güzel bir yelda karataş şiiridir;
yağmalanmış ol tarihin
lanetli anne sütü
becerilmekten yorgun tenlerin
o yasaklı sevdası;
hiç tanımamış ki aşkı
bin isim aramış anası ona
bin güzellik biçip durduğu
bu dayanılmaz
rüzgarına
asyadan gelip avrupaya dil çıkaran
ağırbaşlı çocuk değil ki o felsefe okusun
yunus gibi yare yare içinden geçeni
gören görmüş
kendi kör
şiire benzer en çok kocaman gözleri
kuşkusuz hüzünlü
şemsin en parlak anı o
bir utanmaz ermiş bu yüzden ama
erenleri reddeder
istanbul bir masal diyorlar,
yalandır zinhar
masallar büyümez ki çocuklarla
masallar çocuk kalır
oysa bin kez ihanete uğramış
nüfus kağıdı tarihten dönen
çok babalı bu çocuk
bir garip annenin kızıdır
dokunuldukça teni acır
vahşi büyüdü üstünden geçen tramvay dizelerinden
korkulu artık
şairlere bile utanarak yaklaşır
geceyi koyununda değil içinde taşır
masal yazdırır tarihe
saçlarını kesip kesip
dilek tutan bir deli
acımasız gerçeğiyle
kimsesiz kalmış.
deniz kokusuna dondurma yalayan
pembe dudaklı
dile düşkün bu edepsiz
istanbul,
demek istediğim kısaca şudur;
istanbul, bir dişi orospudur
beyoğlu altın dişi...
diyorum ki
itirazı olan varsa
bu çocuğun babası olmalıdır...
şair yelda karataş'ın gerçeği ciğere gümüş bir kör bıçakmışçasına sapladığı dizeleridir. sezen aksu'da bu dizeleri muhteşem şekilde besteleyerek 1996 yılında çıkardığı düş bahçeleri isimli albümüne almıştır.
hasretin kızıl paresi
çileli başıma gelip taç oldu
güz ayazında kor ateşim
bir sözün uçur göğüm gül açsın
yadeller aldı bizi...
hasretin kızıl paresi
çileli başıma gelip taç oldu
güz ayazında kor ateşim
bir sözün uçur göğüm gül açsın
yadeller aldı bizi...
demin bir belgeselde herifin 20 li yaşlarındaki haline denk geldim. bir yandan da şimdiki 50 li yaşlardaki haliyle mülakat vermekteydi . ulan neden birilerinin 30 yılda daha gençleşme ve yakışıklı olma hakları var. sırf bu sebepten bile kahrolsun kapitalizm aq.
kadın cinayetleri politiktir sözünün hiç de boş bir slogan olmadığının ispatıdır. geleneksel bir ortadoğu ailesinde anne birey, baba bireyin ve hatta bütün ailenin kölesidir. baba onu istediği zaman fiziki şiddetle cezalandırabilir. fiziki şiddetle cezalandırmaya üşendiği hallerde cinsel gücünü bir tahakküm aracı olarak kullandığı küfürlerle hakaret eder.
ailede erkek çocukları masadan tabağını bile mutfağa götürmezken, kız çocukları bütün evin temizliğiyle mükelleftir. ortadoğu ailelerinde erkek çocukları babalarından da aldıkları güçle büyüyünce kadın üzerinde her türlü hakkı olduğunu düşünür. tecavüzden fiziki şiddete kadar kadına yapılan her şey normaldir. kadın bunu hakketmiştir.
ortadoğu'da devlet baba da toplumu bu şekilde idare eder. devlet idarecilerinin her türlü hırsızlığı yapmaya hakları vardır. devlet baba kutsaldır işine akıl sır ermez sual olunmaz. hak isteyen çocuklarının en demokratik hak arama eylemlerinde bile kafasını kopartabilir. kafası kopartılmayan ''ohh iyi oluyor, neden benim kafamı kopartmıyorlar durduk yere'' diyerekten iğrenç bir kirle vicdanını temizler.
yani mesele sadece emine bulut meselesi değil sen hala anlamadın mı? bu başlık altında bile şiddet uygulayan erkek bireyin, en iğrenç şekillerde kadın akrabalarına cinsel şiddet dolu küfürler var.
demek ki hiç bir şey anlamamışız.
ailede erkek çocukları masadan tabağını bile mutfağa götürmezken, kız çocukları bütün evin temizliğiyle mükelleftir. ortadoğu ailelerinde erkek çocukları babalarından da aldıkları güçle büyüyünce kadın üzerinde her türlü hakkı olduğunu düşünür. tecavüzden fiziki şiddete kadar kadına yapılan her şey normaldir. kadın bunu hakketmiştir.
ortadoğu'da devlet baba da toplumu bu şekilde idare eder. devlet idarecilerinin her türlü hırsızlığı yapmaya hakları vardır. devlet baba kutsaldır işine akıl sır ermez sual olunmaz. hak isteyen çocuklarının en demokratik hak arama eylemlerinde bile kafasını kopartabilir. kafası kopartılmayan ''ohh iyi oluyor, neden benim kafamı kopartmıyorlar durduk yere'' diyerekten iğrenç bir kirle vicdanını temizler.
