confessions

davy jones

1. nesil Yazar - Lamba cini

  1. toplam entry 327
  2. takipçi 105
  3. puan 10608

afganistan islam emirliği

kemalisthatun
"islam emirliği" dendiği an bitmiştir.
kadın sadece bir obje, insan yerine koyulmayan ikinci sınıf muamele gören onların gözünde doğurmaktan başka bir boka yaramayan nefes alan bir canlıdır. 21. yüzyıldayız ama halen dinlerin baskısına maruz kalıyoruz. orada kadın olmak çok vahim bir durum.

hz.muhammed

kemalisthatun
yüzyıllardır büyük bir topluluğun yüceleştirdiği, örnek aldığı sevdiği bir liderdir.
zekidir, akıllıdır. yüzyıllardır insanların bir kısmını kandırmayı ve bunu da güncel tutmayı başarmıştır. ümmeti onun getirdiği dini ve kendisini mutlak olarak görür ve sözde korumaya çalışır. ne denilebilir ki? sahiden büyük adammış.

bastırılmış şeyler

ontolojik sancilarimin merhemi
bastırılmış şeyler istisnasız bütün insanlarda (ve dolayısıyla ailelerde) bulunan şeyler aslında. insan olmanın ön koşullarından biri bu: bir bilinçdışına sahip olmak. bilinçdışında hepimiz birer yabancıyız. evet, belki ailede kimse kimseden bir şey saklamıyor gibi hisseder ama işin aslı rüyalarda açığa çıkar. Bilinçdışınız rüyalarınızdır, anlatmayınız.

öfke kontrolü

ihtiras limani
yoğun stres altındaki insanlar için gittikçe zorlaşan bir şey. kişilik bozukluklarından kaynaklanan kontrolsüzlüklerin yanında mutsuzluğun da getirdiği bir kontrolsüzlük var. mutsuzluk, tatmin hissinin azlığı bu sefer mutsuzluğumuzu harlayabilecek en ufak şeye öfke alevi olarak döner.

sigarayı bırakmak isteyenlere tavsiyeler

kozmos
sigarayı bırakmış veya uzun yıllardır kullanan birinin vermesi gereken tavsiyelerdir esasen.

-sigarayı bırakma kararınızı asla sorgulamayın.
-sigaraya bir dost, destek gözüyle bakmayın. sigarayı, esasen içmeyen insanlarda olan kafa rahatlığına erişmek için içiyorsunuz, yani ilk sigaranızı yakmadan önceki halinize dönmek için. sorunu, sorunla çözemezsiniz.
-nikotin sakızı, bandı, e-sigara gibi pazarlama taktiklerine aldanmayın. hiçbiri aklınız kadar işlevsel değil. gripten kurtulunca yerine başka bir hastalık koymazsınız değil mi?
-Sigara, sağlık, enerji, para, huzur, öz saygı, güven ve özgürlükten ödün verdirir. O yüzden bırakma kararınıza hüzünle değil, tam tersi şevk ve hırs ile yaklaşın.
-önünüzde koca bir hayat var, bu kararınız için kendinizle gurur duyun.

ayrıca;
sigarayı bırakmak/@kozmos.

ne yapalım kadınlar öldürülüyorsa

monster degree
Kopsa köpeğime yem etmeye değer görmeyeceğim bir dilin çamur içindeki bir damağa çarparak oluşturduğu seslerin bir araya gelerek oluşturduğu ses birikintisi.

Ne mi yapalım?

Mesela erkekleri eğitelim.
Cezalarını kadının ruhu bedenini teslim ettiğinde vermenin elimize hiçbir şey geçirmeyeceğini bilelim.
Şiddeti tetikleyen sikimsonik yaşam şartlarını iyileştirelim.
İnsanları pamuk gibi yapalım ki sinirlerini kendilerine nazaran daha zayıf(!) gördükleri kadınların üstünde boşaltmasınlar.
İnsan olarak doğandan bir canavar meydana gelmesini tetikleyen her ne ise onları bulup bir bir yok edelim.
Yok etmeye bu pislikten ve bunun zihniyettaşlarından başlayalım yalnız! Lütfen!

ne yapalım kadınlar öldürülüyorsa

gasteci velet
Yazıyooor! AKP'li İl Genel Meclisi başkanının kan donduran kadın cinayetleri tepkisini yazıyooor!

AKP'li Çorum İl Genel Meclisi Başkanı Halil İbrahim Kaya'nın toplantıda 5 aralık kadın hakları günü dolayısıyla söz alan CHP'li Burçin Solmaz Polat'a verdiği inanılmaz cevap. Polat'ın kadına seçme ve seçilme hakkının tanınmasıyla ilgili konuştuğu sırada Kaya, "Bugün ne günü dediniz?" diyerek Polat'ın sözünü kesti.

