her şeyin fiyatı 2 katı artmış gördüğüm kadarıyla.artık en temelinden en lüksüne para harcamaya korkar oldum.bu ne lan. her şey pahalı.diş macunu cips temel ürünler abur cubur .asgari ücretin en az 2500 tl olması lazım.enflasyon diz boyu muhteşem türkiye!
baba olup üstüne astronot olmak.babayı aldım üstüne işsizim.
İtalo calvino şöyle diyor:
“biz canlıların cehennemi gelecekte var olacak bir şey değil, eğer bir cehennem varsa, burada, çoktan aramızda; her gün içinde yaşadığımız, birlikte, yan yana durarak yarattığımız cehennem. iki yolu var acı çekmemenin: birincisi pek çok kişiye kolay gelir: cehennemi kabullenmek ve onu görmeyecek kadar onunla bütünleşmek. ikinci yol riskli: sürekli bir dikkat ve eğitim istiyor; cehennemin ortasında cehennem olmayan kim ve ne var, onu aramak ve bulduğunda tanımayı bilmek, onu yaşatmak, ona fırsat vermek.”
Fiorabella'da ikinci yolu seçerek dünya cehennemine tepkisiz kalmamış ve dünya cehenneminde elinden ne geliyorsa sonuna kadar yapmış ve yapmaya devam eden, tebrik edilesi iyi bir yazar.
İyi insanların lenin'i... :)
“biz canlıların cehennemi gelecekte var olacak bir şey değil, eğer bir cehennem varsa, burada, çoktan aramızda; her gün içinde yaşadığımız, birlikte, yan yana durarak yarattığımız cehennem. iki yolu var acı çekmemenin: birincisi pek çok kişiye kolay gelir: cehennemi kabullenmek ve onu görmeyecek kadar onunla bütünleşmek. ikinci yol riskli: sürekli bir dikkat ve eğitim istiyor; cehennemin ortasında cehennem olmayan kim ve ne var, onu aramak ve bulduğunda tanımayı bilmek, onu yaşatmak, ona fırsat vermek.”
Fiorabella'da ikinci yolu seçerek dünya cehennemine tepkisiz kalmamış ve dünya cehenneminde elinden ne geliyorsa sonuna kadar yapmış ve yapmaya devam eden, tebrik edilesi iyi bir yazar.
İyi insanların lenin'i... :)
sarhoş olmak demek değildir ki;
-ahlaksız birisi
-hataya güdümlü birisi
-sapkın birisi vs.
sarhoş olmak benim için sadece keyifli olmak demektir. tek problem bu keyifli eylemi 21.yy'da gerçekleştirebilmemizde bence, hatta 20.yy'ın sonunu da katabilirim. bu dönem sarhoşları olarak, kapitalizmin bize dayattığı ve maalesef kaçamadığımız psikolojik problemlerden dolayı toplumun kötü çocukları oluverdik. epey taşkınlık yapanımız da oldu, usul usul evine yaylananımız da.
toplumsal tahammülün azalmasından payını, alkol içen de aldı, içmeyen de. içenlerin yaptığı ''taşkınlıklar'' ahlaksızlık ve içmeyenlerin yaptığı yaftalamalar kaldı bugünlere. haliyle bu yozlaşma kötücüllüğün artmasını, kötücüllüğün artması anksiyeteyi doğurdu.
kabataslak anlatmaya çalıştığım şey sosyolojik bir tespit değil elbette. öncülüne/ardılına muhakkak varılabilicek bir tespit yapmaya çalıştım. ama ezcümle şu; sarhoş olmak mümkün; kırmadan, incitmeden, kendin olandan şaşmadan.
bazen başı da dönse kendi kalabilir insan, hatta yere 'ben' olarak da kapaklanabilir.
içeride uyuyan şeytanı uyandıran alkol değil, bahanedir!