yani mesele sadece emine bulut meselesi değil sen hala anlamadın mı? bu başlık altında bile şiddet uygulayan erkek bireyin, en iğrenç şekillerde kadın akrabalarına cinsel şiddet dolu küfürler var.
demek ki hiç bir şey anlamamışız.
esas itibariyle bir selahattin özdemir şarkısı olsa da, sinan özen'le tanınan şarkıdır.
ben arabesk müzik sever ve dinlerim. sinan özen'i ise tabii ki sevmem ve dinlemem. zira bu sinan özen ve türevlerinin yaptıkları arabesk müzik değil, daha beter lumpence kalitesiz bir müzik türüdür. fakat bu şarkı nerede çıksa yıllardır içli içli kulak kabartırım. yakar geçer bir taraflarımdan.
bugüne kadar hiç youtubeden açıp dinlememiştim. yaa aslında güzel şarkıymış arkadaş dedim kendi kendime. sonrasında bir miktar kendimden utandım.
bu bir modern hastalığı mıdır bilmiyorum ama bu tür durumlarda kaldığımda hep ekşi'de sevdiğim yazarların girilerine bakarım. onlar da güzel şarkı arkadaş deyince bende bir sorun olmadığını anladım. son söylediklerim evet aynı zamanda bir özeleştirir.
amaaann neyse sktr et şimdi bunları. dinleyin efkarlanın aq.
ben arabesk müzik sever ve dinlerim. sinan özen'i ise tabii ki sevmem ve dinlemem. zira bu sinan özen ve türevlerinin yaptıkları arabesk müzik değil, daha beter lumpence kalitesiz bir müzik türüdür. fakat bu şarkı nerede çıksa yıllardır içli içli kulak kabartırım. yakar geçer bir taraflarımdan.
bugüne kadar hiç youtubeden açıp dinlememiştim. yaa aslında güzel şarkıymış arkadaş dedim kendi kendime. sonrasında bir miktar kendimden utandım.
bu bir modern hastalığı mıdır bilmiyorum ama bu tür durumlarda kaldığımda hep ekşi'de sevdiğim yazarların girilerine bakarım. onlar da güzel şarkı arkadaş deyince bende bir sorun olmadığını anladım. son söylediklerim evet aynı zamanda bir özeleştirir.
amaaann neyse sktr et şimdi bunları. dinleyin efkarlanın aq.
muhteşem bir bertolt brecht şiiridir;
ı
gerçekten karanlık bir çağdır yaşadığım!
ahmaktır hilesiz söz. düz bir alın
vurdumduymazlığa işaret. gülen
kötü haberi almamış henüz.
nasıl bir çağdır bu,
ağaçlardan bahsetmenin neredeyse suç sayıldığı
birçok alçaklığa suskun kalışı içerdiğinden.
yolu kaygısızca karşı karşıya geçen
ulaşılmazdır artık herhalde
zorda kalan arkadaşları için.
doğrudur: geçimimi sağlamaktayım hala
fakat inanın: bu sadece bir tesadüftür.
yaptıklarım
arasında hiçbir şey hak vermiyor karnımı doyurmaya.
tesadüfen ayaktayım. ( şansım ters giderse mahvoldum.)
diyorlar ki: ye ve iç sen! sevin, neyin varsa!
fakat nasıl yiyip içeyim ki, yediğim
bir açın ellerinden kaptığım lokmaysa, bir
susuzun sorduğu bardak suysa içtiğim?
ve yine de yiyip içiyorum ben!
ben de bir bilge olmak isterdim.
yazıyor eski kitaplar bilgelik nedir:
dünya kavgalarına uzak durmak ve o kısa zamanı
korkusuz geçirmek
şiddete başvurmadan hem
kötülüğe iyilikle karşılık vermek
düşlerini gerçekleştirmek değil, unutmak
bilgelik olarak kabul ediliyor.
tüm bunları yapamıyorum:
gerçekten karanlık bir çağdır yaşadığım!
ıı
kargaşalık döneminde geldim şehirlere
açlığın hüküm sürdüğünde.
girdim insanlar arasına isyan döneminde
ve öfkelendim onlarla birlikte.
böyle geçti zamanım
yeryüzünde verilmiş bana.
savaşlar ortasında yedim ekmeğimi
katiller arasında yattım uykuya
özensiz yaklaştım aşka
ve doğayı sabırsızlıkla izledim.
böyle geçti zamanım
yeryüzünde verilmiş bana.
yollar bataklığa gidiyordu zamanımda.
cellada bildiriyordu beni konuştuğum dil.
çok değildi yapabileceklerim. fakat iktidardakiler daha
güvende hissediyorlardı kendilerini bensiz, ümit ediyordum.
böyle geçti zamanım
yeryüzünde verilmiş bana.
ııı
battığımız dalgalardan
yükselecek olan sizler
zaaflarımızdan söz ederken
unutmayın
karanlık çağı da
sizlerin kurtulmuş olduğu.
yürüdük ya, pabuçlardan çok ülke değiştirerek
sınıf savaşlarının ortasında, çaresiz
haksızlığın olup öfkenin olmadığı yerde.
biliyoruz halbuki:
aşağılıklara duyulan nefret de
bozar şeklini yüzün.
kısar sesi haksızlık karşısındaki
öfke de. ah, güleryüzlülüğe
ortam hazırlamak istemiş bizler
güleryüzlü olamadık kendimiz.
sizler fakat, geldiğinde vakit
insan insanın yardımcısı olduğu
zaman.
hatırlayın
hoşgörüyle bizi.