Kaya'nın verdiği tepkinin tam metni ise şöyle: "Kadınlar öldürülüyor diyorsunuz. Kim öldürüyor. Ne yapalım öldürülüyorsa, polis yakalayıp cezasını veriyor. Bu hükümetin verdiği kadın haklarını Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan beri hiçbir hükümet vermedi. Adam öldürüyorsa cezasını çekiyor. Erkekler öldürülmüyor mu?"

Hükümete lâf söyletmemek için ne yapacaklarını şaşırıp her meseleyi 'dünden bugüne hükümetler yarışı' seviyesinde tutanlarda bugün haberlerini okudunuz...

zengin sözlük 2. tanım girme etkinliği

keskin nisanci
bu mevzu ile ilgili küçük bir eleştri yapmak istiyorum.

interaktif bir sözlükte bir şeyler yazmak için neden etkinlik düzenleniyor ve yazma işi neden belli saatlere sığdırılmaya çalışılıyor anlamıyorum. online olunan her an bir şeyler karalamak mümkümken insanın kendini sınırlandırması bana saçma geliyor. tabi kim ne yapmak istiyorsa yapsın elbette ama dediğim gibi bu bir etkinlik gibi adlandırılmasın.

mahatma gandhi

princess
gandhi the great (büyük gandhi)

mohandas karamchand gandhi (1869-1948), hindistan'ın 1947'de bağımsız olmasını sağlayan politikacı. şiddete karşı olmasıyla bilinir.

1858'den itibaren ingiliz kolonisi haline gelen hindistan'da, 1920lerde "şiddet dışı yollar aracılığıyla mücadele prensibi"nin öncüsü olmuştur. yüksek vergilere tepki olarak kampanya ve yürüyüşler düzenlemiştir, fakirlerin hayat şartlarının geliştirilmesi adına açlık grevi yapmıştır.

İdeolojisinin etkileri daha sonraları dalai lama, martin luther king, nelson mandela gibi isimlerde gözlemlenmiştir.

nescafe

sos
bol şekerli 3ü1 arada ürünlerinin nasıl sattığına anlam veremediğim marka.

ayrıca dünyadaki en kötü hazır ürün kahvenin hazırı olsa gerek ki kahveyle hiçbir alakası yoktur. başka bir ürün elde edilmiştir ve onu içmiş oluruz.

ilkokulun ilk gününden akılda kalanlar

nalbantyani bezirgan
t: güldüren trajikomik olaylardır.
Benden büyük komşu kızının gittiği okula yazılmıştım. İlk gün annem beni ona emanet ederek gitmişti. Sonra beslenme teneffüsü ben annemin hazırladıklarını yemeyip kantine gittim. Babam ilk gün harçlığı vermiş o kadar, harcayacağım tabiki de. Sonra kantinde benimkini görüyorum. Kalabalığı yarıp yanına gidiyorum, arkadaşları falan var. Ben gayet seviyeli sohbet etmeye çalışırken bunun erkek arkadaşlarından biri kafamı falan okşuyor. Ben de o zamanlar herkese büyüdüğümü gösterme çabalarındayım. Kıza "dur ben sana bir tost ısmarlayım" diyorum. Kantincinin küçük penceresinin önündeki dev kalabalığa dalıyorum ama tabi boy kısa herkes ızbandut gibi, küçük sınıflar efendi gibi beslenmeliklerini yiyor. Bir ben varım bücür. Bir türlü herife 2 tost diyemiyorum.
Tam umudumu kesmişken isa peygamber gibi göğe doğru yükseliyorum ve bir anda kantinci ile karşı karşıya geliyorum. Siparişimi verdikten sonra beni yukarı kaldıran fedakar insana bakmak için arkamı dönüyorum bir de görüyorum ki kafamı okşayan meymenetsiz.
Benimki de olaya şahit olmuş tabi, grup olarak gülüyorlar halime.

