confessions

tomakhontas

1. nesil Yazar - İstikrarlı

  1. toplam entry 80
  2. takipçi 8
  3. puan 4031

ilkay dindar

tomakhontas
müzisyen.

uzun zaman önce, kendisinin de dahil olduğu eskici grubu ile kendisini tanıdım, daha sonrasında herhangi bir bilgi alamadım kendisinden. tesadüf youtube üzerinden kanalı çıktı karşıma. o vakitten bu vakte kadar kendisini oldukça geliştirmiş. gruptan ayrılmış ya da grup kapanmış, kişisel yani kendi adıyla bir albüm çıkarmış anladığım kadarıyla. youtube kanalında özellikle paylaştığı style, jam ve soloları oldukça başarılı buldum.

tür: rock, blues, vb.

youtube kanalı: https://www.youtube.com/channel/UC8_7ofGcw6T67WGx4WmUf0w/videos

friedrich wilhelm nietzsche

tomakhontas
“Gönülsüz ve hatta nevrotik bir ruh haliyle cinsel perhizde yaşayan Nietzsche, Mainländer'i 'bekaret havarisi' diye aşağılamaya çalışır. Tanrı'yı öldürenler arasında en dindarı olan bu filozof, Hıristiyanlığı yeniden kurmak isteyen bir Paulus'tur -bir yaşam felsefesi Paulus'u. Her iki filozofun da psikopatolojisini incelemek ilginç ve kolaydır ancak bu çok anlamsız bir uğraş olurdu. Her insan gibi her filozofun da bir psikolojik temeli vardır. Nietzsche'nin kendini beğenmiş bu tavrına karşılık sadece şunu söylemek yeterlidir: Mainländer, kendi deyimiyle 'kocası tarafından tecavüz edilen, ruhsal açıdan bakire bir annenin' oğludur.”

Düşünbil/Libido / Bilim ve Düşün Dergisi / Sayı: 44 / Kasım - Aralık 2014

ahmet cemal

tomakhontas
yazar ve çevirmen.

Nietzche, Kafka, Hamsun, Zweig, Goethe... alman edebiyatına onun çevirileri ile başladığımı, daha dün gibi hatırlarım. gerek kitaplara yazdığı ön sözlerdeki bilgiler ile gerek yazdığı yazılardaki ufak açıklamalar ile okuyucuya kitabı kendisi yazmış kadar bilgi verirdi.

maalesef kendisi yaşamını yitirdi. 2 ağustos gününde ikindi namazına mütakip moda camii'nde kılınacak namaz sonrasında toprağa verilecek.

yalnız kendisi değil, alman edebiyatını da toprağa vereceğiz. dikkatli okurların takdirini ve beğenisini yaşadığı müddetçe almış olduğunu düşünüyorum; ama bundan sonra da bu takdir ve beğeninin azalmamasını diliyorum. yaptığı çeviriler, yazdığı yazılar ve kitaplar için kendisine sonsuz teşekkürler.

olur da son yazısını ve diğer yazılarını okumak isterseniz: http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazari/4/Ahmet_Cemal.html

ağaç testi

tomakhontas
Emile Junker'in, İsviçre Luceme Deneysel Psikoloji Enstitüsü'nde geliştirdiği «yansıtma tekniğine dayalı» test.

Testin uygulanışı ise aşağı yukarı şöyle:

Belirli yaş aralıklarından oluşan bir gruba, a4 boyutunda bir kâğıt ve kurşun kalem veriliyor. Deneklere sırasıyla bir ağaç çizmesini; ama çizeceği ağacın çam ağacından farklı olması söyleniyor. Çam ağacının çizdirilmeme sebebi ise, psikanalitik yoruma tâbi tutulamamasından kaynaklanıyor. Denekler ağaç çizmeyi bitirdikten sonra ise, «eğlenceli kısım olan» değerlendirme başlıyor.