ı
gerçekten karanlık bir çağdır yaşadığım!
ahmaktır hilesiz söz. düz bir alın
vurdumduymazlığa işaret. gülen
kötü haberi almamış henüz.
nasıl bir çağdır bu,
ağaçlardan bahsetmenin neredeyse suç sayıldığı
birçok alçaklığa suskun kalışı içerdiğinden.
yolu kaygısızca karşı karşıya geçen
ulaşılmazdır artık herhalde
zorda kalan arkadaşları için.
doğrudur: geçimimi sağlamaktayım hala
fakat inanın: bu sadece bir tesadüftür.
yaptıklarım
arasında hiçbir şey hak vermiyor karnımı doyurmaya.
tesadüfen ayaktayım. ( şansım ters giderse mahvoldum.)
diyorlar ki: ye ve iç sen! sevin, neyin varsa!
fakat nasıl yiyip içeyim ki, yediğim
bir açın ellerinden kaptığım lokmaysa, bir
susuzun sorduğu bardak suysa içtiğim?
ve yine de yiyip içiyorum ben!
ben de bir bilge olmak isterdim.
yazıyor eski kitaplar bilgelik nedir:
dünya kavgalarına uzak durmak ve o kısa zamanı
korkusuz geçirmek
şiddete başvurmadan hem
kötülüğe iyilikle karşılık vermek
düşlerini gerçekleştirmek değil, unutmak
bilgelik olarak kabul ediliyor.
tüm bunları yapamıyorum:
gerçekten karanlık bir çağdır yaşadığım!
ıı
kargaşalık döneminde geldim şehirlere
açlığın hüküm sürdüğünde.
girdim insanlar arasına isyan döneminde
ve öfkelendim onlarla birlikte.
böyle geçti zamanım
yeryüzünde verilmiş bana.
savaşlar ortasında yedim ekmeğimi
katiller arasında yattım uykuya
özensiz yaklaştım aşka
ve doğayı sabırsızlıkla izledim.
böyle geçti zamanım
yeryüzünde verilmiş bana.
yollar bataklığa gidiyordu zamanımda.
cellada bildiriyordu beni konuştuğum dil.
çok değildi yapabileceklerim. fakat iktidardakiler daha
güvende hissediyorlardı kendilerini bensiz, ümit ediyordum.
böyle geçti zamanım
yeryüzünde verilmiş bana.
ııı
battığımız dalgalardan
yükselecek olan sizler
zaaflarımızdan söz ederken
unutmayın
karanlık çağı da
sizlerin kurtulmuş olduğu.
yürüdük ya, pabuçlardan çok ülke değiştirerek
sınıf savaşlarının ortasında, çaresiz
haksızlığın olup öfkenin olmadığı yerde.
biliyoruz halbuki:
aşağılıklara duyulan nefret de
bozar şeklini yüzün.
kısar sesi haksızlık karşısındaki
öfke de. ah, güleryüzlülüğe
ortam hazırlamak istemiş bizler
güleryüzlü olamadık kendimiz.
sizler fakat, geldiğinde vakit
insan insanın yardımcısı olduğu
zaman.
hatırlayın
hoşgörüyle bizi.
güzel bir bertolt brecht şiiridir;
sevdiğim
söylüyor
bensiz olamayacağını
bu yüzden
kendime dikkat ediyorum
yolda yürürken önüme bakıyorum
ve korkuyorum her yağmur damlasından
sanki beni ezecekmiş gibi.
sevdiğim
söylüyor
bensiz olamayacağını
bu yüzden
kendime dikkat ediyorum
yolda yürürken önüme bakıyorum
ve korkuyorum her yağmur damlasından
sanki beni ezecekmiş gibi.
avludaki erik agaci bir kücük bir kücük,
benzemiyor doğru dürüst bir agaca bile.
ama gene de parmaklikla çevrili dört yani,
korunsun diye güvenlik icinde.
büyüyemiyor, zavallicik,
büyümeyi isterdi tabii.
cok az görüyor günesi,
yapacak bir sey yok artık.
erik agacı erik vermiyor hic.
gel de erik agaci olduguna inan.
ama gene de bir erik agaci o,
belli yapraklarindan.
dizelerinin yazarıdır.
benzemiyor doğru dürüst bir agaca bile.
ama gene de parmaklikla çevrili dört yani,
korunsun diye güvenlik icinde.
büyüyemiyor, zavallicik,
büyümeyi isterdi tabii.
cok az görüyor günesi,
yapacak bir sey yok artık.
erik agacı erik vermiyor hic.
gel de erik agaci olduguna inan.
ama gene de bir erik agaci o,
belli yapraklarindan.
dizelerinin yazarıdır.
pek bilinmez ama aslında bir sezen aksu bestesidir. zeki müren de yorumlayarak bu muhteşem eseri şereflendirmiştir.
