karanlık bir cinayete kurban giden rabia naz vatan'ın, babası, annesi ve olayı araştıran iki gazetecinin göz altına alınması sonrası açıklama yapan içişleri sekreteri.
"rabia naz kızımız üzerinden yargı, emniyet, tüm kurumlar birileri tarafından felç edilmek isteniyor," diyor sayın sekreter.
kendisine öncelikle şunu söylemek isterim ki rabia naz vatan sizin kızınız falan değil. bu masum çocuk sizin 7 kat uzaktan yakınınız olsaydı zaten şimdiye olay aydınlatılmış olurdu. sorun şu ki zaten suçlamaların muhattapları size yakın.
bir de yani acılı bir anne baba ve 2 genç gazeteci üzerinden tüm kurumlar felç oluyorsa o kurumlardaki sorunlar çok daha derindir. rica ederim böyle endişelere sevk etmeyin bizi. biz oralarda her şey dört dörtlük diye düşünmekteyiz.
yoksa sayın abiniz mehmet ağar'ın dediği gibi bir tuğla çekilse her şey tepe taklak falan mı olacak bu kurumlarda?
gezi olayları tüm heyecanı ve insanların müthiş demokratik kıyamıyla sürerken bu herifin gölgeli fotoğrafları düşmüştü ortamlara. millet nasıl gazdan gaza uçuyordu o zaman coşkudan. polisin, insanlara allah yarattı demeden sıktığı gaz hiç bir şeydi.
o gün dedim bu kitle hiç bir açıdan olgunlaşmamış ve ne istediğini bilmeyen garip bir kitle. kendilerinden de taleplerinden de bir halt olmaz. hem o zamanki geziye katılan dostlara, hem de sosyal medyadaki kişilere ''kendinizi böyle saçma şeylerle komik durumlara düşürmeyin'' dediğimde yediğim linci ben biliyorum.
bu çağ bireylerin ''öz'' hakkında hiç bir bilgisi ve fikri olmadığı, biçime en korkunç puttan daha düşkün şekilde tapıldığı bir çağ. milli bayramlarda kemalist halkımız her yerden yakışıklı atatürkümüzün pozlarını paylaşmakta sevinçle. 10 kasımlarda yine sahte bir ağlaklıkla aynı resimler. iş histeriye dökülmüş. hani gezi eylemleri zamanı ''anayasaya göre gösteriler 24 saat sürerse hükümet düşecek'' geyiği vardı ya, sanki kemalist halkımız da bu kadar çok atatürk resmi paylaşırsa paşa hazretleri dirilecek.
fakat işte ''öz'' hakkında hiç bir fikirleri yok. büyük atatürk'ün halkımıza en büyük armağanlarından ormanını biçe biçe yok ettiler. gelin abi sokakta 2 laf söyleyelim bu korkunç katliama desen 3 kişi bulamazsın arkandan gelecek.
şimdi bu gazi kemal'e benzeyen dayı da işin ekmeğini yiyor. kimse kafa bulmasın kendisiyle. kendi biçimsizlikleri ve özlerinin kayıplığına baksın herkes.
o gün dedim bu kitle hiç bir açıdan olgunlaşmamış ve ne istediğini bilmeyen garip bir kitle. kendilerinden de taleplerinden de bir halt olmaz. hem o zamanki geziye katılan dostlara, hem de sosyal medyadaki kişilere ''kendinizi böyle saçma şeylerle komik durumlara düşürmeyin'' dediğimde yediğim linci ben biliyorum.
bu çağ bireylerin ''öz'' hakkında hiç bir bilgisi ve fikri olmadığı, biçime en korkunç puttan daha düşkün şekilde tapıldığı bir çağ. milli bayramlarda kemalist halkımız her yerden yakışıklı atatürkümüzün pozlarını paylaşmakta sevinçle. 10 kasımlarda yine sahte bir ağlaklıkla aynı resimler. iş histeriye dökülmüş. hani gezi eylemleri zamanı ''anayasaya göre gösteriler 24 saat sürerse hükümet düşecek'' geyiği vardı ya, sanki kemalist halkımız da bu kadar çok atatürk resmi paylaşırsa paşa hazretleri dirilecek.
fakat işte ''öz'' hakkında hiç bir fikirleri yok. büyük atatürk'ün halkımıza en büyük armağanlarından ormanını biçe biçe yok ettiler. gelin abi sokakta 2 laf söyleyelim bu korkunç katliama desen 3 kişi bulamazsın arkandan gelecek.
şimdi bu gazi kemal'e benzeyen dayı da işin ekmeğini yiyor. kimse kafa bulmasın kendisiyle. kendi biçimsizlikleri ve özlerinin kayıplığına baksın herkes.
islamcıların ''cahiliye dönemi'' diye manipüle ettiği zamanlardan kalma, o dönemin insanlarının çok kutsal gördüğü bir puttur. hz.muhammed mekke'nin fethi sonrası kabede bütün putları kırarken bu taşa dokunmaz ve kutsal ilan eder.
sebeplerini yazardım ama işte ahmet kaya'nın şarkısında dediği gibi ''başım belada, tabancamı unuttum helada'' vaziyetine düşmek istemiyorum. bir gün tekrar nispeten demokratik ve hukukun uygulandığı bir ülke olursak konuşur tartışırız.
sebeplerini yazardım ama işte ahmet kaya'nın şarkısında dediği gibi ''başım belada, tabancamı unuttum helada'' vaziyetine düşmek istemiyorum. bir gün tekrar nispeten demokratik ve hukukun uygulandığı bir ülke olursak konuşur tartışırız.
nadira kadirova cinayetinden bağımsız olarak düşünülmemesi gereken cinayettir. ve daha taşrada dönen mazlum vatandaşa yapılan basına yansımayan hukuksuzluklarla da ayrı düşünülemez.
