Belirli dönemlerde hormon bozukluğu nedeniyle dengesiz davranışlar toplamıdır. Hani derler ya aşkın ömrü iki yıldır. İşte bu hormon bozukluğu 2 yıl sürüyor.
aşk
Vişneçürüğü.
uzun uzun cümleler kurma arzusudur. konu ne olursa olsun. kısalan cümlelerdir aşkın bitişi de. alışkanlığa dönüşüdür.
isteseydin hiç susmazdım.
isteseydin hiç susmazdım.
"aşk, dünya tarihinin son hedefidir." der, novalis.
Meryem'in göğsündeki çiçek, elindeki yasak meyve.. adem'in kanındaki zehir, kaburgasındaki sızı. Özene bezene koruduğumuz; Etimize saplanmış bir kanca.
"sevenin, sevilene kul olma durumudur."
Şu devirde var mı yok mu diye tartıştığım bir mevzu aşk... Aşkın yerine para geçti. Para uğuna aşk yaşıyoruz diyorlar. Menfaat ise başlı başına bir sorun...
Peki ya ego?
Bakın ne anlatacağım. Babamın bir arkadaşı öldü kısa zaman önce neden mi? Stresten... Karısının terfi edişine ve başarısına tahammül edemedi ve mezarı boyladı.
Böyle bir dünyada aşk olur mu? Siz cevap verin...
İlişkiler vıcık vıcık olmuş. Değerlerimizi yitirdik, yitirmeyenler arada kafayı yiyorlar.
Ne olacak bu işin sonu dostlar?
Peki ya ego?
Bakın ne anlatacağım. Babamın bir arkadaşı öldü kısa zaman önce neden mi? Stresten... Karısının terfi edişine ve başarısına tahammül edemedi ve mezarı boyladı.
Böyle bir dünyada aşk olur mu? Siz cevap verin...
İlişkiler vıcık vıcık olmuş. Değerlerimizi yitirdik, yitirmeyenler arada kafayı yiyorlar.
Ne olacak bu işin sonu dostlar?
bi de şöyle bir tarifi var:
"bir insanın, başka fırsatları olmasına rağmen onları reddedip sürekli aynı kişiyle sevişmek istemesine, bu mutluluk verici duyguya aşk denirdi."
orhan pamuk -- masumiyet müzesi
"bir insanın, başka fırsatları olmasına rağmen onları reddedip sürekli aynı kişiyle sevişmek istemesine, bu mutluluk verici duyguya aşk denirdi."
orhan pamuk -- masumiyet müzesi
Aşk uçucudur.sevgi kalıcı.birini gerçekten sevip sevmediğini aşk bitince anlarsın.bütün o şehvet tutku sahip olma hırsı bitince.kimin yanında huzur buluyor çocuklaşıyorsa insan onu gerçek manada seviyosundur.kime artık kızamıyor kimi tanımışsan kime güveniyorsan her şeye rağmen .yaş kemale erdikçe insan bu gerçeği idrak eder.birini sevmek öyle bir şeydir.heyecan yerini huzura bırakmışsa o kişiyi sever insan.o kişiyi sever.
Şairin dediği gibi;
Aşk nedir bilirmisin?
Yüreğinden aşağıya akan nehirlerin
Doğanın tüm kokularını toplayıp
Çağlayanlara dönüştüğü sevgidir aşk.
Aşk nedir bilirmisin?
Yüreğinden aşağıya akan nehirlerin
Doğanın tüm kokularını toplayıp
Çağlayanlara dönüştüğü sevgidir aşk.
yanılsamadır. kimse özel ve mükemmel değil. sadece biraz farklı. seçim yapıyoruz.. bunun en iyi kanıtı da hayatımız boyunca defalarca aşık olabilmemizdir. "o" değil de başka biri de olabilirdi. her yerde bize mükemmel gelecek insan var. sadece tesadüfler zinciri ile oluşturulmuş bir zamanlamaya kurban gidiyoruz. kendinizi kandırmayın. herkes "herhangi" biri işte.
Aşk;
Dilinin ucundaki bir kelime değil,
Uçurumun kıyısındaki son adımdır.
Dilinin ucundaki bir kelime değil,
Uçurumun kıyısındaki son adımdır.
habersizce, başkalarında kendini bulma, görme, duyma çabası. dört nala koşan hormonlar işi daha tanrısal, ilahi kılıyor elbette, ancak özü görmemek işten bile değil.
kavramın ifade ettiklerini bir dizi kimyasal tepkimeye indirgemek rasyonel yanımın gerçekleştirmek için yanıp tutuştuğu bir iş. öte yandan, bu zamana kadar bu üç sesten oluşan kelimenin çektirdikleri veya tattırdıklarını kenara koyacak olursam, bir insanın başına alabileceği en büyük ihale. kelimenin altını doldurun doldurabildiğiniz kadar.
“o”nun için bütün sıfatlarından sıyrılmak ve “o”nu bütün sıfatlarından sıyırmak(mış).
