Adam elinde jiletle çıkıp rakip futbolcuyu kesiyor bunun 10 katı onlara yapıldı ben de yapardım diyor adam akamdma lan bunun 10 katı mı var aq bir üst seviyesi keleşle sahaya çıkmak onu da mansur ya da türevi birisi yapar zaten. Rakip takımların taraftarından gördüğün öfkeyi seninle aynı işi yapan birinden neden çıkartıyorsun? Götün yiyorsa bir sonraki sene sakarya deplasmanında küfreden tribüne dalarsın jiletle.
Ayrıca güneydoğu takımlarına gösterilen bıdı bıdı denmiş. Ben saha hiç gaziantepspora yapılan bir şeyi hatırlamıyorum. Urfaspor da keza pek sıkıntı yaşamadı sanki maçlarda. Amedsporun sahasındaki maçlarda istiklal marşını ıslıklayan taraftarlarla bi ilgisi olabilir mi bu tepkinin? İnsanlar neden komşu şehirlere tepki göstermiyor da bize gösteriyorlar diye bi kendine dönüp bakar insan. Diğer türlüsü kolaycılık olur.
Uzunca bir yazı yazıp sildim. bu başlığın altına paragraflarca yazı yazabilirim aslında ama içimden gelmiyor. Çünkü Sadece lafta reklamlar uzay boşluğuna gidiyor.
İsviçre bankalarında hesapları, wall street'te hisseleri olan sözlük. O yüzden yazar maaşları da diğer sözcüklere göre oldukça iyidir, entari başına primler de cabası. Severek yazıyorum.
Doksanlı yılların ruhunu tamamen hissettiren şarkıdır. O dönemin tek güzel yanıdır Türk pop müziğine ait şarkılar. Hepsinin kendi içinde bir hikayesi, bir yaşanmışlığı olduğu için herkes içinde bir şeyler buluyordu.
Ne kadar inkar etsek de yıldız tilbe'nin arabeskle popun harmanı tarzının da bu şarkıyı ekstra sevmemizde büyük bir payı var.
Kimin "yanlış zaman, yanlış insan" deyince içinde bir hayaletle yüzleşmesi gerekmiyor...
Ne kadar inkar etsek de yıldız tilbe'nin arabeskle popun harmanı tarzının da bu şarkıyı ekstra sevmemizde büyük bir payı var.
Kimin "yanlış zaman, yanlış insan" deyince içinde bir hayaletle yüzleşmesi gerekmiyor...
(bkz:##77698)
bir tane yazar arkadaş demiş ki "diğer iktidarlar uçak yaparken bu adamlar yol yaparak mı başa geçti acaba? bi de bunu düşünmek lazım bence." çok kısa bır cevap vermek istiyorum türkiye'de ilk uçak konusunda nuri demirdağ kimdir bir baksın, türkiye'de ilk uçağın cumhuriyetin ilk yıllarında üretildiğini görecektir. ki kaldı kı mevzu uçak üretme mevzusu değildir, diğer iktidarlar dönemiden bakıcak olursakta hiçbir iktidar milletin malı olan şeker fabrikalarını üç kuruş paraya satmamıştır.
ve bence en önemlisi ise hiçbir iktidar döneminde türk silahlı kuvvetlerinin genelkurmay başkanına terör örgütü lideri denmemiştir.
bir tane yazar arkadaş demiş ki "diğer iktidarlar uçak yaparken bu adamlar yol yaparak mı başa geçti acaba? bi de bunu düşünmek lazım bence." çok kısa bır cevap vermek istiyorum türkiye'de ilk uçak konusunda nuri demirdağ kimdir bir baksın, türkiye'de ilk uçağın cumhuriyetin ilk yıllarında üretildiğini görecektir. ki kaldı kı mevzu uçak üretme mevzusu değildir, diğer iktidarlar dönemiden bakıcak olursakta hiçbir iktidar milletin malı olan şeker fabrikalarını üç kuruş paraya satmamıştır.
ve bence en önemlisi ise hiçbir iktidar döneminde türk silahlı kuvvetlerinin genelkurmay başkanına terör örgütü lideri denmemiştir.
otostopçunun galaksi rehberi'nde (the hitchhiker's guide to the galaxy - douglas adams) bahsi geçen gizemli sayı.
Bir ulusu yok etmek istiyorsanız içi boş inançlarla ve baskıcı zihniyetinizin eseri iki yüzlü ahlak kurallarıyla yetiştirin. Bundan daha büyük bir dinamit düşünemiyorum.