artık akp den üst düzey insanları tanıyorsak her türlü cinayete karışabiliyor muyuz? 60 kilo esrarla yakalanıp içiciyim diye yırtabiliyor muyuz? oyunun kuralları böyleyse artık bilelim de ona göre davranalım.
fakat işte korkunçluklar imparatorluğunda hakikat hala güneş gibi parlıyor. rabia naz isimli çocuğumuzun yoksul babası en tepedeki silahla, servetle kuşanmışları korkudan titretmekte.
henüz farkında değiliz ama bu dava hepimizin yarınını belirleyecek. kaybedilirse hiç birimiz parti devletinin zirvesinden güçlü insanları tanıdığı için edilecek zulümlere karşı güvende değiliz.
artık akp den üst düzey insanları tanıyorsak her türlü cinayete karışabiliyor muyuz? 60 kilo esrarla yakalanıp içiciyim diye yırtabiliyor muyuz? oyunun kuralları böyleyse artık bilelim de ona göre davranalım.
fakat işte korkunçluklar imparatorluğunda hakikat hala güneş gibi parlıyor. rabia naz isimli çocuğumuzun yoksul babası en tepedeki silahla, servetle kuşanmışları korkudan titretmekte.
henüz farkında değiliz ama bu dava hepimizin yarınını belirleyecek. kaybedilirse hiç birimiz parti devletinin zirvesinden güçlü insanları tanıdığı için edilecek zulümlere karşı güvende değiliz.
bir solcu olarak bu insanın cezaevinde olmaması gerektiğini savunmamın merhametle yakından uzaktan ilgisi yoktur. tamamen hukukla ilgilidir. yargılandığı suçun tck da yeri bile yoktur. hadi diyelim ki var, bir mahkeme bu şahıs yeterli cezayı yattı dedikten sonra diğer mahkeme nasıl yatmadı diyebiliyor?
bu şahısla aynı hapis cezası alan nazlı ılıcak neden dışarıda? nazlı hanım çıktıktan sonra 5 milyon dolar rüşvet verdi iddiaları çıkmıştı. hiç bir şekilde tekzip edilmedi bu haber. yoksa doğru mudur?
artık yazarlara israil'in düşman hukuku mu uygulanmaktadır? orada da mahkumlar değşik aralıklarla ''hadi hazırlan tahliye oluyorsun'' diyerek kapıya kadar götürülür. sonrasında vaz geçtik denir.
bu bizim hikayemiz midir?
bu şahısla aynı hapis cezası alan nazlı ılıcak neden dışarıda? nazlı hanım çıktıktan sonra 5 milyon dolar rüşvet verdi iddiaları çıkmıştı. hiç bir şekilde tekzip edilmedi bu haber. yoksa doğru mudur?
artık yazarlara israil'in düşman hukuku mu uygulanmaktadır? orada da mahkumlar değşik aralıklarla ''hadi hazırlan tahliye oluyorsun'' diyerek kapıya kadar götürülür. sonrasında vaz geçtik denir.
bu bizim hikayemiz midir?
hayvanlardan ve hatta bitkilerden insanlara geçen hem korku filmi gibi hem de biraz üzerine düşününce vay aq şu doğada neler olabiliyormuş dedirten bakteri türüdür.
genelde ilk durakları farelerdir. fareler kedi kokusundan korkar ve kedi olan yerlerden kaçarlar. fakat bu bakteriyle hemhal olan bir fare kedinin kokusuna karşı büyük bir aşk duyar. ve kendini avlatmak istercesine kediye sokulur. bakterinin 2. yaşam alanı kedinin dışkısı yoluyla atılır. bu evreden sonra insana bulaşma riski yüksektir. genel anlamda sağlıklı bir insanın metabolizması üzerinde etkisi yoktur. sadece hamile kadınlarda risklidir. fakat son yapılan çalışmalar bdsm'ye yatkın bireylerde bu bakterinin yoğun olduğuna dair bulgular vermiştir.
başta dediğim gibi bu bakteri sadece kedilerden geçmez. iyi yıkanmamış bitkilerden dahi bulaşma riski vardır.
genelde ilk durakları farelerdir. fareler kedi kokusundan korkar ve kedi olan yerlerden kaçarlar. fakat bu bakteriyle hemhal olan bir fare kedinin kokusuna karşı büyük bir aşk duyar. ve kendini avlatmak istercesine kediye sokulur. bakterinin 2. yaşam alanı kedinin dışkısı yoluyla atılır. bu evreden sonra insana bulaşma riski yüksektir. genel anlamda sağlıklı bir insanın metabolizması üzerinde etkisi yoktur. sadece hamile kadınlarda risklidir. fakat son yapılan çalışmalar bdsm'ye yatkın bireylerde bu bakterinin yoğun olduğuna dair bulgular vermiştir.
başta dediğim gibi bu bakteri sadece kedilerden geçmez. iyi yıkanmamış bitkilerden dahi bulaşma riski vardır.
