Eski dilde; refik.
Modern dünyada zaman daralması yaşayan bir arkadaşlık. Yol arkadaşı ile yolumuzu ayıran seçtiğimiz ayrımlardır. Ayrım olmasa yol, yol olmasa arkadaş olmaz. Araplar bu arkadaşlığa binaen şöyle bir söz buyurur: evvelen refik u ba'de tarik... (önce yoldaş sonra yol) fakat bu konuda Arap atalarıma katılmıyorum. Zira o yoldaş, yol refiki yolda anlaşılacak dost mu değil mi diye.
Ne ise artık: nüfusun ekserisi metrobüs kullanıcısı ve metrobüse yoldaş gerekmiyor.
Varlığımızın satranç tahtası.
İki oyuncunun kim olacağı karakteristik özelliğimizin içindedir. Akıl ve kalbi iki oyuncu kılan insanların olduğu gibi, vicdan ve kalbi, yahut akıl ve vicdanı da karşı karşıya getirenler var. Varlık bilincinin had sahfası olan zihnimizde başlayan çekişmez, taşların duygusal anlamdaki çekişmesidir. Kim kazanırsa kazansın, en nihayetinde bizler, tabiatımız meşrebince yenik ve bitik bir varlığız. İnsanız ya, hep ondan ötürü.
İki oyuncunun kim olacağı karakteristik özelliğimizin içindedir. Akıl ve kalbi iki oyuncu kılan insanların olduğu gibi, vicdan ve kalbi, yahut akıl ve vicdanı da karşı karşıya getirenler var. Varlık bilincinin had sahfası olan zihnimizde başlayan çekişmez, taşların duygusal anlamdaki çekişmesidir. Kim kazanırsa kazansın, en nihayetinde bizler, tabiatımız meşrebince yenik ve bitik bir varlığız. İnsanız ya, hep ondan ötürü.
Tespih olarak da yazım bulan dindar er yahut hanım kişinin huşulu sayısal vericisi. Arap alfabesinde p harfi olmadığı için b harfi kullanılır, lâkin galat bir kullanımdır. Kelimenin kökçesi hesap etmekten gelir. Bahse konu olan materyalin hicret haritası, Hindu rahiplerin ellerinden ve boyunlarındam emevi camiilerine uzanır. Emevi selâtin ve halifeleri, dini mübin İslâm diyarında kaid olan Müslümanların içtimai olarak din ile hemhâl olmaları, siyasi olarak karışmaması gerekliliği şekilde âlimane bir öğüttür. 33, 99 gibi rakamlar da, arapların amca çocukları olan Yahudilerden, onların da kabalacılardan aldıkları dinlerin estetik olmayan kültürel dokunuşlarından bulaştığı yazılır.
Tespih bir yana, Allah bizi zikirmatik denilen ucubeden korusun. Ve demem o ki: sevileni zikretmenin sayısal bir tarifi mi olur Muhammed Mustafa aşkına.
Editörya: tdk'ya baktım da, evet o da benim gibi düşünüyor. Yazım olarak düşünüyor, gerisi yok tabii. Doğru yazımı: tespih'tir.
Tespih bir yana, Allah bizi zikirmatik denilen ucubeden korusun. Ve demem o ki: sevileni zikretmenin sayısal bir tarifi mi olur Muhammed Mustafa aşkına.
Editörya: tdk'ya baktım da, evet o da benim gibi düşünüyor. Yazım olarak düşünüyor, gerisi yok tabii. Doğru yazımı: tespih'tir.
Hazreti azimmüşşan, halife-i raşidin, ihsan-i münevver, beşeri Furkan, âdem-i âli, camiatul bâni, evvelin Vahid, bağ-i Firdevs, ekâbirler ekâbiri, reis-i cumhur-u ibn devlet-i Osmaniyye ferdi.
Tarih kitaplarında kibir diye bir madde yoktur, Binaenaleyh, tarih maddeler ve kavramlar seyrine meftuh değildir. Bu kerih olur tarih kitabeleri için. Eğer, şayet ola idi: yürüyeni olurdu. Yürüyen kibirler, müstekbir naralar ve hiddetler.
Ve fakat, cumhurdan bir aciz olarak, hakkım teslim edilmeli ki; güzel yaladım.
