#kitap

haybeden gerçeküstü aşk

tomakhontas
yılmaz erdoğan'ın kadın-erkek ikili ilişkisi üzerine yazılıp çizilen ve milyon kez işlenen bu olayı; boyalı basında yer alan fotoğraflar, günbegün çorap değiştirir gibi sevgili değiştirenlerden ve bunlar gibi olanlardan yola çıkarak yaptığı, yeri gelince güldürme ve yeri gelince hüzünlendirme garantili, klişe konuları tiye aldığı, kelime oyunu ve kelime cambazlarının daimi ip üzerinde sallandığı iki kişilik oyunudur.

demet akbağ ile yılmaz erdoğan'ın performansı harikuladedir. bu oyunda yer alan tema, konu ve konuşmalar; yılmaz erdoğan'ın kaleme aldığı haybeden gerçeküstü konuşmalar adlı kitaptan alınmıştır.

breakfast at tiffany's

tomakhontas
truman capote'nin uzun öyküsü.

kitabın ana karakteri holly golightly, oldukça hareketli yaşama sahip birisi tam da hollywood aktristi olacak düzeyde. zaten filmi de var bu kitabın ve filmde holly'i audrey hepburn oynuyor. holly, erkekleri kullanan birisi. parası için, şöhretine şöhret katmak için kullanıyor erkekleri. erkekler de ona âşık oluyorlar ve ne derse yapıyorlar. holly iyilik timsâli birisi değil, bunu söylememde faide var. gerek fuhuş gerek hırsızlık... her şeyi yapıyor. ve bunları yaparken de en ufak çekincesi olmuyor. ek olarak holly bir ırkçı. böyle davranışlarının olma sebebi ise çocukluğu ile alâkalı.

kitaplığınızda olmaması için hiçbir neden yok, 124 sayfa, sel yayıncılık çevirisi ile çok çabuk bitirebilirsiniz.

animal farm

tomakhontas
üstü kapalı bir biçimde sovyet devrimine eleştiriler içeren, george orwell'ın diğer başyapıtından biri olan 1984'e nazaran kolay okunur ve anlaşılır roman.

kitapta yer alan karakterler o döneme ışık tutuyor. ve hattâ o dönemdeki karakterler ve figürler yahut topluluklardan direk olarak alınmıştır da diyebiliriz. kartopu'nun lev troçki, napolyon'un josef stalin, yaşlı mayor'un ise vladimir lenin ya da karl marx'ı temsil etmesi bu alınmalara örnek olarak verilebilir.

firmin

bir istanbul trajedisi
sam savage'nin romanı. bir kitapçının bodrumunda doğan farenin hayat hikayesi.

firmin, 13 kardeşin sonuncusu ve en minyonudur. diğer kardeşlerinden kendisine süt kalmadığı için kitapları kemirmeye başlar. kitapları kemirirken okumayı da öğrenin. daha sonra tadı güzelse okumasıda güzeldir diyerek kitapları okumaya başlar. bulduğu bütün kitapları okur. hatta gaza gelip insanlarla iletişim kurmaya bile çalışır. ama bu çaba pek beklediği gibi bir sonuç vermez, büyük bir hayal kırıklığına uğrar.

ve kendi kitabını yazmaya karar verir.


firmin; hümanist, entel, serseri...

ruhi mücerret

zeitgeist
murat menteş'in dublörün dilemması ve korkma ben varım'dan sonra seriyi tamamlayan üçüncü kitabı.

"aşk, birine seni mahvetme yetkisi vermek ve bunu kullanmayacağına güvenmektir."

"hayatın hazırlık aşaması ömür boyu sürer. tam yaşamaya başlayacağın sırada sahadan şutlanırsın."

"cepheye gittim. nefer olarak. rütbem zekâ gerektirmiyordu. diğer tüm askeri rütbeler gibi."

"zülfikar ağabey'in başucunda imam kuran okuyor. ölüm döşeğinde okunulabilecek kaç kitap var ki?"

"bazen kötüler, nadiren de iyiler kazanır. çoğunlukla herkes kaybeder."