Kâğıtta yukarıda olan ve yükselen her şey hayal gücünü, aşağıda olup alçalan şeyler ise bilinçaltını temsil ediyor. Kâğıdı tam ortadan ikiye böldüğümüzde sağ taraf gelecek; umutlu olmayı, sol taraf ise geçmiş; içedönüklüğü temsil ediyor. Eğer gövde kesik kesik çizilmişse kırılganlık, kök ile orantılı biçimde çizilmişse uyumlu olmak ve eğer kökler gövdeye nazaran daha fazla yer kaplıyorsa kompozisyonda, bu da öğrenme yavaşlığı anlamına geliyor.


zenginsozluk.com/foto

buradan 12 yaşındaki çocuğun söz dinler, uyumlu olmasını, 15 yaşındaki kızın geleceğe umutla baktığını ve 50 yaşlarındaki bir adamın ise geçmişe özlemini, gelecekten beklentisinin az olduğunu görmekteyiz.

ben iletisi

tomakhontas
iletişime geçtiğimiz ve hâli hazırda iletişim hâlinde olduğumuz kişiye, herhangi bir sebep dolayısı ile onu suçlamadan, eleştirmeden ve yargılamadan, olduğu gibi kabul edip, ona karşılık duyumsadığımız şeyleri kendisiyle paylaşmak, diğer bir deyişle; ben dili.

bu paylaşma esasında “sen, ...” diye başlayan tümcelerden ziyade, “ben, ...” diye başlayan tümceler ile olmaktadır. misalen, “ben, senin bağırmandan rahatsız oluyorum; biraz dikkatli olur musun?” gibi.

bu ileti ile yapılan davranış değil, sonucun kişide nasıl bir duygu yarattığı anlatılmakta ve kişinin kendisi ile karşısındaki arasında bir duyumsal bağ kurmayı amaçlıyor. bu duyumsal bağı karşımızdakine anlatırken ses tonumuzu, jest ve mimiklerimizi iyi kullanmamız gerekli.

kısacası bu tür tümceler, rahatsız olunan şeyle onun yarattığı duyguyu ve duygunun nedenini, en kibar dille açıklama yoludur.

ghost species

tomakhontas
«hayalet tür».

buffalo üniversitesi araştırmacıları tarafından, günümüze kadar ulaşan ve daha önce keşfedilmemiş bir insan alt türüne ait genetik izler bulundu. sadece sahra altı afrika'da yaşayan kişilerde görülen bir genetik bu.

muc7 adı verilen bir proteini incelerken keşfediliyor. muc7 denilen protein ise tükürüğümüzde bulunuyor. tükürüğe yapışkanlık sağlıyor. önceki araştırmalarda bu proteinin mikroplara yapışma usûlü ile hastalığın vücuda yayılmasını engellediği ve evrimsel avantaj olduğu teorisi ortaya atılmıştı. «https://www.buffalo.edu/ubnow/stories/2016/08/gokcumen-saliva.html»

kaynak: http://newatlas.com/ancient-ghost-species-human/50591/

http://www.buffalo.edu/news/releases/2017/07/028.html
https://academic.oup.com/mbe/article/3988100/Archaic-hominin-introgression-in-Africa

kenan somer

tomakhontas
çevirmen, yazar.

ben kendisini mahir çayan'ın revizyonizmin keskin kokusu yazı dizisinden tanıdım, hâliyle mahir çayan'ın anlattıkları ile bay somer hakkında bilgim var.

mahir çayan'ın yazı dizisinde bahsettiğine göre bay somer, bilimsel namusluluk göstermeyen ve oportünist birisi.

bay somer'in emek dergisinde marksizmin ana eserlerini tanıttığını söylemesi üzerine mahir çayan, marksizmin ana eserlerini değil de, kendi oportünist düşüncelerini lenin ve mao'nun eserleriyle kanıtlamaya çalıştığını söylemiştir, bay somer için.

bay somer'in oportünist düşüncesi ise sosyalizmin barışçıl yollarla olmasına ilişkin karl marx'ın o vakitlerde söylediği: "...barışçıl yollardan sosyalizme geçişi bazı şartlarda ve amaca barışçı ajitasyonlarla daha çabuk ve daha emin ulaşılmasının mümkün olduğu yerlerde..." sözüdür. bay somer bunu ön plana çıkarmaya çalışmış yazılarında. hâlbuki karl marx bu sözü o vakitlerde ingiltere ve amerika için söylemiştir. daha sonrasında lenin, bu sözün tekelci kapitalist dönem öncesi için doğru olabileceğini; ama artık doğruluğunu yitirdiğini söylemiştir.

