arda turan

diko
makedonya maçı sonrası uçakta gazeteci bilal meşe'ye fiili saldırıda bulunmuş koca kafa. ulan şu ülkede bunun kadar balon bir başka topçu varsa ben adımı değiştiririm. adamı hergün ilah diye pazarlarsan, sensin, ağasın, paşasın dersen o da gider babası yaşındaki adamın gırtlağına sarılır.
klm
Beynini aldırmış futbolcu. Bilal meşe adama aldığı primle ilgili sorular sorarken balon ise aile değerlerime sözlü saldırıdan bahsediyor ve haklı da oynadığın futbol ortadayken sen ve senin gibi karakter yoksunu futbolcu ve teknik direktörün milyonlarca lirayı götürüyor alınan başarı ortada. Neyse yıldızlarda kayar durmaz yerinde diye bi laf var büyük ihtimalle barçadan şutlanacaksın öte yandan yaptığım hareket en azından dürüstçe bla bla bla tarzı savunma yapmak da olayı meşrulaştırmaktan başka bir şey değil. Mağdur edebiyatı yapmanın bir anlamı yok.
john overmars
overrated bir adam.barcelona'da oynaması veya orda bulunması bir şeyi değiştirmiyor.bir nihat kahveci değil. real sociedad taki nihat o performansıyla her takımda banko 11de olabilecek bir performanstaydı misal.brezilyalı oscar gibi.her şeyden biraz var işte.top tekniği fena değil.top saklayabiliyor.kısa uzun pas verebiliyor.geçebilirse biraz adam geçebiliyor.neden ülkenin son dönemdeki ülke tarihinin en önemli futbolcularından biri gibi lanse ediliyor bazı çevrelerce bilmiyorum. on numara oyuncusu anlamında bakarsak bir sergen hiç değil.
dusunmeye usenen filozof
hakkında flood yazabilecek kadar tanıdığım futbolcu.

1998 yılında kasabasının ilk istanbullusu olarak istanbul'a geldim. kasabamda arkadaş çevremin yüzde doksanı galatasaraylı. Bunlar zaman zaman istanbul'a geliyorlar. gelmişken galatasaray maçlarına gitmek istiyorlar. Tabi gelişler bazen maçlara uymuyor. o zaman da galatasaray antremanlarına götürüyorum florya'ya. maksat futbolcuları yakından görsünler. istiyorlar çünkü.

arda turan galatasaray a takımı ile idmanlara çıkıyor o zamanlar. ama henüz a takıma alınmamış. bazen de hafta sonları sıkılıyorum alt yapı maçlarına gidiyorum. arda turan'ın diğer gençlerden daha yetenekli olduğunu ve kendini çok belli ettiğini söylememe gerek yok sanırım, ufacık çocuk daha sempati duyuyorsunuz haliyle. zaten abilerinin gözbebeği, taklit falan yapıyor boyuna. takımın maymunu gibi bir şey.

sonra manisaspor'a gitti, parasının hepsini babasına verdiği falan söylendi. iyi sezon geçirdi. caner erkin ile falan fenerbahçe'yi beşleyip şampiyonluktan falan ettiler. galatasaraylılar geri alınsın baskısına başladı. bana verseler evimde bakıp besleyeceğim öyle seviyorum.

bu arada bayrampaşa altıntepsi'de oturuyorum, ardanın baba evine 100 metre uzaklıkta, babasıyla aynı kahvede manisaspor maçı izlemişliğimiz var, adam gururlanıyor falan, daha düşünün babasına maç yayını yapan platformu alamamış o zamanlar. nerelerden geldiğine dikkat çekiyorum.

sonra galatasaray'a geri döndü. takımın resmi sitesinde yapılan bir yarışmada, galatasaraylı futbolcularla öğlen yemeği şansı kazandık. yeşilköy'de kasaba restaurant diye bir yer vardı hala açık mı bilmiyorum. kazanan 10 kişiyi 12 kişilik bir masaya oturttular. futbolcular bizden en az 20 metre ötede yiyorlar. masamıza sadece gelip iki galatasaraylı futbolcu oturdu. kimlerdi biliyor musunuz? sabri sarıoğlu ve arda turan.