-ahlaksız birisi
-hataya güdümlü birisi
-sapkın birisi vs.
sarhoş olmak benim için sadece keyifli olmak demektir. tek problem bu keyifli eylemi 21.yy'da gerçekleştirebilmemizde bence, hatta 20.yy'ın sonunu da katabilirim. bu dönem sarhoşları olarak, kapitalizmin bize dayattığı ve maalesef kaçamadığımız psikolojik problemlerden dolayı toplumun kötü çocukları oluverdik. epey taşkınlık yapanımız da oldu, usul usul evine yaylananımız da.
toplumsal tahammülün azalmasından payını, alkol içen de aldı, içmeyen de. içenlerin yaptığı ''taşkınlıklar'' ahlaksızlık ve içmeyenlerin yaptığı yaftalamalar kaldı bugünlere. haliyle bu yozlaşma kötücüllüğün artmasını, kötücüllüğün artması anksiyeteyi doğurdu.
kabataslak anlatmaya çalıştığım şey sosyolojik bir tespit değil elbette. öncülüne/ardılına muhakkak varılabilicek bir tespit yapmaya çalıştım. ama ezcümle şu; sarhoş olmak mümkün; kırmadan, incitmeden, kendin olandan şaşmadan.
bazen başı da dönse kendi kalabilir insan, hatta yere 'ben' olarak da kapaklanabilir.
içeride uyuyan şeytanı uyandıran alkol değil, bahanedir!
nesnelere yüklenen anlamların, neleri ifade ettiklerini anlamlandıran bir bilimsel disiplindir. antik dönem kalıntılarının tarihlendirilmesinden, antik toplumsal yaşamın anlamlandırılmasına ve hatta o gün koşullarının bugün aşılmasına kadar katkı sağlamaktadır.
bilimsel bir disiplin olarak değil de, hobi olarak yapamaya çalışanlar kafayı sıyırıp, komplo teorilerinin teorisyenleri olmaktadır. aman dikkat.
bilimsel bir disiplin olarak değil de, hobi olarak yapamaya çalışanlar kafayı sıyırıp, komplo teorilerinin teorisyenleri olmaktadır. aman dikkat.
Bir mekân canlı müzik yapacaksa kalite denetiminden geçirilse, kaliteli müzik yapmayanların ruhsatı elinden alınsa keşke. Her önüne gelen yapıyor, antalya'da simurg cafe / bar adındakı mekânda dinlediğim o nefis canlı müzik her şeye bedeldi. etkisini, ortamını başka hiçbir yer ile kıyaslayamadım.
abd ve birçok yabancı ülkede kullanılan ölçü birimi. ulan zaten diliniz farklı anlayamıyoz. ölçünüz niye farklı ibneler? pek küfürlü girim yoktur ama hakettiler! bunların ayakkabı numarası standardı da farklıdır. mesela onlarda 10 numara ayakkabı bizdeki 43'e 45'e falan denk gelir. bir de yazarlar 10 (EU 45) falan diye. avrupa standartlarıyla s*kesim geliyor bu abd'lileri!
hayır sinirli de değilim. gayet neşeli bir anımda yazıyorum bu giriyi. fakat inç olayı beni çok sinirlendirir.
hayır sinirli de değilim. gayet neşeli bir anımda yazıyorum bu giriyi. fakat inç olayı beni çok sinirlendirir.
uzun zamandır hiç arkadaşım yok sözlük. yani çok nadir görüşüyoruz. irtibat kurduğum pek kimse kalmadı. telefonumu sadece internete girmek için kullanır oldum. rehberde bir dünya isim niye kayıtlı ben bile bilmiyorum...
işim olmadığı zamanlar ulan bugün bir gezeyim diyorum. sonra da ulan kiminle gezeceksin ki diyip tek başına yapılabilecek aktivitelere arıyorum. tek başıma kafeye oturup, sinemaya gitmek artık çok sıktı. parkta falan oturuyordum. artık onu da yapamam. kış geldi zaten.
geçen haftalarda yine tek başıma dışarı çıktım. boş boş geziyorum. bir banka oturdum. işlek bir caddedeyim. bir sürü insan oturuyor, yürüyor... ortamı gözetliyorum. ulan acaba şu an burada ben gibi yalnız olan biri daha var mı? diye düşünmeye başladım. etrafa bakındım pek kimse göremedim. yalnız olan birini gördüm onun da kısa süre sonra arkadaşı geldi. biri telefonla konuşuyor. biraz ilerimdeki kafede yalnız oturan biri vardı. kısa süre sonra arkadaşı geldi. yalnız olan birini bulamadım derken... faytonun önündeki at dikkatimi çekti. koca faytonu yüklenmiş sadece bir at... o da tek başınaydı ben gibi. kalabalığın arasında yalnız olan sadece ikimiz vardık. sonra düşündüm. ben ondan daha şanslıydım. çünkü benim ailem var. onun ailesi yok. ben özgürüm. o özgür değil ve gün boyu kırbaç yiyor ve faytonu taşıyor. bir süre kendi yalnızlığımı unutup onun yalnızlığına ve çaresizliğine üzülmeye başladım.
