confessions

warmhole

1. nesil Yazar - Alıştı gibi sanki

  1. toplam entry 150
  2. takipçi 21
  3. puan 4794

çam kolonyası

samurai
bir arkadaş zekai özger şiiridir. bestelenip onur akın tarafından seslendirilmiştir. şiir şöyledir ki;

Göğü kucaklayıp getirdim sana
kokla
açılırsın

solmuşsun
benzin sararmış
yorgun bir işçinin yüzüne benziyor yüzün
öyle bükük bakma bana

çam kolonyası getirdim sana
kentli dağlıların haklı sevdasını
bolu ormanlarından çarpan bir koku
sanki köroğlunun ter kokusu
aman kokusu, billah kokusu
canlarım, canım benim
üzme kendini bu kadar
sana umudu öğretmeyenlerin suçu mu var
bak yeryüzü ne kadar geniş
ne kadar dar

Dur
akıtma gönlüm yaşını
gözünden öpecek bir yer bırak
oy bana en yakın
bana en uzak
sevgili yar
Hasretine vur beni
Giyecek çamaşır getirdim sana
adettir diye değil, sevdim diyedir
bağışla, eski biraz
bedenim uygundur diye bedenine
elimle yıkadım, ütüledim
elma ağacında kuruttum

Günler sarmal bir yay gibi
bunu unutma
Bahar annemizin yemenisindeki solgun çiçektir
bunu unutma
Seni ben her yerinden öperim
bunu unutma

kadere inansaydım
sana inanırdım
Düşürmem sigaramın ucundaki külü ben
öyle kırık bakma bana
Caddeler nasıl da genişliyor
sana bunu söyleyecektim
Bileyli bir makas vardı yanımda
sana bunu söyleyecektim
Hadi kes büyüyen tırnaklarındaki kiri
sana bunu...
Oyy nasıl söyleyebilirim
deliren sevdamızın kısrak huyunu

Elimi tut
tuttururlar, o kadarına izin verirler
kahreden bir ayrılığın çılgınlığı değil bu
Bir isyanın kelepçeleşmiş resmidir parmaklarımız

sen içerde
Ben dışarda...
Oyyy mahpusluk mahpusluk...

the end of the fucking world

nalbantyani bezirgan
bir Netflix dizisi.
esas oğlan 17 James küçüklüğünden beri hava öldüren sayko bir çocuk. esas kızımız Alyssia ise babasız büyüyen topluma zerre saygısı olmayan bir tiptir. Dizi, alyssia'nın james ile sevgili olmak, James'in ise onu öldürmek için onla yakınlaşmak istemesi ile başlar.

bir teenage drama severi değilimdir. Fakat bu hikaye psikopat bir erkek ve sosyopat bir kızın nasıl zaman içerisinde ilişki kurduğuna yaşadıkları olağandışı olaylara rağmen birbirbilerine bağlanma ve aşık olma sürecini nasıl düzgün yaşadıklarını anlatış şekliyle çok hoşuma gitti. Ayrıca yan karakterlerin de, verilen çok küçük detaylarla, hayatları anlamaya çalışmak da dizinin eğlenceli tarafıydı.
dizi 20 'şer dakikalık bölümlerden oluşuyor.

itf

kaptonur
Denizcilik şirketlerinin adını duyduğunda lord voldemort muamelesi çektiği kuruluştur. Allahtan korkmazlar bunlardan korktukları kadar. Amını evveliyatını siktiğimin Türk armatörleri! Belli bir kısmını tenzih ederim.

sarmaşık

kaptonur
Armatörün iflası ile gemide kalan 6 denizcinin arasında geçen psikolojik savaşın konu alındığı türk filmi.

Kesinlikle bu psikoloji mevcuttur gemilerde. Film gayet gerçekçi bir filmdir. Baş roldeki kaptanın gerçek hayatta olabilitesi azımsanmayacak kasar fazladır. Gerçi tokat atamaz adamı sikerler hacı o kadar da değil.

mesleklerin garip yanları

kaptonur
bir mesleğe sahip olan insanların meslekleri içinde garip karşıladıkları durumlar.

