ölmüş... o kadar üzülüyorum ki buna... bir zamanlar evimdi burası...
shoegaze - dream pop - post rock ve neo psychedelia arasında gidip gidip gelen istanbul çıkışlı müzik grubu
dönüp dolaşıp kendimi burada buluyorum şeytan tüyü müdür nedir
Evet gençler. Aylar sonra bu entrymle herkese, başta evim zengin sözlük'e merhaba diyorum. 1 aydır hayatım laboratuvarda ve hastanede geçiyor... Bu hastalıkla savaşın yılmaz fedailerinden biri olarak sizinle paylaşmak istediğim birkaç şey var. Çoğu bildiğiniz şeyler, ama bilmediğiniz şeyler de olabilir yazımda.
1) Bu virüsten gerçekten korkun. İnanılmaz ötesi bir hızlı bulaş gücü var. Hele ki gırtlak mukozasına yerleşti mi ciğerlere inmesi çok ama çok hızlı bir şekilde gerçekleşiyor.
2) sanıldığı gibi sadece yaşlıları vurmuyor. Türkiye'deki genç ölümler insanı hayrete düşüren cinsten. 20-30 yaş arası çok entübe hasta var.
3) kronik rahatsızlıkların bir dezavantaj olduğu doğru. Lakin kronik rahatsızlığım yoksa ölmem veya entübe olmam derseniz, hayatınızın hatasını yaparsınız.
4) virüsün havada asılı kaldığı veya sıçradığı ise tamamen safsatadan ibaret. Virüsler asılı kalmaz ya da sıçramaz. Pire deği ya bu.
5) bir hastadan virüsü direkt almak ile hastanın dokunduğu veya virüsünü bir şekilde bulaştırdığı yerden almanız arasında fark var. İnsan bünyesindeki virüs inanılmaz güçlü ve yaşam formları çok aktiftir. Lakin virüsün dışarıdaki canlılığı zaman geçtikçe azalır ve zayıflar. Tabii bu demek değil ki gidin dokunduğu yere dokunun. Siz her türlü bu virüsten uzak durun.
6) virüsler aslında bizi öldürmek istemezler. Çünkü bizim ölümümüz demek, onların ölümü demektir. Peki o zaman neden ölüyoruz? Çünkü, bu virüsü tanımıyoruz... Virüs de bizi tanımıyor. Muhtemelen bizi hâlâ yarasa zannediyor. Biliyorsunuz. Yarasa bu virüsü taşıdığı halde bu virüsten ölmeyen bir canlı. Virüs insandan insana yayıldıkça muhtemelen öldürücü özelliğini kaybedecek.
Peki ne yapmalıyız?
1) öncelikle evde bile kalsak elleri dirseklere kadar 20-30 saniye boyunca sabunla yıkıyoruz. Tırnak içlerini ve aralarını güzelce sabunluyoruz. Sabun virüse ne yapar? Öldürür. Virüslerin dış katmanı yağdır. Bildiğiniz yağ. Zeytinyağı neyse virüsteki yağ da odur. Biliyorsunuz ki yağlar suda çözünmez, sabun bir tuzdur ve tuz yağı çözer. Dış katmanı yok olan virüsün de tabiri caizse içi dışına çıkar.
2) dışarı asla çıkmıyoruz. Tabii bu pek mümkün değil. Çünkü dünya lideri ve Avrupa'nın kıskandığı ülkemizin vatandaşları olarak erzak almak, fatura ödemek, kredi kartına para yüklemek, para çekmek zorundayız.
3) sosyal mesafeyi iyi ayarlıyoruz. Gerçi bu da imkansıza yakın bir şey. Az buçuk türk insanının profilini ve kültürel kapasitesini biliyorsunuz. Geçen gün para çekerken dallama ve hatta afedersiniz dalyarağın teki o pis elleriyle maskesini boğazına kadar indirip, sigarasını içip, yüzüme yüzüme üfleyip maskesini tekrar taktı. Şimdi ben senin takacağın maskeyi sikeyim demek isterdim ama diyemiyorum çünkü RTÜK ceza kesiyor. Neyse siz elinizden geldiği kadar 2 metre uzak olun insanlardan. Hâlâ yere tükürmek için maskesini açıp, tükürdükten sonra maskesini geri takan hoşaf kazanları ile dolu ortalık. Siz onu 3 metre yapın.
4) maske takmadan asla ve kat'a dışarı çıkmayın. Maskeyi taktıktan sonra, burun kısmını yanlardan kapatın ki hava girmesin. Maskeyi ikide bir ellemeyin. Çıkarırken bez kısmından değil, ip kısmından çıkartın. Hatta gerekirse güneş gözlüğü falan bile takın. Göz de bulaşma yollarından biri.
5) eldiven takın. Atm, asansör, para vb. gibi şeylere eldivenle dokunun. Hatta asansör kapılarını dirseğinizle açın.
6) dışarı çıkarken tişört gibi şeyler değil, gömlek gibi yanlardan çıkacak şeyler giyin. Tişörtü çıkarırken ağzınıza, burnunuza değiyor illaki.
7) eve geldiğinizde derhal banyoya girin ve kıyafetlerinizi kirli sepetine atın. Ellerinizi, hiçbir yere dokunmadan 20-30 saniye yıkadıktan ve duruladıktan sonra. Gözlerinizin altını, burun ve dudak arasını (bıyık) sabunlayın. Telefon ve ev anahtarını da kolonya ile silin.
