Hoş geldi. Kimsenin kimseye zarar vermediği, insanlığa faydanın gözetildiği; Daha düzgün ve adamakıllı bir hayatın temellerini inşa edeceğimiz bir ay olur inşallah. Allah yapılan ibadetleri ve duaları katında kabul etsin. Hayırlı ve huzurlu ramazanlar.
küfür edilebilir, karışılmamalı' diyen kadının sözü ciddiye alınarak yapılmıştır.
ee müge hanım? tolgaya edilen küfürlere "taraftar edebilir cınım" dersen pekala taraftar sana da edebilir. hukuken bile hakkın yok savunmaya.
anlatmaya gerek yok. görüyorsunuz. çok da şeedilecek bir şey değil. hatta;
ananın *mı müge anlı!
not: evet yeni harman olmuş bir tinerciyim.
ee müge hanım? tolgaya edilen küfürlere "taraftar edebilir cınım" dersen pekala taraftar sana da edebilir. hukuken bile hakkın yok savunmaya.
anlatmaya gerek yok. görüyorsunuz. çok da şeedilecek bir şey değil. hatta;
ananın *mı müge anlı!
not: evet yeni harman olmuş bir tinerciyim.
Tolga zengin'in annesine edilen küfürler hakkında "taraftar küfür edebilir tepki gösterilmemeli" diyen kadına edilmiş küfürlerdir. Beşiktaş taraftarının ağzına sağlık.
tavsiye minvalinde düşündüklerimi yazmak istedim. lisede yaz stajında ilçe okullardan öğrenciler gelmişti hastaneye. aynı serviste staj yaptığım bir kızla tanışmıştım. staj bitiminde geziyorduk. çıkma teklifi bile etmemiştim ama bildiğin çıkmaya başlamıştık. (bir boşluğumda ettim ayıp olmasın diye) makyaj yapmıyordu. gün geçtikçe o makyajsız hali gözüme öyle alışmış ki bir gün makyajlı halini görünce sanki miss turkey birincisi gelmiş gibi "ulan ben meğerse kiminle çıkıyormuşum?" dedim içimden. makyajsız ham hali (ham hal ne lan?) bana zaten çok güzel geliyordu.
sadede geleyim. düzenli olarak makyaj yapan kızlar bir gün makyaj yapmadığı zaman sanki hasta gibi gözüküyor insanın gözünde. bende öyle oluyor. anormal miyim bilmiyorum. çünkü bir anda görünen yüz değişiyor. yani hani bir insan hastalanınca yüzü biraz solar ve bitkin gözükür ya... öyle geliyor bana.
genel olarak makyaj yapmayanlarda ise böyle bir durum zaten söz konusu değil. çünkü onun sürekli o halini gördüğümden dolayı göze anormal gelen bir durum olmuyor. makyajlı hali über güzel oluyor.
özet; ham hal güzeldir.
edit: eyvah
sadede geleyim. düzenli olarak makyaj yapan kızlar bir gün makyaj yapmadığı zaman sanki hasta gibi gözüküyor insanın gözünde. bende öyle oluyor. anormal miyim bilmiyorum. çünkü bir anda görünen yüz değişiyor. yani hani bir insan hastalanınca yüzü biraz solar ve bitkin gözükür ya... öyle geliyor bana.
genel olarak makyaj yapmayanlarda ise böyle bir durum zaten söz konusu değil. çünkü onun sürekli o halini gördüğümden dolayı göze anormal gelen bir durum olmuyor. makyajlı hali über güzel oluyor.
özet; ham hal güzeldir.
edit: eyvah
kutlu olsun tum ırkdaşlara.
atsız ata ve dava arkadaşlarının haksız yere yargılandıkları türkçülük ve turancılık davasını unutmamak ve atsız ata ve ülkü neferlerini yad etmek için kutlanan gündür.
ne mutlu türküm diyene
(bkz:mustafa kemal atatürk)
Haydi 3 Mayıs, Türkçüler Turancılar el ele,
Tarihler bin dokuz yüz kırk dördü gösterdi,
Atsız'ım Bozkurtlara buyruğu verdi,
Yiğitçe buyruğa gönül verdiler,
Alparslanlar, toganlar, Orkun, İdiller,
Yürüyün, yürüyün haydi yiğitler,
Haydi 3 Mayıs, Türkçüler Turancılar el ele,
Büyük Türk Milleti senin bayramın.
Haydi 3 Mayıs, Türkçüler Turancılar el ele,
Dilde birlik, işte birlik, fikirde birlik,
Sağlanırsa o zaman kurulur dirlik,
Yürü yiğit yürü bugün senin günün'dür,
Bugün düğün günün, senin bayram günün'ür,
3 Mayıs Türkçü nün düğün günüdür,
Haydi 3 Mayıs, Türkçüler Turancılar el ele,
Büyük Türk Milleti senin bayramın.
ne mutlu türküm diyene
(bkz:mustafa kemal atatürk)
Haydi 3 Mayıs, Türkçüler Turancılar el ele,
Tarihler bin dokuz yüz kırk dördü gösterdi,
Atsız'ım Bozkurtlara buyruğu verdi,
Yiğitçe buyruğa gönül verdiler,
Alparslanlar, toganlar, Orkun, İdiller,
Yürüyün, yürüyün haydi yiğitler,
Haydi 3 Mayıs, Türkçüler Turancılar el ele,
Büyük Türk Milleti senin bayramın.
