geçen günlerde geniş katılımlı bir toplantıyla yapılan çağrıdır. iktidar bu kadar zayıflamış ve muhalefette moral gücü bu denli yüksekken ortak bir siyasetle iktidarı zorlamaya yönelik karardır. her zaman baskın seçim iktidarın işine yarıyor. fakat bu sefer koşullar muhalefet lehinedir.
lakin hdp'nin bu çağrısından sonra chp'liler 7/24 saraya sen gittin, ben gitmedim, namersin, haysiyetsizsin bişey bişey kavgasına tutuştular. halk yoksulluktan kırılıyor. artık haber değeri taşımayan intiharlar olduğu söyleniyor. halkı seçim dönemleri tarifi belirsiz bir gazla uyutan ince'si, kılıştar'ı bişey bişey kavgasında. belediyelerden konformist bir şekilde rant höpürdetmek midir muhalif siyaset?
chp bugün de millet ittifakına yeni anayasada uzlaşma çağrısında bulunmuş. chp'nin iktidara bu yaptığı şiddetir. zira iktidar mensuplarını gülmekten öldürecek keratalar.
kesinlikle aşık olmamama rağmen yine de sevişebileceğim tek kadındır. zira hayatımda tanıdığım en özgün ve güzel miyawlayan kadındır.
güzel bir aziz nesin şiiridir;
Sen ağaçların aptalı
Ben insanların
Seni kandırır havalar
Beni sevdalar
Bir ılıman hava esmeye görsün
Düşünmeden gelecek karakış..
Açarsın çiçeklerini ..
Bense hayra yorarım gördüğüm düşü...
Bir güler yüz bir tatlı söz..
Açarım yüreğimi hemen
Yemişe durmadan çarpar seni karayel
Beni karasevda
Hemde bilerek kandırıldığımızı
Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza
Koo desinler bize şaşkın
Sonu gelmesede hiç bir aşkın
Açalım yinede çiçeklerimizi
Senden yanayım arkadaşım
Havanı bulunca aç çiçeklerini
Nasıl açıyorsam yüreğimi
Belki bu kez kış olmaz
Bakarsın sevdan düş olmaz
Nasıl vermişsem kendimi son sevdama
Vur kendini sen de bu güzel havaya
Sen ağaçların aptalı
Ben insanların
Seni kandırır havalar
Beni sevdalar
Bir ılıman hava esmeye görsün
Düşünmeden gelecek karakış..
Açarsın çiçeklerini ..
Bense hayra yorarım gördüğüm düşü...
Bir güler yüz bir tatlı söz..
Açarım yüreğimi hemen
Yemişe durmadan çarpar seni karayel
Beni karasevda
Hemde bilerek kandırıldığımızı
Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza
Koo desinler bize şaşkın
Sonu gelmesede hiç bir aşkın
Açalım yinede çiçeklerimizi
Senden yanayım arkadaşım
Havanı bulunca aç çiçeklerini
Nasıl açıyorsam yüreğimi
Belki bu kez kış olmaz
Bakarsın sevdan düş olmaz
Nasıl vermişsem kendimi son sevdama
Vur kendini sen de bu güzel havaya
güzel bir aziz nesin şiiridir;
Yükseklerden bakamıyorum
Korkuyorum
Derinlik çekiyor kendine
Düşecekmişim gibi içimin derinliğine
Başım dönüyor yükseklerden
Çekiyorum beni kendi derinliklerime
En derini dünyanın kendi uçurumum
Başım dönüyor içimin derinliğinden
Bigün kaldırıp kendimi fırlatacağım
Kendimi kendi içime atacağım
Kartal kanatlarının da bir sınırı var gökte
Uçakların da füzelerin de
Bütün o sınırları aşacağım
Kendimi içimdeki sınırsız boşluğa bırakacağım
Durmadan çekiyor beni bu dipsiz doruksuz uçurum
Gözlerim kararıyor içime bakınca
Atıp kendimi kendime
Derinlik korkusundan büsbütün kurtulacağım
Yükseklerden bakamıyorum
Korkuyorum
Derinlik çekiyor kendine
Düşecekmişim gibi içimin derinliğine
Başım dönüyor yükseklerden
Çekiyorum beni kendi derinliklerime
En derini dünyanın kendi uçurumum
Başım dönüyor içimin derinliğinden
Bigün kaldırıp kendimi fırlatacağım
Kendimi kendi içime atacağım
Kartal kanatlarının da bir sınırı var gökte
Uçakların da füzelerin de
Bütün o sınırları aşacağım
Kendimi içimdeki sınırsız boşluğa bırakacağım
Durmadan çekiyor beni bu dipsiz doruksuz uçurum
Gözlerim kararıyor içime bakınca
Atıp kendimi kendime
Derinlik korkusundan büsbütün kurtulacağım
Ölüme Yakın
Akşamüstüne doğru, kış vakti;
Bir hasta odasının penceresinde;
Yalnız bende değil yalnızlık hali;
Deniz de karanlık, gökyüzü de;
Bir acaip, kuşların hali.
