kanaatimce yaşamış en büyük bilim insanlarından eric fromm kaliteli bir yalnızlığı kuramayan insanların kaliteli birliktelikleri de olamaz iddiasını savunur. bence sonsuz kere haklıdır.
benim yaşam anlayışımda her dış ilişki insanın kendisiyle ilişkisidir. kişinin başka insanlarla ilişkisi de kendisiyle ilişkisidir. bunu siyasette şöyle bir olguyla açıklayabiliriz. her iç savaş bir dış savaştır. her dış savaş aynı zamanda iç savaştır.
sıkıldım daha fazla sosyolojik, politik, psikolojik görüş kasamayacağım. eskiden yalnızlığımı pek bir severdim. fakat 35 yaşımdan sonra artık geceleri yatağa girdiğimde kendimi lanetlenmiş hissediyorum. sabah yalnız uyandığımda ise lanetlenmiş olduğumdan emin şekilde kalkıyorum.
yine de bu hal lanetli bir ilişki biçiminden kırk kat iyidir.
eski partisiyle bir birlerini yesinler, oya ete para vermesinler dediğim ex başbabandır. türkiye'nin en karanlık dönemlerinin başbakanıdır. halka ettiği zulümleri şuraya sıralasak karakter sınırı yetmez.
ve bu yaptıklarından dolayı özür dilemek bir yana dursun, yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır şiarıyla parti kurmuştur.
bir de yaşamış en güzel insanlardan biri olan barış manço'nun tertemiz bir şarkısını kirletmiş. söyleyin yapmasın.
ve bu yaptıklarından dolayı özür dilemek bir yana dursun, yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır şiarıyla parti kurmuştur.
bir de yaşamış en güzel insanlardan biri olan barış manço'nun tertemiz bir şarkısını kirletmiş. söyleyin yapmasın.
chp ve mhp'nin, tayyip beye ebedi başkanlığın yolunu açtığı seçimin adayıdır. kılıştar'ın, nasıl kurtla yiyip de çobanla ağladığını ifşaa etmiş adaydır.
muhalefet tarafından seçmenlerine karşı işlenmiş suçtur. o seçimde ekmel beye oy vermiş hiç kimsenin, akp ye oy verenleri aşağılama ve eleştirme hakkı nazarı itibarımda yoktur.
o dönemler chp milletvekilleri fetö ile pek bir içli dışlıydı. adamlar resmen bu gladio artığı çeteyi mazlum bir pozüsyona sokuyordu halk nezninde. bankasına dayanışma adına trilyonlar yatıranlardan, tv lerinin önüne kendilerini zincirleyenlere kadar hal böyleydi.
devlet bahçeli ise o dönemler tayyip beyi, zavallı bir ihtiyarı dartta hedef edip hırpalamakla suçluyordu. zira köylü kurnazı muhalefet bahisi fetö atına yatırmıştı. o çetenin bütün imkanlarından artık kendilerinin yalayacağı umudundaydılar.
bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir. o dönemde akepenin üst düzey yöneticileri ekmel beyin ismini bizzat gülen fısıldadı diyordu.
gerçi sonradan ekmel bey erdoğan'a tek adam yetkileri tanıyan yasaya evet verdi.
son kertede, burjuva siyasetten tiksinmek için küçük bir resimdi yukarıda anlattıklarım.
muhalefet tarafından seçmenlerine karşı işlenmiş suçtur. o seçimde ekmel beye oy vermiş hiç kimsenin, akp ye oy verenleri aşağılama ve eleştirme hakkı nazarı itibarımda yoktur.
o dönemler chp milletvekilleri fetö ile pek bir içli dışlıydı. adamlar resmen bu gladio artığı çeteyi mazlum bir pozüsyona sokuyordu halk nezninde. bankasına dayanışma adına trilyonlar yatıranlardan, tv lerinin önüne kendilerini zincirleyenlere kadar hal böyleydi.
devlet bahçeli ise o dönemler tayyip beyi, zavallı bir ihtiyarı dartta hedef edip hırpalamakla suçluyordu. zira köylü kurnazı muhalefet bahisi fetö atına yatırmıştı. o çetenin bütün imkanlarından artık kendilerinin yalayacağı umudundaydılar.
bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir. o dönemde akepenin üst düzey yöneticileri ekmel beyin ismini bizzat gülen fısıldadı diyordu.
gerçi sonradan ekmel bey erdoğan'a tek adam yetkileri tanıyan yasaya evet verdi.
son kertede, burjuva siyasetten tiksinmek için küçük bir resimdi yukarıda anlattıklarım.
şanlı galatasarayımıza gelmeden önceki beyanatlarıyla, takımımıza bir merhem olmayacağı aşikar olmuş eski yıldızdır.
sayın erdoğan'a olan büyük aşkını her fırsatta beyan ediyordu. kendisinden daha o zaman tiksinmemin nedeni tayyip beye olan muhalif görüşlerim asla değil. tayyip bey zeki bir insandır. mutlaka o da anlamıştır ki bu falcao denen herif formsuzluğunun en dibindedir. bu saaten sonra hiç bir takıma fayda sağlamayacağının farkındadır. bu sebeple gelecek eleştirilere tayyip beyi kullanarak ön almaktadır. keşke bu öngörüm tutmasaydı ama tuttu.
oysa atlatico günlerinde ne kadar da hayrandım ben kendisine. bir çok maçta şimdi ismi aklıma gelmeyen hocasının verdiği taktiklerle takımı tek başına sırtlardı.
bir de futbolda bal gibi de siyaset olacağını afişe etmiş eski yıldızdır. ne çok şu yalanları dinledik çocukluğumuzda. camide, okulda, futbolda siyaset yapılmaz. doğrudur aslında. sol bir söylemle mazlumun hakkını arıyor ve koruyorsanız futbolcu olarak bunu yaptırmazlar adama. fakat egemenleri sarıp övüyorsanız bunu teşvik bile ederler.
