kendisi bir gün buralara bakma ihtiyacı duyarsa, ekşi sözlük hesabımı kaybettiğimi bildirmek isterim. hani olur ya, güzel günlerde buluşuruz. bunu bozmak istemediğim için belki beş yıl (belki 4 yıl) sonra buralara uğrarsa benim için makbule geçer...
not: çok uzun yazmak istedim.
tesadüfe bakın ki sözlüğe tam 3 yıl önce bugün girmişim. daha önce şöyle bir yazı yazmıştım sözlüklerde yazmak ile ilgili; " sözlüklerde yazmak
yıllar öncesi sadece ekşi sözlük var sanırdım. meğerse bir ton sözlük varmış. ordan oraya derken bu sözlük zannediyorum 7. sözlüğüm olabilir. kimisi kapandı kimisinde artı ve fava doydum kimisinden soğudum.
şöyle bir baktığımda ne yapıyorum neden yapıyorum diye düşündüm sözlüklere yazmakla. yıllar geçmiş. beğenilmek mi, duygularını dökmek mi, yeni birileriyle tanışmak mı, aidiyet mi, yalnızlık mı, reel hayatta anlaşılamamak mı? sebebi her ne olursa olsun harcadığım zaman ve emek bana bir şeyler öğretiyor elbette ama çok şeyler de götürüyor. sürekli bilgisayar başında olmak, kim ne yazmış diye merak etmek, daha fazla yazma isteği, ortamı canlandırabileceğine inanmayı düşünmek vb. reel hayattan çok fazla anı kaçırmama neden oluyor.
işte bu nedenle bulunduğum bu sanal ortamlarda kendi kendime attığım kulaçlardan yoruldum. 2020 de reel hayata döneceğim. böyle bir hedef koydum ki o 1 ocak 2020 belki güzel günlere gebe olur."
bu gece kendime verdiğim sözü gecikmeli de olsa tuttuğum zaman olacak. öncelikle sözlerim yönetime; 3600 küsur entryi tek tek silmem günlerimi ve gecelerimi aldı. bir yazara nasıl ki en güzel şekilde hoş geldin diyebiliyorsan en güzel şekilde güle güle demelisiniz. işkence çektirerek değil.
okurlarım, eğer gerçekleri yansıtıyorsa tabi 350-400 kişiye ulaşmış bir ara. buna da sevindim. kimse okumuyor diyordum oysa.
efendim ben öğretmen ve memur sözlük'ten sonderella, instella'dan denizin köpüğü kalın sağlıcakla.
oh be, rahatladım.
yıllar öncesi sadece ekşi sözlük var sanırdım. meğerse bir ton sözlük varmış. ordan oraya derken bu sözlük zannediyorum 7. sözlüğüm olabilir. kimisi kapandı kimisinde artı ve fava doydum kimisinden soğudum.
şöyle bir baktığımda ne yapıyorum neden yapıyorum diye düşündüm sözlüklere yazmakla. yıllar geçmiş. beğenilmek mi, duygularını dökmek mi, yeni birileriyle tanışmak mı, aidiyet mi, yalnızlık mı, reel hayatta anlaşılamamak mı? sebebi her ne olursa olsun harcadığım zaman ve emek bana bir şeyler öğretiyor elbette ama çok şeyler de götürüyor. sürekli bilgisayar başında olmak, kim ne yazmış diye merak etmek, daha fazla yazma isteği, ortamı canlandırabileceğine inanmayı düşünmek vb. reel hayattan çok fazla anı kaçırmama neden oluyor.
işte bu nedenle bulunduğum bu sanal ortamlarda kendi kendime attığım kulaçlardan yoruldum. 2020 de reel hayata döneceğim. böyle bir hedef koydum ki o 1 ocak 2020 belki güzel günlere gebe olur."
bu gece kendime verdiğim sözü gecikmeli de olsa tuttuğum zaman olacak. öncelikle sözlerim yönetime; 3600 küsur entryi tek tek silmem günlerimi ve gecelerimi aldı. bir yazara nasıl ki en güzel şekilde hoş geldin diyebiliyorsan en güzel şekilde güle güle demelisiniz. işkence çektirerek değil.
okurlarım, eğer gerçekleri yansıtıyorsa tabi 350-400 kişiye ulaşmış bir ara. buna da sevindim. kimse okumuyor diyordum oysa.
efendim ben öğretmen ve memur sözlük'ten sonderella, instella'dan denizin köpüğü kalın sağlıcakla.
oh be, rahatladım.
dumanı üstünde ampul kafa söylemi. yani artık akp seçmeni için kelam etmeye lüzum görmüyordum da bu nedir arkadaş ya, bunun neyin kafası hakikaten merak ediyorum. biat kültürü ile filan açıklanacak bir şey değil bu.
Daha kötü bir tadı olan diş macunu görmedim.
Evet zirvesi bu, bundan kötüsünü görmedim. Faydası olabilir fakat eziyet tadı eziyet.
Evet zirvesi bu, bundan kötüsünü görmedim. Faydası olabilir fakat eziyet tadı eziyet.
Başlık bana kalmış gibi görünüyor, öyleyse başlayalım:
Zengin sözlük yeni kurulmuştur tecrübesizdir ama bilgi kaynağı olma yönünden şu anda var olan üç büyük sözlükten daha büyük potansiyele sahiptir ki Ekşi sözlük ağır bir ahlaksal ve bilimsel düşüşün içerisindedir, yozlaşmayla birlikte "Ekşi sözlük bitti" cümlesini her an her yerde duyabilirsiniz, bu geyikte olabilir, şaka da olabilir, gerçekte (bkz:her şakada bir gerçeklik payı vardır). Fakat Ekşi sözlük Zengin sözlükten daha eskidir, tecrübelidir, hala içerisinde umut vaat eden yazarları vardır, "kutsal bilgi kaynağı" sloganını o eski gururu olmasa da taşımaktadır. Çok fazla ziyaretçiye sahiptir ki bunlar yalnızca site içi değil site dışı insanlardan da oluşmaktadır. Kitleler üzerinde büyük etkilere sahip(ti), fakat etkileri azalmakla birlikte hala eski ihtişamının yankıları sürmektedir. Zengin Sözlük ise materyalist, genç, realist bir filozoftur, dünyaya yeni gelmiş ve dünyayı ve insanı tecrübe etmeye çalışmaktadır, içerisinde ki başlıklar ve girdilerin tamamına yakını bilgi odaklı olup, serbest paylaşımı daha azdır-lakin zamanla yükseleceğini düşünüyorum- ciddidir, işini ciddi yapar, çaylaklarına değer verir ve çaylaklık sürecinde ciddi şeyleri göz önünde bulundurur. Ekşi sözlük ise kadın olması nedeniyle -içerisinde çok abazan barındırır- akrabalık ilişkileri nedeniyle, para karşılığı bazı çaylakları hiç hak etmemelerine karşın yazar yapar. Halbuki en az üç yıl beklemek gibi yazılı olmayan bir şartı söz konusudur. Yazarların %95'i en az üç yıl beklerler yazar olabilmek için fakat Ekşi Sözlükte haksız yazar alımı olur. Örnek vermek gerekirse; on beş gün içerisinde yazar yapılan kadın bir yazar o hafta tüm çaylakları isyan ettirmişti, halbuki kendisinden daha uzun süre yazarlık bekleyen çaylaklar söz konusuydu üstelik kendisi tanım içerikli girdi bile girmemişti, gene aynı şekilde yirmi ya da otuz başlığa sadece dört nokta koyarak yazar olan bir "yazar(?)" vardı ve pek tabi bu tecrübeli yazarların dikkatinden kaçmamıştı. Yani bu versusta henüz kesin bir sonuca varmak güçtür lakin Ekşi Sözlük şu günlerde eski performansından, yazar profilinden ve çizgisinden çok uzaklaşmakta; Zengin Sözlük ise başlangıcı iyi yaptı ve yukarı doğru çok hızlı çıkmakta. Bu şartlar altında Ekşi Sözlük büyük bir İmparatorluk gibi (bkz:Osmanlı İmparatorluğu) yıkılacak gibi görünüyor, en azından iyicene dibi görecek gibi.
Zengin sözlük yeni kurulmuştur tecrübesizdir ama bilgi kaynağı olma yönünden şu anda var olan üç büyük sözlükten daha büyük potansiyele sahiptir ki Ekşi sözlük ağır bir ahlaksal ve bilimsel düşüşün içerisindedir, yozlaşmayla birlikte "Ekşi sözlük bitti" cümlesini her an her yerde duyabilirsiniz, bu geyikte olabilir, şaka da olabilir, gerçekte (bkz:her şakada bir gerçeklik payı vardır). Fakat Ekşi sözlük Zengin sözlükten daha eskidir, tecrübelidir, hala içerisinde umut vaat eden yazarları vardır, "kutsal bilgi kaynağı" sloganını o eski gururu olmasa da taşımaktadır. Çok fazla ziyaretçiye sahiptir ki bunlar yalnızca site içi değil site dışı insanlardan da oluşmaktadır. Kitleler üzerinde büyük etkilere sahip(ti), fakat etkileri azalmakla birlikte hala eski ihtişamının yankıları sürmektedir. Zengin Sözlük ise materyalist, genç, realist bir filozoftur, dünyaya yeni gelmiş ve dünyayı ve insanı tecrübe etmeye çalışmaktadır, içerisinde ki başlıklar ve girdilerin tamamına yakını bilgi odaklı olup, serbest paylaşımı daha azdır-lakin zamanla yükseleceğini düşünüyorum- ciddidir, işini ciddi yapar, çaylaklarına değer verir ve çaylaklık sürecinde ciddi şeyleri göz önünde bulundurur. Ekşi sözlük ise kadın olması nedeniyle -içerisinde çok abazan barındırır- akrabalık ilişkileri nedeniyle, para karşılığı bazı çaylakları hiç hak etmemelerine karşın yazar yapar. Halbuki en az üç yıl beklemek gibi yazılı olmayan bir şartı söz konusudur. Yazarların %95'i en az üç yıl beklerler yazar olabilmek için fakat Ekşi Sözlükte haksız yazar alımı olur. Örnek vermek gerekirse; on beş gün içerisinde yazar yapılan kadın bir yazar o hafta tüm çaylakları isyan ettirmişti, halbuki kendisinden daha uzun süre yazarlık bekleyen çaylaklar söz konusuydu üstelik kendisi tanım içerikli girdi bile girmemişti, gene aynı şekilde yirmi ya da otuz başlığa sadece dört nokta koyarak yazar olan bir "yazar(?)" vardı ve pek tabi bu tecrübeli yazarların dikkatinden kaçmamıştı. Yani bu versusta henüz kesin bir sonuca varmak güçtür lakin Ekşi Sözlük şu günlerde eski performansından, yazar profilinden ve çizgisinden çok uzaklaşmakta; Zengin Sözlük ise başlangıcı iyi yaptı ve yukarı doğru çok hızlı çıkmakta. Bu şartlar altında Ekşi Sözlük büyük bir İmparatorluk gibi (bkz:Osmanlı İmparatorluğu) yıkılacak gibi görünüyor, en azından iyicene dibi görecek gibi.
