müzik bilgesi ve alimi nida tüfekçi'nin modern zamanlara armağınıdır. bir çok büyük usta tarafından seslendirilmiştir. genelde müslüm babadan dinlesem de bugün neşet babanın sazını tüm tüm yutasım geldi.
sadece aşağıdaki sözler bile anadolu'nun salt bir coğrafya değil, muhteşem bir aşk başkenti olduğunun ispatıdır. koskocaman muhteşem bir şiir başkenti hatta. bu halde bok etmek bizim zamanımızın bir becerisi oldu.
kaşın çeğmelenmiş kirpik üstüne
havada buludun ağdığı gibi
çiğ düşmüş de gül sineler ıslanmış
yağmurun güllere yağdığı gibi...
abdullah öcalan için ''türkiye cumhuriyetinin safına geçti'' diyen bir acayibimsi. bu önermenin bin de biri tespitlerde bulunan yüzlerce hdp'li siyasetçi neden cezaevinde peki? bu ülkede kaç çeşit hukuk var ve kaç çeşit kişiye, siyasetçiye özel uygulanmakta sorusunu akıllara getiren şahıstır.
bizimkiler dizisindeki, sabri beyin eşi ayla hanımı seksi bulacak derecede.
hakikatin, bir beyin besini sembollerle felsefik anlatım şeklidir. semavi veya tek tanrılı dinler denerek yanlış tanımlama yapılan yahudi türevi dinlerin ayetlerinin kökenlerini de esas itibariyle mitler oluşturur.
küçücük hücresini evren yapıp faşizme boyun eğmemiş hdp lideridir. demirtaş'ın basına verdiği son demeçle ilgili bazı satır başları şöyledir.
''akp'den ayrılarak parti kuracaklarını söyleyen kesimlerin nasıl bir program ve kadroyla yola çıkacaklarını bilmiyoruz. bunların akp tabanını etkileme gücünün olup olamayacağı da belli değil. ancak ileri demokrasinin adresi olmayacaklarını şimdiden söyleyebiliriz. merkezinde sol hareketlerin olduğu bir demokrasi bloku dışında hiçbir alternatif ne gerçekçi olabilir ne de umut.''
akp iktidarı, kapitalizmin ve neoliberalizmin 20-30 yıl önceki en vahşi halini kendi ülkesinde uyguluyor. almanya, fransa, ingiltere, kanada, japonya gibi ülkeler dahil, çok sayıda kapitalist devlet, kendi ülkelerindeki doğa katliamlarını en aza indirecek tedbirleri alarak risklerin tamamını 3'üncü dünya ülkelerine havale etti.
''siz bugün kanada'da bu kadar acımasızca ağaç kesip böylesine tehlikeli bir şekilde altın arayamazsınız. ama kanadalılar bunu türkiye'de rahatlıkla yapabilirler. bugün artık türkiye'nin bütün doğal güzellikleri utanmazca, insafsızca sermayeye peşkeş çekilmektedir. işin daha hazin ve vahim tarafı ise akp iktidarının bu yolla yabancı sermayeyi ülkeye çekmiş olmayı başarı hikayesi gibi sunmasıdır. neoliberalizmin kesintisiz büyüme ve aşırı tüketime dayalı işleyişi, doğanın tüm kaynaklarını da sermayenin hizmetine sunmaktan çekinmez. mevcut ekonomik kriz derinleştikçe, akp iktidarı daha ağır ekolojik felaketlere yol açacak peşkeşleri sürdürecektir. oysa onurlu bir yaşam için, yeteri kadar gelir için, işsizliğin önlenmesi için kapitalizme mecbur değiliz.''
''akp'den ayrılarak parti kuracaklarını söyleyen kesimlerin nasıl bir program ve kadroyla yola çıkacaklarını bilmiyoruz. bunların akp tabanını etkileme gücünün olup olamayacağı da belli değil. ancak ileri demokrasinin adresi olmayacaklarını şimdiden söyleyebiliriz. merkezinde sol hareketlerin olduğu bir demokrasi bloku dışında hiçbir alternatif ne gerçekçi olabilir ne de umut.''
akp iktidarı, kapitalizmin ve neoliberalizmin 20-30 yıl önceki en vahşi halini kendi ülkesinde uyguluyor. almanya, fransa, ingiltere, kanada, japonya gibi ülkeler dahil, çok sayıda kapitalist devlet, kendi ülkelerindeki doğa katliamlarını en aza indirecek tedbirleri alarak risklerin tamamını 3'üncü dünya ülkelerine havale etti.