sayın erdoğan'a olan büyük aşkını her fırsatta beyan ediyordu. kendisinden daha o zaman tiksinmemin nedeni tayyip beye olan muhalif görüşlerim asla değil. tayyip bey zeki bir insandır. mutlaka o da anlamıştır ki bu falcao denen herif formsuzluğunun en dibindedir. bu saaten sonra hiç bir takıma fayda sağlamayacağının farkındadır. bu sebeple gelecek eleştirilere tayyip beyi kullanarak ön almaktadır. keşke bu öngörüm tutmasaydı ama tuttu.
oysa atlatico günlerinde ne kadar da hayrandım ben kendisine. bir çok maçta şimdi ismi aklıma gelmeyen hocasının verdiği taktiklerle takımı tek başına sırtlardı.
bir de futbolda bal gibi de siyaset olacağını afişe etmiş eski yıldızdır. ne çok şu yalanları dinledik çocukluğumuzda. camide, okulda, futbolda siyaset yapılmaz. doğrudur aslında. sol bir söylemle mazlumun hakkını arıyor ve koruyorsanız futbolcu olarak bunu yaptırmazlar adama. fakat egemenleri sarıp övüyorsanız bunu teşvik bile ederler.
öğrencilik yıllarımda bir gün cebimde pul biber alacak param yoktu. evimde bol miktarda isot vardı. yaptığım makarnamın sosuna pul biber yerine isot koymuştum ve muhteşem bir makarna speciali yaratmıştım.
kedisi olanlar mutfakta yemek yapmanın nasıl bir işkence olduğunu bilirler. kendisine sürekli bir tırşik atacağım umuduyla ayaklarıma sürtünüp duruyordu eşşolusuu. ben de bugün yaptığım makarnamın sosuna yanlışlıkla isot yerine sumak koydum. bu defa ortaya muhteşem bir special çıkartamasam da makarnam yenilecek lezetteydi. hatta eski makarnalarımdan daha iyi olmuştu. size de öneririm.
bir de, bilgisayardan miyavlama sesi açıp kedimi çıldırtmaya bayılıyorum bazı zamanlar.
kedisi olanlar mutfakta yemek yapmanın nasıl bir işkence olduğunu bilirler. kendisine sürekli bir tırşik atacağım umuduyla ayaklarıma sürtünüp duruyordu eşşolusuu. ben de bugün yaptığım makarnamın sosuna yanlışlıkla isot yerine sumak koydum. bu defa ortaya muhteşem bir special çıkartamasam da makarnam yenilecek lezetteydi. hatta eski makarnalarımdan daha iyi olmuştu. size de öneririm.
bir de, bilgisayardan miyavlama sesi açıp kedimi çıldırtmaya bayılıyorum bazı zamanlar.
bir kere misafire çıkmış adın;
istesen istemesen gideceksin.
mihnet payı da olsa bu hayatın,
güler yüzle katlanmayıp neylersin.
ötede ne var ne yok belli değil;
kimse bilmiyor nedir karşı kıyı.
günün kadrini kıymetini bil;
balını almadan salma arıyı.
bir gül açabilir her nefesinde;
istersen teneffüs etmekle mest ol.
hele sevgi hele iyilik bahsinde,
baharda tabiat gibi cömert ol.
muhteşem dizelerinin sahibidir.
istesen istemesen gideceksin.
mihnet payı da olsa bu hayatın,
güler yüzle katlanmayıp neylersin.
ötede ne var ne yok belli değil;
kimse bilmiyor nedir karşı kıyı.
günün kadrini kıymetini bil;
balını almadan salma arıyı.
bir gül açabilir her nefesinde;
istersen teneffüs etmekle mest ol.
hele sevgi hele iyilik bahsinde,
baharda tabiat gibi cömert ol.
muhteşem dizelerinin sahibidir.
bundan 2 ay önce yeğenimin hediye ettiği varlık. hiç bir yaşam planımda evcil hayvan beslemek yoktu. fakat yalnızlığımda yoldaş olur, evde başka bir nefes olur tesellisiyle davetsiz misafirim.
başta şunu söylemeliyim ki bir süre sonra siz evinizde misafir oluyorsunuz. ve salakça bir şekilde bundan şikayetçi de olmuyorsunuz. bu muhteşem varlıkları oyuncak gözüyle de görmeye kalkmayın. zaten bir süre sonra gecenin bir yarısı üzerinizde zıplarken kendinizin bir oyuncak olduğunu anlıyorsunuz onun nazarında. canı sıkılmış işte gecenin bir yarısı, oynayacak bir mahluka ihtiyacı var garibin. bu davranışı aile bireylerinizden birisi etse mutlaka tepki koyarsınız. ona sadece gülüyorsunuz.
kim olduğunu hiç bir zaman çözemeyeceğim varlık. tek eliyle kelebek yakalayıp iki lokmada yutan muhteşem ve zalim bir avcı mı? masum örümceklerin can çekişmesini zevkle izleyen korkunç bir uzaylı mı? yoksa kafasını göğsünüze koyup sonsuz şefkat bekleyen ve sunan minicik bir masum mu?
bir de siz kafasını okşarken onun size masaj yapar gibi ovma şekilleri var. tesadüf izlediğim bir belgeselde bu hareketlerinin memeden süt emerken annelerinin karnına bastırma şekli olduğunu öğrendim. çok şaşırdım.
başta şunu söylemeliyim ki bir süre sonra siz evinizde misafir oluyorsunuz. ve salakça bir şekilde bundan şikayetçi de olmuyorsunuz. bu muhteşem varlıkları oyuncak gözüyle de görmeye kalkmayın. zaten bir süre sonra gecenin bir yarısı üzerinizde zıplarken kendinizin bir oyuncak olduğunu anlıyorsunuz onun nazarında. canı sıkılmış işte gecenin bir yarısı, oynayacak bir mahluka ihtiyacı var garibin. bu davranışı aile bireylerinizden birisi etse mutlaka tepki koyarsınız. ona sadece gülüyorsunuz.
kim olduğunu hiç bir zaman çözemeyeceğim varlık. tek eliyle kelebek yakalayıp iki lokmada yutan muhteşem ve zalim bir avcı mı? masum örümceklerin can çekişmesini zevkle izleyen korkunç bir uzaylı mı? yoksa kafasını göğsünüze koyup sonsuz şefkat bekleyen ve sunan minicik bir masum mu?
bir de siz kafasını okşarken onun size masaj yapar gibi ovma şekilleri var. tesadüf izlediğim bir belgeselde bu hareketlerinin memeden süt emerken annelerinin karnına bastırma şekli olduğunu öğrendim. çok şaşırdım.
faşizmin 2 tabur askerle, bir avuç genci imhasıdır.