8) evinizi 2 saate bir olmak üzere 20 dakika havalandırın.
9) saat 12-7 arasında muhakkak uykuda olun. Geceler boyu İnternet, televizyonda kalmayın. Bu bir tatil değil. Ortada doğa ile ciddi bir savaş var. Doğa ana homo sapiensi yok etmeye ant içmiş şekilde saldırıyor. Önce doğa ananın virüs silahını yok edip sonra onunla masaya oturmamız lazım. Sizin bu saatler arası uykuda kalmanız virüse karşı bir silah. Bu işin şakası yok.
10) sigara kesinlikle içmeyin. Gerekirse krizden geberin, eliniz ayağınız titresin. Yoğun bakımda bir tek nefes için çırpınan hastaları görseniz, sigara krizinin hiçbir şey olmadığını anlarsınız.
11) su tüketimini arttırın. Günde içtiğiniz su miktarını en az 4-5 bardak arttırın. Öyle ki çişiniz su renginde olsun.
12) marketten aldığınız her ambalajlı şeyi su ve sabunla yıkayın.
13) elleriniz yokmuş gibi yaşayın. Sakın ola ki dalgınlıkla ağzınıza, burnunuza dokunmayın.
14. Ve son madde) bu virüsü hafife almayın ama saçma sapan paranoyalar geliştirmeyin. Psikoloji bağışıklık sistemi üzerinde çok etkili. Korkmak iyidir. Ama fazlası zarardır.
Umarım bu kabusu en az zararla atlatırız. Sağlık ve sevgi dileklerimle...
1) Bu virüsten gerçekten korkun. İnanılmaz ötesi bir hızlı bulaş gücü var. Hele ki gırtlak mukozasına yerleşti mi ciğerlere inmesi çok ama çok hızlı bir şekilde gerçekleşiyor.
2) sanıldığı gibi sadece yaşlıları vurmuyor. Türkiye'deki genç ölümler insanı hayrete düşüren cinsten. 20-30 yaş arası çok entübe hasta var.
3) kronik rahatsızlıkların bir dezavantaj olduğu doğru. Lakin kronik rahatsızlığım yoksa ölmem veya entübe olmam derseniz, hayatınızın hatasını yaparsınız.
4) virüsün havada asılı kaldığı veya sıçradığı ise tamamen safsatadan ibaret. Virüsler asılı kalmaz ya da sıçramaz. Pire deği ya bu.
5) bir hastadan virüsü direkt almak ile hastanın dokunduğu veya virüsünü bir şekilde bulaştırdığı yerden almanız arasında fark var. İnsan bünyesindeki virüs inanılmaz güçlü ve yaşam formları çok aktiftir. Lakin virüsün dışarıdaki canlılığı zaman geçtikçe azalır ve zayıflar. Tabii bu demek değil ki gidin dokunduğu yere dokunun. Siz her türlü bu virüsten uzak durun.
6) virüsler aslında bizi öldürmek istemezler. Çünkü bizim ölümümüz demek, onların ölümü demektir. Peki o zaman neden ölüyoruz? Çünkü, bu virüsü tanımıyoruz... Virüs de bizi tanımıyor. Muhtemelen bizi hâlâ yarasa zannediyor. Biliyorsunuz. Yarasa bu virüsü taşıdığı halde bu virüsten ölmeyen bir canlı. Virüs insandan insana yayıldıkça muhtemelen öldürücü özelliğini kaybedecek.
Peki ne yapmalıyız?
1) öncelikle evde bile kalsak elleri dirseklere kadar 20-30 saniye boyunca sabunla yıkıyoruz. Tırnak içlerini ve aralarını güzelce sabunluyoruz. Sabun virüse ne yapar? Öldürür. Virüslerin dış katmanı yağdır. Bildiğiniz yağ. Zeytinyağı neyse virüsteki yağ da odur. Biliyorsunuz ki yağlar suda çözünmez, sabun bir tuzdur ve tuz yağı çözer. Dış katmanı yok olan virüsün de tabiri caizse içi dışına çıkar.
2) dışarı asla çıkmıyoruz. Tabii bu pek mümkün değil. Çünkü dünya lideri ve Avrupa'nın kıskandığı ülkemizin vatandaşları olarak erzak almak, fatura ödemek, kredi kartına para yüklemek, para çekmek zorundayız.
3) sosyal mesafeyi iyi ayarlıyoruz. Gerçi bu da imkansıza yakın bir şey. Az buçuk türk insanının profilini ve kültürel kapasitesini biliyorsunuz. Geçen gün para çekerken dallama ve hatta afedersiniz dalyarağın teki o pis elleriyle maskesini boğazına kadar indirip, sigarasını içip, yüzüme yüzüme üfleyip maskesini tekrar taktı. Şimdi ben senin takacağın maskeyi sikeyim demek isterdim ama diyemiyorum çünkü RTÜK ceza kesiyor. Neyse siz elinizden geldiği kadar 2 metre uzak olun insanlardan. Hâlâ yere tükürmek için maskesini açıp, tükürdükten sonra maskesini geri takan hoşaf kazanları ile dolu ortalık. Siz onu 3 metre yapın.