Sonra oğlum bezirgan dedim kendi kendime, isyan etmenin faydası yok, senin kaderin böyle.
yol belli, ey başını usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte...

radyo dinlemek

blackandwhitememories
bir neslin tek eğlencesi olan şimdilerdeyse tv, telefon, bilgisayar gibi cihazların olmadığı ya da olsa da radyo keyfini sevenlerin yaptıkları eylemdir. elimin altında her türlü cihaz var ama bazen açar sadece radyo dinler keyiflenirim. özellikle sabahları ve geceleri daha keyifli oluyor. gün içerisinde yoğunluktan pek aklıma gelmiyor ya da kendi şarkı listemi açıp dinliyorum.

uncle grandpa

princess
cartoon network kanalının uncle granpa adlı çizgi filminin ana karakteri.

noel baba'nın erkek kardeşi ve aynı anda dünyadaki herkesin hem amcası hem de büyük babasıdır. genellikle kendinden haberi olmayan çocukların yardımına koşar. çocuklar başta yardımlarını önemsemezler ama sonra uncle granpa'yla harika maceralara atıldıklarını fark ederler.

bay suratsız, pizza steve, bel çantası ve gerçeğimsi uçan dev kaplan en yakın arkadaşlarıdır. "günaydın!" demeyi, fıstık ezmesini, çocuklara yardım etmeyi ve saçma, aptal maceralara atılmayı sever. karanlıktan korkar.

türk bilim insanlarının yeni bir gezegen keşfetmesi

blackandwhitememories
"Ankara Üniversitesi ve Ege Üniversitesi'nde görevli öğretim üyesi üç Türk bilim insanı ile bir doktora öğrencisi tarafından, Güneş sistemine 212 ışık yılı uzaklıkta, Jüpiter benzeri bir 'öte-gezegen' keşfedildi. Gezegene Türk ismi koymak istediklerini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Mesut Yılmaz, bununla ilgili bir oylama da yapılabileceğini kaydetti. Yrd. Doç. Dr. Yılmaz, 'Bildiğim kadarıyla Japonya, ABD, Fransa ve Kanada, keşfettikleri ilk gezegene bir isim verdiler. Bizde de neden olmasın? Böyle bir düşüncemiz var. Benim, 'Türk', 'Türk1' ve 'Atatürk' isimleri aklımdan geçti' ifadelerini kullandı."kaynak

taaşşuk-ı talat ve fitnat

mia
tanzımat dönemi sanatçısı şemsettin sami tarafından kaleme alınan, batı tarzında yazılmış ilk türk romanı~>.


sipoylır:

Talat, bir kalemde çalışmaktadır, işe gider gelirken tütün almak için uğradığı Hacı Babanın dükkanında onun üvey kızı Fıtnat'ı görür ve ona aşık olur. Fıtnat da kafes aralıklarından gördüğü Talat'a aşık olmuştur.

Titiz ve huysuz bir adam olan Hacı Babanın, evlatlığının dışarıya çıkıp kimseyle görüşmesine izin vermediğini öğrenen Talat, tek çareyi Fıtnat'a nakış gösteren Şerife Kadınla tanışmakta bulur. Bunun için de kız kılığına girerek ve Ragıbe adını alarak Şerife Kadının evine nakış öğrenmeye gider. Şerife Kadın, Fıtnat'la Ragıbe'yi tanıştırır.

Talat, Fıtnat'ın da kendisine aşık olduğunu anlayınca, ona kendisini Talat'ın kız kardeşi olarak tanıtır. Talat her gün kıyafet değiştirerek Fıtnat'ın evine gitmektedir.

Şerife Kadın, Üsküdar'da Toptaşı'nda bir konak sahibi zengin ve dul bir adam olan Ali Bey'le Fıtnat'ı evlendirmeyi düşünür. Fıtnat ise bu haberi duyunca çılgına döner. Ragıbe'ye bu haberi verdiği gün gerçek ortaya çıkar: Ragibe, Talat'ın kendisidir. İki genç şayet evlenemeyecek olurlarsa intihar etmeye karar verirler.

Fıtnat'a evdekiler bir hile yapar ve onu Ali Beyle nikahlarlar ve yazlığa gidiyoruz diyerek düğün evine götürürler. Gerçeğin farkına varan Fıtnat, kendini Ali Bey'e teslim etmez. Aralarındaki tartışma esnasında Ali Bey, Fıtnat'ın boğazından kopan ve elinde kalan muskayı açıp okuduğunda onun öz kızı olduğunu öğrenir. Ali Bey telaşla Fıtnat'ın odasına geri döndüğünde vakit çok geçtir, genç kız bir çakıyla intihar etmiştir. Bu arada Talat da gelir. O da sevgilisini kanlar içinde görünce dayanamaz ve ölür. Şuur kaybı geçiren Ali Bey de sadece altı ay yaşar.

*alıntı*

resim yapmak

ihtiras limani
Çeşitli boyalarla, kalemlerle yapılan görsel betimleme.