2 seneyi aşkın önce sözlüklerde yazma amacım sadece çektiğim ayrılık acılarını anlatmaktı. gerçek yaşamda aileme bile acılarımdan bahsetmem ben. yaklaşık bir sene sadece bu acılarımı yazdım. ızdırabım dineli çok oldu. hatta bugünlerde ayrılık acılarından bahseden yazarlar görünce derdinizi sikeyim demek geçiyor içimden engellenemez bir şekilde. hepsinden çok özür diliyorum.
lakin bu şarkının sizi için için yakması için ne aşık olmanıza ne de ayrılık acısı çekmenize gerek var. bir yerlerden buluyor bu şarkı sizi ve farkında olmadığınız yaralarınızı bile deşiyor.
offf ulannn off!!
2 seneyi aşkın önce sözlüklerde yazma amacım sadece çektiğim ayrılık acılarını anlatmaktı. gerçek yaşamda aileme bile acılarımdan bahsetmem ben. yaklaşık bir sene sadece bu acılarımı yazdım. ızdırabım dineli çok oldu. hatta bugünlerde ayrılık acılarından bahseden yazarlar görünce derdinizi sikeyim demek geçiyor içimden engellenemez bir şekilde. hepsinden çok özür diliyorum.
lakin bu şarkının sizi için için yakması için ne aşık olmanıza ne de ayrılık acısı çekmenize gerek var. bir yerlerden buluyor bu şarkı sizi ve farkında olmadığınız yaralarınızı bile deşiyor.
offf ulannn off!!
sağlığında halkımızdan gereğince iltifat görse de neden bu muhteşem varlık evrensel anlamda bir şöhrete kavuşamadı diye durup durup dertlendiğim sanatçıdır. kanaatimce evrensel kalitede bir rock müzik yorumcusudur. çok özledik.
türkiye'de demokrasi mi var ki tarihi olsun gibi saçma sapan ve kolaycı bir yerden ele almayacağım konuyu. ülkemizde 200 yıllık bir demokrasi mücadelesi tarihi vardır. ve bu kadar köklü bir mücadele elbet bir gün kalıcı bir demokrasiye de getirecektir. ödediğimiz bunun 200 yıllık bedelidir sadece.
bu mücadele tarihinde sınıfım itibariyle beni asıl ilgilendiren işçi sınıfının kazanımlarıdır. fakat yine de günün mana ve önemine uygun olarak konuyu biraz daha tepeden ele alacağım.
adnan menderes veya bayar'a hiç bir sempatim olmamasına ve hatta inönü'ye büyük hayranlığım olmasına rağmen 46 ve 50 seçimlerinde demokrat partiye oy verirdim.
inönü deyip geçemezsin bu ülkede. ülkemize en az atatürk kadar değil, atatürk kadar hizmeti emeği olan bir insandır inönü. kurtuluş savaşı mücadelesindeki askeri dehalarını her kes bilir. sonrasında kanaatimce ülkemizin en başarılı başbakanıdır. cumhurbaşkanlığı zamanındaki 2.paylaşım savaşındaki tarafsızlığı milyonlarca insanımızın canını kurtarmıştır. pek bilinmez ama 1960'larda ülkemizi 2 esaslı darbeden kurtaran siyasetçidir.
ama bunlara rağmen artık halkımızın kahir ekserisi kendisini istemiyordu. ve onun başlattığı çok partili siyaset hamlesinde demokrasinin namusu açısından menderes'e rey atardım.
94 seçimlerinde rey hakkım olsa erdoğan'a oy verirdim. son istanbul seçimlerinde imamoğlu'na. kim olursan ol halkla inatlaşamazsın kardeşim.
son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sesi hücrede boğulmak istenen adaya oy verdim. demokraside inat mutlaka iyi bir şeydir. mutlaka sonunda kalıcı zafer vardır.
bu mücadele tarihinde sınıfım itibariyle beni asıl ilgilendiren işçi sınıfının kazanımlarıdır. fakat yine de günün mana ve önemine uygun olarak konuyu biraz daha tepeden ele alacağım.
adnan menderes veya bayar'a hiç bir sempatim olmamasına ve hatta inönü'ye büyük hayranlığım olmasına rağmen 46 ve 50 seçimlerinde demokrat partiye oy verirdim.
inönü deyip geçemezsin bu ülkede. ülkemize en az atatürk kadar değil, atatürk kadar hizmeti emeği olan bir insandır inönü. kurtuluş savaşı mücadelesindeki askeri dehalarını her kes bilir. sonrasında kanaatimce ülkemizin en başarılı başbakanıdır. cumhurbaşkanlığı zamanındaki 2.paylaşım savaşındaki tarafsızlığı milyonlarca insanımızın canını kurtarmıştır. pek bilinmez ama 1960'larda ülkemizi 2 esaslı darbeden kurtaran siyasetçidir.
ama bunlara rağmen artık halkımızın kahir ekserisi kendisini istemiyordu. ve onun başlattığı çok partili siyaset hamlesinde demokrasinin namusu açısından menderes'e rey atardım.