Bakma fakirmişim, kimsesizmişim;
-Akşamüstüne doğru, kış vakti-
Benim de sevdalar geçti başımdan.
Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış;
Zamanla anlıyor insan dünyayı.
Ölürüz diye üzülüyoruz?
Ne ettik, ne gördük şu fani dünyada
Kötülükten gayrı?
Ölünce kirlerimizden temizlenir,
Ölünce biz de iyi adam oluruz;
Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış,
Hepsini unuturuz.
Akşamüstüne doğru, kış vakti;
Bir hasta odasının penceresinde;
Yalnız bende değil yalnızlık hali;
Deniz de karanlık, gökyüzü de;
Bir acaip, kuşların hali.
Bakma fakirmişim, kimsesizmişim;
-Akşamüstüne doğru, kış vakti-
Benim de sevdalar geçti başımdan.
Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış;
Zamanla anlıyor insan dünyayı.
Ölürüz diye üzülüyoruz?
Ne ettik, ne gördük şu fani dünyada
Kötülükten gayrı?
Ölünce kirlerimizden temizlenir,
Ölünce biz de iyi adam oluruz;
Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış,
Hepsini unuturuz.
kanaatimce yaşayan en güzel kadındır. uğruna ''allah canımı alsın, lagerta kollarında'' türküsünü yazdığım insandır.
genel tanınırlığı vikings dizisinde can verdiği muhteşem lagerta karakteriyle olmuştur. fakat ben onu ilk olarak house md dizisinin 3.sezon, 12. bölümünde izlemiştim. cinsel bir saldırıya maruz kalıp, hamile olan bunalımda bir insanımızı canlandırıyordu. böyle zor bir durumun dehşetini sadece güzel gözlerine bakarak bile anlayabiliyordunuz. her zamanki gibi kusursuz bir oyunculuk sergilemişti.
bu saldırıyı sadece house pezevengiyle paylaşmıştı. onun arkadaşlığını istemişti. house da kibarca siktir git seninle uğraşamam diyordu. sonradan yardım etti ama.
dünya döndükçe ömrü uzun olsun.
genel tanınırlığı vikings dizisinde can verdiği muhteşem lagerta karakteriyle olmuştur. fakat ben onu ilk olarak house md dizisinin 3.sezon, 12. bölümünde izlemiştim. cinsel bir saldırıya maruz kalıp, hamile olan bunalımda bir insanımızı canlandırıyordu. böyle zor bir durumun dehşetini sadece güzel gözlerine bakarak bile anlayabiliyordunuz. her zamanki gibi kusursuz bir oyunculuk sergilemişti.
bu saldırıyı sadece house pezevengiyle paylaşmıştı. onun arkadaşlığını istemişti. house da kibarca siktir git seninle uğraşamam diyordu. sonradan yardım etti ama.
dünya döndükçe ömrü uzun olsun.
neden kadın komediyen çıkmıyor diye boş boş konuşanların gözüne sokulması gereken büyük yetenektir. goldie hawn kadar yetenekli bir sanatçıdır. çekirdek yeme sesi beni sinir etmeyen tek insandır.
dünya döndükçe ömrü uzun olsun.
dünya döndükçe ömrü uzun olsun.
muhteşem bir sanat müziği esermizde de dediği gibidir.
''ömrümüzün son demi son baharıdır artık
maziye bir bakıver neler neler bıraktık''
ömürsel büyük bir tıkanıklık yaşamaktayım. bu tıkanıklıkta elbette maddi boyutlarda var. lakin emekçi insana yoksulluktan, borçtan yakınmak yakışmaz. çalışılır ödenir. fakat hepsinden ve her şeyden bağımsız gram neşem yok. herkesten özür dileyerek söylüyorum ki herkesin sığlığından sıyırmış vaziyetteyim. söylemek isterim ki söylediğim meclisten tamamen dışarıdır. çevremdeki insanlardan ve yeni tanıştığım insanlardan bir derinlik ümit etmekten usandım bıktım.
hatta bir süredir bu sığlıkla yaşamanın yaratıcı yollarını aramakla geçmeye başlamıştı hayatım. tanıştığım insanların çok yerini görmezden geliyordum. hatta derinliği bazen bir boya edip boyamaya başlamıştım onları. bundan da bıktım. yoruldum. bu ettiğim en başta insanlara büyük saygısızlık.
yaşamaktan bıktım. intihar etmeyeceğim. artık öyle bir dünyada yaşamaya başladık ki, sevdiğimiz insanlar yaşamak adına bir pranga. bu prangayla da yaşamak istemiyorum aslında. bugün 36 yaşımdayım. babam 36 yaşında ölmüş. en sevdiğim dostumu 36 yaşında kaybettim. bu sene içinde suçlanmayacağım bir biçimde ölmenin umudu içindeyim artık. eskiden umutsuzluk organımı aldırdığımla övünürdüm. şimdi anladım ki bu organ yetmezliği bünyemi aşırı şekilde yormuş.
