confessions

yeni nesil

1. nesil Yazar - Lamba cini

  1. toplam entry 386
  2. takipçi 30
  3. puan 10286

modern girls and old fashioned men

cisi gelen sanat tarihcisi
bir strokes ile regina spektor ablanın düeti bu harika şarkı.

şöyle ki, julian ile regina abla öyle güzel söylüyor ki bu şarkıyı, kendinizen geçiyorsunuz.

şahsen ben geçiyorum, kendisi strokes'ün reptilia single'ında yer aldı.

şarkı sözleri için:

you were...
modern girls always have to go
(right on time)
old-fashioned men always want a mistress
(you were right)
modern girls always get their way
(i was wrong)
modern men dream of what they can't say
(that's alright) right? right? right? right? right?
i don't belong (i don't belong)

why you gotta say it if you know it's something wrong?
(why're you sitting over there?)
says that he'll apologize and it won't take too long
well you don't wanna trust nobody else
(always thinking 'bout yourself)

(time)
there's a few things that are gonna have to change
(i'm your son)
everyone has the same opinion
(won't you please?)
your time is almost over
(don't be mean)
we won't get the chance to do this over
(that's alright) right? right? right? right? right?
i don't belong (i don't belong)

i don't want the imprint of your key upon my nose
(why're you sitting over there?)
you don't have to tell no one 'cause no one wants to know
that you don't have no happiness at all
(always thinking 'bout yourself)

oh yes, we're falling down (oh yes, we're falling down)
oh yes, we're falling down (oh yes, we're falling down)
oh yes, we're falling down (oh yes, we're falling down)
oh yes, we're falling down (oh yes, we're falling down)
oh yes, we're falling down (oh yes, we're falling down)
oh yes, we're falling down (oh yes, we're falling down)
oh yes, we're falling down (oh yes, we're falling down)
so fucking help me up

always thinking 'bout yourself
(you don't love me)
always thinking 'bout yourself
(i am an animal)
always thinking 'bout yourself
(i am not practical)

was i?

bir sözlük nasıl yönetilmez

magic mushroom
Uzaktan yönetilmez mesela. Halka inmek lazım. Ve demokrasi şart. Her dikta yönetimi sonlanmaya mahkumdur çünkü.

Kısacası bir sözlük önemsemeden yönetilmez. Sahip çıkmak şart.

Çiçeği burnunda bir yazar olarak açıkçası daha aktif bir yönetim beklerdim. Yazarlığımı onaylayan icgqhs dışında başka bir moderatör de görmedim henüz.

Yeniyim ve sevdim burayı ve gitmeye niyetim yok ama Dedeye, pardon sözlüğe de sahip çıkalım. Evet.

işyerinde yaşanan dumur olaylar

kalemberberi
günlük hayatında hemen herkese aşkım, hayatım vb. şekilde hitap eden lütfü abimiz'in ben ellerimi yıkarken tuvalete gelmesi ve "tuvalet boş mu aşkım?" diye sorması. benim de gayriihtiyari olarak "boş hayatım." şeklinde cevaplamam. lütfü abi'nin tuvalete girmesinin hemen ardından yan tuvaletten bir dedenin çıkması ve kaş göz çevirip "tövbe estağfurullah" diye söylenmesi ve benim hemen ardından ilyas salman kahkahası atmam.

haliç'te yaşayan simonlar

olacak o kadar
Dün devlet bugün cemaat.

Kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele daire eski başkanı ve eskişehir eski emniyet müdürü hanefi avcı'nın, cemaatin mit, ordu, bakanlıklar ve stk'lar içinde nasıl yuvalandigini, buna göz göre göre devlette idareci konumundakilerin nasıl yardım ve yataklık ettiklerini tane tane anlattığı kitabı.