https://www.haberler.com/turkiye-nin-ilk-harry-potter-temali-kafesi-trabzon-11543049-haberi/
Girişimci bir gencin açtığı bu cafe concept olarak tatmin edici olursa hayranları için güzel bir ortam, işletmeci için iyi kar kaynağı olabilir. Aklıma bu fikirle birlikte yakında ülkemizde orta çağ temalı cafeleri görebiliriz düşüncesi yerleşmedi değil.
Not: harry potter denince Aklıma bu video geliyor nedense.
Girişimci bir gencin açtığı bu cafe concept olarak tatmin edici olursa hayranları için güzel bir ortam, işletmeci için iyi kar kaynağı olabilir. Aklıma bu fikirle birlikte yakında ülkemizde orta çağ temalı cafeleri görebiliriz düşüncesi yerleşmedi değil.
Not: harry potter denince Aklıma bu video geliyor nedense.
güzel bişeydir.
görülme sayılarını istediğim kadar artırabiliyorum.
mesela bu entry'nin görülme sayısını 1000 yapacağım birazdan.
Edit: yaptım...
görülme sayılarını istediğim kadar artırabiliyorum.
mesela bu entry'nin görülme sayısını 1000 yapacağım birazdan.
Edit: yaptım...
bu alana reklam verebilirsiniz
şifre: romayasevgilerle
şifre: romayasevgilerle
Sözlük yazarlarının evlerindeki internete koydukları isim ve şifrelerdir.
Bir önceki default gelendi.
Şu anki en sevdiğim şiirin adı ve şifresi de şiirin yazıldığı kişi ve tarihi.
(bkz:bir garip yolculuk)
Bir önceki default gelendi.
Şu anki en sevdiğim şiirin adı ve şifresi de şiirin yazıldığı kişi ve tarihi.
(bkz:bir garip yolculuk)
Adını ülkenin anayasasından, tarihinden, okullarından, devlet dairelerinden sildirmekle başları göğe erecek bir topluluk var. Hadi yapıldı diyelim, ne olacak? Neticesinde elinize ne geçecek? Abd veya çin ile ekonomik, teknolojik, askeri anlamda yarışır hale mi geleceğiz? Bu adamın resminin asılı durması, isminin her yerde yazılı olması sizi ne konuda engelliyor veya rahatsız ediyor? Ölmüş gitmiş adamdan ne istiyorsunuz mesela?
Bu kendince atatürk'ten rahatsız olan topluluğun savundukları düşünceler, yaptıkları eylemler, büründükleri tipler üçgeninde o kadar çelişkili yanlar var ki kendilerine hiçbir konuda hak veremiyorum ve ayrıyetten bana samimi gelmiyorlar. Kendi aralarında bile kendi kendilerine samimi olmadıklarının farkındalar da, yediremiyorlar bence.
Yoksa savundukları görüşteki adamların bundan 100 yıl önce ülkeyi gavur mandasına verecek olmalarını hiç kimse açıklayamaz ama kendileri argüman üretme peşinde değil, bilgisizce saldırma peşindeler. O yüzden çok da umursanacak tipler değil.
Tanım: tek mirası türklük olan türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu.
Bu kendince atatürk'ten rahatsız olan topluluğun savundukları düşünceler, yaptıkları eylemler, büründükleri tipler üçgeninde o kadar çelişkili yanlar var ki kendilerine hiçbir konuda hak veremiyorum ve ayrıyetten bana samimi gelmiyorlar. Kendi aralarında bile kendi kendilerine samimi olmadıklarının farkındalar da, yediremiyorlar bence.
Yoksa savundukları görüşteki adamların bundan 100 yıl önce ülkeyi gavur mandasına verecek olmalarını hiç kimse açıklayamaz ama kendileri argüman üretme peşinde değil, bilgisizce saldırma peşindeler. O yüzden çok da umursanacak tipler değil.
Tanım: tek mirası türklük olan türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu.
biri de çıkıp şu yaşandı dememiş dediğim olay. haberimiz yok hiçbirşeyden.
başlığın ilk yazısında 15 temmuz'un neden bu kadar şatafatlı hale getirildiğinin sebebini açıklamıştım amaç yeni bir çanakkale destanı yaratmak ve adı anma günü ama ne hikmetse şarkılı türkülü kutlamalar yapılacak. hangi anma töreninde şarkılı türkülü kutlama yapıldı acaba? o gece 251 kişi hayatını kaybetti, bari onlara biraz saygınız olsun.
gece çökünce yalnızlaşıyor insan ve bu his bok gibi. ha bir de şöyle bir kafa var;
zenginsozluk.com/foto
bu kafa başka kafa.
zenginsozluk.com/foto
bu kafa başka kafa.
1. yaşın kutlu ve mutlu olsun sözlük, daha nice nice kutlu ve mutlu senelere.
Herkesin unuttuğu ya da işine gelmediği o gerçek sözlük kelimesini ve format kelimesini hak etmek için yazarları tarafından desteklenen ve bilgiler katılan sözlük.
Burası 3 kişi olur 5 kişi olur fark etmez. Bir kalite ve kurallar çerçevesinde olacak bütün yazılanlar ve bilgiler.
Açıldığımız günden şu zamana kadar "kalite" ve "yazara verilen değer" sloganı ile yola çıktı zengin sözlük.
Asla binlerce yazarı olsun kaygısına düşmedik ve görüyorüm ki, birbirinden değerli yazarlara sahip olmuşuz.
zengin sözlük'ü benimseyip kaliteli bilgiler katan yazarlarımıza sonsuz teşekkürler.
Sözlüğü sözlük yapan yazarlarıdır.
Burası 3 kişi olur 5 kişi olur fark etmez. Bir kalite ve kurallar çerçevesinde olacak bütün yazılanlar ve bilgiler.
Açıldığımız günden şu zamana kadar "kalite" ve "yazara verilen değer" sloganı ile yola çıktı zengin sözlük.
Asla binlerce yazarı olsun kaygısına düşmedik ve görüyorüm ki, birbirinden değerli yazarlara sahip olmuşuz.
zengin sözlük'ü benimseyip kaliteli bilgiler katan yazarlarımıza sonsuz teşekkürler.
Sözlüğü sözlük yapan yazarlarıdır.
ruslar tarafından çevrelenmiş oyun. kardeşim rahat verin salın bi. adam beynini bıraktı mikrofona 10 dk önce.
Herkes hayatını aynı döngü ile devam ettirdiği için arada bir akla gelen durumdur.
Hayatına renk katan insanlar genel olarak imkanları diğer insanlara göre daha fazla olan insanlardır.
Bu sadece para değil elbette, zaman ve şartlar önemlidir.
Parası olan herkes mutlu ve sıkılmıyor diye bir kelime kendini çürütmeye mahkumdur.
Para imkanı fazla olan insanlar sadece daha az sıkılıyor olabilir.
Çok sıkıldık bi las vegas yapalım diyenler elbette vardır fakat bu mutluluk değil, anlık zamanı sıkıcılıktan çıkarmaktan öteye gitmez.
Cümlenin orjinali, hayatın sıkıcı falan olduğu yok, sizin paranız bitmiştir.
Hayatına renk katan insanlar genel olarak imkanları diğer insanlara göre daha fazla olan insanlardır.
Bu sadece para değil elbette, zaman ve şartlar önemlidir.
Parası olan herkes mutlu ve sıkılmıyor diye bir kelime kendini çürütmeye mahkumdur.
Para imkanı fazla olan insanlar sadece daha az sıkılıyor olabilir.
Çok sıkıldık bi las vegas yapalım diyenler elbette vardır fakat bu mutluluk değil, anlık zamanı sıkıcılıktan çıkarmaktan öteye gitmez.
Cümlenin orjinali, hayatın sıkıcı falan olduğu yok, sizin paranız bitmiştir.
8.1 büyüklüğündeki depremin, dünyanın ekseninde kaymaya yol açtığı da iddialar arasında. 5-10 yıl arasında ard arda meydana gelen 8 üzeri depremler, dünyanın ekseninde kaymaya ve ölümcül hasarlara neden olduğunu uzmanlar daha önce tespit etmişler.
https://www.haberler.com/meksika-daki-8-1-buyuklugundeki-deprem-dunyanin-10007468-haberi/
https://www.haberler.com/meksika-daki-8-1-buyuklugundeki-deprem-dunyanin-10007468-haberi/
ana karakterin adının şaban olmaması, şaban isminin kemal sunal ile bütünleştiğini gösterir.