Son zamanlarda türeyen düşünme yetisini kaybetmiş, içiyle dışı bambaşka nesle bakarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız. Dünya üzerinde kişinin vicdanından daha üstün bir güç yoktur ki günah anlayışıyla hareket etmesinin bir mantığı olsun. Yetmiyor üstüne sürekli yargılamayı ve hor görmeyi öğreniyorlar. İnançla, içi bomboş bir dindarlığın bambaşka şeyler olduğunu fark etmek lazım yoksa kimin neye inanacağına kişi kendi karar verir. Dindar nesil adı altında her türlü ahlaksızlığı yaparken başkasını hor gören bir zihniyetin ülke için yararlı olacağına inanan varsa da aklıyla ilgili sorunları vardır.
Son zamanlarda türeyen düşünme yetisini kaybetmiş, içiyle dışı bambaşka nesle bakarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız. Dünya üzerinde kişinin vicdanından daha üstün bir güç yoktur ki günah anlayışıyla hareket etmesinin bir mantığı olsun. Yetmiyor üstüne sürekli yargılamayı ve hor görmeyi öğreniyorlar. İnançla, içi bomboş bir dindarlığın bambaşka şeyler olduğunu fark etmek lazım yoksa kimin neye inanacağına kişi kendi karar verir. Dindar nesil adı altında her türlü ahlaksızlığı yaparken başkasını hor gören bir zihniyetin ülke için yararlı olacağına inanan varsa da aklıyla ilgili sorunları vardır.
Bir Başarı öyküsü;
recep tayyip erdoğan (!)
yoktan varedilmiş bir servet.
nasıl edinmiş bu serveti?
süper kahraman olsa gerek.
yoktan varedilmiş bir servet.
nasıl edinmiş bu serveti?
süper kahraman olsa gerek.
Sesine, haline, tavrına, sözlerine aşık olduğum müthiş kadın ! Şarkıları insanı başka yerlere götürür. Tüm sinirimi, stresimi atabilirim hatta istersem sinirlenirim de.
tanım: latince kelimedir. kelime anlamı "bizim denizimiz"dir. akdenizin latince adıdır. roma imparatorluğu döneminde kullanıldığı için ve roma imparatorluğunun akdenizi tamamıyla kendi gölü haline getirdiği için böyle bir tanım üretilmiştir.
Amerikalı yapımcı ve yönetmen. Hepimizin bir şekilde hayatına dokunmuş olan the Walt Disney company ve disneyland'in kurucusudur.
"miki fareyi tanıdığım bütün kadınlardan daha çok seviyorum" diyebilme cesaretini göstermiş bir adam o.
disney'in mezarının yeri gizlidir ancak cesedinin bir nitrojen çözelti içinde dondurulmuş şekilde disneyland'de saklandığına dair şehir efsaneleri bulunur.
"miki fareyi tanıdığım bütün kadınlardan daha çok seviyorum" diyebilme cesaretini göstermiş bir adam o.
disney'in mezarının yeri gizlidir ancak cesedinin bir nitrojen çözelti içinde dondurulmuş şekilde disneyland'de saklandığına dair şehir efsaneleri bulunur.
1917 yılında Marcel Duchamp!ın R. mutt çakma adını kullanarak çeşme ismin vermesiyle sergilenip dada akımını başlatan klasik sanatı yıkan modern sanatı başlatan endüstriyel üründür.
Türk dil kurumu sözlüğünde bulunmayan sözcük. Enteresan. Etimolojik Kökeni konusunda da sağolsun gogıl hiç yardımcı olmuyor.
Neyse efendim. askerin kepiyle birlikte namusudur. En azından ben askerlik yaparken öyleydi. Şimdi nasıldır bilemiyorum.
Kelime olarak Neft ile bir ilişkisi var mı araştırmak lazım.
Neyse efendim. askerin kepiyle birlikte namusudur. En azından ben askerlik yaparken öyleydi. Şimdi nasıldır bilemiyorum.
Kelime olarak Neft ile bir ilişkisi var mı araştırmak lazım.
Davet beklenmemesi gereken uzay ötesi zirve.
Uslu bir çocuk olanlar yoda'yı bile görebilir.
Uslu bir çocuk olanlar yoda'yı bile görebilir.
üzerinden tam 27 yıl geçen dünya tarihinin görüp görebileceği en kapsamlı katliam hatta soykırım hareketi. 26 şubat 1992'de hocalı'da katledilen soydaşlarımızı rahmetle anıyoruz, mekanları cennet olsun, toprakları bol olsun. zalimlere ve zalimlerin zulümlerine çanak tutanlara da lanet olsun.