''siz bugün kanada'da bu kadar acımasızca ağaç kesip böylesine tehlikeli bir şekilde altın arayamazsınız. ama kanadalılar bunu türkiye'de rahatlıkla yapabilirler. bugün artık türkiye'nin bütün doğal güzellikleri utanmazca, insafsızca sermayeye peşkeş çekilmektedir. işin daha hazin ve vahim tarafı ise akp iktidarının bu yolla yabancı sermayeyi ülkeye çekmiş olmayı başarı hikayesi gibi sunmasıdır. neoliberalizmin kesintisiz büyüme ve aşırı tüketime dayalı işleyişi, doğanın tüm kaynaklarını da sermayenin hizmetine sunmaktan çekinmez. mevcut ekonomik kriz derinleştikçe, akp iktidarı daha ağır ekolojik felaketlere yol açacak peşkeşleri sürdürecektir. oysa onurlu bir yaşam için, yeteri kadar gelir için, işsizliğin önlenmesi için kapitalizme mecbur değiliz.''
yusuf hayaloğlu'nun muhteşem şiirlerinden biridir. aynı zamanda bu yüz yılın en iyi aşıklarından selahattin demirtaş'ın, sevgilisi başak hanıma bir buklesiyle seslendiği şiiridir
''uyandım seni düşündüm
birden bire duvar birden bire gece yarısı
uyandım seni düşündüm hadi yar
ay göğsümün ay göğsümün sol yarısı. ''
dert etme iyiyim ben
ara sıra mahşer ara sıra yaşama hırsı
dert etme iyiyim hadi yar
ay hüznümün ay hüznümün tütün sarısı...
''uyandım seni düşündüm
birden bire duvar birden bire gece yarısı
uyandım seni düşündüm hadi yar
ay göğsümün ay göğsümün sol yarısı. ''
dert etme iyiyim ben
ara sıra mahşer ara sıra yaşama hırsı
dert etme iyiyim hadi yar
ay hüznümün ay hüznümün tütün sarısı...
son günlerde kafam bozuldukça evde donla dolaşıyorum. evde benden başka kimse yok. ama yani hükümet politikalarından , kafamı bozan yeğenlerime kadar bir protesto biçimi olarak ciddi ciddi geliştirdiğim bir eylem oldu evde donla gezmek. rahatlıyorum ve tavsiye ederim.
sadece bayram vesilesiyle et getiren kolu komşu kapıyı çalınca sıkıntı oluyor. pantolunumu bulup giyene kadar 1 dakika geçiyor. bence asıl devrimci faaliyet kurban eti getiren komşuya o halde kapıyı açmak olurdu. bu revizyonist yaklaşımım dolayısıyla öz eleştirimi vermekteyim.
yetiş ya stalin, yetiş ya lenin. ya da 112'yi arayın, iyi değilim ben gençler.
sadece bayram vesilesiyle et getiren kolu komşu kapıyı çalınca sıkıntı oluyor. pantolunumu bulup giyene kadar 1 dakika geçiyor. bence asıl devrimci faaliyet kurban eti getiren komşuya o halde kapıyı açmak olurdu. bu revizyonist yaklaşımım dolayısıyla öz eleştirimi vermekteyim.
yetiş ya stalin, yetiş ya lenin. ya da 112'yi arayın, iyi değilim ben gençler.
youtube den 1 aydır aralıksız manasızca izlediğim dizidir. yapımcılığını ve yazarlığını bir kaç gün önce kaybettiğimiz büyük sinemacı umur bugay yapmıştır.
bir türk olarak milliyetçiliğe en uzak insan olsam da, edebiyatımız ve tiyatromuzla ne kadar övünsem az gibi hissederim. bu dizide yıllarca inşaat hamalı gündelikleriyle dünya tiyatrosunun yüz akı diyebileceğim o kadar çok oyuncu var ki. kişisel tarihimdeki bir kaç gurur kaynağımdan birisi, neredeyse hepsini en az bir kere sahnede canlı izlemiş olmamdır.
genç sosyolog dostlarıma, kent sosyolojisi ve orta sınıf çelişkilerini anlamaları açısından mutlaka bir ders niteliğinde izlemelerini önerdiğim yapımdır.
diziden tek sıkıntım çaycı abbas'ın repliklerinin gün içinde dilime dolanması. cıvık müdürüm affedersin. hatırlayan var hatırlamayan var.
bir türk olarak milliyetçiliğe en uzak insan olsam da, edebiyatımız ve tiyatromuzla ne kadar övünsem az gibi hissederim. bu dizide yıllarca inşaat hamalı gündelikleriyle dünya tiyatrosunun yüz akı diyebileceğim o kadar çok oyuncu var ki. kişisel tarihimdeki bir kaç gurur kaynağımdan birisi, neredeyse hepsini en az bir kere sahnede canlı izlemiş olmamdır.
genç sosyolog dostlarıma, kent sosyolojisi ve orta sınıf çelişkilerini anlamaları açısından mutlaka bir ders niteliğinde izlemelerini önerdiğim yapımdır.
diziden tek sıkıntım çaycı abbas'ın repliklerinin gün içinde dilime dolanması. cıvık müdürüm affedersin. hatırlayan var hatırlamayan var.
türkiye siyasetinin iticilik sarışını. siyaset yaptığı her demecinde sadece ve sadece ''kürtler terörö'' deyip duran mağlup ve kayıp siyasetçi. mikro partisiyle girdiği seçimlerde halkımızın kendisine binde bir bile teveccüh göstermemesi sonucu yine kürtlere çatmış birey.