yükseklerden bakamıyorum
korkuyorum
derinlik çekiyor kendine
düşecekmişim gibi içimin derinliğine
başım dönüyor yükseklerden
çekiyorum beni kendi derinliklerime
en derini dünyanın kendi uçurumum
başım dönüyor içimin derinliğinden
bigün kaldırıp kendimi fırlatacağım
kendimi kendi içime atacağım
kartal kanatlarının da bir sınırı var gökte
uçakların da füzelerin de
bütün o sınırları aşacağım
kendimi içimdeki sınırsız boşluğa bırakacağım
durmadan çekiyor beni bu dipsiz doruksuz uçurum
gözlerim kararıyor içime bakınca
atıp kendimi kendime
derinlik korkusundan büsbütün kurtulacağım
''ömrümüzün son demi son baharıdır artık
maziye bir bakıver neler neler bıraktık''
ömürsel büyük bir tıkanıklık yaşamaktayım. bu tıkanıklıkta elbette maddi boyutlarda var. lakin emekçi insana yoksulluktan, borçtan yakınmak yakışmaz. çalışılır ödenir. fakat hepsinden ve her şeyden bağımsız gram neşem yok. herkesten özür dileyerek söylüyorum ki herkesin sığlığından sıyırmış vaziyetteyim. söylemek isterim ki söylediğim meclisten tamamen dışarıdır. çevremdeki insanlardan ve yeni tanıştığım insanlardan bir derinlik ümit etmekten usandım bıktım.
hatta bir süredir bu sığlıkla yaşamanın yaratıcı yollarını aramakla geçmeye başlamıştı hayatım. tanıştığım insanların çok yerini görmezden geliyordum. hatta derinliği bazen bir boya edip boyamaya başlamıştım onları. bundan da bıktım. yoruldum. bu ettiğim en başta insanlara büyük saygısızlık.
yaşamaktan bıktım. intihar etmeyeceğim. artık öyle bir dünyada yaşamaya başladık ki, sevdiğimiz insanlar yaşamak adına bir pranga. bu prangayla da yaşamak istemiyorum aslında. bugün 36 yaşımdayım. babam 36 yaşında ölmüş. en sevdiğim dostumu 36 yaşında kaybettim. bu sene içinde suçlanmayacağım bir biçimde ölmenin umudu içindeyim artık. eskiden umutsuzluk organımı aldırdığımla övünürdüm. şimdi anladım ki bu organ yetmezliği bünyemi aşırı şekilde yormuş.
yükseklerden bakamıyorum
korkuyorum
derinlik çekiyor kendine
düşecekmişim gibi içimin derinliğine
başım dönüyor yükseklerden
çekiyorum beni kendi derinliklerime
en derini dünyanın kendi uçurumum
başım dönüyor içimin derinliğinden
bigün kaldırıp kendimi fırlatacağım
kendimi kendi içime atacağım
kartal kanatlarının da bir sınırı var gökte
uçakların da füzelerin de
bütün o sınırları aşacağım
kendimi içimdeki sınırsız boşluğa bırakacağım
durmadan çekiyor beni bu dipsiz doruksuz uçurum
gözlerim kararıyor içime bakınca
atıp kendimi kendime
derinlik korkusundan büsbütün kurtulacağım
ankara gibi muhteşem bir kenti zavallı bir beton ormanı etmiş kişidir. en ince mafya tekniklerinin ilmini yutmuş kişidir. bugün kendi yoldaşları tarafından zavallılaştırılmıştır.
artık görüyoruz ki bu şahıs biz muhalifler kadar kendi yol arkadaşlarından da nefret biriktirmiş. bir gün bizim insafımıza kalsaydı kendisi için hayırlı olurdu. bağımsız mahkemelerde hukuki şartlarda yargılanırdı. fakat günümüz egemenleri bu nefret ettikleri şahsın başına daha komplike işler açacak gibime gelmektedir.
artık görüyoruz ki bu şahıs biz muhalifler kadar kendi yol arkadaşlarından da nefret biriktirmiş. bir gün bizim insafımıza kalsaydı kendisi için hayırlı olurdu. bağımsız mahkemelerde hukuki şartlarda yargılanırdı. fakat günümüz egemenleri bu nefret ettikleri şahsın başına daha komplike işler açacak gibime gelmektedir.
bugünler de erdoğan'ı eleştirmeye cesaret gösteremeyenlerin ağzına şöyle bir laf pelesenk olmuş. ''sayın cumhurbaşkanını danışmanları yanıltmışlar'' yüreksiz kılıştar'ından, müptezel incesi bile bu dili tutturmuş.
kalın, epeydir erdoğan'ın en yakınındaki kişidir. 17 senede böyle çok kişi geldi geçti erdoğan'ın yanından. bugün çoğu beter haldeler bu kişilerin. bir yalçın akdoğan vardı mesela, sahi ne oldu ona? ilhan irem bile daha çok hatırlanıyor memlekette. ibrahim beye tavsiyem ne oldum demesin sakın.
sayın cumhurbaşkanımıza da tavsiyem ibrahim kalın'ı kovsun. yerine beni alsın.