orada yaptığımız sohbette benim de geçmişte profesyonel top oynadığım ama şimdi takım bulamadığım konuşulunca sabri bana numarasını verdi ve onun yakın olduğu amatör bir kulüp olan eyüp kalespor'da oynamaya başladım. sabri'ye de arda'ya da yakınlığım biraz daha gelişmiş oldu.

okan buruk, bayrampaşa'da halı saha açtı. arada toplanıp halı sahanın reklamı olsun diye maçlar yapıyorlar, eksik kalan 2-3 kişiyi bizlerden tamamlıyorlar, bu esnada onlarla 4-5 maç falan da yaptım, kankalarım gözüyle bakıyorum, tabi o kadar da değil aslında. çünkü gelir olarak onların yaşantısına falan ayak uyduracak durumda değilim, en basitinden maçtan sonra adamlar lüks arabalarına atlayıp gidiyorlar. ilk maç beni evime kadar bırakan arda, sonrasında bunu yapmadı. tabi her seferinde mecbur mu adam? deyip geçiyorum ama biliyordum ki arda para ile birlikte artık değişiyordu. tabi bende yiğitliğe bok sürdürmüyordum. aslında gelirim dolmuşluk. ama utanıp taksi çağırıyorum. allah'tan halı saha ve ev aynı ilçede 10-15 tl verip yırtıyorum.

sonra türk telekom yapıldı. bu sahada üçüncü maç falandı sanırım fenerbahçe ileydi. yeni stadyum fener maçı derken biletler karaborsa. ilk defa aradım arda turan'ı işim için. 10 bilet istedim. memleketten arkadaşlarım gelecek. "tamam" dedi. maç gündüzü florya'da kamptalar. girdim, ardayı aradım içerderdeyim, geldim diye. hasan abi'den alacaksın biletleri dedi. hasan tankaya o zaman gs tv genel yayın yönetmeni. gittim, "beş bilet yeter onlara" demiş. sanırım parasını vermeyeceğimi falan sandı. elden vermiyor ve yine de parasını alamam diye hasan abi'ye bırakıyor biletleri. verdim tabii parasını, bedavadan almak gibi bir niyet hiç gütmemiştim. ama arda'nın niyeti beni bir kez daha hayal kırıklığına uğratmıştı. çok zarara girmeyeyim diye beş bilet bırakmalar, başkasına yönlendirmeler falan, neyse

atletico'ya gidince telefonunu falan değiştirdi zaten. sanırım buradaki ortamını falan silmek istiyordu. büyük futbolcu olmuştu artık, para babasıydı.

sonra antalya kemer'de karşılaştık. gözgöze gelince ben gülümsedim, ancak tanıdığı halde sanırım yanındaki kıza, alt tabakadan biriyle tanışıklığı olduğunu belli etmek istemedi. tanımıyormuş gibi geçti gitti. sorun değildi. zaten artık siyasi görüşünü de belli ediyordu ve ben arda'yı sevmiyordum.

referandum sürecinde yaptıkları saçmalalıklarla zaten yok olmak olan son sevgi kırıntılarını da sıfırladı.

gazetecilere saldırması ve fatih terim egosunu bile yerle bir edecek ego sahibi olmasıyla da artık fazlaca negatifim durumunda.

kardeşim olsa bu kadar severim dediğim adamın, en görmek istemediğim adama dönüşmesinin hikayesidir bu...

keskin nisanci
son dönem türk futbolcularından en yeteneklilerden biri ve kesinlikle en kariyerlisi. galatasaray'da oynarken yaptıkları ortada, atletico madrid'te oynarken yaptıkları ortada, hakeza milli takım kariyeri ortada. evet belki barca'ya transferi bir menajerlik başarısı ama bahsettiğimiz son dönemin belki en başarılı takımlarından biri olan barcelona, ne olursa olsun bir futbolcu barca'ya transfer olduysa onda bir şeyler görmüşlerdir.