Haydi 3 Mayıs, Türkçüler Turancılar el ele,
Dilde birlik, işte birlik, fikirde birlik,
Sağlanırsa o zaman kurulur dirlik,
Yürü yiğit yürü bugün senin günün'dür,
Bugün düğün günün, senin bayram günün'ür,
3 Mayıs Türkçü nün düğün günüdür,
Haydi 3 Mayıs, Türkçüler Turancılar el ele,
Büyük Türk Milleti senin bayramın.
efenim yaşanmış bir hikayedir,
günlerden xx mart 2018 dir, migros'a gittim ufak tefek alışveriş yaptım, kasaya yanaştım, ürünleri verdim, klasik sorular başladı.
kıvırcık saçlı kasiyer kız : money club kartınız var mı ?
codeboss : evet var, numaram 0506.xxx.xx.xx
kredi kartı ile ödeme faslı gerçekleşir, money puanlara bakılır, hiç koca bir sıfırdan ibarettir.
codeboss : ablacım bu karta 3 aydır hiç mi money puan gelmedi o kadar alışveriş yaptım 3 haneli bin TL alışveriş yapmışımdır.
kıvırcık saçlı kasiyer kız (artık kısaca : kskk): bla bla bla, ıh mıh zart zurt, migros ürünleri ve kampanyalı ürünlerden almanız lazım.
codeboss : ben migros markalı ürünlerden pek almam ki.
kskk : "olur mu , almanız lazım, ben hep migros ürünlerinden alırım, türk kahvesi şöyle güzel, şekeri böyle güzel, peyniri şöyle iyi, temizlik malzemleri şöyle kaliteli (saydı, saydı, anlattı durdu). ben hep migrostan alışveriş yaparım" dedi mi dedi.
codeboss : ben işime nere gelirse oradan alırım, a101 de felanca ürün ucuzsa onu alırım, bim de zart ürün ucuzsa onu alırım.
kskk : "ben hiç a101 yada bimden alışveriş yapmam kesinlikle" dedi mi dedi.
neyse efenim tarih 19.03.2018, evime yakın olan a101 den çeşitli gıda ürünleri almaya gittim, reyonları gezerken adını bildiğim fekat buraya yazmayacağım kıvırcık saçlı kasiyer kız ile karşılaştım (kız zaten bizim eve 100 metre felan mesafede ki bir evde ailesi ile yaşıyor, mahallemizin kızı, tanırım kendisini), ürünlere bakıyor, yanaştım yanına,
codeboss : hey, hani sen a101 den kesinlikle alışveriş yapmazdın.
kskk : yok abi yaaa, ben sadece öylesine fiyatlara bakıyorum.
codeboss : öyle mi hmmmm, iç ses (hadi ülen ordan, asgari ücretle çalışan birisin, sen kim migrostan alışveriş yapmak kim, ben bile yapmıyorum, arada sırada indirimli ürünler olursa giriyorum migros a).
neyse bizim kasiyer kız, öylesine dolandı dolandı, hiç bişey almadan çıktı gitti, ben ise alışveriş arabası ile kasaya yanaştım, iyi akşamlar xx ablacım nasılsın, biraz solgun yüzün hastamısın, cevap evet codeboss abi yaa, grip oldum da biraz, atlatacağım inşallah.
codeboss : 2 dk kadar önce çıkan kıvırcık saçlı kızı tanırmısın?
a 101 kasiyeri : evet abi tanırım, karşı arada oturuyor, migrosta kasiyerlik yapar.
codeboss : biliyorum xxx ablacım, alışveriş yapar mı burdan ?
(mahallemizin kızı, onu da tanırız, devamlı alışveriş yaptığımız yer birde, aramızda samimiyet olması normal, mahalle bakkalından hallice sonuçta a101 olsun, bim olsun)
a 101 kasiyeri : yapar abi, peynir alır, sucuk alır, (ıvır zıvır alır, felan filan neyse), ama bu sefer bişey almadan çıktı, ilk defa böyle oldu.
codeboss : hmmm biliyorum ben neden olduğunu.
neyse, nereye gelecek lafın sonu, instagram'a baksan tüm kızlar zengin çocuğu, tüm erkekler babadan zengin gibi, onun misali, sen migrosta asgari ücretle çalışan bir kasiyer sin, neyin havasını yapıyorsun bana kıvırcık, bebekliğini biliriz senin.
günlerden xx mart 2018 dir, migros'a gittim ufak tefek alışveriş yaptım, kasaya yanaştım, ürünleri verdim, klasik sorular başladı.