kalın, epeydir erdoğan'ın en yakınındaki kişidir. 17 senede böyle çok kişi geldi geçti erdoğan'ın yanından. bugün çoğu beter haldeler bu kişilerin. bir yalçın akdoğan vardı mesela, sahi ne oldu ona? ilhan irem bile daha çok hatırlanıyor memlekette. ibrahim beye tavsiyem ne oldum demesin sakın.
sayın cumhurbaşkanımıza da tavsiyem ibrahim kalın'ı kovsun. yerine beni alsın.
cumhuriyet mimarisine, düzenine hatta çirkinliğine bile hasret kaldığım kent. geçirdiğim muhteşem mutlu yılların kıymetini bilmediğimin sızısı ve muhasebesi hala tüm iliklerimde olan kent.
bu sabah iş yerimde fox tv açıktı. haberlerde çok değerli gazeteci çiğdem toker hanım konuktu. bu değerli hanımefendinin aynı zamanda bir müzisyen olduğunu ilk defa öğrendim. çalan şarkısı da, kuğulu parkta bir vedayı anlatan hüzünlü ezgilerdi. içtiğim çay göz yaşlarımla taştı. dinlenme odasına bir arkadaşım girsin de utanayım ve ağlayasım geçsin diye neredeyse dua ettim. çıkamadım mutfaktan şarkı bitene kadar. kuğulu park çivi oldu mıhladı beni oraya.
bu sabah iş yerimde fox tv açıktı. haberlerde çok değerli gazeteci çiğdem toker hanım konuktu. bu değerli hanımefendinin aynı zamanda bir müzisyen olduğunu ilk defa öğrendim. çalan şarkısı da, kuğulu parkta bir vedayı anlatan hüzünlü ezgilerdi. içtiğim çay göz yaşlarımla taştı. dinlenme odasına bir arkadaşım girsin de utanayım ve ağlayasım geçsin diye neredeyse dua ettim. çıkamadım mutfaktan şarkı bitene kadar. kuğulu park çivi oldu mıhladı beni oraya.
gazeteleri kağıttan, haber programlarını tv den izlediğimiz yıllarda çok da skimde olan bir adam değildi. bugünlerde düşündükçe baya garibime gidiyor. o zamanlar anaakım medyada bile nice çok iyi gazeteciler çalışıyordu. akp'em hükümetim sağolsun ki artık o nice kaleme internette ulaşım beleş. ruşen beyin youtube'deki programlarını her gün istisnasız izliyorum. 2 yıldır hangi gün bu adamı izlemesem kendimde bir eksiklik hissediyorum.
bu korkunç günler geçtiği zaman yaptığı işin değeri daha da anlaşılacak. bu vesileyle kendisine emekleri için teşekkür ederim.
bu korkunç günler geçtiği zaman yaptığı işin değeri daha da anlaşılacak. bu vesileyle kendisine emekleri için teşekkür ederim.
eğer bir hukuk devletinde yaşıyorsak soramaz. zira bu yönde türkiye cumhuriyeti mahkemelerinin aldığı karar vardır. fakat emniyet müdürlüğünün yaptığı açıklamaya göre sorabiliyorlar. fakat ben hala soramayacakları iddiasındayım. zira biz polis devleti değiliz. en son hatırladığıma göre hukuk devletiydik.
1,5 ayı geçen ev arkadaşlığımızda kesinlikle benden zeki olduğu kanaatine vardığım muhteşem hayvanın adı. fakat hala çok şükür ki bütün saklanmaç oyunlarımızı ben kazanmaktayım. buzdolabının kapağını açmamla yanımda belirmesi bir oluyor. buzdolabı açılış sesi onu evin neresinde olursa olsun yanıma ışınlamaya yetiyor.
yemek yaparken beni her gün çok büyük dikkatle izleyen varlık. bu öğrenme hırsıyla bir gün eve geldiğimde bana en sevdiğim yemekleri yapmış şekilde karşılayacağı umudu içindeyim ileride. gerçi belki de beni o kadar dikkatli izlemesinin nedeni öğrenme aşkı olmayabilir. et veya tavuk doğrarken ona attığım bir kaç parçanın derin umududur gözlerinden geçen.
mutlaka ki kendi dillerinde küfürleri olduğuna emin olduğum hayvan türü. mutfakta ben yemek yaparken tavanın çok yakınında duruyor. kendisini sürekli ayağımla uzaklaştırmama çalışmam bu eylemselliğine mani değil. ben de artık dayanamayıp kendisine su sıçratıyorum. suyu yeyip kaçarken tonladığı müyawwlama çok farklı bir ses. neyse, kedim bana o küfürleri ettiğinde ben öyle olmuyorum. sonrasında kuluçka oturuşu yapıp bana bakarken ki gözlerinden bu sefer içinden küfür ettiğini çok net anlayabiliyorum.
yemek yaparken beni her gün çok büyük dikkatle izleyen varlık. bu öğrenme hırsıyla bir gün eve geldiğimde bana en sevdiğim yemekleri yapmış şekilde karşılayacağı umudu içindeyim ileride. gerçi belki de beni o kadar dikkatli izlemesinin nedeni öğrenme aşkı olmayabilir. et veya tavuk doğrarken ona attığım bir kaç parçanın derin umududur gözlerinden geçen.
