sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

zeitgeist
zahir'in peşinden gittik bir vakit, zan'ımız kadar adımda öğrendik sonra yolda değilsek yürümek boşa, efsane bildik yanıldık, hayy'dan gelip hu'ya dönemedik tükendik. kimse bilmedi ahvalimizi, biz de bilmedik şerait'i yanıldık. bir adam, bin adım, tek nefes, katre-i ateş, zülfün teli, bad-ı saba dolandı ele sustuk.

vazgeçmekten vazgeçtik, ateşe koştuk, yandık da daha küle dönemedik..

eyvallah.

azrailin regl donemi
çok iyiyim lan. dibine kadar özgür hissediyorum. fark ettim ki asıl özgürlük kaybetmekten korkmamakmış. ailem de dahi kaybetmekten korktuğum ne bir arkadaşım ne de başka bir insan var. söz konusu canlı ise kaybetmek kaderdir zaten. bu hayatta her şey gelir insanın başına. sonra anlarsın ki ölüm bile basit bir olay, sonuçta yaşama içgüdü ile barınan bencil varlıklarız. sözde duygusal canlılarız ama var olmak adına her şeyi yapıyoruz. bunları görünce bir robot gibi delicesine çalışmayı diğer yandan da tutkularımı sürekli diri tutmayı öğrendim.

çok ilginç.. hayatımızın her döneminde sarsıcı tecrübeler yaşıyoruz. her tecrübe bizi sağlamlaştırıyor ve hayat karşı yansıttığımız rengi daha belirgin kılıyor. her tecrübeden sonra akıllanıyoruz ve bir daha hata yapmamaya karar veriyoruz ama bu sefer yine ve yeniden yeni bir tecrübe geçiriyoruz. bir sonraki adımı hiç bir zaman kestiremiyoruz. öngörülü oluşumuz az buçuk kurtarıyor, bizi aziz yapmıyor.

gerçek hayatta önce test çözüyoruz sonra dersi alıyoruz. hayatımız son nefese kadar hep bu şekilde devam ediyor. insan doğasına uygun ama sinir bozucu. zaten insanın ütopyaları da doğasına aykırıdır her daim.



mars yolcusu
Neyi birazcık ciddiye almaya kalksam ya bir gülme geldi hep ya da ağlama.
Öyle öyle devirdim dante'nin altını özenle çizdiği yaşı.

-kitap alıntısı
ihtiras limani
Bir köprü başında durmuş güneşin batışını izliyorsun nehrin denizle buluştuğu ufukta. Gelip geçenlerden biri gelip duruyor, seninle izliyor güneşin batışını ve çekip gidiyor sonra. Ne deniz ne yol ne nehir seni alıp götürür. İçindeki aşk güneş gibi çekip gider. Doğan ay yalnızlığındır, sensindir ama aşktan sızan ışıktan ne kadar payını aldıysan o kadar. Kendiliğini yeniden sevmektir yalnızlık başkasını sevmek için dans pistinden kendi yerine geçip dinlenmekten fazlasına yaramaz bu zamanda. Bırakın ellerinizi bırakan bıraksındır.
ihtiras limani
çırpındıkça battığın bir şeyin içindeysen ya orayı parçalamak ya da uzanacak eli tutmak zorundasın. ısrar ettiğin yolun yanlışlığını anlamak için fazla zamanın yok, ölürsün ve yeniden var olman ancak başka biri olabilmene bağlı.
odile
Kendini çok ama çok kötü-zayıf hissettiğinde, sonradan pişman olacağını bildiğin şeyler yapmamak zormuş.
Zoru sevmem.
azrailin regl donemi
peşin edit: ay ben küfür sevmem' diyenler! entry fena halde nefret ve küfür içerir. yol yakınken geri dönün.

dünden beri deli gibiyim ulan! sebebi de bağzı mesleklerin insan sağlığına zarar vermesi ama bunun hiç önemsenmemesi!

ulan amına koduklarım sistemine çekiç soktuklarım!! alayınız amk ben. ulan adamı görüyorsun gözlerin kanlanmış yapma bu mesleği diyorsun " ekmek parası" diyor bana. sikerim lan öyle ekmek parasını.

ulan insan hayatı ve sağlığı bu kadar mı önemsiz! işe yeni başlayan da diyor 'ya gözlerim/ellerim vs şöyle böyle oluyor', "alışırsın ya, hem tabi ki olacak bize de oldu" gibi bir cevap alıyor.

nefret ediyorum lan bağzı mesleklerden. ben de zamanında birkaçını yaptım ve midem kalkıyor adını duyunca.

kaynak başka yöntemlerle yapılsın amk! o gözde oluşan kanamaların geri dönüşü yok:!
inşaatlar olmasın amk! prefabrik evler yapın lan şerefsizler! inşaattan düşüp ölen sakatlanan insanlar var. o toz toprağa sürekli maruz kalıp gözünden ve ciğerlerinden sıkıntı yaşayanlar var. demirin üzerine düşmesiyle gözünü, yüzünün meziyetini kaybedenler var!