Levent Kırca'nın "86 kişi öldü istifa edecek misiniz?"sorusuna gülen bakandan daha az rezil olan bir bakanın zam açıklama parodisini yaptığı skeçten bir alıntı.
bunlarda Genel olarak halkı zamcık gibi alaya alma durumu olduğunu için aklıma geldi işte.
bunlarda Genel olarak halkı zamcık gibi alaya alma durumu olduğunu için aklıma geldi işte.
franz kafka'nın "dönüşüm" (bir diğer adlandırma ile değişim) adlı eserindeki ana karakterdir. öyle ki gregor samsa karakteri, roman dünyasında kendine büyük bir yer edinmiş ve ünü hayli yayılmıştır.
"gregor samsa bir sabah uyandığında kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu."
alıntılanan pasajda belirtildiği gibi gregor samsa, bir sabah içini bunaltan rüyalardan uyanınca yatağında kendini koca bir böceğe dönüşmüş olarak bulur. olaylar bunun üzerine gelişir.
"gregor samsa bir sabah uyandığında kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu."
alıntılanan pasajda belirtildiği gibi gregor samsa, bir sabah içini bunaltan rüyalardan uyanınca yatağında kendini koca bir böceğe dönüşmüş olarak bulur. olaylar bunun üzerine gelişir.
yaklaşık olarak 7 yıl önce uyguladığım ve devam ettiğim eylem.
hangi hapı kullandın da bıraktın diye soruyorlar. Hiç bir şey kullanmadım. sadece ilk defa bırakmaya karar verdim ve bıraktım. cebimde yaklaşık 7 8 ay sigara paketi ile dolaştım, tekrar başlarsam milletten sigara istemeyeyim diye. En son sigara içen bir arkadaşıma verdim paketi.
Kolay mı diye soruyorlar. zor değil. yaklaşık 2 3 yıl boyunca ara sıra rüyanıza giriyor. Belirli aralıklarla canınız sigara istiyor ama sadece sabretmeniz yeterli. Bu krizler 2 dakika falan sürüyor. sabrederseniz 2 dakika sonra istek kayboluyor.
sigarayı bırakmak kolay vücudunuzdan nikotin kısa bir süre içerisinde dışarıya atılıyor. Geriye sadece alışkanlıklarınızdan vazgeçmek kalıyor.
Çay içerken sigara içmemek, balkonda sigara içmek, yemekten sonra sigara içmek, müzik dinlerken sigara içmek, tuvalette sigara içmek gibi alışkanlıklar sizi zorlayan.
Bırakmak istiyorsanız, bıraktım dedikten sonra ağzınıza sigara denilen şeyi sürmeyeceksiniz. 1 tane içeyim yok azaltayım bunların hepsi yalan.
Bıraktıktan sonra ne oluyor işte orası gözlemlemeye değer. boyum 178 kilom 56'ydı bırakmadan önce. En ufak rüzgarda uçacak durumdaydım. Şu an 178 boy 77 kilo kaç kilo aldığımı siz hesaplayın.
Etrafta hiç bilmediğiniz ve yabancı olduğunuz kokular duymaya başlıyorsunuz.
Sabah uyandığınızda her zaman dinç uyanıyorsunuz.
sigara içenlerden biri yanınıza geldiğinde ne kadar iğrenç koktuğunu fark ediyorsunuz.
eskisi gibi yorulmuyorsunuz falan .
Herkese tavsiye ederim.
hangi hapı kullandın da bıraktın diye soruyorlar. Hiç bir şey kullanmadım. sadece ilk defa bırakmaya karar verdim ve bıraktım. cebimde yaklaşık 7 8 ay sigara paketi ile dolaştım, tekrar başlarsam milletten sigara istemeyeyim diye. En son sigara içen bir arkadaşıma verdim paketi.
Kolay mı diye soruyorlar. zor değil. yaklaşık 2 3 yıl boyunca ara sıra rüyanıza giriyor. Belirli aralıklarla canınız sigara istiyor ama sadece sabretmeniz yeterli. Bu krizler 2 dakika falan sürüyor. sabrederseniz 2 dakika sonra istek kayboluyor.
sigarayı bırakmak kolay vücudunuzdan nikotin kısa bir süre içerisinde dışarıya atılıyor. Geriye sadece alışkanlıklarınızdan vazgeçmek kalıyor.
Çay içerken sigara içmemek, balkonda sigara içmek, yemekten sonra sigara içmek, müzik dinlerken sigara içmek, tuvalette sigara içmek gibi alışkanlıklar sizi zorlayan.
Bırakmak istiyorsanız, bıraktım dedikten sonra ağzınıza sigara denilen şeyi sürmeyeceksiniz. 1 tane içeyim yok azaltayım bunların hepsi yalan.
Bıraktıktan sonra ne oluyor işte orası gözlemlemeye değer. boyum 178 kilom 56'ydı bırakmadan önce. En ufak rüzgarda uçacak durumdaydım. Şu an 178 boy 77 kilo kaç kilo aldığımı siz hesaplayın.
Etrafta hiç bilmediğiniz ve yabancı olduğunuz kokular duymaya başlıyorsunuz.
Sabah uyandığınızda her zaman dinç uyanıyorsunuz.
sigara içenlerden biri yanınıza geldiğinde ne kadar iğrenç koktuğunu fark ediyorsunuz.
eskisi gibi yorulmuyorsunuz falan .
Herkese tavsiye ederim.
öyle ya da böyle aralarında ilişki olan ya da birbiriyle bağlantılı olan herhangi dört şey, nen, nesne, kişi, olay, durum veyahut her neyse.
(bkz:daltonlar)
(bkz:daltonlar)
Sadece %5 inin gün yüzüne çıkarıldığı mardinde bulunan antik kent. Kesinlikle gidilip görülmesi gereken bir yerdir. Kültür gezilerini seven insanların görmesi gereken bir yer.
http://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/mardin/gezilecekyer/dara-antik-kenti
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
http://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/mardin/gezilecekyer/dara-antik-kenti
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
çocukken hayaller içinde gerçekleri göremezken, büyüdükçe gerçekler içinde hayalleri göremez oluruz.yaşam işte bu değişime ayak uydurabilme çabasıdır.gerçeği dönüştürmek geliştirmek sürekli mücadele.bolca yenigli acılar içersinde yine de küçük şeylerle mutlu olma olgunluğuyla bizi terbiye eder yaşam.
yine bir youtuber yapımı sinema filmi.
nuri alço'suyla, burak oyunda'sıyla ve doğa göbekoğlu'yla sinema perdesinin anasına hükmedercesine film yapmışlar.
ülkemizde youtuber olma meselesi gittikçe aştı kendini. her 'merraabaaa arkadaaşlar' diyebilen youtuber olabiliyor, bu da yetmezmiş gibi youtuber olmayı marifet sanıp bununla bir başarı elde ettiğini düşünüyor. biri 'sen ne yaparsın' diye sorduğunda 'yutubırım kanalım var' diyebiliyor, diyebilmekle kalmayıp itinayla her fırsatta 'şurama tıklayarak abone olun, burama tıklayarak like atın' diyerek beynimize hükmediyor.
peki bu iş daha nerelere kadar varacak derseniz vaziyet ortada işte. yutubırlar o youtube çerçevesinden bir bir çıkıp cağnım sinema perdesini de ele geçirmeye başladılar. `cumali ceber` vakası daha sönmüş değilken bir körük de `burak oyunda` avelinden geldi.
ne yazık ki bu konuda 'emeğe saygı' duyamayacağım. ha ortada pek bir emek var mı o da tartışılır tabii. ama bu da bir gerçek ki bu elemanların kitlesi, bu adamlar sıçsa bile 'oo efso film abi' diyeceği için meselenin pek bir önemi kalmıyor.
bakın; bir kişiliği, insanı, oluşumu sevebilirsiniz ama sevmeniz o kişinin yaptığı her işe alkış tutmanızı gerektirmez. beğenmek, yeri geldiğinde eleştirmeye de dönüşebilmeli, yeri geldiğinde alkış da tutturabilmeli. işte biz bu noktada çuvallıyoruz. filmin fragmanını gözlerim kanayarak izledim. yorumlara inerken dedim bir ihtimal, belki birileri doğruları yazmıştır ama yine yeni yeniden yıkama yağlamalara şahit oldum.
ülkemiz adına iyi dileklerde bulunmak istemiyorum artık, bunun iki nedeni var: biz ne kadar iyi dileklerde bulunursak iş o kadar kötüye gidiyor ve galiba biz bu tür aptal durumları hak ediyoruz.
belki iyi dileklerde bulunamıyorum ama en azından son olmasını diliyorum. youtube aleminin youtube'da kalması, mümkünse oradan da yok olması dileklerimle.
(bkz:çılgın çıcık)
nuri alço'suyla, burak oyunda'sıyla ve doğa göbekoğlu'yla sinema perdesinin anasına hükmedercesine film yapmışlar.
ülkemizde youtuber olma meselesi gittikçe aştı kendini. her 'merraabaaa arkadaaşlar' diyebilen youtuber olabiliyor, bu da yetmezmiş gibi youtuber olmayı marifet sanıp bununla bir başarı elde ettiğini düşünüyor. biri 'sen ne yaparsın' diye sorduğunda 'yutubırım kanalım var' diyebiliyor, diyebilmekle kalmayıp itinayla her fırsatta 'şurama tıklayarak abone olun, burama tıklayarak like atın' diyerek beynimize hükmediyor.
peki bu iş daha nerelere kadar varacak derseniz vaziyet ortada işte. yutubırlar o youtube çerçevesinden bir bir çıkıp cağnım sinema perdesini de ele geçirmeye başladılar. `cumali ceber` vakası daha sönmüş değilken bir körük de `burak oyunda` avelinden geldi.
ne yazık ki bu konuda 'emeğe saygı' duyamayacağım. ha ortada pek bir emek var mı o da tartışılır tabii. ama bu da bir gerçek ki bu elemanların kitlesi, bu adamlar sıçsa bile 'oo efso film abi' diyeceği için meselenin pek bir önemi kalmıyor.
bakın; bir kişiliği, insanı, oluşumu sevebilirsiniz ama sevmeniz o kişinin yaptığı her işe alkış tutmanızı gerektirmez. beğenmek, yeri geldiğinde eleştirmeye de dönüşebilmeli, yeri geldiğinde alkış da tutturabilmeli. işte biz bu noktada çuvallıyoruz. filmin fragmanını gözlerim kanayarak izledim. yorumlara inerken dedim bir ihtimal, belki birileri doğruları yazmıştır ama yine yeni yeniden yıkama yağlamalara şahit oldum.
