zengin itiraf

azrailin regl donemi
dur şuna 2 tur da ben bineyim..

tüm hayatımı erteleyerek ve para yönetiminde sorunlu bir tip olarak hayatımı harcıyorum. geçmişim zamanı boku bokuna kullanmış olmakla anıyorum. istikrarsız bir insanım. kafam atarsa ve canım sıkılırsa eğer, tüm paramı hızlı bir şekilde yok edebiliyorum. ruh halim negatif etkiler altında kaldığında kimseyi tanımıyorum ve sadece canımın istediği saçma da olsa her şeyi yapıyorum. çok sakinim ve bu uzun süreli sakinlikler ani parlamalara ve ani sönmelere sebep oluyor. sinirli olduğumda kimse umurumda olmuyor. fiziksel zarar vermesem de insanları söylediklerimle kırıyorum.

kimse umurumda değil bu arada. ailemi bile önemsemiyorum diyebilirim. narsistim.

halk arasında utanmam yok. aslında utanmazlık denmez buna. otobüsün içinde saçma sapan bir konuşma yapacak kadar deliyim. arkadaşlarım bu halime gülseler de aslında nefret ediyorlar bunu da biliyorum ve ben de bu durumun iğrenç olduğunu bile bile zevk alıyorum bu halimden.

ayrıntıları iyi düşünebilen bir insan olsam da aslında çok aptalım.

en basit matematik işlemlerini bile yapamıyorum. söz konusu matematik olduğunda tam bir gerizekalıyım.

tamam lan yeter amk!

evet küfür etmeyi de seviyorum.
kemalisthatun
Heves sorunu yaşıyorum. İnsanlara bir anda değer verip hemen soğuyabiliyorum. Durduk yere değil tabii... ama ne olursa olsun bazı şeyleri çöpe atmak yerine tamir etmeli insan. Ben tamir edemiyorum, kırıyorum ve fırlatıp atıyorum. Heves sorunum yüzünden bir insanla uzun süre birlikte olamıyorum.

Stefan Zweig'in Clarissa adlı kitabındaki karakterin dediği gibi “Artık insanları daha çok bana iyi gelip gelmediklerine bakarak değerlendiriyorum. Onlarla birlikte olduğumda kendimi daha iyi hissedip hissetmediğimi soruyorum kendime.” Belki de Böyle Yaptığım için uzun süreli ve sağlıklı bir arkadaşlık, ilişki bağım olmuyor insanlarla.
Belki de çok çabuk huzuru bozulan, karamsar biri olduğumdandır bütün bunlar.
Ya doğru insanlar çıkmadı karşıma ya da ben olunması gerektiği gibi olamadım. Her şeye rağmen yalnızlığı ve kendimi seviyorum. Ya da böyle avutuyorum kendimi. İşte aslında tüm sorun yazdıklarımdan çıkardığınız gibi “belirsizlikler içinde büyük bir karmaşa yaşıyor oluşum.”
Evet, kararsızım da. Bak şimdi sevmeyesim geldi kendimi! Ne cins insanım ya hu!
john overmars
bütün sorunlarım birbirini besliyor.birini çözemeyince diğeri büyüyor.koca bir labirentin içinde kaybolmuş gibiyim.keşke hiç büyümeseydim.eskiden her şey mükemmeldi.tek kelimeyle mükemmel.hayat her şeyi elimden aldı.önce sağlığımı bedenen ve ruhen.sonra gençliğimi.sonra fırsatları.bir şey kalmıyor.aynaya boş boş bakarken buluyor insan kendini.keşke şöyle yapsaydım.keşke böyle yapsaydım.o kadar çok keşke dolmuşum ki dışarı taşıyor artık.bir şeylerin yolunda gittiğini sanıp o yolunda gittiğini sandığım her ne varsa bir vaha bir serap gibi aslında gerçek olmadığını anlamaktan bunu defalarca ve defalarca defalarca yaşamaktan yoruldum cidden.
ontolojik sancilarimin merhemi
bazen bir şiiri öylesine okuyup geçiyorum. bir zaman sonra zihnimin diplerinden bir dizesi ya da dize bile olmayan bir ifadesi yüzeye çıkıyor. deli gibi tekrar şiire dönüyorum,” ah ne güzelmişsin sen “ diyorum.
bazen de yaşadığım bir şey okuyup geçtiğim bir dizenin anlamını bana öğretiyor. “böyle demek istemiş meğerse “ diyorum. Demem o ki; "uçarı değilim, kadir bilirim.”
john overmars
Yaşamım o kadar karmaşık sorunlarla dolu ki askerliği özledim.bir insan askerlik günlerini özler mi.hayatım o kadar berbat çünkü.iyi veya kötüden ziyade çok iyi olabilecekken çok kötü zaten can sıkıcı olan kısmı bu.
diko
şu an mamak çöplüğüne yakın bir yerlerde 1984 model eski kasa doğan içinde bira içip leblebi yiyorum.