kapalı alanlarda havalandırma bulundurmayan fabrikaların amına koyayım.
çay molası olmayan, aslında işçi motivasyonunun kendilerine iyi anlamda bir dönüşü olduğunu bilmeyen para babalarının amk!
işçinin özel hayatını, planlarını programını önemsemeyen ve zart diye mesai çakan işverenlerin amına koyayım!

amına koyayım amına koyayım ve son olarak yine amına koyayım.

dağılın lan zaten sinirliyim!
monster degree
Asla sakin mizaçlı biri olmadığımdan sevmeyenim çok. Neyse ki asla bunu dert edecek karakterde de olmadığımdan umursamıyorum.

24 saatimin 1 saati sükûnet içinde geçiyorsa bu huzurumu da hayvanlarıma vermeyi tercih ediyorum çünkü her şeyin en iyisini yalnızca onların hak ettiklerini düşünüyorum. Beni bunun aksine ikna edebilecek bir 'insan' evladı henüz portakala bile düşmedi.
siz hepiniz ben tek
Michel de Montaige diye birinin söylediği idda edilen bir söz var, internette dolaşan. O söylememiş olsa bile doğru bir söz.
Aslında insanlar seni hayal kırıklığına uğratmıyor.
sadece sen yanlış insanlar üzerinden hayal kuruyorsun.
İnsan belirli bir olgunluğa eriştikten sonra, kimse onu hayal kırıklığına uğratamıyor emin olun.
a12345
Yaptıktan sonra düşünüyorum bazen ve bu huyumdan nefret ediyorum.

Genelde aldığım kötü kararlar hep anksiyete ataklarım altında çıkıyor. Biraz oturup sakince düşünsem belki çok güzel olacak ama yok, illa ortalığı yıkıp, çekip gideceğim ve sonra düşüneceğim. En kötü yanı da tükürdüğümü yalıyor gibi görünmem.

Yazmak benim için her şey. İyi ya da kötü işte... Ama şu öfkeli anlarımda karar verme huyumdan nasıl kurtulacağımı bilmiyorum maalesef. Oysaki birkaç sene öncesine kadar ' 5 düşünüp bir hareket eden adam ' derlerdi benim hakkımda. Bir şeyler adamı değiştiriyor.

Sagopa kajmer'in bir şarkısında çok güzel bir söz vardı bu durum özetleyen :

Yaşama dahil oldukça sistemlerin aynı kalmaz.
monster degree
Koyulduğum yer ve tarafıma duyulan güvenin aslında sıfır noktasında olduğunu hissettiğim an ilk otobüse atlayıp gidiyorum.

Bu hep böyle olmuştu, bundan sonra da böyle olacak.
kozmos
içip ayılmamak, uyanıp uyanmamak istiyorum. ateş başında arkadaşlarla sohbet edip şarap içerken sızmak istiyorum. bir sahil kasabasında yaşayan nüdist bir aile tarafından evlatlık edinilmek istiyorum.
frante
üç çeyrek.

yemek disiplini üst düzey olan bir ailede büyüdüm. yemek saatleri bellidir ve iştirak etmemenin cezası büyüktür. şu an babamın yanına yarım kilo otla gidip "sar da içek be kanka" demem, eve üç çeyrek kokoreç söylememden daha kolay görünüyor.
ontolojik sancilarimin merhemi
geçen gecelerde bir manzaraya tanık olmuştum. Mesele durumdan çok, o durumdan sonra söylediğim şeydi. "Benimkiler de dert mi?" demiştim. Şu gayet açık ki, "Benimkiler de dert mi?" diyen bir insan, "Seninkiler de dert mi?" de diyebilir. Kaldı ki bu insan, diğer birçok insanın henüz yaşamamış olduğu acıları yaşamışken ve tarifi zaman zaman mümkün olmayan dertlerle baş başa kalmışken... Peşin hüküm insanları rahatlattığı gibi, onları fazla düşünme yükünden de kurtarır. Düşünmeyi sevmeyen bir insan nadiren dinlemeyi sever bence. Bu !
ihtiras limani
insan kirlenir, şiir susar. anlamsızlaşır güç gösterileri, başkasına cazip kılan şekillerin içini doldurma hevesleri susar. yüzüne tutulan ve tutulacak bütün ışıklardan kaçma dürtüleri, bütün apoletleri sökülmüş bir ruh, çırılçıplak. yutkunmaların geçmişte bir zaman, başka türlü hissettiğin anlardan bir başka seni çekip alıp, seni ona inandırmaya çalışırken tokat gibi çarpan hatıraların yine de yüzüne bakıp çaresizlik ile susamışlık arasında bırakan bir anlamı var. ışığı sönüyor yine her şeyin, gün kararıyor. acizliğim, yakıyor içimi.
5 /