kıvırcık saçlı kasiyer kız : money club kartınız var mı ?
codeboss : evet var, numaram 0506.xxx.xx.xx
kredi kartı ile ödeme faslı gerçekleşir, money puanlara bakılır, hiç koca bir sıfırdan ibarettir.
codeboss : ablacım bu karta 3 aydır hiç mi money puan gelmedi o kadar alışveriş yaptım 3 haneli bin TL alışveriş yapmışımdır.
kıvırcık saçlı kasiyer kız (artık kısaca : kskk): bla bla bla, ıh mıh zart zurt, migros ürünleri ve kampanyalı ürünlerden almanız lazım.
codeboss : ben migros markalı ürünlerden pek almam ki.
kskk : "olur mu , almanız lazım, ben hep migros ürünlerinden alırım, türk kahvesi şöyle güzel, şekeri böyle güzel, peyniri şöyle iyi, temizlik malzemleri şöyle kaliteli (saydı, saydı, anlattı durdu). ben hep migrostan alışveriş yaparım" dedi mi dedi.
codeboss : ben işime nere gelirse oradan alırım, a101 de felanca ürün ucuzsa onu alırım, bim de zart ürün ucuzsa onu alırım.
kskk : "ben hiç a101 yada bimden alışveriş yapmam kesinlikle" dedi mi dedi.
neyse efenim tarih 19.03.2018, evime yakın olan a101 den çeşitli gıda ürünleri almaya gittim, reyonları gezerken adını bildiğim fekat buraya yazmayacağım kıvırcık saçlı kasiyer kız ile karşılaştım (kız zaten bizim eve 100 metre felan mesafede ki bir evde ailesi ile yaşıyor, mahallemizin kızı, tanırım kendisini), ürünlere bakıyor, yanaştım yanına,
codeboss : hey, hani sen a101 den kesinlikle alışveriş yapmazdın.
kskk : yok abi yaaa, ben sadece öylesine fiyatlara bakıyorum.
codeboss : öyle mi hmmmm, iç ses (hadi ülen ordan, asgari ücretle çalışan birisin, sen kim migrostan alışveriş yapmak kim, ben bile yapmıyorum, arada sırada indirimli ürünler olursa giriyorum migros a).
neyse bizim kasiyer kız, öylesine dolandı dolandı, hiç bişey almadan çıktı gitti, ben ise alışveriş arabası ile kasaya yanaştım, iyi akşamlar xx ablacım nasılsın, biraz solgun yüzün hastamısın, cevap evet codeboss abi yaa, grip oldum da biraz, atlatacağım inşallah.
codeboss : 2 dk kadar önce çıkan kıvırcık saçlı kızı tanırmısın?
a 101 kasiyeri : evet abi tanırım, karşı arada oturuyor, migrosta kasiyerlik yapar.
codeboss : biliyorum xxx ablacım, alışveriş yapar mı burdan ?
(mahallemizin kızı, onu da tanırız, devamlı alışveriş yaptığımız yer birde, aramızda samimiyet olması normal, mahalle bakkalından hallice sonuçta a101 olsun, bim olsun)
a 101 kasiyeri : yapar abi, peynir alır, sucuk alır, (ıvır zıvır alır, felan filan neyse), ama bu sefer bişey almadan çıktı, ilk defa böyle oldu.
codeboss : hmmm biliyorum ben neden olduğunu.
neyse, nereye gelecek lafın sonu, instagram'a baksan tüm kızlar zengin çocuğu, tüm erkekler babadan zengin gibi, onun misali, sen migrosta asgari ücretle çalışan bir kasiyer sin, neyin havasını yapıyorsun bana kıvırcık, bebekliğini biliriz senin.
sokaklarda, özellikle işlek caddelerde el arabası ile satılan ve genelde yanında nohut ve tavuk ile satılan pilav. Bir de yanına küçük biber turşusu katık edilir. istanbulda unkapanı pilavcısı en meşhur olanıdır.
ukteci: kozmos
ukteci: kozmos
5-0 biten bir maçtan sonra ne konuşulabilir ki ama şunu söyleyebilirim, şu maçın hakkı 5-0 değildi ve beşiktaş'a hakikaten yazık oldu. şu olsaydı bu olsaydıyı konuşmak anlamsız yine ama o basit hatadan kaynaklanan kırmızı kart olmasa belki beşiktaş yine yenilirdi ama böyle bir sonuç asla olmazdı. futbolun cilvesi de bu işte bütün doğruları yerine getirseniz de hesapta olmayan bir kırmızı kart bütün doğruları alıp götürüyor. bayern deplasmanında barcelona olsanız, 10 kişiyle bayern'e direnmeniz zor.
ne diyelim beşiktaş camiasına geçmiş olsun. bu da bir tecrübedir sonuçta.
ne diyelim beşiktaş camiasına geçmiş olsun. bu da bir tecrübedir sonuçta.
güzel başlayan ama gittikçe trajedisi, dramı artan, karakterleri azalan bir film gibi. gittikçe denizin bitiyor olduğu hissiyle doluyor insan. fırtınalardan kaçtıkça insan karaya oturup çürümeye yanaşıyor.
adamlar 1996'da güneş gözlüğü & havuz gözlüğü karışımı bir gözlükle çıkmışlar piyasaya. şimdi haberlerde gördüm hala aynı tarz gözlük var. çağ değişti, devir değişti ama adamlar tarzlarından ödün vermemiş hiç.