mutlaka ki kendi dillerinde küfürleri olduğuna emin olduğum hayvan türü. mutfakta ben yemek yaparken tavanın çok yakınında duruyor. kendisini sürekli ayağımla uzaklaştırmama çalışmam bu eylemselliğine mani değil. ben de artık dayanamayıp kendisine su sıçratıyorum. suyu yeyip kaçarken tonladığı müyawwlama çok farklı bir ses. neyse, kedim bana o küfürleri ettiğinde ben öyle olmuyorum. sonrasında kuluçka oturuşu yapıp bana bakarken ki gözlerinden bu sefer içinden küfür ettiğini çok net anlayabiliyorum.
ben işlerimden vakit bulamadığım için 8 aylık kedimi veterinere yeğenimin götürmesini rica ettim bugün. kedinin kızışma dönemine girdiğini tahmin ediyorum ve ameliyatı konusunda veterinerin görüşünü sormasını istedim. veteriner kediye boyundan bir iğne yapıp bir sene boyunca kızışma emareleri göstermyeceğini söylemiş. aşının barkodunu veya adını kimlik kartında göremedim. acaba bana bu konuda bilgisi olan her hangi bir yazar arkadaşım ulaşabilir mi?
ölmüş diyorlar. üzülmedim. 12 eylül 1980 faşist darbesinde albay rütbesindedir. bugün 15 temmuz hain fetö darbe girişiminde 3 günlük erler bile müeebet yerken bu zat neden darbecilikten yargılanmadı. yoksa türkiye sağının darbelerle ilişkisi sadece başarısız darbeleri sevmemek midir?
erdoğan'la meşhur dolmabahçe mutabakatında neye mutabık kaldıkları hususunda fikri sağlar'ın o dönemdeki yazıları okunabilir. ben buraya ayrıntılarıyla yazardım ama neme lazım şimdi. gerçi fikri sağlar açılan bütün davalardan beraat etti. ama yani şimdi zaman o zaman değil. neme lazım.
bu zat 2007 de seçilmiş hükümete muhtura veren genelkurmay başkanıdır. hayatım boyunca soldan gayrı partilere mühür basmamış bir insan olarak bile ciğerimi yakan bir muhturaydı o. yine oy vermesem de türkiye halkının demokrasiye karşı bu darbeye yüzde 50 karşılık vermesine mutlu olmuş ve gelecek adına rahatlamıştım. halkın büyük destek haykırışıyla demokrasi talep ettiği hükümet bu zatın altına zırhlı mersedes çekti.
erdoğan'la meşhur dolmabahçe mutabakatında neye mutabık kaldıkları hususunda fikri sağlar'ın o dönemdeki yazıları okunabilir. ben buraya ayrıntılarıyla yazardım ama neme lazım şimdi. gerçi fikri sağlar açılan bütün davalardan beraat etti. ama yani şimdi zaman o zaman değil. neme lazım.
bu zat 2007 de seçilmiş hükümete muhtura veren genelkurmay başkanıdır. hayatım boyunca soldan gayrı partilere mühür basmamış bir insan olarak bile ciğerimi yakan bir muhturaydı o. yine oy vermesem de türkiye halkının demokrasiye karşı bu darbeye yüzde 50 karşılık vermesine mutlu olmuş ve gelecek adına rahatlamıştım. halkın büyük destek haykırışıyla demokrasi talep ettiği hükümet bu zatın altına zırhlı mersedes çekti.
Mektup alır, efkarlanırım;
Rakı içer, efkarlanırım;
Yola çıkar, efkarlanırım.
Ne olacak bunun sonu, bilmem.
"Kazım`ın" türküsünü söylerler,
Üsküdar`da;
Efkarlanırım.
Rakı içer, efkarlanırım;
Yola çıkar, efkarlanırım.
Ne olacak bunun sonu, bilmem.
"Kazım`ın" türküsünü söylerler,
Üsküdar`da;
Efkarlanırım.
henüz bir aylık acemi bir kedi babası olarak bir kaç izlenimimi paylaşmak isterim. daha önce bir çok kez değişik cinsten köpek beslemiş bir insan olarak, kedilerin insanlara daha çok benzediğini kavradım. hani derler ya 6 milyar insan 6 milyar ayrı dünyadır diye, kediler için de aynı durum geçerli. gerçekten de hepsinin ayrı ayrı karakterleri var. benimkisi hem dominant hem şımarık. evlat sahibi olmayı hiç denemedim ama evlat sevgisi de böyle bir şey sanırım. onu sevmekten kendinizi alı koyamıyorsunuz. aslında ben onu sevmiyorum. o kendini bir şekilde sevdirdi işte pezevenk.
