confessions

feminen

1. nesil Yazar - Adanmış

  1. toplam entry 1
  2. takipçi 36
  3. puan 7858

büyük insanlık kendi sesinden şiirler

nalbantyani bezirgan

zenginsozluk.com/foto

Nazım Hikmet'in kendi okuduğu şiirlerini içeren bir cd ile birlikte gelen, yky iş bankası kültür yayınlarının birlikte hazırladıkları kitap.
Bedri Rahmi Eyüboğlu ve nazım hikmet 1961'de Paris'te bir araya geliyorlar ve bu kaydı yapıyorlar.
bedri rahmi, evini sık sık ziyaret eden polislere karşı önlem almak için kayıda kendi "mor" şiiri ile başlıyor. Daha sonra nazım hikmet "başlayım mı Üstad?" diye soruyor. Bedri rahmi "başla reis" deyince 56 şiirini soluksuz okuyor nazım hikmet. sonra kısa bir mola veriyorlar. sonra kaydın son şiiri "saman sarısı"nı okuyor nazım.
en çok etkilendiğim bölüm de burası. önce başlıyor okumaya. "Vera tulyakova'ya saygılarımla -vay anasını..-"
Sonra yarıda kesiyor, olmadı Üstad diyor. bir daha alıyor.
Ayrıca kitabın girişinde nazım Hikmet'in annesi celile hanımın yapmış olduğu bir nazım portresi de var.



zenginsozluk.com/foto

geceye bir şiir bırak

quares
Seni Düşünüyorum


T. K. P.'m benim,
seni düşünüyorum.
Sen dünümüz, bugünümüz, yarınımızsın,
en büyük ustalığımız,
en ince hünerimizsin.
Sen aklımız, yüreğimiz ve yumruğumuzsun.
Dünyada bir anılır şanlı soyun var:
sen küçük kardeşisin V.K.P.(B) 'nin.
Sen bana bugün
Mübarek alnındaki yara yerinle
ve işçi bileklerinde zincir izleriyle göründün.
yürüyorsun dimdik, pırıl pırıl.
Ömrümde yalnız seninle
ve senin safında olmakla övündüm.
Bacımınkiler gibi gök gözlü şehrim,
İstanbul`um
seni düşünüyorum.
Oturmuşum deniz kıyısına,
bakıyorsun limana giren Amerikan zırhlısına.
Hastasın, açsın, öfkelisin.
O da bakıyor sana,
hem de nasıl,
efendinmiş,
patronunmuş,
sahibinmiş gibi itoğlu it.
Bozkırdaki tarlalar sizi düşünüyorum.
Belki karasapanla sürülürdünüz,
kavruk olurdu ekininiz,
kavruktu mavruktu, buğday idi ya,
Amerikan şimdi beton dökmüş oraya,
ölüme uçak alanı yapmış sizi.
Uzun uzun şoseler sizi düşünüyorum.
Üstünüzden kervan geçmez, kuş uçmaz,
ölmeğe, öldürmeğe gidilir yalnız.

Seni düşünüyorum tornacı Rahmi.
Belki bu sabah basıldı evin,
belki şimdi Birinci Şubedesin,
kolların kelepçeli arkadan,

Kan içinde yüzün gözün.
Biliyorum söyletemezler:
“Barış Yolu” dergisini kimden alıp dağıttığını.
Seni düşünüyorum Hasan oğlu Hüseyin.
Mangalardan birinin bilmem kaçıncı eri. Selam vermedin diye,
çipil teğmen, basıyor tokadı sana. Sen sımsıkı duruyorsun,
yüzünde beş parmağın yeri. Biliyorum Hasan oğlu Hüseyin
kaçacaksın, katletmiye gitmeyeceksin Korede kardeşlerini
Seni düşünüyorum Hatçe kadın.
İnsandan çok arık toprağa benziyorsun,
hayır topraksızlığa.