şunu da eklemeliyim ki, mahirler'in önderliğindeki bu eylemsellik hiç bir devrimci zeka taşımaz. çocuklar akıllarına gelen ilk işi yapmışlar. bugünden bakarak genç kuşak devrimcilerin hiç bir zaman örnek almaması gereken bir eylem türüdür.
çok değerli dostum ve abim ertuğrul kürkçü de o eylemde yer alan militanlardan biridir. kendisinin bir ajan olduğuna yönelik bütün imaları bile şiddetle kınıyorum. bu hususta hiç bir kanıt yoktur. salt dedikodularla hiç bir devrimci ajanlıkla suçlanamaz. kürkçü'ye şu soru yöneltilmelidir elbette. neden bunca yıl içinde bu eylemin devrimci tarhisel bir özeleştirisini vermediniz? neden hala romantize etmeye devam etmektesiniz?
kanaatimce mahir çayan kitlelerin mücadeleye katılımı açısından çok önemli bir devrimcidir. lakin bütün şiddet eylemleri zekadan uzaktır. elf room suikasti de bunlardan biridir. elf room israil tarafından da sevilmeyen ve gözden çıkarılmış bir büyükelçiydi. infazı, emperyalistlerin eline solun kriminalizasyonu açısından büyük kozlar vermiştir.
şunu da eklemeliyim ki, mahirler'in önderliğindeki bu eylemsellik hiç bir devrimci zeka taşımaz. çocuklar akıllarına gelen ilk işi yapmışlar. bugünden bakarak genç kuşak devrimcilerin hiç bir zaman örnek almaması gereken bir eylem türüdür.
çok değerli dostum ve abim ertuğrul kürkçü de o eylemde yer alan militanlardan biridir. kendisinin bir ajan olduğuna yönelik bütün imaları bile şiddetle kınıyorum. bu hususta hiç bir kanıt yoktur. salt dedikodularla hiç bir devrimci ajanlıkla suçlanamaz. kürkçü'ye şu soru yöneltilmelidir elbette. neden bunca yıl içinde bu eylemin devrimci tarhisel bir özeleştirisini vermediniz? neden hala romantize etmeye devam etmektesiniz?
kanaatimce mahir çayan kitlelerin mücadeleye katılımı açısından çok önemli bir devrimcidir. lakin bütün şiddet eylemleri zekadan uzaktır. elf room suikasti de bunlardan biridir. elf room israil tarafından da sevilmeyen ve gözden çıkarılmış bir büyükelçiydi. infazı, emperyalistlerin eline solun kriminalizasyonu açısından büyük kozlar vermiştir.
teolojide kıyametin yaklaşmasıyla ortaya çıkacağına inanılan varlık. maşallah son yıllarda ipini koparan kendisini mesih ilan ediyor. etmeyip de sendromunu yaşayanlar gırla zaten meydanlarda.
ben de kendimi deccal ilan ediyorum. kimse bu havalı görevi üstüne almıyorsa ben alırım.
ben de kendimi deccal ilan ediyorum. kimse bu havalı görevi üstüne almıyorsa ben alırım.
muhteşem bir cahit sıtkı tarancı şiiridir;
bu akşam vakti deniz,
o bütün hasretimiz,
sanki gelmiş de dile,
nedametin sesiyle,
çarparak kafalara,
yetmez mi, diyor deniz,
karada çektiğiniz?
bu akşam vakti deniz,
o bütün hasretimiz,
sanki gelmiş de dile,
nedametin sesiyle,
çarparak kafalara,
yetmez mi, diyor deniz,
karada çektiğiniz?
güzel bir cahit sıtkı tarancı şiiridir;
insanlar dalgasına tutulmuş bir gemiyim!
sağa sola sallanıp,bakın,çırpınıyorum;
fakat bilmem ki sarhoş onlar mıdır,ben miyim;
insanlar dalgasına tutulmuş bir gemiyim!
deliklerim açıldı tazyikinden suların;
kudurmuş denizinde hakkın çırpınıyorum!
güverteyi yıkıyor çığlığı yolcuların.
kudurmuş denizinde hakkın çırpınıyorum!
gittikçe kabarıyor,amanın,bu dalgalar;
ufuk sise gömülü,ne gelen var ne giden.
kaptan imdat düdüğü durmadan çalar!
kaptan imdat düdüğü beyhude çalar!
ne zaman kara yüzü göreceğim,ne zaman!
bir ümit dağılıyor çıkan her nefesimden.
batacağım galiba bir limana varmadan!
ne zaman kara yüzü göreceğim,ne zaman
insanlar dalgasına tutulmuş bir gemiyim!
sağa sola sallanıp,bakın,çırpınıyorum;
fakat bilmem ki sarhoş onlar mıdır,ben miyim;
insanlar dalgasına tutulmuş bir gemiyim!
deliklerim açıldı tazyikinden suların;
kudurmuş denizinde hakkın çırpınıyorum!
güverteyi yıkıyor çığlığı yolcuların.
kudurmuş denizinde hakkın çırpınıyorum!
gittikçe kabarıyor,amanın,bu dalgalar;
ufuk sise gömülü,ne gelen var ne giden.
kaptan imdat düdüğü durmadan çalar!
kaptan imdat düdüğü beyhude çalar!
ne zaman kara yüzü göreceğim,ne zaman!