ülkemiz adına iyi dileklerde bulunmak istemiyorum artık, bunun iki nedeni var: biz ne kadar iyi dileklerde bulunursak iş o kadar kötüye gidiyor ve galiba biz bu tür aptal durumları hak ediyoruz.
belki iyi dileklerde bulunamıyorum ama en azından son olmasını diliyorum. youtube aleminin youtube'da kalması, mümkünse oradan da yok olması dileklerimle.
(bkz:çılgın çıcık)
okyanusa tüpsüz dalış yaptıktan sonra nefesimin yettiği kadar derine yüzüyorum. derinlikleri aştıkça varlığından habersiz olduğum güzellikte canlılara rastlıyorum. daha da derine doğru süperman'in havada uçuşu gibi gidiyorum. gittikçe en temel ihtiyacın 'su' olduğuna inandırılmışlara gülüyorum. dipsiz derinliklere daha da daldıkça nefesimin yavaş yavaş tükendiğini hissediyorum. tükendikçe beynimde oluşan cam kırıklıklarının sesini duyuyorum. geri dönmeye karar versem bile artık çok geç, en dipteyim. oksijenin insan hayatındaki önemini iliklerime, en ince damarlarıma kadar hissediyorum. ex olan hastaya bağlı cihazın çıkardığı o beyni kemiren sesi duymaya başlarken, bir elin o en derinliklerden elimi tuttuğunu hissediyorum. tutup çıkarmıştı o mucizevi el. artık kana kana su değil, nefes içiyordum. işte yazma eylemi, o görünmeyen el gibi geliyor bazen.
kurtuluş mücadelemizin en önemli olaylarından biri olan büyük taarruzu anmak için kutlanan gün.
başta gazi mustafa kemal atatürk olmak üzere kurtuluş mücadelemizde yer alanların ve tüm şehitlerimizin ve gazilerimizin ruhları şad olsun. zafer bayramınız kutlu olsun.
başta gazi mustafa kemal atatürk olmak üzere kurtuluş mücadelemizde yer alanların ve tüm şehitlerimizin ve gazilerimizin ruhları şad olsun. zafer bayramınız kutlu olsun.
Önemli olduğunu düşündüğüm bir tanesine parmak basmak istediğimdir.
Başlıklarda büyük harf bulunsa dahi bunların küçük harf olarak göründüğü konusunda hepimizin bilgisi vardır mutlaka. Türkçede her büyük harfin küçük harf karşılığı yine aynı harfe tekabül ettiğinden hiçbir sıkıntımız yok. Ancak başka dillerde başlık açılırken bazen sıkıntılar oluşabiliyor.
Örneğin İngilizcede i harfinin büyüğü noktasız (yani büyük ı) olarak yazılıyor. Biz ingilizce bir başlığı büyük ı ile açtığımızda ise sözlükte görünen karşılığı i olması gerekirken ı oluyor.
Bizler bu tarz karışıklıkları gördüğümüz anda elbette müdahale ediyoruz ancak gözden kaçma ihtimallerine karşılık siz değerli yazarlarımızı da bilgilendirmiş olalım.
Başlıklarda büyük harf bulunsa dahi bunların küçük harf olarak göründüğü konusunda hepimizin bilgisi vardır mutlaka. Türkçede her büyük harfin küçük harf karşılığı yine aynı harfe tekabül ettiğinden hiçbir sıkıntımız yok. Ancak başka dillerde başlık açılırken bazen sıkıntılar oluşabiliyor.
Örneğin İngilizcede i harfinin büyüğü noktasız (yani büyük ı) olarak yazılıyor. Biz ingilizce bir başlığı büyük ı ile açtığımızda ise sözlükte görünen karşılığı i olması gerekirken ı oluyor.
Bizler bu tarz karışıklıkları gördüğümüz anda elbette müdahale ediyoruz ancak gözden kaçma ihtimallerine karşılık siz değerli yazarlarımızı da bilgilendirmiş olalım.
buranın diğer sözlükler gibi olmadığı su götürmeyen bir gerçek. kurulduğundan beri kimse, kimseye "bugün şunları şunları yapacağız, yapmazsan dışşk öldün çık" tarzı dayatma geçmediği gibi "şunları şunları yapmayacağız, yaparsan yine öldün çık" minvali konuşmalar da yaşanmadı. yaşanmadığı için de zengin sözlük yazarları olarak burayı diğer platformlardan ayrı görüyor ve yine burayı yapay insanların istilasındaki reel sosyal hayattan korunmak için bir sığınak olarak görüyoruz. yaratıcılığı perçinleyen, sanatsal değeri yüksek yazılar yazan kaliteli yazarların olması artı bir değer. kimsenin kimseyi ya da yazılarını sevmek zorunda olmadığı gibi kimsenin kimseye hoş olmayan üslupla yaklaşması da doğru bir şey olmasa gerek.
sözlük ortamında kıyametlerin kopmasının önüne geçilebilmesi adına güzel bir öneriye benziyor.
açılış babında bir iki kelam etmek isterim. yeni bir sözlük olduğu için açılması gereken birçok eksik başlık var doğal olarak. sözlük yazarlarından ricam; kısa olanlar bir nebze okunduğu için çok rahatsız etmiyor fakat uzun uzun yazıları arka arkaya girdiklerinde diğer yazarların, uzun yazılar arasında yazdığı yazının okunamayacağı düşüncesiyle yazma şevki kırılıyor. eminim yazar kötü bir niyetle yapmıyor bunu. kaliteli yazılar olduğu da çok aşikar. sözlüğe katkı anlamında seri yazılar bırakıyor. uzun yazıları biraz daha vakit aralığı bırakarak yazarsak yazma isteğinin önündeki engel kalkar diye düşünüyorum.
kimseye laf sokmak ya da kimseyi kırma niyetiyle yazılmış bir yazı değildir. hiç kimseye ukalâca bir şeyleri dikte etme niyeti ve özgüvenine de sahip değilim. kaliteli bir ortam var, şu an hamız, önce pişelim sonra yanalım. sağlıcakla.
sözlük ortamında kıyametlerin kopmasının önüne geçilebilmesi adına güzel bir öneriye benziyor.
açılış babında bir iki kelam etmek isterim. yeni bir sözlük olduğu için açılması gereken birçok eksik başlık var doğal olarak. sözlük yazarlarından ricam; kısa olanlar bir nebze okunduğu için çok rahatsız etmiyor fakat uzun uzun yazıları arka arkaya girdiklerinde diğer yazarların, uzun yazılar arasında yazdığı yazının okunamayacağı düşüncesiyle yazma şevki kırılıyor. eminim yazar kötü bir niyetle yapmıyor bunu. kaliteli yazılar olduğu da çok aşikar. sözlüğe katkı anlamında seri yazılar bırakıyor. uzun yazıları biraz daha vakit aralığı bırakarak yazarsak yazma isteğinin önündeki engel kalkar diye düşünüyorum.
kimseye laf sokmak ya da kimseyi kırma niyetiyle yazılmış bir yazı değildir. hiç kimseye ukalâca bir şeyleri dikte etme niyeti ve özgüvenine de sahip değilim. kaliteli bir ortam var, şu an hamız, önce pişelim sonra yanalım. sağlıcakla.
Çok üzücü bir olay. Geride 4 aylık hamile bir eş ve babasını hiç tanıyamayacak yetim bir çocuk kaldı. Gencecik bir yaşta hasta bir kadının hastalıklı sevgisine kurban gitti.
Siz siz olun kiminle birlikte olduğunuza dikkat edin. Yıllar önce bir benzerini yaşamış ve ucuz atlatmış biriyim. Kutsal sözlüğün tek bir zirvesine katıldım onda da sadece merhabalaştığım biri yüzünden 6 ay gibi bir süre kabus yaşadım. Adamın ciddi ciddi akıl sağlığı ile ilgili raporu varmış. Gayri ihtiyari bir merhaba bile insanın başına olmadık kötülükler getirebiliyor. Aman dikkat !
Siz siz olun kiminle birlikte olduğunuza dikkat edin. Yıllar önce bir benzerini yaşamış ve ucuz atlatmış biriyim. Kutsal sözlüğün tek bir zirvesine katıldım onda da sadece merhabalaştığım biri yüzünden 6 ay gibi bir süre kabus yaşadım. Adamın ciddi ciddi akıl sağlığı ile ilgili raporu varmış. Gayri ihtiyari bir merhaba bile insanın başına olmadık kötülükler getirebiliyor. Aman dikkat !
