Ardından hikmetli dizeler miras bırakmış şair. Kalifiyeli, yivli ve çok atarlı bir vatan hainidir(!) İhanet hiç bu kadar şiirsel olmadı ve olamaz.
Sürü halinde yaşamaları en temel özelliklerinden biri ve Bu yaşam, ayaklar ile başlarının yer değişimi ile vücut bulur. Nerede zıvanadan çıkmış bir kitle varsa, orada Atbaşı cahil cühela takımıdır. Bunların sevicisi için; (bkz:vezir vüzera takımı).
Yatağın makbul olma hali. Şüphesiz ki derli toplu bir yatak, sönük bir kandil gibi çekiciliği olmayan soğukluk içerir. O nevresimde olan tüm çiçeklerin boyu uzayacak, darbe izleriyle haşir neşir olacaklar. Dağınık yatak sevişme alâmeti taşır.
Kişilere ve olaylara karşı tepkisiz, ruhsuz, sönük ve dışa kapalı, tamamen kendine dönük bir insan protipi.
Zarafete nerelisin diye sormuşlar,
Kadının kürek kemiğinden kıkırdayarak cevap vermiş: saç tellerinden serçe parmağına kadar buralıyım demiş.
Kadının kürek kemiğinden kıkırdayarak cevap vermiş: saç tellerinden serçe parmağına kadar buralıyım demiş.
Tüm zaman ve mekânlarda gökten ineceğine inanılan, beklenilen, zuhur edeceğine imân esası gözüyle bakılan kurtarıcı. Kimi kimden, neyi neyden kurtaracak çok merak ediyorum. Doğuda, batıda, kuzey ve güneyde hikâye aynı. Hıristiyanlar bunun Hz. İsa olduğuna inanır, buna keza Müslümanların bir kısmı da böyle inanır. Diğer kısmı ehli şia ise; 12. İmâmı mesih olarak kabul eder ve inecek diye bekler. Hatta doğduğu ve şu an çocuk olduğu rivayet ediliyor. Yahudiler ise bunun hz. Uzery olduğuna inanır. Bitmedi. Hint coğrafyasında, uzak doğu deltalarında, Meksika ve aborjinlerde, Afrika ve kabile dinlerinde bile bir kurtarıcı inancı var. Sanıyorum biri çok fena trollemiş bu kadar beşerî cümleyi.
Temel inancım doğrultusunda; sizi temin ederim ki gökten hiçbir zaman kimse inmedi ve inmeyecek, beklenen kurtarıcı ise fantastik bir hayal olarak kalacaktır.
Mesih inancı toplulukların tembelliği ve umut kuruntusudur.
Editorya: mesih inancından bağımsız Müslümanların buna mukabil 'mehdi' inançları da vardır. Hatta ahir zaman evvelden zuhur edecek olan mehdi peygamber soyundan gelecektir.
Mesih, mehdi... kurtarıcılar, dini mübin İslâm ve gayr-ı Müslim bölgelerde, inananları umut etme adına tasarlanmıştır.
Temel inancım doğrultusunda; sizi temin ederim ki gökten hiçbir zaman kimse inmedi ve inmeyecek, beklenen kurtarıcı ise fantastik bir hayal olarak kalacaktır.
Mesih inancı toplulukların tembelliği ve umut kuruntusudur.
Editorya: mesih inancından bağımsız Müslümanların buna mukabil 'mehdi' inançları da vardır. Hatta ahir zaman evvelden zuhur edecek olan mehdi peygamber soyundan gelecektir.
Mesih, mehdi... kurtarıcılar, dini mübin İslâm ve gayr-ı Müslim bölgelerde, inananları umut etme adına tasarlanmıştır.
Hisseye düşen, arda kalan, üçün biri, mezat fazlası ve saire. (Argo)
Mecazi anlamda da bir bakıma; takılır. Hatta koca ülkeye takan bakanlar gördü bu ülke insanı. Kurban olduğum Allah verdikçe veriyor.
Mecazi anlamda da bir bakıma; takılır. Hatta koca ülkeye takan bakanlar gördü bu ülke insanı. Kurban olduğum Allah verdikçe veriyor.
Haramzade materyali.
Ve sadece bu kadar değildir. Orta doğu İslâm beldelerinden akdeniz cebeli Tarık memleketlerine kadar, siyasal islamın kara yüzüdür.
Elbette ki, anlayana, bundan çağa anlam çıkarana.
Ve sadece bu kadar değildir. Orta doğu İslâm beldelerinden akdeniz cebeli Tarık memleketlerine kadar, siyasal islamın kara yüzüdür.
Elbette ki, anlayana, bundan çağa anlam çıkarana.
Şehirden çok bir yaşam biçimi.