Beş çocuk doğurdun, üçü öldü.
Fakir köy halkını peşine taktın.
gidiyorsun zaptetmeğe
süngülerin ardındaki bey toprağını.
Üniversiteli kız seni düşünüyorum.
İçerdesin bir yıldır,
en az üç yıl verecekler.
Bana bir şiirimi okumuştun,
sesin kulağımda hala.
Seni düşünüyorum sayacı İsmail Usta,
Marşal emretti, açıldı gümrük kapıları,
sen dükkanın kapısını kapattın,
zarf, kaat sattın

Galatasaray da, postanenin orda.
Dilendin sonra,
sonra öldün veremden
ev halkıyla beraber.
Seni düşünüyorum anne.
Büsbütün perde indi mi gözlerine?
Karanlıkta mısın?
Karıcığım, seni düşünüyorum.
Sütün kesildi mi büsbütün,

emziremiyor musun artık tosunumu

Memed'imi?
Ev kirasını bu ay verebildin mi?
Ben aklında mıyım?
Mavi bulutlar geçiyor altın kubbelerin üzerinden,
kırmızı bacaların,
beyaz kulelerin üzerinden mavi bulutlar geçiyor.
Bakıyorum Moskova'nın pencerelerinden birinden

seni düşünüyorum memleketim
memleketim, Türkiye'm seni düşünüyorum
zaten bir dakka çıktığın yok aklımdan,
hasretin dayanılır gibi değil
Moskova'da yaşamanın saadeti olmasa,
burda herkes sormasa seni benden,
Sovyet insanlarından her gün mektup gelmese,
sevmese seni onlar
benim onları sevdiğim kadar.

Nazım Hikmet

pürüz

avni
farsçada kumaş kenarından sarkan ve tabiatıyla göze hoş görünmeyen iplik, püskülümsü saçak anlamından evrilerek hoşa gitmeyen her şey için kullanılagelen sözcük. patron ve onun sağ kolu yöneticiler en küçüğünden bile hazzetmezler. sanki kendileri sütten çıkmış ak kaşık misali her şeyi düzgün ve dürüst yapıyorlar da. neyse ağzımı bozacağım şimdi. sonra durduk yere pürüz.
pürüz istemiyormuş!!! pehhh...

hanımcılık

hunyadi
bu bir akım, trend değildir. bazı beyefendilerin davranış biçimidir.

bazı erkekler eşlerini, sevgililerini toplumda olması gereken yere getirmeye ve o statüye göre davranmaya çalışırken, onlara bir birey gözüyle bakarken veya onlara karşı olan hislerini açık açık, toplum baskısı altında kalmadan belirtirken bazıları da yaptığı öküzlükleri "ben erkeğim, hanımcı değilim" gibi saçma lafların ardına saklanarak yapmaktadır.

ilk sevgilimden beri yani ergenliğimden beri kendimi bilirim, ben hanımcıyım. aynı duyguları paylaştığım insanı mutlu etmeye çalışmak benim için bir eziklik değil, mutluluğunu görmek benim için mutluluktur.

ekleme: bunun böyle bir adı bile olmaması gerekirken uğraştığımız şeylere bak. toplum olarak akıl sağlığımızda ciddi sorunlar var.

geceye bir şiir bırak

quares
Varlığında ben
Karayiplerde korsanım
kılıcımı sana balık tutmak için kullanıyorum
müsade et ellerimle besleyeyim seni
ellerim temiz
ellerim eve ekmek götüren işçi eli..

Varlığında ben
Hüseyin'in matarasıyım
Kerbela'nın sıcağına inat
son nefesinde içtiği buz gibi
son damla suyum..

Varlığında ben
emperyalizme direnen bir devrimciyim
bütün tersaneleri işgal edilse de yurdumun
iki kişilik bir sal yapıp kuytuda
okyanus okyanus dolaşıp
illegal bildiriler dağıtabilirim..

Varlığında ben
gıyabında sevmekten kurtulup seni
gözlerinin içine bakıp
Seni seviyorum diyebilirim..

ali lidar

geceye bir şiir bırak

quares
seni, anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
seni anlatabilmek seni,
namussuza, halden bilmeze,
kahpe yalana.

ard- arda kaç zemheri,
kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
bir ben uyumadım,
kaç leylim bahar,
hasretinden prangalar eskittim.
saçlarına kan gülleri takayım,
bir o yana
bir bu yana...

seni bağırabilsem seni,
dipsiz kuyulara,
akan yıldıza,
bir kibrit çöpüne varana,
okyanusun en ıssız dalgasına
düşmüş bir kibrit çöpüne.

yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
yitirmiş öpücükleri,
payı yok, apansız inen akşamlardan,
bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
seni anlatabilsem seni...
yokluğun, cehennemin öbür adıdır
üşüyorum, kapama gözlerini...

ahmed arif

geceye bir şiir bırak

quares
Ben seni severim sevmesine de toplum buna hazır değil
Nükleer denemeler kyoto sözleşmesi küresel ısınma falan.
Belki sen çok küçüksün belki benim ruhum ölü
Biraz Nietzsche biraz Kant kafan karışmış belki
Parlıamanet'i de bozdular tutunacak dalımız mı kaldı?
Pavyonda tanıdığım bilge bir pezevenk vardı!
Kötü kitaplar okumak kötü yaşamak gibidir derdi.
İyi kitaplar okudum bir boka yaramadı..


Ben seni severim aslında da düzenim bozulur diye korkuyorum
Durduk yere başımıza saçma sapan bir aşk çıkar
Sinemaya gitmeye ele ele tutuşmaya falan kalkarız
İşin yoksa çiçek al, saç tara, parfüm sık.
Küsmesi, barışması, ayılması, bayılması
Hatta eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması
Meyhanede tanıdığım gerzek bir filozof vardı!
Güzel kadınlar insanın ömrünü uzatır derdi.
Bir sürü güzel kadın girdi hayatıma
Hepsi ağzıma sıçtı..


Ben seni severim belki de rabbim buna hazır değil.
Her şeyin güzelini sever o ideal birliktelikler ister
Seninle benim yan yana oturacağımız çekyata
Ne ilahi adalet sığar ne de diyalektik..
İçime çöreklenmiş sığ bir sığır var benim.
Ben seni severim sevmesine de
İş çıkarmasana şimdi ne gerek var güzelim..

Ali lidar

geceye bir şiir bırak

quares
Bana kara diyen dilber
Gözlerin kara değil mi
Yüzünü sevdiren gelin
Kaşların kara değil mi

Güzel, ben seni isterim
Seni koynumda beslerim
Yüzünü, güzel, göreyim
Zülüfün kara değil mi

Boyun uzun, belin ince
Yanakların olmuş gonca
Salıverirsin kolunca
Beliğin kara değil mi

Utanırım akar terim
Güzellikte yok benzerin
En sevgili makbul yerin
Saçların kara değil mi

Beni kara diye yerme
Mevlâ'm yaratmış, hor görme
Ala göze siyah sürme
Çekilir, kara değil mi

Hind'den, Yemen'den çekilir
İner Bağdad'a dökülür
Türlü taama ekilir
Biber de kara değil mi

Göllerde kuğular olur
Göğüs ak, kara benlidir
Mısır'da çok zengin vardır
Kölesi kara değil mi

Pınara konan kuğunun
Kanadı beyaz çoğunun
Çöldeki Arab beyinin
Çadırı kara değil mi

İller de konup göçerler
Lâle sünbülü biçerler
Ağalar, beyler içerler
Kahve de kara değil mi

Evlerinde sular akar
Güzelleri göze bakar
Hublar yanağına sokar
Sünbül de kara değil mi

Karac'oğlan der, inşallah
Görenler desin maşallah
Kara donlu Beytullah
Örtüsü kara değil mi


KARACAOĞLAN

geceye bir şiir bırak

quares
Üryan geldim gene üryan giderim
Ölmemeğe elde fermanım mı var
Azrail gelmiş de can talep eder
Benim can vermeğe dermanım mı var

Dirilirler dirilirler gelirler
Huzur-ı mahşerde divan dururlar
Harami var diye korku verirler
Benim ipek yüklü kervanım mı var

Er isen erliğin meydana getir
Kadir Mevlâ'm noksanımı sen yetir
Bana derler gam yükünü sen götür
Benim yük götürür dermanım mı var

Karac'oğlan der ki, ismim öğerler
Ağı oldu yediğimiz şekerler
Güzel sever diye isnad ederler
Benim Hak'tan özge sevdiğim mi var