4) maske takmadan asla ve kat'a dışarı çıkmayın. Maskeyi taktıktan sonra, burun kısmını yanlardan kapatın ki hava girmesin. Maskeyi ikide bir ellemeyin. Çıkarırken bez kısmından değil, ip kısmından çıkartın. Hatta gerekirse güneş gözlüğü falan bile takın. Göz de bulaşma yollarından biri.
5) eldiven takın. Atm, asansör, para vb. gibi şeylere eldivenle dokunun. Hatta asansör kapılarını dirseğinizle açın.
6) dışarı çıkarken tişört gibi şeyler değil, gömlek gibi yanlardan çıkacak şeyler giyin. Tişörtü çıkarırken ağzınıza, burnunuza değiyor illaki.
7) eve geldiğinizde derhal banyoya girin ve kıyafetlerinizi kirli sepetine atın. Ellerinizi, hiçbir yere dokunmadan 20-30 saniye yıkadıktan ve duruladıktan sonra. Gözlerinizin altını, burun ve dudak arasını (bıyık) sabunlayın. Telefon ve ev anahtarını da kolonya ile silin.
8) evinizi 2 saate bir olmak üzere 20 dakika havalandırın.
9) saat 12-7 arasında muhakkak uykuda olun. Geceler boyu İnternet, televizyonda kalmayın. Bu bir tatil değil. Ortada doğa ile ciddi bir savaş var. Doğa ana homo sapiensi yok etmeye ant içmiş şekilde saldırıyor. Önce doğa ananın virüs silahını yok edip sonra onunla masaya oturmamız lazım. Sizin bu saatler arası uykuda kalmanız virüse karşı bir silah. Bu işin şakası yok.
10) sigara kesinlikle içmeyin. Gerekirse krizden geberin, eliniz ayağınız titresin. Yoğun bakımda bir tek nefes için çırpınan hastaları görseniz, sigara krizinin hiçbir şey olmadığını anlarsınız.
11) su tüketimini arttırın. Günde içtiğiniz su miktarını en az 4-5 bardak arttırın. Öyle ki çişiniz su renginde olsun.
12) marketten aldığınız her ambalajlı şeyi su ve sabunla yıkayın.
13) elleriniz yokmuş gibi yaşayın. Sakın ola ki dalgınlıkla ağzınıza, burnunuza dokunmayın.
14. Ve son madde) bu virüsü hafife almayın ama saçma sapan paranoyalar geliştirmeyin. Psikoloji bağışıklık sistemi üzerinde çok etkili. Korkmak iyidir. Ama fazlası zarardır.
Umarım bu kabusu en az zararla atlatırız. Sağlık ve sevgi dileklerimle...
hazirana kadar sabredelim diyorum ben. belki yılın ilk yarısı olan bütün bu puştlukları yılın diğer altı ayı bertaraf eder de rahat bir oh çekeriz. yaz gelir çiçekler açar biz yine neşelenir dertleniriz.
kaç gündür evde olmanın bana verdiği yetki ile artık düşüne düşüne kendimi şizofrene çevireceğim. duvarlar bir süre konuşuyormuş gerçekten. şikayetçi miyim? kesinlikle hayır. her fırsatta keşke evde olsam diyen biri olarak kendime şikayeti hak görmüyorum ancak bazı düşünceler artık beynimi kemiriyor. daha kötüsü bu düşüncülerin doğru olduğunu da biliyorum. of. çok zor işler.
2003-2008 yılları arasında hotmail maillerinde dolaşan spam mesajları okumuş kişidir. muhtemelen bilmem hangi mesajı 4 kişiye göndermezse cinlerden dayak yiyeceğine de inanmıştır.
İnsanı Yardım ve ekip çalışması konusunda halkı bir araya toplayan fakat politik kısmını sorgulatan deprem.
Büyük geçmiş olsun.
Büyük geçmiş olsun.
Cumhuriyetin ilk üniversitesi.
siyasal bilgiler fakültesiyle, ziraat fakültesiyle, veterinerlik fakültesiyle, dil tarih-coğrafya fakültesiyle kendinden sonra kurulan pek çok fakültenin, üniversitenin altyapısına yardımcı olmuştur.
Bu aralar yeniden açılan sözlüğü ile sosyal mecraya yeniden merhaba demiştir.
siyasal bilgiler fakültesiyle, ziraat fakültesiyle, veterinerlik fakültesiyle, dil tarih-coğrafya fakültesiyle kendinden sonra kurulan pek çok fakültenin, üniversitenin altyapısına yardımcı olmuştur.
Bu aralar yeniden açılan sözlüğü ile sosyal mecraya yeniden merhaba demiştir.
Romalılar imparator sezar'ı çok güçlü ve zeki buluyormuş. Bu yüzden böyle birisinin normal bir doğumla dünyaya gelebileceği inanılmadığından, halkın arasında sezar'ın annesinin karnı kesilip dünyaya bu şekilde geldiğine dair fısıltılar dolaşmaya başlamış.
Günümüzdekli sezaryen doğum olarak bilinen doğum şeklinin ismi de buradan gelmektedir.
Günümüzdekli sezaryen doğum olarak bilinen doğum şeklinin ismi de buradan gelmektedir.
Zülal, Arapça kökenli bir isimdir. Zülal, soğuk, akıcı ve tatlı su demektir. Zülal, her şeyin katkısız ve saf olanı demektir
aziz dostum.