Nitekim kendisi bu kitabı yazdıktan sonra 2010 senesinde örgüt üyeliğinden! Tutuklandı. ister ön yargılı ister duru bir şekilde kitabın okunmasında fayda var, zarar gelmez zira daha birkaç hafta öncesinde ergenekon davası düşürüldü. Kitap kısaca, danıştay saldırısı, zirve kitap evi saldırısı, balyoz kumpasi, susurluk kazası, deniz baykal'ın malum olayı, devlet içindeki gariplikler ve tabiki cemaatin memleketi nasıl kanser hücresi gibi yayıldığı vb. izaha muhtaç olayların analizlerinden oluşuyor.

Bulunup okunmasi elzemdir nazarımda.

stratfor

olacak o kadar
Mürekkebin akmadığı yerde kan akar.

Her ne kadar teolojik disiplin olarak kafamda hala soru işaretleri olan biri olsa da ne güzel demiş ali şeriati.

Şimdi konumuza gelelim; stratfor. Girizgahın tam tersine mürekkep ile kan akıtan abd menşeili düşünce kuruluşu.

Finanse et, borçlandır, satın al, yönet, sat ve yine yönet. Cia'nın, arka bahçesi konumundaki bu çok düşünceli kuruluş, bloomberg, ap, reuters, cnn vb. Basın aletlerine de nerede ne yapacakları konusunda da pek bir hayırsever. Meşhur wikileaks belgelerinde, kuruluşun çalışma yapısı, çalışanları, amaç ve yaptıkları dizi dizi anlatılmıştı. Ha keza sitesi ve tüm iç yazışmaları da hacklenmis idi. Meraklısı ufak bir araştırma yapabilir zira yazıların amacı da yazıdan yazı çıkarmak değil midir?

teflon tava penis ilişkisi

mızrabımda ızdırap
Kesinlikle French Kiss olmayan bir ilişki, orası aşikar. Fakat masum bir krep tavasının böyle şeylere sebep olabileceğini asla tahmin etmezdim. Şimdi kabul etsem olan benim tavaya olacak, kabul etmesem işin içinde risk var. Yahu bir daha bakın, belki de ölçülerde hata olmuştur. (artık nasıl bir hataysa, orası size kalmış efendiler)

merve sanay'ın pizzacıya kapıyı çıplak açması

sos
merve sanay kim? bunlar niye gündem oluyor? bize ne?

gündemimde merve sanay gibi ne idüğü belirsiz insan müsvetteleri olmadığı için sokak kedilerini gündemime dahil ediyorum.

evet bugün bizim mahallede ikamet eden kedi mırnavla bir röportaj gerçekleştirdim. bana şu bilgileri aktardı.
"mart ayını iple çekiyorum. bu arada kış yaklaştı. havalar soğuyor. havalar çok soğuk olduğunda üşüyoruz. insanlardan apartmanlarının kapılarını açmalarını istiyoruz. apartman koridorlarına girip çıkabilelim. bu arada haklarımızı bildirmek ve sorunlarımızı duyurmak için sivil toplum örgütleri oluşturmaya karar verdik. ilk derneğimizi de kurduk. bu konuda zaten gerekli basın açıklamasını ilerleyen günlerde miyav-der genel başkanı tekir tekiroğlu yapacak. eyyorlamam şimdilik bu kadar. hadi hayırlı işler"

hindistan

olacak o kadar
Kast sisteminde göre meslek ve görevlerinde halkı 4 ana sınıfa ayrılan ve nazarımda bhutan ile birlikte dünyanın en ilgi çekici toprakları.

En üst grup “Brahminler” – Din adamları ve doktorlar, avukatlar gibi “akil insanlar” bu grubu oluşturuyor. İnanca göre Brahminler yaratılış tanrısı Brahma'nın kafasından yaratılmışlar.
2. grup “Kshatriya”lar – Savaşçılar, krallar, yöneticiler bu grubu oluşturuyor. Bunlar da Brahminleri korumaları için Brahma'nın kollarından yaratılmışlar.
3. grup “Vaishya”lar – Tüccarlar, esnaflar… Bu grubun işi de diğerlerini taşımak, ayakta tutmak ve Brahma'nın bacaklarından geliyorlar.
4. grup “Shudra”lar – Çiftçiler, zanaatkarlar gibi bedensel işlerle uğraşanlar bu sınıfta yer alıyor ve Brahma'nın ayaklarından yaratılmışlar.

