confessions

john overmars

1. nesil Yazar - Gayretli

  1. toplam entry 319
  2. takipçi 11
  3. puan 6508

ekşi sözlük

klm
Balon gibi şişirilen sözlüktür. Zamanında birinci nesil üyelerden olup uzun yıllar severek takıldığım ama şimdilerde Yeni üyeleri yıllar süren sıralara sokarak insanların kapı deliğinden içeriye merakla baktığı bilgi kirliliğinin olduğu sözlüktür.

john overmars

azrailin regl donemi
yayındaki john bu muymuş? haberim olsaydı dün kendisiyle sohbet ederdim be. hani buradan tanıdığımdan. yani buradan yakınlık şeettim. regl oldum anlayış pls. .s .s

nice yıllara dostum. dün istek attığım şarkıyı buradan, benden sana gelsin.






john overmars

azrailin regl donemi
pek ortalıkta görmediğim yeni fark ettiğim yazar. hoş gelmiş.

(bkz:#72553) entrysinde karmaşık yazmış olsa da vermek istediği mesajı en güzel biçimde vermiş. çok da güzel bahsetmiş gerçeklerden.

evet dostum. maalesef insanlar acizdir ve hayat da boktandır. birebirde çok karmaşık iken genele baktığımızda çok basittir. belli kurallar vardır ve bu kuralar bir grup iktisatçı tarafından oluşturulmuştur. sistem mükemmel işliyor evet ama bireyin ruhsal durumu düşünülmediği için, bu durum toplumlara etki etmiş durumda ve bu yüzden sistem kendi kendini mahvedecek.. izliyoruz.





sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

sos
kuruşun dahi hesabını yapan insanlardan nefret ederim. gördüğüm yerde uzaklaşmaya çalışırım mümkünse. hatta onlara karşı fobim var diyebilirim.

karşılaştım bu tür insanlarla. insan kuruşun hesabını yapar mı ya? kuruş, kuruş... büyük şirketler küçük hesaplardan batar dicem de şirket de değilsin yani letede şetein bile yok kardeş...

tabii ki de maddi durumu çok kötü insanlardan bahsetmiyorum. hali vakti yerinde insanların kuruş derdine düşmesi beni delirtiyor.

36. chp olağan kurultayı

kaptonur
Artık değişimin olması gerektiği ayan beyan ortadayken oturttukları koltuğa kazık çakmaya çalışanlara bu destek nedendir anlamıyorum! Kemal kılıçdaroğlu bu işi yapamıyorken neden muharrem ince gibi çok sağlam düşünceleri olan bir adamı partinin başına getirip yenilikçilik yapmıyorlar!? Yeter amk ya CHP bu 1200 tane insanın elinde maskara olmamalı...

agnostisizm

mislilac
Bilinmezcilik. Yaratıcının olup olmadığı hususunun bilinemeyeceğini savunur. Yaratıcının varlığının veya yokluğunun ispat edilmesi gerektiğini, içinde bulunduğumuz şartlarda bu mümkün olmadığından kesin bir yorum yapılmasının da mümkün olmadığını savunur.
Kendi içerisinde agnostik teizm, agnostik ateizm, güçlü agnostisizm ve zayıf agnostisizm olarak ayrılır. Agnostik teizm yaratıcının varlığının bilinemeyeceğini savunsa da bir yaratıcıya inanır. Agnostik ateizmse yaratıcının yokluğunun bilinemeyeceğini söylese de yaratıcıya inanmayı kabul etmez. Zayıf agnostisizm şuan bilinmediğini fakat ileri dönemlerde bunun kanıtlanabileceğini savunur. Güçlü agnostisizm ise kesinlikle bilinemeyeceğini savunur.

zengin sözlük yazarlarının tespitleri

overdose
kafami kaldirip baktigim da... her seyin birbirine uymayan bir butunun parcasi oldugunu görüyorum. insanlar yuźlerin de donuk bi ifadeyle
bi'seylerin peşinde... ama neyin peşinde olduklarini coktan unutmuş gibi etraflarina boş ve kazinmiş gözlerle bakarak....
bitsede gitsek dicem ama elimiz de hayatimizdan baska birsey de yok oysa...

başlangıçta söz vardı

aragorn


-neden "başlangıçta söz vardı…? Sorusu uzerine tarkovski'nin şöyle bir yorumu var;


tarkovski: söze karşı her birimiz suçluyuz. söz, hakikatli olduğunda güçlü bir etki bırakıyor. günümüzdeyse düşünceleri gizlemek için kullanılıyor. afrika'da yalanı bilmeyen bir kabile bulmuşlar. beyazlar, onlara yalanı anlatmaya çalışmış ama anlamamışlar. böylesine yaratılışların mükemmelliğini görmeye çalışın, o zaman başlangıçta neden sözün olduğunu anlayacaksınız. sözle onun manası arasındaki mesafe artık büyüyor. çok ilginç, değil mi? bir bilmece gibi...