2005 yılı abd'nin ölçüsüz ve hoyrat terörünün dünyanın her yerinde tavan yaptığı bir yıldı. bizde de sağın sağı iktidar kendisini bush'un en önemli yardımcısı olarak lanse ediyordu. bu sayede abd den, akp'ye neredeyse sıfır faizli para yağıyordu. o zamanlardan başta yalçın küçük gibi değerli ekonomistler bu paraların uzun vadede ülke ekonomisine kurulmuş en büyük tuzak olduğunu haykırıyordu. bugünkü sefaletten başlayan toplu intiharlar taa o yılların tuzağıdır. akp akıtılan bu paraların önemli kısmını halka bankalar aracılığıyla reklamlarda kredi çekmenin ne iyi bir şey olduğunu parlatarak verdi. bir süre sonra halkımız asgari ücretinin üç katı borçlanarak takla üzerine takla atarak korkunç bir iktisadi yaşam sürmeye başladı. sürdürülemez bir haldi bu zaten artık her yerden patlamakta.
akp bu paranın önemli kısmını da yandaş şirketlere maliyeti 2 lira olan işleri 8 liraya yaptırmakta harcadı. bu hal de sürdürülemezdi. bugün bu borçları devlet bilançolarında aramayın bulamazsınız. çok önemli kısmı şirketler üzerinden borçlanarak yapıldı. fakat hepsine türkiye devleti kefildir. şirketler artık bu bataktan çıkamamakta. batık yine kısa zamanda yoksul halkın üzerine binecek.
işte evo morales bu abd terörü ortamında göte göt diyerek seçilen değerli bir liderdir. kendisine halkçı demek anlatım bozukluğu olur. ziyadesiyle halktır zira kendisi. kız kardeşiyle 2 göz odalı bir evde yaşam sürer. bütün hayatı köylü mücadelesine önderlik etmekle geçmiştir. göreve başladığı gün ''tanıdığım tek bir terorist var o da george bush'tur'' diyerek hem kendi halkına hem de ezilen bütün halklara cesaret vermiştir. uzun yıllar yoksuldan yana kalkınmaya dayalı değerli politikalara da imza atmıştır.
fakat işte uzun yıllar iktidarda kalmak insanı nörolojik bozukluklara itiyor. sevgili morales'e olan da budur. inanın çok demek isterdim ki olan biten sevgili morales'e bir abd komplosudur. dış mihraklar büyük solcu lideri devirmek için emperyalist oyunlar içindedir. fakat durum bu kadar basit değil. tabii ki işin içinde abd nin de kirli parmakları var. fakat yasaları yargı yoluyla kendi istediği gibi eğip bükmeye çalışan morales'de bu komploya çanak tutmuştur. keşke yapmasaydı.
sevgili morales'i, bizimkiyle kıyaslayanlar halt ederler. günlerdir süren protestolarda eylemcilere kesinlikle orantısız bir güç kullanılmamıştır. sandıkla gelen tomayla kalmaya uğraşmamıştır. ve bir süre sonra da istifasını vermiştir. bolivya halkına ve morales'e hayırlı olsun.
bundan sonra bolivya'da hiç bir şey 2005 öncesi gibi olmaz. zaten gelen de sol muhalefetti.
akp bu paranın önemli kısmını da yandaş şirketlere maliyeti 2 lira olan işleri 8 liraya yaptırmakta harcadı. bu hal de sürdürülemezdi. bugün bu borçları devlet bilançolarında aramayın bulamazsınız. çok önemli kısmı şirketler üzerinden borçlanarak yapıldı. fakat hepsine türkiye devleti kefildir. şirketler artık bu bataktan çıkamamakta. batık yine kısa zamanda yoksul halkın üzerine binecek.
işte evo morales bu abd terörü ortamında göte göt diyerek seçilen değerli bir liderdir. kendisine halkçı demek anlatım bozukluğu olur. ziyadesiyle halktır zira kendisi. kız kardeşiyle 2 göz odalı bir evde yaşam sürer. bütün hayatı köylü mücadelesine önderlik etmekle geçmiştir. göreve başladığı gün ''tanıdığım tek bir terorist var o da george bush'tur'' diyerek hem kendi halkına hem de ezilen bütün halklara cesaret vermiştir. uzun yıllar yoksuldan yana kalkınmaya dayalı değerli politikalara da imza atmıştır.
fakat işte uzun yıllar iktidarda kalmak insanı nörolojik bozukluklara itiyor. sevgili morales'e olan da budur. inanın çok demek isterdim ki olan biten sevgili morales'e bir abd komplosudur. dış mihraklar büyük solcu lideri devirmek için emperyalist oyunlar içindedir. fakat durum bu kadar basit değil. tabii ki işin içinde abd nin de kirli parmakları var. fakat yasaları yargı yoluyla kendi istediği gibi eğip bükmeye çalışan morales'de bu komploya çanak tutmuştur. keşke yapmasaydı.
sevgili morales'i, bizimkiyle kıyaslayanlar halt ederler. günlerdir süren protestolarda eylemcilere kesinlikle orantısız bir güç kullanılmamıştır. sandıkla gelen tomayla kalmaya uğraşmamıştır. ve bir süre sonra da istifasını vermiştir. bolivya halkına ve morales'e hayırlı olsun.
bundan sonra bolivya'da hiç bir şey 2005 öncesi gibi olmaz. zaten gelen de sol muhalefetti.
atanamamış devlet bahçelidir.
bugün kedisi olan bir arkadaşımı ziyarete gittim. arkadaşımın 2 de papağan cinsi kuşu var. kediyle beraber uyuyup kalıyorlarmış. geçen günlerde papağanın biri uyurken kedisinin kulaklarını ısırmış ve kedi buna sadece ağlayarak tepki göstermiş.
benim kedimse duvarın boyumun yetişeceği en yüksek yere kafesini astığım kuşumu yemek için perdeyi tarzan gibi kullanarak atlıyor. allahtan daha o kadar bir tarzan değil eşşeolu eşek.
neyse allahtan benim kedimin içinde devrimci bir öfke ve zeka var diye avutmak istedim kendimi. ama bu saçma avuntum kısa sürdü. kendisini sakinleştirmek için yoga öğretmek isterdim fakat ben de bilmiyorum o naneyi.
benim kedimse duvarın boyumun yetişeceği en yüksek yere kafesini astığım kuşumu yemek için perdeyi tarzan gibi kullanarak atlıyor. allahtan daha o kadar bir tarzan değil eşşeolu eşek.