94 seçimlerinde rey hakkım olsa erdoğan'a oy verirdim. son istanbul seçimlerinde imamoğlu'na. kim olursan ol halkla inatlaşamazsın kardeşim.
son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sesi hücrede boğulmak istenen adaya oy verdim. demokraside inat mutlaka iyi bir şeydir. mutlaka sonunda kalıcı zafer vardır.
seçim dönemi imralı adasına gönderilen bir akademisyencik vardı. öcalan'a yerli ve milli dediği habertürk yayınından aklımda kalanları anlatmak istiyorum öncelikle.
bu şahsı erdoğan'a götürüp imralı'dan mucize seçim mektubu fikrini ortaya atan kişi özetle arınçmış.
silahlı örgütün 20 yıl yöneticiliğini yapan osman öcalan'ın da trt 6'da meşru ve yasal siyasetçi imamoğlu'na neredeyse bir sövmediğini bıraktığı yayının perde arkasında da arınç'ın olduğunu düşünmekteyim.
en son fetö firarisi bir şahsın pastane açılışında boy göstermişti arınç bey. bu şahsın oğlu da fetö'den hüküm giymiştir. böyle bir şeyi siz yapsanız bırakın kayyum atanmayı 7 sülalenizi kamudan kazırlar.
peki neden arınç'a bunları yapmak serbest ki? bence onun da gik'teki koltuğuna ivedilikle kayyum atanmalıdır.
bu şahsı erdoğan'a götürüp imralı'dan mucize seçim mektubu fikrini ortaya atan kişi özetle arınçmış.
silahlı örgütün 20 yıl yöneticiliğini yapan osman öcalan'ın da trt 6'da meşru ve yasal siyasetçi imamoğlu'na neredeyse bir sövmediğini bıraktığı yayının perde arkasında da arınç'ın olduğunu düşünmekteyim.
en son fetö firarisi bir şahsın pastane açılışında boy göstermişti arınç bey. bu şahsın oğlu da fetö'den hüküm giymiştir. böyle bir şeyi siz yapsanız bırakın kayyum atanmayı 7 sülalenizi kamudan kazırlar.
peki neden arınç'a bunları yapmak serbest ki? bence onun da gik'teki koltuğuna ivedilikle kayyum atanmalıdır.
kürt halkına 80 senedir etmedikleri kötülüğü bırakmadılar. şimdi yine bir kez daha siyasi iradelerini gasp etmişler hiç bir şey olmaz. halklarımız dayanışma içinde bunun içinden de alnının akıyla çıkar.
hdp siyasi geleneği ise kürt halkını bile aşan bir mekanizmadır. binlerce siyasetçisi, üzerlerinde bir çakı bulunmamasına rağmen maphustur. bugüne kadar hdp/dbp belediye başkanlarının teröre maddi kaynak aktardığına dair binlerce manşet görseniz de bu hususta tek bir iddeaname bile yoktur.
hdp'ye bu zulümle umudu yok edemezsiniz. aynı adana'da sıcağa sinirlenip güneşe ateş eden dayılar kadar komik duruma düşmekteler. 10 yıl önce yüzde 5 alan parti bugün yüzde 14 oy almakta.
hdp umuttur. hdp varsa umut var.
son dönemde bahsi geçen hdp li belediye başkanları kayyımların trilyonluk çerez faturalarını ödemeye fırsat bulamamıştı. ne ara teröre yardım ettiler ki.
yani akp 2 sene önce yine aynı pilavı yedi ama hal ohal değil. o zamanlar bağzı muhalifler bile bu yöntemi terörle mücadele sanıp yiyorlardı. bugün ise bir çok akp li bile yemiyor bunu.
evladı kerbalayız. ayıptır, zulümdür, cinayettir.
hdp siyasi geleneği ise kürt halkını bile aşan bir mekanizmadır. binlerce siyasetçisi, üzerlerinde bir çakı bulunmamasına rağmen maphustur. bugüne kadar hdp/dbp belediye başkanlarının teröre maddi kaynak aktardığına dair binlerce manşet görseniz de bu hususta tek bir iddeaname bile yoktur.
hdp'ye bu zulümle umudu yok edemezsiniz. aynı adana'da sıcağa sinirlenip güneşe ateş eden dayılar kadar komik duruma düşmekteler. 10 yıl önce yüzde 5 alan parti bugün yüzde 14 oy almakta.
hdp umuttur. hdp varsa umut var.
son dönemde bahsi geçen hdp li belediye başkanları kayyımların trilyonluk çerez faturalarını ödemeye fırsat bulamamıştı. ne ara teröre yardım ettiler ki.
yani akp 2 sene önce yine aynı pilavı yedi ama hal ohal değil. o zamanlar bağzı muhalifler bile bu yöntemi terörle mücadele sanıp yiyorlardı. bugün ise bir çok akp li bile yemiyor bunu.
evladı kerbalayız. ayıptır, zulümdür, cinayettir.