bir ümit dağılıyor çıkan her nefesimden.
batacağım galiba bir limana varmadan!
ne zaman kara yüzü göreceğim,ne zaman
dilimizin en iyi aşk şairlerinden ataol behramoğlu eseridir. usta benim kanaatimde berbat bir toplumcu şairdir. nazarımda aşk şairi olarak nitelemekteyim kendisini.
hani derler ya bazı kitaplar kitap değil mermidir diye. bazı şiirler ise mutlaka mermidir. geçmiş zamanın bir yerinde ustanın bu şiirinin beni hastanelik etmişliği vardır.
en sevdiğim bölümlerini arz etmek isterim.
hayatta ve ölümde ayrıldık
ayrıldı iki beden
gönüllerimiz ayrıldı
seslerimiz ayrıldı birbirinden
sadece ikimize değil
bütün hayata üzgünüm
fotograflarda
bir gece hatırası
öylesine yalnızım ki
sanki yokum
eriyor eski ben
ve yeni biri olamıyorum
sanki hiçbir şey olmadı
ikimiz yokuz sadece
biz olan ikimiz yokuz
deniz hep orada
ve ağaçlar aynı düşlerinde.
kazıyorum yeryüzünün yüreğini
çiçekler fışkırıyor ve bir mayıs sabahı
kazıyorum aşkı
acılar fışkırıyor, söylenmemiş sözler
hayat bana meydan okuyor
ve ben onu ele geçirmeye çalışıyorum yeniden
tuzaklar kuruyorum
sapanımla nişan alıyorum
başka biri olacaksın istemesen de
tenine başka bir ten dokunduğunda
gövden buluştuğunda başka bir gövdeyle
başka bir nefesle karıştığında nefesin
başka biri olacaksın istemesen de
gece uykunda ya da gün ortasında
irkileceksin apansız bir duyguyla
bir uçurum kıyısında sendelemiş gibi
başka biri olacaksın istemesen de
bakışlarımın izini taşıyan giysilerin
tüketecek ömürlerini birer birer
değişecek yeri bir dolabın, pencerede bir çiçeğin
başka biri olacaksın istemesen de
dudaklarında benden sonraki bir çizgi
tanımadığım bir ton gülümseme
ve artık beni unutmaya başlayan gözlerin
sonra, sonra artık başka birisin.
sözün bittiği yerde
yürek kendi kendine konuşmaya başlar
tabut çiviliyor bir adam
sabahın köründe
bir ölüme alışmak gibi
geçecek birbirimize olan sevgimiz
insanın tek bir yüzü yoktur ki
ya da tek bir geleceği
içimde cam kırıklarına benzeyen bir gönül kırıklığı
kapatıyorum sayfalarını eskimiş bir kitabın
tozlu hüzünler, solgun bir gülümseyiş tadı
artık eskimiş bir hayatın sayfalarını kapatıyorum
kapatıyorum geçmiş bir denizin kapılarını.
hani derler ya bazı kitaplar kitap değil mermidir diye. bazı şiirler ise mutlaka mermidir. geçmiş zamanın bir yerinde ustanın bu şiirinin beni hastanelik etmişliği vardır.
en sevdiğim bölümlerini arz etmek isterim.
hayatta ve ölümde ayrıldık
ayrıldı iki beden
gönüllerimiz ayrıldı
seslerimiz ayrıldı birbirinden
sadece ikimize değil
bütün hayata üzgünüm
fotograflarda
bir gece hatırası
öylesine yalnızım ki
sanki yokum
eriyor eski ben
ve yeni biri olamıyorum
sanki hiçbir şey olmadı
ikimiz yokuz sadece
biz olan ikimiz yokuz
deniz hep orada
ve ağaçlar aynı düşlerinde.
kazıyorum yeryüzünün yüreğini
çiçekler fışkırıyor ve bir mayıs sabahı
kazıyorum aşkı
acılar fışkırıyor, söylenmemiş sözler
hayat bana meydan okuyor
ve ben onu ele geçirmeye çalışıyorum yeniden
tuzaklar kuruyorum
sapanımla nişan alıyorum
başka biri olacaksın istemesen de
tenine başka bir ten dokunduğunda
gövden buluştuğunda başka bir gövdeyle
başka bir nefesle karıştığında nefesin
başka biri olacaksın istemesen de
gece uykunda ya da gün ortasında
irkileceksin apansız bir duyguyla
bir uçurum kıyısında sendelemiş gibi
başka biri olacaksın istemesen de
bakışlarımın izini taşıyan giysilerin
tüketecek ömürlerini birer birer
değişecek yeri bir dolabın, pencerede bir çiçeğin
başka biri olacaksın istemesen de
dudaklarında benden sonraki bir çizgi
tanımadığım bir ton gülümseme
ve artık beni unutmaya başlayan gözlerin
sonra, sonra artık başka birisin.
sözün bittiği yerde
yürek kendi kendine konuşmaya başlar
tabut çiviliyor bir adam
sabahın köründe
bir ölüme alışmak gibi
geçecek birbirimize olan sevgimiz
insanın tek bir yüzü yoktur ki
ya da tek bir geleceği
içimde cam kırıklarına benzeyen bir gönül kırıklığı
kapatıyorum sayfalarını eskimiş bir kitabın
tozlu hüzünler, solgun bir gülümseyiş tadı
artık eskimiş bir hayatın sayfalarını kapatıyorum
kapatıyorum geçmiş bir denizin kapılarını.
genç kadınlara gerçekten de çok yakışan bir ayrıntı. sanırım son zamanlarda da moda. ben sabahları işe giderken baya iri bir bünye olmama rağmen çift kalın çorap giyiyorum. ve neredeyse dizime kadar çekiyorum. sabahın o saatinde gencecik insanları bu halde görünce acısam mı, bu halde dahi üşümek bilmeyen bünyelerine hayran mı kalsam bilememekteyim.
rica ederim bu soğuklarda giymeyin böyle şeyler. bugün çok güzel bir biçim elde etseniz de ileride iç organlarınıza girecek soğuğun mikrobunu zor atarsınız.
rica ederim bu soğuklarda giymeyin böyle şeyler. bugün çok güzel bir biçim elde etseniz de ileride iç organlarınıza girecek soğuğun mikrobunu zor atarsınız.
bugün kendisini ziyarete giden chp heyetine hiç bir zaman zalimlerden can dilenmeyeceğini haykırmış halkların demokratik lideridir. bu da zalimlere dert olsun.