Bir de kast sisteminde bir sınıf olmaya bile layık görülmeyen “dokunulmazlar” yani “Dalit”ler var. Onlar da çöp toplamak, kasaplık ve deri işçiliği vs gibi Hinduların temiz görmediği işleri yapan kişilerden ve kabile mensuplarından oluşuyor. Hindular tarafından dışlandıkları için daha çok ya kendi uzak kabilelerinde ya da Müslümanların olduğu yerlerde yaşıyorlar.

Kast sistemi yüzyıllardır bu ülkenin damarlarına öyle bir işlemiş ki, günümüz dünyasında bile bu sorun hala çözülmemiş olup, hintli siyasilerde genellikle kitlesel oy kullanan kast üyeleri üzerinden var olan sistemi korumaya devam etmişler, ediyorlar, edecekler.

Daha detaylı bilgiler bu platformda illa yazılacaktır lakin ineğin kutsal görülmesi, evlerin yaklaşık yüzde ellisinde tuvalet olmaması, başkent delhi'de alınan 1 dakika nefesin içilen bir paket sigara kadar zarar vermesinden daha nahoş ve ilginç gelmiştir bu kast sistemi. Ha, bu kast sistemi esasında hemen hemen dünyanın her yerde var sadece adı konulmamış, bu da ayrı bir yazı konusu tabiki.



beğenmediği ayakkabının bağcıklarını çalan hırsız

kalemberberi
bir zamanlar varlığına şahit olduğum, “benim olmazsa onun da olmasın.” düşüncesindeki hırsız.

kapı önünde iki terlik, bir sandalet ve bir de topuklarında yarık olan yazlık ayakkabıyı koyduğum bir ayakkabılık vardı. bunları gerektiği zaman yakınlardaki bakkallara gitmek veya apartman içi gezintilerde kullanıyordum. kapı önüne ayakkabı koyan dairelerin ayakkabılarını çalan hırsız, benim ayakkabı çiftinin topuk kısımlarında birer yarık olduğunu görünce işine yaramayacağını anlayıp benim de işime yaramaz hale getirmek için ayakkabının bağcıklarını çalmış. ayakkabı bez tarzı olduğundan ayakta bağcıksız olarak durmuyor. terlik ve sandalet de arazi.

yeni nesil

sos
"Bugünlerde gençler kontrolden çıkmış durumda. Kaba bir şekilde yemek yiyorlar, yetişkinlere karşı saygısızlar, ebeveynlerine karşı çıkıyorlar ve öğretmenlerini sinirlendiriyorlar"
[aristoteles]
m.ö 384 - 322

yalan olduğunu bilerek inanmak

mızrabımda ızdırap
Doğru olduğunu bildiğin bir söze ya da eyleme inanmak en olağan haldir de yalan olduğunu bile bile yine de inanmak aslında inanmak istemektir. Bir boşluğa düşersin, seni kurtaracağım sözünün doğru olup olmadığında kararsız kalsan bile inanmak istersin, zira budur seni o anda güçlü kılan. Ya da 'seni seviyorum' sözüne kalbin yüzünü çevirir, içinden bir ses 'yalan söylüyor' der fakat sana inanıyorum diyerek bütün kuşkularını inatla mahzene kaldırırsın. Bir yalana inanmak en büyük çaresizliktir, amenna. Lakin Bunu kendinize yapmayın, doğru ile yanlışın hakkı vardır üstümüzde. Hadi bir kere neyse fakat defalarca bir yalana inanmak kendinize, yüreğinize ve en önemlisi doğruya yapılan haksızlık değildir de nedir tanrı aşkına?

iznik konsili

olacak o kadar
iskenderiyeli iki tanrıbilimcinin temeldeki büyük fikir ayrılıkları nedeniyle imparator konstantin tarafından toplanmıştır.