sonra da kalkıp gittim...
eve gelince inandığım dinde yer alan kurban bayramı konusu aklıma geldi. daha doğrusu hiç aklımdan çıkmayan dini konulardan biridir. allah "hayvanlar benim sessiz kullarımdır" demiş. onlara da "kulum" diyerek bizden ayırmamış. peki "kulum" dediği canlıların kesilmelerini emreder miydi? ben bir insanı öldürünce adı "cinayet" oluyordu da... hayvanı öldürünce adı neden "kurban" oluyordu? ben allah'ın bir kulu olarak kurban edilen hayvanın yerinde olmak istemezdim mesela. küçükken "kurban ettiğimiz hayvan acı çekmeden ölüyor" denildiğinde sevinirdim çocuk aklımla.
sonra kedi mamalarını düşündüm. tahıllı kedi mamaları da var elbette fakat çoğu tavuk eti ihtiva eder. kedileri onunla besliyorduk. neticede yine bir canlının beslenmesi için başka bir canlı olan tavuğun ölmesi gerekiyordu. marketten sosis alıp beslemeye kalksam onun da içinde büyükbaş hayvan eti vardı. dünyanın düzeni bu muydu? birinin beslenmesi için bir başkasının ölmesi mi gerekiyordu?
kafamda deli sorularla günü bitirdim.
iyiliği seçmiş, ilkeli olan hiçbir insanın öbür dünyada azap göreceğini sanmıyorum.
işim olmadığı zamanlar ulan bugün bir gezeyim diyorum. sonra da ulan kiminle gezeceksin ki diyip tek başına yapılabilecek aktivitelere arıyorum. tek başıma kafeye oturup, sinemaya gitmek artık çok sıktı. parkta falan oturuyordum. artık onu da yapamam. kış geldi zaten.
geçen haftalarda yine tek başıma dışarı çıktım. boş boş geziyorum. bir banka oturdum. işlek bir caddedeyim. bir sürü insan oturuyor, yürüyor... ortamı gözetliyorum. ulan acaba şu an burada ben gibi yalnız olan biri daha var mı? diye düşünmeye başladım. etrafa bakındım pek kimse göremedim. yalnız olan birini gördüm onun da kısa süre sonra arkadaşı geldi. biri telefonla konuşuyor. biraz ilerimdeki kafede yalnız oturan biri vardı. kısa süre sonra arkadaşı geldi. yalnız olan birini bulamadım derken... faytonun önündeki at dikkatimi çekti. koca faytonu yüklenmiş sadece bir at... o da tek başınaydı ben gibi. kalabalığın arasında yalnız olan sadece ikimiz vardık. sonra düşündüm. ben ondan daha şanslıydım. çünkü benim ailem var. onun ailesi yok. ben özgürüm. o özgür değil ve gün boyu kırbaç yiyor ve faytonu taşıyor. bir süre kendi yalnızlığımı unutup onun yalnızlığına ve çaresizliğine üzülmeye başladım.
sonra da kalkıp gittim...
eve gelince inandığım dinde yer alan kurban bayramı konusu aklıma geldi. daha doğrusu hiç aklımdan çıkmayan dini konulardan biridir. allah "hayvanlar benim sessiz kullarımdır" demiş. onlara da "kulum" diyerek bizden ayırmamış. peki "kulum" dediği canlıların kesilmelerini emreder miydi? ben bir insanı öldürünce adı "cinayet" oluyordu da... hayvanı öldürünce adı neden "kurban" oluyordu? ben allah'ın bir kulu olarak kurban edilen hayvanın yerinde olmak istemezdim mesela. küçükken "kurban ettiğimiz hayvan acı çekmeden ölüyor" denildiğinde sevinirdim çocuk aklımla.
sonra kedi mamalarını düşündüm. tahıllı kedi mamaları da var elbette fakat çoğu tavuk eti ihtiva eder. kedileri onunla besliyorduk. neticede yine bir canlının beslenmesi için başka bir canlı olan tavuğun ölmesi gerekiyordu. marketten sosis alıp beslemeye kalksam onun da içinde büyükbaş hayvan eti vardı. dünyanın düzeni bu muydu? birinin beslenmesi için bir başkasının ölmesi mi gerekiyordu?
kafamda deli sorularla günü bitirdim.
iyiliği seçmiş, ilkeli olan hiçbir insanın öbür dünyada azap göreceğini sanmıyorum.
tişört giyince üşüyor,
hırka giyince yanıyor musunuz?
tebrikler,
sonbaharın ortasındasınız!
hırka giyince yanıyor musunuz?
tebrikler,
sonbaharın ortasındasınız!