şimdi bağzı ulusolcular chp'nin hala bu tarz siyaset yapması için baskı yapmakta. yapanı var kardeşim işte gidin yanında içip içip vahvahlanın.
bu zihniyetle akp'yi yenmek için girerseniz seçime, 2050 de falan yenersiniz ekime.
şimdi bağzı ulusolcular chp'nin hala bu tarz siyaset yapması için baskı yapmakta. yapanı var kardeşim işte gidin yanında içip içip vahvahlanın.
bu zihniyetle akp'yi yenmek için girerseniz seçime, 2050 de falan yenersiniz ekime.
beton beton cahil yetiştiren sistemdir. son dönemde artan işsizliğin en önemli sebebi ekonomik kriz olsa da, bir sebebi de piyasada sağlık sisteminden torna tesfiyeye kadar iyi eğitimli insan bulunamamasıdır.
bugün bindiğim belediye otobüsünde korkunç bir manzaraya şahit oldum. yanımdaki koltukta 20'li yaşlarda genç bir kız muhteşem yy diye bir dizi izlemekteydi. tuncel kurtiz'in sesi dikkatimi celpetti ve ben de göz ucuyla baktım. malum arkadaş yüksek sesle ve heyecanla izliyordu diziyi. tuncel kurtiz bir hikaye anlatıyordu. ''bir gün hasan sabah'ın fedaisi selçuklu sultanı sellahatin'in karşısına gelir.'' bu cümleyle daha içim için çıldırdım zaten. selçuklu devletinin sellahatin diye bir hükümdarı olmamıştır. kurtiz kıssayı anlatmaya devam ediyor. ''hasan sabah'ın fedaisi hükümdara efendisinden bir mesaj getirdiğini ama bu bilgiyi paylaşmasının şartının odayı tamamen boşaltılması olduğunu söyler. sultan teklifi kabul eder ama başında sadece 2 muhafızını bırakır. elçi onların da odadan çıkmasını ister. sultan reddeder. o muhafızların kendi evladı gibi olduğunu ve onlardan gizli saklısı olmadığını buyurur. bunun üzerine elçi o muhafızlara size şu an emretsem kılıçlarınızı çekip sultana saplar mısınız diye sorar. muhafızlar evet der. meğerse o korumalar da haş haşilerin adamlarıymış.''
bu kıssa, asıl itibariyle hasan sabah'dan yüz yıllarca sonra yaşamış torunu sinan'la, memlüklü sultanı sellahatin eyyubi el kurdi arasında geçer.
milliyetçiliğin tavan yaptığı bu devirde sellahattin diye bir selçuklu sultanı var mıydı lan diye sorgulanmamasıdır. zira yok aq.
bugün bindiğim belediye otobüsünde korkunç bir manzaraya şahit oldum. yanımdaki koltukta 20'li yaşlarda genç bir kız muhteşem yy diye bir dizi izlemekteydi. tuncel kurtiz'in sesi dikkatimi celpetti ve ben de göz ucuyla baktım. malum arkadaş yüksek sesle ve heyecanla izliyordu diziyi. tuncel kurtiz bir hikaye anlatıyordu. ''bir gün hasan sabah'ın fedaisi selçuklu sultanı sellahatin'in karşısına gelir.'' bu cümleyle daha içim için çıldırdım zaten. selçuklu devletinin sellahatin diye bir hükümdarı olmamıştır. kurtiz kıssayı anlatmaya devam ediyor. ''hasan sabah'ın fedaisi hükümdara efendisinden bir mesaj getirdiğini ama bu bilgiyi paylaşmasının şartının odayı tamamen boşaltılması olduğunu söyler. sultan teklifi kabul eder ama başında sadece 2 muhafızını bırakır. elçi onların da odadan çıkmasını ister. sultan reddeder. o muhafızların kendi evladı gibi olduğunu ve onlardan gizli saklısı olmadığını buyurur. bunun üzerine elçi o muhafızlara size şu an emretsem kılıçlarınızı çekip sultana saplar mısınız diye sorar. muhafızlar evet der. meğerse o korumalar da haş haşilerin adamlarıymış.''
bu kıssa, asıl itibariyle hasan sabah'dan yüz yıllarca sonra yaşamış torunu sinan'la, memlüklü sultanı sellahatin eyyubi el kurdi arasında geçer.