Beşiktaş için zor olacaktır. gruplarda iyi güzel çıktı da şansına tüküreyim kartalım karşına en olmadık takım geldi. cenk tosun da yok. takım iyiydi ama bir kişinin olmaması oyununu illaki etkileyecek.
ama yine de Beşiktaş'ın almasını ümit ediyoruz. hadi bakalım.
ama yine de Beşiktaş'ın almasını ümit ediyoruz. hadi bakalım.
İsmi 'unique horn' dan türemiştir. 'Unique horn' ingilizcede 'tek boynuz' anlamına gelir. melek yargıcı gibi tek yani.
her sene 14 şubat'ın birkaç gün evvelinden başlayıp, birkaç gün sonrasına kadar devam eden anlamsız durum. vıcık vıcık muhabbetler, ipe sapa gelmez romantik tavırlar vs. yani sevgililer günü kapitalizmin bir oyunu filan muhabbetine hiç girmeyeceğim de bu nedir arkadaş ya, yani böyle her şeyi insanın gözüne gözüne sokmanın mantığı yok. sosyal medyadan olabildiğince uzak kalmak gerekiyor, zira attı mı mangalda kül bırakmayan aslan parçalarının 14 şubat uğruna şekilden şekile girmeleri insanın içini parçalıyor. kadınlarda durum zaten anlatılacak gibi değil. sanki şu gün bir şey yapılmazsa, ortada sevgi falan yok. garip garip işler. aşk iki kişiliktir demiş atoal behramoğlu usta ama bunlar nerdeyse dünya ahalisiyle birlikte yaşayacaklar her şeyi. görmemişin sevgili olmuş, tutmuş boynuna silgi gibi asmış.
Sosyal sorumluluktur, önem arz eder.
Daha sağlıklı bir beden için, hayat kurtarmak için verin efendim.
Daha sağlıklı bir beden için, hayat kurtarmak için verin efendim.
türk tabipler birliği'nin resmi twitter hesabından yapılan açıklama. açıklamada her çatışmanın ve her savaşın sağlık açısından onarılmaz sorunlara yol açıp, insanı bir dramı beraberinde getirdiği belirtilmiş.
aslında doğru bir söylem ama twit'in neden şimdi atıldığı düşündürücü. afrin'de devam eden zeytin dalı harekatı esnasında bu twit'in atılmış olması ilginç. herkes bir şekilde safını belli ediyor sanıyorum.
aslında doğru bir söylem ama twit'in neden şimdi atıldığı düşündürücü. afrin'de devam eden zeytin dalı harekatı esnasında bu twit'in atılmış olması ilginç. herkes bir şekilde safını belli ediyor sanıyorum.
bu kurultay bir daha göstermiştir türkiye'de bir parti başkanının, başkanlığı bırakması için ya bir seçim hezimeti yaşaması lazım -ki bazen bu bile yeterli olmuyor- ya kendi isteğiyle bırakması lazım ya da kişisel olarak zor durumda kalacağı bir olayın içinde olup istemeye istemeye başkanlıktan çekilmesi gerekiyor. bunun haricinde seçimle filan başkan değişmez. çünkü türkiye'deki partilerde başkan olan önce delegeleri kendi adamlarından seçiyor, birçoğu aksini iddia etse de parti içi demokrasinin işlemesine izin vermiyor.
ülkedeki birçok kişi seçimi kemal kılıçdaroğlu'nun kazanacağından emindi, yani beklenen şey gerçekleşti. belki muharrem ince, kemal kılıçdaroğlu'na nazaran daha iyi bir muhalefet lideri olabilir ama bunu görebilmemiz için kılıçdaroğlu'nun yukarıda saydığım sebepler yüzünden koltuğu bırakmasını beklememiz gerekiyor.
ülkedeki birçok kişi seçimi kemal kılıçdaroğlu'nun kazanacağından emindi, yani beklenen şey gerçekleşti. belki muharrem ince, kemal kılıçdaroğlu'na nazaran daha iyi bir muhalefet lideri olabilir ama bunu görebilmemiz için kılıçdaroğlu'nun yukarıda saydığım sebepler yüzünden koltuğu bırakmasını beklememiz gerekiyor.
mabel matiz'in çıkacak olan maya albümündeki yeni şarkısı.
yaşadık be tamam
anladıysak ne gam
bir sofrada bin saf tutulmuş
görmüyorsan devam
ağlarım gülerim
aynı tas ve hamam
adamım kaygan kanun bu
düşerim uyamam
kalmasın bak elinde
gönül bu yerme yerinme
ve dünya bir çölse duyma
seraba su getir
öyle kolaysa gel başımdan
kaldır at sevdanı
dertli saz bu boşa çalınmaz
çaldığın reva mı?