"bir insan acıdan delirdiğinde, diğerleri onun acısını değil, deliliğini görürler."

"her insan ölecek yaştadır."

"mezar taşlarındaki ölüm tarihleri, ölülerin bizi kaç yıldır beklediğini gösterir."

"aklımızı oynatana dek sevişelim"

zengin sözlük kitap okuma grubu

blackandwhitememories
İlk kitabımız bugün sonlanıyor arkadaşlar. Okuyan varsa yazsın, aradan aylar yıllar geçtikçe bu ilk kitabı okuyanların kıymeti artacaktır, en azından öyle umuyorum çünkü ben okudum ve benim kıymetimi bilin.

Yeni kitap için duyurlara yine bir duyuru açılacak ve oradan gelen önerilerle çekiliş yapacağız. Birazdan açarım ve gün sonuna kadar önerileri alalım. Unutmadan herkesin sadece bir öneri hakkı var.

müptezeller

zeitgeist
emrah serbes'İn sokağın çocukları müptezelleri anlattığını sandığı kitabı. sandığı diyorum çünkü anlattığı adamların müptezellerle uzaktan yakından alakaları yok, bir kaç fiyakalı tasvir, bir iki dandik kayıpla kotarılmayacak bir mevzu bu. olmamış kısacası, yine de içinde geçen bir kaç cümle için saklanabilir ama en fazla o kadar.

korkma ben varım

zeitgeist
gönül İşleri bakanlığı'nda basın müşaviri dövüş ustası fu, başkalarının intikamını alarak hayatını kazanan gıcırbey, tarih öğretmeni dilber şebnem şibumi, padişah yorganları satıcısı enver paşa, dul gangster hayati tehlike, mr. spock, abdülcabbar, ruhiye hanım, papağan huduni, cin jajha, atom bombacıyan, uçan kız, abidin dandini, leyla kalahari... gibi fantastik karakterler barındıran, janti bir murat menteş romanı.

öldürdüğüm insanlarla iyi arkadaş olacağımızı düşünmüşümdür hep.

la putain respectueuse

blackandwhitememories
jean-paul sartre tarafından kaleme alınan tiyatro oyunudur.

amerika'yı ziyaret ettiği dönemde, ziyareti sırasında yaşanan olaylar ışığında bu oyunu kaleme aldığı bilinmektedir. özellikle, dokuz siyahinin iki beyaz hayat kadınına tecavüz etmesi ve bir beyaz gencin siyahi bir genci öldürmesi üzerine yaşanan çeşitli olaylardır. bu ve benzeri olaylarla türkçesi "saygılı yosma" olan bu eseri dillendirmiştir.

eserin teması ırkçılık, sınıf sistemi ve benzeri tartışmalar üzerinedir.

ayrıca bahsi geçen tecavüz davasıyla ilgili olarak; scottsboro davası incelenebilir. güney bölgesindeki ırkçılığa dair en önemli örneklerden biridir.

niçin savaş

blackandwhitememories
albert einstein ve sigmund freud'un mektuplaşmalarından oluşan eser çok kısa olmasına rağmen bir o kadar da etkileyici bir eserdir. bu iki büyük isim ''dünya barışını sağlama" adına birbirleriyle mektuplaşırken biz okuyucuları da derin düşüncelere sevk ediyorlar. her şey bir yana bu iki dâhinin yazılarını, mektuplaşmalarını okumak bile kitabı bir an önce alıp okumaya değer kılıyor.

erken kaybedenler

zeitgeist
emrah serbes'in erkek çocuk hikayelerine yer verdiği, gülmekten karnınıza sancıların girmesine sebep olacağı gibi uzak çok uzakta bir yerlere dalıp gitmenize de yol açacak öykü kitabı.

çocukluk zamanlarını eski bir sevgiliye benzettiğimizde, unutmaya başladığımız o anların kekremsi tadını şu kısım çok güzel özetliyor;

unutmanın acısı, ayrılığın acısından farklı. ayrılık hüzne yakın, unutmak kasvete. yani birini er geç unutmaya mahkum olduğunu bilmenin kasvetinden bahsediyorum. birini yavaş yavaş unuttuğunun bilincine vardığın anların sıkıntısından bahsediyorum. o kişinin parça parça silinip alakasız hatıraların arasına karışmasından bahsediyorum. belki de neden bahsettiğimi bilmiyorum, sadece üzülüyorum, vasıfsız keder.