KARACAOĞLAN

zengin sözlük yazarlarının karalama defteri

quares
bu toprakların insanları madenlerde, tarlalarda ve konfeksiyonlarda sabah akşam demeden sırf 800 tl kazanabilmek için çalışıyor! çoğunun sigortası yok, çoğu önümüzde ki kışı nasıl geçiririz diye düşünüyor. çoğu çocuklarını okula gönderemiyor, ha gönderdi diyelim bu seferde o çocuğa devlet yurt vermiyor, ve o çocuklar açılması yasak olan tarikat yurtlarında kalıyorlar! açılması yasak olduğundan hiçbir allahın kulu gelip de denetlemiyor! sırf bu yüzden aladağ'da 12 çocuk öldü! sırf bu yüzden kütahya'da bir çocuğun eli koptu! sırf bu yüzden karaman'da 40 erkek öğrenciye tecavüz edildi ve devlet tarafindan yapılan açıklama da 1 kereden bir şey olmaz denilerek üstü örtüldü! ve daha haberdar olamadığımız onlarca haber var!

Yani lafı fazla uzatmak istemiyorum da 100 lira asgari ücret zammını bu ülkenin emekçi insanından hor görüpte haram para içinde yüzenler! o çok inandığınız ahiret günü geldiği zaman o çok sıfırlı banka hesaplarınız sizi kurtaramaz! Veyahut o saatlerinizle zamanı durduramazsınız!

Allah adaleti emreder! (nahl suresi 90.ayet)

geceye bir şiir bırak

quares
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim.
Ama gitme Lavinia.
Adını gizleyeceğim,
Sen de bilme Lavinia.

Özdemir Asaf

ferdi tayfur

quares
Neden Ferdi Tayfur Dinliyorum..?
Çünkü o Ferdidir. Orhan Gencebay kral, Müslüm Gürses babadır ama Ferdi sadece Ferdidir.

Çünkü benim tanıdığım ilk gerçek tutunamayan Ferdi Tayfur'dur. Bütün filmlerinde ve şarkılarında istisnasız hep kaybetmiştir.

Çünkü çocukluğumun ciddi bir parçasıdır o benim. TRT hala anlayamadığım bir takım nedenlerden dolayı arabeskçileri uzun yıllar aforoz ettiği için babamla hafta sonları videocuya gidip onun filmlerini kiralarken hayatımın en güzel yolculuklarını yaptım ben.

Çünkü o acıyı estetize eden bir tür Thomas Bernhard'dır. Hiçbir entelektüel kaygı taşımadan basit insanların sıradan acılarını buğulu sesiyle yoğurup ruhlarımıza katık etmektedir otuz küsür yıldır.

Çünkü yıllardır memleket aydıncıklarının kendisini tu kaka ilan etmesine, dinleyenlerine kro, maganda gibi ipe sapa gelmez sözlerle saldırmasına bir kez bile tepki göstermemiş, kimseyle polemiğe girmeden işini bildiği gibi yapmıştır.

Çünkü popçu böcekler gibi hallüsinatif neşeler saçan, hoplayıp zıplayan ve bizi de bu akıl hastalığına davet eden lolipop müziğinden uzak durmuş, hayatımızda ne varsa, neyin acısını çekiyorsak onun müziğini yapmıştır.

Çünkü bütün filmlerinde kısa boyludur, çirkindir, seven ve aldatılandır. Ama aldatılmasına rağmen sevmeye devam edendir. Tamircidir, ameledir, şofördür. Biz neysek o da odur.

Çünkü her ne kadar isyan eder gibi görünse de isyanın altında soylu bir tevekkül vardır. O en güzel 'Allahım Sen Bilirsin' diyendir.

Çünkü Adanalıdır, Allahın adamıdır. Adam gibi adamdır..
Ali lidar

geceye bir şiir bırak

quares
Merhaba nalân... bu sen misin
Yoksa sen mi sandım;
Biri çimdiklesin beni
Şöyle ışığa gel de göreyim
Beni dümdüz eden
O yalandan da yalan gözlerini

Merhaba nalân
Amortiden mi çıktın güzelim
Bak yine şapşal ettin bizi
Oysa ne güzel unutmuştuk
Ve ne güzel sona ermişti
O gerzek pembe dizi