Beni benden almışlar da aralarında bölüşmüşler gibi, hızla eksilmeye başlıyordum. İnsanı insan eksiltir diye düşünüyordum, nasıl çoğaltırsa.
Sonsuzluğa Nokta - Hasan Ali Toptaş
Sonsuzluğa Nokta - Hasan Ali Toptaş
Bir insan kendini Napolyon sanıp bundan da mutluluk duyabiliyorsa, onu sözde tedavi edip mutsuz kılmak doğru mu?
Sırf çoğunluğun normallik anlayışına ters düşüyor diye birine deli yaftası yapıştırıp onu bir tımarhaneye kilitlemek insanlık dışı değil mi? Neden insanları değiştirmektense insanlara dünyayı değiştirecek gücü vermeyi denemiyorsunuz?
"Ya deliler haklıysa!" "Delilere özgürlük!"
Tatlı rüyalar - alper canıgüz
Sırf çoğunluğun normallik anlayışına ters düşüyor diye birine deli yaftası yapıştırıp onu bir tımarhaneye kilitlemek insanlık dışı değil mi? Neden insanları değiştirmektense insanlara dünyayı değiştirecek gücü vermeyi denemiyorsunuz?
"Ya deliler haklıysa!" "Delilere özgürlük!"
Tatlı rüyalar - alper canıgüz
Sıkıldım artık yalandan, umursamazlıklardan. Ciddi bir şekilde gerçekten artık yıldım. En yapmaz diyeni bile en ön safta yerini alıyor allah kahretmesin. Ve gerçekten yapmaz dediğin kişiden korkacaksın en yakının olsa bile. Bu kısa hayatım bana kimseye güvenmemeyi öğretti. ve yine bu hayatım ne kadar doğru bir şey yaptığımı gösterdi.
Allahın belaları benim davrandığım gibi belki ablanız, babanız davranmamıştır. Kendinize gelin. Ağzınıza burnunuza sıçıcam ya.
Allahın belaları benim davrandığım gibi belki ablanız, babanız davranmamıştır. Kendinize gelin. Ağzınıza burnunuza sıçıcam ya.
İçki içmek anlamına gelen trakyaca söz. Kullanması çok keyiflidir.
Ör.
Hadi bakem piiz yapalım adaş.
Ör.
Hadi bakem piiz yapalım adaş.
sinema film izlemek içindir allahın belası çiftler. bir gün birilerine gerçekten kaynar su dökeceğim allah kahretmesin.
''Atlatacaksın.''
''İyileşeceksin.''
''Emin ol iyileşeceksin.''
''İyileşmek mi?'' dedi Frida. Ama ben hasta değilim ki. Kırık döküğüm. Aynı şey değil, anlıyor musunuz?''
''İyileşeceksin.''
''Emin ol iyileşeceksin.''
''İyileşmek mi?'' dedi Frida. Ama ben hasta değilim ki. Kırık döküğüm. Aynı şey değil, anlıyor musunuz?''
Ya gerçekten şu yalanın allah belasını versin.
Anında insandan soğutur mu? Anında soğutur.
Ne gerek var yani. Üzmemek gibi bahaneleri olanlara ayrı bir gıcığım. Biraz açık sözlü olsun insanlar. Ne olur.
Anında insandan soğutur mu? Anında soğutur.
Ne gerek var yani. Üzmemek gibi bahaneleri olanlara ayrı bir gıcığım. Biraz açık sözlü olsun insanlar. Ne olur.
“Ama benim gibi insanların zayıf yanı da her şeyi fark etmek olduğunu söylüyorum.
Fazla bilmek mutsuzluk getiriyor. “Ne mutlu cehaletin koruyucu rahmi
içinde bir cenin gibi büzülüp yatanlara” diyorum.”
livaneli
Fazla bilmek mutsuzluk getiriyor. “Ne mutlu cehaletin koruyucu rahmi
içinde bir cenin gibi büzülüp yatanlara” diyorum.”
livaneli
bir bok olmayacak kızdır.
evet.
eğer gerçekten değecek birini arıyorsanız kendini geliştirecek size bir şeyler katacak sizden bir şeyler kazanacak biri olsun.
o ne be öyle ben sana fazlayım sen bana fazlasın üzeriz falan. açık sözlülük bu değil.
evet.
eğer gerçekten değecek birini arıyorsanız kendini geliştirecek size bir şeyler katacak sizden bir şeyler kazanacak biri olsun.
o ne be öyle ben sana fazlayım sen bana fazlasın üzeriz falan. açık sözlülük bu değil.
Gorgoroth'un Polonya konserinden bir kesit. Kesinlikle her kafa kaldırmaz. Ama öfke nöbetlerine bire bir.
ODTÜ'nün 30 Haziran 2019 tarihinde üniversite içinde yer alan Devrim Stadyumu'nda düzenlenen mezuniyet töreninde mezun olan öğrenciler tarafından gösterilen pankartlardır.