öyle kolaysa gel başımdan
kaldır at sevdanı
dertli sazdım boşa çalınmazdım
çaldığın reva mı?
satmam bu dert benim
hem ağam hem paşam
öğrenirim onunla kendimi
direnenler yaşar
yaşadık be tamam
anladıysak ne gam
bir sofrada bin saf tutulmuş
görmüyorsan devam
ağlarım gülerim
aynı tas ve hamam
adamım kaygan kanun bu
düşerim uyamam
kalmasın bak elinde
gönül bu yerme yerinme
ve dünya bir çölse duyma
seraba su getir
öyle kolaysa gel başımdan
kaldır at sevdanı
dertli saz bu boşa çalınmaz
çaldığın reva mı?
öyle kolaysa gel başımdan
kaldır at sevdanı
dertli sazdım boşa çalınmazdım
çaldığın reva mı?
satmam bu dert benim
hem ağam hem paşam
öğrenirim onunla kendimi
direnenler yaşar
ingiliz dilinde;
fiil olarak ; adım atmak,
sıfat olarak ; üvey anlamına gelen kelime
adım atmak ile üvey in ne alakası var anlamış değilim.
step sister : üvey kızkardeş.
first step : ilk adım
aralarında bir bağ kuramadım.
fiil olarak ; adım atmak,
sıfat olarak ; üvey anlamına gelen kelime
adım atmak ile üvey in ne alakası var anlamış değilim.
step sister : üvey kızkardeş.
first step : ilk adım
aralarında bir bağ kuramadım.
internete damgasını vurmuş, otel arama motorunun reklamıdır.
"hiç internette otel aradınız mı?" sözüyle akıllara kazınmış aynı zamanda bol bol küfür de yemiştir. ismini internet kullanıcılarının %99.9'una duyurmuştur.
yeni reklamı gelmiş. bu sefer kadın oynuyor.
"hiç internette otel aradınız mı?" sözüyle akıllara kazınmış aynı zamanda bol bol küfür de yemiştir. ismini internet kullanıcılarının %99.9'una duyurmuştur.
yeni reklamı gelmiş. bu sefer kadın oynuyor.
sıklıkla "hiç bir" şeklinde yazılarak yazım hatasına düşülen belgisiz sıfat.
afrin'e giden yoldaki en stratejik ve en zorlu nokta. burseya dağı, hem azez'e hakim bir tepe hem de kilis'in tam karşısında. pydli teröristlerin stratejik önemi yüzünden burseya dağı savunmasına çok önem verdikleri ve en önemli savunma noktası olarak burayı korudukları anlaşılmıştı. zeytin dalı harekatı'nın 9. gününde burseya dağı tsk ve öso birlikleri tarafından tamamen ele geçirildi.
dört vatan evladını burseya dağı'nı ele geçirmeye çalışırken şehit verdik. yaradan mekanlarını cennet eylesin. ailelerinin ve milletimizin başı sağ olsun. yaradan ordumuzun yardımcısı olsun.
dört vatan evladını burseya dağı'nı ele geçirmeye çalışırken şehit verdik. yaradan mekanlarını cennet eylesin. ailelerinin ve milletimizin başı sağ olsun. yaradan ordumuzun yardımcısı olsun.
erkeklerin anlamakta zorlandığı bir meseledir bu. muhafazakar toplumların en büyük düşmanlarından, düşmanlıklarından da biridir.
kadını, kadınlığı tanımadığım yaşlarda süslenen, özel ve güzel giyinen, erkeklere angaje kadınlara çok kızar, onları erkeklerin beklentilerinin esiri olmuş sayardım. bana göre asıl saygıyı hak eden dilediğince boxer giyip dolaşan kadındı, özel çamaşırlar giyen değil. makyaj yapmayan, güzellik beklentilerini takmayan kadın daha kadındı. çünkü erkekler kadınları tıpkı cin ali gibi, fabrika çıkışı olarak girintisi çıkıntısı olmayan, ruhsal olarak düz çubuk gibi görürler. kadının kadınlık namına yaptığı her şey yapaydır ve habis amaçlar taşır. oysa kadının fiziksel olarak sahip olduğu girintileri çıkıntıları, ruhunda da var. o ruhunda da kadın. asıl bunu bastırması, ortaya çıkarmak zorunda olması değil yokmuş gibi davranması, kadınlık kimliğine darbe vurmak demek. kadınlar düz çubuk şeklinde cin ali değiller. güzel olmak, ilgi uyandırabilir olmak, kendi karakterinin özgünlüğünde olmak onların yapısında var. bunu her biri kendi arzusuna göre ortaya çıkarıyor. erkekler ve muhafazakar toplumlar bunu anlayamıyor. kadınlardan erkek gibi düşünüp hareket etmelerini bekliyorlar.