''selahattin demirtaş'ın sağlık probleminin ciddi olduğunu söyleyen genel başkan yardımcısı veli ağbaba, "demirtaş, 'ölüm çıksa bile ben sağlık nedeniyle bir tahliye talebinde bulunmayacağım" dedi.
gazetecilere açıklama yapan veli ağbaba, demirtaş'ın yaşananlar nedeniyle cezaevi yönetiminin değil adalet bakanlığı'nın ihmali olduğunu düşündüğünü aktardı.
üç milletvekili ile gerçekleşen ziyarette demirtaş, heyete sağlık durumuna ilişkin şunları akradı:
bu konuda adalet bakanlığı'nın bir ihmali olduğunu düşünüyor. sayın selahattin demirtaş böyle bir rahatsızlığı 20 yıldan beri çektiğini söylüyor. kalp rahatsızlığı ve nefes kesilmesinin 20 yılda, 20 kez olduğunu ancak 3 yıldan beri cezaevinde 20'nin üzerinde yaşadığını, yani 20 yılda yaşamış olduğu şeyi 3 yılda daha fazla yaşadığını söylüyor. dolayısıyla cezaevi koşullarının da etkisi olduğunu söylemek mümkün."
quote message: "öncelikle demirtaş'ın moralinin iyi olduğunu gördük. sayın demirtaş geçtiğimiz salı günü sabah doğru bir sağlık sorunu yaşıyor. sabaha doğru nefesi kesilip bayılıyor. birlikte kaldığı abdullah bey (zeydan) tarafından doktora haber verilmesi neticesinde ambulansa götürülüp sağlık kontrolü yapılıyor. burada ise cezaevi yönetimi hastaneye sevk edilmesini istiyor. öncelikle şunu söyleyelim, sayın demirtaş edirne'deki cezaevi yönetimiyle ilgili bir şikayeti yok, onların bir sorumluluğu olmadığını düşünüyor. birkaç gün geçiyor ve bu sefer avukatı aracılığıyla kamuoyuna bilgilendirme yapıyor."
"öncelikle demirtaş'ın moralinin iyi olduğunu gördük. sayın demirtaş geçtiğimiz salı günü sabah doğru bir sağlık sorunu yaşıyor. sabaha doğru nefesi kesilip bayılıyor. birlikte kaldığı abdullah bey (zeydan) tarafından doktora haber verilmesi neticesinde ambulansa götürülüp sağlık kontrolü yapılıyor. burada ise cezaevi yönetimi hastaneye sevk edilmesini istiyor. öncelikle şunu söyleyelim, sayın demirtaş edirne'deki cezaevi yönetimiyle ilgili bir şikayeti yok, onların bir sorumluluğu olmadığını düşünüyor. birkaç gün geçiyor ve bu sefer avukatı aracılığıyla kamuoyuna bilgilendirme yapıyor."
veli ağbaba, demirtaş'ın moralinin iyi olduğunu gördüklerini de söyledi.
ağbaba, selahattin demirtaş'ın, 'ölüm çıksa bile ben sağlık nedeniyle bir tahliye talebinde bulunmayacağım" dediğini de aktardı.''
''selahattin demirtaş'ın sağlık probleminin ciddi olduğunu söyleyen genel başkan yardımcısı veli ağbaba, "demirtaş, 'ölüm çıksa bile ben sağlık nedeniyle bir tahliye talebinde bulunmayacağım" dedi.
gazetecilere açıklama yapan veli ağbaba, demirtaş'ın yaşananlar nedeniyle cezaevi yönetiminin değil adalet bakanlığı'nın ihmali olduğunu düşündüğünü aktardı.
üç milletvekili ile gerçekleşen ziyarette demirtaş, heyete sağlık durumuna ilişkin şunları akradı:
bu konuda adalet bakanlığı'nın bir ihmali olduğunu düşünüyor. sayın selahattin demirtaş böyle bir rahatsızlığı 20 yıldan beri çektiğini söylüyor. kalp rahatsızlığı ve nefes kesilmesinin 20 yılda, 20 kez olduğunu ancak 3 yıldan beri cezaevinde 20'nin üzerinde yaşadığını, yani 20 yılda yaşamış olduğu şeyi 3 yılda daha fazla yaşadığını söylüyor. dolayısıyla cezaevi koşullarının da etkisi olduğunu söylemek mümkün."
quote message: "öncelikle demirtaş'ın moralinin iyi olduğunu gördük. sayın demirtaş geçtiğimiz salı günü sabah doğru bir sağlık sorunu yaşıyor. sabaha doğru nefesi kesilip bayılıyor. birlikte kaldığı abdullah bey (zeydan) tarafından doktora haber verilmesi neticesinde ambulansa götürülüp sağlık kontrolü yapılıyor. burada ise cezaevi yönetimi hastaneye sevk edilmesini istiyor. öncelikle şunu söyleyelim, sayın demirtaş edirne'deki cezaevi yönetimiyle ilgili bir şikayeti yok, onların bir sorumluluğu olmadığını düşünüyor. birkaç gün geçiyor ve bu sefer avukatı aracılığıyla kamuoyuna bilgilendirme yapıyor."
