Zihnin mıntıka alanı. Askerlik yapanlar çok iyi bilirler ki, en yorucu mıntıka temizliği teşrin-i evvel sularında cereyan eder. Kurumuş ve savrulmuş yapraklar, sonbahar ve buna mukabil olmazsa olmaz anılar. Anılar en çok sonbahar mevsiminde zihnimizde mıntıka ihtiyacı duyar. Sıcak iklimlerle ayazlarla arası iyi değildir, anıların.
Ama böyle bir şey de var;
Sonbahar çocukları anılarını mevsim mevsim gezdirir.
Bu mahalde böyle bir mekanizma bulunmamaktadır. Binaenaleyh, oylanmamış entrylerimi kamuoyu vicdanına sunabilirim.
Yazdıklarının üç kısma ayrıldığı yazar.
Birinci kısım tüllü cümlelerdir, sonrasında perdeli olanlara ve en son güneşlik kısma geçiyor. Ruh haline göre tül mü, perde mi, güneşlik mi kendisi buna karar veriyor. bazen felsefik bir umman içinde kalın kalın perdeler kullanıyor, ama dert değil, perdeleri ekseriyetle renkli, tülleri rengarenk, güneşlikleri ise gökkuşağı gibi. Yalnız renklerden mor bana dedi ki; tüm renkler uyuyunca ben onunla kalırım.
Okuyun, iyi şiir çizer.
Şiir, kelimelerden resim yapma sanatıdır.
Birinci kısım tüllü cümlelerdir, sonrasında perdeli olanlara ve en son güneşlik kısma geçiyor. Ruh haline göre tül mü, perde mi, güneşlik mi kendisi buna karar veriyor. bazen felsefik bir umman içinde kalın kalın perdeler kullanıyor, ama dert değil, perdeleri ekseriyetle renkli, tülleri rengarenk, güneşlikleri ise gökkuşağı gibi. Yalnız renklerden mor bana dedi ki; tüm renkler uyuyunca ben onunla kalırım.
Okuyun, iyi şiir çizer.
Şiir, kelimelerden resim yapma sanatıdır.
Materyalist bakış açısına mensup kişi. Tabiat döngüsüne inanır. Kilisenin toprağından yeşerdiği düşünülse de, tapınakların doğurduğu bir akımdır. Mesela İslâm beldelerindeki dindarlar kaliteli ateist yetiştirme konusunda maharet sahibidirler. Kalbi ya da aklı kutsamak insanı Tamam kılmaz. Mesele bütünlüktür. Akıl bir gemi ise kalp şüphesiz ki ummandır.
Şia'nın peygamber varisi olarak gördüğü, siyasi çekişme ve bölünmelerin ortasında kalmaktansa kenarda durmayı tercih eden 4. Halife. İslâm tarihinde ilk fırka 'ali taraftarları' olarak bilinir, bir de buna ek olarak 'hariciler' (dışarıdakiler) fırkası da vardır. Gerçi dışarı atılanlar, ihraç edilenler denilse daha mantıklı. Neyse. Şimdi, İslâm dini, peygamberin vefatından sonra maalesef fikirsel anlamda ölmüş ve Ebu zerr ile birlikte rebeze çölüne gömülmüştür! Hazreti Ali'nin varis olması, peygamberden sonra gelmesi gerektiği ya da gelmeli bilinci Arap adetidir. Bu gelenek ne peygamber tarafından, ne de Hz. Ali tarafından kabul edilebilir bir şey değildir. İlmin kapısı olan bir zat, kendini varis ya da halef selef gibi tamamen dünyevi oluşuma sıcak bakmaz. Bu olsa olsa mahalle baskısı olsa gerek. Öte yandan peygamberlik makamı veraset makamı değildir. Bir de buna mukabil oğullarının yaşadığı korkunç son ile hazreti ali bir nevi mitsel metatrona dönüştürülmüştür. Hiç kimse, peygamber dahi olsa Allah'ın yeryüzündeki halifesi, gölgesi, imamı, şu ya da busu olamaz. İslam dini keskin bıçak öğretilerinin tamamını kur'ân'dan alır. Peygamberi tehdit eden, uyaran, ikazlarda bulunan Allah, kimseyi yeryüzündeki mutlak temsilcisi olarak görmez. Hazreti ali tasavvuf kültürünün fantastik hikayelerinin baş karakteridir. Hazreti ali gibi ilmin kapısı, tevazu ve inceliğin, toprağın ve ilmin babası bu tür ayrık otlu fırkalara mesel teşkil etmez.