Geç oldu güç olmadı. muhtemelen herkesin birikmiş entry'leri vardır. Göz atmakta fayda var.
parasız ressamlar velinimetlerini heyecanla resmederken tek omuz askılı beyaz elbiseler içinde soylu bir aileden gelen eşi yanına oturur şarap kadehi ile. yüzünde doygun bir gülümseme, şamdanlardan yayılan sarı ışığın gölge ve parıltıları arasında elini şıklatarak arp çalan tapınak kızına istek parça yollarken güzel eşinden bir öpücük koparır.
iradenin bulaşıcı olduğuna dair araştırma sonuçlarına rastlamıştım bir yerde. buna göre çevrenizde iradeli insanlar olması sizi de aldığınız kararları uygulamada daha kararlı kılıyor. aldığınız kararları uygulamakta zorlanıyorsanız iradeli insanlarla zaman geçirmeye bakın.
zengin sözlüğün orta ve uzun vadede sahip olduğu misyon ve vizyonu geliştirmesi adına yapacaklarıdır.
reklamlar: sitenin tanıtılması, geniş çevrelerde bilinmesi amacıyla yapılabilecek her türlü girişim, reklam sınıfına girecektir. bırakınız yaysınlar, bırakınız gelsinler.
sözlük içi huzuru sağlamak: trol, ergen, ırkçı, cinsiyetçi başlık ve entry sahiplerinin kulakları çekilmeli.
sözlük içi geliştirmeler : gelecek olan kişiyi buraya bağlayacak bir şey olmalı. o şeyi sadece burada bulabilmeli.
reklamlar: sitenin tanıtılması, geniş çevrelerde bilinmesi amacıyla yapılabilecek her türlü girişim, reklam sınıfına girecektir. bırakınız yaysınlar, bırakınız gelsinler.
sözlük içi huzuru sağlamak: trol, ergen, ırkçı, cinsiyetçi başlık ve entry sahiplerinin kulakları çekilmeli.
sözlük içi geliştirmeler : gelecek olan kişiyi buraya bağlayacak bir şey olmalı. o şeyi sadece burada bulabilmeli.
binlerce yıl süren medeniyetleşme hikayemiz insanlığın beşiği olan afrika'da başladı.. ilk insanlar bu topraklar üzerinde evrim geçirdi, yürüdü, avlandı, öldü, yeniden doğdu.. bu çorak ve sıcak vahalarda yaşamını sürdüren ilk insanlar, senin benim, hepimizin binlerce kuşak üstü dedelerimiz.. bu hikaye, insanlık tarihinin 70 bin yıllık hikayesi.. savaşların, bilgelerin, kralların ve fatihlerin hüküm sürdüğü dünyanın tarihi.. her şeyin hikayesi biraz uzun...
bölüm 1- yaşam mücadelesi
bilinen hikayemiz 70 bin yıl önce afrika topraklarında başlıyor.. ilk hominid*lerin kökeninin afrika'ya dayandığına inanılır. hominid, insansı canlılardır. tam olarak insan değillerdir ancak insansı maymunlardır. homo sapiens'in (akıllı insan) yani günümüz insanının atasıdır. bilinen hikayemiz 70 küsür yıl önce başlamış olsa da, ilk hominidler, homo habilis, bunyan yaklaşık 2.3 milyon yıl önce yaşamıştır. homo habilis, homo erectus'a evrildi. homo erectus 1.8 milyon yıl önce afrika'dan göç etmeye başladı.. belki dünya tarihini değiştiren bir hareketin başlangıcı oldu bu.. bu hominidler sonraları evrimleşip, modern insan 'homo sapiens'lere dönüştü..
bu insanlar binlerce yıl lisansız bir şekilde avcılık-toplayıcılıkla sürdürdü yaşamını.. dönemin şartları itibariyle en baskın güdü ''hayatta kalmak''tı. doğal afetler bu hayat mücadelesinin başrol oyuncusuydu.. bu afetler, insan soyu için sürekli bir tehlike arz ediyordu. bu afetler, daha güçlü ve organize bünyelerin hayatta kaldığını ortaya çıkardı.. buna doğal seçilim deniyor.. güçlünün güçsüzü mağlup ettiği ve yaşamını sürdürdüğü yol.. binlerce yıl hayvanların göç yollarını takip eden kabileler afrikadan dünyaya yayıldı..
hayat o günlerde sürekli hareket halindeydi. bir yere yerleşip orada yerleşik bir yaşam sürmek ölüm ile eşdeğerdi. yiyecek ve içecek için bitmek bilmeyen uzun yürüyüşler yapılıyordu. yerleşik bir yaşam, kaynakların tükenmesi demektir. tamamiyle tüketici bir toplum hakim olduğu için üretim 0 idi. bu koşulda en iyi yol sürekli hareket etmekti. hayatta kalmak bunu gerektirirdi.. yaz ve ilkbahar aylarında yapılan uzun yürüyüşleri kış ve nispeten sonbaharda mağarada kalmak izliyordu.. doğal bir koruma sağlayan mağaralar, kışın çetin şartlarından bir nebze de olsa koruyordu. ilk hominidler kalabalık aileler halinde bir arada yaşayıp, işleri ortaklaşa yapıyorlardı.. taştan yontulan kesici aletleri kullanarak hayvan postlarından giysiler ve başka eşyalar yapıyorlardı..
dna zincirini takip eden bilim adamlarının yaptığı deney ve incelemeler sonucunda bugün hayatta olan herkesin tek bir kadına bağlandığı öğrenildi. bu kadın hepimizin evrensel annesi yani mitokondriyal havva (mitochondrial eve) olarak kabul ediliyor.
zamanla nüfusumuz artmış ve tüm dünyaya nüfuz etmişiz.. bu evrensel annemizin kabilesinin yürüyüşü bitmedi.. başlarda afrika, arap yarımadası, ve hindistanı izleyerek asya'ya yayılmışız.. hatta bazı atalarımız avustralya'ya kadar ulaşmış. avrupaya yaklaşık 45 bin yıl önce ulaşmışlar.. atalarımız, avrupaya yerleşmeye başladığında yalnız olmadıklarını keşfetmiş.
bir tür ile karşı karşıya gelmişiz.. neandertaller.. aynı kaynaklar için onlarla savaştık. onlar daha iri ve güçlü. ama bizim zekamız, lisanımız vardı.. bu bir çok yönden bizim için artı hanede puan getirmişti.. insanlar avrupada dağılmaya başladıkça, neandertal nüfusu azaldı.. tahminlere göre biz insanlar yok ettik onları.. ama kendi soyumuzun tükenme tehlikesi de vardı.. 25 bin yıl önce ısı hızla düştü.. kuzey yarımkürenin büyük bir kısmı buz kütleleri kapladı.. ya adapte olacakatık, ya ölecektik..zor durumlarda kaldıkça yaşama güdüsü ağır basıp basit araçlar keşfetmeye başladık.. bu gereçler devri yarattı.. örneğin iğne.. hayvan postlarından yapılan elbiseleri dikmek için kullanıldı başlarda.. güney fransada ortaya çıktı ve şimdi 17.000 yaşında. dikili giysiler sayesinde sert buzul çağında hayatta kaldık. insan, dünyanın en büyük yırtıcısına dönüşmüştü.. minik bir iğne tarih yazmıştı, tarihimizi değiştirmişti..
yaratıcı zekasını kullanarak hayvan adelelerini ip olarak kullanıp, iğneyi de bunun için kullanan homo sapiensler, zeki insanlar yalnızca bununla yetinmedi.. adeta tarih yazıcılığına soyunduğunun kanıtı niteliğinde şeyler yapmıştır.. artık hayatta kalmanın ötesinde bir şeyler aramaya başlamış.. fransız pinelerindeki mağaralarda varlığımızı kanıtlar nitelikte mağara resimleri bulunmaktadır.. ilk tarih yazma çalışmalırımız 27. bin yıl önce başladı.. el izleri, işaretleri bulundu.. benzer el izlerine, güney afrika, kuzey amerika, arjantin ve avustralya da da rastlanmıştır. birbirlerinden kilometlerce uzaklarda yaşayan atalarımız adeta biz buradayız diye haykıran el izleri bırakarak kendimizi ve dünyamızı analamlandırma çabamızı ortaya koymuştur..
gelişmemizi sürdürmek için artık tek engel kalmıştı.. doğaya hakim olmak!
15 bin yıl önce, dünyanın ısısı yükselmeye başlıyordu.. dünya ısınıyordu. iklim yumuşadıkça bizim avcı toplayıcı atalarımız, kendilerini doğadan faydalanmak için yeni yollarda atmıştır..devasa bir adım atmak üzereyiz. atalarımız, toprak mahsülü meyve sebze ve tahılları inceleyip, gözlemleyip biz de üretebilir miyiz, kendimiz yetiştirebilir miyiz gibi çok basit ve önemli bir soru sormuşlar. bu basit soru tarihe imzasını devasa harflerle atmıştır.. bu sayede yaklaşık 10 bin yıl önce tarım başlamış oldu..
bu bizi, avcı toplayıcı iken çiftçiye dönüştürdü.. bu, dünya sahnesinde gerçekleşmiş bir çok tarihi olaydan birisidir.. yeni yaşam şeklimiz, ileriyi düşünmemize yol açtı.. emeğimizin karşılığını alıyorduk.. çiftçilik, dünyayı yönlendirme gücümüzün olduğunun bir kanıtı idi. bereketli hilalde başlayan bu devrimi, takip eden 5 bin yıl boyunca tüm avrupa'ya yayıldı.çin, hindistan ve güney amerika halkı da kendi tarım yöntemlerini süreçle birlikte geliştirdi.. üç büyük ürün öndeydi, buğray, pirinç ve mısır.. bugün bile bu 3 gıda temel besin maddelerimizden..
ama gelişmenin de bir bedeli vardı.. avcı ve toplayıcı yaşamı terk edip, çiftçiliğe adım atınca insanlar küçülmeye, daha dayanıksız olmaya başlamış. boylar kısalıyor, eklemlerde kireçlenme başlıyordu ve yaşam süresi kısalmıştı.. tarımla birlikte geçilen yerleşik yaşam, nüfus patlamasını da beraber getirdi.. avcı toplayıcı iken nüfus, olumsuz bir şeydi. oysa yerleşik yaşamda ne kadar çok ekersek, o kadar çok boğaz doyuyordu..
büyük tarım devrimi, yerleşmemize bir 'ev'imizin olmasına ve bu da gelişme adına daha büyük bir adım atmamıza yol açtı..
medeniyetleşme hareketleri
9.000 yıl önce türkiyedeki anadolu sınırları içinde bulunan çatalhöyük, tarihin ilk medeniyetleşme hareketlerine ev sahipliği yapmış.. bu bölgelerde yapılan arkeolojik kazılar, medeniyetleşme hareketlerinin 'nasıl' olduğuna dair önemli ipuçları veriyor.. çatalhöyük'te bulunan aileler, çamurlu tuğlalardan yapılma evlerde yaşardı. hayvanlarla beraber.. insanlar düz çatıların üstünde yürüyerek gezermiş ve çatıdan merdivenle inerek eve girermiş.. tarım devriminden 3.000 yıl sonra hayat şartlarımız rahatlık ve güven temelinde oluşmuş..
ancak yerleşik hayatın da tehlikeleri vardı.. toplu yaşam, çiçek, tüberküloz ve kızamık gibi bulaşıcı hastalıkları ilk defa getirmiş oldu.. fakat buna çare yoktu, geri dönüşü yoktu.. ilerleyişin bir bedeli de buydu..