neyse allahtan benim kedimin içinde devrimci bir öfke ve zeka var diye avutmak istedim kendimi. ama bu saçma avuntum kısa sürdü. kendisini sakinleştirmek için yoga öğretmek isterdim fakat ben de bilmiyorum o naneyi.
lübnan da din, mezhep farkını bir kenara atıp sömürücülerinden haklarını almak için sokağa çıkan halkın sloganıdır. bütün soyguncu hegemonya devletin tepesinden gitmeli anlamındadır. ve lübnan'ın aydınlık halkı bunu haftalardır süren kararlı eylemleriyle başarıyorlar da.
olmayan şeydir. olmayacak da iştir. lenin, ''devlet varsa özgürlük yoktur, özgürlük olduğunda devletler olmayacaktır'' diyerek durumu güzel özetlemiştir.
insanlar 5000 yıl evvel devleti ve tanrıyı yarattığından beri ikisini de revize etmeye çalıştılar. bu çabaları teknoloji, politika ve hatta mimari de büyük atılımlara neden olsa da özü itibariyle insanı insanlıktan çıkartmıştır.
geçmişin tanrı krallıkları yönetme meşruiyetini göklerden alırlardı. fransız ihtilalinden sonra ulus devlet putundan almaya başladılar. kitleleri milliyetçilik afyonuyla uyutup sermayeyi olabildiğince enternasyonelleştirdiler. sanırım kapitalizm gibi çürük bir düzenin iki yüz yıla yakın yaşamasının en büyük formüllerinden biri budur.
fakat artık görülüyor ki bu formül de tutmamaktadır. zira trump, şu ingiltere'nin son iki baş şeysi falan bize gösteriyor ki kapitalizmin enternasyonelleşmesi ve ulus devlete mahkumiyet çabası çelişkileri iyice gün yüzüne çıkmıştır. ortada bok gibi kokan kapitalizmin özünün kokusudur.
mutlaka ki insanlık 21. yüzyılda kendisine devlet sisteminden bağımsız ve insanlığa yakışan yeni bir toplum düzeni bulacaktır.
insanlar 5000 yıl evvel devleti ve tanrıyı yarattığından beri ikisini de revize etmeye çalıştılar. bu çabaları teknoloji, politika ve hatta mimari de büyük atılımlara neden olsa da özü itibariyle insanı insanlıktan çıkartmıştır.
geçmişin tanrı krallıkları yönetme meşruiyetini göklerden alırlardı. fransız ihtilalinden sonra ulus devlet putundan almaya başladılar. kitleleri milliyetçilik afyonuyla uyutup sermayeyi olabildiğince enternasyonelleştirdiler. sanırım kapitalizm gibi çürük bir düzenin iki yüz yıla yakın yaşamasının en büyük formüllerinden biri budur.
fakat artık görülüyor ki bu formül de tutmamaktadır. zira trump, şu ingiltere'nin son iki baş şeysi falan bize gösteriyor ki kapitalizmin enternasyonelleşmesi ve ulus devlete mahkumiyet çabası çelişkileri iyice gün yüzüne çıkmıştır. ortada bok gibi kokan kapitalizmin özünün kokusudur.
mutlaka ki insanlık 21. yüzyılda kendisine devlet sisteminden bağımsız ve insanlığa yakışan yeni bir toplum düzeni bulacaktır.
elbetteki devlet yetkilileri durup durduk yere günlüğü 50 liraya çalışan çoluğu çocuğu zevk için korkunç bombalarla öldürdü iddiasında değilim. kendilerine gelen yanlış bir istihbarat sonucu onca çocuk korkunç bombalarla öldürülmüştür. devlet yetkililerinden bile bu durumu olumlayabilen kimse yokken sosyal medyada vahşice kutsanması vicdanlarda kapanmaz bir deliktir.
türkiye'nin en sağındaki liderlerden bbp başkanı destici bile şu açıklamayı yapmıştır. kaçakçıya bomba atamazsın. bunun hiç bir hukukta yeri yoktur. hatta elinde tüfek olan yasa dışı örgüt militanlarına uçaklarla saldırmak bile yoktur uluslar arası hukukta.
masum canlara ahmed arif'in dizelerini gönderiyorum.
bu dağ mengene dağıdır
tanyeri atanda van'da
bu dağ nemrut yavrusudur
tanyeri atanda nemruda karşı
bir yanın çığ tutar, kafkas ufkudur
bir yanın seccade acem mülküdür
doruklarda buzulların salkımı
firari guvercinler su başlarında
ve karaca sürüsü,
keklik takımı...
yiğitlik inkar gelinmez
tek'e - tek döğüşte yenilmediler
bin yıllardan bu yan, bura uşağı
gel haberi nerden verek
turna sürüsü değil bu
gökte yıldız burcu değil
otuzüç kurşunlu yürek
otuzuç kan pınarı
akmaz,
göl olmuş bu dağda...
2.
yokuşun dibinden bir tavşan kalktı
sırtı alaçakır
karnı sütbeyaz
garip, ikicanlı, bir dağ tavşanı
yüreği ağzında öyle zavallı
tövbeye getirir insanı
tenhaydı, tenhaydı vakitler
kusursuz, çırılçıplak bir şafaktı
baktı otuzüçten biri
karnında açlığın ağır boşluğu
saç, sakal bir karış
yakasında bit,
baktı kolları vurulu,
cehennem yürekli bir yiğit,
bir garip tavşana,
bir gerilere.
düştü nazlı filintası aklına,
yastığı altında küsmüş,
düştü, harran ovasından getirdiği tay
perçemi mavi boncuklu,
alnında akıtma
üç topuğu ak,
eşkini hovarda, kıvrak,
doru, seglavi kısrağı.
nasıl uçmuşlardı hozat önünde!