Atanasyus'a göre İsâ yaratılmamıştı ve baştan beri Tanrıyla birlikte idi. Kelamı tanrı kelamiydi.
Aryus'a göre İsâ'da ezeli, yaratılmamış Kelâm değil, sonradan beden almıştı. Tanrı Kelâmı ezeli değildi.

M.s. 325 yılındaki konsil sonrası atanasyus'un fikri benimsendi; isa, tanrıyla aynı öze sahipti.

Hristiyan kaynaklar, bu konsilde sadece isa mehdinin tartışıldığını, incil metninden şüphe duyulmadığını, incil metinleri üzerine konuşulmadığını söylerken, islam ilahiyatçıları ise bu konsilde papazların bir yığın incil içerisinden dört tanesinin seçilip hristiyanlığa sunulduğu savını desteklerler.

geceye bir şiir bırak

quares
beyoğlu'nda gezerim
gözlerimi süzmeden
şaraplarımı içerim
hiç doktora sormadan

beyoğlu'nda şarabi
hoş geldin feran'ağbi
yüreğim pek harabi
boşver be feran'ağbi

şarap verin hanıma
orda hanım yok ağbi
...hassiktir be sezai

beyoğlu'nda gezerim
burda geçmiş hayatım
şarapları içerim
hiç elimde olmadan

beyoğlu sakinleşti
sıyrıldı maskesinden
tramvay bomboş geçti
istiklal caddesinden

boş masada hayalin
kimseye görünmeden
şarap verin hanıma
orda hanım yok ağbi
...hassikter be sezai

balo sokağa sızarım
hiç kimseyi üzmeden
bir intihar biçimi
hiç de faça vermeden

beyoğlu'nda gezerim
burda geçmiş hayatım
şişe aç be sezai.!
burda bitsin hayatım.

Ferhan şensoy

zengin itiraf

quares
Kendime cici bebe yaptım sonra cici bebeyi yerken acaba zengin sözlükte neler oluyor diye bakarken telefonu kasenin içine düşürdüm. Sonra telefon açılmadı, kitlendi. Fön makinesinde kurutup açtım ve şuan gayet iyi çalışıyor fakat ses gitmiyor. Yarın telefoncuya götürecegim ama telefonu cici bebeye düşürdüm demeye utanıyorum sjshjshs

reçine

mızrabımda ızdırap
Bazı maydanozgiller ve baklagillerden de elde edilen bu sıvımsı madde denilince akla ilk çam ağacı gelir muhakkak. Sıcak suyla eriyip çıktığını bilmezden evvel çokça kıyafetim ağaçlara tırmanmaktan reçineye bulanmış olup ziyan olurdu.

150 cm'den kısa sözlük kızı

magic mushroom
Olur mu canım öyle şey, bu ne mesnetsiz bir iddia? Sonuçta Hepimiz güzellik taramasından geçerek seçilmedik mi yazarlığa? Ne işi var cüce ırkların aramızda? Ben mesela Bir boydan bir de portre fotoğrafımı, boy-kilo ve vücut ölçülerimi ve de noter onaylı iq testi sonuçlarımı gönderdim moderasyona ve anında onaylandı yazarlığım. Sizlerin de Öyle olmadı mı?

Gerçi ben neredeyse altın orana yakın ölçülerde olduğum için "bu güzelliğinizle bize fazlasınız, siz süslü sözlüğe daha çok yakışırsınız" dediler ama benim için önemli olan işlev olduğundan burayı tercih ettim ve "sözlük yazarları hep çirkin ve kısa oluyor" algısını kırmaya geldim.