Şimdi de kameralarımızı olmaz olsun dediğimiz zamanlara çeviriyoruz...
2. resmi fragmanı da yayınlanmıştır.
eğer benzinse yanan su dökmek gibi bir eylemde bulunulmaması gereken olaydır. çünkü benzin suyu da kendine dahil edip yakacaktır.
bir sigara markası(ydı).
1. unlu mamüller yapan gıda dükkanı.
2. evlerde ve işletmelerde bulunan ısıtma/pişirme cihazı.
evdeki fırın iflah etmez şekilde bozuldu. kaç haftadır evde fırın yok. ulan meğerse fırında ne çok şey yapılıyormuş... yediklerimizin %50'sini fırında yapıyormuşuz ya la... bunu fırının yokluğunda anladım.
fırınınızı sevin. ona küçük sürprizler yapın. fırınsız bir mutfak düşünülemez.
edit:
aa iyi aklıma geldi. buradan "15 yıl önce evlerde fırın mı vardı?" diyen reisimize sesleniyorum. nolur bize yardımcı olun.
(ulan beddua mı etti ne yaptı?)
2. evlerde ve işletmelerde bulunan ısıtma/pişirme cihazı.
evdeki fırın iflah etmez şekilde bozuldu. kaç haftadır evde fırın yok. ulan meğerse fırında ne çok şey yapılıyormuş... yediklerimizin %50'sini fırında yapıyormuşuz ya la... bunu fırının yokluğunda anladım.
fırınınızı sevin. ona küçük sürprizler yapın. fırınsız bir mutfak düşünülemez.
edit:
aa iyi aklıma geldi. buradan "15 yıl önce evlerde fırın mı vardı?" diyen reisimize sesleniyorum. nolur bize yardımcı olun.
(ulan beddua mı etti ne yaptı?)
bugün ölümünün 6.yılı olan büyük ustanın, anısı önünde saygı ile eğiliyorum.
lolde twitch adlı karakterin Q skilini bastıktan sonraki repliğidir. "hello its me"
ceil meriç'in sonuna kadar desteklenmesi gereken sözü.
muhteşem bir yazım yanlışıdır.
ayrı yazılacak de-yi bitişik yazmak hadi neyse de bitişik yazılacak de-yi ayrı yazmak daha büyük bir cahillik göstergesi bence.
ayrı yazılacak de-yi bitişik yazmak hadi neyse de bitişik yazılacak de-yi ayrı yazmak daha büyük bir cahillik göstergesi bence.
kimi için terkedilmiş eyalet veya 51. bölge... pardon 52. bölge... 52. piyade er eğitim alayı'nda eğitim alan/alacak bedelliler iyi bilir burdur'u.
sen ki 1923'ten beri il ol ama tanınma.
bu nasıl bir talih burdur?
sen niye hor görüldün burdur?
sen neden kenara atıldın burdur?
sana bu ismi kim koydu burdur?
bu nasıl isim burdur?
yeter burdur...
burada dur!
sen ki 1923'ten beri il ol ama tanınma.
bu nasıl bir talih burdur?
sen niye hor görüldün burdur?
sen neden kenara atıldın burdur?
sana bu ismi kim koydu burdur?
bu nasıl isim burdur?
yeter burdur...
burada dur!
son bir aydır o insan benim. içiyorum efendim durduramıyorum.
yazıyooooor! yazıyor. bin bir zorlukla kendi kurduğu partisinden istifa eden meral akşener'i yazıyor.