Ek olarak: İslam dini Sünnilik ve Şiilik kolu üzerinden, dönem içinde yaşanılan güç ve politik savaşlardan dolayı ikiye ayrılmıştır. Bu ayrılık, ikileme ve üçlemeyi getirmiştir.
Sünni ikileme: Allah, Muhammed.
Şii üçleme: Allah, Muhammed, ali.
Not; vahhabi, selefi, ışid ve sair mezbele değilim. Sünni de değil, Şii de değilim.
Ek olarak: İslam dini Sünnilik ve Şiilik kolu üzerinden, dönem içinde yaşanılan güç ve politik savaşlardan dolayı ikiye ayrılmıştır. Bu ayrılık, ikileme ve üçlemeyi getirmiştir.
Sünni ikileme: Allah, Muhammed.
Şii üçleme: Allah, Muhammed, ali.
Not; vahhabi, selefi, ışid ve sair mezbele değilim. Sünni de değil, Şii de değilim.
...tufandan şehir giyinmiştik yağmur desenli,
gözümüz aradı nuh ile gemisini...
gözümüz aradı nuh ile gemisini...
Geçen gün bir papatya'ya "siz" diye hitap ettim. Bahçıvan değilim, zaten papatya bahçıvan istemez, su istemez, bakım istemez. İşte böylesi bir çiçeğe "siz" denilmeli. Kıra gittiğim zaman, bir kır çiçeğine de "siz" diyecek, hak ettiği inceliği teslim edeceğim. Ve pek tabii tül ve perde takabiliyorum. Yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim.
Odaklanma probleminden doğan şehvani acelecilik.
Çözümü gayet basittir: dünya dertleri dert edilir; geçim telaşı, yağmur ormanları, buzullar, küresel ısınma, din ve mezhep savaşları, Ortadoğu bataklığı... o kadar çok dert var ki, içim şişti. Yalnız bu dert olayını çok abartmamak lâzım, ki sönük ve erimiş muma da dönülebilir. Bir de bunun geç boşalma versiyonu var ki, o o o.
Çözümü gayet basittir: dünya dertleri dert edilir; geçim telaşı, yağmur ormanları, buzullar, küresel ısınma, din ve mezhep savaşları, Ortadoğu bataklığı... o kadar çok dert var ki, içim şişti. Yalnız bu dert olayını çok abartmamak lâzım, ki sönük ve erimiş muma da dönülebilir. Bir de bunun geç boşalma versiyonu var ki, o o o.
İç siyaset malzemesi. Ülkemizde genelde hamaset siyaseti olarak karşımıza çıkmasa da, fikri anlamda ötekileştirici dil de bu sahaya girer. Milliyetçilik ile ince bir çizgi ile ayrılan ırkçılık, geçmişte beyaz insanın üstünlüğü, siyah insanın reddi ve hayvanî olarak tanımı olarak genlere nüfuz etmiştir. Milliyetçiliğin ayaklar altına alındığı, sonradan baştacı edildiği, dış mihraklara geçmişten kalan atalar ülküsü ile siperane boş siyaset ancak toplumsal politik dinamiklerine işaret eder. Irkçılık, kavmiyetçilik, bencillik, mahalle kafası, fikirsel düşmanlık, akla ihanet ve öteki mazrufu şeklindedir.
Faşist kafalar toplumsal bir yara ve merhemi olmaz bir rahatsızlıktır. Ne kadar hümanizm sularında gezse de, kıyısı hep faşistliktir.
Irkçılık toplumların iç dinamitidir.
Faşist kafalar toplumsal bir yara ve merhemi olmaz bir rahatsızlıktır. Ne kadar hümanizm sularında gezse de, kıyısı hep faşistliktir.
Irkçılık toplumların iç dinamitidir.
Dünya'nın belki de en renkli ve en çok baharat kokan ülkesi olmasıyla birlikte, 'tanrılar' konusunda bereketli topraklara sahip olan ülke. Envai çeşit din ve tâbii, tanrılar ve felsefeler ülkesi olan Hindistan, ayrıca baharat ülkesidir. İngiliz çayı olarak bilinen sütlü çay, esasen Hint çayıdır ve İngiliz sömürgesi altında ruhen ve bedenen kültürü peşkeş çekilmiştir. Ülkede Hindu ve Müslüman mahalleleri dışında, Hıristiyan, Budist, Taocu, antik dinler ve kadîm inançlar tarlasıdır. Çingeneler dışında felsefi anlamda dünyaya buradan yayılan felsefe için; (bkz: tasavvuf)
İneğe tapma olarak isimlendirilen inanç sistemlerinde ineğe taat sözkonusu değildir. Hindular için tüm canlılar kutsaldır ve kötü insanların samsara yaşayacağına inanır. İyi insan ise nirvana'ya ulaşır. Bu tıpkı Vikinglerin inanç sistemine benzemektedir.