yıllardır sehpamın üzerinde mutlaka bir bardak su bulundururum. yudum yudum içerim. geçenlerde geldi bardaktaki suyumu içmeye başladı. acaba ben bugün onun su kabını doldurmayı mı unuttum diyerek bir kaç dakikalık vicdan azabıyla kendimi öldürecektim. gittim baktım ki su kabı ağzına kadar dolu. bir kaç kez aynı hareketi yine yaptı. bu hareketi insan bir yakınınızın yaptığını düşünün. ne kadar çok sinirlenir, kızarsanız. ama buna içinizden kızsanız da öfkelenemiyorsunuz işte. işin kötü yanı bilgisayarda bir şey izlerken, o sudan eşşolusunun önceden içtiğini unutup benim de yudumlamam. 3. yudumda falan onun taciz ettiği bardak olduğu düşüyor aklıma.
bugün keşfettiğim bir özelliği de sinüslerinin okşanmasını çok sevdiği oldu. iyi ki var kara tenli kereste müdüresi.
yıllardır sehpamın üzerinde mutlaka bir bardak su bulundururum. yudum yudum içerim. geçenlerde geldi bardaktaki suyumu içmeye başladı. acaba ben bugün onun su kabını doldurmayı mı unuttum diyerek bir kaç dakikalık vicdan azabıyla kendimi öldürecektim. gittim baktım ki su kabı ağzına kadar dolu. bir kaç kez aynı hareketi yine yaptı. bu hareketi insan bir yakınınızın yaptığını düşünün. ne kadar çok sinirlenir, kızarsanız. ama buna içinizden kızsanız da öfkelenemiyorsunuz işte. işin kötü yanı bilgisayarda bir şey izlerken, o sudan eşşolusunun önceden içtiğini unutup benim de yudumlamam. 3. yudumda falan onun taciz ettiği bardak olduğu düşüyor aklıma.
bugün keşfettiğim bir özelliği de sinüslerinin okşanmasını çok sevdiği oldu. iyi ki var kara tenli kereste müdüresi.
bütün dostlarımın en az bir kere okuyarak kendilerine çok büyük bir iyilik edeceği orwell eseridir.
türkiye halkı olarak yaşamımızın hiç bir alanına sokmadığımız bilimdir. şimdi felsefeye bilim dediğim için linç yiyeceğimi biliyorum. fakat konuştuğumu bilerek söylüyorum.
sanırım ingilizce'den, matematik dersine kadar her alanda dünyanın en berbat lise müfredatına sahibiz. ve bu müfredattan bile genel sınavlarda sıfır çeken mallasştırılmış 300 bin genç var elimizde. ve her geçen yıl sayıları artmakta bu gençlerin. gençlere 2 satır bile fazla öğretmek için yaşamından ödün veren öğretmenlerimizi tenzih ederek söylüyorum ki, bu gençleri yetiştiren sığır ski gibi nice eğitimciye sahibiz. dediklerim hakkında hiç bir fikri olmayan da bir hükümete sahibiz. bakanlık ancak taşeron firmalara dahiyane ihaleler yaratmak peşinde koşuyor. asgari ücretin altında bir kölelik sistemiyle öğretmen çalıştırıyor. öğretmeninin asgari ücretle çalıştığını bilen genç neden yıllarca fakültelerde ömür çürütsün ki? torbacılık yapsa hayatı daha az riskli olur. limon satsa daha çok itibar görür daha fazla kazanır.
bizim lise felsefe müfredatı laf olsun müfredatıdır. bir kaç ilk çağ filozofu, en yüzeyselinden rönesans falan filan. haftada bir saat okulda okutuluyor mu? okutuluyor işte.
oysa yaşam içinde somut soyut her şeyin bir diyalektik bütünlük ve karmaşanın içinde olduğunu insanlarımıza öğretmek çok mu zor? aile hayatından, iş ve eğitim hayatına kadar her şeyi yönetmenin müspet ve menfii yolları diyalektik baz alınarak anlatılamaz mı?
yukarıda son dönemdeki rezil hallerimizin felsefesini yapmaya çalıştım. aranızdan bazıları ''ne felsefe yapıyor bu herif'' diyebilir diye vurgulamak istedim. allahım ''felsefe yapmak'' başka hangi dilde aşağılama cümlesidir? sanmıyorum başka böyle bir kültür yahut kültürsüzlük olduğunu. ''edebiyat yapma bana şimdi'' diyenleriniz varsa burada bitiriyorum giriyi.
sanırım ingilizce'den, matematik dersine kadar her alanda dünyanın en berbat lise müfredatına sahibiz. ve bu müfredattan bile genel sınavlarda sıfır çeken mallasştırılmış 300 bin genç var elimizde. ve her geçen yıl sayıları artmakta bu gençlerin. gençlere 2 satır bile fazla öğretmek için yaşamından ödün veren öğretmenlerimizi tenzih ederek söylüyorum ki, bu gençleri yetiştiren sığır ski gibi nice eğitimciye sahibiz. dediklerim hakkında hiç bir fikri olmayan da bir hükümete sahibiz. bakanlık ancak taşeron firmalara dahiyane ihaleler yaratmak peşinde koşuyor. asgari ücretin altında bir kölelik sistemiyle öğretmen çalıştırıyor. öğretmeninin asgari ücretle çalıştığını bilen genç neden yıllarca fakültelerde ömür çürütsün ki? torbacılık yapsa hayatı daha az riskli olur. limon satsa daha çok itibar görür daha fazla kazanır.