Şehrim değildir, ikametgahım burada değildir.
Fakat bu yaşam biçimi için ikametgah ve kütük gerekmiyor.
İzmir en güzel fasıldır, yolu ondan geçmiş ve gitmişlere.
Şehrim değildir, ikametgahım burada değildir.
Fakat bu yaşam biçimi için ikametgah ve kütük gerekmiyor.
İzmir en güzel fasıldır, yolu ondan geçmiş ve gitmişlere.
Desteklediğim kampanya.
Zaten davulun yüzü domuz derisinden yapılıyor. Davula ilâhî bir hava katmak manasız, bildiğin mahalle çalgısı işte. Dediğim domuz derisi de cabası. Mekanikleşmiş ve hatta dijitalleşmiş bir zamanda hâlâ davul çaldırmak akıl işi değil. Davulun Gelenek olmasına gelinceye kadar, yitirdiğimiz insanı ve vicdani ilişkilerimiz var. Bir memlekette aç insanlar çok çeşitli sofra kalabalığı içinde değil ve varlıkları o kalabalıkta hissedilmiyor ise davulun geleneği olmaz olsun. Hayır gören diyecek ki, tek dertleri bu maşallah.
Davul sesi beni rahatsız ediyor ve davula ihtiyaç duymuyorum.
Zaten davulun yüzü domuz derisinden yapılıyor. Davula ilâhî bir hava katmak manasız, bildiğin mahalle çalgısı işte. Dediğim domuz derisi de cabası. Mekanikleşmiş ve hatta dijitalleşmiş bir zamanda hâlâ davul çaldırmak akıl işi değil. Davulun Gelenek olmasına gelinceye kadar, yitirdiğimiz insanı ve vicdani ilişkilerimiz var. Bir memlekette aç insanlar çok çeşitli sofra kalabalığı içinde değil ve varlıkları o kalabalıkta hissedilmiyor ise davulun geleneği olmaz olsun. Hayır gören diyecek ki, tek dertleri bu maşallah.
Davul sesi beni rahatsız ediyor ve davula ihtiyaç duymuyorum.
Zihin ağrısına neden olan hastalık. Ağrının muhtevasının ne olduğu hakkında bilgim yok ama size şu kadarını söyleyeyim: büyük bir hayal kırıklığıdır. Teoloji bağlamında bunu ifade etmek gerekirse; insan yaşasın diye tanrı unutmayı hediye kutusu içinde insanoğluna verdi... işte bazı insan çocuklarının hediye kutuları boş çıktı. Bir diğer adı da yaşamak değil olan bir maraz.
Unutmak yoksa yaşamak yok. Unutmak yoksa tanrı'ya küskünlük var.
İnsanın çok güzel unutması dantel inceliğinde olmalı.
Ama balık hafızalı da olmamak lazım. Unutmayı kutsayıp balık hafızalı olmayı da yermesini bilelim. Ne balık ol ne fil. İkisinin ortası ama file daha yakın.
Unutmak yoksa yaşamak yok. Unutmak yoksa tanrı'ya küskünlük var.
İnsanın çok güzel unutması dantel inceliğinde olmalı.
Ama balık hafızalı da olmamak lazım. Unutmayı kutsayıp balık hafızalı olmayı da yermesini bilelim. Ne balık ol ne fil. İkisinin ortası ama file daha yakın.
Bütün hâle ekilen nifak tohumlarının baldıran zehri çizgileri. Bir toplumun bölünüşü, kesin ve dikine çizgiler ile olur. Buna önder olan kişiler, politikacılar ve din adamları, akılsız ve toplumun önde gelen kalın enseli şahıslardır. Bölücülük doğu toplumunun Fransız ihtilalinden sonra öğrendiği "mahalle" kültürüdür. Ülkemizde iki mahalle vardır, bir üçüncü mahalle yoktur. Bunun yanında, mahalle kültürüne, rezil anlayışına, ayrım ve kutbuna ülkesel haz alan yönetim, son 15 senedir bu ülkeyi yönetmektedir.
Kuşlar üzerimize,
ötüşler döküyordu
dallar üzerimize eğilmiş
yapraklar bedenlerini eğmiş
senin gamzelerin,
gömülmelik bir şeydi
sonracığıma cancağızım,
omuzlarına kelebekler durmuş
yanaklarına bahar dolmuş
göğüs çatalında batımlık şehvet
şehvetime batmıştı.
ötüşler döküyordu
dallar üzerimize eğilmiş
yapraklar bedenlerini eğmiş
senin gamzelerin,
gömülmelik bir şeydi
sonracığıma cancağızım,
omuzlarına kelebekler durmuş
yanaklarına bahar dolmuş
göğüs çatalında batımlık şehvet
şehvetime batmıştı.