hastanenin önünde ölen sahibini bekleyen köpek

kaptonur
1 aydır her gün gittiğim ankara onkoloji hastanesi'nin önünde bekleyen köpektir. Hiç kimseye kendisini sevdiriyor ve her gün sahibinin o amına koduuğumun kapısından çıkmasını bekliyor. Bugün yanına gittim tekrar sevmek için ama yine ısırmaya çalıştı sevdirmedi. Hastane bahçesinde bulunan diğer köpeklere ve kedilere kır pidesi verirken bi ara gelir gibi oldu ama 6 metre ilerimdeydi resmen heyecan yaptım yanıma gelecek diye ayağa kalktım elimdeki en büyük payı ona vermek için ona doğru yürüdüm bana öyle bir baktı ki içim parçalandı lan. Belki de hayatımda ilk defa bir canlının çaresizliği bu kadar net yaşadığını gördüm :( bana baka baka uzaklaştı benden. Resmen istemiyorum lan benim sahibim gelecek o verecek yemeğimi der gibi baktı. Hala gözümün önünde o köpek. Belki de Bir insanın hayatı boyunca yaşayamayacağı vefayı gösterdi ölen sahibine. Aklıma hachiko geldi o köpeği görünce. İşte vefa buydu. Vefa bağlandığı canlıyı sonuna kadar beklemekti. O köpek hâlâ orda ve hiç ayrılmıyor. Belediye ekipleri kulağına küpe takmış aşılarını yapmış geri salmış ama yine onkoloji hastanesine gelmiş ve her zamanki yerinde ölen sahibini bekliyor. Kendisini hiçbir şekilde sevdirmiyor. Sağa sola yemek yemek için gitmiyor veya insanlardan yemek beklemiyor sadece bekliyor...


zenginsozluk.com/foto


zenginsozluk.com/foto

anksiyete bozukluğu

neptune
öldürmez ama süründürür. o derece berbattır yani. ha öldürmez dedim ama, şayet söz konusu kaygılar çok uzun sürer ise, kalpte ritim bozukluğu başta olmak üzere bazı fiziki yan etkilerinin de, ciddi sağlık sorunlarına yol açtığı bilinir.

edit : şimdi aklıma geldi ; insan bir kez ölür, anksiyete bozukluğu yaşayan insan her gün ölür. öldürmez ama süründürür sözümü destekleme maksatlı paylaşayım istedim.

tostçu erol

sos
youtube'a yüklediği 1-2 tost yapımı videosuyla elden ele bir anda tanınmış akabinde popüler olmanın verdiği sarhoşlukla saçmalamaya başlamış ve son yaptığı icraatle saçmalığın doruğuna ulaşmış tostçu.

nedir bu son yaptığı icraat? kargo ile tost yollamak. evet yanlış duymadınız. kargo aracılığıyla tüm türkiye'ye tost yollamak. işte duyuru videosu.


hala inanamıyorsanız şunu da izleyin. instagram story'sini kaydedip yüklemiş birisi.


ne diyeyim allah akıl fikir versin. totçu erol'dan çok o tostu sipariş edenlere ve edeceklere... o tost gidene kadar yemyeşil olur lan... hadi diyelim ki sağlıklı bir şekilde gitti, taa gaziantep'ten tost sipariş edecek kadar bir tostu yapmaktan aciz insanlar varsa bir zahmet yaşamasınlar.

ulan tostçu erol! türk mutfağında %60'lık payı olan koskoca mutfak kültürü olan gaziantep'i tost ile meşhur ettin ya puuu sana ne diyeyim?! düşman gelse bunu yapamazdı lan...

türkiye ampute a milli futbol takımı

emekli yoda
saçma sapan "adam" diye bir tabir oluştu bizim futbol camiasında. tdk'ya göre erkek kişi demek. bizim kültürsüz, vizyonsuz, kalitesiz futbolcularımız ve futbol camiasına göre de "düzgün biri" olarak kullanılıyor. kime göre neye göre bilemiyorum ama sıklıkla "x kişi adamdır" lafını duyuyoruz.

sosyal medyanın da gücü ile bu adam tabiri aldı başını yürüdü. gazeteci döven, instagram'da orada burada kadınlara asılan ama uzun zamandır futbola oldukça uzak olan o göbekli 10 numara için de tüm yaverleri bu sıfatı kullanmıştı. hem de babası yaşındaki adamı küfürler eşliğinde uçakta dövüp, milli takımı bıraktıktan sonra yapmışlardı bu övgüleri. o sakallı 10 numara ve yaverlerinin bugün ne halde olduklarını görüyoruz. insan içine çıkacak yüzleri olmaması gerekirken, a milli takım 3-0 yenilirken sırıtarak oyundan çıkıyor bir tanesi. diğerleri yine destek olacak eminim ama linç yemekten korkuyorlar. eğer sıkça bahsettikleri "adam" tabiri düzgün biri demek ise bence hiçbiri adam değil!

bu kendini adam sananların bu halde olması ülkemiz adına büyük bir nimet. eğer onlar bu halde olmasaydı ampute milli takım kimsenin umurunda olmayacaktı. bu futbolcuların tek amacı sırtlarına milli formayı geçirmek. istiklal marşımızın çalmasını sağlamak ve tek bacak ile bir şeyler başarmaya çalışmak. hem de kimseyi kırmadan, üzmeden, eleştirmeden, prim isteği gütmeden... sadece sporun birleştirici gücünü kullanarak bir şekilde o bayrağa hizmet etmeye çalışıyorlar.

iyi ki milli takımımız izlanda'ya yenildi de dünkü final maçı dolu tribünler önünde oynandı. o oyuncular bu sevgiyi, bu övgüyü çoktan hak etmişlerdi. hem de bugün değil. 2007'de ve 2014'de dünya üçüncüsü olarak hak etmişlerdi. ama hiç birimiz dönüp onlara bakmadık, görmezden geldik. hatta biraz da acıdık. tek bacakları olmadığı için acıdık! belki de hakir gördük, umursamadık. ama onlar bugün yine kendilerini bize hatırlattılar. onları göremediğimiz için utanmak yerine kendini "adam" sananlar ile karşılaştırdık onları. çok ayıp ettik. onların azmine, çalışkanlığına, başarısına çok ayıp ettik. saçma sapan kendini bir halt sanan futbolcularla karşılaştıracağımıza, sadece başarılarını övelim, takdir edelim. başkalarının başarısızlığı üzerinden değil, kendi başarıları yüzünden övelim onları.