şimdi, böyle çaresiz ve bağlı,
böyle arkasında bir soğuk namlu
bulunmayaydı,
sığınabilirdi yüceltilere...
bu dağlar, kardeş dağlar, kadrini bilir,
evvel allah bu eller utandırmaz adamı,
yanan cıgaranın külünü,
güneşlerde çatal kıvılcımlanan
engereğin dilini,
ilk atımda uçuran
usta elleri...
bu gözler, bir kere bile faka basmadı
çığ bekleyen boğazların kıyametini
karlı, yumuşacık hıyanetini
uçurumların,
önceden bilen gözleri...
çaresiz
vurulacaktı,
buyruk kesindi,
gayrı gözlerini kör sürüngenler
yüreğini leş kuşları yesindi...
3.
vurulmuşum
dağların kuytuluk bir boğazında
vakitlerden bir sabah namazında
yatarım
kanlı, upuzun...
vurulmuşum
düşüm, gecelerden kara
bir hayra yoranım çıkmaz
canım alırlar ecelsiz
sığdıramam kitaplara
şifre buyurmuş bir paşa
vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız
kirvem, hallarımı aynı böyle yaz
rivayet sanılır belki
gül memeler değil
domdom kurşunu
paramparça ağzımdaki...
4.
ölüm buyruğunu uyguladılar,
mavi dağ dumanını
ve uyur-uyanık seher yelini
kanlara buladılar.
sonra oracıkta tüfek çattılar
koynumuzu usul-usul yoklayıp
aradılar.
didik-didik ettiler
kirmanşah dokuması al kuşağımı
tespihimi, tabakamı alıp gittiler
hepsi de armağandı acemelinden...
kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız
karşıyaka köyleri, obalarıyla
kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu,
komşuyuz yaka yakaya
birbirine karışır tavuklarımız
bilmezlikten değil,
fıkaralıktan
pasaporta ısınmamış içimiz
budur katlimize sebep suçumuz,
gayrı eşkiyaya çıkar adımız
kaçakçıya
soyguncuya
hayına...
kirvem hallarımı aynı böyle yaz
rivayet sanılır belki
gül memeler değil
domdom kurşunu
paramparça ağzımdaki...
5.
vurun ulan,
vurun,
ben kolay ölmem.
ocakta küllenmiş közüm,
karnımda sözüm var
haldan bilene.
babam gözlerini verdi urfa önünde
üç de kardaşını
üç nazlı selvi,
ömrüne doymamış üç dağ parçası.
burçlardan, tepelerden, minarelerden
kirve, hısım, dağların çocukları
fransız kuşatmasına karşı koyanda
bıyıkları yeni terlemiş daha
benim küçük dayım nazif
yakışıklı,
hafif,
iyi süvari
vurun kardaş demiş
namus günüdür
ve şaha kaldırmış atını.
kirvem hallarımı aynı böyle yaz
rivayet sanılır belki
gül memeler değil
domdom kurşunu
paramparça ağzımdaki...
türkiye'nin en sağındaki liderlerden bbp başkanı destici bile şu açıklamayı yapmıştır. kaçakçıya bomba atamazsın. bunun hiç bir hukukta yeri yoktur. hatta elinde tüfek olan yasa dışı örgüt militanlarına uçaklarla saldırmak bile yoktur uluslar arası hukukta.
masum canlara ahmed arif'in dizelerini gönderiyorum.
bu dağ mengene dağıdır
tanyeri atanda van'da
bu dağ nemrut yavrusudur
tanyeri atanda nemruda karşı
bir yanın çığ tutar, kafkas ufkudur
bir yanın seccade acem mülküdür
doruklarda buzulların salkımı
firari guvercinler su başlarında
ve karaca sürüsü,
keklik takımı...
yiğitlik inkar gelinmez
tek'e - tek döğüşte yenilmediler
bin yıllardan bu yan, bura uşağı
gel haberi nerden verek
turna sürüsü değil bu
gökte yıldız burcu değil
otuzüç kurşunlu yürek
otuzuç kan pınarı
akmaz,
göl olmuş bu dağda...
2.
yokuşun dibinden bir tavşan kalktı
sırtı alaçakır
karnı sütbeyaz
garip, ikicanlı, bir dağ tavşanı
yüreği ağzında öyle zavallı
tövbeye getirir insanı
tenhaydı, tenhaydı vakitler
kusursuz, çırılçıplak bir şafaktı
baktı otuzüçten biri
karnında açlığın ağır boşluğu
saç, sakal bir karış
yakasında bit,
baktı kolları vurulu,
cehennem yürekli bir yiğit,
bir garip tavşana,
bir gerilere.
düştü nazlı filintası aklına,
yastığı altında küsmüş,
düştü, harran ovasından getirdiği tay
perçemi mavi boncuklu,
alnında akıtma
üç topuğu ak,
eşkini hovarda, kıvrak,
doru, seglavi kısrağı.
nasıl uçmuşlardı hozat önünde!
şimdi, böyle çaresiz ve bağlı,
böyle arkasında bir soğuk namlu
bulunmayaydı,
sığınabilirdi yüceltilere...
bu dağlar, kardeş dağlar, kadrini bilir,
evvel allah bu eller utandırmaz adamı,
yanan cıgaranın külünü,
güneşlerde çatal kıvılcımlanan
engereğin dilini,
ilk atımda uçuran
usta elleri...
bu gözler, bir kere bile faka basmadı
çığ bekleyen boğazların kıyametini
karlı, yumuşacık hıyanetini
uçurumların,
önceden bilen gözleri...
çaresiz
vurulacaktı,
buyruk kesindi,
gayrı gözlerini kör sürüngenler
yüreğini leş kuşları yesindi...