Hani, son bölümde sen yamuk yapıp
Fabrikatör nubar bey'in
Tarabya köşküne gitmiştin
Hani, arkadaşım halit akçatepe'nin yanında
Beni acayip refüze etmiştin
Ve işte o an gözümde
Eskicinin bile almadığı
Bir eski eşya gibi, bitmiştin

Merhaba nâlan
Pişmanlıklar denizinin biletsiz yolcusu
Merhaba, artist olma hayallerinin
İkinci sınıf karakter oyuncusu

Vay anasını sayın seyirciler
Vay anasını be... vay anasını
Bak, şimdi ağlarım ha
Tez kapatsın biri
Gözlerimin bozuk vanasını

Oysa, o zehir kusan fabrika yolunda
Beraber ıslanmıştık biz, nice yağmurda
Ve o gün, nubar bey'in çarpıp kaçtığı
Bir hayvancağızdı inleyen
Yol kenarı çamurunda

Ve hep kendine ayırdığın
O bencil yüreğin
Bir de o gariban köpeğe sızlamıştı
Ve ben, ilk defa seni böyle bilmiştim
Ve damarlarım ilk defa böyle cızlamıştı

Merhaba nâlan... merhaba
Yoksul mahallemizin en havalı kızı
Merhaba, yanlış ağlara takılmış
Muhteşem deniz yıldızı

Ben sana bakınca, dolardım bulut gibi
Dolardım da bir türlü yağamazdım
Sen bana bakınca
Bir ağlamak düğümlenir boğazımda
Gurur yapar, ağlamazdım

Ne düşkündüm sana be
Hani hayvanlar yavrusunu yalarmış
Aynen öyle
Ne tutkuydu bizimkisi be
Hani ferhat dağları nasıl delermiş
Aynen öyle
Ve o nasıl gidişti be
Hani bir tren gelir de üzerinden geçermiş
Aynen öyle


Of nâlan of
Sen benim neler çektiğimi bilsen
Bunu bilmekten ölürdün
Şu kadarını söyleyeyim:
Hani taş olsan
Yani taş olsan;
Ortadan ikiye bölünürdün

Gitme nâlan, dur
Tekrar gitme ne olur
Aldırış etme saçma sapan sözlerime
Yoo... hayır, ağlamıyorum
Galiba cıgaranın dumanı kaçtı gözlerime

Belki de sen haklıydın
Bu mahallede ne bahtın açılır
Ne de boyun uzardı
Üstelik annen ölmüştü
Ve sokağınız
Acını kaldıramayacak kadar dardı

Terso gidiyordu herşey
Milllet işi-gücü bırakmış
Aklını bize takıyordu
Altımızda çul yoktu
Üstümüzde dam akıyordu
Arap kızı camdan bakıyordu

Sen gittikten sonra ben
Hiç sorma
El attığım her işi, çok geçmedi batırdım
Çünkü seni unutmanın tek yoluydu;
Bütün kazancımı şaraba yatırdım

Ama gelinliğin duruyor
Baba yadigarı cumbalı evi de satmadım
Yalanım varsa kalkmayayım şuradan:
Ben seni bir tek gün
Bir tek gün bile unutmadım

Merhaba nâlan
Merhaba üzgün melek
Merhaba kadersizim, talihsizim
Merhaba titreyen elim, sancıyan belim
Ağrıyan dizim, vazgeçilmezim

Ama necdet tosun öldü nâlan
Artık yemekleri sen
Salatayı da ben yapacağım
Sami hazinses kadar olmasa da
Bahçeyi sevdiğin çiçeklerle donatacağım

Kemal sunal da öldü nâlan
İyi kalpli amcaları birer-birer uğurladık
Ve dünya kirlendi
Filmler bozuldu
O masum sevdalar yaşanmıyor artık

Sen varsın, ben varım
Bir de, acımasız bir dünya var dışarıda
Esas film şimdi başlıyor
Ve bütün koltuklar bomboş bu sinemada

Merhaba nâlan, merhaba
Sen ortada sıçan, ben şaşkın körebe
Ulan seviyorum seni be
Ulan, nereden inceldiyse
Oradan kopsun be

Yusuf hayaloğlu

cumhuriyet halk partisi

quares
Ulu önderimiz gazi mustafa kemal atatürk öncülügünde kurulmuş ve her daim halkın yanında olmuş dev bir çınar!