"öncelikle demirtaş'ın moralinin iyi olduğunu gördük. sayın demirtaş geçtiğimiz salı günü sabah doğru bir sağlık sorunu yaşıyor. sabaha doğru nefesi kesilip bayılıyor. birlikte kaldığı abdullah bey (zeydan) tarafından doktora haber verilmesi neticesinde ambulansa götürülüp sağlık kontrolü yapılıyor. burada ise cezaevi yönetimi hastaneye sevk edilmesini istiyor. öncelikle şunu söyleyelim, sayın demirtaş edirne'deki cezaevi yönetimiyle ilgili bir şikayeti yok, onların bir sorumluluğu olmadığını düşünüyor. birkaç gün geçiyor ve bu sefer avukatı aracılığıyla kamuoyuna bilgilendirme yapıyor."
veli ağbaba, demirtaş'ın moralinin iyi olduğunu gördüklerini de söyledi.
ağbaba, selahattin demirtaş'ın, 'ölüm çıksa bile ben sağlık nedeniyle bir tahliye talebinde bulunmayacağım" dediğini de aktardı.''
yasal yollarla bile eleştiri hakkımızı kullansak kaç mahkeme sürüneceğimizi bilemediğimiz cumhurbaşkanıdır. fakat şunu da eklemem gerekir ki, kendisine ''hakaret'' diye nitelendirilen on binlerce davanın içeriğini bildiğinden şüpheliyim. bir çok gereksiz davayı yükselme düşleri gören savcıların açtığı söylenmekte.
mesela geçen gün bir davada tanıklık yapmak için asliye ceza mahkemesine gittim. mahkeme kapılarında o gün kimin ne davası olduğu yazar. gittiğim gün sadece 3 kişi ''cumhurbaşkanına hakaret'' suçundan yargılanıyordu. bu hal olağan bir hal değildir.
tayyip beyin çıktığı yandaş tv lerde geleneksel sorudur. ''bu kadar enerjiyi nereden buluyorsunuz''
ama ben samimiyetle merak ediyorum bunun cevabını. adam benim 2 katım yaşında. ve duyumlarıma göre günde sadece 3-4 saat uyumakta. benim 8 saat uyuyarak gittiğim 8 saatlik işimde pertim çıkıyor bu genç yaşımda.
insan bazen gerçekten hayret ediyor.
mesela geçen gün bir davada tanıklık yapmak için asliye ceza mahkemesine gittim. mahkeme kapılarında o gün kimin ne davası olduğu yazar. gittiğim gün sadece 3 kişi ''cumhurbaşkanına hakaret'' suçundan yargılanıyordu. bu hal olağan bir hal değildir.
tayyip beyin çıktığı yandaş tv lerde geleneksel sorudur. ''bu kadar enerjiyi nereden buluyorsunuz''
ama ben samimiyetle merak ediyorum bunun cevabını. adam benim 2 katım yaşında. ve duyumlarıma göre günde sadece 3-4 saat uyumakta. benim 8 saat uyuyarak gittiğim 8 saatlik işimde pertim çıkıyor bu genç yaşımda.
insan bazen gerçekten hayret ediyor.
ilkel bir duygudur. intikam peşinde koşan kişiye 2 mezar kazmasını öğütler filozoflar. bu yolda kimin daha büyük zarar göreceği belli olmaz zira.
hiç bir başarılı intikamdan sonra da ruhsal rahatlama görülmemiştir. rahatlama affetmekten geçer.
hiç bir başarılı intikamdan sonra da ruhsal rahatlama görülmemiştir. rahatlama affetmekten geçer.
muhteşem bir a.kadir şiiridir;
bizim hiçbir hürriyetimiz yok,
hiçbir hürriyetimiz,
ne çalışmak, ne konuşmak, ne sevişmek.
sen orada bağrına bas dur en büyük çileyi,
ben burada en büyük çileyi doldurayım,
ekmeğe muhtaç, hürriyete muhtaç, sana muhtaç.
sen orada koparılmış bir zerdali gibi dur,
ben burada zerdalisiz bir dal gibi durayım
bizim hiçbir hürriyetimiz yok,
hiçbir hürriyetimiz,
ne çalışmak, ne konuşmak, ne sevişmek.
sen orada bağrına bas dur en büyük çileyi,
ben burada en büyük çileyi doldurayım,
ekmeğe muhtaç, hürriyete muhtaç, sana muhtaç.
sen orada koparılmış bir zerdali gibi dur,
ben burada zerdalisiz bir dal gibi durayım
muhteşem bir a.kadir şiiridir;
yaşamın vişne rengi dudakları vardır sevgilim
öpüşün kadar sıcak ve tatlı
özgürlük türküleri de soylenir bu dudaklarla
sevda türküleri de
vişne rengi dudakları vardır sevdanın
gülümser dudakların gibi titrek ve dokunaklı
okyanus olur sarar dunyayı
ölümün visne rengi dudaklari kimi kez
dudaklarınca içten ve inançlı
ölüm asude bahar ulkesi değildir o zaman
ölüm:
yigit ve sevecen bir yaşamın mutlu günlere
sunulmasıdır
canlı bir gül gibi somut
ayrılık yoktur artık zaman içinden
yaşamın ve sevdanın, ölümün kimi kez de
öpüsün kadar sıcak ve tatlı
vişne rengi dudakları vardır sevgilim...
yaşamın vişne rengi dudakları vardır sevgilim
öpüşün kadar sıcak ve tatlı
özgürlük türküleri de soylenir bu dudaklarla
sevda türküleri de
vişne rengi dudakları vardır sevdanın
gülümser dudakların gibi titrek ve dokunaklı
okyanus olur sarar dunyayı
ölümün visne rengi dudaklari kimi kez
dudaklarınca içten ve inançlı
ölüm asude bahar ulkesi değildir o zaman
ölüm:
yigit ve sevecen bir yaşamın mutlu günlere
sunulmasıdır
canlı bir gül gibi somut
ayrılık yoktur artık zaman içinden
yaşamın ve sevdanın, ölümün kimi kez de
öpüsün kadar sıcak ve tatlı
vişne rengi dudakları vardır sevgilim...
hasretim sana
tam üç koca kış geçti aradan,
koskocaman üç asır.
önca aydın, muğla, balıkesir.
önce bizim yiyemediğimiz bal gibi üzüm, incir.