-
ancak nüfusumuz artmaya devam etmiş.. toplumlar büyüdükçe fazla mahsul sahibi çiftçiler, takas ve ticarete yönelmiş.. büyük tüccarlar ve zanaatkarlar ortaya çıkmış.. böylece de halk bölünmeye başlamış olup, zengin – fakir kavramı çıkmış ortaya.. toprak sahipleri, krallar, zengin ve fakirler, tarım devriminden sonra ortaya çıkıyor.. ancak doğaya karşı verilen mücadelemiz burada bitmemiş…
doğaya karşı verilen mücadelenin insanları bir araya getirmesinin en dikkat çekici örneklerinden biri çin'de görülmüş. bundan yaklaşık 4000 yıl önce ı çağlarda 4.800 mil uzunluğundaki sarı ırmak şiddetli yağmurlar sebebiyle taşıyor ve tarım alanlarını yerle bir ediyormuş.. yıllar süren fırtınalar, doğal afetlere yani sellere yol açıyormuş.. yoluna çıkan her şey yok oluyormuş. insanoğlu yine doğaya yenik düşmüştü.. bu alanların, toplumun hayatta kalabilmesi için ırmak ehlileştirilmeli idi.. bir kabile şefinin oğlu olan yu isimli bir mühendisi bu işe çözüm bulmakla görevlendirilmiş.. bedeli ağır, başaramazsa öldürülecek. onun planı babasınınkinden farklı idi.. asırlardır süregelen kabile savaşları yu'nun geliştirdiği sistem hayata geçebilsin diye iş gücü adına bir araya gelip projeye yardımcı oldular..
yu'nun muazzam kanal ağı, bir zaferdi.. sonunda proje işe yaramış ve sellere ket vurulmuştu..yu kahramandı artık.. ödül olarak kabile lideri oldu.. da yu olarak yani büyük yu olarak anılmaya başlandı. büyük bir medeniyetin temelleri bu projesiyle atılmış oldu..
*
buraya kadar olan kısımda şunları görüyoruz.. on binlerce yıllık dünya tarihi, insanoğlunun değişme yeteneğiyle yön değişti. doğaya hakim olmaya çalışırken, tarihe yön verdik.. hayatta kalmamız iş birliği yeteneğimize bağlıydı..
ve tarih başlıyor
hala dünyadan öğreneceğimiz bir çok bilimsel bilinmez var.. ama başka bir antik uygarlık insnalığı bilgi ve öğrenme konusunda çoktan yeni seviyelere çıkartmış.. 3200 yıl önce mısır.. antik dünyanın en büyük medeniyeti..yerleşik yaşam burada, sanatın, hukukun, dilin, dinin, tarihin ve edebiyatın gelişmesini sağlamış..
olağanüstü bir icat gelişti.. yazı.. basit resimlerle işe başlayan mısırlılar, simgeleri kullanarak karmaşık fikirleri aktardı.. yazı bulununca insan tarihi kaydedilebilridi.. hikayemiz ve bilgimiz korunabilir ve paylaşılabilirdi artık.
önce çanak çömleğe yazılırdı.. yazı mısırlıların kanunlar düzenleyerek bir hukuk sistemi geliştirmelerini sağlamış.. mısır medeniyeti gelişti.. insanoğlunun gelişimi yeni bir aşamaya gelmişti.. yazı, iletişimimizi geliştiricek ve toplumsal düzen için daha sağlam bir temel oluşturucaktı.. yeni fikirler ve inançlar bundan sonra büyük bir hızla yayılacaktı..
imparatorluk zamanına az kaldı...
yalnızca mısır'da değil, bir çok yerde eş zamanlı olarak medeniyetler filizleniyordu. insanlar yazıp çiziyor, okuyor, ticaret yapıyor, mimariyi keşfediyordu. bu gelişmeler imparatorlukların temelini oluşturacak, devasa medeniyetlerin kapısını aralayacaktı.. öyle de oldu.. yüzlerce yıl hüküm süren krallar, tiranlar ve imparatorlar doğdu..
alıntılar:
ntv yayınları dünya tarihi
history channel dünya tarihi belgesel
kısa dünya tarihi - ali çimen
bölüm 1- yaşam mücadelesi
bilinen hikayemiz 70 bin yıl önce afrika topraklarında başlıyor.. ilk hominid*lerin kökeninin afrika'ya dayandığına inanılır. hominid, insansı canlılardır. tam olarak insan değillerdir ancak insansı maymunlardır. homo sapiens'in (akıllı insan) yani günümüz insanının atasıdır. bilinen hikayemiz 70 küsür yıl önce başlamış olsa da, ilk hominidler, homo habilis, bunyan yaklaşık 2.3 milyon yıl önce yaşamıştır. homo habilis, homo erectus'a evrildi. homo erectus 1.8 milyon yıl önce afrika'dan göç etmeye başladı.. belki dünya tarihini değiştiren bir hareketin başlangıcı oldu bu.. bu hominidler sonraları evrimleşip, modern insan 'homo sapiens'lere dönüştü..
bu insanlar binlerce yıl lisansız bir şekilde avcılık-toplayıcılıkla sürdürdü yaşamını.. dönemin şartları itibariyle en baskın güdü ''hayatta kalmak''tı. doğal afetler bu hayat mücadelesinin başrol oyuncusuydu.. bu afetler, insan soyu için sürekli bir tehlike arz ediyordu. bu afetler, daha güçlü ve organize bünyelerin hayatta kaldığını ortaya çıkardı.. buna doğal seçilim deniyor.. güçlünün güçsüzü mağlup ettiği ve yaşamını sürdürdüğü yol.. binlerce yıl hayvanların göç yollarını takip eden kabileler afrikadan dünyaya yayıldı..
hayat o günlerde sürekli hareket halindeydi. bir yere yerleşip orada yerleşik bir yaşam sürmek ölüm ile eşdeğerdi. yiyecek ve içecek için bitmek bilmeyen uzun yürüyüşler yapılıyordu. yerleşik bir yaşam, kaynakların tükenmesi demektir. tamamiyle tüketici bir toplum hakim olduğu için üretim 0 idi. bu koşulda en iyi yol sürekli hareket etmekti. hayatta kalmak bunu gerektirirdi.. yaz ve ilkbahar aylarında yapılan uzun yürüyüşleri kış ve nispeten sonbaharda mağarada kalmak izliyordu.. doğal bir koruma sağlayan mağaralar, kışın çetin şartlarından bir nebze de olsa koruyordu. ilk hominidler kalabalık aileler halinde bir arada yaşayıp, işleri ortaklaşa yapıyorlardı.. taştan yontulan kesici aletleri kullanarak hayvan postlarından giysiler ve başka eşyalar yapıyorlardı..
dna zincirini takip eden bilim adamlarının yaptığı deney ve incelemeler sonucunda bugün hayatta olan herkesin tek bir kadına bağlandığı öğrenildi. bu kadın hepimizin evrensel annesi yani mitokondriyal havva (mitochondrial eve) olarak kabul ediliyor.
zamanla nüfusumuz artmış ve tüm dünyaya nüfuz etmişiz.. bu evrensel annemizin kabilesinin yürüyüşü bitmedi.. başlarda afrika, arap yarımadası, ve hindistanı izleyerek asya'ya yayılmışız.. hatta bazı atalarımız avustralya'ya kadar ulaşmış. avrupaya yaklaşık 45 bin yıl önce ulaşmışlar.. atalarımız, avrupaya yerleşmeye başladığında yalnız olmadıklarını keşfetmiş.
bir tür ile karşı karşıya gelmişiz.. neandertaller.. aynı kaynaklar için onlarla savaştık. onlar daha iri ve güçlü. ama bizim zekamız, lisanımız vardı.. bu bir çok yönden bizim için artı hanede puan getirmişti.. insanlar avrupada dağılmaya başladıkça, neandertal nüfusu azaldı.. tahminlere göre biz insanlar yok ettik onları.. ama kendi soyumuzun tükenme tehlikesi de vardı.. 25 bin yıl önce ısı hızla düştü.. kuzey yarımkürenin büyük bir kısmı buz kütleleri kapladı.. ya adapte olacakatık, ya ölecektik..zor durumlarda kaldıkça yaşama güdüsü ağır basıp basit araçlar keşfetmeye başladık.. bu gereçler devri yarattı.. örneğin iğne.. hayvan postlarından yapılan elbiseleri dikmek için kullanıldı başlarda.. güney fransada ortaya çıktı ve şimdi 17.000 yaşında. dikili giysiler sayesinde sert buzul çağında hayatta kaldık. insan, dünyanın en büyük yırtıcısına dönüşmüştü.. minik bir iğne tarih yazmıştı, tarihimizi değiştirmişti..
yaratıcı zekasını kullanarak hayvan adelelerini ip olarak kullanıp, iğneyi de bunun için kullanan homo sapiensler, zeki insanlar yalnızca bununla yetinmedi.. adeta tarih yazıcılığına soyunduğunun kanıtı niteliğinde şeyler yapmıştır.. artık hayatta kalmanın ötesinde bir şeyler aramaya başlamış.. fransız pinelerindeki mağaralarda varlığımızı kanıtlar nitelikte mağara resimleri bulunmaktadır.. ilk tarih yazma çalışmalırımız 27. bin yıl önce başladı.. el izleri, işaretleri bulundu.. benzer el izlerine, güney afrika, kuzey amerika, arjantin ve avustralya da da rastlanmıştır. birbirlerinden kilometlerce uzaklarda yaşayan atalarımız adeta biz buradayız diye haykıran el izleri bırakarak kendimizi ve dünyamızı analamlandırma çabamızı ortaya koymuştur..
gelişmemizi sürdürmek için artık tek engel kalmıştı.. doğaya hakim olmak!