Denizci;

Sırf elinde belge var diye sıfır (0) ingilizce ve bilgi ile 17000 tl maaş alan çarkçıbaşılar. Garip ama soktuğumun adaleti işte. Zamanında 3 kuruş paraya bu belgeleri satan devlet görevlilerinin yatacak yeri var mı? Bilemiyorum.

sevgili olunan dönemde izin alma evresi

kaptonur
Gereksiz ergen halleridir. İzin almak? ne için? Bir de bunların emir kipiyle konuşanları vardır ki sinir olmamak elde değil. Neymiş efendim Ukrayna'da dışarı çıkamazmışım. Tabi canım sen öyle dedin ya sen dedin diye gözün en önemli tedavi merkezi olan Ukrayna'da ben dışarı çıkmam! İnadına her gün çıkmıştım amk xhxjxhshsh Ukrayna lan bu Uganda mı sandın!?

bedelli askerlik seçimlerden sonra

kaptonur
Bedelli askerlik AKP nin tekelinde olmadığı gibi hiçbir partinin de tekelinde değildir. Gerekliyse çıkar. Bize oy vermezseniz bedelli olmaz vari beyanlarla ucuz siyaset yapmak tam da AKP nin kulvarında. Ben CHP ye veriyorum askere de gitmiyorum amk varsa kralı götürsün beni askere. Elimde kapı gibi konsolos onaylı tecil belgem var. Bedelli çıkana kadar beklerim AKP ye de oy verirsem bütün sözlük beni siksin! Eyyorlamam bu kadar.

sigara

kozmos
insanlığın bildiği en etkili uyuşturucu. bir adet, yani sadece bir dal sigaradaki nikotin damar yoluyla enjekte edilseydi ani ölüm gerçekleşirdi diye bir bölüm vardı allen carr yönteminin anlatım videosunda.
%100'e yakın bağımlılık riski var.
şimdi daha iyi anlıyorum büyüklerin neden sigaraya o denli şiddetle karşı çıktığını, biliyorlarmış çünkü bu bokun gerçekten ne olduğunu. çünkü cidden psikolojik tedavi aldırır düzeyde bir bağımlılık. keza birçok insan bireysel veya grup terapisi alıyor halihazırda sigara bağımlılığından kurtulmak için.

başlamak isteyenler de bir gün akciğer kanseri hastalarının olduğu bölüme gitsinler en yakın hastanedeki.

bırakmak isteyen arkadaşlara şu allen carr yöntemine bir bakmalarını üzerinde düşünmelerini istiyorum. allen carr yöntemi;

dünyayı erkekler yönetir erkekleri kadınlar

kozmos
harflerinden dahi ilkellik fışkıran genellemeler, cümleler.
anladık, erkek id'ini pek kontrol edemeyen(!) ve akabinde kaba gücü medeniyete uydurup rekabet hususunda kadınlardan, -kadınlar için- özellikle iş hayatında daha ön planda olmaya çalışan ve çoğunlukla başaran bir cins ve sahip olduğu kadın zaafına yenik düşmek için dünden hazır. sonuç itibariyle böyle bir düşünce esasen dünyayı erkeklerin değil de, kadınlarnı yönettiği ile bağlanıyor. end of the story.
ee?
gene aynı düşünceden yola çıkarak, kadınların dünyayı yönetmesine bilinçli ya da bilinçsiz şekilde -bu düşünce içinde yani- izin verenin erkekler olduğunu, dolayısıyla kadınların , erkeklerin izni çerçevesinde dolaylı şekilde dünyayı yönettikleri sanrısına kapılmalarına müsaade edenin de erkek olduğunu, yani sonu olan, ancak zamanı belli olmayan bir sanrıya izin verenin erkekler olduğunu söyleyebilir miyiz? evet.
ee?
yani dünyayı kadınlar yönetmiyor, erkekler, kadınların dünyayı yönettiği sanrısına kapılmalarına, çocuksu bir hınzırlıkla anlık bir tebessüme sahip olmalarına müsaade ediyor bu düşünce içinde.

sofie'nin dünyası

kozmos
(bkz:sofie'nin dünyası)

insana derin sorular sorduran kitap. sorgulatması bir yana, edebiyatla harmanlanmış olması kitabı daha okunur kılıyor, kitap adeta kendini okutuyor. bir kısım çok dikkatimi çekmiştir:

''daha ne isteyebilirdi ki insan? legeoyu dünyanın en dahice oyuncağı saymak bir bakıma doğruydu gerçekten de.. ama yine de bunun felsefeyle ne ilgisi olduğunu hala anlayabilmiş değildi. az sonra kocaman bir bebek evi çıkmıştı ortaya. uzun zamandır hiçbir şeyin bu kadar hoşuna gitmemiş olduğunu kendi kendine itiraf etmek istemiyordu.. insanlar oyun oynamayı ne diye bırakıyor sanki?