sabaha karşının bu vaktinde mezar taşıma ne yazılsa lann diye aptal iyimserlik sularında yüzen genç kahraman. korkmayın intihar falan etmeyeceğim. en azından 19,08,2019 tarihinin sabahının bu vaktinde değil. ama yani insan 35'inde zihninin hülasalarında böyle espirilerle rahatlatır mı lan kendini. hayatımda hiç olmadığım kadar umutsuzum her şeyden. vahşi bir dünyaya gelen vahşilerden başka bir halt olmadığımızı düşünüyorum. öyle kurnaz vahşileriz ki önce dünyayı güzel yaşamla boyuyoruz. onu da parayla satıyorlar lan hem de çok parayla satıyorlar. alanı var geberene kadar çalışsa da elinde borçlardan gayrı bir haltı olamayanı var.
bir daha bağzı haltlardan umut edersem, şu sözlüğün her hangi bir yerini umut yaşam rengiyle boyarsam, offf bee offf!! hem de ne offf!!!!
mezar taşıma yazılmasını istediğim cümleyi de buldum. param yoktu çaldım hatta,
''birileri ona ölmedin diyordu, ölüm bile yanında hüzünle gülüyordu...''
bir daha bağzı haltlardan umut edersem, şu sözlüğün her hangi bir yerini umut yaşam rengiyle boyarsam, offf bee offf!! hem de ne offf!!!!
mezar taşıma yazılmasını istediğim cümleyi de buldum. param yoktu çaldım hatta,
''birileri ona ölmedin diyordu, ölüm bile yanında hüzünle gülüyordu...''
bizimkiler dizisinde tak tak sedat lakaplı bireyin, patronu katil yavuz beye karşı işe geç kaldığı zaman telefondaki yalanıdır.
genel itibariyle ise benim de hayatımdan hafta bir kaç defa yaşanan bir gerçek kesittir.
mesaisi 8'de başlayan bu yazar dostunuz çoğunlukla servisi kaçırır. 8,30-8,40 sularında idari müdürü aradığında repliği hazırdır ''hastanedeyim canım müdürüm, eczane taraflarında ufak bir imza işi vardı onla ilgileniyorum tak!!!.''
müdür neredesin diye sorsun sormasın, cevap duruma göre eğilir bükülür. sonra telefon kapanır, allah kahretsin hala hastaneye 15 dakika yol vardır.
genel itibariyle ise benim de hayatımdan hafta bir kaç defa yaşanan bir gerçek kesittir.
mesaisi 8'de başlayan bu yazar dostunuz çoğunlukla servisi kaçırır. 8,30-8,40 sularında idari müdürü aradığında repliği hazırdır ''hastanedeyim canım müdürüm, eczane taraflarında ufak bir imza işi vardı onla ilgileniyorum tak!!!.''
müdür neredesin diye sorsun sormasın, cevap duruma göre eğilir bükülür. sonra telefon kapanır, allah kahretsin hala hastaneye 15 dakika yol vardır.
90'ların ortasında da beğeniyle izlediğim bir umur bugay dizisidir. henüz 13-14 yaşımda bir şeydim o zamanlar. o zamanlar 20'li yaşlarının ortasında olan ülkücü abim şöyle nasihat ederdi bana ''izleme lan bunları, komünist bunlar. wallaa sen de komünist olursun.''
o zamanlar ben de abimin bir yavru kurdu olsam da bu nasihat üzerine daha bir heyecanla izlemeye koyulmuştum diziyi. beni o dizi komünist yapmadı fakat olacağım varmış. o gün bugün benden daha genç olan bir insan işid belgeseli bile izlese, izleme lan bunu sen de cihatçı terorist olursun diye bir diktede bulunmam. naçizane sizin de gençlerimize bu tür abartılı tepkiler vermemenizi rica ederim.
şayet iyi bir eğitim sistemimiz olsaydı yakın tarihi öğretme adına bu dizi mutlaka lise müfradatında olurdu. senaryosundan, figürasyonuna kadar ustalık akan kaliteli bir yapımdır. youtubede çekilmiş 10 bölümü de mevcuttur. bir kere daldıktan sonra 2 günde bitireceğinizden eminim. bittiği zaman sanata doymuş olacaksınız. ve yakın demokrasi tarihimizden çok şey öğreneceksiniz.
o zamanlar ben de abimin bir yavru kurdu olsam da bu nasihat üzerine daha bir heyecanla izlemeye koyulmuştum diziyi. beni o dizi komünist yapmadı fakat olacağım varmış. o gün bugün benden daha genç olan bir insan işid belgeseli bile izlese, izleme lan bunu sen de cihatçı terorist olursun diye bir diktede bulunmam. naçizane sizin de gençlerimize bu tür abartılı tepkiler vermemenizi rica ederim.