milliyetçiliğin tavan yaptığı bu devirde sellahattin diye bir selçuklu sultanı var mıydı lan diye sorgulanmamasıdır. zira yok aq.
beni deli mi sikti de sabahın 4 46'sında sözlükteyimin cevabını vermek istiyorum. korkunç bir kabus gördüm. rüyamda yüzlerce kişi olarak bir gemi kazasından kurtulmaya çalışıyorduk. bir süre önce kaybettiğim en iyi dostumu gördüm gemide. elimi tuttu ve beni kendine çekmeye çalıştı. ben de ona gitmeye gönüllüydüm. bu esnada hiç tanımadığım bir insan beni kendine çekti güç olsa da kurtuldum.
belki sabah uyandığımda bana skimsonik bir rüya gibi gelecek ama şu an bütün varlığımla kabusun etkisindeyim. çok uzun yıllardır yalnız yaşamanın bedellerinden biri evde başka bir nefesten güç alamamak böyle durumlarda.
anlayacağınız deli falan skmedi. herkesin yalnızlıktan böğür böğür böğürdüğü bu çağda ona bile bir şans olarak bakmak lazım belki de.
belki sabah uyandığımda bana skimsonik bir rüya gibi gelecek ama şu an bütün varlığımla kabusun etkisindeyim. çok uzun yıllardır yalnız yaşamanın bedellerinden biri evde başka bir nefesten güç alamamak böyle durumlarda.
anlayacağınız deli falan skmedi. herkesin yalnızlıktan böğür böğür böğürdüğü bu çağda ona bile bir şans olarak bakmak lazım belki de.
buradan ilaç kapitalistlerine seslenmek istiyorum. eyyy ilaç tüccarları ve barbarlar, tekel savunucuları ne istiyorsunuz hala bizden? milyar dolarlar kazanıyorsunuz ve neden hala bu işkenceye bir alternatif bulamamaktasınız? dininiz imanınız yok mu lan sizin?
heyecanlandığınız ve korktuğunuz zamanlarda damarlarınız kaybolur. geçen hafta geçirdiğim küçük bir ameliyat öncesi hemşire damarlarımda deneme yanılma yoluyla damar ararken de öyle oldu. bütün hastane çalışanları iş arkadaşlarınızsa ''sikecem yapacağınız işi'' diye bir hasta kaprisi özgürlüğünüz de olmuyor olamıyor yazık ki.
gerçi bu çük kadar çük ameliyatını da değerli sözlüğümüzde bir nev-i çanakkale destanı, 15 temmuz dirilişi gibi anlatıp durdum kusura bakmayın artık. (bkz:ameliyat olmak )
her ameliyat sonrası gelenektir. ameliyattan takribi yarım saat sonra bir hemşire kıçtan ağrı kesici iğne saplamak için odanıza gelir. hemşire abla odama girdiğinde enjektörü son kez test ediyordu. ve belki bana inanmayacaksınız ama gözlerinde zevk gördüm. tamam her kes yaptığı işi sevip zevk almalı derler ama kastedilenin bu durum olduğunu hiç sanmıyorum.
dedim abla, allah muhhamed için şunu damar yolundan bas. yok dedi. mecbur kıçımızı yana döndük saplattık iğneyi.
inanır mısın sözlük? bir haftayı geçti bu vakanın üzerinden hala kıçımdaki yer sızlamakta.
gece bir hemşire arkadaş daha geldi iğne saplamaya. samimi de bir dostumdu bu hemşire arkadaş. dedim gözüm bu saate güzel bir popo görmek istiyorsan interenete gireceksin artık. saplatmadım.
gerçekten artık biz mağdur hastalar ve hasta adayları yek ses olup kapitalist tıbba iğneye bir alternatif bulmaları için yükselmeliyiz.
yani tıp biliminin esas amacı yaşam kalitemizi yükseltmek değil mi? bu işkenceye neden devam ediyorlar hala?
haydi kardaşlar!!!!
heyecanlandığınız ve korktuğunuz zamanlarda damarlarınız kaybolur. geçen hafta geçirdiğim küçük bir ameliyat öncesi hemşire damarlarımda deneme yanılma yoluyla damar ararken de öyle oldu. bütün hastane çalışanları iş arkadaşlarınızsa ''sikecem yapacağınız işi'' diye bir hasta kaprisi özgürlüğünüz de olmuyor olamıyor yazık ki.
gerçi bu çük kadar çük ameliyatını da değerli sözlüğümüzde bir nev-i çanakkale destanı, 15 temmuz dirilişi gibi anlatıp durdum kusura bakmayın artık. (bkz:ameliyat olmak )
her ameliyat sonrası gelenektir. ameliyattan takribi yarım saat sonra bir hemşire kıçtan ağrı kesici iğne saplamak için odanıza gelir. hemşire abla odama girdiğinde enjektörü son kez test ediyordu. ve belki bana inanmayacaksınız ama gözlerinde zevk gördüm. tamam her kes yaptığı işi sevip zevk almalı derler ama kastedilenin bu durum olduğunu hiç sanmıyorum.