zengin sözlük yazarlarının karalama defteri

moviebird
Ölüm ve Yaşam Balansı…
Ölümün soğukluğu çok ağırdır, o ağırlığı tarif etmek zor…
Ağırlık birden üzerinize çöker bir bina misali….
Çöküşün hakimiyetinden kurtulmak sapasağlam ayakta durmak var oluşun en büyük göstergesidir.
İçi dolu bir var oluş mu, yoksa boşluktan destek olan bir canavar mı?
Bu ayrımı yapabilme için önce öze, yani ilk doğduğumuz ana dönmek gerek.
Her ne varsa, orada gömülü…
Oradan beri yaşananlar, soluk alışımızın temelini oluşturan bir hayat mekanizması sanki…
O mekanizma olumsuzluklarla daha da paslanıyor, lakin onu canlandırmak mümkün
Yağını ve suyunu koyarsak canlanır
O halde ne duruyoruz koyalım hemen!
Güç mü kaldı ki, koyalım. Çok doğru uzun süredir ruhumuzda ne var ne yoksa uzaklara gitti.
Geri getirmek lazım! Rengimiz soldu adeta…
Renksiz bir biz ve renksiz bir dünya çok tatsız, kim yemek ister ki?
Bazen tatsız bir yemek yerken, tatlı yemeğin farkına varıyoruz.
Ölüm ve yaşam arasındaki denge de böyle…
Ölüm gelene kadar yaşayacağız, ama nasıl olacak bu?
Bizi biz yapan duyguları öldürmeden!
İç ölüm bir kez gerçekleşti mi, onu durdurma için bütün çabanızı ona vermeniz gerek, o zaman ne yapıyoruz?
Yaşamın her türlüsüne “evet” diyoruz. Adı üzerinde yaşam.
Yaşam hep güllük gülistanlık olmaz, arada dalgalar da olmalı ki, güzelliklerin farkı ortaya çıksın.
Farkında mısınız, farkında olmadığınız kendinizden?
Sorunun yanıtı bilinç altınızın bir köşesinde…

regülasyon

hamlet
Elektrik ve mekanikte kullanılan bir terim. Farklı alanlarda farklı amaçlar için kullanılsa da genelde bir şeyi düzenlemeye, değişen değerler karşısında sabit kalmasını sağlamaya denir. Regülatör ile gerçekleştirilir.

Örneğin; bir otomobilde şarj dinamosunda üretilen alternatif akım, alternatörde doğru akıma çevrilir ve şarj geriliminin 15 voltu aşmaması regülatör ile sağlanır. Regülatör olmasaydı, motor devri arttıkça şarj dinamosunda daha fazla voltaj üretilecek ve şarj gerilimi 15 voltun üzerine çıkabilecekti. Yüksek ve dengesiz gerilim değerleri, araç içerisinde elektronik komponentleri yakabilir, ve bazı komut sinyallerinin dengesiz oluşmasına sebep olabilirdi.

beyaz cüce

kozmos
geçmişi 18. yüzyıla dayanıyor. 40 Eridani B olarak adlandırılan ilk beyaz cüce yıldızı, 31 Ocak 1783 tarihinde William Herschel tarafından keşfedildi. P73 Bu, 40 Eridani adlı üç yıldızlı bir sistemin parçası.

İkinci beyaz cüce yıldızı Sirius yakınlarındaki küçük bir yıldız olan 1862'de keşfedildi. Sirius B olarak adlandırılan bu eş yıldız, yaklaşık 25.000 kelvinlik bir yüzey sıcaklığına sahipti, bu yüzden sıcak bir yıldız olarak düşünülüyordu. Bununla birlikte, Sirius B, birincil olan Sirius A'nın yaklaşık 10.000 katı daha sönüktü. Bilim adamları Sirius B kütlesinin Güneş'inkiyle neredeyse aynı olduğunu keşfetti. Bu, bir zamanlar Sirius B'nin kendi Güneşimize benzeyen bir yıldız olduğu anlamına gelir.
1917'de Adriaan van Maanen, Van Maanen 2 adlı bir beyaz cüce keşfetti. Bu, keşfedilecek üçüncü beyaz cüceydi. Sirius B hariç, Dünya'ya en yakın beyaz cüce.

Beyaz bir cüce kompakt bir yıldızdır. kütlesi Güneş'in kütlesine benzer, ancak hacmi Dünya'nın cildi ile benzerdir ve kütlesi bir nötron yıldızı olacak kadar yüksek olmayan tüm yıldızların nihai evrimsel halidir. Sütunlu Yoldaki yıldızların% 97'sinden fazlası beyaz cüce yıldızlar haline gelecektir. Ana dizi yıldızının hidrojen-kaynaştırma ömrü sona erdikten sonra, çekirdeğini çekirdeğindeki karbon ve oksijene birleştiren kırmızı bir devire doğru genişleyecektir. Kırmızı dev, karbonu kaynatabilecek kadar kütleye sahip değilse, yaklaşık 1 milyar K'lık, inaktif karbon ve oksijen kendi merkezinde gelişecektir. Dış katmanlarını gezegenimsi bir bulutsu oluşturacak şekilde döküldükten sonra, beyaz cüce olan çekirdeğin arkasında bırakacaktır.
Beyaz bir cüce bulunan materyal artık füzyon reaksiyonlarına uğramaz, bu yüzden yıldız enerji kaynağı olmaz. Yer çekimi çöküşüne karşı füzyon ısısı tarafından desteklenmez.