Hindistan Müslümanlarının İslâm algıları tamamen kur'âni ve kur'ân dışında kaynak kabul etmeyen kurancılık akımı müntesibidirler. Bununla birlikte özellikle Türkiye ve diğer İslam beldelerinde olan tasavvuf tarikatlarının kökeni Hindu dininden İslâm ile müşerref olmuş kişi ya da kişilerin ortak din sentezinden doğan bakış açısı şeklinde kabul görmüştür. Bu tarikat için; (bkz: Nakşibendilik).
Güzeldir, hayaldir,
Ölmeden önce gidilesi yerdir.
Ölmeden önce giderim inşallah.
İneğe tapma olarak isimlendirilen inanç sistemlerinde ineğe taat sözkonusu değildir. Hindular için tüm canlılar kutsaldır ve kötü insanların samsara yaşayacağına inanır. İyi insan ise nirvana'ya ulaşır. Bu tıpkı Vikinglerin inanç sistemine benzemektedir.
Hindistan Müslümanlarının İslâm algıları tamamen kur'âni ve kur'ân dışında kaynak kabul etmeyen kurancılık akımı müntesibidirler. Bununla birlikte özellikle Türkiye ve diğer İslam beldelerinde olan tasavvuf tarikatlarının kökeni Hindu dininden İslâm ile müşerref olmuş kişi ya da kişilerin ortak din sentezinden doğan bakış açısı şeklinde kabul görmüştür. Bu tarikat için; (bkz: Nakşibendilik).
Güzeldir, hayaldir,
Ölmeden önce gidilesi yerdir.
Ölmeden önce giderim inşallah.
Sevmenin yöntemi, denklemi, kriterleri, nüansı, avantaj yahut dezavantajları yoktur, sevmenin kendi vardır. "Sevmek emektir."
Sevişmek diyorsanız, o da kolay: çünkü uzanınca herkes aynı boydadır.
Sevişmek diyorsanız, o da kolay: çünkü uzanınca herkes aynı boydadır.
Şüphe tek gerçektir sözünün hakkını veren akım. Şüphecilik.
Teoloji, inancın şüphesiz olmasını söyler.
Teologların bir kısmı inancın şüpheden doğduğunu, bir kısmının ise şüphenin inancı doğurduğunu söyler. Kim doğru söylüyor bilmiyorum ama bildiğim bir şey var, o da şüphenin tek gerçek olduğu. Şüphe varsa her şey var, ya da yok. Arada kalmışlığı; inkar ve reddetmedir.
Teoloji, inancın şüphesiz olmasını söyler.
Teologların bir kısmı inancın şüpheden doğduğunu, bir kısmının ise şüphenin inancı doğurduğunu söyler. Kim doğru söylüyor bilmiyorum ama bildiğim bir şey var, o da şüphenin tek gerçek olduğu. Şüphe varsa her şey var, ya da yok. Arada kalmışlığı; inkar ve reddetmedir.
(bkz:etperest)
Bu da bir şey,
En azından put değil,
Taş değil. Ama taş, etten taş, taş gibi et.
Ancak etperestler için taat olur bu eylem.
Kadın budu cemaati. Sevişmek güzel de çevresi yobaz.
Bu da bir şey,
En azından put değil,
Taş değil. Ama taş, etten taş, taş gibi et.
Ancak etperestler için taat olur bu eylem.
Kadın budu cemaati. Sevişmek güzel de çevresi yobaz.
Hiddet, kızgınlık, taassup, asabiyet vs.
Nöbeti vardır. Bu nöbete icabet edildiği takdirde, 3. Sayfa haberi olmak olasılıklar dahilindedir. Bununla ilgili bilgeler, ruh bozukluğundan dolayı olduğunu söylerken, dervişler ise ayakta iseniz oturmayı, oturuyorsanız ayağa kalkmayı öğütler. Ülkemizde, adana vilayeti başta olmak üzere, samsun, Diyarbakır, mersin ve elbette İstanbul illerinde nöbetine icabet eden insanların olduğu, bu bilginin de 3. Sayfadan edinildiğine dikkat çekerim. Yani, ben, söylenenlerin yalancısıyım.
