Bu sözlüğün ölmesine üzülüyorum...
zengin itiraf
sigarayı bırakamıyorum sözlük. aslında bırakmak istemiyorum. her şey istemekle gerçekleşir ama bu mereti beynim nasıl istemez onun yollarını arıyorum.
Hayatta hangi konuda büyük konuştuysam istisnasız başıma geliyor. Bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi bilmem ama hayatım tam anlamıyla değişmek üzere.
Son ilişkimin ardından yaklaşık bir yıl geçti. Bir daha asla aşık olmam sanıyordum, oldum.
'Asla bir Türk kadınından başka bir kadınla birlikte olmam' diyordum. Türk olduğu halde başka milletten insanlarla birlikte olan kimseye saygı duymazdım. Gelin görün ki bu da başıma geldi. Bir Yunan güzeline çok fena gönlümü kaptırdım.
'Asla evlenmem' diyordum. Bir ay sonra nişanlanıyorum.
'Asla İstanbul'da yaşamam' diyordum. Bir ay önce İstanbul'a yerleştim.
Anlayacağın sayın sözlük, asla 'asla' dememek gerekiyor. Bu evren kesinlikle çok troll. Tüm bunları bana yaşatırken kıs kıs gülüyordur eminim.
Son ilişkimin ardından yaklaşık bir yıl geçti. Bir daha asla aşık olmam sanıyordum, oldum.
'Asla bir Türk kadınından başka bir kadınla birlikte olmam' diyordum. Türk olduğu halde başka milletten insanlarla birlikte olan kimseye saygı duymazdım. Gelin görün ki bu da başıma geldi. Bir Yunan güzeline çok fena gönlümü kaptırdım.
'Asla evlenmem' diyordum. Bir ay sonra nişanlanıyorum.
'Asla İstanbul'da yaşamam' diyordum. Bir ay önce İstanbul'a yerleştim.
Anlayacağın sayın sözlük, asla 'asla' dememek gerekiyor. Bu evren kesinlikle çok troll. Tüm bunları bana yaşatırken kıs kıs gülüyordur eminim.
Belli ki buraya bakan yok ve hesabım kapanmayacak; o yüzden bari günlük niyetine kullanayım. Ruhumu tek ayakta tutan şeyin bir zamanlar çok sevdiğim, bana asla kötü söz söylemez, kırmaz incitmez zannettiğim, sevgisinin iyileştirici olduğunu zannedip bir kötü laf edince günlerce vicdan azabı çektiğim bir adama hissettiğim öfke olduğunu fark ettim.
Kendisine çok şey borçluyum en çok da kocaman bir teşekkür borçluyum diye düşünüyorum; çünkü kendisi bana koşulsuz şartsız sevginin olmadığını, sevginin kocaman bir yalandan ibaret olduğunu, sevginin iyileştirici gücünün sadece bir masaldan ibaret olduğunu öğretti.
Samimiyetsiz, duygusuz, vefasız, iğrenç bir insanın olduğumu ilan ede ede beni de buna inandırdı. İtiraf kısmı şu ki ben de ona sonsuz katılıyorum.
Kendisine çok şey borçluyum en çok da kocaman bir teşekkür borçluyum diye düşünüyorum; çünkü kendisi bana koşulsuz şartsız sevginin olmadığını, sevginin kocaman bir yalandan ibaret olduğunu, sevginin iyileştirici gücünün sadece bir masaldan ibaret olduğunu öğretti.
Samimiyetsiz, duygusuz, vefasız, iğrenç bir insanın olduğumu ilan ede ede beni de buna inandırdı. İtiraf kısmı şu ki ben de ona sonsuz katılıyorum.
Böyle az bir şey cesaretim olsa tüm çevremdeki tüm insanların içine sıçacağım. Hepsini yok sayacağım. Çok az cesaretim olsa ah. Öyle bir rahatlayacağım ki. Yüz yüze veya aramayla konuştuklarım yetiyor. Zaten Tüm sosyal medyayı da yerin dibine sokacağım. Son beş.