Güneş gibi bir yıldız, yakıt tükendiğinde beyaz bir cüce olur. Ömrünün sonuna gelindiğinde, kırmızı dev bir aşamadan geçecek ve daha sonra gazlarının çoğunu kaybedecek ve sözleşme bırakılana kadar genç bir beyaz cüce haline gelecektir.

Beyaz bir cücenin parlaklığı düşüktür (toplam ışık miktarı verilmiştir) ancak çok sıcak bir çekirdektir. Çekirdek 107 K olabilir, yüzey sadece 104 K'dır.

feminizm

berlinetta
kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması gerektiğini savunan, söyleyen görüştür.
kadınların erkeklerden üstün varlık olduğunu söylemez.
kadınların ikinci mal gibi muameleye tabi tutulmasını reddeder. insan olarak kadınların erkeklerden hiçbir farkı olmadığını söyler.
toplumumuzun çoğu bu kavramı yanlış anlamakta ve bazıları kafasına göre yorum getirmektedir.

ahmed arif

mars yolcusu
"Şiir hayatı güzelleştirir, tıpkı bu dizelerdeki gibi insanı dipsiz derinliklere, dalgalara, sevdalara sürükler.
Aşka, hayata, insana, dağlara, taşlara ruh katar şiirler.
Dağlar, taşlar, okyanuslar, gökyüzü bile yaşlanır.
Şairler ise hep genç kalır.
Sonsuza dek var olurlar."

-terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça...

'ben halkımın mazlum ve gariban bir ozanıyım.
Böyle olmak da yüce bir onurdur.'
diyecek kadar halkın sevdalısı, yüreğini şiire ve halkına adamış bir şair.

okumanın düşünceye sınır çizmesi

hamlet
Katılmadığım bir önerme. Okumak düşünceye sınır çizmez. Okumak düşünceye yol açar.

Schopenhauer'in bahsettiği her gün başka hiçbir şey yapmadan okumak durumu zaten hemen hemen hiçbir insan için mümkün olmamakla beraber zaten okuyan bir çok insan okuduklarına inanma ya da onları gerçek kabul etme yanılgısına düşmezler.

Herhangi bir şeyi okurken, "hadi lan oradan, öyle saçma şey mi olur?" Demesi bile kişinin kendi düşüncesinin varlığının ispatıdır.

Farklı bakış açılarını görmek, onları anlamaya çalışmak düşüncenin güçlenmesini sağlar. Ortaya attığınız bir fikri daha önce hiç görmediğiniz bir bakış açısıyla ele aldığınızda onu geliştirebilirsiniz.

Ömrü boyunca attan inmeyen bir insan yürümeyi unutuyorsa bu onun yürümeye ihtiyaç duymamasından kaynaklanır. Çok fazla kitap okuyan insan elbette kitabı kapatacak ve düşünecektir. okuyan insan düşünmeye ihtiyaç duyar. Ve düşünürken, edindiği bilgileri de yorumlar.

"Schopenhauer bu konuda böyle demiş o halde bu doğrudur", "einstein şöyle demiş, o zaman kesin doğrudur. einstein'dan daha iyi bilecek değilim ya." Diyen insan düşünmeye ihtiyaç duymayan insandır. Okusa da okumasa da yer çekimini merak etmeyecektir ve onun hakkında düşünmeyecektir örneğin.

İnsanların çok büyük bir kısmı düşüncenin oluşumundan ve yapısından bihaberler. Düşünmeye ihtiyaç duymadan yaşıyorlar. Hayal kurmayı düşünmek sanıyorlar ve düşünmenin eksikliğini asla hissetmiyorlar.

Düşünceyi oluşturabilmek için bilgilere, bilgiler arasında bağlantı oluşturabilme kabiliyetine ihtiyaç vardır. Ve bilgiler arasında bağlantıları oluştururken bakış açısı önemlidir. Okumak da bakış açınızı genişletebileceğiniz faliyetlerden biridir.

Örneğin beyaz çorap giymenin ikinci dünya savaşındaki ölü sayısına etkisi hakkında düşünürken ihtiyacınız olan şeyleri hesap edin. Ve onlara nasıl ulaşabileceğinizi düşünün.

Ya da şanzıman takozu ile napolyon'un water loo savaşındaki yenilgisi arasında bir bağlantı kurabilmek için bakış açınızın ırzına geçmeniz gerekir.