(denizin çağrısı sf 78)

zengin sözlük kitap okuma grubu

blackandwhitememories
sözlük yazarlarıyla birlikte her ay belirlenen bir kitabı okuyup, ayın sonunda da o kitabın başlığı altında keyifli bir entry şöleni oluşturma amacıyla düzenlenen sözlük etkinliğidir.

etkinlikle alakalı olarak;

1-) kitap belirleme: kitabı duyurular bölümünde açılacak bir başlık adı altında gelen tavsiyeler üzerine derleyip, toparlayacağız ve daha sonra bir çekiliş yaparak nihayete erdireceğiz.

2-) kitap süresi: seçilen kitabın süresi ortalama 15 gündür ama kitabın sayfa sayısına bağlı olarak da değişkenlik gösterebilir.

3-) kitap hakkında yorumlar: kitabın seçildiği ilk günlerde, kitap hakkında başlık açılacak ve o başlık adı altında entry'ler yazılabilecektir.

1. Kitabımız

zenginsozluk.com/foto

2. Kitabımız

zenginsozluk.com/foto

3. Kitabımız

zenginsozluk.com/foto

4. Kitabımız

zenginsozluk.com/foto

5. Kitabımız

zenginsozluk.com/foto

6. Kitabımız

zenginsozluk.com/foto


Konuyla alakalı herhangi eklemek istediğiniz ya da şu konuda düzeltme, çıkartma olsa diyorsanız, yine bu entry'nin yorumlar kısmına yazabilirsiniz.

Kitabı okumuş olmanız etkinliğe katılamayacağınız anlamına gelmez. maksat daha güzel bir ortam ve keyifli bir muhabbet başlatmak. merak ettikleriniz ve daha fazlası için bu başlık adı altında yorumlarınızı bekliyoruz.

the hobbit

sherlocky
J. R. R. Tolkien'ın okuması en kolay kitaplarından biridir. diğer adı there and back againdir. çok eğlencelidir. Bilbo Baggins'in shire'dan çıkıp orta dünyayadaki maceralarını konu alır. bu macera, gandalf'ın hiç beklenmedik ziyareti ve 13 cücenin Bilbo'nun evine gelmesi ile başlıyor.

uyarlaması yapılan film serisinde ise peter jackson'ın kitabı katletmesi oldu. kitabı üçe bölerek ve elf legolas ile yeni bir karekter yaratarak sırf popülarite uğruna yapmıştır.

o nedenle öncelikle kitabı okuyun. bilbo'nun muhteşem hikayesini görün!

aylak adam

parody
"dış kapıyı çarpıp çıktığı sokak tenhaydı. şehirdekilerin çoğu şimdi ya yataklarında ya da yataklarına yakındılar. caddeye doğru yürüyordu. karşıdan gelen bir kadın onun uzağından dolaştı. arkasından gitmedi. biliyordu. yanından hızla geçen taksiye baktı. içinde oturan kadınla erkek sanki iki mankendiler. "neden? neden böylesiniz?" olanla yetinerek, aramadan düşünmeden yaşanılsın diye yaratılmış bir dünyada yalnızdı. sırtı kaşınıyordu. eve gidip yıkanacaktı."

"Elindekileri karyolanın altına boş bavula koydu. Çevresine bakındı. Yoktu. Oturma odasını da aradı. Orada da yoktu. Bunca lüzumsuz eşya vardı da, neden en gereken, bir sigara küllüğü yoktu. Kadınlar da böyleydi. Dünyada gereğinden çok kadın vardı ama, yalnız bir teki yoktu."

"dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. tramvaylardaki tutamaklar gibi. uzanır tutunurlar. kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. çocuklarına tutunanlar vardır. herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. gülünçlüğünü fark etmez."