dedim abla, allah muhhamed için şunu damar yolundan bas. yok dedi. mecbur kıçımızı yana döndük saplattık iğneyi.
inanır mısın sözlük? bir haftayı geçti bu vakanın üzerinden hala kıçımdaki yer sızlamakta.
gece bir hemşire arkadaş daha geldi iğne saplamaya. samimi de bir dostumdu bu hemşire arkadaş. dedim gözüm bu saate güzel bir popo görmek istiyorsan interenete gireceksin artık. saplatmadım.
gerçekten artık biz mağdur hastalar ve hasta adayları yek ses olup kapitalist tıbba iğneye bir alternatif bulmaları için yükselmeliyiz.
yani tıp biliminin esas amacı yaşam kalitemizi yükseltmek değil mi? bu işkenceye neden devam ediyorlar hala?
haydi kardaşlar!!!!
atanamamış francis ford capolla'dır. çakma martin scorsese'dir nazarı itibarımda.
oliver stone'in neden daşşağını yemeliyizi bize bir kez daha ispat etmiş filmdir. al pacino'yu muhteşem oyunculuğu için gece gündüz höpürterek içsek az kalır. lakin o brain de palma'nın götünü eşekler siksin. o capolla özentisi deyyus yönetmeseydi 40 kat daha güzel olacak filmdir.
2002 yılında katledilen bilim insanı necip hablemitoğlu'nun kendisi de bilin insanı olan eşidir. tıp alanında çok değerli çalışmaları ve kitapları vardır. şengül hoca son dönemde iyi partiden izmir milletvekili adayı olmuş fakat yazık ki seçilememiştir. siyasi görüşlerimiz 180 derece zıt olsa da sağda bu kadar kaliteli insanlar yer aldığı için ülkemizin geleceği adına içim umutla dolmaktadır.
bugün itibariyle kaz dağları direnişiyle ilgili, merhum hablemitoğlu üzerinden cahilce saptamada bulunan profumsu burhan kuzu'ya muhteşem bir şekilde had bildirmiştir. şengül hocamızın saygıyla ellerinden ve kaleminden öperim.
''burhancım, #neciphablemitoğlu 18 aralık 2002 yılında ankara'da ödürüldü. senin partinin ilk iktidar döneminde. ne ahlaksızsınız ki katilleri 17 yılda bulmak için zerre uğraşmadınız. şimdi ağzına alırsan adını senin o ağzını burnunu dağıtmak da bana düşer. edepsiz çirkef...''
bugün itibariyle kaz dağları direnişiyle ilgili, merhum hablemitoğlu üzerinden cahilce saptamada bulunan profumsu burhan kuzu'ya muhteşem bir şekilde had bildirmiştir. şengül hocamızın saygıyla ellerinden ve kaleminden öperim.
''burhancım, #neciphablemitoğlu 18 aralık 2002 yılında ankara'da ödürüldü. senin partinin ilk iktidar döneminde. ne ahlaksızsınız ki katilleri 17 yılda bulmak için zerre uğraşmadınız. şimdi ağzına alırsan adını senin o ağzını burnunu dağıtmak da bana düşer. edepsiz çirkef...''
demokrasi güçleri tarafından darbe girişimi öncesi de ülkemizin güneydoğu'sunda darbe mekaniğini hayata geçirmek için işler yapıldığı yazılan kişidir. 15 temmuz darbeci askerleri o gece ilk defa mı halka kurşun sıktılar kanaatimce bir gün türkiye yargısı bunu ciddi şekilde araştırıp hesabını soracaktır.
ufak bir operasyonda bile adamın kassığından girip daşşaklarındaki damarları hizalayacak kadar muhteşem psikopatiye sahip olmazsa olmazımız insanlarımızdır. her yerimle minnetarım kendilerine.
aynı zamanda hayatımda tanıdığım en güler yüzlü ve humanist meslek grubudur. iyi ki varsınız lann.
aynı zamanda hayatımda tanıdığım en güler yüzlü ve humanist meslek grubudur. iyi ki varsınız lann.
