Meryem'in göğsündeki çiçek, elindeki yasak meyve.. adem'in kanındaki zehir, kaburgasındaki sızı. Özene bezene koruduğumuz; Etimize saplanmış bir kanca.
aşk
'' o, hep bildiğin, tanıdığın; ama hiç karşılaşmadığın. karşılaşmayacağını sandığındır. şimdi bütün bilgi yörüngen değişecek. artık bambaşka yataklardan akacak, düşünce ırmağın.
oysa, hep ona göre ayarlamıştın kendini. ama, başka gezegenlerle, başka nehirlerle....
yepyeni bir gelecek haritası çizeceksin şimdi. bugüne dek yaşadıklarının ötesine geçen. ötelerden bir yerlerde yeni yerlere götüren yeni yollar belirleyen bir harita. kendine doğru artık yokoluş olarak dokunmayan. varoluş yerlerini de yeniden belirleyen bir harita...
evrenin ve dünyan. gökyüzün ve yeryüzün. değişecek artık, şimdi işte!''
oysa, hep ona göre ayarlamıştın kendini. ama, başka gezegenlerle, başka nehirlerle....
yepyeni bir gelecek haritası çizeceksin şimdi. bugüne dek yaşadıklarının ötesine geçen. ötelerden bir yerlerde yeni yerlere götüren yeni yollar belirleyen bir harita. kendine doğru artık yokoluş olarak dokunmayan. varoluş yerlerini de yeniden belirleyen bir harita...
evrenin ve dünyan. gökyüzün ve yeryüzün. değişecek artık, şimdi işte!''
insanın yalnızlığa karşı bir direnci olarak zuhur eder, insanlar arası Aşk. bir anlam arama hevesiyle yalnızlığa saplanan ruhu içine düştüğü çukurdan kurtarmak üzere salınan bir ip. insan kendisinden başka bir dünyanın çekimine kapılınca gördüğü dünyadaki her şey onun düşüncesine kapılıyor. bırakın size Aşkınızı tanımlayan yüz binlerce satırı. dinleyin içinizi, şayet Aşk şarabını içtiyseniz. dokunulunca bozulmasından korktuğunuz, aklınızın, zekanızın rasyonel gücünden uzaklaşıp ister tümden gelip ister tüme varan basit adımları büyütüp kendinizi, benliğinizi sevmekten vazgeçti iseniz, tutunun, içinde yaşadığınız o tatlı hisse.
tüm varlığın bir sonu gelirken yaşadıklarınızın sonu gelecek diye üzülmeyin. evet, gelecektir. bir toz bulutu gibi yığılıp dokunuşların arasında bir toz bulutu gibi kayıp gidecek kurduğunuz dünyanız. realist düzen içinde kendi çırpınan kalbinizi duyuyorsanız, ardından gidebilecek çılgınlığa sahipseniz bırakın dağılsın o kumdan kaleler. belki de dağılmayacak kim bilir ? leyla vü mecnun(vü farsça' da "ve, ile" anlamındadır. evet aslı budur. ali şir nevai' den ya da fuzuli' den okuyun can sıkar. algılarınız hızlı ise tarar geçersiniz. biri geçenlerde beni bu konuda hepten cahil sandı. halbuki kendisi sir arthur conan doyle' un eserlerinden bahsederken ki, II. abdülhamid' in ona hayranlığı bilmemekle beraber kendisinin tüm hikayeleri okumuş olduğumuzu da düşünmedi. ne diyebilirim çevirileri okumak sıkıntı değil de orijinal metinden okumak bizi zorluyor kabul etmeli. science of deduction çok etkilidir zihin için. gözlemleme ve analiz yeteneği artar. bu konuda da the definitive book of body language gibi gayet sade basit bir kitap vardı bu konuda insanların beden dilini okumak için faydalı olabilecek. nereden nereye geldim.. neyse bu gibi kitapların sayfalarında hissedilemeyecek bir unsur. kapılar o kadar parlak ki görmeyen kalp utansın, insanın insana olan Aşkını...