Gece ne kadar geç uyursam uyuyayım, sabah erkenden kalkarım çünkü uykuyu sevmiyorum ve uykunun zaman israfı olduğunu düşünüyorum. Mümkün olsa hiç uyumamayı seçerdim ama mecburiyetten üç beş saat uyuyorum işte hayatta kalmaya yetecek kadar.
Kamu sutopu: Uyku pişmanlıktır. HEhheh.
Kamu sutopu: Uyku pişmanlıktır. HEhheh.
faust kitabını tam 65 yılda yazmış yazar. son satırlarını ölüm döşeğinde yazdığı rivayet ediliyor.
bugün dolaşırken rastladım. 3 liraya satılıyordu. ardından, kafamda; hiçbir marifeti olmayanlar milyonları götürürken, koskoca fikir 3 liraya kadar inmiş düşünceleriyle markete girdim. tuvalet kağıtlarının, peçetelerin fiyatları gözüme ilişti. biri 8 lira diğeri 10 lira...
koca 65 yılın,
bir peçete etmedi,
aç ceketin cebini,
sok kalemini goethe.
bugün dolaşırken rastladım. 3 liraya satılıyordu. ardından, kafamda; hiçbir marifeti olmayanlar milyonları götürürken, koskoca fikir 3 liraya kadar inmiş düşünceleriyle markete girdim. tuvalet kağıtlarının, peçetelerin fiyatları gözüme ilişti. biri 8 lira diğeri 10 lira...
koca 65 yılın,
bir peçete etmedi,
aç ceketin cebini,
sok kalemini goethe.
müşfik kenter ve rutkay aziz gibi usta sesler varken radyo tiyatrosundan dahi zevkle dinlenir piano piano bacaksız.
yavaş yavaş bacaksız.
yavaş yavaş bacaksız.
Üstteki yazara cevap verir nitelikte bir entryi girildikten sonra, moderatör olan şahıslar bu tür entryleri 5 saat sonra silerse bir anlam ifade etmez o entryi kaldırması. Önemli olan zamanında kaldırmasıdır.
Ayrıca hakaret içeren bir entry görüpte o entrynin sahibine karşılama başlığı açan bir moderatör varken bu işler çok zor...
Ayrıca hakaret içeren bir entry görüpte o entrynin sahibine karşılama başlığı açan bir moderatör varken bu işler çok zor...
Filtre kahvenin yuvasıdır. French press içerisindeki bir etiyopya, içimin yağlarını eritmeye yeter. Bir an evvel kendisinden edinip kahve demlemeyi emin eller ile yapacağım.
O zaman ben de sana armağan edeyim kombiwankenobi :)
Peki ineklerin ve sığırların bundan haberi var mı?
Keyfi yerinde olmalı. Bu devirde hem sevip hem de sevilmek çok zor. Hep sürsün umarım. Ehheh.
Benim için varlığın temel ilkesi.
Deniz olmadan yaşayamıyorum. Ankara falan güzel şehir de deniz yok şehir dediğinde deniz olacak. En kötü bi su birikintisi falan olsun yani.
Deniz olmadan yaşayamıyorum. Ankara falan güzel şehir de deniz yok şehir dediğinde deniz olacak. En kötü bi su birikintisi falan olsun yani.
”Hiçbir heykeltıraş, hiçbir şair, ne Michelangelo ne de Dante, son ümitsizliğin jestlerini, kendini sağanak halinde yağan yağmura teslim etmiş, kendini korumak için parmağını bile oynatamayacak kadar kayıtsız ve yorgun olan bu yaşayan insan kadar güzel hissetmemi sağlayamazdı.”
bir kadının yaşamından yirmi dört saat
bir kadının yaşamından yirmi dört saat
İnsan içinde bu kadar derinlerde gerçekleşen bu sihirli olayın nesnel bir şey haline getirilmesine anlam veremiyorum.
Aşk, parmak izi gibidir.
Her insanda farklı ve değişkendir.
Aşkın tanımında bile her insan farklı şey söyler. Kimisi inanır kimisi inanmaz. Milyon fikir vardır.
O şeyi hissettiğiniz an itibariyle bakış açınız sanki yeni bir güncelleme gelmiş gibi değişir. Duygular öne çıkar.
Şu an bile anlatamıyorum ama siz bildiğiniz aşk tanımını alın.