1998 yılında ablam iskenderun'a memur olarak atanmıştı. ben lise 2'ye gidiyordum o dönem beni de ablanın başında erkek bulunsun zorlamasıyla yanına göndermişlerdi zorla. memleketim antakya'ya her ne kadar tapsam da iskenderun'u o günden beri sevmem sevemedim.
o yıl bana yaşamaya tek katlanılır kılan şey trt'de haftada bir çıkan şaşıfelek çıkmazı dizisiydi. o gün bugün bu kadar muhteşem bir evrene sahip başka yapım izlediğimi hatırlamıyorum.
dizinin hem yazarı hem yönetmeni olan mahinur ergun hanımefendiyi ve kalemini saygıyla yad etmek isterim. çağan ırmak o zamanlar mahinur ergun'un çırağıydı.
güzel günlerdi vesselam.
o yıl bana yaşamaya tek katlanılır kılan şey trt'de haftada bir çıkan şaşıfelek çıkmazı dizisiydi. o gün bugün bu kadar muhteşem bir evrene sahip başka yapım izlediğimi hatırlamıyorum.
dizinin hem yazarı hem yönetmeni olan mahinur ergun hanımefendiyi ve kalemini saygıyla yad etmek isterim. çağan ırmak o zamanlar mahinur ergun'un çırağıydı.
güzel günlerdi vesselam.
yaptığınız bütün salatalara küçük küçük doğrayıp bir farklılık yaratmanızı öneririm.
pazartesi günü olduğum çük kadar bir çük ameliyatını anlatmak istiyorum. aslında hastaneye geçen hafta çarşamba günü yatmıştım. dünyanın en yoğun düzeyde iğne fobisi yaşayan müptezellerinden biriyim. üzerine bir de sıkı bir sinema izleyicisi olarak holywood tarafından beynimin karanlık dehlizlerine zerk edilen ameliyat fobisini de koy. 30'larıma kadar iyi idare etmiştim aslında. ama işte 30'lardan sonra bünyede hiç bir şey olmuyorsa bile kesin bişeyler oluyor.
rahatsızlığım varikosel diye türkiye erkeklerinde sıkça rastlanan skindirik bir durumdu. testislerde damarların aşırı büzüşüp büyümesi sonucu spremlerin yanması durumu. bu da geçici bir kısırlığa yol açmakta. doktorlar normalde bekar erkeklere ameliyat önermezler. azıcık bir ağrısı olur çek aq onu da derler. benim de son 5 aydır manastırda yaşayan rahiplerden daha bereketsiz bir cinsel yaşamım olmasına rağmen ağrım dayanılmaz boyutlardaydı. son evre varikosel hastalarında bu ağrı sıkça rastlanan bir durummuş. bir gece ağrıdan artık kendi daşşaklarımı kendim kesmeyi bile düşünmüştüm. bu hal ve şeraitte geçen salı aynı zamanda çok da sevdiğim bir manevi abim olan üroloğumun kapısını çaldım.
bir hastane çalışanıysanız hasta olmak bazen muhteşem bir his. herkes sizin için seferber oluyor. doktordan temizlik görevlisi dostlarınıza kadar ayrı bir ilgi ve muamele görüyorsunuz. sözlükteki bütün dostlarıma geçirecekleri operasyonları kamu hastanelerinde gönül rahatlığıyla yaptırmalarını salık veririm. sömürücü özel hastanelere vereceğiniz on binler ziyandır.
geçen çarşamba sevgili doktorum ilgili tetkikler için hastaneye yatışımı verdi. perşembe günü de ameliyata götürdüler. ama allahım nasıl korkuyorum yolda. ameliyat sıra bekleme salonunda potsop mu ne deniyor oraya ateşime bakan hemşirem yüksek olduğunu söyledi. ciğerlerimi dinleyen hekim abim de az üst solunum yolu enfeksyonu var dedi. tekrar pazartesiye kadar yatış sağlandı ve antibiyotik tedavisine geçildi.
sevinçten havalara uçtum. pazartesi hiç olmayacak sandım ama oldu. tetkik için yönlendirildiğim kbb hekimi de ameliyat için uygundur onayı verdi. nedense o kbb hekimine uzun bir süre düşmanlık hissetim ama geçti.
bilen bilir, ameliyat masaları abd filmlerinde milleti zehirli iğneyle idam ettikleri masaların tıpkının aynıdır. bir aklım dedi ki kaç. fakat ameliyat önlüğü harici çırıl çıplaktım. ve çalıştığım hastanedeydim. bir seçim yaptım ve hastane korüdorlarında o halde koşmak daha beter bir rezillik geldi. ama yani bir kaç gramla öyle geldi. önce mantıklı geldiği de olmuştu. damar yolundan ilacı verdiler. ilk saniyeler ''ben buradayım haa hala sizinleyim, abiler ablalar ne olur daha kesmeye başlamayın'' dediğimi hatırlıyorum bir kaç defa. sonrada ''bakın şimdi kas gevşeticiyi verdiniz , narkozu itelemeyi unutmayın sakın'' dedikten sonrası flu. işte bunlar hep holywood'un beyin amcıklamasının tezehürüdür.
ez cümle, ameliyattan korkmayın. bir sağlık sorununuz olduğunda gönül rahatlığıyla hekime gidin. bir ameliyat kararında en önemli unsur hekiminize güvendir. türkiye hekimlerine ve bütün sağlık çalışanlarına güvenin.