15 bin yıl önce, dünyanın ısısı yükselmeye başlıyordu.. dünya ısınıyordu. iklim yumuşadıkça bizim avcı toplayıcı atalarımız, kendilerini doğadan faydalanmak için yeni yollarda atmıştır..devasa bir adım atmak üzereyiz. atalarımız, toprak mahsülü meyve sebze ve tahılları inceleyip, gözlemleyip biz de üretebilir miyiz, kendimiz yetiştirebilir miyiz gibi çok basit ve önemli bir soru sormuşlar. bu basit soru tarihe imzasını devasa harflerle atmıştır.. bu sayede yaklaşık 10 bin yıl önce tarım başlamış oldu..
bu bizi, avcı toplayıcı iken çiftçiye dönüştürdü.. bu, dünya sahnesinde gerçekleşmiş bir çok tarihi olaydan birisidir.. yeni yaşam şeklimiz, ileriyi düşünmemize yol açtı.. emeğimizin karşılığını alıyorduk.. çiftçilik, dünyayı yönlendirme gücümüzün olduğunun bir kanıtı idi. bereketli hilalde başlayan bu devrimi, takip eden 5 bin yıl boyunca tüm avrupa'ya yayıldı.çin, hindistan ve güney amerika halkı da kendi tarım yöntemlerini süreçle birlikte geliştirdi.. üç büyük ürün öndeydi, buğray, pirinç ve mısır.. bugün bile bu 3 gıda temel besin maddelerimizden..
ama gelişmenin de bir bedeli vardı.. avcı ve toplayıcı yaşamı terk edip, çiftçiliğe adım atınca insanlar küçülmeye, daha dayanıksız olmaya başlamış. boylar kısalıyor, eklemlerde kireçlenme başlıyordu ve yaşam süresi kısalmıştı.. tarımla birlikte geçilen yerleşik yaşam, nüfus patlamasını da beraber getirdi.. avcı toplayıcı iken nüfus, olumsuz bir şeydi. oysa yerleşik yaşamda ne kadar çok ekersek, o kadar çok boğaz doyuyordu..
büyük tarım devrimi, yerleşmemize bir 'ev'imizin olmasına ve bu da gelişme adına daha büyük bir adım atmamıza yol açtı..
medeniyetleşme hareketleri
9.000 yıl önce türkiyedeki anadolu sınırları içinde bulunan çatalhöyük, tarihin ilk medeniyetleşme hareketlerine ev sahipliği yapmış.. bu bölgelerde yapılan arkeolojik kazılar, medeniyetleşme hareketlerinin 'nasıl' olduğuna dair önemli ipuçları veriyor.. çatalhöyük'te bulunan aileler, çamurlu tuğlalardan yapılma evlerde yaşardı. hayvanlarla beraber.. insanlar düz çatıların üstünde yürüyerek gezermiş ve çatıdan merdivenle inerek eve girermiş.. tarım devriminden 3.000 yıl sonra hayat şartlarımız rahatlık ve güven temelinde oluşmuş..
ancak yerleşik hayatın da tehlikeleri vardı.. toplu yaşam, çiçek, tüberküloz ve kızamık gibi bulaşıcı hastalıkları ilk defa getirmiş oldu.. fakat buna çare yoktu, geri dönüşü yoktu.. ilerleyişin bir bedeli de buydu..
-
ancak nüfusumuz artmaya devam etmiş.. toplumlar büyüdükçe fazla mahsul sahibi çiftçiler, takas ve ticarete yönelmiş.. büyük tüccarlar ve zanaatkarlar ortaya çıkmış.. böylece de halk bölünmeye başlamış olup, zengin – fakir kavramı çıkmış ortaya.. toprak sahipleri, krallar, zengin ve fakirler, tarım devriminden sonra ortaya çıkıyor.. ancak doğaya karşı verilen mücadelemiz burada bitmemiş…
doğaya karşı verilen mücadelenin insanları bir araya getirmesinin en dikkat çekici örneklerinden biri çin'de görülmüş. bundan yaklaşık 4000 yıl önce ı çağlarda 4.800 mil uzunluğundaki sarı ırmak şiddetli yağmurlar sebebiyle taşıyor ve tarım alanlarını yerle bir ediyormuş.. yıllar süren fırtınalar, doğal afetlere yani sellere yol açıyormuş.. yoluna çıkan her şey yok oluyormuş. insanoğlu yine doğaya yenik düşmüştü.. bu alanların, toplumun hayatta kalabilmesi için ırmak ehlileştirilmeli idi.. bir kabile şefinin oğlu olan yu isimli bir mühendisi bu işe çözüm bulmakla görevlendirilmiş.. bedeli ağır, başaramazsa öldürülecek. onun planı babasınınkinden farklı idi.. asırlardır süregelen kabile savaşları yu'nun geliştirdiği sistem hayata geçebilsin diye iş gücü adına bir araya gelip projeye yardımcı oldular..
yu'nun muazzam kanal ağı, bir zaferdi.. sonunda proje işe yaramış ve sellere ket vurulmuştu..yu kahramandı artık.. ödül olarak kabile lideri oldu.. da yu olarak yani büyük yu olarak anılmaya başlandı. büyük bir medeniyetin temelleri bu projesiyle atılmış oldu..
*
buraya kadar olan kısımda şunları görüyoruz.. on binlerce yıllık dünya tarihi, insanoğlunun değişme yeteneğiyle yön değişti. doğaya hakim olmaya çalışırken, tarihe yön verdik.. hayatta kalmamız iş birliği yeteneğimize bağlıydı..
ve tarih başlıyor
hala dünyadan öğreneceğimiz bir çok bilimsel bilinmez var.. ama başka bir antik uygarlık insnalığı bilgi ve öğrenme konusunda çoktan yeni seviyelere çıkartmış.. 3200 yıl önce mısır.. antik dünyanın en büyük medeniyeti..yerleşik yaşam burada, sanatın, hukukun, dilin, dinin, tarihin ve edebiyatın gelişmesini sağlamış..
olağanüstü bir icat gelişti.. yazı.. basit resimlerle işe başlayan mısırlılar, simgeleri kullanarak karmaşık fikirleri aktardı.. yazı bulununca insan tarihi kaydedilebilridi.. hikayemiz ve bilgimiz korunabilir ve paylaşılabilirdi artık.
önce çanak çömleğe yazılırdı.. yazı mısırlıların kanunlar düzenleyerek bir hukuk sistemi geliştirmelerini sağlamış.. mısır medeniyeti gelişti.. insanoğlunun gelişimi yeni bir aşamaya gelmişti.. yazı, iletişimimizi geliştiricek ve toplumsal düzen için daha sağlam bir temel oluşturucaktı.. yeni fikirler ve inançlar bundan sonra büyük bir hızla yayılacaktı..
imparatorluk zamanına az kaldı...
yalnızca mısır'da değil, bir çok yerde eş zamanlı olarak medeniyetler filizleniyordu. insanlar yazıp çiziyor, okuyor, ticaret yapıyor, mimariyi keşfediyordu. bu gelişmeler imparatorlukların temelini oluşturacak, devasa medeniyetlerin kapısını aralayacaktı.. öyle de oldu.. yüzlerce yıl hüküm süren krallar, tiranlar ve imparatorlar doğdu..
alıntılar:
ntv yayınları dünya tarihi
history channel dünya tarihi belgesel
kısa dünya tarihi - ali çimen
Bir radyodan fazlası, samimi ve içten dj grubu ile farklı tarz müzikleri ile dinleyenlere keyif veren bir yer.
Sözlüğümüzden canlı yapılan yayınlarda dj arkadaşlar sıkça bahsedip bazı entry'leri okuyorlar ve güzel dileklerini sunuyorlar.
Bir insanin bile bize inanmasi bu inanılan şeyin gerçeğe dönüşmesi yolunda hayli yol aldırıyor ve umutlandırıyor.
Zira Her şey inanmakla başlar.
Bu kadar zaman söz edilen iyi dilekler ve temennilerin yanı sıra bugün yazılan bir yazı ile beni oldukça mutlu etmiş radyodur kendisi.
Oldukça naif ve duyarlı yöneticileri var, hal böyle olunca dinleyenlerde aynı kalitede oluyor.
Kendilerine buradan bugüne kadar sunulan iyi dilekler, temenniler için teşekkür ediyor Zengin sözlük hakkında son yazilan yazı için ayrıca teşekkürlerimi iletiyorum ve linki okumanız için bırakıyorum.
http://www.fularli.net/nostaljilesen-sozluk-dunyasinin-gokkusagi-zengin-sozluk/
Sözlüğümüzden canlı yapılan yayınlarda dj arkadaşlar sıkça bahsedip bazı entry'leri okuyorlar ve güzel dileklerini sunuyorlar.
Bir insanin bile bize inanmasi bu inanılan şeyin gerçeğe dönüşmesi yolunda hayli yol aldırıyor ve umutlandırıyor.