Tarih kitaplarında kibir diye bir madde yoktur, Binaenaleyh, tarih maddeler ve kavramlar seyrine meftuh değildir. Bu kerih olur tarih kitabeleri için. Eğer, şayet ola idi: yürüyeni olurdu. Yürüyen kibirler, müstekbir naralar ve hiddetler.
Ve fakat, cumhurdan bir aciz olarak, hakkım teslim edilmeli ki; güzel yaladım.
Öğlen sularında Bir kiraz ağacıyla karşılaştım. Dallarında bir sürü demli ve diri öpücükler asılıydı. Oruçluydum, mekruh bir buse olamazdım kırmızı demlerinde, ya da yiyemezdim. Gülümsemeyi seçtim, ben gülümsediğimde dudak kuruluğuma bir iğne battı, kirazlar iğnenin acısına ve benim hatırıma boyun büktü. Sonra baktım ki, koca kiraz ağacı dallarını yere doğru eğdi de eğdi. Oturup toprağa, göğe doğru da gülümseme geçti içimden... fakat güneş fenaydı. Yürüdüm geçtim ve gittim. Bir gün iftar sonrasına bir randevu fısıldadım kiraz ağacına, dönüp ardıma bakarken.
İslam dininin pavlus'larından biri. Din nakildir diye direten, bu direnişin de direkten dönmesi ile değil bilâkis 'gol' olduğu bir nakilci. Moğolların yangınları suhufları, gazali ve avanesinin korları ise İslam düşünce sistemini kül etmiştir.
Sırlı bir meal. Nice âdemoğlu bu meal uğruna heder oldu da, kimisi metruk bir mahale kendini terk etti, kimisi kafasında kurduğu nirvanaya ulaştı, kimisi de ununu eleyip eleğini astı bu felsefik öngörü yetmezliğinden. Rivayete göre ermişin biri sırrı tam çözeceği zaman def'i hacet etmesi geldi de, sırrı kenefe düşürdü. Bu rivayeti şimdi ben uydurdum, zira gece gece râvi olmayı canım çekti. Sırrı çözenlerin tibet'te ikamet ettikleri sahih bir rivayettir.
Vitrinde olduğu zaman kişiyi dış dünyaya karşı soyutlayan, içsel yaşandığı zaman gayet keyifli olan bölünme. Bir elmanın ikiye bölünmüş hissi zihinde ne kadar iki olsa da, kalbin hissesi için o sadece elmadır. Bu elmanın iki dilimini kişi muhatabına servis ettiği zaman, muhatap için servis eden bir hastadır. Kişi dilimleri iki kişiye servis ederse, ( ki bir dilim yeşil bir dilim kırmızı elma) bu onun çift kişilikli, bir nevi ikiyüzlü olduğuna, yahut bu şekilde tanımlanmasına vesile olur. Otur iki dilimini de sen ye. Neden paylaşıyorsun ki?
Benliğim içinde elma çok dilimli, en azından dört dilimlidir. Öte yandan, görsel bir sanat işler, yeşil ve kırmızıya ram olmam, bir dilimini eflatuna, diğerini de yavru ağzına boyarım.
Renkli kişilik olmak böyle bir şey işte...
Benliğim içinde elma çok dilimli, en azından dört dilimlidir. Öte yandan, görsel bir sanat işler, yeşil ve kırmızıya ram olmam, bir dilimini eflatuna, diğerini de yavru ağzına boyarım.
Renkli kişilik olmak böyle bir şey işte...
Koca divan şairi fuzuli'yi bile iki arada bir derede bırakan insan. Nitekim, şair şöyle buyurmuş divandan:
"söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil"
"söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil"
Etten kemikten inşa olmuş kırbaçlı ve sadist bir efendi ister misin sorusuna, tüm hücrelerimde acının şahı ol sahip cevabına denk olan eskilerin alt kültürü, internet çağının marjinal çizgisi, gelenekselciler için sapkınlık olan akım.
Sadist misin, mazoşist mi?
Tarafını seç, sen sen ol.
Sadist misin, mazoşist mi?
Tarafını seç, sen sen ol.
Ummadığın taş baş yarar deyimindeki taş. Bu arada dere taşları çok sanatsal duruyor.
Eski bir mv.
