkz:black swan)
Straponu yoksa gerçek bir fenomen sayılmaz. Bahsedilen haliyle kezbanın önde gideni olabilir ancak.
tutsak edelim anı,
bu sayfaların içinde
kırılsın tüm düşünceler,
toplarız hayallerinde
kirpiklerin süpürür
geride kalanları
biraz kahkaha,
birazcık da hüzün
kalbin içinde tüm gizemi
kapılar açılır da
nasıl geçildiği bilinmez
her solukta katlanır boyut,
minicik olur da
sığar mı dersin, avuçlara ?
bu sayfaların içinde
kırılsın tüm düşünceler,
toplarız hayallerinde
kirpiklerin süpürür
geride kalanları
biraz kahkaha,
birazcık da hüzün
kalbin içinde tüm gizemi
kapılar açılır da
nasıl geçildiği bilinmez
her solukta katlanır boyut,
minicik olur da
sığar mı dersin, avuçlara ?
"Mutluluk, pantolona işemek gibidir. Islaklığı herkes görür ama sıcaklığı yalnız sen hissedersin."
telefonu meşgule atınca ısrarla arayan arkadaşla aşık atması mümkün değildir. aramayı red tuşu niçin var, haberi yok. kısmet belki başka hayata.
sessizlik, bir yandan gücünü aradaki mesafelerden boşluklardan alan bir olgu. bu mesafe ya da boşluk içinde bağların ayakta tutan onları sağlamlaştıran söylediklerimiz ya da bunların sembolü olan yazı. yan yana gelindiğinde el ele tutuşup, birbirinin gözlerine bakmak sessizlik lanetini kaldırabilir. kelimelere, sese bile ihtiyaç duyulmaz. önemli olan zaten paylaşımdır, hissetmektir. bunları başka duyular üzerinden sağlamak mümkün ise sesin hükümdarlığı biter..
sessizliğin en güçlü olduğu zaman da yalnızlıktır ki yalnız ruhlarda kendine rahatça yer bulur. paylaşımın azaldığı neredeyse yok olduğu yerlerdir, yalnızlık çölleri. bu yüzden güçlüdür, sessizlik. bir lanet gibi çöker..
insanın sessizliği zihninde sesin olmamasından değil; bunu paylaşmamasından, dış dünyaya bildirmemesinden ileri gelir. içteki sesin yoğunluğu halsiz bırakacaktır, insanı. bir çok tepkimenin olduğu bir beher gibi taşımaya çalışır içindekileri..
aslında varlığın hiçbiri sessiz değil. kaya bile üzerinden geçen böcekle, bazen üzerinde açan çiçek ile, musallat olan yosunlar ile, toprağın altından geçen su ile, hiç olmadı rüzgarın esintisi ile iletişim halinde. doğadaki varlıkların şahane etkileşimi var aslında. biz insanoğlu olarak yabancıyız. sessizliği en berbat da yaşayan biziz..
sessizliğin en güçlü olduğu zaman da yalnızlıktır ki yalnız ruhlarda kendine rahatça yer bulur. paylaşımın azaldığı neredeyse yok olduğu yerlerdir, yalnızlık çölleri. bu yüzden güçlüdür, sessizlik. bir lanet gibi çöker..
insanın sessizliği zihninde sesin olmamasından değil; bunu paylaşmamasından, dış dünyaya bildirmemesinden ileri gelir. içteki sesin yoğunluğu halsiz bırakacaktır, insanı. bir çok tepkimenin olduğu bir beher gibi taşımaya çalışır içindekileri..
aslında varlığın hiçbiri sessiz değil. kaya bile üzerinden geçen böcekle, bazen üzerinde açan çiçek ile, musallat olan yosunlar ile, toprağın altından geçen su ile, hiç olmadı rüzgarın esintisi ile iletişim halinde. doğadaki varlıkların şahane etkileşimi var aslında. biz insanoğlu olarak yabancıyız. sessizliği en berbat da yaşayan biziz..
(bkz:makine)
tanrı'nın varlığı tartışılacakca olaya ''tanrı'' kavramı kullanılmadan başlanmalı. çünkü orası mevzunun sonlandığı yerdir. zira Tanrı'nın varlığı diye konuya girdiğimiz anda inançsızlığa ya da şüpheye yer kalmıyor.