O kadar kötüydüm o kadar kötüydüm ki bütün derslerim 5 gelirken resim ve iş eğitimi dersim 3 gelirdi. 3 ü olana takdir verilmediği için hocam halime üzülür notumu yükseltirdi. (bkz:bakın bu dramdır). Sonra bir gün, karakalem bir şey çizmiştim, bir hayvan figürü içine gizlenmiş başka hayvanlar. okul sergisine çıkmıştı. Zirvem buydu ve zirvede bıraktım.

benmari

sos
çikolata eritmede kullanılan bir yöntem olmakla beraber bir yemek pişirme yöntemidir.

bir tencereye su eklenir ve ocağa alınır. tencerenin üstüne cam bir kap konulur. kabın içine çikolatalar konulur. çikolatalar kabın suyla temasından aldığı ısıyla erir. isteğe göre kap, suya temas etmeden, sadece sudan aldığı buharla da ısınabilir.

samuray

ihtiras limani
Japon asker sınıfı. Her ne kadar onurları, şerefleri ile bildiğimiz askeri sınıf olsalar da bir tür Kahraman gibi görülse de temelde derebeyleri tarafından himaye edilirlerdi ve onların bütün zulmünü de köylüye yansıtırlardı.

ahlakın temeli

ontolojik sancilarimin merhemi
insanın yaradılışında var ahlak. ama onu bulup çıkarmak akıl yolu ile pek mümkün değil. ancak ortada bir durum olduğunda toplumsal bazda düşünürsek ahlak bir şekilde ortaya çıkıyor. yani yaratılmış fakat insanın kendi kendine bulabileceği bir unsur değil. salt akıl, vicdan ile.. hepsi yanılır. sanırım antik yunanda hırsızlık yakalanıncaya kadar gayet sorunsuz.. dışarıdan hırsızlığa kötü bir bakış açısı yok. çal ama yakalanma tarzı. işte bulabilmek önemli. nasıl bilgiyi mutlak olarak bulamıyorsak ahlaki gösterecek bilgiyi de kendi başımıza mutlak olarak bulamayız bana göre. ahlak konusunda düşünelim. bir çocuğun ahlakı genellikle düşünüldüğünde bir çocuğun masumiyeti denir ya aslında çocuğun zihinsel yapısının almaya yönelik olduğundan bana göre. masumca alıyor kendine verileni. nasıl yetişirse öyle. ve genelde iyi olana yatkın bir yapısı vardır. tek başına yeterli değildir. içinde bulunduğu topluma kendi algıları çerçevesinde adapte olur. öğrenir. doğada toplumsal hayattan uzak bir çocuk ahlaki değerleri nasıl öğrensin ki... ancak vahşi doğayı öğrenir... ki toplumun ahlaki yapısı bireyi etkiliyor. koşullar ile beraber. fakat bu toplumun doğru olduğunu göstermez. roma medeniyetinde şahane bir ahlak yoktu. antik yunanda da. şimdi de insan eliyle gelen hiç bir olgu da tamamlanmış bir ahlak yok. insanın yaratılışında olan ahlakın yaratıcı tarafından bildirilenlerle ortaya çıkıp işlenmesi gerekir. edep işte. edep illa edep derler ya ilimden önce bile edep gelir.

friedrich wilhelm nietzsche

ontolojik sancilarimin merhemi
iflah olmaz nihilist. çoğu kez varoluşçuluğun köklerinden biri olarak addediliyor. tıpkı kierkegaard gibi. söz konusu akım daha sonra sartre ile zirve yaparken, bu üç ismin de birleştiği nokta, hayatı projeleştirmek mefhumuydu sanırım. yanılmıyorum, umarım. evet, ben de böyle düşünüyor ve ekliyorum: hayat, dinamik bir projedir. sonuçta nasıl bir şeyle karşılaşılacağı önceden hesaplanamaz. hesaplanmamalıdır da.

proudhon

tomakhontas
pierre-joseph proudhon.

mütevazı bir yaşam tarzına sahip, çoğu anarşiste nazaran. yaşamına genel olarak çiftlik işleri ile uğraşarak başlıyor. annesi, onun okumasında kararlı olduğu için 1820 yıllarında şehre göç ettikten sonra okula yazdırıyor onu. okul masrafları, babasının patronunun bir takım bağlantıları ile karşılanıyor. tabii bu belli bir yere kadar yetiyor. masraflar arttığından dolayı proudhon, yüksek öğrenimine devam edemiyor. basım işine giriyor...

biyografisinin kalanı için: [ingilizce] http://dwardmac.pitzer.edu/Anarchist_Archives/proudhon/wardbio.html

önemli eseri olan "mülkiyet nedir?": [fransızca] http://gallica.bnf.fr/ark:/12148/bpt6k111212d