Günümüzde kemal kılıçdaroğlu başkanlığında yoluna devam etmektedir. Hiç kimsenin boyunduruğu ve tekeli altında değildir! Gücünü ve kararlılığını tamamen halktan almaktadır!

geceye bir şiir bırak

quares
Şimdi sen karşımda öylece dururken,
Bakmayışından kırk başka anlam çıkaran ben,
Yanılıp da baksaydın bir kez kafanı kaldırıp
Sevincimden muhtemelen aklımı yitirirdim..

Kafan ki nasıl güzeldir üç duble çaydan sonra
Gözlerin, kim bilir..
Yok yok gözlerinden hiç bahsetmemem lazım.
Daha önce bana baktıkları gibi bakıyorlarsa sağa sola
Yok dedim, gözlerinden bahsetmemeliyim.

Ellerini gördüm sol çaprazdan, canımın içi ellerin..
Allahım onlar else benimkiler ne?
Kararlıyım, gözlerinden bahsetmeyeceğim
Allah belasını versin kulpunu tuttuğun kupanın.

Kafanı kaldırmadın ya hala, inna sabirin..
Ama bu böyle olmaz dönüp dolaşıp,
Dönüp dolaşıp gözlerine geliyor laf,
Çürümüş çimen yeşili gözlerin..
Yapma, merhamet et söz verdim
Gözlerinden söz etmemeliyim.

Şu an, tam şu an
Şu an Calvino görse beni kesin roman yazardı.
Kafam içinden geçsin Dorian Gray'in Portresinin
Ki severim aslında Oscar Wilde'i
Sevmem artık kulplu kupayla beraber
onun da allah belasını versin..

Sen içeri girmeden önce bir süreliğine,
bir süreliğine seni aklımdan çıkarmıştım
Yeni yeni şeyler düşünmeye başlamıştım sen içeri girmeden
(Söyle yanındakine, çeksin elini omuzundan
çeksin elini omuzundan yoksa,
yoksa ne yaparım hiç bilmiyorum,
bilmiyorum iyisi mi çeksin elini omuzundan)
Evet yeni yeni şeyler düşünmeye başlamıştım sen içeri girmeden..
Genç yaşta ölen dansçı, son okuduğum Metin Çakır polisiyesi, Mısırdaki ayaklanma falan..
Sırasızca gelip geçiyorken aklımdan.
Mendil satan çocuğa bakıp toplumsal duyarlılığımı kabartmıştım bir ara.
Doğurup doğurup sokağa salıyorlar cık cık..
Cıkcıklarken tam, sen içeri girdin gördüm.
Sen beni görmedin.
Ben seni gördüm.
Sahi görmedin mi sen beni?
Ben seni gördüm.
Ben seni gördüm ve o an!
Ve o an..
O andan sonra..
Dansçı kızın da Mısır'ın da, mendilci çocuğun da
bir süre sonra kulpunu tutacağın kupanın da
hepsinin Allah belasını versin o andan sonra.

(Sakız mı var ağzında? evet evet sakız var,
rabbim alsana canımı bir sakız nasıl böyle güzel çiğnenir?..)
Yanındaki baktı bana, hafifçe selam verdi.
Ben o an orada değildim, farketmedi selam verdi
Ben çoktan gitmiştim More'nin ütopyasına
O farketmedi kalktı bana selam verdi.
Hafifçe selam verdi, tanışıyormuşuz..
Tanışıyormuşuz da,
Sokarım tanışıklığına.
Az önce sol çaprazdan gördüğüm,
az önce sol çaprazdan gördüğüm sağ omuzunu saran kol onun koluysa
başlarım tanışıklığına..
Masadaki herkesle göz göze geldim,
bir seninle gelmedim.
Mahsus mu yapıyorsun?

(Yanındaki selamlaştığım adam,
yanındaki selamlaştığım adama söyle
söyle ona, öyle sokulup durmasın sana)

Ben dahil hepimizin allah belasını versin
derken..
Derken kalktın
Kalktın, kalkarken de bakmadın..
Kalkarken bile bakmadın..
Heyy dur nereye,
gitme..
gitmesene..

Ali lidar

zengin sözlük puan statüleri

quares
Şevkli de neemiş be? En kötüsü bana geldi.