"kazanınca alman, kaybedince göçmen diyorlar, türklüğüme saygı duymuyorlar."
bu ifadeler çok şey anlatıyor. almanya bir önceki dünya kupasında şampiyon olunca mesut Özil kahraman olmuştu ama son dünya şampiyonasında almanya gruplarda elenince hedef tahtasına mesut Özil ve ilkay gündoğan kondu. bu kabul edilecek bir şey değil, aynı ırkçılığı isveç milli takımında oynayan jimmy durmaz da yaşadı ama ona isveç'te üst düzey devlet yetkilileri dahil birçok kişi sahip çıktı. mesut Özil milli takımı bırakma konusunda haklı, karşı karşıya kaldığı muameleyi hak etmedi. ben bir türk milliyetçisi olarak mesut Özil'in alman milli takımını seçmesini hiç sorgulamadım, neticede orada doğup büyüdüğü için o kültüre kendini daha yakın hissetmesi gayet normal ama işte bize ırkçı diyen gerçek ırkçılar yüzünden bugün zor durumda kaldı.
bu ifadeler çok şey anlatıyor. almanya bir önceki dünya kupasında şampiyon olunca mesut Özil kahraman olmuştu ama son dünya şampiyonasında almanya gruplarda elenince hedef tahtasına mesut Özil ve ilkay gündoğan kondu. bu kabul edilecek bir şey değil, aynı ırkçılığı isveç milli takımında oynayan jimmy durmaz da yaşadı ama ona isveç'te üst düzey devlet yetkilileri dahil birçok kişi sahip çıktı. mesut Özil milli takımı bırakma konusunda haklı, karşı karşıya kaldığı muameleyi hak etmedi. ben bir türk milliyetçisi olarak mesut Özil'in alman milli takımını seçmesini hiç sorgulamadım, neticede orada doğup büyüdüğü için o kültüre kendini daha yakın hissetmesi gayet normal ama işte bize ırkçı diyen gerçek ırkçılar yüzünden bugün zor durumda kaldı.
isminin safiye inci olduğu öğrenilen canlı. anıtkabir'e gidip gazi mustafa kemal atatürk hakkında aşağılık ifadeler kullanmış. tam bir kanı bozuk, tepki alınca sevmesem anıtkabir'e gitmezdim gibi kelâmlarla geri vites yapmış ama yemezler. savcılık kadın hakkında soruşturma başlatmış, gerçi erdoğan'ı övmüş herhangi bir ceza gelir mi bilmiyorum.
https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/ataturke-hakaret-eden-s-i-hakkinda-sorusturma-baslatildi-2532631/
https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/ataturke-hakaret-eden-s-i-hakkinda-sorusturma-baslatildi-2532631/
Insanların neden takımların ekonomik durumuyla ilgilendiklerini anlamadığım spor. Seyirlik, eğlencelik bir etkinlik. Izle keyif al bu kadar. Yok onlar milyonları kazanırken sen fakirlikten kırılıyorsun. Sinemaya da gitme o zaman artistler milyonları kazanıyor diye. Yok çok borçları varmis kulüplerin. Yav sana ne ? Sen mi ödeyeceksin. Bazı manyaklar da birbirlerini kesiyor yok şu takım daha iyi yok bu takım daha köklü. Futbolu bir haftasonu etkinliği olarak görmek bu kadar zor mu gerçekten?
evli olan ve askerliğini yapmamış olan kuzenimin doğduğuna pişman olduğu yıl.
28 günün acilen kaldırılması gereken bedelli. Herkes tepkili bu duruma. Kimse 28 günün peşinde değil 28. Şafağında kaybedeceklerinin peşinde!
mağarada mahsur kalan çocuklar ve antrenörü hadisesinden önce gelişmemiş bir uzak doğu ülkesi sandığım yerdi. fakat baya baya ülkeymiş ya. hem de muhteşem bir şekilde organize olabilen ve profesyonel bir ülke. son bir haftada tay dili ve tabiatını az çok öğrendi dünya.
Ben çocukken balkonda değil de damda otururduk yazın. Misafirimiz eksik olmazdı. Her gece abim bağlama çalar bizimkiler ve misafirler türkü söylerdik hep beraber. Komşu damlardan istek parçalar gelirdi. Sonra cibinlik kurar damda yatardık abimle. Vesselam güzel günlerdi. Şimdi istanbul'da bir apartmanda oturuyoruz. Fransız balkon var ki bence dünyanın en saçma şeyi. Nerden baksan tutarsızlık nerden baksan ahmakça işte.
duygularıma tercüman olmuş bir tweet'i getiriyorum buraya.
https://twitter.com/tokcem/status/1013045938141782017
bu cezalara normalde karşı değilim. hal böyle olduğunda; idam cezası dahil tüm fiziki cezalara genel olarak karşıyım. çünkü bunu getiren yarın kırbaç cezasını getirir. idam cezasını getirir.
https://twitter.com/tokcem/status/1013045938141782017
bu cezalara normalde karşı değilim. hal böyle olduğunda; idam cezası dahil tüm fiziki cezalara genel olarak karşıyım. çünkü bunu getiren yarın kırbaç cezasını getirir. idam cezasını getirir.
