''evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu. hani, kurşun sıksan geçmez geceden, anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık... ve zehir - zıkkım cıgaram. gene bir cehennem var yastığımda, gel artık...''
Şarkılar söylemişim pencereden. Uyanıp uyanıp yine dalmışım. Biletim üçüncü mevki, Fakirlik hali. Lüle taşından gerdanlığa gücüm yetmemiş, Sana Sapancadan bir sepet elma almışım.
“Solgun ve demir atıp o kemirgen suyuma Kekre kokusuna erdim bulunmuş iklimin, Yine acı seslerle, külrengiyle giyimli Ve kimsesiz köpüğün hüzünlü tolgasıyla.”
“Ben birinin hiçbir şeyiyim, en çok da bu koyuyor. Ortak tek bir fotoğrafımız bile yok. Bugünlerde ben adsız bir özlemim; Yağmur yemiş bir deniz gibiyim.”
“şu anda başını kanatları arasına gömmüş geceye hazırlanan göçmen bir kuş gibiyim. külrengi bir yalnızlığı bütün genişliğiyle bütün derinliğiyle çırılçıplak yaşıyorum. en küçük bir esinti, bir kıpırtı, şu anda yağmış ve durulmuş bir gökyüzü kafamın içi..”
''Çok üşürdük, hep üşürdük, üşümekti bütün yaşadığımız, Üşürdü ellerimiz, aşkımız, sonsuz uzun sakallarımız Tükenir dağınık diriliği kaşıntımızın bir gün, Bir Kalır uzun kitaplarda anısı çok Üşüdüğümüzün.''
“pollyanna, sana göre insan profiterol yer gibi yaşamalı bir çamur deryasının içinde küçük mutluluk topları yakalamalı. bense vücuduma şiirler saplıyorum durmadan sen de bilirsin ya allah dayanabileceği kadar acı verirmiş insana.”