Sözlük yakışmadı bu! Ben bu işin arkasında ki büyük resmi gördüm, eyyyyyy bilginin en büyük zenginlik olduğunu söylryenler, şevkli ne ya? Ya sırf kendisine şevkli dendi diye intihar eden tanıdıklarım var, hayır kelimeyi de söyliyemiyorsun ki;

+senin statün ne?
- şeeli bir şeyler.
+ne?
-şevket yok yok şevkit yok lan yok şevki hayır be şevkli.

Hdjdh bu statü derhal değiştirilsin ve ismimin yanına "yaşar kemal okuyan elaman" statüsü getirilsin!

Dediklerimi yapmazsanız olacaklardan ben sorumlu değilim de, umre kayıtları başlamış diye bir reklam çıktı aşağıda sırf bu reklama saygımdan susuyorum...

geceye bir şiir bırak

quares
olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!
düşüncemizin katlanması mı güzel,
zalim kaderin yumruklarına, oklarına
yoksa diretip bela denizlerine karşı
dur, yeter! demesi mi?
ölmek, uyumak sadece! düşünün ki uyumakla yalnız
bitebilir bütün acıları yüreğin,
çektiği bütün kahırlar insanoğlunun.
uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü!
çünkü ölüm uykularında,
sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından,
ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu.
bu düşüncedir uzun yaşamayı cehennem eden.
kim dayanabilir zamanın kırbacına?
zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine,
sevgisinin kepaze edilmesine
kanunların bu kadar yavaş
yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine
kötülere kul olmasına iyi insanın
bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken?
kim ister bütün bunlara katlanmak
ağır bir hayatın altında inleyip terlemek
ölümden sonraki bir şeyden korkmasa,
o kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya
ürkütmese yüreğini?
bilmediğimiz belalara atılmaktansa
çektiklerine razı etmese insanı?
bilinç böyle korkak ediyor hepimizi:
düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor
yürekten gelenin doğal rengini.
ve nice büyük, yiğitçe atılışlar
yollarını değiştirip bu yüzden.
bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.

shakespeare

2017'ye veda notu

quares
Sana gitme demeyeceğim
Üşüyorsun ceketimi al
Günün en güzel saatleri bunlar
Yanımda kal

Sana gitme demeyeceğim
Gene de sen bilirsin
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim
İncinirsin

Sana gitme demeyeceğim
Ama gitme 2017
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme 2017

sevilmekten korkmak

nalbantyani bezirgan

sevilmekten aklı başında kimse korkmuyor. Kişinin korktuğu şey kendisine sunulan sevgiyle gelen beklentilerdir.
hiçbir başka şeyde olmadığı gibi sevginin karşılıksız olanı sık bulunmuyor. insanlar sizi severken bazı nedenlerle, ya da umdukları bazı karşılıklarla seviyor. Sizi sevdiklerinde bu hoşuna gidiyor çünkü sevilmek çok güzel bir şey. Ama bir süre sonra onlar sizi hala sevmeye devam etsin diye değişmekten korkmaya, onların sizi sevme sebeplerini muhafaza etmeye ya da sizden istediklerini hatta daha fazlasını vermeye başlıyorsunuz.
Başlarda güzel görünen ilişki sonrasında çölde acıkınca beslediği, sahiplik ettiği devesinin damarından kan içen Bedevi durumuna dönüşüyor.
Sonrası...
Sonrası bok püsür.

zengin itiraf

john overmars
Çok fazla yük var.30 yıllık yaşamımda ciddi ciddi başardığım çok az şey var.kim olduğumu bilmiyorum.sürekli aşırılıklarla uğraşıyorum.basit bir seviyeye bile gelemedim.bir de aşırı bir sessizlik var.çıkmaz sokaktayım.ya sikiyim ben böyle hayatı.tam bir polyana kafası yaşıyorum. Sadece kendimi kandırıyorum.yine sigaraya başladım.her şey can sıkıyor ve beni strese sokmaya yetiyor.