önce bizim yemeğimize girmeyen bal gibi zeytinyağı.
sonra gene bir sıra dağ.
sonra konya ovası, adana.
sonra hiçbir vakit gülmemiş olan orta anadolu toprağı.
bilmem, tanır mısın yanında olsam,
taş gibi sertleşti yüzüm,
bıyıklarım uzadı.
hasretim sana.
ılık bir su,
bir demet gül
ve bir lambanın ışığnı arar gibi arıyorum seni.
bazen yüreğim kabarıyor,
sanki yüzünü bir daha hiç görmeyecekmişim.
bir anda dünyadan çekilip,
bir nada yoksun kalmak düşünmekten,
geldiği yollardan insanın
bir daha geçememesi.
elimin hiç dokunamaması eline.
taze yaprak kokusu dolar genzime birdenbire.
bakarım birdenbire karşımda başaklar insan boyu.
ayağımın altında toprak boyanır çağla rengine.
birdenbire çıkıyorum yalnızlıktan,
giriyorum birdenbire beraberliğe.
tam üç koca kış geçti aradan,
koskocaman üç asır.
önca aydın, muğla, balıkesir.
önce bizim yiyemediğimiz bal gibi üzüm, incir.
önce bizim yemeğimize girmeyen bal gibi zeytinyağı.
sonra gene bir sıra dağ.
sonra konya ovası, adana.
sonra hiçbir vakit gülmemiş olan orta anadolu toprağı.
bilmem, tanır mısın yanında olsam,
taş gibi sertleşti yüzüm,
bıyıklarım uzadı.
hasretim sana.
ılık bir su,
bir demet gül
ve bir lambanın ışığnı arar gibi arıyorum seni.
bazen yüreğim kabarıyor,
sanki yüzünü bir daha hiç görmeyecekmişim.
bir anda dünyadan çekilip,
bir nada yoksun kalmak düşünmekten,
geldiği yollardan insanın
bir daha geçememesi.
elimin hiç dokunamaması eline.
taze yaprak kokusu dolar genzime birdenbire.
bakarım birdenbire karşımda başaklar insan boyu.
ayağımın altında toprak boyanır çağla rengine.
birdenbire çıkıyorum yalnızlıktan,
giriyorum birdenbire beraberliğe.
kendisine mi ait değil mi meçhul capsler ve özdeyişlerle anılıp küçültülmemesi gereken dahidir.
evrimin bütün canlılar üzerindeki temel hükmü soyunu gelecek nesillere aktarmasıdır. papatyalardan, maymunlara kadar böyledir bu durum. maymunlar familyasının bir türü olan insan için de aynı yasa geçerlidir elbet. fakat işte freud bizim türümüzden çıktı.
insan türü başta kendi evrimi dahil bütün doğadaki canlıların evrimi üzerinde hükmü olan tek canlı. bugün soframızdaki bütün sebzelerin doğada karşılığı yoktur. 5 bin yıl önceki tarım devrimimizden beri biz getidik onları bu hale. veya köpekler. doğada olmayan bir türken tamamen biz şekillendirdik onları.
insan hala biyolojik olarak bir maymun türü olsa da asla bu şekilde kalmamalı. freud''un acımasız bilimsel gerçeklikler olarak saptadığı var oluşlar bu yolda önümüzü aydınlatmalıdır.
bu halimizi, hayvani iç güdülükten ne kadar denetleyip güdü seviyesine ulaştırırsak o denli insanlaşırız.
evrimin bütün canlılar üzerindeki temel hükmü soyunu gelecek nesillere aktarmasıdır. papatyalardan, maymunlara kadar böyledir bu durum. maymunlar familyasının bir türü olan insan için de aynı yasa geçerlidir elbet. fakat işte freud bizim türümüzden çıktı.
insan türü başta kendi evrimi dahil bütün doğadaki canlıların evrimi üzerinde hükmü olan tek canlı. bugün soframızdaki bütün sebzelerin doğada karşılığı yoktur. 5 bin yıl önceki tarım devrimimizden beri biz getidik onları bu hale. veya köpekler. doğada olmayan bir türken tamamen biz şekillendirdik onları.
insan hala biyolojik olarak bir maymun türü olsa da asla bu şekilde kalmamalı. freud''un acımasız bilimsel gerçeklikler olarak saptadığı var oluşlar bu yolda önümüzü aydınlatmalıdır.
bu halimizi, hayvani iç güdülükten ne kadar denetleyip güdü seviyesine ulaştırırsak o denli insanlaşırız.
güzel bir goethe şiiridir;
seni kaybettiğim, söyle gerçek mi?
ey güzel bırakıp beni gittin mi?
her name, her söz kulaklarımda
hâlâ bugün gibi çınlayıp durmada.
bir yolcu nasıl bakışlarıyla
delmeye çalışırsa mesafeyi,
nasıl keşf için uğraşırsa
havada gizlice şakıyan serçeyi;
öyle aranıyor gözlerim durmadan
tarlayı, çalıyı, ormanı tekrar;
ey güzel sevgilim, dön artık bana!
seni çağırıyor söylediğim şarkılar!
seni kaybettiğim, söyle gerçek mi?
ey güzel bırakıp beni gittin mi?
her name, her söz kulaklarımda
hâlâ bugün gibi çınlayıp durmada.
bir yolcu nasıl bakışlarıyla
delmeye çalışırsa mesafeyi,
nasıl keşf için uğraşırsa
havada gizlice şakıyan serçeyi;
öyle aranıyor gözlerim durmadan
tarlayı, çalıyı, ormanı tekrar;
ey güzel sevgilim, dön artık bana!
seni çağırıyor söylediğim şarkılar!