Zira Her şey inanmakla başlar.
Bu kadar zaman söz edilen iyi dilekler ve temennilerin yanı sıra bugün yazılan bir yazı ile beni oldukça mutlu etmiş radyodur kendisi.
Oldukça naif ve duyarlı yöneticileri var, hal böyle olunca dinleyenlerde aynı kalitede oluyor.
Kendilerine buradan bugüne kadar sunulan iyi dilekler, temenniler için teşekkür ediyor Zengin sözlük hakkında son yazilan yazı için ayrıca teşekkürlerimi iletiyorum ve linki okumanız için bırakıyorum.
http://www.fularli.net/nostaljilesen-sozluk-dunyasinin-gokkusagi-zengin-sozluk/
Sözlük yazarlarının yaptıkları öz eleştiriler neticesinde kendilerini geliştirmek zorunda hissettikleri yönleridir.
Ben 3 haftadır alt tarafı 1000 parçalık bir puzzle'ı tamamlayamıyorum mesela. Çünkü odaklanamıyorum, odaklanmıyorum.
Ben 3 haftadır alt tarafı 1000 parçalık bir puzzle'ı tamamlayamıyorum mesela. Çünkü odaklanamıyorum, odaklanmıyorum.
taro misaki.
tsubasa takımın kalbiyse, misaki kalbe kanı pompalayandır. gizli kahramandır. diğerleri kadar popi olmamış olması, onun forma numarasını lisede kullanmama engel olmayandır.
zenginsozluk.com/foto
tsubasa takımın kalbiyse, misaki kalbe kanı pompalayandır. gizli kahramandır. diğerleri kadar popi olmamış olması, onun forma numarasını lisede kullanmama engel olmayandır.
zenginsozluk.com/foto
Yapacağı her neyse hemen yapmak isteyen insan hali, hızlı ve atik olma durumu.
Ağır ve yanlış sonuçlar doğursa bile huy edinen insanlar için çaresi yoktur.
Anında görüntü isteyen tiplerdir.
Bugün düşüneyim yarin haber ederim size diye bir cümle asla kurmazlar. Hemen karar verirler.
Bu durumdan zarar görseler dahi, can çıkar huy çıkmaz mantığı ile devam ederler.
Ağır ve yanlış sonuçlar doğursa bile huy edinen insanlar için çaresi yoktur.
Anında görüntü isteyen tiplerdir.
Bugün düşüneyim yarin haber ederim size diye bir cümle asla kurmazlar. Hemen karar verirler.
Bu durumdan zarar görseler dahi, can çıkar huy çıkmaz mantığı ile devam ederler.
Bu sefer kaçırmayacağım etkinlik. İlki yalan olmuştu. Yapılacak şey de basit aslında, müzikli tanımlar girilecek işte nesi zor ki?
yönetimin entry silme kriterlerini eleştiren başlık.
evet, her eleştiriye açığız fakat kuralların dışında keyfi işlem yapılırsa açığız. kural açık kural ihlali açık.
ama hala eleştireyim iki laf sokayım da keyfim yerine gelsin diyorsanız kusura bakmayın ama yanlış yerdesiniz.
insanlar emek veriyor buraya, sabahın ilk saatlerinde gece en son saatlere kadar online olan ve sözlüğe bir şeyler katmak isteyen insanlar var.
şimdi anlatsam olmaz, o yüzden resimlerle açıklayacağım umarım yazının neden silindiğini anlarsın.
ilk resim silinen entry
zenginsozluk.com/foto
ne kadar güzel bir entry değil mi?
şimdi gelelim kriterlere
zenginsozluk.com/foto
aaaa son madde bunu kapsıyor hay allah görmemişim zengin sözlük manifestosunu. evet yedik, görmediğini varsaydık diyelim.
daha önce en az 2-3 sefer yine mesnetsiz eleştirilerle ben ekşi yazarıyım ait olduğum yere dönüyorum dediğini okudum. o yazarı olduğun yer ve diğer tüm sözlüklerde bu kural bakidir.
burada okumadıysan orada oku, yok gözümden kaçmış diyorsan tekrar oku zira bir daha sadece entry silmekle kalmayacaktır yönetim, manifestoya uymamanın 'çaylaklık edilme' cezası var, tekrarı halinde uçmaya kadar gidiyor.
her şey olunda, art niyetli ve yıkıcı olmayın. burası sözlük 110 gün oldu açılalı ve 38 bin adet entry girildi. insanlar emek veriyor, yöneticiler bunlar kontrol ediyor.
yani ışık yakmıyorsan bari gölge etme.
edit: üstelik peki yazılan entry hem üstteki entry cevap niteliği taşıyor hem bakınız fasilitesi ile diyalog tasıyor.
ayrıca entry bir yazarı refere etmeyecek kıvamda olmalıdır, alenen nick yazamasın. (bunlarda yazarlığına ek bilgi olsun)
ayrıca tüm silinen entry'ler için yazar yöneticilere sorduğu zaman açıklaması yapılıyor hepsinde bunu yapmıyoruz. ama art niyet sezince ya da canım sıkıldı bi giydireyim şunlara deyince böyle oluyor.
lütfen, biz entry girilmesi için uğraşıyoruz zira sözlük entry ile var. salak mıyız durduk yerde silelim?
başlıklara cevap vermeyip sessiz kalıyoruz, yazarlara özel mesajla açıklama yapıyoruz ama hep suçlu kalıyoruz, zira çoook eski bir yazar bile olsa formatı bilse bile gelip böyle başlık açıp eleştiriyor.
evet, her eleştiriye açığız fakat kuralların dışında keyfi işlem yapılırsa açığız. kural açık kural ihlali açık.
ama hala eleştireyim iki laf sokayım da keyfim yerine gelsin diyorsanız kusura bakmayın ama yanlış yerdesiniz.
insanlar emek veriyor buraya, sabahın ilk saatlerinde gece en son saatlere kadar online olan ve sözlüğe bir şeyler katmak isteyen insanlar var.
şimdi anlatsam olmaz, o yüzden resimlerle açıklayacağım umarım yazının neden silindiğini anlarsın.
ilk resim silinen entry
zenginsozluk.com/foto
ne kadar güzel bir entry değil mi?
şimdi gelelim kriterlere
zenginsozluk.com/foto
aaaa son madde bunu kapsıyor hay allah görmemişim zengin sözlük manifestosunu. evet yedik, görmediğini varsaydık diyelim.
daha önce en az 2-3 sefer yine mesnetsiz eleştirilerle ben ekşi yazarıyım ait olduğum yere dönüyorum dediğini okudum. o yazarı olduğun yer ve diğer tüm sözlüklerde bu kural bakidir.
burada okumadıysan orada oku, yok gözümden kaçmış diyorsan tekrar oku zira bir daha sadece entry silmekle kalmayacaktır yönetim, manifestoya uymamanın 'çaylaklık edilme' cezası var, tekrarı halinde uçmaya kadar gidiyor.
her şey olunda, art niyetli ve yıkıcı olmayın. burası sözlük 110 gün oldu açılalı ve 38 bin adet entry girildi. insanlar emek veriyor, yöneticiler bunlar kontrol ediyor.
yani ışık yakmıyorsan bari gölge etme.
edit: üstelik peki yazılan entry hem üstteki entry cevap niteliği taşıyor hem bakınız fasilitesi ile diyalog tasıyor.
ayrıca entry bir yazarı refere etmeyecek kıvamda olmalıdır, alenen nick yazamasın. (bunlarda yazarlığına ek bilgi olsun)
ayrıca tüm silinen entry'ler için yazar yöneticilere sorduğu zaman açıklaması yapılıyor hepsinde bunu yapmıyoruz. ama art niyet sezince ya da canım sıkıldı bi giydireyim şunlara deyince böyle oluyor.
lütfen, biz entry girilmesi için uğraşıyoruz zira sözlük entry ile var. salak mıyız durduk yerde silelim?
başlıklara cevap vermeyip sessiz kalıyoruz, yazarlara özel mesajla açıklama yapıyoruz ama hep suçlu kalıyoruz, zira çoook eski bir yazar bile olsa formatı bilse bile gelip böyle başlık açıp eleştiriyor.
"yeni modelin adı 8 olmayacak" söylentilerini boşa çıkarmış iphone'dur.
dijitalize bir devirde yaşadığımız için telefonlar insanların bir uzvu adeta. hele ki bu uzuv rolünü iphone'lar çok iyi üstleniyor.
telefonla pek bağı olmayan bana iphone fazla. o kadar bağımsızım ki son aldığım telefonun kamerasını ilk kullanışım, telefonu kullanmaya başladıktan 1-2 ay sonra oldu. (insanın işi düşmese bile merak edip açar lan, ne meraksız insanmışım... aslında çok meraklıyımdır)
dijitalize bir devirde yaşadığımız için telefonlar insanların bir uzvu adeta. hele ki bu uzuv rolünü iphone'lar çok iyi üstleniyor.
telefonla pek bağı olmayan bana iphone fazla. o kadar bağımsızım ki son aldığım telefonun kamerasını ilk kullanışım, telefonu kullanmaya başladıktan 1-2 ay sonra oldu. (insanın işi düşmese bile merak edip açar lan, ne meraksız insanmışım... aslında çok meraklıyımdır)
Dünya Güreş Şampiyonası'nda kadınlar 75 kiloda mücadele eden Yasemin Adar, finalde Belaruslu Vasilisa Marzaliuk'u 5-4 yenerek altın madalya kazandı ve Dünya Şampiyonu oldu.
Kendisini gönülden tebrik ediyoruz.
zenginsozluk.com/foto
Kendisini gönülden tebrik ediyoruz.
zenginsozluk.com/foto
kışın çok fazla bulaştığımız ruh durumudur.
ayrıca yeni bir yazar ve hoşgelmiş.
ayrıca yeni bir yazar ve hoşgelmiş.