Oportünizmin türkçe ifadesidir. Bunu diyen insanlar Tiksinilesidir.
Üniversitede ev arkadaşımın başına gelen durumdur. İki denizci bir elektrik mühendisiydik. O varken bize düşmez tabi lamba takmak.
akp hükümeti yine her zaman yaptığını yaptı ve toplumu yakından ilgilendiren bir olayda yayın yasağı uygulamasına gitti. kim bilir yine neyi örtmeye çalışıyorlar. meydanlarda bas bas bilmem ne kadar tren yolu yaptık diye atıp tutuyorlardı, ilk kazada yayın yasağına başvurdular. bırakın insanlar özgürce haber alabilsin, belki hâlâ yakınlarından haber alamayan insanlar vardır.
Vicdansızların gün yüzüne çıkmasına sebep olan elim olay. Haberlerde bu kazaya bir kılıf bulmaya çalışan kanı bozuklar var ki ülkenin amk diyor insan. Neymiş efendim metrekareye şu kadar yağmur düşmüş de bilmem ne olmuş da bilmem ne olmuş kaza o yüzden olmuş! O toprağın analizini yapamayan jeoloji mühendisinden tutup da o tahtaları kaç santim arayla dizileceğini söyleyen mühendisin ben anasını avradını sikeyim! 2-3 yıl önce Osman Gazi köprüsünü yapan japon mühendislerden birisi yaptığı hata yüzünden hem de hiçbir ölüme sebep olmazken Yalova mezarlığında harakiri yaparak kendini öldürdü. Bizim orospu çocuklarında nerde o erdem? Nerde o şeref? Nerde o insanlık?
Ya arkadaş bunlara insan diyenin ben ecdadını sikeyim!
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/utanc-mektubu-amcasinin-tecavuz-ettigi-12-yasindaki-kiz-cocugu-okul-koridoruna-birakti-40890509
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/utanc-mektubu-amcasinin-tecavuz-ettigi-12-yasindaki-kiz-cocugu-okul-koridoruna-birakti-40890509
şu an yaşı 50++ olan insanlara göre galiba devletin üstünde bir devlet var. yani bir devlet var ama... onun üstünde bir üst akla sahip esas devlet var. yani devlet hata yapsa üst devlet hata yapmaz. iktidar hata yapabilir ama devlet hata yapmaz.
acaba bilmiyor mı? birinin onlara söylemeleri mi gerek? devlet dediğin ne zaten amcacığım? devlet dediğin, rte, meclisteki akp'nin kukla milletvekilleri, halka tokat atan fakıbaba, pistlerde pis pis sırıtan berat, chp il başkanları şehit cenazesine alınmasın diyen soylu... vs... vs...
devletin başında devletten ayrı bir üst akla sahip başka bir devlet daha yok yani... ya farkınde değiller... (pek sanmıyorum) ya bilmek istemiyorlar... ya da devletin bu kadar rezil bir hale gelebileceğine ihtimal vermiyorlar...
acaba bilmiyor mı? birinin onlara söylemeleri mi gerek? devlet dediğin ne zaten amcacığım? devlet dediğin, rte, meclisteki akp'nin kukla milletvekilleri, halka tokat atan fakıbaba, pistlerde pis pis sırıtan berat, chp il başkanları şehit cenazesine alınmasın diyen soylu... vs... vs...
devletin başında devletten ayrı bir üst akla sahip başka bir devlet daha yok yani... ya farkınde değiller... (pek sanmıyorum) ya bilmek istemiyorlar... ya da devletin bu kadar rezil bir hale gelebileceğine ihtimal vermiyorlar...
değerbilir.
bir zengin sözlük statüsü.
bir zengin sözlük statüsü.
hep bir rezalet başlığı açmak istemişimdir.
gizemcom nick'li yazarın ana sayfayı çöpe çevirmek suretiyle gerçekleştirdiği rezalettir.
benim fikrim; malum yazar en basitinden çaylak yapılmalıdır ve devam ederse uçurulmalıdır.
gizemcom nick'li yazarın ana sayfayı çöpe çevirmek suretiyle gerçekleştirdiği rezalettir.
benim fikrim; malum yazar en basitinden çaylak yapılmalıdır ve devam ederse uçurulmalıdır.