kaynak: Çayan, Mahir. bütün yazılar. eriş yayınları, 2003.

göz çilleri

tomakhontas
iristeki siyah lekelerin genel adı.

geçtiğimiz hafta bunun ile alâkalı bir makale yayınlandı. makalede edinen bilgilere göre güneşe uzun süre mâruz kalan insanlarda bu lekelerin daha fazla olduğu gözlemlendi. ek olarak lekeler, çevre dokulara sıçrayamıyor ve miktârı ile büyüklüğü belli bir değişkene bağlı şekilde oluşuyor. göz çillerinin yaşla doğru orantıda olduğu da tespit edilenler arasında. ayrıca koyu göz rengine sahip insanlarda lekeler oldukça az ve hattâ dahi yok diyebiliriz.

belirli bir takım tespitler ile de göz hastalıkları hakkında bilgi edinmesi amaçlar arasında.

makale: Schwab, Christoph, et al. "Iris Freckles a Potential Biomarker for Chronic Sun DamageIris Freckles and Sun Exposure." Investigative Ophthalmology & Visual Science 58.6 (2017): BIO174-BIO179.

apriori bilimler

tomakhontas
rasyonel bilimler.

matematik ve felsefe dâhilinde olan bilimler. müşterek noktaları, negatif olarak vasıflandırılırsa, şöyle söylenebilir: bu bilimlerin bilgileriyle idrak sahasında (tecrübe sahasında) verilen şeyler arasında doğrudan doğruya olan bir münasebet (bu bilimlerin bilgilerinin ampirik bilimler tarafından tecrübe sahasına tatbik edilmesine rağmen) yoktur; her iki bilim-grubu (yani gerek matematik, gerekse felsefe) iddialarını tek, tek idraklere veyahut bunların bir yığınına istinat ettirmezler.

Mengüşoğlu, Takiyettin. Felsefeye giriş. No. 773. Istanbul Matbaasi, 1968.

oi va voi

tomakhontas
2006 ya da 2007 yılında babylon'da görmüş olma ihtimâlim var bu grubu, o vakitleri pek hatırlayamasam da anımsıyorum diyebilirim. oi va voi, londralı gençlerden oluşan bir müzik grubu. modern dans ritimlerini alın ve üzerine biraz da klasik batı çingene ve klezmer müziğini ekleyin, ve işte sonuç: oi va voi! soul, trip hop, drum n bass türünden kombinasyonları her şarkısında mevcut grubun. dinlemenizi tavsiye ederim.

solon

tomakhontas
borç affı denildiğinde akla gelmesi gereken ilk isim.

yük niyetinde borçların azaltılması ve hattâ silinmesi, köleliğin ortadan kaldırılması için atinalılara öğütlerde bulunmuş, uygulamasında da önayak olmuş kişidir. o dönemlerde borç alınması beden karşılığında olmaktaydı. yoksulluk yüzünden de borç alma kültürü bile oluşmuştu halk kesiminde. ama solon, ilk olarak babasından kalan borcu almayacağını; bağışladığını ve tüm atinalıların da böyle yapmasını söylemiştir. borç affı yasası da buradan gelmektedir.

pek sevgili apollodoros'un felsefe okulları üzerine eserinde de bahsettiği gibi insanlara öğüdü:

“yemininden çok dürüstlüğe bağlı kal! yalan söyleme! ciddi işlerle uğraş! çabucak dost edinme, dost edindiğin kimseleri dışlama! önce boyun eğmeyi öğren, sonra buyruk ver! hoş olanı değil, iyi olanı öğütle! bırak akıl yol göstersin! kötü insanlarla düşüp kalkma! tanrıları onurlandır, ana babanı say!”