Böyle bir Hissi insanlar sayılarla, bilimle nasıl açıklar komiğime gidiyor.
Aşk, parmak izi gibidir.
Her insanda farklı ve değişkendir.
Aşkın tanımında bile her insan farklı şey söyler. Kimisi inanır kimisi inanmaz. Milyon fikir vardır.
O şeyi hissettiğiniz an itibariyle bakış açınız sanki yeni bir güncelleme gelmiş gibi değişir. Duygular öne çıkar.
Şu an bile anlatamıyorum ama siz bildiğiniz aşk tanımını alın.
Böyle bir Hissi insanlar sayılarla, bilimle nasıl açıklar komiğime gidiyor.
“Ey yalnızlık! herkesin koynuna girip çıkarsın da, bir tek benimle mi düzenli bir ilişkin var.”
ece ayhan
ece ayhan
" sevdim onu, o da beni sevdi bir ara"
tff başkanı yıldırım demirören'in sahip olduğu şirket ile amerikalı ortağı bahis oyunları ihalesini kazandı. dünyada bahis ihalesini alan bir federasyon başkanı yok.
demirören istifa edecek gibi durmuyor, peki nasıl olacak bu iş? hiçbir şey olmasa da bu işe şaibe karışacak. yüzde 0,2 komisyon ile ihalede para nerden kazanılacak, zaten hakkında birçok spekülasyon dönen demirören nasıl bir savunma yapacak?
demirören istifa edecek gibi durmuyor, peki nasıl olacak bu iş? hiçbir şey olmasa da bu işe şaibe karışacak. yüzde 0,2 komisyon ile ihalede para nerden kazanılacak, zaten hakkında birçok spekülasyon dönen demirören nasıl bir savunma yapacak?
Nerde o eski Tübitak. Çok üzülüyorum. Ben küçükken Türkiye'nin en saygın kurumlarından biriydi, şimdilerde inşallah maşallah ile çalışmalarını sürdürmektedir Türkiye'nin bilim üssü(!).
Fenerbahçe'nin efsanevi futbolcusu. Lefter'den sonraki en büyük Fenerbahçeli.
en çok sonbahara yakışan, sarıdan mütevellit.
Herhangi bir yazara bir şarkı armağan et başlığındaki neredeyse tüm entarilerimi oylayan yazarın sayesinde yaptığımdır. Bu vesileyle de tüm yazarlara bir şarkı armağan edeyim o zaman.
fotoğrafçılıkta, içine duyarlı bir cam ya da kâğıt konulan, yassı ve ışık geçirmez kutu.
otomobilin, üzerine karoser oturtulan iskelet bölümü.
(bkz:Şasi numarası)
otomobilin, üzerine karoser oturtulan iskelet bölümü.
(bkz:Şasi numarası)
reisin sürekli vurguladığı "bu ce haa pe zamanında millet kuyruklarda gününü geçiriyordu. * söylemi kdv'li olarak geri geldi. hem de sanayağ, sigara ve gaz kuyruğu da değil, zerzavat kuyruğu.
sanayağ unilever yabancı sermaye, petrol çuş, sigara tekel, gaz petrol ofisi devlet kurumu.
maçan sıkıyorsa philip morris'i engelle. petrol de çuş (çok uluslu şirket) ambargonun kralını yersin.
velhasıl ülke 50 yıl geri gitti. bu teknoloji çağında haksız bölüşüm yüzünden millet patlıcan, lahana kuyruklarına giriyorsa, hem de bu alışverişler vesikaya bağlanıyorsa vay ülkemin haline!..
chp,o kuyrukları kimlerin yarattığını pekala biliyor. morison süleyman veta diğer adıyla çoban sülü abd emperyalizminin has adamıydı, verilen emirleri harfiyen yerine getiriyordu, işadamları da stok işlerini yerine getiriyordu.
emin olun ikinci ciham harbinde halkı savaşa sokmayan ismet paşanın karne döneminde bile zerzavat karneye bağlanmamıştı.
sayın akp'li cumhurbaşkanı, bu rejimin adı nedir?
altında kötülük aramayın, sadece merak benimki.
sanayağ unilever yabancı sermaye, petrol çuş, sigara tekel, gaz petrol ofisi devlet kurumu.
maçan sıkıyorsa philip morris'i engelle. petrol de çuş (çok uluslu şirket) ambargonun kralını yersin.