bizim millette başarılı olanı aşağı çekme eğilimi var. çünkü kıskançlık damarlarına işlemiş. bir türk futbolcu barcelona'ya transfer oldu diye mutlu olmamız gerekirken, neden barcelona'ya transfer oldu, hak etmiyor diyorlar. basın sürekli adamın tepesinde, uydurma bir prim haberi yaptılar vs.

uzun lafın bücürü hiçbir türk futbolcunun onunki gibi bir kariyeri yok, kuvvetle muhtemel bundan sonra da olmaz. bu yüzden iyi olanın ayağını kaydırmaya çalışmak yerine, destek olmalıyız. bizim gibi büyük takımlara sınırlı sayıda futbolcu gönderebilen ülkelerde o futbolcular el üstünde tutuluyor, biz de böyle işte ayağından tutup aşağı çekiyoruz.
mislilac
instagramı hacklenen her ünlü isme yürüdüğü gözlemlenen Barcelona valisi. İspanya'ya giden kadınlara yardımseverliğiyle göz doldurmakta. müslümanlığı kimseye bırakmayıp cinsel münasebette bulunmadığı bir kulak arkam kalması ne kadar olduğu gibi görünen bir şahıs olduğunu gözler önüne seriyor.
keskin nisanci
bilal meşe'ye uçakta söyledikleri, herkese payına düşeni söylemiş:

"Söyle Bilal Meşe, söyle orada mıydın? Bizle miydin de prim mevzusunu yazdın? Biz kimden para istemişiz? Kimden prim istemişiz? Konuş şimdi konuş. Hadi, onlarda burada! Burada soruyorum. Kim yazdırdı bunları sana. Kim söylüyor sana bunları söyle hadi. Bu ülke böyle ülke! Seni bu uçağa alırlar. Alırlar tabii. Seni bu uçağa alanlara da söylüyorum! Duysunlar. Senin gibi şerefsizi bu uçağa alanların a.... k....

Beni de başkaları gibi zannettin. Şimdi konuş bakalım. Ben futbolu bırakırım ama aileme şerefime laf söyletmem. o... ç... Biz kimden para dilenmişiz. Seni bu uçağa alan kim! Futbolu bırakırım ama şerefime, aileme laf söyletmem. Öyle haber yapamazsın! Patronun Demirören. Sen federasyon başkanının gazetesindesin ya! Federasyon başkanı değil mi senin başkanın. Seni uçağa alanın a.... k...."
keskin nisanci
ben arda turan'a bu zamana kadar hep arka çıktım ki özellikle prim mevzusunda adama haksız yere yüklenildi, hakeza bilal meşe'nin üzerine yürümesi konusunda da bence çok üstüne gidildi ama son yaşanan olay doğruysa ben dahil kendisine inanan birçok kişiyi karşısına alır. olay o kadar reklama döküldü ki ne kadarı doğru ne kadarı yanlış bilemiyoruz. her halükarda arda turan'ın böyle bir olayla anılması bile kendisine yakışmadı. örnek bir futbolcu olması gerekirken, sürekli magazinsel olayların içine girdi.

bir kelam da berkay denen elemana edeceğim, bu berkay değil miydi, caner erkin'in eşiyle kaçamak yapan? nasıl kalkıp şimdi delikanlı ve namuslu pozları kesiyor, hepsi aynı kalibrede kişiler.
patriyot
Takım arkadaşları dünyanın en klas kadınları ile takılırken, ergen gibi insatgram üzerinden evlilik programı artığı kıza yürümeye çalışmış topçu.
obirzengin
Barcelona ekolunu tersten anlamis sisirilmis balon!
"Barcelona ekolu" hem topçu hem adam yetistirmektir.
Bizim hayta; hem sahada yürüyor hem saha dışında...
nicolas flamel
terbiyesiz haysiyetsiz iki yüzlü bir futbolcu. zaten son yıllarda bir futbolculuğu da yoktu son olaylarından sonra iyice gözümden düştü. ee gazi paşa boşuna demiyor "ben sporcunun zeki çevik aynı zamanda ahlaklısını severim." diye.
1 /