"sustu. konuşmak lüzumsuzdu. bundan sonra kimseye ondan bahsetmeyecekti. biliyordu anlamazlardı"

aylak adam müthiş aforizmalarının yanında yusuf atılgan'ın sağlam üslubu, anlatımdaki kurgusu ve harikulade ayrıntılarıyla sarsıcı, sürükleyici bir roman.

of mice and men

berlinetta
kitabın sonunu pek beğenmedim. daha güzel bitebilirdi diye düşünüyorum. hemen okuyucuyu hazin bir netice ile karşı karşıya bırakmak yerine başka alternatifler olabilirdi. tabii, bunlar benim düşüncelerim ve benimle aynı düşünceyi paylaşmayan birçok insan olabilir. yazarın da kendine göre bir planı ve amacı vardı. o da böyle bitmesini istemiştir. her ne kadar ben benimsemesem de.

genel itibarıyla bir yudumluk kitaptır. fazla su içmek gibi diyebilirim. kana kana içersiniz; bittiği zaman da bir süre sonra olumsuz etkisini gösterir. bu da öyle. okursunuz ne olacak diye düşünerek, bittiği zaman da "yav niye şimdi böyle" diyerek üzgün bir surata evrilirsiniz. herkesin de üzülmesi olabilitesi olan durum değildir ama saf akılla, düşüncelerle, gerçekten anlayarak, kendini vererek okuyan kişi üzülür kanısındayım.
çok abartılması gereken bir kitap değil. yani olmazsa olmaz değil ama okumanız elbet sizin için iyi olur. ben tavsiye eder miyim, ederim. ben de bu kitabı uzun süredir okumuyordum, başka kitaplar okuyordum. buna anca sıra geldi. hemencecik bitiverdi. bayağı da sürükleyici bir ambiyansa sahip. kitapta kısa olduğu için elinize aldığınız zaman bitirebilirsiniz. aklınızda bu kitabı okumak vs. varsa, okuyabilirsiniz. tereddüt etmeyin. kitaba beğenmeseniz dahi pek vakit kaybı yaşamazsınız. ama ben beğeneceğinizden yanayım.

hayat hakkında dersler var. ayrıca karakter tiplerini gündelik hayatta rahatlıkla görebilirsiniz, muhatap olabilirsiniz. curlev denen itin karısı mesela. tam bir kahpe karı. önüne gelenle cilveleşmekten başka bir halta yaramıyor. iş görmüyor. sadece bulunduğu konumdan yararlanarak insanlara üstelik taslar, aşağılığın tekidir. bunu candy'de söylüyordu.
zenci arkadaşı da sürekli eziyordu. gerçi onu oradaki herkes eziyordu.
sizin de her hareketinizi taklit edip, sizin gibi davranan, sizi örnek alan dostlarınızız olması iyi değildir. yazarın da dediği gibi akıllı olması zorunlu değildir. iyi olması kafidir. iyi olmak için de mutlaka akıllı biri olunmasına gerek yoktur. iyilik içtendir. pek çok akıllı insan da iyi olmayabilir. akıl ile iyilik arasında zorunlu bir ilişki yoktur diyebiliriz.
ben kitabı beğendim. öyle bayıldım diyemem. pek bayıldığım kitap yoktur zaten, lakin beğendiğimi dile getiriyorum. dediğim gibi de tavsiye ederim. iyi okumalar. farelerin de planları iyi gitmez, bir arıza çıkar, keza insanların da. bundan mütevellit kitabın bu ismi şekilde. yani fare gördüğünüz zaman kitapta fare beklemeyin. insan kemiren fareler falan yok, rahat olabilirsiniz. espri yapıyorum tabii ki. arada espri de yapmak lazım.
okuyun, okuyalım. aslında çocuklar için daha iyi olur temennisindeyim. hayata olan bakış açısında işe yarar belki.

ben de duygulanmıştım sonunda, yalan söylemeye gerek yok. yazık oldu adama.
arkadan bir de duygusal müzik açarak, lennie'yi düşünerek okuyunca ağlanması kaçınılmazdır. insanı ağlatır.
-3 /