tüm varlığın bir sonu gelirken yaşadıklarınızın sonu gelecek diye üzülmeyin. evet, gelecektir. bir toz bulutu gibi yığılıp dokunuşların arasında bir toz bulutu gibi kayıp gidecek kurduğunuz dünyanız. realist düzen içinde kendi çırpınan kalbinizi duyuyorsanız, ardından gidebilecek çılgınlığa sahipseniz bırakın dağılsın o kumdan kaleler. belki de dağılmayacak kim bilir ? leyla vü mecnun(vü farsça' da "ve, ile" anlamındadır. evet aslı budur. ali şir nevai' den ya da fuzuli' den okuyun can sıkar. algılarınız hızlı ise tarar geçersiniz. biri geçenlerde beni bu konuda hepten cahil sandı. halbuki kendisi sir arthur conan doyle' un eserlerinden bahsederken ki, II. abdülhamid' in ona hayranlığı bilmemekle beraber kendisinin tüm hikayeleri okumuş olduğumuzu da düşünmedi. ne diyebilirim çevirileri okumak sıkıntı değil de orijinal metinden okumak bizi zorluyor kabul etmeli. science of deduction çok etkilidir zihin için. gözlemleme ve analiz yeteneği artar. bu konuda da the definitive book of body language gibi gayet sade basit bir kitap vardı bu konuda insanların beden dilini okumak için faydalı olabilecek. nereden nereye geldim.. neyse bu gibi kitapların sayfalarında hissedilemeyecek bir unsur. kapılar o kadar parlak ki görmeyen kalp utansın, insanın insana olan Aşkını...
insanoğlunun dünya sahnesine çıktığı günden beri gizemini hep korumuş, ne olduğunu çözebilmek için binlerce kitap yazılmış, filmler çekilmiş, sayamayacak kadar şiir yazılmış ama gizeminin bir türlü çözülemediği bir olgudur aşk.
hayata dair her şeyi içinde barındıran aynı gün içinde insani duyguların hepsini aşığa yaptıran belki biraz mazoşist, belki bir sadist bir olgunun neden bu kadar cazip olduğu hep tartışıldı. bazen aşık olunan kişiyi kendimizden çok sevecek kadar etkili, bazen sevgili için hayatından vazgeçecek aşıklar yaratacak kadar güçlü.
ama eski aşklar, aşıklar geride kaldı sözleri dolaşmakta dudaklarda. eski aşkların daha gerçekçi ve daha samimi olduğu söylenmekte. neyi yanlış yapıyoruz da bizim aşklarımız değerlerini yitirdi. belki biz de sevdiğimizi kendimizi unutacak kadar çok sevebiliriz.
ama söylediklerinde haklılıklar yok değil. sisteme, zamana, paraya yenik düşen aşklar gördük. birbirimizi deli gibi seviyoruz deyip gün ışığını görmeden biten aşklar gördük ve artık aşka inancımızı kaybetmek üzereyiz. çünkü aşklar yalanlar üzerine kurulmakta. değil sevdiğimiz için çöller aşmak, dağları delmek, karşılık görmeyeceğizi anladığımız anda sevdiğimiz için bir bardak su vermek bile çok geldi bize.
aşk eski bir yalan, bize anlatılan. anlatılan aşklar ve aşıklar gerçek değil. eğer onlar gerçekse bizim yaşadığımız aşk değil. sadece eski günlerin aslına benzemeyen çok kötü bir kopyası.
hayata dair her şeyi içinde barındıran aynı gün içinde insani duyguların hepsini aşığa yaptıran belki biraz mazoşist, belki bir sadist bir olgunun neden bu kadar cazip olduğu hep tartışıldı. bazen aşık olunan kişiyi kendimizden çok sevecek kadar etkili, bazen sevgili için hayatından vazgeçecek aşıklar yaratacak kadar güçlü.
ama eski aşklar, aşıklar geride kaldı sözleri dolaşmakta dudaklarda. eski aşkların daha gerçekçi ve daha samimi olduğu söylenmekte. neyi yanlış yapıyoruz da bizim aşklarımız değerlerini yitirdi. belki biz de sevdiğimizi kendimizi unutacak kadar çok sevebiliriz.
ama söylediklerinde haklılıklar yok değil. sisteme, zamana, paraya yenik düşen aşklar gördük. birbirimizi deli gibi seviyoruz deyip gün ışığını görmeden biten aşklar gördük ve artık aşka inancımızı kaybetmek üzereyiz. çünkü aşklar yalanlar üzerine kurulmakta. değil sevdiğimiz için çöller aşmak, dağları delmek, karşılık görmeyeceğizi anladığımız anda sevdiğimiz için bir bardak su vermek bile çok geldi bize.
aşk eski bir yalan, bize anlatılan. anlatılan aşklar ve aşıklar gerçek değil. eğer onlar gerçekse bizim yaşadığımız aşk değil. sadece eski günlerin aslına benzemeyen çok kötü bir kopyası.
Vişneçürüğü.
"sevenin, sevilene kul olma durumudur."
Çılgın bir tutkunun kucağında, kendini onunla birlikte yüksek yerlere çıkarken, düşüncelerini paylaşırken, güzel ve soylu şeylerin tadına varırken görüyordu. Kızın ruhuna sahip olmaktı hayali, bu hayal kabalıktan tamamen uzak, kafasında tam olarak şekillendiremediği, özgürce bir ruh yoldaşlığıydı.