rahatsızlığım varikosel diye türkiye erkeklerinde sıkça rastlanan skindirik bir durumdu. testislerde damarların aşırı büzüşüp büyümesi sonucu spremlerin yanması durumu. bu da geçici bir kısırlığa yol açmakta. doktorlar normalde bekar erkeklere ameliyat önermezler. azıcık bir ağrısı olur çek aq onu da derler. benim de son 5 aydır manastırda yaşayan rahiplerden daha bereketsiz bir cinsel yaşamım olmasına rağmen ağrım dayanılmaz boyutlardaydı. son evre varikosel hastalarında bu ağrı sıkça rastlanan bir durummuş. bir gece ağrıdan artık kendi daşşaklarımı kendim kesmeyi bile düşünmüştüm. bu hal ve şeraitte geçen salı aynı zamanda çok da sevdiğim bir manevi abim olan üroloğumun kapısını çaldım.
bir hastane çalışanıysanız hasta olmak bazen muhteşem bir his. herkes sizin için seferber oluyor. doktordan temizlik görevlisi dostlarınıza kadar ayrı bir ilgi ve muamele görüyorsunuz. sözlükteki bütün dostlarıma geçirecekleri operasyonları kamu hastanelerinde gönül rahatlığıyla yaptırmalarını salık veririm. sömürücü özel hastanelere vereceğiniz on binler ziyandır.
geçen çarşamba sevgili doktorum ilgili tetkikler için hastaneye yatışımı verdi. perşembe günü de ameliyata götürdüler. ama allahım nasıl korkuyorum yolda. ameliyat sıra bekleme salonunda potsop mu ne deniyor oraya ateşime bakan hemşirem yüksek olduğunu söyledi. ciğerlerimi dinleyen hekim abim de az üst solunum yolu enfeksyonu var dedi. tekrar pazartesiye kadar yatış sağlandı ve antibiyotik tedavisine geçildi.
sevinçten havalara uçtum. pazartesi hiç olmayacak sandım ama oldu. tetkik için yönlendirildiğim kbb hekimi de ameliyat için uygundur onayı verdi. nedense o kbb hekimine uzun bir süre düşmanlık hissetim ama geçti.
bilen bilir, ameliyat masaları abd filmlerinde milleti zehirli iğneyle idam ettikleri masaların tıpkının aynıdır. bir aklım dedi ki kaç. fakat ameliyat önlüğü harici çırıl çıplaktım. ve çalıştığım hastanedeydim. bir seçim yaptım ve hastane korüdorlarında o halde koşmak daha beter bir rezillik geldi. ama yani bir kaç gramla öyle geldi. önce mantıklı geldiği de olmuştu. damar yolundan ilacı verdiler. ilk saniyeler ''ben buradayım haa hala sizinleyim, abiler ablalar ne olur daha kesmeye başlamayın'' dediğimi hatırlıyorum bir kaç defa. sonrada ''bakın şimdi kas gevşeticiyi verdiniz , narkozu itelemeyi unutmayın sakın'' dedikten sonrası flu. işte bunlar hep holywood'un beyin amcıklamasının tezehürüdür.
ez cümle, ameliyattan korkmayın. bir sağlık sorununuz olduğunda gönül rahatlığıyla hekime gidin. bir ameliyat kararında en önemli unsur hekiminize güvendir. türkiye hekimlerine ve bütün sağlık çalışanlarına güvenin.
sanal hatim falan filan şeklinde dini caka satan sözlüktür. hakaret manası taşımayan argoyu bile popülist bir konjoktürel kaygıyla yasaklayan sözlüktür. zaten argo ve küfrü alevilere, kürtlere, kadınlara, lgbt bireylerine ve hatta veganlara bir linç eylemi şeklinde yapacaksanız baş tacı edilirsiniz.
şu anda bu dindar sözlükte binlerce girim izinsiz şekilde esirdir. defalarca hakkımı helal etmediğimi ve silmelerini talep etmeme rağmen gerekeni yapmamaktadırlar. işte bunlar için dinin en derinini oluşturan kul hakkı kavramına ermek zahmetli bir eylemdir. iki sanal hatimle bu günahtan da arınacaklarını sansınlar bakayım.