4 ocak 2018 murat hazinedar'ın görevden alınması

avni
konuyla ilgili olarak eski akp milletvekili ve bakanı abdüllatif şener'in sorularının uygun olacağını düşünüyorum.
"erdoğan'ı marmaris'te koruyan polis fetöcü.
dalaman'dan istanbul'a getiren pilot fetöcü.
darbenin merkez üssü akıncı'yı vuran 5 pilot fetöcü.
şimdi kahraman yaptığımız yüzbaşı da fetöcü.
kıscası tayyep erdoğan'ı fetöcüler korumuş,
peki öldürmek isteyenler kimdi?"
sanırım erdoğanist olmayan padişahım çok yaşa demeyen herkes şucu, bucu.
kısacası iktidarın şaşkınlıktan ne yaptığını bilemez hale geldiğini gösteren adi vakalardan biri daha.

not: kendisine muhalif olanlara acımasız tavırlarıyla ünlü padişah 2. abdülhamit ve iktidarı bile bu kadar korkak zalim ve iftiracı değildi.

oğuz atay

minduser
"öğreniyoruz albayım, yaşayarak öğreniyoruz nasıl ölüneceğini."
"ah albayım, acılara dayanmak ne kadar zor imiş. sırtım kan revan içinde."

- yalnızlığımızı neden bu kadar seviyoruz biliyor musun olric?
- neden efendimiz?
- çünkü bize ihanet etmeyen tek şey yalnızlığımız
ve niceleri...

anı

avni
melih cevdet anday şiiri.

Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil bu anılacak şey değil
Apansız geliyor aklıma
Neredeyse gün doğacaktı
Herkes gibi kalkacaktınız
Belki daha uykunuz da vardı
Geceniz geliyor aklıma
Sevdiğim çiçek adları gibi
Sevdiğim sokak adları gibi
Bütün sevdiklerimin adları gibi
Adınız geliyor aklıma
Rahat döşeklerin utanması bundan
Öpüşürken bu dalgınlık bundan
Tel örgünün deliğinde buluşan
Parmaklarınız geliyor aklıma
Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm
Kahramanlıklar okudum tarihte
Çağımıza yakışan vakur, sade
Davranışınız geliyor aklıma
Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil unutulur şey değil
Çaresiz geliyor aklıma.

feminen

indim derelerine
Bu sözlüğe çok giremiyorum haliyle tartışmalara da uzağım ve nickaltı girecek kadar insanları tanımıyorum. Ne yalan söyleyeyim kimin ne yazdığını da fazla okuyor değilim , yazıyor çıkıyorum.
Ancak sayın yazar bu sözlükte tanıdığım birkaç yazardan biridir ve kesinlikle üslubu terbiyesiz , dik kafalı vs değil.bilakis seviye sahibidir.
Gayet samimi ve saygılı hitap eder ve bulunduğum nadir zamanlarda bile eğitimle ilgili tavsiyelerini de aldığım oldu.
Bu yüzden iki kelam etmeyi kendime hak gördüm.
Haksızlık veya yorum yapmadan önce insanları tanımak daha doğru diye düşünüyorum.

liselere girişte yeni sistem

sos
insanları yerinden yurdundan edecek sistemdir.

şu anki evimiz burdur ercan akın fen lisesi'ne 50 metre uzaklıkta. evet sadece 50 metre, komşuyuz resmen. 2-3 aya taşınıyoruz yeni eve. gelecek eğitim döneminde nitelikli öğrencilere ücretsiz kiralamayı düşünüyoruz evi. gidip nüfus müdürlüğüne soracağım. bir evde maksimum kaç kişi ikamet edebilir diye; kaç kişi derlerse o kadar öğrenciye açık ev...

yanlışlıkla kalçana dokundum

zeitgeist
"yanlışlıkla elimdeki kelebeği sallayıp baldırına sapladım, sonra o ara yanlışlık öyle bir boyuta geldi ki çevirmek durumunda da bulundum ama bütün bu olanlar hep yanlışlık sonucu oldu." şeklinde cevap veren bir hatun tanımıştım bir zamanlar.. kadınlar lütfen sessiz kalmayın, avazınız çıktığı kadar bağırmanız da gereksiz, sadece o an ortamda bulunan insanların duyabileceği şekilde rahatsızlığınızı belirten sözcükler çıksın ağzınızdan, merak etmeyin o durumda rezil olan siz olmayacaksınız.