Doğru insanda aranmadığı sürece zehir, doğru insanla yakalandığında ise ilaç etkisi gösteren soyut madde.
Çivi çiviyi kesinlikle sökmüyor. Farklı türden zehirleri arka arkaya vücudunuza aldığınızda sadece ölümünüzün acısını arttırıp süresini kısaltıyorsunuz hepsi bu.
Çivi çiviyi kesinlikle sökmüyor. Farklı türden zehirleri arka arkaya vücudunuza aldığınızda sadece ölümünüzün acısını arttırıp süresini kısaltıyorsunuz hepsi bu.
doğru ya da yanlış insanı yok bence. tek kurşunla iki kişi bir bedende vurulursun. o kadar. mantığı olan ise başka bir şey ama aşk olmadığı kesin. aşkta mantık arayan define arasın daha ehven. ila nihaye mutlu aşk da yok zaten.
(bkz:mutlu aşk yoktur)
(bkz:mutlu aşk yoktur)
''üç harf yan yana kaç şekilde gelir bilir misin?
aşk dersin... sen dersin... ben dersin...
sen, ben biter; biz dersin. gün gelir git dersin..
peki dur kelimesinden haberdar değil misin?
dur demeyi bilmez misin?
git demek kolay, dur diyebilecek kadar yürekli misin?''
(bkz:can yücel)
aşk dersin... sen dersin... ben dersin...
sen, ben biter; biz dersin. gün gelir git dersin..
peki dur kelimesinden haberdar değil misin?
dur demeyi bilmez misin?
git demek kolay, dur diyebilecek kadar yürekli misin?''
(bkz:can yücel)
aşk bir rüya
uçarsın uçarsın geçilmez ki
sıcak bir şarap
yanarsın yanarsın içilmez ki
aşk bir kapı
çalarsın çalarsın açılmaz ki
uçarsın uçarsın geçilmez ki
sıcak bir şarap
yanarsın yanarsın içilmez ki
aşk bir kapı
çalarsın çalarsın açılmaz ki
bu kadar süslü kelimeler yazmanıza gerek yok. dünyada 'gerçek bir yalan' olarak tanımlanması gereken bir duygu çeşididir ve tüm yaşam boyunca sadece 1 defa karşılaşılan durumdur.
not: şu zamana kadar çok kişi geldi geçti ama hiç birine aşık olamadım. nasıl bir duyguymuş, bunu bende anlamadım.
not: şu zamana kadar çok kişi geldi geçti ama hiç birine aşık olamadım. nasıl bir duyguymuş, bunu bende anlamadım.
"Aşk duygusu, sadece muhakeme kabiliyetindeki geçici bir sapma, bir çeşit akıl hastalığı gibidir."
İpi kopuk uçurtma. Bir milyon serçenin peşine takılması da bir başka kopukluk. Kopukluğa ilmik ilmik düğüm olan ipin kadersizliği keder sebebi. İpin güvercinlerin boynuna urgan olması bir başka kederin ağıtı. Uçurtma diyorduk değil mi? Hangi medeniyetin kalbi uçurtmaları idam edebilir ki?
Aşk uçucudur.sevgi kalıcı.birini gerçekten sevip sevmediğini aşk bitince anlarsın.bütün o şehvet tutku sahip olma hırsı bitince.kimin yanında huzur buluyor çocuklaşıyorsa insan onu gerçek manada seviyosundur.kime artık kızamıyor kimi tanımışsan kime güveniyorsan her şeye rağmen .yaş kemale erdikçe insan bu gerçeği idrak eder.birini sevmek öyle bir şeydir.heyecan yerini huzura bırakmışsa o kişiyi sever insan.o kişiyi sever.
beynimizde bir kişilik bulup o kişiliği besleyip büyüttükten sonra, bizim gözümüze en uygun gelen bedene oturtarak o bedene karşı duyduğumuz özlem ve arzuların tamamı.
söz konusu bedensel aşk ise.
yok bir an ya da bir görüntü ise o da beynimizin o dakika için ruhsal halimizle uyum halinde olup ufacık bir kıvılcımla bizim kalbimizi hızlandırma biçimidir.
yağmur yağarken sokakta size bir bardak sıcak çay uzatan kişiye gülümseyip çayı içtiğiniz esnada sizi ıslatan ve üşüten o tertemiz havaya aşık olabilir ve içinize doluşan sıcacık çaya sevgi besleyebilirsiniz.
ayrıca çay veren insandan zarar gelir mi hiç?
söz konusu bedensel aşk ise.