3.
vurulmuşum
dağların kuytuluk bir boğazında
vakitlerden bir sabah namazında
yatarım
kanlı, upuzun...
vurulmuşum
düşüm, gecelerden kara
bir hayra yoranım çıkmaz
canım alırlar ecelsiz
sığdıramam kitaplara
şifre buyurmuş bir paşa
vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız
kirvem, hallarımı aynı böyle yaz
rivayet sanılır belki
gül memeler değil
domdom kurşunu
paramparça ağzımdaki...
4.
ölüm buyruğunu uyguladılar,
mavi dağ dumanını
ve uyur-uyanık seher yelini
kanlara buladılar.
sonra oracıkta tüfek çattılar
koynumuzu usul-usul yoklayıp
aradılar.
didik-didik ettiler
kirmanşah dokuması al kuşağımı
tespihimi, tabakamı alıp gittiler
hepsi de armağandı acemelinden...
kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız
karşıyaka köyleri, obalarıyla
kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu,
komşuyuz yaka yakaya
birbirine karışır tavuklarımız
bilmezlikten değil,
fıkaralıktan
pasaporta ısınmamış içimiz
budur katlimize sebep suçumuz,
gayrı eşkiyaya çıkar adımız
kaçakçıya
soyguncuya
hayına...
kirvem hallarımı aynı böyle yaz
rivayet sanılır belki
gül memeler değil
domdom kurşunu
paramparça ağzımdaki...
5.
vurun ulan,
vurun,
ben kolay ölmem.
ocakta küllenmiş közüm,
karnımda sözüm var
haldan bilene.
babam gözlerini verdi urfa önünde
üç de kardaşını
üç nazlı selvi,
ömrüne doymamış üç dağ parçası.
burçlardan, tepelerden, minarelerden
kirve, hısım, dağların çocukları
fransız kuşatmasına karşı koyanda
bıyıkları yeni terlemiş daha
benim küçük dayım nazif
yakışıklı,
hafif,
iyi süvari
vurun kardaş demiş
namus günüdür
ve şaha kaldırmış atını.
kirvem hallarımı aynı böyle yaz
rivayet sanılır belki
gül memeler değil
domdom kurşunu
paramparça ağzımdaki...
bugün sevgili kızı sanem altan aracalığıyla şu mesajı göndermiştir;
''beni hapiste tutmak istiyorsanız istediğiniz kadar tutabilirsiniz, hapishane beni korkutmaz.böyle bir iktidardan korkmaktansa ömrümü hapishanede tamamlamayı tercih ederim.bu iktidar bu gerekçelerle beni hapishanede tuttuğu sürece beni hapiste tutanlar küçülür.''
''beni hapiste tutmak istiyorsanız istediğiniz kadar tutabilirsiniz, hapishane beni korkutmaz.böyle bir iktidardan korkmaktansa ömrümü hapishanede tamamlamayı tercih ederim.bu iktidar bu gerekçelerle beni hapishanede tuttuğu sürece beni hapiste tutanlar küçülür.''
geçen günlerde önce tahliye kararı verilip, ailesi kendisini zindandan almaya giderken karar iptal edilen hdp milletvekili abdullah zeydan'ın açıklamasıdır.
abdullah bey, halkların demokratik başkanı selahattin demirtaş'ın koğuş arkadaşıdır. demirtaş da bugün twitter hesabından
''hukuk yok, kanun yok, adalet hiç yok. ama yoldaşlık var, dayanışma var, umut var, direnç var. özgürlük de elbet bir gün olacak.''
açıklamasında bulunmuştur.
abdullah bey, halkların demokratik başkanı selahattin demirtaş'ın koğuş arkadaşıdır. demirtaş da bugün twitter hesabından
''hukuk yok, kanun yok, adalet hiç yok. ama yoldaşlık var, dayanışma var, umut var, direnç var. özgürlük de elbet bir gün olacak.''
açıklamasında bulunmuştur.
temel karamollaoğlu açıklamasıdır. temel beyin hakkını yemeyeyim, madımak da belediye başkanı olarak direk dahli olsa da tek sorumlusu kendisi değildir tabii. yozlaşmış sosyal demokrat hükümet ortaklarının da dahli vardır. başbağlar katliamı yazık ki henüz üzerindendeki örtüden bir toz bile kaldırılamamış bir dehşettir. fakat roboski direk sizin siyasi çizginize aittir doğrudur. hrant dink'i de unutmayın temel bey.
gün gelir hukuk önüne gelir tekrar bu işler.
temel beyin bu günah çıkartması geçen günlerde arınç'ın güya özür dileyerek insanların gözüne baka baka dalga geçmesini hatırlattı bana. arınç'a göre özel bir düzenleme lazımmış. zaten o özel düzenlemeyi yapmayacaklar. fakat özel düzenlemeye de ihtiyaç yok bu konuda. hukuk önünde aklanmış bütün khk lıların yarın işe iadesinde hiç bir engel yoktur. yahut hayatında hiç bir terör olayına karışmayan insanların teyzesi, danası, bilmemne oğlu bir yürüyüşe katıldı diye kamudan atılan insanlar 2000 yıllık suçun şahsiliği ilkesi kapsamında işe iade edilebilir.
resmen dalga geçmekteler herkesle.
gün gelir hukuk önüne gelir tekrar bu işler.
temel beyin bu günah çıkartması geçen günlerde arınç'ın güya özür dileyerek insanların gözüne baka baka dalga geçmesini hatırlattı bana. arınç'a göre özel bir düzenleme lazımmış. zaten o özel düzenlemeyi yapmayacaklar. fakat özel düzenlemeye de ihtiyaç yok bu konuda. hukuk önünde aklanmış bütün khk lıların yarın işe iadesinde hiç bir engel yoktur. yahut hayatında hiç bir terör olayına karışmayan insanların teyzesi, danası, bilmemne oğlu bir yürüyüşe katıldı diye kamudan atılan insanlar 2000 yıllık suçun şahsiliği ilkesi kapsamında işe iade edilebilir.
