zengin sözlük yazarlarının ruh halleri
eskiden şu başlık adı altında içimdeki tüm kırılmışlıkları döker, yeri geldiğinde aralıksız hakaretler eşliğinde rahatlardım. şimdi ise sadece okumaya mecalim oluyor. sanırım insan zamanla öyle bir yerinden kırılıyor ki parçalarını toplarken kırılmaya zamanı kalmıyor...
hani bunu tarif ederken büyük bir üzüntü ya da eksiklik diyemiyorum. düşününce bunun en doğru tanımı boşvermişlik, hissizlik gibi geliyor. bırakın güzel şeyler hissetmeyi çoğunlukla kırılmayı bile hatırlayamıyor, hissedemiyorum. öylesi bir boşvermişlik içinde yuvarlanıp gidiyorum. Ruh mu, tam takır kuru bakırdan hallice işte...
hani bunu tarif ederken büyük bir üzüntü ya da eksiklik diyemiyorum. düşününce bunun en doğru tanımı boşvermişlik, hissizlik gibi geliyor. bırakın güzel şeyler hissetmeyi çoğunlukla kırılmayı bile hatırlayamıyor, hissedemiyorum. öylesi bir boşvermişlik içinde yuvarlanıp gidiyorum. Ruh mu, tam takır kuru bakırdan hallice işte...
"derdime vâkıf değil cânân beni handân bilir
hakkı vardır şâd olanlar herkesi şâdân bilir
söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil
çektiğim âlâmı bir ben bir de allah'ım bilir."
hakkı vardır şâd olanlar herkesi şâdân bilir
söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil
çektiğim âlâmı bir ben bir de allah'ım bilir."
iki satır yazmak için ruhumu bir yokladım da birşey bulamadım yahu ruhumda. ölmüş falan olabilir miyim ben? bir kaç arkadaşı arayım da sorayım bari ölmüş müyüm diye.
bir de insanın ruhu gitmişsse ve hala nefes aldığına yemin edebiliyorsa, ölmüş müdür, ölümsüz mü olmuştur? amaan neyse bir kahvaltı falan hazırlıyayım ben.
bir de insanın ruhu gitmişsse ve hala nefes aldığına yemin edebiliyorsa, ölmüş müdür, ölümsüz mü olmuştur? amaan neyse bir kahvaltı falan hazırlıyayım ben.
umut etmenin insanı en diri tutan insan hali olduğunu düşünmüşümdür hep. umutlar için en yüksek çabayla emek verip yol almanın en anlamlı hayat gailesi olduğundan hep emindim. bir senedir de bu iman doğrultusunda hayatta kalıyordum.
ortasına yaklaştığım ömrümde tek bir şey başarabildiysem o da bu yaşıma kadar hiç kimseye bir aptal gibi, zavallı gibi görünmemeyi başarmak olmuştur. bugünlerde bu hissin en kötüsünü yaşıyorum. o kadar çok güzel umutlar ettim ve tükenmek bilmez bir emekle çabalamama rağmen, hep aynı noktaya varıp duruyorum. bu da bende kendime karşı bir aptal ve zavallı görünmek gibi dayanılmaz bir ızdıraba dönüşüyor
ortasına yaklaştığım ömrümde tek bir şey başarabildiysem o da bu yaşıma kadar hiç kimseye bir aptal gibi, zavallı gibi görünmemeyi başarmak olmuştur. bugünlerde bu hissin en kötüsünü yaşıyorum. o kadar çok güzel umutlar ettim ve tükenmek bilmez bir emekle çabalamama rağmen, hep aynı noktaya varıp duruyorum. bu da bende kendime karşı bir aptal ve zavallı görünmek gibi dayanılmaz bir ızdıraba dönüşüyor
grup vitaminden bir şarkıyla anlatmak istiyorum;
moralim bozuk, ceryan kesik, hele bir de sen yoksun ya çok yazık...
moralim bozuk, ceryan kesik, hele bir de sen yoksun ya çok yazık...
Azrail'in regl döneminden hallice.
satürnün halkalarına oturmuş da ayaklarımı sallıyorum boşluğa, eğilmişim, başım ellerimin arasında...