bizim lise felsefe müfredatı laf olsun müfredatıdır. bir kaç ilk çağ filozofu, en yüzeyselinden rönesans falan filan. haftada bir saat okulda okutuluyor mu? okutuluyor işte.
oysa yaşam içinde somut soyut her şeyin bir diyalektik bütünlük ve karmaşanın içinde olduğunu insanlarımıza öğretmek çok mu zor? aile hayatından, iş ve eğitim hayatına kadar her şeyi yönetmenin müspet ve menfii yolları diyalektik baz alınarak anlatılamaz mı?
yukarıda son dönemdeki rezil hallerimizin felsefesini yapmaya çalıştım. aranızdan bazıları ''ne felsefe yapıyor bu herif'' diyebilir diye vurgulamak istedim. allahım ''felsefe yapmak'' başka hangi dilde aşağılama cümlesidir? sanmıyorum başka böyle bir kültür yahut kültürsüzlük olduğunu. ''edebiyat yapma bana şimdi'' diyenleriniz varsa burada bitiriyorum giriyi.
''can çıktı boğazımdan, aşağı yutulur mu?''
fuat saka'nın bir türküsünde geçen harika soru.
fuat saka'nın bir türküsünde geçen harika soru.
geçenlerde ''ermeniler anadolu'da göçebe bir halktı'' diyerek danışmanları tarafından çok ağır şekilde aldatıldığını düşündüğüm cumhurbaşkanıdır.
rica ederim sayın cumhurbaşkanı, anadolu'yu bir defalığına mimari birikimine güvendiğiniz bir dostunuzla gezin. kadim ermeni halkının hiç de göçebe bir halk olmadığını hüzünle göreceksiniz. ülkemize armağan ettikleri onca muhteşem mimariye bakıp ''şimdi nerede bu insanlar'' diye için için ağlarsınız. yazım hayatımızdan, zanaat değerlerine kadar bize öğrettikleri hususlarına değinmedim bile. peki nerede bu insanlar şimdi? ne oldular?
bugün de ''iskandinav ülkeleri emeklilik yasaları yüzünden battı'' diye bir demeç buyurmuşlar. bence acilen tazminatsız şekilde bütün danışmanlarını kovması gereken cumhurbaşkanıdır. iskandinav ülkelerinin neresi batık?
buradan sesleniyorum beni danışman olarak alırsa neyin ne olduğunu anlatırım.
rica ederim sayın cumhurbaşkanı, anadolu'yu bir defalığına mimari birikimine güvendiğiniz bir dostunuzla gezin. kadim ermeni halkının hiç de göçebe bir halk olmadığını hüzünle göreceksiniz. ülkemize armağan ettikleri onca muhteşem mimariye bakıp ''şimdi nerede bu insanlar'' diye için için ağlarsınız. yazım hayatımızdan, zanaat değerlerine kadar bize öğrettikleri hususlarına değinmedim bile. peki nerede bu insanlar şimdi? ne oldular?
bugün de ''iskandinav ülkeleri emeklilik yasaları yüzünden battı'' diye bir demeç buyurmuşlar. bence acilen tazminatsız şekilde bütün danışmanlarını kovması gereken cumhurbaşkanıdır. iskandinav ülkelerinin neresi batık?
buradan sesleniyorum beni danışman olarak alırsa neyin ne olduğunu anlatırım.
ben gözümü sandığa açtığım 15 yıla yakın süredir hdp vb. partiler hariç hiç bir yapıya oy atmayan bünyede bir insanım. gerçi son seçimde kırılmaz bir hatır için bağrımıza taş bastık chp'nin mersin'de tefecilikle meşhur adaylarına oy attık. bir daha nah atarım o ayrı mesele.
fakat mansur başkan bam başka bir insan. gözünü o da sağ siyasette açsa da benim canımın içinde can olan değerli bir abimiz. beypazarı başkanlığından beri bizzat tanırım kendisini. insanlık ve yönetim terazisinde kimseye bir gram ayrımcılık yapmayan siyasetçilerdendir.
demokrasinin en basit tanımı bu işte. bir arada yaşama kültürü. mansur başkan da ülkemizin ve benim en güzel aşklarımın baş şehrine yakışan büyük bir başgan. hep böyle olur umarım.
fakat mansur başkan bam başka bir insan. gözünü o da sağ siyasette açsa da benim canımın içinde can olan değerli bir abimiz. beypazarı başkanlığından beri bizzat tanırım kendisini. insanlık ve yönetim terazisinde kimseye bir gram ayrımcılık yapmayan siyasetçilerdendir.
demokrasinin en basit tanımı bu işte. bir arada yaşama kültürü. mansur başkan da ülkemizin ve benim en güzel aşklarımın baş şehrine yakışan büyük bir başgan. hep böyle olur umarım.