Hiç beklemediğim insanlardan hiç beklemediğim ilgiyi, alakayı, sevgiyi görmeye başladım. Ayarlarım zıpladı. Hayırlara vesile olsun
edit : geliyor, hissediyorum
edit : geliyor, hissediyorum
öğrencilik yıllarımda bir gün cebimde pul biber alacak param yoktu. evimde bol miktarda isot vardı. yaptığım makarnamın sosuna pul biber yerine isot koymuştum ve muhteşem bir makarna speciali yaratmıştım.
kedisi olanlar mutfakta yemek yapmanın nasıl bir işkence olduğunu bilirler. kendisine sürekli bir tırşik atacağım umuduyla ayaklarıma sürtünüp duruyordu eşşolusuu. ben de bugün yaptığım makarnamın sosuna yanlışlıkla isot yerine sumak koydum. bu defa ortaya muhteşem bir special çıkartamasam da makarnam yenilecek lezetteydi. hatta eski makarnalarımdan daha iyi olmuştu. size de öneririm.
bir de, bilgisayardan miyavlama sesi açıp kedimi çıldırtmaya bayılıyorum bazı zamanlar.
kedisi olanlar mutfakta yemek yapmanın nasıl bir işkence olduğunu bilirler. kendisine sürekli bir tırşik atacağım umuduyla ayaklarıma sürtünüp duruyordu eşşolusuu. ben de bugün yaptığım makarnamın sosuna yanlışlıkla isot yerine sumak koydum. bu defa ortaya muhteşem bir special çıkartamasam da makarnam yenilecek lezetteydi. hatta eski makarnalarımdan daha iyi olmuştu. size de öneririm.
bir de, bilgisayardan miyavlama sesi açıp kedimi çıldırtmaya bayılıyorum bazı zamanlar.
bugün kahve içip sohbet ederken aslında bazı söylediğim şeyleri kendime itiraf ediyormuş gibi hissettim. mesela kimseye güvenmediğimi mesela kimseyi aslında tam olarak tanımadığımı bir şeyler anlatırken kendim daha yeni anladım. arkadaşlarım evliliklerini planlarken ben kendimi evlilik ile değil mutlu olarak düşündüm.
eleştirdim. eleştirmeyi bile konduramadığım kişileri eleştirdim. eleştirdim ve haklıydım. her şey için şükrediyorum ama kafamda hep herkesten uzaklaşmak herkesten kaçmak var. belki de rahatlık batıyor diyeceğim ama içim çok sıkılıyor kendime.
hayatımda ilk kez bir hedefim var. ilkbaharda harekete geçeceğim. bu sefer galiba olacak. hatta çok güzel olacak. yaza da güzel planlarım güzel turlarım güzel yollarım var bakalım.
neyse umarım bu entry silinmez de ikibinyirmi yazı buralara gelip ekrana biramı tokuştururum.
eleştirdim. eleştirmeyi bile konduramadığım kişileri eleştirdim. eleştirdim ve haklıydım. her şey için şükrediyorum ama kafamda hep herkesten uzaklaşmak herkesten kaçmak var. belki de rahatlık batıyor diyeceğim ama içim çok sıkılıyor kendime.
hayatımda ilk kez bir hedefim var. ilkbaharda harekete geçeceğim. bu sefer galiba olacak. hatta çok güzel olacak. yaza da güzel planlarım güzel turlarım güzel yollarım var bakalım.
neyse umarım bu entry silinmez de ikibinyirmi yazı buralara gelip ekrana biramı tokuştururum.
Birisi gelmiş de içimi boşaltmış ve ruhumu çalmış gibi hissediyorum. Sanki sadece karaciğer, böbrek gibi organlardan oluşan bir canlıyım. Her şeye rağmen böyle olsun istemezdim. Keşke kimsenin hayatını mahvetmeseydim...
Sıkıldım artık yalandan, umursamazlıklardan. Ciddi bir şekilde gerçekten artık yıldım. En yapmaz diyeni bile en ön safta yerini alıyor allah kahretmesin. Ve gerçekten yapmaz dediğin kişiden korkacaksın en yakının olsa bile. Bu kısa hayatım bana kimseye güvenmemeyi öğretti. ve yine bu hayatım ne kadar doğru bir şey yaptığımı gösterdi.