Pankartların içerikleri şu şekildedir:
- Oraya 806 Bin 429 Oy Daha Yazmanızı Rica Edeceğim,
- Geç Oldu Güç Oldu, Bir Çift Mavi Gözün Işığında Her Şey Çok Güzel Oldu,
- Hiçbir Şey Olmasa Bile Kesinlikle Bir Şey Oldu,
- Geçen Sene 13 Bin Farkla Mezun Etmediniz, Bu Sene 813 Bin Farkla Diplomayı Almaya Geldik,
- Mezun Oluyor Musunuz? Ben Ne Bileyim Kardeşim,
- Hoçça Ğalın Ğidiyos Biz,
- Bu Pankartın Dörtte Biri Sahte,
- 13 Saattir AA'dan Diploma Bekliyoruz,
- Hep Denedim Hep Yenildim, Olsun Ğine Dener Ğine Yenilir Daha İyi Yenilirim,
- 10 GB İnternetle Vikipedi'ye Girebiliyor Muyduk?
- Hayaller Altın Sarısı, Hayatlar Kömür Karası
- Kanıksamayacağız (#tavizvarsesçıkar, #çocuksusarsensusma, #hayvanaşiddetsuçtur #transcinayetleripoli, #rabianazaneoldu, #şuleçetiçinadalet, #özgecanaslan #neviniçinadalet, #iyikivarsıneren, #homofobiöldü, #şiddetehayır, #10EkimAnKARA, #Adaletİstiyoruz, #SansürsüzTürkiye, #Gezi6Yaşında, #AklımızKalbimizSomada, #KYKBorçlarıSilinsin, #İşKazasıDeğilCinayet, #KavaklıkDireniyor, #CinsiyetçiliğeIrkçılığaHayır, #İşYokKekVar
- En Güzel Birinci Sınıftı, Ne Biz Hocaları Anlıyorduk Ne De Hocalar Bizi Anlıyorduk,
- O Eski Halinden Eser Yok Şimdi (#PVC, #Mermer, #Beton, #SüngerBob),
- Liberte, Egalite, Fraternite (Eşitlik Özgürlük Kardeşlik),
- Bu Diploma Adama, Kişiye, Kişilere, Gruplara, Cemaatlere, Vakıflara, Derneklere Hizmet İçin Kullanılmayacaktır.
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
Pankartların içerikleri şu şekildedir:
- Oraya 806 Bin 429 Oy Daha Yazmanızı Rica Edeceğim,
- Geç Oldu Güç Oldu, Bir Çift Mavi Gözün Işığında Her Şey Çok Güzel Oldu,
- Hiçbir Şey Olmasa Bile Kesinlikle Bir Şey Oldu,
- Geçen Sene 13 Bin Farkla Mezun Etmediniz, Bu Sene 813 Bin Farkla Diplomayı Almaya Geldik,
- Mezun Oluyor Musunuz? Ben Ne Bileyim Kardeşim,
- Hoçça Ğalın Ğidiyos Biz,
- Bu Pankartın Dörtte Biri Sahte,
- 13 Saattir AA'dan Diploma Bekliyoruz,
- Hep Denedim Hep Yenildim, Olsun Ğine Dener Ğine Yenilir Daha İyi Yenilirim,
- 10 GB İnternetle Vikipedi'ye Girebiliyor Muyduk?
- Hayaller Altın Sarısı, Hayatlar Kömür Karası
- Kanıksamayacağız (#tavizvarsesçıkar, #çocuksusarsensusma, #hayvanaşiddetsuçtur #transcinayetleripoli, #rabianazaneoldu, #şuleçetiçinadalet, #özgecanaslan #neviniçinadalet, #iyikivarsıneren, #homofobiöldü, #şiddetehayır, #10EkimAnKARA, #Adaletİstiyoruz, #SansürsüzTürkiye, #Gezi6Yaşında, #AklımızKalbimizSomada, #KYKBorçlarıSilinsin, #İşKazasıDeğilCinayet, #KavaklıkDireniyor, #CinsiyetçiliğeIrkçılığaHayır, #İşYokKekVar
- En Güzel Birinci Sınıftı, Ne Biz Hocaları Anlıyorduk Ne De Hocalar Bizi Anlıyorduk,
- O Eski Halinden Eser Yok Şimdi (#PVC, #Mermer, #Beton, #SüngerBob),
- Liberte, Egalite, Fraternite (Eşitlik Özgürlük Kardeşlik),
- Bu Diploma Adama, Kişiye, Kişilere, Gruplara, Cemaatlere, Vakıflara, Derneklere Hizmet İçin Kullanılmayacaktır.
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
Hazreti azimmüşşan, halife-i raşidin, ihsan-i münevver, beşeri Furkan, âdem-i âli, camiatul bâni, evvelin Vahid, bağ-i Firdevs, ekâbirler ekâbiri, reis-i cumhur-u ibn devlet-i Osmaniyye ferdi.
Tarih kitaplarında kibir diye bir madde yoktur, Binaenaleyh, tarih maddeler ve kavramlar seyrine meftuh değildir. Bu kerih olur tarih kitabeleri için. Eğer, şayet ola idi: yürüyeni olurdu. Yürüyen kibirler, müstekbir naralar ve hiddetler.
Ve fakat, cumhurdan bir aciz olarak, hakkım teslim edilmeli ki; güzel yaladım.
Tarih kitaplarında kibir diye bir madde yoktur, Binaenaleyh, tarih maddeler ve kavramlar seyrine meftuh değildir. Bu kerih olur tarih kitabeleri için. Eğer, şayet ola idi: yürüyeni olurdu. Yürüyen kibirler, müstekbir naralar ve hiddetler.