yok bir an ya da bir görüntü ise o da beynimizin o dakika için ruhsal halimizle uyum halinde olup ufacık bir kıvılcımla bizim kalbimizi hızlandırma biçimidir.
yağmur yağarken sokakta size bir bardak sıcak çay uzatan kişiye gülümseyip çayı içtiğiniz esnada sizi ıslatan ve üşüten o tertemiz havaya aşık olabilir ve içinize doluşan sıcacık çaya sevgi besleyebilirsiniz.
ayrıca çay veren insandan zarar gelir mi hiç?
insana ait olan tüm duyguların şahı.
aşk, fiziksel hale bürünmüşcesine dolanır damarlarınızda, vücudunuzun içinde, rahat vermez size. başka bir şey düşünmenize de izin vermez çoğu zaman. karşınızdaki kişiden bahaneyle kendisi kaplar tüm evreninizi. yanında diğer duyguları da kışkırtır, her şey daha bir abartılı yaşanır, abartılı hissedilir.
olmaz, yapmam dediklerinizi oldururken, yaparken bulursunuz kendinizi.
olmazsa olmazım benim de.
aşka aşığım çünkü,o hissin gücüne aşığım.
aşk, fiziksel hale bürünmüşcesine dolanır damarlarınızda, vücudunuzun içinde, rahat vermez size. başka bir şey düşünmenize de izin vermez çoğu zaman. karşınızdaki kişiden bahaneyle kendisi kaplar tüm evreninizi. yanında diğer duyguları da kışkırtır, her şey daha bir abartılı yaşanır, abartılı hissedilir.
olmaz, yapmam dediklerinizi oldururken, yaparken bulursunuz kendinizi.
olmazsa olmazım benim de.
aşka aşığım çünkü,o hissin gücüne aşığım.
Bir anda peydahlanmayacağı gibi bir günde de bitip gitmez. Biz büyüklerimizden böyle öğrendik ama umarım kandırılmamışızdır.
İyi geceler sözlükoşkom.
İyi geceler sözlükoşkom.
İçinde bulunduğum ahval.
Bir çeşit hastalık halidir. Her hastalık gibi kendine has belirtileri vardır. Onlardan bazıları ;
Virüsün bulaştığı kişiyi gözünde kusursuzlaştırmaya yol açan şiddetli halisülasyonlar, varlığıyla hissedilen mutluluğun en küçük hasrette yoksunluk krizine yol açması, beyne giden tüm yolların tıkanması sebebiyle idrakta sorun, nadir de olsa dile vuran aşktan helak olan arkadaş grubudur.
Şifası onda zannetseniz de hem yara hem de yâr olmadıkça derin ve kanamalı bir yara olarak kalır. Ama korkmayın genelde süründürse de öldürmüyor. Yarayı saçma sapan ilişkiler yaşayarak iltihap kaptırmaz, Üstüne temiz tutarsanız zamanla kabuk bağlar ve hızla iyileşirsiniz. Bunu Yaşayacak olan tüm hastalarımıza şimdiden acil şifalar diliyorum.
Virüsün bulaştığı kişiyi gözünde kusursuzlaştırmaya yol açan şiddetli halisülasyonlar, varlığıyla hissedilen mutluluğun en küçük hasrette yoksunluk krizine yol açması, beyne giden tüm yolların tıkanması sebebiyle idrakta sorun, nadir de olsa dile vuran aşktan helak olan arkadaş grubudur.
Şifası onda zannetseniz de hem yara hem de yâr olmadıkça derin ve kanamalı bir yara olarak kalır. Ama korkmayın genelde süründürse de öldürmüyor. Yarayı saçma sapan ilişkiler yaşayarak iltihap kaptırmaz, Üstüne temiz tutarsanız zamanla kabuk bağlar ve hızla iyileşirsiniz. Bunu Yaşayacak olan tüm hastalarımıza şimdiden acil şifalar diliyorum.
"Aşırı solcudur aşk. Bu yüzden insanların sol yanını hedef alır. Ve aşk bu kadar solcuyken içinden sağ çıkmak imkansızdır."
deniz gezmiş
deniz gezmiş
"Onun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de, daha önce âşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa kabul edersin ki; insanlar hata yapar onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin her şeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir. Kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil."
(bkz:bob marley)
(bkz:bob marley)
"aşk, dünya tarihinin son hedefidir." der, novalis.
Gerçek olanı bulmak neredeyse imkansızdır ama bir kez bulduğunuzda sonsuz seviyorsunuz asla bitmiyor, hep sol tarafınızda onu hissediyorsunuz. Soyut ama onu somut bir şekilde hissediyorsunuz. Çok acayip.
Gerçekler..