şu anda bu dindar sözlükte binlerce girim izinsiz şekilde esirdir. defalarca hakkımı helal etmediğimi ve silmelerini talep etmeme rağmen gerekeni yapmamaktadırlar. işte bunlar için dinin en derinini oluşturan kul hakkı kavramına ermek zahmetli bir eylemdir. iki sanal hatimle bu günahtan da arınacaklarını sansınlar bakayım.
bu halin daha fazla olarak ''ben seni üzerim erkeği'' versyonu da mevcuttur. bu hal genelde erkeğin kanında gezen maymun alfalık köklerinden gelmektedir. fakat kızlarımızda durum böyle komplike bir hal barındırmamaktadır. kapitalist modernite hepimizi bir yanından beyin amcıklaması etmiş durumda. ilişkinin ilk 2-3 haftasında kızlarımız yaşadığı kafa karışıklığından erkek bireyleri bu tonda uyarırlar. genelde bir şempazeden bir gömlek üste olmayan erkek beyni bu uyarıyı siklemez. hatta aşk yolunda çektikleri acıyı yüce bir bok sanarlar.
sonrasında ortada kötü pembe dizilerden kötü ikili manasızlıklar çıkar. bu hal ikiliktir asla ilişki biçimi değildir.
ilacı bir miktar kadirzmdir. bir kaç doz kadirzmden kimseye zarar gelmez. elbette ki burada size bunu yapan kadını dövün aq diye bir saçmalıktan bahsetmiyorum. her insanımıza birazcık gururlu olmasını telkin ederim. kendilerine saygı duymaları için yalvarabilirim hatta. bu halinizle çok daha mutlu olacağınızın garantisini de 30 yaş üstü bir sözlük amcanız olarak vermekteyim.
sonrasında ortada kötü pembe dizilerden kötü ikili manasızlıklar çıkar. bu hal ikiliktir asla ilişki biçimi değildir.
ilacı bir miktar kadirzmdir. bir kaç doz kadirzmden kimseye zarar gelmez. elbette ki burada size bunu yapan kadını dövün aq diye bir saçmalıktan bahsetmiyorum. her insanımıza birazcık gururlu olmasını telkin ederim. kendilerine saygı duymaları için yalvarabilirim hatta. bu halinizle çok daha mutlu olacağınızın garantisini de 30 yaş üstü bir sözlük amcanız olarak vermekteyim.
genelde ruh halim yerlerdeyken yaptığım eylemselliktir. profilimdeki binlerce giriye bakarsanız da genel ruh halimin yıllardır dipliğini görebilirsiniz. ilginç ki bu halimden şikayetçi falan değilim. bir kaç haftadır ilginç ki çok güzel ve mutlu günler geçiriyordum pek yüzüne bakmadım buraların. allah çarptı tekrar geldim.
geçirdiğim çük kadar bir çük ameliyatı vesilesiyle de uzun zaman raporluyum. allah size yardım etsin.
geçirdiğim çük kadar bir çük ameliyatı vesilesiyle de uzun zaman raporluyum. allah size yardım etsin.
türkiye siyasetinin en zeki figürlerinden biri olduğunu defalarca ispatlamış arkadaştır. yaşamış en çok oturup rakı içmek istediğim insanlardandır. muhtemelen rakı sofrasından sonra beni cellatlara boğduracaktır ama olsun mahsuru yoktur.
herkesin malumudur ki en son uzun boylu sevgi insanımız kendisini evinde ziyarete gitmişti. az önce t 24'de okuduğum habere göre gazetecilerin ''görüşmede masaya hangi konular yatırıldı?'' sorusunu ''evde masa yoktu aq!! diye cevaplamış. ''aq'' yi demece ben eklesem de hareketin liderinin bunu içinden söylediğine yürekten inanıyorum.
hastayım sana devlet baba.
herkesin malumudur ki en son uzun boylu sevgi insanımız kendisini evinde ziyarete gitmişti. az önce t 24'de okuduğum habere göre gazetecilerin ''görüşmede masaya hangi konular yatırıldı?'' sorusunu ''evde masa yoktu aq!! diye cevaplamış. ''aq'' yi demece ben eklesem de hareketin liderinin bunu içinden söylediğine yürekten inanıyorum.
hastayım sana devlet baba.
ben yenildim, öyleyken de saçlarım uzarmış
anladım
hayatım ve tırnaklarım
bir cenin umuduna aldandım
yalnızım sapına kadar. ya erenler
hüznümün alnımda münhal bir arsası var
ölüm iki parsel, hayata kandım
ben yenildim, böyleyim, tüyübitmedik ölüm
ardımdan konuşur ve bankadaki hesabıma
göz diker
ben yenildim, 60 x 1,72 olarak yere serildim
ipim yok, ilacım eski. intiharı erteledim
muhteşem dizelerinin yazardırır.
anladım
hayatım ve tırnaklarım
bir cenin umuduna aldandım
yalnızım sapına kadar. ya erenler
hüznümün alnımda münhal bir arsası var
ölüm iki parsel, hayata kandım
ben yenildim, böyleyim, tüyübitmedik ölüm
ardımdan konuşur ve bankadaki hesabıma
göz diker
ben yenildim, 60 x 1,72 olarak yere serildim
ipim yok, ilacım eski. intiharı erteledim
muhteşem dizelerinin yazardırır.