çağdaşı olmaktan büyük gurur duyduğum değerli tiyatro sanatçısıdır. insanımızın her türlü köylü kurnazlığı ve son yıllardaki aşırı sığlığa rağmen asla ülkemizin geleceğinden umut kesilmemesi gerektiğini bize ispatlayan yaşayan değerdir.
bizim ülkemizden de pek tabii sanat, estetik ve kalitenin üretilip dünyaya yayılabileceğine dair nice büyük örneklerdendir.
kendisini ilk gençlik yıllarımda tiyatro sahnesinde defalarca izlemenin sevinci içindeyim. sevgili eşi şükran güngör'de tiyatro sanatında yıldız hanım kadar bir dahidir.
dünyaca ünlü bir tiyatro ustası olan kardeşi müşfik kenter'de ne zaman kuliste ziyaretine gitsem bütün yorgunluğuna rağmen sorularıma tahamül eder cevap verirdi.
büyük saygı ve sevgiyle hepsini anar, saygıyla karşılarında eğilirim.
bizim ülkemizden de pek tabii sanat, estetik ve kalitenin üretilip dünyaya yayılabileceğine dair nice büyük örneklerdendir.
kendisini ilk gençlik yıllarımda tiyatro sahnesinde defalarca izlemenin sevinci içindeyim. sevgili eşi şükran güngör'de tiyatro sanatında yıldız hanım kadar bir dahidir.
dünyaca ünlü bir tiyatro ustası olan kardeşi müşfik kenter'de ne zaman kuliste ziyaretine gitsem bütün yorgunluğuna rağmen sorularıma tahamül eder cevap verirdi.
büyük saygı ve sevgiyle hepsini anar, saygıyla karşılarında eğilirim.
3 yıla yakındır ruhsal olarak yerlerde sürünüyorum. psikiyatrlara göre depresyonda değilim. düzenli olarak işime gidip geliyorum. gerçi bunun dışında başka hiç bir sosyal faliyetim yok. geleceğe dair umutlar üretip, hala müspet hayaller kurmak sosyal faliyetse o vardı elimde bir süre önceye kadar.
bizim hayta yeğene iş kurması için kredi çekip işi 1 seneden kısa sürede batırması sonucu baya bir mebla borç kucağımda kaldı. helali hoş olsun çalışır öderiz. ama bu yoğun ruhsal batmışlık halinde bir de geçim sıkıntısı sarstıkça beter etti bünyeyi.
artık bir sosyal faliyet olarak bile umut etmeyi hayal kurmayı bıraktım. bir kaç gündür deli gibi kendimi saçma salak türk korku filmleri izlemeye verdim. ondan önce de cennet mahallesi izleyip duruyordum.
allahsız ateist bir bünyem var hiç bir korku filmi tırsıtmıyor beni. fakat çocukken annemden teyzelerimden dinlediğim hikayelerin benzerini ekranda görmek nedense beynimdeki sorunları dağıtıyor.
ulann o korku filmlerinden bile umut çıkarttım iyi mi. genelde hikayeleri insanlara aşık olup maraza çıkartan inler ve cinler. bu kadar yalnızlık içinde buna bile ihtiyacım var. yani gelse güzelce biri, maraza çıkartmadan bir orta yolunu buluruz diye düşünüyorum. iddiadan da sağlam 3 maç verir atarız 200 tl oh miss.
ya da şeytanla anlaşma falan da olabilir. 3 sene önce her şeyin boka sardığı yılllara gitme karşılığı pazarlıksız verebilirim ruhumu.
bu konuda yardımcı olabilecek şeytan arkadaşlar varsa özelden yazsın.
bizim hayta yeğene iş kurması için kredi çekip işi 1 seneden kısa sürede batırması sonucu baya bir mebla borç kucağımda kaldı. helali hoş olsun çalışır öderiz. ama bu yoğun ruhsal batmışlık halinde bir de geçim sıkıntısı sarstıkça beter etti bünyeyi.
artık bir sosyal faliyet olarak bile umut etmeyi hayal kurmayı bıraktım. bir kaç gündür deli gibi kendimi saçma salak türk korku filmleri izlemeye verdim. ondan önce de cennet mahallesi izleyip duruyordum.
allahsız ateist bir bünyem var hiç bir korku filmi tırsıtmıyor beni. fakat çocukken annemden teyzelerimden dinlediğim hikayelerin benzerini ekranda görmek nedense beynimdeki sorunları dağıtıyor.
ulann o korku filmlerinden bile umut çıkarttım iyi mi. genelde hikayeleri insanlara aşık olup maraza çıkartan inler ve cinler. bu kadar yalnızlık içinde buna bile ihtiyacım var. yani gelse güzelce biri, maraza çıkartmadan bir orta yolunu buluruz diye düşünüyorum. iddiadan da sağlam 3 maç verir atarız 200 tl oh miss.
ya da şeytanla anlaşma falan da olabilir. 3 sene önce her şeyin boka sardığı yılllara gitme karşılığı pazarlıksız verebilirim ruhumu.
bu konuda yardımcı olabilecek şeytan arkadaşlar varsa özelden yazsın.