ben kadınları anladım mı peki ? klişelerden ne kadar öteye gidebildim bilmiyorum.
kadını, kadınlığı tanımadığım yaşlarda süslenen, özel ve güzel giyinen, erkeklere angaje kadınlara çok kızar, onları erkeklerin beklentilerinin esiri olmuş sayardım. bana göre asıl saygıyı hak eden dilediğince boxer giyip dolaşan kadındı, özel çamaşırlar giyen değil. makyaj yapmayan, güzellik beklentilerini takmayan kadın daha kadındı. çünkü erkekler kadınları tıpkı cin ali gibi, fabrika çıkışı olarak girintisi çıkıntısı olmayan, ruhsal olarak düz çubuk gibi görürler. kadının kadınlık namına yaptığı her şey yapaydır ve habis amaçlar taşır. oysa kadının fiziksel olarak sahip olduğu girintileri çıkıntıları, ruhunda da var. o ruhunda da kadın. asıl bunu bastırması, ortaya çıkarmak zorunda olması değil yokmuş gibi davranması, kadınlık kimliğine darbe vurmak demek. kadınlar düz çubuk şeklinde cin ali değiller. güzel olmak, ilgi uyandırabilir olmak, kendi karakterinin özgünlüğünde olmak onların yapısında var. bunu her biri kendi arzusuna göre ortaya çıkarıyor. erkekler ve muhafazakar toplumlar bunu anlayamıyor. kadınlardan erkek gibi düşünüp hareket etmelerini bekliyorlar.
ben kadınları anladım mı peki ? klişelerden ne kadar öteye gidebildim bilmiyorum.
thank god it's friday, yani saçma bir çeviriyle “şükrolsun tanrım bugün cuma”
cuma mesai bitimi demektir. son iş günüdür. konfetilerle ve hatunlarla kutlanır.
o yeah.
cuma mesai bitimi demektir. son iş günüdür. konfetilerle ve hatunlarla kutlanır.
o yeah.
Kim ne iddia ederse etsin en çok efor harcatan fiziksel aktivitedir.
Bilen bilir, yani kimse, eskinin spinning eğitmeni ve her devrin spinning âşığı biri olarak spinning'in sıçırtan kondisyon gerekliliği hep dilimdedir fakat yüzmek deyince orada bir dururum.
Durdum, durunca dibe battım tabii sonra.
Bilen bilir, yani kimse, eskinin spinning eğitmeni ve her devrin spinning âşığı biri olarak spinning'in sıçırtan kondisyon gerekliliği hep dilimdedir fakat yüzmek deyince orada bir dururum.
Durdum, durunca dibe battım tabii sonra.
sobalı eve, soba üstünde kestaneye, babaanne evindeki 300 kiloluk yorgana ve hiç bitmeyecekmiş gibi görünen çocukluk yıllarına delalettir...
Annem babam için bu süreç hiç bitmez. 40 sene önce almışlar benden eski aeg marka bi buzdolabı vardı. Hiçbir ayarıyla oynamazlardı. Soğutma ayarı sıfırda dururdu, İçindeki ampul dahil hiç bozulmadan kullandılar. Kapısını tek elle açtıklarını hiç görmedim. Ne bir ses verdi ne de arıza. Firma görse ödül verir. Yeni bi tane almışlar simdi, diğeri yedekte çalışmaya devam ediyor.
cihaz bozulana kadardır. en ufak bir sorunda sağına soluna vurarak tamir etmeye çalışacağımız düşünülürse cicim ayları gibi bir kaç aydan fazla sürmeyecektir.
düğünlerde allanıp pullanıp, önüne arkasına hatta her yerine tuhaf süsler iliştirilen, plakasına 'mutluyuz, evleniyoruz' gibi yazılan yazılan araba. arka camına da gelin ve damadın baş harfi iliştirilir. önüne de bir güzel bebek oturtulur. dikiz aynalarına da en dandiğinden havlu bağlanır. araca hem gelin hem damat biner ama ismi gelin arabası olur. ilginç bir detay.
kıymetli zengin sözlük yazarlarının 2018 yılında yapmayı planladıkları şeylerin bulunduğu listelerdir.
1-boksa devam edip vücudu topluyorum.
2- ikinci üniversiteyi de bırakıyorum.
3- babamla aramı düzeltiyorum.
4- vizeyi alıp arazi oluyorum.
olay bitmiştir.
1-boksa devam edip vücudu topluyorum.
2- ikinci üniversiteyi de bırakıyorum.
3- babamla aramı düzeltiyorum.
4- vizeyi alıp arazi oluyorum.
olay bitmiştir.
emekçi kardeşlerimizin halinden anlayan müşteridir. var olsun.
sözlük ya da bilmem ne rekorunu bilmiyorum da (6 çarpı 24 artı 8) yani toplamda 152 saat uyumadığım günleri dün gibi hatırlıyorum. uykusuz kaldığım saatler boyu günleri şaşırmıştım ama başlangıcının pazartesi sabah saatleri bitişinin de cumartesi akşam saatleri olduğunu her daim hatırlıyorum. varsıllıkmış pehhh. bir daha alacak peşinde koşmamaya and içtim sonrasında...