şeklindedir.

warpaint

tomakhontas
rock camiasına üstü kapalı bir şekilde olmak üzere erkek hegemonyasının hüküm sürdüğü, ve bu camia içerisinde tamamı kadınlardan oluşmuş bir grup ya da topluluk bulmanın, samanlıkta iğne aramakla eş değer olduğu aşikâr.

cinsiyetçi söylemlerden ayrı; ama bir o kadar da ana akımda kendine bir yer edinmiş gruptur warpaint. jenny lee lindberg, theresa wayman, emily kokal ve stella mozgawa dörtlüsünden oluşuyor. 2004 yılında kurulan, 2009'dan bu yana da kendine has güzel dinleyici kitlesi edinen grup, genelde low tempo rock, pop rock, post rock arasında çalışmalara sahip.

altın oran

tomakhontas
eski yunan yahut mısırlılar tarafından keşfedilen, onlar tarafından da san'at ve gündelik hayatta kullanılan irrasyonel sayı.

yunanca fi harfi ile gösteriliyor. kısaca (1+sqrt(5)) / 2 (parantez içerisinde bir artı karekök 5 parantezi kapat bölü 2) şeklindedir. ondalık sistem ile yazılışıysa 1,618033988749894... şeklindedir.

altın oranı hakkında ufuk katlayıcı bilgi ise: altın oranın karesinin kendisinin 1 ile toplamına eşit olmasıdır. bunu hâyâl edebilmek oldukça zor. öyle bir sayı düşünelim ki karesi kendisinin 1 ile toplamına eşit olsun. misal 5'in karesinin 6 olması gibi.

ek olarak,

altın oranın yarısı cos 36 derecenin değerine ve altın orandan 1 çıkarıp 2'ye bölerseniz bu da cos 72 derecenin değerine eşittir.

1984

tomakhontas
“olan olmuş ve her şeyi gözetleyen büyük bir güç dünyaya hâkim olmuştu...
bu büyük gücü sadece tek bir adam delirtip yok edebilecekti...
kendini inceleyen adam!
(kendini inceyelen adam) ─ benim ayağımın burasına ne olmuş lan?
(obey) ─ noolmuş??
çünkü büyük güç hiçbir şeyi şansa bırakamazdı her şeyi ama her şeyi gözetlemeliydi.”

via umut sarıkaya, naber dergi sayı 2, bindokuzyüzseksen4.

kurşun kalem

tomakhontas
grafitten üretilen, yazı ve çizimlerde kullanılan kalem.

hepimizin hatırında klasik kurşun kalem: parlak sarı renkte, arkasında pembe silgisi olan bir kurşun kalemdir. esasında 1890'lı yıllardan itibaren sarı renge boyanmıştır çünkü 1800'lü yıllarda dünyadaki en önemli grafit kaynağı çin'e aitti ve amerikan kalem üreticileri de tüketicilere kalemlerde çin grafitinin içerdiğini göstermek için bu yola başvurdukları söyleniyor. bunun sebebi de çin'de sarı rengin ayrıcalık ve saygı anlamlarına gelmesidir.

daniel steibelt

tomakhontas
avrupa'nın en ünlü piyano virtüözlerinden. tipik prusyalı. ününe ün katan ise ludwig van beethoven'a doğaçlama düello teklif etmesidir sanırım. en azından ben kendisini bu düellonun varlığı ile tanıdım.

doğaçlama düello, bir aralar viyana aristokrasisinin popüler eğlencesiymiş. aristokratlar tarafından sponsor olunan piyanistler doğaçlama melodilerle yarışırlarmış. düzenlenen ilk düellolarda beethoven tüm favorileri eleyerek yeteneğini belli etmiş, sponsorların da dikkatini çekmiş. steibelt bunu görmüş olacak ki ona düello okumuş, başına geleceklerden habersiz, vah zavallı.

düello teklifinde bulunan taraf önce başlamak zorunda olduğundan steibelt piyanoya geçmeden önce elindeki nota kağıtlarını yere bırakmış, piyanoya geçmiş ve doğaçlamasını çalmış. çaldıktan sonra da büyük bir alkış almış.

beethoven'a sıra geldiğinde ise, steibelt'in yere bıraktığı notaları almış, seyircilere göstererek piyanonun başına geçmiş ve nota kağıdını ters çevirmiş. süslemelerle doğaçlamasını çalmış ve bitirdiğinde ise steibelt'in aldığı alkıştan daha fazla alkış almış. şaşkına dönen steibelt ise alanı terk etmiş.

beethoven viyana'da kaldığı sürece artık viyana sokakları dar gelmiş steibelt'e.
2 /