Allahın belaları benim davrandığım gibi belki ablanız, babanız davranmamıştır. Kendinize gelin. Ağzınıza burnunuza sıçıcam ya.
Allahın belaları benim davrandığım gibi belki ablanız, babanız davranmamıştır. Kendinize gelin. Ağzınıza burnunuza sıçıcam ya.
karnımda henüz cuma günü olduğum ameliyattan kalma 15 dikiş olduğunu unutup hayvan gibi tatlı yedim. şu an sancıdan gebermekteyim. az önce şuurumu o kadar kaybettim ki annene kızdım neden bana ameliyatlı olduğumu hatırlatmadı diye.
bu ağrıdan ölürsem mezarıma, bu vahşi ve tatlı antakyalı tatlıdan öldü yazılsın.
bu ağrıdan ölürsem mezarıma, bu vahşi ve tatlı antakyalı tatlıdan öldü yazılsın.
Farkında olmadan düşünceli bi insan oluyorum galiba. Engelleyemiyorum da bu olayı. Beni bu kurtarır sanırım. Başka türlü bu içimdeki canavar rahat etmeyecek. Geleceğimi merakla bekliyorum. Pek ısınamadığım rakımı elime alıp uzaklara dalmayı, meze profesörü olmayı, küçük yerde adres tarif etmeyi. Gerçekten merak ediyorum. Kaybolmayacak yalnızlığımı merak ediyorum. Çok fazla yaşayacağımı da sanmıyorum çocukluğumdan beri. Lisede arkadaşlarım kızardı bunu söylediğimde ama kızınca geçmedi. Her neyse ciddili üç günlük dünya. Gönül vermek lazım.
Aydınlandıktan sonra kişinin dönüm noktası oluyor. İyi değerlendirilmezse felaketle sonuçlanabilir.
çevremdeki insanların çoğu hatta neredeyse tamamı,
-yapmam dedikleri her şeyi yapıyorlar.
-kınadıkları her şeyi yapıyorlar
-bilmeden değil resmen bilerek üzüyorlar
şunların aksini iddia edenlerin ağzına kürekle vurmak istiyorum. yapıyorsun kardeşim. al şapkanı eline bir düşün. "ulan gerçekten doğru mu acaba?" diye. çok mu zor cahil? çok mu zor entel bok? çok mu zor? düşünün be. birazcık sadece birazcık kendiniz ile konuşun. delirin ulan azıcık. birinin söylemesini beklemeden düşünün. şu çevremdeki neden en düşünceli insan benim ya kafayı yiyeceğim.
-yapmam dedikleri her şeyi yapıyorlar.
-kınadıkları her şeyi yapıyorlar
-bilmeden değil resmen bilerek üzüyorlar
şunların aksini iddia edenlerin ağzına kürekle vurmak istiyorum. yapıyorsun kardeşim. al şapkanı eline bir düşün. "ulan gerçekten doğru mu acaba?" diye. çok mu zor cahil? çok mu zor entel bok? çok mu zor? düşünün be. birazcık sadece birazcık kendiniz ile konuşun. delirin ulan azıcık. birinin söylemesini beklemeden düşünün. şu çevremdeki neden en düşünceli insan benim ya kafayı yiyeceğim.
İş yerinde sabah sabah magazin programları izlerken ünlülerin boşanırken aldıkları tazminatlar ve miktarlarıyla ilgili bir şeyler izledim. Bir çeşit aydınlanma yaşadığım o andan itibaren zengin bir adamla evlenip ardından bu aşkı bol dolarlı tazminatla cilalamak fikri kafamdan gitmiyor. İstediğim miktara ulaşmak için Beş yıl eşek gibi çalışıp didinmek yerine, kısa zamanda boşanmış, mağrur ve de mağdur olmak fikri, bir sal yakamı.