velhasıl ülke 50 yıl geri gitti. bu teknoloji çağında haksız bölüşüm yüzünden millet patlıcan, lahana kuyruklarına giriyorsa, hem de bu alışverişler vesikaya bağlanıyorsa vay ülkemin haline!..
chp,o kuyrukları kimlerin yarattığını pekala biliyor. morison süleyman veta diğer adıyla çoban sülü abd emperyalizminin has adamıydı, verilen emirleri harfiyen yerine getiriyordu, işadamları da stok işlerini yerine getiriyordu.
emin olun ikinci ciham harbinde halkı savaşa sokmayan ismet paşanın karne döneminde bile zerzavat karneye bağlanmamıştı.
sayın akp'li cumhurbaşkanı, bu rejimin adı nedir?
altında kötülük aramayın, sadece merak benimki.
Ben bu konuda biraz köşeli düşünüyorum, katılırsınız katılmazsınız. Türkiye son yıllarda özellikle siyasetçilerin söylev tarzları, üslupları sayesinde halk arasında siyasi görüşler ve ideolojiler üzerine bir bölünme yaşadı, yaşıyor.
Şu anda Türkiye'de apolitik yurttaşlarda dahil olmak üzere sol görüşlüler, sosyalistler, demokratlar ve kemalistler bir tarafta, faşistler ve muhafazakar ve akp yandaşı yuttaşlar bir tarafta. Bu durum iş hayatı dışında sosyal yaşamda insanların ideolojilerine olan bağlılıkları ve sosyal çevrelerini oluştururken ki özgürlükleri sınırında kendisini gösteriyor. iş hayatında ise bir "idare etme" durumu hakim. Çünkü hakim ideoloji ne ise insan kalabalıklarının bir anlamda çıkarları için ona tutunma refleksi var, bu maddi olur, mesleki olur başka türlü olur. Bu insanlarla çalışan muhaliflerde bir idare etme veya rengini belli etmeme halindeler.
Bence bu tam bir bölünmedir. Bölünme illaki sınırların değişmesi ve yönetimin ele geçirilmesi şeklinde olmayabilir. Bazen kalabalıklara, güçlü hatip özelliklerinizle öyle ötekileştirici ayrıştırıcı şeyler söyler ve bunu onlara inandırırsınız ki, geçim derdinde canı burnunda olan milyonlarca insan bir anda alt komşsusuna karşı düşmanlık beslemeye başlar. İşte ülke tam bunun sınırında bir bölünme halinde bence.
Şu anda Türkiye'de apolitik yurttaşlarda dahil olmak üzere sol görüşlüler, sosyalistler, demokratlar ve kemalistler bir tarafta, faşistler ve muhafazakar ve akp yandaşı yuttaşlar bir tarafta. Bu durum iş hayatı dışında sosyal yaşamda insanların ideolojilerine olan bağlılıkları ve sosyal çevrelerini oluştururken ki özgürlükleri sınırında kendisini gösteriyor. iş hayatında ise bir "idare etme" durumu hakim. Çünkü hakim ideoloji ne ise insan kalabalıklarının bir anlamda çıkarları için ona tutunma refleksi var, bu maddi olur, mesleki olur başka türlü olur. Bu insanlarla çalışan muhaliflerde bir idare etme veya rengini belli etmeme halindeler.
Bence bu tam bir bölünmedir. Bölünme illaki sınırların değişmesi ve yönetimin ele geçirilmesi şeklinde olmayabilir. Bazen kalabalıklara, güçlü hatip özelliklerinizle öyle ötekileştirici ayrıştırıcı şeyler söyler ve bunu onlara inandırırsınız ki, geçim derdinde canı burnunda olan milyonlarca insan bir anda alt komşsusuna karşı düşmanlık beslemeye başlar. İşte ülke tam bunun sınırında bir bölünme halinde bence.