resmen dalga geçmekteler herkesle.
bu kadar güzel kadın doğada yok. allah benim ömrümden alsın ona versin.
yıllarca ankara'nın değişik semtlerinde iki küçük lokanta işlettim. bundan 20 yıl evvel izlediğim ''notting hill'' filminin hala etkisindeydim. malum o filmde de julia roberts, kendi kimliğiyle şekilsiz aktör hugh grant'ın işlettiği göt kadar kitapçıya gelir. sonra aşık olurlar falan. ben yıllarca küçük kebapçımda ciddi ciddi nicole kidman da benim göt kadar lokantama gelir mi lan diye hayal kurdum.
ve evet hala israrla bir ucundan tedavime başlamıyorum.
yıllarca ankara'nın değişik semtlerinde iki küçük lokanta işlettim. bundan 20 yıl evvel izlediğim ''notting hill'' filminin hala etkisindeydim. malum o filmde de julia roberts, kendi kimliğiyle şekilsiz aktör hugh grant'ın işlettiği göt kadar kitapçıya gelir. sonra aşık olurlar falan. ben yıllarca küçük kebapçımda ciddi ciddi nicole kidman da benim göt kadar lokantama gelir mi lan diye hayal kurdum.
ve evet hala israrla bir ucundan tedavime başlamıyorum.
dünya üzerine gelmiş en evcil insanım. hele ki son 3 senedir kat ettiğim tek mesafe evim ve işim. bir de tütüncümle şok market. evde vakit geçirmeyi seviyorum. evde yeni yemek tarifleri denerken belgesel izlemek muhteşem bir zevk. geçenlerde önerilen videolarda bu dizi tesadüfen çıktı. artık başından kalkamıyorum. çocukluğumuzdan da bilirdik tabii bu diziyi de dizinin değerini bilememişiz. bu kadar harika bir kafa evreninde dizi yapıldı mı türkiye televizyonlarında? ben rastlamadım.
bu diziye bu kadar müptala olmamda eksiklik kendi özümde mi?
bu diziye bu kadar müptala olmamda eksiklik kendi özümde mi?
bu mafya liderini övenleri anlamak zor. bu guruh sosyal medyada faşist salyalar akıtmadığı zamanların çoğunu internette kapağı yurt dışına atmayı araştırmakla geçirir.
oysa o yüksek yaşam düşleri kurduğu ülkeler her şeyden önce iç barışlarını kurdukları için ilerlemişlerdir. bu iç barışı bozacak kişilerle de hukuk ilkelerini ayaklar altına almadan mücadele ettikleri için saygın ve tutarlıdırlar.
hiç birinde, 90 lardaki çatışmalı süreçte yaşamını yitirmiş askerlerin tabutlarında uyuşturucu kaçakçılığı yapılmamıştır. kimse devletin beline koyduğu tabancayla fakir fukaradan haraç almamıştır. bir gidin bakayım orada faşist katilleri övün de sizi kaç gün tutarlar.
oysa o yüksek yaşam düşleri kurduğu ülkeler her şeyden önce iç barışlarını kurdukları için ilerlemişlerdir. bu iç barışı bozacak kişilerle de hukuk ilkelerini ayaklar altına almadan mücadele ettikleri için saygın ve tutarlıdırlar.
hiç birinde, 90 lardaki çatışmalı süreçte yaşamını yitirmiş askerlerin tabutlarında uyuşturucu kaçakçılığı yapılmamıştır. kimse devletin beline koyduğu tabancayla fakir fukaradan haraç almamıştır. bir gidin bakayım orada faşist katilleri övün de sizi kaç gün tutarlar.
bu zamanda gerçekten mazlumlar lehine iyi gazetecilik yapan gencecik bir arkadaş. bugün kılıştar'a da harika bir ayar vermiştir.
''chp lideri kılıçdaroğlu:
"idlib'e, afrin'e güzel hizmetler götürülüyor. askerimiz çekilseydi, bu hizmetler yok olacaktı"
olmadı chp'li belediyeler de birkaç şehir alsın suriye'de hizmet götürsünler.''
''chp lideri kılıçdaroğlu:
"idlib'e, afrin'e güzel hizmetler götürülüyor. askerimiz çekilseydi, bu hizmetler yok olacaktı"
olmadı chp'li belediyeler de birkaç şehir alsın suriye'de hizmet götürsünler.''
diyarbakır'ın seçilmiş belediye başkanıdır. göklerden gelen emirle geçen günlerde tutuklanmıştır. selçuk hoca bugün yakınları aracılığıyla twitter hesabından şu açıklamayı paylaşmış.
''dört duvar arasında da olsak direnişimiz devam edecek.
haklıyız, mutlaka kazanacağız.
bünyan cezaevi t 2 a4 koğuşu kayseri.''
''dört duvar arasında da olsak direnişimiz devam edecek.
haklıyız, mutlaka kazanacağız.
bünyan cezaevi t 2 a4 koğuşu kayseri.''
rusya dışişleri bakanı lavrov'un açıklamasıdır. açıklamanın özeti şu şekilde;
''lavrov şöyle devam etti: “kürt sorunundan kaçamazsınız. söz konusu sorun, suriye krizinin parçası olmaktan çok, çok daha geniş bir problem. ırak'ta yaşayan kürtler var, iran'da yaşayan kürtler var, tabii ki türkiye'de de çok sayıda kürt yaşıyor. kimse bu ülkelerin, bu bölgenin kürt sorunu nedeniyle yaşanan bir gerginlik sebebiyle infilak etmesini istemez. hiç kimse kürtlerin kendilerini ikinci sınıf insanlar olarak hissetmelerini de istemez.”