Nöbeti vardır. Bu nöbete icabet edildiği takdirde, 3. Sayfa haberi olmak olasılıklar dahilindedir. Bununla ilgili bilgeler, ruh bozukluğundan dolayı olduğunu söylerken, dervişler ise ayakta iseniz oturmayı, oturuyorsanız ayağa kalkmayı öğütler. Ülkemizde, adana vilayeti başta olmak üzere, samsun, Diyarbakır, mersin ve elbette İstanbul illerinde nöbetine icabet eden insanların olduğu, bu bilginin de 3. Sayfadan edinildiğine dikkat çekerim. Yani, ben, söylenenlerin yalancısıyım.
Vakitsiz öten horozların içinde tavuk sesleri, kedi mırmırları, yaprak hışırtıları, kuş sesleri, uzaktan geçen otoban nefesleri, deniz dalgaları. Tabiat konçertosu.
'O'na bir oda ver baba' repliği ile baba oğul, büyükbaba torun ilişkisini tek cümle ile özetlemiş film. İstediği zaman çıkıp gideceği bir oda... her insanın bir odası olmalı önermesi ve o odadan özgürce çıkıp gitme fikri ebeveynlere verilmiş altın bir öğüttür. Bu altına bakır teneke muamelesi yapan babalar var. Lütfen.
Evrensel beyanname. Yalnız bu beyannameye taraflardan bazıları nifak karıştıyor. Bakıldığında anlaşılır bir şey bu. Çünkü bazı insanlar diğerlerinden daha eşittir. Distopya yazarı Orwell şöyle buyuruyor; hayvanlar eşittir ama domuzlar daha çok eşittir.
İnsan haklarına inanıyorum ama insana inanasım gelmiyor.
İnsan haklarına inanıyorum ama insana inanasım gelmiyor.
Anlam yüklü tren vagonları. İstasyonlar noktalar, elektrik direkleri virgüller. Bazen bir hiçliğin yolculuğu olarak yol alsa da bu tren, çoğu zaman varlığa doğru yön tutucu olur. Tren dedim de, bazı yazarlar minibüs gibi kullanır bunları. Ki güzergahı karışıktır minibüslerin. Belediye otobüsü olarak kullanan da var. Ben bu konuda minibüsçüyüm sanırım. Giriş gelişme ve sonuç sevmiyorum, sonuçtan girişe, oradan da gelişmeye geçiyorum. O değil, Allah başımızdan eksik etmesin kelimeleri, Süleyman peygamberin hazineleri gibi zengin kılsın. (Âmin)
Zihnin oyuncakları. Oyun saatinde çok kullanışlılar.
Zihnin oyuncakları. Oyun saatinde çok kullanışlılar.
Harita mühendislerinin çizemediği ülke. Zira sınırları Belli değildir ve mütemadiyen, gün gün büyüyen bir ülke. Karasal olarak büyüyor, ticari olarak büyümesi bir yana. İsrailoğulları olarak bilinen, kadim millet musevilerin devleti. Filistin ile çekişmeli bir geçmişleri ve gelecekleri vardır. Esasında Yahudiler ve Araplar amca çocuğudur. Hıristiyanlar da kuzen, hala tarafından kuzen. Din tarihinde bir aile ile karşılaşırsanız, bu aile israiloğulları ve İmran ailesi olur. Kur'ân'da ki tanımları, beniisrail ve â'li İmran...
Tarihin hüznüne ve sürgüne bir mümessil seçilmiş olsa enstrüman familyasından, bu mümessil muhakkak akordiyon olurdu. Coşkunun içindeki keder, kederin içinden neşe devşirme endişesi. Bazı enstrümanlar sadece çalgı aleti değildir, içlerinde birkaç milletin tarihi yatar.
Havacılık tarihine ismini altın harflerle yazdıran Vecihi hürkuş'a ithaf edilen uçak. Altın harfler günümüzde her ne kadar teneke ile modifikasyon işlemine tabii olsa da, olsun, bu da bir şey. İstiklâl göklerdedir... sözünün edildiği asır öncesinden sonra geldiğimiz hâl bu olmamalı. Türk sinemasındaki Vecihi karakteri her ne kadar bizi güldürmüş olsa da, ağlanacak halimize gülmüş ve bundan bile habersiz mutlu mesut yaşamışız. Cehalet mutluluktur. Sokayım öyle mutluluğa afedersin.