Gerçek olanı bulmak neredeyse imkansızdır ama bir kez bulduğunuzda sonsuz seviyorsunuz asla bitmiyor, hep sol tarafınızda onu hissediyorsunuz. Soyut ama onu somut bir şekilde hissediyorsunuz. Çok acayip.
Aşk
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar.
Gitsinler
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı,
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun oturmuştu
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullular
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydiki sevmek
Ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bırakasalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatrı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.
-Cemal Süreya
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar.
Gitsinler
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı,
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun oturmuştu
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullular
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydiki sevmek
Ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bırakasalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatrı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.
-Cemal Süreya
hiçbir zaman tam olarak bir tanımı olmayacak yoğun ama çok yoğun duygu.
hem vezir eder hem de rezil eder.
Siz aşkı ne bilirsiniz bayım
Aşkı aşk bilir yalnız!
hem vezir eder hem de rezil eder.
Siz aşkı ne bilirsiniz bayım
Aşkı aşk bilir yalnız!
tamam hiç kimsenin erich fromm olması beklenmez bilimde ama insanların yaşamın içindeki en önemli mevzuları da biraz bilime uygun olarak yaşaması gerekir. arıların ne zaman nasıl bir durumda ne tepki vereceklerine dair vucutlarında programlanmışçasına resektörleri vardır. tırnak kadar hayvan hangi durumda ne tepki vereceğini bilimsel olarak nasıl tepki vermesi yönünde kendisini geliştirebilmişken eşşek kadar insanın bu yönde hiç birşey yapmaması çok yoğun eleştirilmesi gereken bir durumdur.
ailelerimiz sağolsun, pdr ci tayfası saolsun liseden sonra iyi üniversitelere giriyorsun. belki de bu iyi üniversiteyi de ele almak gerekiyor, gerçi daha önce başka başlıklarda doğru şekillerde ele alınmıştır. ama şunu söylemeden edemiyeceğim ki ülkemizde iyi üniversitenin tanımı bilimsellikten en uzak üniversitedir. çoğu üniversitemiz mesleğinde müthiş insanlar yetiştirir ama bilim asla bu değildir.
okul biter, iş yaşamı başlar. para kazanma konusunda şeytandan üç gün önce doğmuş yakınlarımızın yardımları, kendi öz zekamız vesaire gündelik yaşamda çok başarılı oluruz. hayata da iş hayatına da çok bir katkımız yoktur aslında ama işte iyi para kazanıyoruz ve başarılıyız maşallah. insan ilişkilerini de çözmüşüzdür. her insanın sırtında bir akrep iğnesi evrimleşmiş son yıllarda. bizimki de sivrilmiş. riyalar içinde o iğneleri birbirine ne kadar çok değdirmezssek o kadar başarılı insan ilişkilerimiz var işte. bana dokunmayan yılan bin yaşasın lafını ne kadar kulağımıza küpe edersek o denli gelişmiş kulaklara sahibizdir. ama yazık ki aynalarımız pek gelişkin değildir. biz bir yılana dönüşmüşüzdür bu başarılı kulaklarla göremeyiz. ve ne kadar başarılı bir avcı yılan olsak da sürünerek yaşamak kadar acılı hangi yaşam formu vardır? amaaann her koyun kendi bacağından asılıyor zaten. yaşamda o kadar bilimsellikten uzaklaşmışız ki, kendimiz kendimizi o mezbahanın aidatını cebinden ödeyen müşterisi etmişizdir farkında değilizdir. ben kendi adıma konuşayım ki, düşman vücudumun hiç bir yerine değmemesi pahasına kendimi kendi bacağımdan kendim asıyorum bir süredir.
aşkın gözü körmüş. peehh, sen olayı çok yanlış anlamışssın dostum. öyle bir yılana dönüşmüşsün ki belki bu yüzden antropolojik açıdan da körleşmişssin. ve kendi körlüğünün suçunu aşk kadar gözleri açık bir çağlayana atıyorsun.
bilimi de boş ver, halk arasındaki ''deveyi diken, insanı sken'' eleştirsini de mi duymadın? neden aptal toplum sana bunu dayatıp mutsuzluğunda karşında nanik yaparken bu aptallıkta diretirsin ki. belki de kimse açıkça karşımızda nanik yapmıyor böyle durumlarımızda. içlerinden yapıyor sen göremiyorsun bu yüzden.
insan bilimsellikten uzaklaştıkça, mutluluk dahil herşeyden uzaklaşıyor. bilimselliğe yol almak belki herzaman mutlu etmez insanı ama bari onursuzca bir mutsuzluktan korur. içinde ki öznel güç ise seni herşeyden korur.
ailelerimiz sağolsun, pdr ci tayfası saolsun liseden sonra iyi üniversitelere giriyorsun. belki de bu iyi üniversiteyi de ele almak gerekiyor, gerçi daha önce başka başlıklarda doğru şekillerde ele alınmıştır. ama şunu söylemeden edemiyeceğim ki ülkemizde iyi üniversitenin tanımı bilimsellikten en uzak üniversitedir. çoğu üniversitemiz mesleğinde müthiş insanlar yetiştirir ama bilim asla bu değildir.