''lavrov şöyle devam etti: “kürt sorunundan kaçamazsınız. söz konusu sorun, suriye krizinin parçası olmaktan çok, çok daha geniş bir problem. ırak'ta yaşayan kürtler var, iran'da yaşayan kürtler var, tabii ki türkiye'de de çok sayıda kürt yaşıyor. kimse bu ülkelerin, bu bölgenin kürt sorunu nedeniyle yaşanan bir gerginlik sebebiyle infilak etmesini istemez. hiç kimse kürtlerin kendilerini ikinci sınıf insanlar olarak hissetmelerini de istemez.”
eskiden komünizme ''doktor da, çöpçü de aynı maaşı alıyor. öyle iş mi olur arkadaş'' türlü bir sıçmık cahilliğiyle karşı çıkılırdı. komünist sistemlerde maaşlarda nasıl bir fark vardı bilmiyorum ama bari insanlar çöpçü de olsa, doktor da olsa bir işe sahiplerdi.
bugün benim asgari ücretle çalışan mimar, avukat ve hemşire arkadaşlarım var. evet artık komünist olmayan ülkemizde mimar da, avukatta hemşire de aynı maaşı alıyor. ee tabii akp ye yakın bir çöpçüyseniz daha fazla maaş alıyor olabilirsiniz.
bu bahsettiğim yüksek eğitimli asgari ücretle iş bulabilen insanlar şanslı güruhtur. ahval ve işin dramı daha büyüktür. daha da kötüye gitmektedir.
sosyal medyada kendimize ait olmayan bir yaşamın yabancılığından sıyrılıp bunun nedenlerini sorgulayabilsek keşke. ya da her yere sik gibi ne üniversite açıyorsunuz lan diye bağırabilsek.
asgari ücretin de altında maaş alan vekil öğretmenlerimizi unutmamak gerek. her şey plansızlığın korkunç bir kaosu. yahut kapitalizme daha fazla sömürecek eğitimli eğitimsiz inanlar dökmek için korkunç bir planın parçası. biz bu durumu fark edip hakkımızı istersek oyun bozulur. korku gol olur onlar kalesine girer.
bugün benim asgari ücretle çalışan mimar, avukat ve hemşire arkadaşlarım var. evet artık komünist olmayan ülkemizde mimar da, avukatta hemşire de aynı maaşı alıyor. ee tabii akp ye yakın bir çöpçüyseniz daha fazla maaş alıyor olabilirsiniz.
bu bahsettiğim yüksek eğitimli asgari ücretle iş bulabilen insanlar şanslı güruhtur. ahval ve işin dramı daha büyüktür. daha da kötüye gitmektedir.
sosyal medyada kendimize ait olmayan bir yaşamın yabancılığından sıyrılıp bunun nedenlerini sorgulayabilsek keşke. ya da her yere sik gibi ne üniversite açıyorsunuz lan diye bağırabilsek.
asgari ücretin de altında maaş alan vekil öğretmenlerimizi unutmamak gerek. her şey plansızlığın korkunç bir kaosu. yahut kapitalizme daha fazla sömürecek eğitimli eğitimsiz inanlar dökmek için korkunç bir planın parçası. biz bu durumu fark edip hakkımızı istersek oyun bozulur. korku gol olur onlar kalesine girer.
kabağı oyup, üzerime uygun bir kostüm geçirerek sokaklarda 10. yıl marşı söyleyerek deli gibi cadılar bayramı kutlamak istiyorum. sırf gericiler görsün çıldırsın daha fazla diye yapmak istiyorum bunu. fakat yazık ki yapmayacağım sanırım.
çocukluğumda arenada izlediğim korkunç bir şekilde salyalar akıtarak bağıran adam. şu an bu korkunç karanlık ve boşluk iktidardır. daha beter günler bizi beklemekte.
ama ben kemalist dostlarıma güveniyorum. daha fazla atatürk resmi paylaşırlar ve yeneriz bunları. aslında kemalist dostlar pek rahatsız değiller bu şeriat hukukunun artık bize şah damarımızdan yakın olmasına. kürt düşmanlığında günümüz egemenleri diğer bütün iktidarlardan daha cevval nasıl olsa.
ama ben kemalist dostlarıma güveniyorum. daha fazla atatürk resmi paylaşırlar ve yeneriz bunları. aslında kemalist dostlar pek rahatsız değiller bu şeriat hukukunun artık bize şah damarımızdan yakın olmasına. kürt düşmanlığında günümüz egemenleri diğer bütün iktidarlardan daha cevval nasıl olsa.
çok uzun yıllar sonra solun içinden laf değil iş üreten yiğit siyasetçidir. kendisine terörist diyenin burnuna ve gözüne anayasa mahkemesinin kararını dayarım.
2015 de hdp nin oylarını yüzde 6'dan 13'e çıkarmasında en büyük emek sahiplerinden biridir. akp ilk defa o seçimde yenilmiş ve geriletilmiştir. daha sonrasında iktidar muhalefet el ele, akp ye gerekli gücü verip hepmizi daha çok sevmesine olanak tanımıştır.
bugün sırrı abi bitti diyenler var. ulan memleket bitmiş, sırrı bitmiş çok mu? ekilen demokratik siyaset tohumları bitmez. onlar elbette tekrar yeşerecektir.
2015 de hdp nin oylarını yüzde 6'dan 13'e çıkarmasında en büyük emek sahiplerinden biridir. akp ilk defa o seçimde yenilmiş ve geriletilmiştir. daha sonrasında iktidar muhalefet el ele, akp ye gerekli gücü verip hepmizi daha çok sevmesine olanak tanımıştır.
bugün sırrı abi bitti diyenler var. ulan memleket bitmiş, sırrı bitmiş çok mu? ekilen demokratik siyaset tohumları bitmez. onlar elbette tekrar yeşerecektir.