Uzun zamandır yazmak istiyorum ama yazacaklarımı toparlayamıyorum be sözlük.
cok sey bildiginizi saniyorsunuz ama bir bok bilmiyorsunuz. butun hastaliklariniz kaynagi kibriniz. kibriniz kadar buyuk degilsiniz.
Ben bir aşka aşık oldum.
-
“Merhaba canım.
Mektubun gecikti gene. Belki de ne yazacağını kestiremiyorsun! Oysa adını yazman yeter. Görünce içim aydınlanıyor.”
-
Ahmed hiçbir zaman kendine ait değil. Onun nefesi başka yerde. Ben onun aşkına, deliliğine aşık oldum!
-
“Herhal, insanoğlu için duygun bir yeterliliği olan her evren parçası için en koygun, en azaplı ceza, senden ayrı düşünmektir... Hele buna kendi -sözde isteğiyle- sebep olmak yok mu! Gözlerinden öperim canım, sağlıklar, sıhhatler! Klasik temenni ya da çırpınmalar bunlar. Affet... Bilisizim, söyle yapayım, “yapmak” yolunda dönülmese de... Yaz canım. Deliyim”
-
Bütün perdelerim iniyor okurken. Zırhsız, korumasız kalıyorum. Sanki o an kim bana ne derse göğsümden kalbim fırlayıp gidecek öyle savunmasız oluyorum. Hissediyorum o aşkı taa içimde, en derinde. Ahmedim, Leylim ben sizin aşkınıza aşık oldum.
-
Müthiş özledim seni. Apışıp kaldığım da bu. Yahu ben ömrümde hiçbir kavram üzerinde yarım saatten fazla uğraşmadım. Ya hep kolay işler çattı bana, ya da her nasılsa söktürdüm işte. Ama şimdi. Dünyanın en tükenmez mutluluğundayım. Ne yana dönsem sen. Elimi neye uzatsam yalnız değilim.
Yazıver canım, yazıver bana.
-
Ben de deli olacağım bir gün. Öyle deli olacağım ki kim olduğumu unutacağım. Söz olsun sizin kadar çok seveceğim.
-
“Merhaba canım.
Mektubun gecikti gene. Belki de ne yazacağını kestiremiyorsun! Oysa adını yazman yeter. Görünce içim aydınlanıyor.”
-
Ahmed hiçbir zaman kendine ait değil. Onun nefesi başka yerde. Ben onun aşkına, deliliğine aşık oldum!
-
“Herhal, insanoğlu için duygun bir yeterliliği olan her evren parçası için en koygun, en azaplı ceza, senden ayrı düşünmektir... Hele buna kendi -sözde isteğiyle- sebep olmak yok mu! Gözlerinden öperim canım, sağlıklar, sıhhatler! Klasik temenni ya da çırpınmalar bunlar. Affet... Bilisizim, söyle yapayım, “yapmak” yolunda dönülmese de... Yaz canım. Deliyim”
-
Bütün perdelerim iniyor okurken. Zırhsız, korumasız kalıyorum. Sanki o an kim bana ne derse göğsümden kalbim fırlayıp gidecek öyle savunmasız oluyorum. Hissediyorum o aşkı taa içimde, en derinde. Ahmedim, Leylim ben sizin aşkınıza aşık oldum.
-
Müthiş özledim seni. Apışıp kaldığım da bu. Yahu ben ömrümde hiçbir kavram üzerinde yarım saatten fazla uğraşmadım. Ya hep kolay işler çattı bana, ya da her nasılsa söktürdüm işte. Ama şimdi. Dünyanın en tükenmez mutluluğundayım. Ne yana dönsem sen. Elimi neye uzatsam yalnız değilim.
Yazıver canım, yazıver bana.
-
Ben de deli olacağım bir gün. Öyle deli olacağım ki kim olduğumu unutacağım. Söz olsun sizin kadar çok seveceğim.
seviyorum sözlük seviyorum da güvenemiyorum.
Bin kere canım acıyacağına bir kere acıtıyorum.
Geçecek biliyorum ama bu sefer gerçek inanamıyorum.
Kalbim küt küt oluyor duvarlara anlatıyorum.