Salt sevginin göstergesidir. Ancak bu dönemde bu derece saf sevgiyi hak eden insanlar var mı? Sorgulanmalı!
iktisatda karşılığı; kıt gelirin sonsuz ihtiyaçları karşılayamaması sonucu ortaya çıkan açık.
öğrenci olarak karşılığı; memleketi soydunuz orospu çocukları zengin bebelerine burs verip bize kredi bile vermemek nesi amınıza koduklarım.
öğrenci olarak karşılığı; memleketi soydunuz orospu çocukları zengin bebelerine burs verip bize kredi bile vermemek nesi amınıza koduklarım.
evi falan geçtim, laboratuvarda bile tavsiye etmediğim eylem.
italyan para birimi liret kökenli olduğunu bir yerlerde okumuştum. ilk kez osmanlı döneminde bastırılan altın paralar için kullanılmış olup, suriye, mısır ve malta para birimleri de aynı adı taşır.
ayrıca etimolojik olarak italyanca libre, latince libra, fransızca livre ile bağlantısının olduğu kaynaklarda geçer.
ayrıca etimolojik olarak italyanca libre, latince libra, fransızca livre ile bağlantısının olduğu kaynaklarda geçer.
gerçek manada bir ülkenin gelişmişlik düzeyi ile doğru orantılı bir sistemdir. türkiye'de de şaşırtmayacağı üzere böyle bir sistem yok denecek kıvamda.
acı bir tecrübem olduğu için, bu konu ile alakalı söyleyecek bir kaç şeyim var.
sahiplendiğim köpeği, dostum bıdığı eskişehir'den ankara'ya, oradan bulunduğum yere getirmek istemiştim. ancak önce ankara'ya hızlı trenle gitmem, oradan uçakla elazığ'a gelmem gerekiyordu.
hızlı trende benimle birlikte gelebilmesi için başka bir insan gibi bilet aldım. hiç önemli değil. fazlasını da hak eder. ama niye olsun? niye bir canlı, bir dost benimsenen o varlık başkası tarafından kabul görmesin hiç de zararı yok iken?...
neyse hızlı tren faslı kolay bitti ankara'da tren garında indik, indikten sonra hava aldık gezdik bir saat kadar ondan sonra çok geç olmadan elazığ'a mümkün mertebe en masrafsız şekilde gelebilmenin yöntemini aradım. sağlık karnesi bulunduğu halde otobüs firmaları kabul etmedi, bazıları bagajda bazıları uyutulmuş halde bagajda götürebileceğimi söylediler. kapattım telefonu. sadece uçakla götürebileceğimi fark ettim ancak elimdeki para ile sadece ben dönebilirdim. onsuz ayrılmazdım da. neyse o dönemki kız arkadaşımı arayıp durumu anlattım, umut verici konuşup bir yerden para ayarlayabileceğini söyledi. ''oldu bu iş.'' diye düşünüp havaalanına gitmeye karar verdim. tren garından havaalanına giden servislere binmem gerekiyordu. hiç ankara'ya gitmemiş biri değilim ama, tren garında ne işim olacaktı da, o muhiti bilecektim? yoksa otobüsle de gidebilirdim havaalanına. neyse, servis de ıkış tıkış olunca hayvancağızı daha bir bagaja koyma hevesleri arttı. aklım çıktı, yani her saniye ''ya şu an nefessizse, ya şu saniyelerde ölüyorsa'' gibi cümleler kurup boncuk boncuk terledim havaalanına gidene kadar.
neyse geldik havaalanına. bagajdan, kafesinden canlı çıkınca resmen orgazm yaşadım. yani elden ayaktan kesildim ya. sarıldım bildiğin. neyse içeri girdik ve bilet sormaya başladım ben. en yakın uçuşun 8 saat sonra olacağını öğrendim.
bu süreçte para ayarlamaya çalışıyorum, acıkıyorum paramı harcayamıyorum, dostumu alamadan gitme ihtimali vs. yani hayatımın en rezalet günüydü amına koyim be.
uçakla geldik velhasıl. geçti gitti. ama bu tedirginlikleri, korkuları yaşatan sistemi sikeyim ben. olmayan sistemi yani.
acı bir tecrübem olduğu için, bu konu ile alakalı söyleyecek bir kaç şeyim var.
sahiplendiğim köpeği, dostum bıdığı eskişehir'den ankara'ya, oradan bulunduğum yere getirmek istemiştim. ancak önce ankara'ya hızlı trenle gitmem, oradan uçakla elazığ'a gelmem gerekiyordu.