Kendisi hükümet kanadından bir mv idi ve TV programlarında spor yorumculuğu yaparak parsayı yandaş olması kabilinden götürüyordu. Aynı dönemde, ismini hatırlamadığım chp'den iki doktor milletvekili ücretsiz hastaları muayene ediyordu. Ve bu yaptıkları içtüzüğe aykırı diye yasaklanmıştı. Milletin sırtındaki kene olan mv'nin yorumculuğuna ise ses çıkarılmamıştı. Sizin ben izzeti nefsinizin içine sokayım!
Kendisi hükümet kanadından bir mv idi ve TV programlarında spor yorumculuğu yaparak parsayı yandaş olması kabilinden götürüyordu. Aynı dönemde, ismini hatırlamadığım chp'den iki doktor milletvekili ücretsiz hastaları muayene ediyordu. Ve bu yaptıkları içtüzüğe aykırı diye yasaklanmıştı. Milletin sırtındaki kene olan mv'nin yorumculuğuna ise ses çıkarılmamıştı. Sizin ben izzeti nefsinizin içine sokayım!
Britanya ahalisinin Shakespeare olarak bildiği, doğulu tacir ve tarihçilerin şeyh pir hazretleri olarak bildiği mübarek bir zat. Rivayet ederler ki büyük babası kurtuba câmiinin müezzinidir ve babası da casablanca vilayetinde tövbekar bir tefeci sufidir. Şeyh pir de babasının bağlı olduğu raziler tarikatına mensuptur. En büyük mahareti kelimeler ile oynamasıdır. Ünü İngiliz krallığına ulaşınca, birleşik krallık tarafından kaçırılıp devşiririlir. Hatta sahih bir rivayete göre alıntı yapılan beyitin aslı şu şekildedir: 'senin dudakların hurma ve ben orucumu açmak istiyorum...'
Görüyor musunuz ey kalp ve akıl ehli. Mesel verdiğimiz beyit ve şehri ramazan bile bizi doğruluyor. Fesuphanallah evvelen ve baiden elhamdülillah.
Bu arada 'şeyh pir'i nick olarak düşünüyorum sayın yönetim. Değiştirme butonu varsa elinizin altında, basın derim. Lütfen.
Görüyor musunuz ey kalp ve akıl ehli. Mesel verdiğimiz beyit ve şehri ramazan bile bizi doğruluyor. Fesuphanallah evvelen ve baiden elhamdülillah.
Bu arada 'şeyh pir'i nick olarak düşünüyorum sayın yönetim. Değiştirme butonu varsa elinizin altında, basın derim. Lütfen.
Kerbela'dan bağdat'a yol alan bir kervan gibiyim. Öylesine susuz, öylesine susuzluk içinde.
Eski dilde; riyaziye.
Rakam ve sembollerin sanatı. Aklım pek basmaz kendisine de, onun varlığı bana basıyor! Zira her yerde o vardır. Müzik, şiir, heykel, resim... dansta bile var Allah sizi inandırsın.
Rakam ve sembollerin sanatı. Aklım pek basmaz kendisine de, onun varlığı bana basıyor! Zira her yerde o vardır. Müzik, şiir, heykel, resim... dansta bile var Allah sizi inandırsın.
İskele, kan, et, su ve damarlardan müteşekkil vücût. Kalp, beyin ve ruh'ta bu müteşekkilliği tamamlıyor. Biraz elektrik, biraz şok, biraz duygu ve biraz da düşünce. Çokça şaşkınlık, sapkınlık, sapıklık, inkâr ve kibir.
İnsan başlı başına bir âyet: okumasını bilene şüphesiz.
İnsan başlı başına bir âyet: okumasını bilene şüphesiz.
Arap dilinin atale mastarından türeyen kelime. Atul, atalet, atıl, ati vs. Kelimelerden de anlaşılacağı üzere: tembellik, bıkkınlık, bezginlik ve boş vermişlik demek. Tatil atalettir. Kelimenin kökenine göre vaziyet hâl durum budur. Özür dilerim.
Hüznün gün giymiş günü.
Cumartesi yalnızlığını düşünen şımarık zihinlerin olduğu bir ülkede; sırılsıklam hüznün kayıplarının acısı yaşanıyor.
Cumartesi annedir, evladını, cuma günü kaybettiği evladını pazar gününden dileyen.
Anne ve cumartesi.
Cumartesi anneleri.
Bazı Anneler cumartesi günü daha içli ağlar ve göz yaşları daha büyüktür.