Ve fakat, cumhurdan bir aciz olarak, hakkım teslim edilmeli ki; güzel yaladım.
en sevdiğim soundtrack'ı uzunca bir süre yol arkadaşım olmuş dizidir! dinleyin ve dinletin efendim; ruhunuzu dinlendirin! sonuçta, karanlığın içinde adım atmayanımız var mıydı ki?
(bkz:zengin kalkışı)
fakir köylü bir ailenin önemsiz oğluyken, karizması ve döneminde kazandığı şifacı etiketi sayesinde Çar'ın bir numaralı danışmanı olmuş bir insan. Öyle ki, Çarın kararlarında çok etkili olduğu için çarice tarafından defalarca öldürülmeye çalışılmış ,ancak bu denemelerin hepsinden sağ kurtulduğu söyleniyor. Sonunda Çarice göle götürüp boğarak rasputini öldürmeyi başarıyor. Rasputin'in Çarlık rusyasında şato da tüm kadınlarla birlikte olduğu günde iki kadını ziyaret ettiği söyleniyor. O dönemlerden günümüze RAsputin'den geriye erotizm müzesinde bir kavanozun içinde sergilenen cinsel organı kalmıştır. iki Fransız tarafından satın alınan boyhutları otuz santimi bulan bu organ, ardından rasputin'in aslan terbiyecisi kızına geçmiş, oradan da şimdi ki yerine erotizm müzesine konmuştur.
Peki rasputin'i bu kadar önemli bir tarihsel figür haline getiren nedir derseniz, karizması ve insanları etkileme gücü. tamamen adaletsiz şartlarda doğup büyüyüp bir din adamı, şifacı ve akıl hocası etiketiyle ülkenin kararlarında büyük etkisi olan bir adama dönüşmesi, aynı zamanda onun parlak zekasının da bir ürünü.
(bkz:Grigori Yefimoviç Rasputin)
Peki rasputin'i bu kadar önemli bir tarihsel figür haline getiren nedir derseniz, karizması ve insanları etkileme gücü. tamamen adaletsiz şartlarda doğup büyüyüp bir din adamı, şifacı ve akıl hocası etiketiyle ülkenin kararlarında büyük etkisi olan bir adama dönüşmesi, aynı zamanda onun parlak zekasının da bir ürünü.
(bkz:Grigori Yefimoviç Rasputin)
Kediler adına iddialarda bulunan eski bir söz. ihtiva ettiği anlamı bir yana, kedi gibi naif bir hayvanın neden burada kıskanç ve kötü niyetli tarafı vurgulamak için metafor olarak kullanıldığını anlamıyorum. Birileri kedilerle konuşup bu düşünceyi ağızlarından duymuş mu? yok. Sırf rahatlar, konformistler ve kuralları sevmiyorlar diye kedi sevmeyen birisi tarafından zamanında uydurulmuş bir söz.
Mutlak/ben ve -varlık olma eyleminin örtüşmesi. Mutlağın öznel yansıması mutlağın öz yansıması olduğunu göstermeyebilir. Yani Varoluşu, sırf kavramın kendisinden çıkarsayamayız. Biçim kendi içeriğini doğurabilir.
siz haldur huldur sevişirken aniden odaya dalan tüptür. cidden insan hayret ediyor.
odaya çamaşır makinesi girebilir ve ben bunu anlayışla karşılarım. ama piknik tüpünü piknikte insanların içinde rencide felan mı ettiniz ulan siz ne biçim insanlarsınız?
lütfen hemen sevişmeye bir ara verin ve piknik tüpünün gazını alın, biraz sakinleşsin. ardından aranıza alın ve uyuyun. sevişmeden ama.. ürkmesin.
odaya çamaşır makinesi girebilir ve ben bunu anlayışla karşılarım. ama piknik tüpünü piknikte insanların içinde rencide felan mı ettiniz ulan siz ne biçim insanlarsınız?
lütfen hemen sevişmeye bir ara verin ve piknik tüpünün gazını alın, biraz sakinleşsin. ardından aranıza alın ve uyuyun. sevişmeden ama.. ürkmesin.
kendisi arapça kökenli olmakla birlikte, cümle içerisinde kullanılırken ısrar edilmemesi gereken bir kelimedir.
bir kızgınlık halinin oluştuğu masada otururken, konu kapansın diye 'bilahare konuşuruz, anlatırım' demiştim, sanki duymamazlıktan gelir gibi konu uzamaya devam ediyordu, bir iki defa daha tekrar etmek durumunda kalınca sonunda patlattım arkadaşı ve 'bilmiyorum bilahareyi lan ben diye' çıkışıverdi kızcağız. bende de alkol etkisi var herhalde bir türlü sonra demedim, diyemedim. illa böyle anlayacak beni inadım tuttu zahir. son tahlilde öğretmiş olmanın haklı gururunu yaşadım ve yaşıyorum. konuyu amma da uzattım, elime bulaştı sanki çam sakızı misali, sildikçe bulaşıyor her bir yerime. konuyu kapatamıyorum hala. yeter artık bitiriyorum. bilahare neden tartışma çıktığını da yazacağım. şimdilik esenlikler.