hızlı trende benimle birlikte gelebilmesi için başka bir insan gibi bilet aldım. hiç önemli değil. fazlasını da hak eder. ama niye olsun? niye bir canlı, bir dost benimsenen o varlık başkası tarafından kabul görmesin hiç de zararı yok iken?...
neyse hızlı tren faslı kolay bitti ankara'da tren garında indik, indikten sonra hava aldık gezdik bir saat kadar ondan sonra çok geç olmadan elazığ'a mümkün mertebe en masrafsız şekilde gelebilmenin yöntemini aradım. sağlık karnesi bulunduğu halde otobüs firmaları kabul etmedi, bazıları bagajda bazıları uyutulmuş halde bagajda götürebileceğimi söylediler. kapattım telefonu. sadece uçakla götürebileceğimi fark ettim ancak elimdeki para ile sadece ben dönebilirdim. onsuz ayrılmazdım da. neyse o dönemki kız arkadaşımı arayıp durumu anlattım, umut verici konuşup bir yerden para ayarlayabileceğini söyledi. ''oldu bu iş.'' diye düşünüp havaalanına gitmeye karar verdim. tren garından havaalanına giden servislere binmem gerekiyordu. hiç ankara'ya gitmemiş biri değilim ama, tren garında ne işim olacaktı da, o muhiti bilecektim? yoksa otobüsle de gidebilirdim havaalanına. neyse, servis de ıkış tıkış olunca hayvancağızı daha bir bagaja koyma hevesleri arttı. aklım çıktı, yani her saniye ''ya şu an nefessizse, ya şu saniyelerde ölüyorsa'' gibi cümleler kurup boncuk boncuk terledim havaalanına gidene kadar.
neyse geldik havaalanına. bagajdan, kafesinden canlı çıkınca resmen orgazm yaşadım. yani elden ayaktan kesildim ya. sarıldım bildiğin. neyse içeri girdik ve bilet sormaya başladım ben. en yakın uçuşun 8 saat sonra olacağını öğrendim.
bu süreçte para ayarlamaya çalışıyorum, acıkıyorum paramı harcayamıyorum, dostumu alamadan gitme ihtimali vs. yani hayatımın en rezalet günüydü amına koyim be.
uçakla geldik velhasıl. geçti gitti. ama bu tedirginlikleri, korkuları yaşatan sistemi sikeyim ben. olmayan sistemi yani.
yaklaşık 4-5 yıldır düşünüp üzerine aksiyon alamadığım iştir...
uçağa itiş gücünü sağlamak için mekanik güç üreten bileşendir. Uçak motorları çoğunlukla hafif pistonlu motorlardan veya gaz türbinli motorlardan oluşur.
standart bir yolcu uçağı 35.000-50.000 (lbf) beygir gücünde kalkış sırasında 300km/s ve (min) 25.000feet yükseklikte 800-900km/s arasında bir hıza ulaşabilir. savaş uçaklarında 17.155 (lbf) beygir gücü bulunur ve saatteki hızı 1200 metrede 2.175 km/s olarak tespit edilmiştir.
standart bir yolcu uçağı 35.000-50.000 (lbf) beygir gücünde kalkış sırasında 300km/s ve (min) 25.000feet yükseklikte 800-900km/s arasında bir hıza ulaşabilir. savaş uçaklarında 17.155 (lbf) beygir gücü bulunur ve saatteki hızı 1200 metrede 2.175 km/s olarak tespit edilmiştir.
''insanların çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkuyor. sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için. düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için. konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için. yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için. unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için. ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.''
(bkz:william shakespeare)
(bkz:william shakespeare)
iki takımın tweet atarak atışmasıdır.
bayern'e beşiktaş çıkınca, bayern bu tweet i attı.
bu tweet e de beşiktaş aşağıdaki tweet i atarak "Ask us to Timo Werner!" (Bizi Timo Werner'e sorun) cevap verdi.
bayern'e beşiktaş çıkınca, bayern bu tweet i attı.
bu tweet e de beşiktaş aşağıdaki tweet i atarak "Ask us to Timo Werner!" (Bizi Timo Werner'e sorun) cevap verdi.
Regl dönemlerinde rahim kaslarının vücuttan atılacak kanın miktarını kontrol altında tutmak için, 'prostoglandin' adı verilen kimyasalların yardımıyla kasılıp gevşemelerinin ağrı olarak hissedilmesidir.
Rahim kasları kasıldığında rahme giden kan, dolayısıyla oksijen, azaldığı için ağrı hissedilir.
Rahim kasları kasıldığında rahme giden kan, dolayısıyla oksijen, azaldığı için ağrı hissedilir.
alçak, soysuz ve aciz olduğu kanıtlanmış kahpe çocuğudur.
apartmanca yaptığımızdır.
olmayan itiliciktir. iticiliğin aksine insanın canının lahmacun çekmesine sebep olur.
'onlar gelirken biz gidiyorduk' lafını kullanmanın tam da yeri ve zamanı.
gülmemek için kendime hakim olmaya çalıştığım eylem. ya kardeşim, neyse...