itirafim bundan ibarettir.
sos
her 5 entry'den 4'ünü girdikten sonra editliyorum. bir şey eklemek istiyorum veya bir düzeltme yapmak istiyorum. edit yazma gereği duymuyorum ufak değişiklikler olduğu için... fakat anlatımda veya entry'de kökten bir değişiklik yaptıysam veya diğer durumlarda edit olarak belirtiyorum.
mudaran
ben sana aşıktım. bütün eski aşkları unutmuş, sana tutulmuştum. ama sen beni hiç sevmedin. beni neden sevmedin?
birbirimizden ayrıldığımız o ara dönemde ben öldüm . artık o bildiğin mudaran yok lakin şunuda kesin biliyorum ki "ayrılık da sevdaya dahil".
nalbantyani bezirgan
bir keresinde birisi "annen en sevdiğin çorbayı yapar ama aynı tadı alamazsın ya, işte öyle yaşıyorum." demişti bana.
ben de son zamanlarda tıpkı böyle yaşıyorum. ne zevkle yaptığım işler tat vermiyor artık, en sevdiğim yerlerin rengi solmuş gibi. Hayattan bezmişlik değil bu. Onun bendeki tezahürü bu değil çünkü.
Dışarı çıkmak istiyorum, bir şeyler yapmak istiyorum. Bezgin değilim. Ama bir türlü siyah beyazlıktan kurtulamıyorum. Bir boşluk aldı başını ya. Hadi bakalım
monster degree
Kimse kadar şair, kimse kadar filozof, kimse kadar aşırı ponçik, kimse kadar önüne gelenin sevgisine karşılık verecek kadar yüce(!) gönüllü olmak gibi bir derdim yok.

Beni ben yapan her şeyden son derece memnunum ve hayattaki uzak ara önceliğim de zaten öz memnuniyetim. 'Bugün var, yarın yok' etiketini bir kere yapıştırdığım hiçbir şeyi baktığım yöne koymuyorum zira bir gün gözlerimi kapatana kadar benimle olacağından emin olduğum tek şey benim.
john overmars
Sürekli gerginim.sağlık sorunları yüzünden.eski sakin halimi özledim.yük var omzumda sürekli.asla gevşeyemiyorum fazla.günde 5 6 bardak kahve içiyorum.kahve beni sakinleştiriyor az da olsa.
sos
bazen uzun entry'lerin sadece ilk paragrafını okuyorum + artılıyorum. ama favladıysam bilin ki tamamını okumuşumdur. artılamayıp favladıysam yine tamamını okumuşumdur. fav benim kırmızı çizgim.

(bkz:okumadım kardeş durumumuz yoktu)

edit: favlamadıklarım da okumadım anlamına gelmez.
ontolojik sancilarimin merhemi
İyi değilim. Düşüncelerimi duyuyorum. Düşüncelerimi duyup şaşkınlığımla düşüncelerim arasındaki çekişmeyi durduramıyorum. Bir zamanlar ışığıyla ilham veren ay, aynı ay değil. Gelgitleriyle suyumun dinginliğini bozuyor. Bozma !
6 /