bir kızgınlık halinin oluştuğu masada otururken, konu kapansın diye 'bilahare konuşuruz, anlatırım' demiştim, sanki duymamazlıktan gelir gibi konu uzamaya devam ediyordu, bir iki defa daha tekrar etmek durumunda kalınca sonunda patlattım arkadaşı ve 'bilmiyorum bilahareyi lan ben diye' çıkışıverdi kızcağız. bende de alkol etkisi var herhalde bir türlü sonra demedim, diyemedim. illa böyle anlayacak beni inadım tuttu zahir. son tahlilde öğretmiş olmanın haklı gururunu yaşadım ve yaşıyorum. konuyu amma da uzattım, elime bulaştı sanki çam sakızı misali, sildikçe bulaşıyor her bir yerime. konuyu kapatamıyorum hala. yeter artık bitiriyorum. bilahare neden tartışma çıktığını da yazacağım. şimdilik esenlikler.
Sanırım kimse bu abi kadar güzel açıklayamazdı.
atatürk'ün sevdiği şarkılar diye bir liste yapılmıştı, en başta cliffs of gallipoli vardı, uzun süre güldüm, hala gülüyorum.
Yanlış / Doğru
Döküman - Doküman
Entellektüel - Entelektüel
Erezyon - Erozyon
Hazır cevap - Hazırcevap
Hem fikir - Hemfikir
Hoş beş - Hoşbeş
Eşortman - Eşofman
Tesbit - Tespit
Dinazor - Dinozor
Suç üstü - Suçüstü
Pehriz - Perhiz
Halisinasyon - Halüsinasyon
Döküman - Doküman
Entellektüel - Entelektüel
Erezyon - Erozyon
Hazır cevap - Hazırcevap
Hem fikir - Hemfikir
Hoş beş - Hoşbeş
Eşortman - Eşofman
Tesbit - Tespit
Dinazor - Dinozor
Suç üstü - Suçüstü
Pehriz - Perhiz
Halisinasyon - Halüsinasyon
ahşap sehpamın dokusunu hissetmek için elimi şöyle bir gezdirdim üzerinde. eskiydi, eskiyi severken eskimeyecek olma iddiasında bulunmak çelişki miydi? hayır, seven kalp eskimezdi..
Piskoposlar, imamlar ve sultanlar, hahamlar, ruhbanlık ve uhrevi aristokrasinin çekiçleri altında inliyor insan hikayeleri. Çekiç politikacı domuzların elinde... hikaye sahiplerinde Şehadet ülküsü, şerbet kuyrukları, akletmez başlar kalabalığı. Bazen insan diyor ki, tüm her şey bir perde çekmeye baksa ne iyi olurdu. Ah insan, ah vuran ve vurulan, ölen ve öldüren. Bozuk bir hikayeyiz ne yazık.
Altın ve gümüşten başka mâdenlerden basılmış para. Çoğulu fülûstur.
Straplez elbisenin adının ingilizce askı anlamına gelen "strap" kelimesinin olumsuzluk eki almasından geldiğini az buçuk ingilizce öğrendiğimde anlamıştım.
Hoş bi andı açıkçası.
(bkz:strapless)
Hoş bi andı açıkçası.
(bkz:strapless)
teolojide yaratanın yarattıklarının suretine bürünmesi.
"ete kemiğe büründüm yunus diye göründüm" dizelerinde yunus emre'nin kastettiği.
yine teolojik bir terim olan reenkarnasyon ile karıştırılır çoğu kere.
"ete kemiğe büründüm yunus diye göründüm" dizelerinde yunus emre'nin kastettiği.
yine teolojik bir terim olan reenkarnasyon ile karıştırılır çoğu kere.
kalın bağırsağın bir bölümüne anatomi dilinde kolon deniyormuş. işte orada vuku bulan kansere verilen ad. ablamın kocasının yani eniştemin çektiği rahatsızlık. teknik olarak tek bildiğim ölümcüllüğü tüm kanser vakalarında olduğu gibi geç/erken teşhisiyle orantılı.
ihtimallerin heyecanına üzülüyorum adında bir şarkıları olan grup.
Bir şarkı isminde hayatımın özeti. Resmen. Hiç lüzumu yokken karşıma çıktı az evvel. Üzdü.
Bir şarkı isminde hayatımın özeti. Resmen. Hiç lüzumu yokken karşıma çıktı az evvel. Üzdü.
9 küsür dakikalık uzunluğa sahip uzun soluklu bir explosions in the sky parçası.
enstrümantal olan parçada adeta giriş-gelişme-sonuç bölümü var.
(bkz:the earth is not a cold dead place)
enstrümantal olan parçada adeta giriş-gelişme-sonuç bölümü var.
(bkz:the earth is not a cold dead place)
ortada hiç sebep de yokken mayıs ayında kıvranan kedi misali yana yana sevgiliye yönlendiren şarkılardır.
-aşkım ingilizcede cinsiyet nasıl deniyordu?
+seks?
-olur valla.
-aşkım ingilizcede cinsiyet nasıl deniyordu?
+seks?
-olur valla.
sabahattin ali'nin ses adlı hikayesinde geçen türkünün sözleri elbette yazara ait.
türküye can veren zülfü livaneli olmasına karşın geniş kitlelere ulaştıran kişinin ibrahim tatlıses olması eşyanın tabiatı.
hikayesi sözlerinde olduğu gibi aynen.