Kuğulu park'ta atatürk ile karşılaşan churchill gibiyim.
çok denedim, olmuyor sözlük. her defasında koca bir duvardan sekip başladığım yere geri dönüyor gibiyim. sosyalleşmek dediler yaptık, iş dediler zaten başımızdan aşkın, alkolün faydası olsa 30 yıldır görürdük. ne yaptım ne ettimse içimdeki bu sıkıntıyı bu karabasanı atamadım. bir şey var böyle derinden derinden, ince ince kemiriyor etimi de ben hiç bir şeyin farkında değilim gibi. oysa eksiliyorum be sözlük. her gün biraz daha azalıyor yaşama sevincim. "Hep denedin, hep yenildin, Olsun, Gene dene, gene yenil, Daha iyi yenil" diyen "Samuel Beckett" amca buralarda bir yerlerde olsa yeminle ağzına kürekle vurasım var şuan. her gün, dünü yeniden oynatıyorlarmış gibi geliyor. sıkıldım sözlük. bana bir yol göster.
(bkz:çok üşümek)
Bir Kalır yanık yağlar yataklarda, o oteller
Meydanlar, heykeller, sizin olmadığınız o her yer.
O çok yalınç, gerçekli gelip gitmeler
Bir Kalır uzun duvarlar ve onların dipleri
Bir Kalır Yılgın Adamların hep "Evet" dedikleri
Çok üşürdük, hep üşürdük, üşümekti bütün yaşadığımız
Üşürdü ellerimiz, aşkımız, sonsuz uzun sakallarımız
Tükenir, dağınık diriliği kaşıntımızın bir gün
Bir Kalır uzun kitaplarda, anısı çok Üşüdüğümüzün..
Bir Kalır yanık yağlar yataklarda, o oteller
Meydanlar, heykeller, sizin olmadığınız o her yer.
O çok yalınç, gerçekli gelip gitmeler
Bir Kalır uzun duvarlar ve onların dipleri
Bir Kalır Yılgın Adamların hep "Evet" dedikleri
Çok üşürdük, hep üşürdük, üşümekti bütün yaşadığımız
Üşürdü ellerimiz, aşkımız, sonsuz uzun sakallarımız
Tükenir, dağınık diriliği kaşıntımızın bir gün
Bir Kalır uzun kitaplarda, anısı çok Üşüdüğümüzün..
bu şarkı kadar yalnız, bu şarkı kadar meczup.
Pek değişmez. Umursamaz haldeyimdir sürekli.
gece çökünce yalnızlaşıyor insan ve bu his bok gibi. ha bir de şöyle bir kafa var;
zenginsozluk.com/foto
bu kafa başka kafa.
zenginsozluk.com/foto
bu kafa başka kafa.
Memleketimiz hergün şehit haberleriyle çalkalanırken, siyah giyip, yakasına bir karanfil takarak, izdivaç programını hiç ara vermeden tüm kepazeleğiyle sunan sunucu samimiyeti var yüzümde.
dinlediğim şarkıdan olsa gerek rakı içesim var. susuz pek tabi. her ne kadar akşam olup hüzünlensem de yarın kalan ömrümün ilk günü. aynen böyle.
Bipolar anksiyete.ikisinin karışımı saçma.
Sanki var mısın yok musun isimli programa katılmışım ve 2 kutu kalmış programda, yani sonuna gelmişiz. 500 bin tl ya benim kutumda ya karşıda. diğer kalan para ise 1 tl. Hamdi bey 250 bin tl teklif yapıyor ve ben kabul etmeyip kutuma gidiyorum. Kutum da ise 1 tl...
Sabah çok bulutlu ve yağmurlu, öğlen güneş açan, ardından bir saat sonra şiddetli bir rüzgar ve soğuk başlayan, akabinde tekrar güneş açan ve ısınan; akşam ise tekrardan sağanak yağmurlu hava gibi değişken bir ruh hâline sahibim.
Yüksek seviyede anksiyete soluyorum.radyasyon yemiş gibi yer altı sığınağı arıyorum.huzur arıyorum.düşüncelerim duygularıma duygularım düşüncelerime ağır geliyor.bütün bunların altında eziliyor en çok da korkuyorum.