Edit: bir kaç yazar arkadaş mesaj atmışlar şimdi, onların seçmelerinde sadece güzellik taraması varmış, neden ayrıca benden o muhteşem zekamı da kanıtlamamı istediniz ki? Tabi inanamadınız değil mi bu güzelliğin hem de bu kadar zeki olabileceğine, sizi gidi minnoşlar sizi.



eloksal

mızrabımda ızdırap
Alüminyum üzerindeki normal oksit değeri 1 ila 2 mikron arasında iken yapılan eloksal kaplama ile bu değer 10 ila 25 mikrona kadar çıkarılarak, korozyona karşı koruma sağlar. Öte yandan dış cephe ve dekor görüntülerinde renklilik seçimi de sunmaktadır.

sigma profil

siz hepiniz ben tek
Alüminyum dan yapılan, yüzeyi koruyucu eloksal kaplanmış, paslanmaya dayanıklı bir profil çeşitlidir.
Çelik konstürüksüyonun yerini almaya adaydır.
Montajı bağlantı aparatları kullanıldığında çok basit hale gelmektedir.
Yap boz gibi. Mantığını çalıştıran kendine bir ev bile yapabilir.

ttr kablo

siz hepiniz ben tek
Çok sayıda ince bakır telin bir araya getirilerek üzerine PVC kaplanması yolu ile elde edilen kabloya verilen isim.
Kablo içinde bulunan bakır tellerin her birine damar adı verilir.
Ttr kablolar çok damarlı olabilirler.
Bu kablolara üzerinde kaplı olan PVC nedeni ile nemli alanlarda da kullanılabilir.

psikologların çocukluğa inmesi

dr vitus werdegast
bir ara delirmekten korkuyordum. literatürde manyofobi olarak bilinen korkuya sahiptim yani. iki gram aklımı yitirip sokaklara düşeceğim diye korkuyordum. en büyük korkumdu.

ne zaman aklını yitirmiş birine rastlasam, onun gibi olacağımı düşünür ve korkardım. hatta o zaman oturduğum yerde deli bir adam vardı. onu gördüğüm veya sesini duyduğum an titremeye başlıyordum. öyle böyle bir korku değil. karşımda ayı olsa o kadar korkmam.

neyse, psikologa gittim. seanslara maddi durumum yettiğince devam ettim. delirme korkusunun çocukken uğradığım bullying -akran zorbalığı- sebebiyle var olduğunu keşfettik.

şöyle ki, korkunun esas sebebi delirmek değil, komik duruma düşmek, alay edilen, acınan, hor görülen kişi olmaktı. aklını yitirip sokaklara düşen insanların bu durumda olduğuna şahit oldukça, çocukluğumla bağlantı kurup, aynı şeyi yaşadığımı düşünüp bunun mümkün olmasından korkuyordum.

yani, insan çocukluğun tapınağından kolay çıkamıyor.

psikologların çocukluğa inmesi

mızrabımda ızdırap
Filmlerde ve gerçek hayatta sıkça rastlanılan bir ifade; "şimdi biraz çocukluğunuza inelim". Sebebi de; yetişkinlik döneminde yalpalayan davranışların arkasındaki sırrı çözmek, buna neden olabilecek olayları bularak bir çıkış yolu aramaktır. Her zaman işe yarar mı? Çoğunlukla. Fakat bazen de geçmişteki çocuklukla o anda var olan çocukluk arasında bir çakışma yaşanır. Unutulmak istenen vardır; elde avuçta olmayan yokluk, ebeveyn kaybı ve hüzünler, hüzünler... Buna gerekli görülen kişi, manevi olarak desteklenmeli ve göz takibine varıncaya kadar samimiyetle ilgili olunduğu hissettirilmelidir. Yapmacık hareketler olumsuz bir duruma sebebiyet vereceği gibi, iki dönem arasında sıkışıp kalan bir çocukluk dönemini de hafızalarda bir muamma olarak yüzüstü bırakabilir.