türban, merve kavakçı rahmetli bülent Ecevit tarafından meclisten sepetlendiği günden itibaren siyasi ve politik bir aksesuar olmuştur. İktidarın bunca yıldır tek adam rejimiyle ülkede ağırlığını yaymasında da bir numaralı siyasi silahı olmuştur. Bunu kimse inkar edemez. Tabi ki bu hanımın yaptığını onaylamıyorum fakat kimse eski günlerdeki algıyla bu konuda tatlı su özgürlüğü yapmasın. türban siyasi ve politik bir kıyafettir bir anlamda üniformadır. ve ben türbanlıya karşı bunu bilerek ve bu yargılarla yaklaşırım, iletişim kurarım. Bu ne zaman değişir derseniz bu hükümet değişir gider, yerine daha birleştirici insanları ötekileştirmeyen ve geçmişteki hataları gelecekte iktidar olmak için kaşımayan bir ekip gelir o zaman bendeki bu algıda doğal olarak kaybolur. Kimsenin giyimine karışmam umurumda da olmaz. Ama kendi bireysel özgürlüğünü dogmalar üzerinden kısıtlayan bir insanın ki bu özellikle bir kadınsa, kadını cinsiyetçilik olarak algılamayın bir ülkedeki sosyal özgürlüğün ve medeniyetin simgesidir bir anlamda kadın. Dünya'da kadına seçme hakkını vermiş ilk ülkelerden birisinde sıkma baş kültürü beni her gördüğümde incitir ve yaralar.
Üç Oscarlı bir Billy wilder filmi.
Sunset boulevard, film noir türünün ilk ve en iyi örneklerindendir. siyah beyaz ve iyi bir kara filme kim hayır diyebilir ki!
Sunset boulevard, film noir türünün ilk ve en iyi örneklerindendir. siyah beyaz ve iyi bir kara filme kim hayır diyebilir ki!
geçmişte gençlik kollarından başlayarak ilçe ve il örgütlerinde içinde bulunduğum bir yapının olağan genel kurullarından otuz altıncısı. hariçten gazel okuyanlar kadar yorum yapmaya hakkım olmadığını düşünüyorum. tek söyleyebileceğim satın alınan delegeler gibi saçma sapan argümanlar üretenler akp ile, mhp ile falan karıştırıyorlar sanırım chp'yi. evet delegeleri etkilemek için girişimlerde bulunulur. bu gayet olağandır. ancak oyları hiçbir zaman satılık olmaz. zaten beğenmeyen partiden ayrılır yeni bir parti falan kurar. ayrıca unutmayalım ki cumhuriyet tarihinde demokrat partiden başlayarak büyük partilerin kemik kadrosu chp kökenlidir.
Aramızdan ayrılışının dördüncü beşinci altıncı yılı ne olursa olsun çok zoruma gidiyor. Onun zamanına yetişememek çok üzüyor. Yaşamak isterdim.
Zaman gelince ve sen gidince;
Yüzüme son bahar gelir kapanır çiçekler
Şehri hüzün basar sen terk edince
Bütün bayraklar çekilir kısalır cümleler
Görsen inanmazsın nasıl durur bekler zaman
Yeniden dönmeni milyon kez anlatsam
Hayal edemezsin uçmaz kuşlar
Düşer yapraklar sararır kitaplar
Radyolar çalmaz küser bana bütün bu şehir
Zaman gelince ve sen dönünce;
Yüzüme yaz gelir doğar yeniden güneş
Şehir bir senin olur burda olunca sorma
Sen farketmeden bir anlam kazanır saatler
Görsen inanmazsın nasıl durur bekler zaman
Yeniden dönmeni milyon kez anlatsam
Hayal edemezsin uçmaz kuşlar
Düşer yapraklar sararır kitaplar
Radyolar çalmaz küser bana bütün bu şehir
Fikri karayel
Yüzüme son bahar gelir kapanır çiçekler
Şehri hüzün basar sen terk edince
Bütün bayraklar çekilir kısalır cümleler
Görsen inanmazsın nasıl durur bekler zaman
Yeniden dönmeni milyon kez anlatsam
Hayal edemezsin uçmaz kuşlar
Düşer yapraklar sararır kitaplar
Radyolar çalmaz küser bana bütün bu şehir
Zaman gelince ve sen dönünce;
Yüzüme yaz gelir doğar yeniden güneş
Şehir bir senin olur burda olunca sorma
Sen farketmeden bir anlam kazanır saatler
Görsen inanmazsın nasıl durur bekler zaman
Yeniden dönmeni milyon kez anlatsam
Hayal edemezsin uçmaz kuşlar
Düşer yapraklar sararır kitaplar
Radyolar çalmaz küser bana bütün bu şehir
Fikri karayel
Jehan barbur'un yorumu da dinlemeye değer.
yonca evcimik'in 1991 yılında çıkarttığı abone albümünden neredeyse hiç kimsenin bilmediği muhteşem bir şarkıdır. anısı, hatırası yanımda büyüktür. bence bir şans verin dinleyin.
sen hep dört mevsim açan gülsün,
bekle sonbaharda geleceğim...
sen hep dört mevsim açan gülsün,
bekle sonbaharda geleceğim...