Gülüyorum, eğleniyorum, ağlıyorum.
Aklıma geliyor nefesim kesiliyor sinirleniyorum.
Bir gurur var içimde engelleyemiyorum.
Geçecek aslında inanıyorum.
Geçecek biliyorum.
Bin kere canım acıyacağına bir kere acıtıyorum.
Geçecek biliyorum ama bu sefer gerçek inanamıyorum.
Kalbim küt küt oluyor duvarlara anlatıyorum.
Gülüyorum, eğleniyorum, ağlıyorum.
Aklıma geliyor nefesim kesiliyor sinirleniyorum.
Bir gurur var içimde engelleyemiyorum.
Geçecek aslında inanıyorum.
Geçecek biliyorum.
Sana lümpen dedim diye uzun zaman bana kırılmıştın hatta diğer tespitlerim için beni acımasız biri olmakla da suçladın. Şimdi televizyon aracılığıyla olanları görünce tablo tamamlanmış olmadı mı sence de?
Baban ve ailenin konumunu kullanıyorsun dedim sinirlendin ki hâlâ kullanıyorsun, siyaset senin işin değil şov yapma dedim, bu defa da bana sen ne anlarsın dedin ki sonrasında olanları ikimizde biliyoruz. en son konuşmamızdaysa kendini önemli biri gibi hissetmek için kadınları kullanıyorsun, şöhret mi olmak istiyorsun deyince köpüren sen, orta düzey ünlüler seviyesinden manken camiasına kadar yükselmişsin tebrik ediyorum.
En azından insanlar hakkında ileri geri konuşurken ilerde söylediklerimden belki yüzüm kızarır seviyesine geldiğini umuyorum. Olayın itiraf kısmına gelirsek; karakteri es geçersek eli yüzü düzgün insandın.
Baban ve ailenin konumunu kullanıyorsun dedim sinirlendin ki hâlâ kullanıyorsun, siyaset senin işin değil şov yapma dedim, bu defa da bana sen ne anlarsın dedin ki sonrasında olanları ikimizde biliyoruz. en son konuşmamızdaysa kendini önemli biri gibi hissetmek için kadınları kullanıyorsun, şöhret mi olmak istiyorsun deyince köpüren sen, orta düzey ünlüler seviyesinden manken camiasına kadar yükselmişsin tebrik ediyorum.
En azından insanlar hakkında ileri geri konuşurken ilerde söylediklerimden belki yüzüm kızarır seviyesine geldiğini umuyorum. Olayın itiraf kısmına gelirsek; karakteri es geçersek eli yüzü düzgün insandın.
İki gündür berlin'deyim hala çiftleşemedim. Gerçi Vaktim de olmadı. Üzgünüm.
aslında itiraf etmek gerekirse ben böyle yarım yamalak yazılmış, sanki türkçeyi ingilizceye uyarlanmaya çalışılmış bir nick almak istemedim. hatta bakınca alamancı türkçesi gibi duruyor ama sadece zengin sözlüğe üye olurken fakirliğimi temsil eden külüstür telefonum dondu ve ortaya bu çıktı.
Yazarların ilk öpüştüğü mekan başlığında yazacak bir anıya sahip olamamak beni farklı bir ruh haline bürüdü, sözlük. Bu çok önemli mi gerçekten? İlk kez 18 yaşında iken öpüştüğümü hatırlıyorum fakat mekan yok aklımda. Aslında bilinç altım bana oyun oynuyor, "nerede ve kiminle olduğunu gayet iyi hatırlıyorsun ama bu senin için güzel bir anı değil" telkini veriyor. Beni bu kadar derinden biliyor olmasından hiç hoşnut değilim.
burada öyle biri var ki bazen özellikle eksiliyorum kendisini. biliyorum adice ama burada tanımadığım için yargısız infaz değil bence. kendisine ve düşüncelerine sinir olduğumu itiraf etmek isterim.
Kendisi ne kadar itiraf niteliği taşıyor bilmiyorum ama özet geçiyorum; çok net, olmayan kafama zıçayım.