1978 yılında da bilim insanları izmit ve çevresinin sanayi bölgesi yapılmaması için demirel'in kulağında davul zurna çalmışlardı. böyle 1. dereceden deprem bölgesine sanayi kurmanın ileride on binlerce cana mal olacağını bağırdılar durdular. halk da, demirel de hiç umursamadı. 99 depreminde on binlerce öldük.
götümüze köküne kadar saplanan son ekonomik bunalımın teselli yanıydı kanal istanbul projesinden söz edilmemesi artık. bugünlerde neo emperyalizmin en sinsi türünü kuran çin'den kaynak bulunmuş. bilim insanlarının da bas bas bağırdığı üzere bu proje hem ekoloji, hem de deprem riski bakımından göz göre göre cinayettir. imamoğlu'na helal olsun ki bir lider olarak haklı eleştirilerini bağırıp duruyor. imamoğlu'na bu verdiği mücadelede güvenmek istiyorum.
gerçi yine önemli bir bilim adamı olan bülent şık sularımıza karışan zehirli atıkların bizi nasıl senede binlerce kez kanser ettiğini yazdı durdu yakın zamanda. adama 11 yıl verdiler. göz göre göre, annelerimizin, babalarımızın, kardeşlerimizin cinayetlerine yabancılaştırdılar bizi. biz bu hale nasıl geldik?
müttahitlerin kamu kaynaklarını hortum hortum soyan hastanelerin müşterisi artsın diye değer mi ulan bu hallere?
götümüze köküne kadar saplanan son ekonomik bunalımın teselli yanıydı kanal istanbul projesinden söz edilmemesi artık. bugünlerde neo emperyalizmin en sinsi türünü kuran çin'den kaynak bulunmuş. bilim insanlarının da bas bas bağırdığı üzere bu proje hem ekoloji, hem de deprem riski bakımından göz göre göre cinayettir. imamoğlu'na helal olsun ki bir lider olarak haklı eleştirilerini bağırıp duruyor. imamoğlu'na bu verdiği mücadelede güvenmek istiyorum.
gerçi yine önemli bir bilim adamı olan bülent şık sularımıza karışan zehirli atıkların bizi nasıl senede binlerce kez kanser ettiğini yazdı durdu yakın zamanda. adama 11 yıl verdiler. göz göre göre, annelerimizin, babalarımızın, kardeşlerimizin cinayetlerine yabancılaştırdılar bizi. biz bu hale nasıl geldik?
müttahitlerin kamu kaynaklarını hortum hortum soyan hastanelerin müşterisi artsın diye değer mi ulan bu hallere?
geçenlerde erdoğan'ın şöyle bir demeci oldu. ''dişime göre muhalefet bulamıyorum.''
tabii ki bulamaz. zira dişine göre muhalefet, anayasa paramparça edilerek verilen cezasını bitirdiği gün, beraat ettiği davadan tutuklanmıştır. demirtaş, tutuklandığı günden beri kimseden hukuk dilenmemiştir. bir kez olsun tahliyesini hiç bir mahkemede talep etmemiştir. suçlu olmadığı için beraat de talep etmemiştir.
sağlık durumu kötü diyorlar. demirtaş kimseden can dilenecek insan da değildir. tutsak alınmış ama teslim olmamışların derdiyle gidecek bu egemenler.
bir de, demirtaş ve arkadaşlarına karşı kurulan komploda yer alan, dişe göre muhalefete de yazıklar olsun.
diyebilirsiniz ki demirtaştan bize ne. fakat artık sadece kürtler, aleviler ve sosyalistler için değil hukuk yok. hiç kimse için yok.
tabii ki bulamaz. zira dişine göre muhalefet, anayasa paramparça edilerek verilen cezasını bitirdiği gün, beraat ettiği davadan tutuklanmıştır. demirtaş, tutuklandığı günden beri kimseden hukuk dilenmemiştir. bir kez olsun tahliyesini hiç bir mahkemede talep etmemiştir. suçlu olmadığı için beraat de talep etmemiştir.
sağlık durumu kötü diyorlar. demirtaş kimseden can dilenecek insan da değildir. tutsak alınmış ama teslim olmamışların derdiyle gidecek bu egemenler.
bir de, demirtaş ve arkadaşlarına karşı kurulan komploda yer alan, dişe göre muhalefete de yazıklar olsun.
diyebilirsiniz ki demirtaştan bize ne. fakat artık sadece kürtler, aleviler ve sosyalistler için değil hukuk yok. hiç kimse için yok.
peygamber olduğu iddiasında olan kişi. geçenlerde bursa'da yapılan cenazesine 3000 kişi katılmış. adamın ölüsünü ayrı, cenazeye katılanları ayrı linç ediyorlar malum ortamlarda. hayatını inceledim biraz kimseye zararı olmamış bir insanmış. zaten peygamber, mesih falan olmasına da imkan ihtimal yoktur. zira herkes biliyor ki hakiki mesih hasan mezarcı'dır. adnan oktar da olabilir bilmiyorum artık.
yaa bu heriflerin mesihlik fantezisi var işte bence dini özgürlük çerçevesinde görülmelidir. oktar hariç diğerlerinin gerçekten kimseye bir zararı da yok. neden linç edilip duruluyorlar ki?
yaa bu heriflerin mesihlik fantezisi var işte bence dini özgürlük çerçevesinde görülmelidir. oktar hariç diğerlerinin gerçekten kimseye bir zararı da yok. neden linç edilip duruluyorlar ki?
bu bir süleyman soylu açıklamasıdır. ben de ona demek istiyorum ki, o da bir şey mi sayın bakan? ben gladio artığı gülen'in bile nerede olduğunu biliyorum.
yıllarca bu ülkenin bütün ilerici insanlarında kocaman yaralar açmış bir çeteye karşı bu ciddiyetle mi mücadele veriliyor diye de sormak istiyorum.
vatandaşı olmasak eğlenceli ülkeyiz aslında. fakat bağzı fıkralar çok kötü anlatılıyor.
yıllarca bu ülkenin bütün ilerici insanlarında kocaman yaralar açmış bir çeteye karşı bu ciddiyetle mi mücadele veriliyor diye de sormak istiyorum.
vatandaşı olmasak eğlenceli ülkeyiz aslında. fakat bağzı fıkralar çok kötü anlatılıyor.