Arap dilinin mim, elif, vav, lam, nun kelimelerinden müteşekkil olan ve mvl mastarından türeyen: rabbimiz, yaratanımız, tanrımız, mabut bildiğimiz anlamına gelen kelime. Farsça'da bu kelime, dost yaren anlamına gelmektedir. Mutasavvıf celalettin Rumî için kullanılır ve neden kullanıldığı hakkında hiçbir fikrim yok. Ama sanıyorum şeyh uçmaz mürit uçurur menkıbesi. Rumî'ye gelecek olursam: bir hâl ve kelâm deryası olan mütefekkir, edebi ve felsefi Umman.
Mesnevi'nin yazarıdır... Facebook üzerinden tanınırlığı olan zatın en ünlü sözü: gel ne olursan ol gel.
Ben gelmiyorum, sen git bey amca.
Mesnevi'nin yazarıdır... Facebook üzerinden tanınırlığı olan zatın en ünlü sözü: gel ne olursan ol gel.
Ben gelmiyorum, sen git bey amca.
Gri tonların muzaffer olduğu vitrinden boğuk görünen, fakat pandoranın kutusunda gayet renkleri olan bir dünya. Dünya kadına ne ise bana da o. Tek farkımız renkleri kullanmamanız. Desenli ve cicili bicili değiliz o kadar. Geri kalan her şey için filli boya.
- sahi hayattan rengini alsak ne kalır?
Demek ki gri dünya yoktur, gri görünümlü dünya vardır.
- sahi hayattan rengini alsak ne kalır?
Demek ki gri dünya yoktur, gri görünümlü dünya vardır.
İnsanın baş ağrısı.
Geçmiş, gelecek an. İnsan mütemadiyen zamandan dolayı ağrılı ve telaşlı ise; bu zamanın değil insanın sorunlu olduğuna delalet eder. İnsan zamana ihanet eder, zaman ihanetin karşılığını verir.
Tabiat ve insan arasında yazılı olmayan antlaşmalar vardır. Zaman bir, içindeki büyük tufan ölüm iki. İki sıfır yenik başlar insan hayata. Ondan doğarken ağlaması.
Geçmiş, gelecek an. İnsan mütemadiyen zamandan dolayı ağrılı ve telaşlı ise; bu zamanın değil insanın sorunlu olduğuna delalet eder. İnsan zamana ihanet eder, zaman ihanetin karşılığını verir.
Tabiat ve insan arasında yazılı olmayan antlaşmalar vardır. Zaman bir, içindeki büyük tufan ölüm iki. İki sıfır yenik başlar insan hayata. Ondan doğarken ağlaması.
Şairin dediğine göre, gazabı fena olan içki. Beyaz ve kırmızı diye ikiye ayrılır, hatta iki buçuğa. Buçuk rose'dir, ne kırmızı ne beyaz, gül renklidir. Ben diyorum ki şarap kırmızıdır ve gayri rengi yoktur. Bir başka şairin demesine Göre, gece onikiden sonra tüm içkiler şaraptır.
Bağ bozumundan sonra gelir.
Üzümler toplanır, güneşe serilir, mayalanır ve meşe küpünde bekletilir. Meşe önemli.
İçeriz, severiz, sayarız.
Bağ bozumundan sonra gelir.
Üzümler toplanır, güneşe serilir, mayalanır ve meşe küpünde bekletilir. Meşe önemli.
İçeriz, severiz, sayarız.
Kırkından sonra başlayan şarap hikayesi.
Şarap tanrısı kutsasın.
Şarap tanrısı kutsasın.
Masalla uyutan annedir. Eee eee eee eee e. Tek e olunca baş yaslamalık sevdicek oluverir. E harfinde tüm hikmet. Dinlendirici, sükûnet bahşedici bir etkiye sahiptir. E'ye sahip çıkalım, hayatımızda e olsun.
Ekonomi süreklilik esasına dayanır. Üretim ve tüketim bandında geçen sirkülasyon işleyiş, malın ve iş hacminin tüketici tarafından talebi, üreticinin kalite anlayışına endekslidir. Bununla birlikte kelimeler yolu ile olan alış veriş seyri metasızdır. Yeter ki atalet olmasın. Elin korkak alışması çok kötüdür. Cesaret bulaşıcıdır. Hadi cesur olalım.
Bazan öyle bir coşar ki, sesi yedi meydan birkaç kat sema doldurur: enstrüman. Doğuya münhasır, özelde farisidir.
Mahalleden kamil ağabeyin anlattığına Göre beynelmilel fotoğraf albümü. Kendisi de gün aşırı orda takılıyor imiş. Sebebine gelince; fotoğraflar üzerinden hasbihal ederek dümdüz yürüyormuş. Kharon'un kayığına binesice.