okul biter, iş yaşamı başlar. para kazanma konusunda şeytandan üç gün önce doğmuş yakınlarımızın yardımları, kendi öz zekamız vesaire gündelik yaşamda çok başarılı oluruz. hayata da iş hayatına da çok bir katkımız yoktur aslında ama işte iyi para kazanıyoruz ve başarılıyız maşallah. insan ilişkilerini de çözmüşüzdür. her insanın sırtında bir akrep iğnesi evrimleşmiş son yıllarda. bizimki de sivrilmiş. riyalar içinde o iğneleri birbirine ne kadar çok değdirmezssek o kadar başarılı insan ilişkilerimiz var işte. bana dokunmayan yılan bin yaşasın lafını ne kadar kulağımıza küpe edersek o denli gelişmiş kulaklara sahibizdir. ama yazık ki aynalarımız pek gelişkin değildir. biz bir yılana dönüşmüşüzdür bu başarılı kulaklarla göremeyiz. ve ne kadar başarılı bir avcı yılan olsak da sürünerek yaşamak kadar acılı hangi yaşam formu vardır? amaaann her koyun kendi bacağından asılıyor zaten. yaşamda o kadar bilimsellikten uzaklaşmışız ki, kendimiz kendimizi o mezbahanın aidatını cebinden ödeyen müşterisi etmişizdir farkında değilizdir. ben kendi adıma konuşayım ki, düşman vücudumun hiç bir yerine değmemesi pahasına kendimi kendi bacağımdan kendim asıyorum bir süredir.
aşkın gözü körmüş. peehh, sen olayı çok yanlış anlamışssın dostum. öyle bir yılana dönüşmüşsün ki belki bu yüzden antropolojik açıdan da körleşmişssin. ve kendi körlüğünün suçunu aşk kadar gözleri açık bir çağlayana atıyorsun.
bilimi de boş ver, halk arasındaki ''deveyi diken, insanı sken'' eleştirsini de mi duymadın? neden aptal toplum sana bunu dayatıp mutsuzluğunda karşında nanik yaparken bu aptallıkta diretirsin ki. belki de kimse açıkça karşımızda nanik yapmıyor böyle durumlarımızda. içlerinden yapıyor sen göremiyorsun bu yüzden.
insan bilimsellikten uzaklaştıkça, mutluluk dahil herşeyden uzaklaşıyor. bilimselliğe yol almak belki herzaman mutlu etmez insanı ama bari onursuzca bir mutsuzluktan korur. içinde ki öznel güç ise seni herşeyden korur.
Kendini yemyeşil çayırlarda yuvarlanırken bulmak aslında markette sabun seçiyorken.
Evvelkiler aşkı aşka kattılar,
Dünküler de aşkı başka tattılar.
Bugün şehvetine esir olanlar,
Aşkı tutup uçurumdan attılar.
Bilâl Coşkun
Dünküler de aşkı başka tattılar.
Bugün şehvetine esir olanlar,
Aşkı tutup uçurumdan attılar.
Bilâl Coşkun
Bir çeşit hastalık halidir. Her hastalık gibi kendine has belirtileri vardır. Onlardan bazıları ;
Virüsün bulaştığı kişiyi gözünde kusursuzlaştırmaya yol açan şiddetli halisülasyonlar, varlığıyla hissedilen mutluluğun en küçük hasrette yoksunluk krizine yol açması, beyne giden tüm yolların tıkanması sebebiyle idrakta sorun, nadir de olsa dile vuran aşktan helak olan arkadaş grubudur.
Şifası onda zannetseniz de hem yara hem de yâr olmadıkça derin ve kanamalı bir yara olarak kalır. Ama korkmayın genelde süründürse de öldürmüyor. Yarayı saçma sapan ilişkiler yaşayarak iltihap kaptırmaz, Üstüne temiz tutarsanız zamanla kabuk bağlar ve hızla iyileşirsiniz. Bunu Yaşayacak olan tüm hastalarımıza şimdiden acil şifalar diliyorum.
Virüsün bulaştığı kişiyi gözünde kusursuzlaştırmaya yol açan şiddetli halisülasyonlar, varlığıyla hissedilen mutluluğun en küçük hasrette yoksunluk krizine yol açması, beyne giden tüm yolların tıkanması sebebiyle idrakta sorun, nadir de olsa dile vuran aşktan helak olan arkadaş grubudur.
Şifası onda zannetseniz de hem yara hem de yâr olmadıkça derin ve kanamalı bir yara olarak kalır. Ama korkmayın genelde süründürse de öldürmüyor. Yarayı saçma sapan ilişkiler yaşayarak iltihap kaptırmaz, Üstüne temiz tutarsanız zamanla kabuk bağlar ve hızla iyileşirsiniz. Bunu Yaşayacak olan tüm hastalarımıza şimdiden acil şifalar diliyorum.