Döndüm daldan düşen kuru yaprağa
Seher yeli dağıt beni kır beni
Götür tozlarımı burdan uzağa
Yarin çıplak ayağına sür beni
Aldım sazı çıktım gurbet görmeye
Dönüp yare geldim yüzüm sürmeye
Ne lüzum var şuna buna sormaya
Senden ayrı ne hal oldum gör beni
Ayın şavkı vurur sazım üstüne
Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne
Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne
Ay bir yandan sen bir yandan sar beni
sekiz yıldır uğramadım yurduma
Dert ortağı aramadım derdime
Geleceksen bir gün düşüp ardıma
Kula değil yüreğine sor beni
türküye can veren zülfü livaneli olmasına karşın geniş kitlelere ulaştıran kişinin ibrahim tatlıses olması eşyanın tabiatı.
hikayesi sözlerinde olduğu gibi aynen.
Döndüm daldan düşen kuru yaprağa
Seher yeli dağıt beni kır beni
Götür tozlarımı burdan uzağa
Yarin çıplak ayağına sür beni
Aldım sazı çıktım gurbet görmeye
Dönüp yare geldim yüzüm sürmeye
Ne lüzum var şuna buna sormaya
Senden ayrı ne hal oldum gör beni
Ayın şavkı vurur sazım üstüne
Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne
Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne
Ay bir yandan sen bir yandan sar beni
sekiz yıldır uğramadım yurduma
Dert ortağı aramadım derdime
Geleceksen bir gün düşüp ardıma
Kula değil yüreğine sor beni
elazığ iline ait bir değerdir.
8 köşenin de ayrı ayrı anlamları mevcuttur.
zenginsozluk.com/foto
Eski bir 8 köşe şapka ustası olan Ahmet Denk, yok olmaya yüz tutan 8 köşe şapka ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, son demlerini yaşayan mesleklerini değerlendirdi. Denk, “1960 yılında bu sanata çırak olarak başladım. Tam 27 yıl bu işle uğraştım. 1987 yılında mesleği bıraktım. Bu sanatın son ustasından biri olan arkadaşım rahatsızlandığı için ona yardıma geldim. Elazığ'da bu sanatla uğraşan usta sayısı sadece dört. Bu ustalardan üçü 75, diğeri ise 60 yaşında. Bu ustaların ölmesiyle birlikte meslek de ölecek. Şu anda bu değeri sadece bu dört usta yaşatmaya çalışmaktadır. 8 köşe şapka Elazığ'a ait bir değerdir. Bu şapka tamamen elde işlenir. Çok emek harcanır. Fabrikalar bunu yapamaz. Eskiden şapkaya olan talep çok fazlaydı. Bu talebe bağlı olarak bu işi öğrenmek isteyenlerin sayısı da çoktu. Şapka 1970'li yıllardan önce şalvar ve ceketle giyilirdi. Elazığ'da erkekler şapkasız sokağa çıkmazdı. 1970 yılından sonra külah serbest olunca şapka değer kaybetmeye başladı. Şu anda Elazığ'dan neredeyse talep gelmiyor. Ancak il dışında yaşayan Elazığlılar memleket hasretini dindirmek ve eş dostlarına göstermek için bu şapkayı sipariş ediyorlar. Bu sayı da haftada 15-20'yi geçmiyor. Yani anlayacağınız bu meslek ölmüş bir meslektir. Son ustalarımız artık para kazanmak için değil mesleğin ömrünü uzatmak için uğraşıyor.”
8 köşenin de ayrı ayrı anlamları mevcuttur.
zenginsozluk.com/foto
Eski bir 8 köşe şapka ustası olan Ahmet Denk, yok olmaya yüz tutan 8 köşe şapka ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, son demlerini yaşayan mesleklerini değerlendirdi. Denk, “1960 yılında bu sanata çırak olarak başladım. Tam 27 yıl bu işle uğraştım. 1987 yılında mesleği bıraktım. Bu sanatın son ustasından biri olan arkadaşım rahatsızlandığı için ona yardıma geldim. Elazığ'da bu sanatla uğraşan usta sayısı sadece dört. Bu ustalardan üçü 75, diğeri ise 60 yaşında. Bu ustaların ölmesiyle birlikte meslek de ölecek. Şu anda bu değeri sadece bu dört usta yaşatmaya çalışmaktadır. 8 köşe şapka Elazığ'a ait bir değerdir. Bu şapka tamamen elde işlenir. Çok emek harcanır. Fabrikalar bunu yapamaz. Eskiden şapkaya olan talep çok fazlaydı. Bu talebe bağlı olarak bu işi öğrenmek isteyenlerin sayısı da çoktu. Şapka 1970'li yıllardan önce şalvar ve ceketle giyilirdi. Elazığ'da erkekler şapkasız sokağa çıkmazdı. 1970 yılından sonra külah serbest olunca şapka değer kaybetmeye başladı. Şu anda Elazığ'dan neredeyse talep gelmiyor. Ancak il dışında yaşayan Elazığlılar memleket hasretini dindirmek ve eş dostlarına göstermek için bu şapkayı sipariş ediyorlar. Bu sayı da haftada 15-20'yi geçmiyor. Yani anlayacağınız bu meslek ölmüş bir meslektir. Son ustalarımız artık para kazanmak için değil mesleğin ömrünü uzatmak için uğraşıyor.”