Benim ne bir mahallem, ne bir kamil ağabeyim var. İkisi de olmaz olsun.
Mahalle demişken: piç gibi ortadayım.
Benim ne bir mahallem, ne bir kamil ağabeyim var. İkisi de olmaz olsun.
Mahalle demişken: piç gibi ortadayım.
Ten açlığının hissedildiği doğu toplumu abazanlığında; her türlü gideri Olan kadın. Nitekim, rahmet ve hikmet nazarıyla bakıldığında, kendisi ördekten ve damacanadan daha güzeldir. Bir de nefes alıyor, insan bu insan. Daha ne olsun. Bu arada işbu kadın sadece tahayyül edilerek kelimeler yoluyla tanımlanmıştır. Zira instagram nedir yolunu bilmem.
Resmi dilde konuşuyor,
yürek dilimle hayal kuruyor,
ana dilimde rüyalar görüyorum.
Üç dilim var benim,
üç ayrı dünya, ayrı harf bükülmeleri
çekimleri, heceleri
üç ayrı dilim var,
dilimin din bellediği.
Birinde mazbut anlamlarım,
birinde karışıklığım, susuşlarım
birinde annemi özlemişliğim,
babamla aramızdaki gri defterlerim.
Üç dilde severim ben,
sevdiğim zaman lafazan olurum.
Ağzımın iyi laf yaptığını söyler durur,
Sedef Hanım, kapı komşum.
Şiirlerim resmi dilde,
herkes anlasın diye.
Dizelerimde uyuttuğum açmazlar var,
yürek dilimde.
Öptüğüm zaman
üç ben olurum dudağımda,
öpüştüğüm zaman dörtlenirim,
gözümü yumar,
sevişmenin aydınlığını yaşarım.
Eşref saatimde biraz kafirim,
oturur böğrüme imânsız bir ses.
Nüzûl olan ayetler bildirir,
yerim cehennem, yemişim zakkum.
"Zakkum nedir bilir misin?"
Merkep saatimde insan olurum,
yeni baştan isim konulur,
Havva'ya Âdem diye yazılırım.
Bir günah işler,
bin tövbe ederim.
Kurulurum hikmetin divanına,
suâl meleklerine sorular sorarım.
Üç dilim var benim,
bir dinim,
nar taneleri gibidir kalbim
her hâbbesiyle severim.
Üç dilim var benim,
bir rabbim,
tanrılar mezbelesine çiçekler ekerim.
Üç dilim var benim,
hayalden mamûr birkaç sevgilim
şiire imân etmişliğim.
Üç dilim var benim,
sonsuz sayıda hüznüm, kederim,
Allah'a giden yolları severim.
Gel dinim ol demiyorum,
gel benim dördüncü dilim ol
Bir Fizan'a sürgün gidelim.
yürek dilimle hayal kuruyor,
ana dilimde rüyalar görüyorum.
Üç dilim var benim,
üç ayrı dünya, ayrı harf bükülmeleri
çekimleri, heceleri
üç ayrı dilim var,
dilimin din bellediği.
Birinde mazbut anlamlarım,
birinde karışıklığım, susuşlarım
birinde annemi özlemişliğim,
babamla aramızdaki gri defterlerim.
Üç dilde severim ben,
sevdiğim zaman lafazan olurum.
Ağzımın iyi laf yaptığını söyler durur,
Sedef Hanım, kapı komşum.
Şiirlerim resmi dilde,
herkes anlasın diye.
Dizelerimde uyuttuğum açmazlar var,
yürek dilimde.
Öptüğüm zaman
üç ben olurum dudağımda,
öpüştüğüm zaman dörtlenirim,
gözümü yumar,
sevişmenin aydınlığını yaşarım.
Eşref saatimde biraz kafirim,
oturur böğrüme imânsız bir ses.
Nüzûl olan ayetler bildirir,
yerim cehennem, yemişim zakkum.
"Zakkum nedir bilir misin?"
Merkep saatimde insan olurum,
yeni baştan isim konulur,
Havva'ya Âdem diye yazılırım.
Bir günah işler,
bin tövbe ederim.
Kurulurum hikmetin divanına,
suâl meleklerine sorular sorarım.
Üç dilim var benim,
bir dinim,
nar taneleri gibidir kalbim
her hâbbesiyle severim.
Üç dilim var benim,
bir rabbim,
tanrılar mezbelesine çiçekler ekerim.
Üç dilim var benim,
hayalden mamûr birkaç sevgilim
şiire imân etmişliğim.
Üç dilim var benim,
sonsuz sayıda hüznüm, kederim,
Allah'a giden yolları severim.
Gel dinim ol demiyorum,
gel benim dördüncü dilim ol
Bir Fizan'a sürgün gidelim.