şayet iyi bir eğitim sistemimiz olsaydı yakın tarihi öğretme adına bu dizi mutlaka lise müfradatında olurdu. senaryosundan, figürasyonuna kadar ustalık akan kaliteli bir yapımdır. youtubede çekilmiş 10 bölümü de mevcuttur. bir kere daldıktan sonra 2 günde bitireceğinizden eminim. bittiği zaman sanata doymuş olacaksınız. ve yakın demokrasi tarihimizden çok şey öğreneceksiniz.
fatih tezcan'ın sıçmık söylemleriyle kardeş bir söylemdir. mustafa kemal her ne kadar cumhuriyetimizin kurucusu ve gelmiş geçmiş cumhurbaşkanları arasında en iyisi olsa da son tahlilde bir siyasetçidir. kimse mustafa kemal'i, abdulhamt'i, erdoğan'ı sevmeye zorlanamayacağı gibi sevmiyor diye de hainlikle suçlanamaz. zira aklı selim düşünüldüğünde ikisi de faşizmdir.
ben bir komünist olarak, genç cumhuriyeti milli burjuva değerler üzerinde yükseltmeye çalışan gazi paşayı korkmadan eleştirebilmeliyim. bunun adı demokrasidir. hatta ilerlemedir. ama tabii ki bu eleştiriler ideolojik temelli olmalıdır. ülkemizin çok büyük bir kısmının saygı, sevgi, minnet duyduğu bir insana asla saygısız bir üslup geliştirilmemelidir. demokrasi kültürünün en önemli temeli olan bir arada yaşamanın gereğidir bu.
fakat kim olursa olsun sevmemenin bedeli hainlikle itham etmenin hiç bir demokraside yeri yoktur.
ben bir komünist olarak, genç cumhuriyeti milli burjuva değerler üzerinde yükseltmeye çalışan gazi paşayı korkmadan eleştirebilmeliyim. bunun adı demokrasidir. hatta ilerlemedir. ama tabii ki bu eleştiriler ideolojik temelli olmalıdır. ülkemizin çok büyük bir kısmının saygı, sevgi, minnet duyduğu bir insana asla saygısız bir üslup geliştirilmemelidir. demokrasi kültürünün en önemli temeli olan bir arada yaşamanın gereğidir bu.
fakat kim olursa olsun sevmemenin bedeli hainlikle itham etmenin hiç bir demokraside yeri yoktur.
ergenliğimde hastası olduğum kadındı. minyon kadınlara karşı olan büyük aşkım jeni ile başlamış olabilir. biraz büyüyüp sapyosekselizme meyil edince ilgimi çekmemeye başladı. bugünlerde artık kendisi bir mature ve minyon bir kadından daha güzel bir şey varsa minyon ve mature bir kadındır. bu yaşına kadar 3-5 kitap da okumuştur.
bir gün bir ortamda karşılaşırsak benimle çay içme şansı olabilecektir.
bir gün bir ortamda karşılaşırsak benimle çay içme şansı olabilecektir.
modayla ilgilenmediğim için sanatı hakkında yorum yapamayacağım modacı. ama bir kaç programda denk geldiğim kadarıyla gerçek bir entelektüel ve tatlı bir kırık.
lafını sözünü esirgemeyen cesur da bir adam. günümüzde baba baba aydın geçinip hükümetin bir politikasını eleştiremeyen korkaklar yanında baya da delikanlı bir adam.
bu adamcağızı çevresi polisle doluyken vahşi bir guruhun dünyanın gözü önünde linç ettiğini her kes gördü. oysa türkiye'de işkence mi var? bari eskiden bu kadar göz önünde yoktu demek istiyorum.
elbet geçecek bu günler. zulüm payidar kalmayacak. ve geçmişe baktığımızda atilla taş'ların bile susmadığı, f tipinde yattığı günleri nasıl atlattığımıza bakıp ürpereceğiz.
lafını sözünü esirgemeyen cesur da bir adam. günümüzde baba baba aydın geçinip hükümetin bir politikasını eleştiremeyen korkaklar yanında baya da delikanlı bir adam.
bu adamcağızı çevresi polisle doluyken vahşi bir guruhun dünyanın gözü önünde linç ettiğini her kes gördü. oysa türkiye'de işkence mi var? bari eskiden bu kadar göz önünde yoktu demek istiyorum.
elbet geçecek bu günler. zulüm payidar kalmayacak. ve geçmişe baktığımızda atilla taş'ların bile susmadığı, f tipinde yattığı günleri nasıl atlattığımıza bakıp ürpereceğiz.
ülkemizde genel olarak 15 sene büyük başarıyla canlandırdığı bizimkiler dizisindeki ''sabri bey'' rolüyle tanınır. bir çok başarılı ve tiyatro camiasında saygınlığı olan tiyatro eserleri yazmıştır.
fakat benim için en önemli rolü müjde ar'ın baş rolünde oynadığı ''teyzem'' filmindeki tacizci üvey baba rolüdür. kanaatimce bu performansı bir abd filminde sergileseydi aynı yıl hem altın küre hem de oscar'ı kucaklardı.
ışıklar içinde yatsın.
fakat benim için en önemli rolü müjde ar'ın baş rolünde oynadığı ''teyzem'' filmindeki tacizci üvey baba rolüdür. kanaatimce bu performansı bir abd filminde sergileseydi aynı yıl hem altın küre hem de oscar'ı kucaklardı.