Bakmak ile görmek arasındaki farkı öğret bana. Bilgiçlik tasla, renk körüyüm, bana renkleri anlatsana. İnsan neden gözünün önündekini görmez de uzakların hülyasına dalar sedef hanım? Bana gözlerini anlat istersen, gözlerinde fethedilmiş ülkelerin ağrılarını görüyorum sedef hanım. Hadi çağla bana, sel ol yıka ruhumu varlığının saadetiyle. O ülkelerin diner belki ağrıları, tebessüm ettin mi muzaffer bir komutan olurum saçlarında. Sedef hanım, diyorum ki, renkler, ülkeler, yer gök arası saadetler... gözlerin diyorum sedef hanım, gözlerinde bir düzine kadının ederi var, gözlerin bir düzine kadına bedel.
Bilinenin aksine 6666 ayetten müteşekkil olmayan kitap.
Kur'ân 114 sure 6236 ayetten oluşur. Zira riyaziye diye bir şey vardır. Matematiğin varlığına rağmen neden bu rakamda diretilir anlaşılır şey değil. Sünnilik dini gibi keskin bıçak sayısı. Neden alışkanlıkları ve geçmişte öğrenilmiş batıl bilgiler kutsanır ki? İnsan gerçekten hayret ediyor.
Gökten falan da inmedi. Kur'ân ve tüm semâvi kitaplar, yerin ve göğün sahibi olan Allah tarafından, içimizden seçtiği elçilere vahiy yolu ile nazil oldu.
Gökte kuş var, bulut var, değişken bir atlas var.
Gökten gelen bir yağmur var.
Kur'ân 114 sure 6236 ayetten oluşur. Zira riyaziye diye bir şey vardır. Matematiğin varlığına rağmen neden bu rakamda diretilir anlaşılır şey değil. Sünnilik dini gibi keskin bıçak sayısı. Neden alışkanlıkları ve geçmişte öğrenilmiş batıl bilgiler kutsanır ki? İnsan gerçekten hayret ediyor.
Gökten falan da inmedi. Kur'ân ve tüm semâvi kitaplar, yerin ve göğün sahibi olan Allah tarafından, içimizden seçtiği elçilere vahiy yolu ile nazil oldu.
Gökte kuş var, bulut var, değişken bir atlas var.
Gökten gelen bir yağmur var.
Seyyahların rivayet ettiğine göre; yolların, zencefil, sumak, safran, karanfil, kekik, nane koktuğu tek güzergah. Çin'den, Hindistan'dan hareket eden kervanlar, orta asya bozkırlarından çöl kıyısında olan ülkelere, oradan da peygamberlerin piştiği doğu tandırı ve Mezopotamya düzlüklerinden batıya doğru uzanır. Kervanlara mihmandar olanlar kervancı başı olarak bilinse de, bunlara bezirgân denilir. Öte yandan kervansaraylar bu kervanlar neticesinden inşa olunmuş, türlü türlü Seyyah ve tüccara, kervan ve yolcuya ile yolluya ev sahipliği yapmıştır. Bir de Osmanlı devleti karaya o kadar bağlandı ki, denizleri Britanyalılara kaptırdı. Sonrası malum. Deniz ticareti yeni pazarlar keşfetmek için daha ideal, ki karasal güzergahların pek bir sürprizi yok. Ticari anlamda sürpriz yok, daha başka anlamlarda sürpriz gâni. Hancı var, hancı kızı var, şarap var, her şey var. Elbette Allah var. Ki bu yolun din etkileşimi çok şaşırtıcı. Misal, Hindistan'dan sadece baharat ihraç olmadı. Daha başka mistik ve otantik mitler ve ritüeller de ithal edildi.
İnsan değirmeni. Her Yenidoğan bir buğday tanesi gibi koynuna düşer bu değirmenin ve aheste aheste öğütülür. Geçmiş olanına mazi, gelecek olanına gayb, an'a ise hayat diyoruz. Zaman, sosyolojik manada toplumları anlama ve tanımlama, teolojik, kültürel, içtimai ve siyasi bir veridir. Zamana bakış alanında toplanılan verilerle bir toplumun zihin yapısı ve hayat algısının paradigması baz alınabiliyor. Mesela doğu ve batı insanlarının zaman algısı ve zaman nazarı değişkenlik göstermektedir. (Bu arada kuzeyliler ve güneyliler 'biz bittik mi?' diye sorsa, haklılar)
Böyle işte.
Böyle işte.