Cumartesi yalnızlığını düşünen şımarık zihinlerin olduğu bir ülkede; sırılsıklam hüznün kayıplarının acısı yaşanıyor.
Cumartesi annedir, evladını, cuma günü kaybettiği evladını pazar gününden dileyen.
Anne ve cumartesi.
Cumartesi anneleri.
Bazı Anneler cumartesi günü daha içli ağlar ve göz yaşları daha büyüktür.
Gönül ve dil mahrecinde olan düğüm. Şimdi baktım da, meğer sözlükte bir özellik olarak eklemiş. Bu arada hede nedir Süleyman Davut ve yeremya aşkına! Hâlâ hede hödö diyenler var imiş. Ahura Mazda ıslah etsin sizi.
Türkçe'nin ırzına geçmeyiniz, Türkçeye sahip çıkınız.
Bir toplumun dili zayıfladığı zaman anlamlar flu olur. İçimde Ukde kalsın istemedim, ondan mütevelli söyledim.
Çokça kullanmak istediğim buton. Bir de entryi sabaha bırak gibi bir şey olsa: çilek gibi güzel olur.
Türkçe'nin ırzına geçmeyiniz, Türkçeye sahip çıkınız.
Bir toplumun dili zayıfladığı zaman anlamlar flu olur. İçimde Ukde kalsın istemedim, ondan mütevelli söyledim.
Çokça kullanmak istediğim buton. Bir de entryi sabaha bırak gibi bir şey olsa: çilek gibi güzel olur.
Biz erkek cinsinin bacak arasında olanın en naif tanımı. Bu tanımdan sonra sert, haşin ve gaddar tanımlar başlar. Bir kısmı argo diline münhasır olsa da, ekserisi hard kısma girer. Argo ve hard kısmı, tanımlaması bir yana, edep güzeldir. Çirkinlik olduğu zaman, bilâhare seda ederiz. Şimdilik naif kısımda kalmak gerekir. Hem bu şehri ramazana da pek bir edep gerekir.
Çantada keklik olan kıraat.
Mavi olmuştur çoktan zihinde de, gönderici hâlâ gri bir alamette.
Mavi olmuştur çoktan zihinde de, gönderici hâlâ gri bir alamette.
Pers topraklarında kaim ve kaid olan bir tanrı. Işığın cennetinin yolu bu tanrıdan geçer. Zerdüşt bu tanrının peygamberidir. Ölülerini akbabalara süslerler çığlık yüklü dağlarda. Var olan ve aslolan ruhtur, o da cennette şarkılar söylemek üzere tutuşur.
Seni sevmek Allah'a olan inancımı tazeliyor,
İki kere imân sahibi ediyor.
İki kere imân sahibi ediyor.
Görenleri vardır,
Ben misal: ayın bir bölümünde zihnim, bir bölümünde kalbim regl olur.
Şiir hep âdet gördüğümden ötürü.
Şiir kan lekelerini içime öğütler.
Ben misal: ayın bir bölümünde zihnim, bir bölümünde kalbim regl olur.
Şiir hep âdet gördüğümden ötürü.
Şiir kan lekelerini içime öğütler.
Eski dilde; zer.
Yeni dilde ise ederi çok olan meta. Tabiat ananın rahmininin derinliğinde olan altın, insanoğlunun ihtiyaç listesinde yer almadığı için gömülüdür. İnsana lazım olan şey, toprak ve su'dur, gerisi ise hâli pürmelal.
İnsan, altın ve ederi çok olan madenleri keşfinden sonra toplu cinayetlere imza atmıştır. Bakınız, her tektaş yüzükte birkaç insanın kanı vardır. Elmas toplu cinayetlerin Nirvanasına denktir.
Biriktirmeyin. Temeli kan olan bir şeyi biriktirmeyin.
Yeni dilde ise ederi çok olan meta. Tabiat ananın rahmininin derinliğinde olan altın, insanoğlunun ihtiyaç listesinde yer almadığı için gömülüdür. İnsana lazım olan şey, toprak ve su'dur, gerisi ise hâli pürmelal.
İnsan, altın ve ederi çok olan madenleri keşfinden sonra toplu cinayetlere imza atmıştır. Bakınız, her tektaş yüzükte birkaç insanın kanı vardır. Elmas toplu cinayetlerin Nirvanasına denktir.
Biriktirmeyin. Temeli kan olan bir şeyi biriktirmeyin.