ışıklar içinde yatsın.
bir iç güdü durumudur. hatta yaşamda kalmak için olmazsa olmaz bir iç güdü durumudur. en sağlıklı ruh hali bu iç güdüyü yönetmeyi öğrenerek güdü seviyesine getiren ruh halidir.
bu kalibrede bir tiyatro ve sinema oyuncusu avrupa'da yaşasaydı üzerine en az 50 kitap yazılırdı. şatolarda oturuyor olurdu ve hatta ulusal onur ünvanı falan verilirdi. bir çok tiyatro oyununda canlı izlemekten şeref duyduğum bir ustadır.
sinemamızda da ilk önemli denebilecek karakter rolü kapıcılar kralındaki hacer'in abisidir. usta o küçük rolü bile öyle bir üstüne giymiştir ki yolda yanınızdan o halde geçse cüzdan sağlam mı diye cebinizi yoklarsınız.
kibar feyzo'da abaza ama iyi niyetli karakter zulfo'dur. yine postacı filminde asabi alamancı lütfü. züğürt ağada ''kekeç salman'' yılanların öcünde ''haceli''
ve tabii televizyonda, elveda rumeli dizisinde ramiz, bizimkilerde şükrü, ve şehnaz tangoda muhsin.
böyle sanatçılarımız iyi ki ülkemizde doğmuş diye sevinsem mi, yoksa üzülsem mi kararsızım.
sinemamızda da ilk önemli denebilecek karakter rolü kapıcılar kralındaki hacer'in abisidir. usta o küçük rolü bile öyle bir üstüne giymiştir ki yolda yanınızdan o halde geçse cüzdan sağlam mı diye cebinizi yoklarsınız.
kibar feyzo'da abaza ama iyi niyetli karakter zulfo'dur. yine postacı filminde asabi alamancı lütfü. züğürt ağada ''kekeç salman'' yılanların öcünde ''haceli''
ve tabii televizyonda, elveda rumeli dizisinde ramiz, bizimkilerde şükrü, ve şehnaz tangoda muhsin.
böyle sanatçılarımız iyi ki ülkemizde doğmuş diye sevinsem mi, yoksa üzülsem mi kararsızım.
devletin kalkınması için halka mucize olarak sunulan ucube kurumdur. ismi lugatlarda sistem olsa da son 20 yılda halkı milyar milyar soymanın kurumsallığı haline getirilmiştir.
bu sistem devletin veya halkın kalkınması için bir mucize olmasa da siyasi iktidarların yandaş mütahitlerini semir semir semirtmesi için mucizedir. mucizeye bakın ki bu sistem içine girene kadar çaycıya bile borçlu olan şirketler çok kısa sürede dünyanın en büyük 100 şirketi arasında yer alırlar. maşallah allah daha çok versin ama gözümüz yok diyemiyorum, zira para bizden sömürüldüğü için gözümüz var. para bizden çalınıyor diye bir ifade kullanamamaktayım. zira bu kat be kat faiş sömürü tamamen yasal.
malum kişi meydanlarda imf'ye allah kuruş borcumuz yoktur diyor ve bu doğrudur. ama bugün kimsenin şefaflık gibi bir derdi olmadığı için bu şirketlere ne kadar borçluyuz tam olarak bilmiyoruz. hatta eylül, ekim ayı gibi çaresiz çağırılacak imf'nin bile bu borç karmaşası içine girmek istemediği konuşulmaktadır.
bu sistem devletin veya halkın kalkınması için bir mucize olmasa da siyasi iktidarların yandaş mütahitlerini semir semir semirtmesi için mucizedir. mucizeye bakın ki bu sistem içine girene kadar çaycıya bile borçlu olan şirketler çok kısa sürede dünyanın en büyük 100 şirketi arasında yer alırlar. maşallah allah daha çok versin ama gözümüz yok diyemiyorum, zira para bizden sömürüldüğü için gözümüz var. para bizden çalınıyor diye bir ifade kullanamamaktayım. zira bu kat be kat faiş sömürü tamamen yasal.
malum kişi meydanlarda imf'ye allah kuruş borcumuz yoktur diyor ve bu doğrudur. ama bugün kimsenin şefaflık gibi bir derdi olmadığı için bu şirketlere ne kadar borçluyuz tam olarak bilmiyoruz. hatta eylül, ekim ayı gibi çaresiz çağırılacak imf'nin bile bu borç karmaşası içine girmek istemediği konuşulmaktadır.
kadri kıymeti bilinmemiş, geçen yıl yitirdiğimiz sinema ve tiyatro sanatçımızdır. hepimizin çocukluğunda ''kapıcı cafer'' ve ''memnun kaygısız'' olarak bir eli, izi olan güzel insandır.
bizimkiler dizisinde çok kısık ıslıkla çaldığı meşhur ''ipek mendil'' türkümüzdür.
sadık gürbüz yahut ilyas salman'dan en az bir kere dinlemenizi ivedilikle tavsiye ederim.
büyük ustayı bu gece hüzünle yad ediyorum.
ipek mendil dane dane
yuğdular serdiler güle
ana oğlunu yuğdular
başucunda döne döne
gülüm oy oy yavrum oy oy
bizimkiler dizisinde çok kısık ıslıkla çaldığı meşhur ''ipek mendil'' türkümüzdür.
sadık gürbüz yahut ilyas salman'dan en az bir kere dinlemenizi ivedilikle tavsiye ederim.
büyük ustayı bu gece hüzünle yad ediyorum.
ipek mendil dane dane
yuğdular serdiler güle
ana oğlunu yuğdular
başucunda döne döne
gülüm oy oy yavrum oy oy
bizimkiler dizisinde dunkof halis'in köpeğinin adı.